19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 16 Nisan 2015 haber EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 4 Nevzat Tandoğan Ve Tek Parti nkara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in girişimi sonunda, AKP’li üyelerin oylarıyla, Ankara’nın önemli meydanlarından Tandoğan Meydanı’nın adı Anadolu Meydanı olarak değiştirildi. Son karara kadar alana adı verilmiş olan Nevzat Tandoğan (18941946), 1929’dan 1946 yılına kadar kesintisiz 17 yıl Ankara Valiliği ve Belediye Başkanlığı yapmış olan kişiydi. Yeni kuşakların tanımadıkları Nevzat Tandoğan, aslında bir sözü dolayısıyla, tek parti yönetiminin simge isimlerinden biri haline gelmiştir. Bir gün, bir eylemine kızdığı bir gence şunu söylediği rivayet edilir: Size ne oluyor! Bu memlekete komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Ülke ve toplum için neyin yararlı olduğunun saptanması tekeline, her şeyin en iyisini, herkesten ve özellikle halktan daha isabetle saptamak yetisine sahip olan yönetimin, herkes adına en iyi kararı vermesi esasına dayanan Tek Parti dönemini, doğrusu ya “Memlekete komünizm gerekirse onu da biz getiririz” vecizesinden daha iyi anlatacak bir ifade olamazdı. HHH Yine Tek Parti döneminin seçkinci zihniyetini yansıtan, daha az bilinen başka bir öyküdede yöneticilerden biri şöyle dert yanmaktadır: Beyefendiciğim, havalar ısınınca halk plajlara üşüşüyor, vatandaş denize giremiyor. Valilerin iktidar partisinin İl Başkanı, İçişleri Bakanı’nın ise Genel Sekreteri olduğu “Tek Parti” döneminin buyurgan, seçkinci yanını çok iyi vurgulayan sözleriyle tarihe geçen, hatta “Nevzat Tandoğan zihniyeti” diye bir deyimin oluşmasına yol açan Nevzat Tandoğan’ın yaşamöyküsü iyi bitmedi. Tek Parti döneminin sonlarına doğru Kazım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay’ın da adının karıştığı bir cinayet davasında, olayı örtbas etmeye çalıştığı söylentileri yaygınlaşan ve tanık sıfatıyla mahkemeye çağrılan Nevzat Tandoğan, mahkemede sorulan sorulardan rahatsız oldu ve iktidarın kendisine yeterince sahip çıkmadığını düşünerek ertesi günü (9 Temmuz 1946) intihar etti. Ceberut Tek Parti yönetiminin simgesi olmuş olan Nevzat Tandoğan’ın öyküsü bu. Doğrusu insanların Tandoğan’ı büyük muhabbetle anmamalarını anlamak kolay. Tek Parti rejimlerinin sevilecek, özenilecek, desteklenecek bir yanı olmadığı kesin. Yalnız, yiğidi öldür ama hakkını yeme misali, Tek Parti döneminin bir yanını da görmezden gelemeyiz. Eğer demokrasinin göstergelerinden biri de dönüşebilme yeteneği ise eğer, o zaman kabul etmek gerekir ki, “Tek Parti” yönetimi demokrasi açısından kendisinden sonrakilerden daha başarılı olmuştur. HHH Nevzat Tandoğan’ın dediği gibi, memlekete komünizm gerekmemiş ve kendileri de bunu getirememişlerdir ama, memlekete çok partili rejim gerektiğinde Tek Parti rejimi onun gelmesi için gerekli girişimlerin hepsini yapmıştır. Evet Tek Parti kendi tersine yani çok partililiğe dönüşebilmiş, ama çok partili rejim çoğulculuğa dönüşmeyi başaramamıştır. Çok partililiğe dönüşmemizin, Tandoğan’ın ölümünün üzerinden altmış yıl geçti. Hâlâ Tandoğan zihniyetinin temsilcisi valiler işbaşında, hâlâ memlekete ne gerektiğini tek başına bilen ve kararlaştıran, her yerde münafık, hain gören kafa iktidarda. Bu “Tek Parti” rejimi değil, onun da ötesnde, “Tek Adam” rejimidir. Buraya Tek Partili rejimden çok partiliye dönüşüp sonra da demokrasiyi ıskalayıp, tekrar dön geri yaparak geldik. Tandoğan Meydanı’nın adını değiştirmişler. Girişimin daha anlamlı olması için yeni ad olarak “her şeyin iