18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAyLAR ve GORUSLER 22 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: İLKNUR FİLİZ KÜLTÜR SANAT Perşembe 23 Nisan 2015 Neşe Dolmuyor İnsan! Prof. Dr. AHMET YILMAZ ŞARLAK Ç ocuklarımız ile soyumuzu devam ettirir, yok oluşa meydan okur, sonsuzluğa erişiriz. Ulu önder Atatürk’ün dünyada ilk kutlanan Çocuk Bayramı’nı yarının büyükleri, bugünün küçüklerine armağan etmesi, onun sadece büyük gelecek vizyonunun değil, aynı zamanda çocuk sevgisi ve merhametinin neticesidir. TÜİK 2013 verilerine göre ülkemizde yoksulluk sınırı altında yaşayan çocukların sayısı tüm çocuk nüfusunun dörtte birinden fazladır. tismar gibi pek çok sorunun çocukları çevrelediği görülmektedir. (1) Çocuk ve yoksulluk TÜİK 2013 verilerine göre, ülkemizde yoksulluk sınırı altında yaşayan çocukların sayısı tüm çocuk nüfusunun dörtte birinden fazladır. Benzer şekilde okula gidemeyen/gitmeyen, çalıştırılan, evlendirilen çocukların sayısı da azımsanamayacak kadar fazladır. Aşağılanan, ezilen, ağır işlere koşulan, yuvasından kopan, eğitimleri yarıda kalan, sokağa atılıp kendi yazgısına terk edilen bir dilim ekmeğe muhtaç çocuklarımız... Aktifdinamik genç nüfusun özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin kalkınması için bir zorunluluk olduğu bilinmektedir. İstatistikler önümüzdeki on yıllarda ülkemizde çocuk nüfusun oranının azalacağını göstermektedir. Çocuklarımıza ilişkin mevcut sorunlarımızı kısaorta vadede çözecek; iyi insanlar yetiştirecek çözümler üretemezsek çocukluğunda hakları çiğnenen bireyler toplumumuza ağır bedeller ödetecektir. Güzel İzmir’in Güzel İnsanları (2) ÜYAP İzmir Kitap Fuarı T geçen hafta sonu başladı, doludizgin sürmekte... 26 Nisan’a dek sürecek... Ben de “Güzel İzmir’in Güzel İnsanları” yazısını, bıraktığım yerden sürdürmekteyim... Türkiye’nin birçok yerinde kitap fuarlarına katıldım. Ama doğrusu şimdiye dek İstanbul dahil olmak üzere bunca coşkulu olanına rastlamadım. Belki ilk iki günün heyecanı, coşkusuydu ama tüm etkinlikler, konuşmalar, paneller, toplantılar ağzına dek tıklım tıklım doluydu. Yer bulamayanlar yerlere oturuyordu... Belki bunda yaklaşmakta olan seçimlerin de rolü vardı: İnsanlar daha çok birbiriyle buluşmak, tartışmak, konuşmak, dayanışmak gereksinimi duyuyordu... şaire gidiyor... Zaten Cemal Süreya’ya göre Süreyya Berfe’nin, kişide karıncalanma duygusu uyandıran bir envanter tutkusu, sağlam bir çağrışım zinciri, tutarlı bir görüntü sevgisi ve her şeye bakmak isteyen bir derviş tavrı vardır... İstanbul’u terk ettikten sonra “Kasaba”sına, yani “Turgutlu”ya; sonra Foça’ya göç etti. Nicedir yerleştiği Urla’nın İskele Mahallesi’nde hayatla şiir arasında o bakır teli, o köprüyü kurarak “kalfalığa” devam ediyor... Yani tam bir Egeli! Çocuk yetiştirmek sosyal yükümlülüktür Risklere karşı savunmasız durumda bulunan çocukların korunması, sağlıklı olarak doğup büyümeleri, kız ve erkek ayrımı yapılmadan eğitim almaları, her türlü barınma sorunlarının çözülerek huzurlu bir ortamda yetişmeleri, aile sevgisi ile büyümeleri, yoksulluğun önlenerek yaşam kalitelerinin yükseltilmesi günümüz toplumlarının en önemli sosyal yükümlülüklerinden birisidir. Bu yükümlülük nedeniyle hükümetimizce de imzalanan 20 Kasım 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’yle, çocuğun yetişmesinde aile ve devletin birbirini bütünleyen sorumluluğunun yanı sıra; gerektiğinde devletin müdahale etme erki ve sorumluluğu vurgulanmış, çocuk bakımı kamusal alana taşınmıştır. Sevdayla şiir arasında Sanki 7 Haziran sonrasıymış... Genç nüfus Ülkemizde çocukgenç nüfus oranı gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksek seviyededir. 017 yaş grubu olarak tariflenen çocuk nüfusu 2013 verilerine göre 22.761.702’dir ve nüfusumuzun yüzde 29.7’sini oluşturmaktadır. Çocuğu çevreleyen sorunlar Böylesine büyük bir grubun ihtiyaçlarını karşılamak her toplum için zor iken, ülkemizdeki çocukların karşı karşıya kaldıkları sorunların önemli bir bölümünün Türkiye’nin sosyokültürel ve ekonomik özelliklerinin bir yansıması olduğu açıktır. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluk, istihdam sorunları (işsizlik), toplumsal cinsiyet rollerinde eşitsizlik, çocuğun değeri ve ekonomik bir meta olarak görülmesi gibi sorunlar doğrudan ve/veya dolaylı bir biçimde çocuklarımızı etkilemektedir. Sonuçta ise; eğitime erişim güçlüğü, çocuk işçiliği, suça sürüklenme, şiddet ve cinsel is Çocukların ağladığını duyuyor musunuz ey kardeşlerim. Keder yıllarla gelmeden önce Küçük küçük çocuklar ey kardeşlerim Acı acı ağlıyorlar Ötekiler oynarken, onlar ağlıyorlar Özgürlerin ülkesinde. Elizabeth Browning Çeviri: Mina Urgan KAYNAKLAR 1) Çocuk Çalışma Grubu Raporu. T.C. Kalkınma Bakanlığı Ankara 2014. Öyle ya da böyle bu kez yirminci yaşını kutlayan İzmir Kitap Fuarı, 400 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla; 200 kadar etkinlikle, bir de geleceğe umutla bakan gençleriyle cıvıl cıvıl... İzmir’e sanki yaz gelmiş... Sanki kent Akdeniz olmuş... Sanki yasaklar, gerilimler hiç yokmuş... Sanki yolsuzluk, yalan ve talan yokmuş... Sanki ülkenin başında o sinirli, öfkeli, kavgacı kişi bulunmuyormuş... Sanki 7 Haziran sonrasıymış... İşte öyle bir hava... Hayatla şiir arasında Okulda Değil Tezgâh Başında Bir toplumsal sorun olarak karşımızda duran çocuk işçiliği konusu Türkiye’nin en büyük kanayan yaralarından biridir. ŞÜKRÜ KARAMAN Gazeteci 20 İzmir Kitap Fuarı’nın onur konuğu Süreyya Berfe... Fuar boyunca hemen hemen her gün birçok söyleşi, toplantı var... Süreyya Berfe denilince benim aklım gönlüm ister istemez 70’li yıllara, 80’lere gidiyor... Cemal Süreya’dan dinlediğim, dostlukların şairi, hayatın şairi, yaşamın en somut anlarını iç dünyasıyla, düş dünyasıyla bütünleyen; düşleri de, şiiri de hiç tükenmeyen Süreyya Berfe, bugün 70’ini aşmış olsa da bana öyle gelir ki, sevda çağını, uyarı çağını hiç ama hiç aşmadı. “Nemli kumlarda keyifle gezen böcek! / Yuvana dön/ donanma geçiyor/ sular yükselecek” diye uyarandır o... Sevdasını dile getirdiği “Uçurum, Su, Kırlangıç” şiirinin bir yerinde ise şöyle der: Gözlerin/ Yükü ağır iki kırlangıç/ Bana doğru kalbime doğru/ uçan uçan iki kırlangıç/ Kimi zaman değip geçen/ kimi zaman çarpıp kalan/ karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan/ sevinçle kederi / aşkla çileyi/ bugünle yarını yansıtan / iki kırlangıç... Ama gelin bu yazı Berfe’nin “Yeni Aşk” şiiriyle bitsin... “Yanında oturan ben değilim Zamanla dirilen anılar Sorular soran ben değilim Pişman eden merak Geçmişi kabartan ben değilim Yeni biten maceralar Seninle yaşayan ben değilim Yere düşen yaprak Duygularını şaşırtan ben değilim Gelip geçen acımalar Kolunda uyuyan ben değilim Uzaktan gülen aşk Karşında ağlayan ben değilim Yürekte esen rüzgâr” 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bayram. Dünyada çocuklara armağan edilen tek bayram. Büyük dâhi Atatürk’ün çocuklara verdiği değerin günü. Ne yazık ki çocuklara verilen bu değer, çocuk gelinlerle, çocuk işçilerle, sokak çocukları ve diğer olumsuzluklardan ötürü gittikçe anlamını yitiriyor. Çocuk işçiler! Küçücük bedenleriyle, üretime, kazandıkları para ile ailelerine katkıda bulunan çocuk işçiler Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında geliyor. Ülkemizin acı gerçeği, tedavi edilemeyen, kanayan yarasıdır çocuk işçiliği. Çeşitli platformlarda, “Çocuk işçiliğine hayır” diye haykırılmasına, paneller yapılmasına, en önemlisi kâğıt üstünde yasaklanmasına karşın, her yıl katlanarak artması, iş cinayetlerine kurban gitmesi ürkütücü boyutlarda. Yaşıtları ile sokaklarda oynaması, okullarda eğitim görmesi, çocukluğunu doyasıya yaşaması gereken çocuklar, o küçük bedenleriyle çoğu da ilkel koşullarda, aile bütçesine kat Türkiye’de iş cinayetlerine kurban giden kı sağlamak ya da iş her 20 emekçiden biri çocuk. (AA) öğrenebilmek amacıyla terinin son damlasına dek kayıt dışı çalışıyor. Küçük bedenleriyle orantılı olmayan zor işlerin üstesinden gelmeye, ustasının övgüsünü kazanmaya çalışan, bu küçük emekçilerin birçoğu da yaşamın keyfini süremeden, geride derin bir acı bırakarak iş cinayetlerinde can veriyor. Onca uyarılara, önlemlere, denetimlere, yaptırımlara rağmen, çocuk işçi sayısı dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önü alınamaz bir şekilde yaygınlaşıyor. Her yıl “Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü”nde o bildik toplantılar yapılıyor, klişe sözler dile getiriliyor, çocukların yerinin okul ve sokaklar olduğu ifade ediliyor. Ama değişen hiçbir şey olmuyor. Çocuk işçiliği acımasızca her yerde yüzünü gösteriyor. Önemli olan zihniyet değişikliği ve çocuk işçiliğini önlemeye yönelik İngiltere’de yazarlık zor zanaat kardeşim! ondra’daki Queen Mary Üniversitesi tarafından hazırlanan bir raporda, ülkenin en çok okunan ve yıllık kazancı 10 milyon pound civarına ulaşan Ian Mc Ewan veya JK Rowling gibi yazarlarının haricinde kalan meslektaşlarının, büyük bir gelir dağılımı adaletsizliği içinde olduğu belirlendi. L Yapılan araştırmada 2013 yılı özelinde elde edilen toplam kazancın yarısına yakınının, yüzde beşlik bir yazar diliminin kasasına gittiği ve ortalama yazarlık kazancının buna karşılık 10 bin 432 pound olduğu belirtildi. Listenin en sıkıntılı bölümünde, teknik ve akademik yazarlar bulunuyor. Çevre Kısa Film Festivali’nin açılışı yapıldı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre Türkiye’de 800 bin çocuk çalışıyor. (AA) kararlı bir iradenin gösterilmesi. Ne yazık ki bu irade yok. sektöründe yüzünü gösterirken çocuk işçiliğinde en fazla ölümler yine yaz mevsiminde meydana geliyor. Çocuk işçiler, harçlığını çıkarabilmek, aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla, daha çok oto tamiri, kaporta, berber çırağı olarak, inşaat, depo, esnafın yanında yardımcı, madenlerde de günlük 30 lira yevmiye ile yerin yüzlerce metre altında köle gibi çalışıyor. 13. Uluslararası Çevre Kısa Film Festivali açılış töreni Bakırköy Belediyesi İspirtohane Kültür Merkezi’nde yapıldı. Festivalin açılışında BASAD Plastik Sanatçılar Grubu’nun “Çevre’mden Resimler” sergisinin de açılışı yapıldı. Türkiye’de 800 bin çocuk işçi! Dünyada 517 yaş arasındaki her 5 çocuktan biri çalışıyor. Yani 300 milyonun üzerindeki çocuk, sağlıklı bir çevreden, temel özgürlüklerden yoksun yaşıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre de Türkiye’de 800 bin çocuk çalışıyor. İş cinayetlerine kurban giden her 20 emekçiden biri çocuk. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre ise ülkemizde 1517 yaş arasındaki 653 bin çocuk çalışıyor: Bunların yüzde 89.2’si de kayıt dışı emek harcıyor. Geçen yıl yasaya aykırı şekilde çocuk işçi çalıştıran 43 işyerine 51 bin 264 lira idari para cezası uygulandı. Çocuk işçiliği en yoğun olarak yaz mevsiminde tarım ve inşaat Kanayan yara İş yasasında çalışma yaşının hâlâ 15 olması, asgari ücrette 16 yaş farkının kaldırılması çocuk işçiliğini özendiriyor, katlanarak artmasına yol açıyor. Çocuk işçiliği Türkiye’nin kanayan yarası. Bu yara toplumsal sorun haline geldi. Yarayı iyileştirecek tedaviye hemen başlanabilmesi, çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi için ağır yaptırımlar, hatta hapis cezalarını içeren yasal düzenlemeler neden hayata geçirilemiyor? C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle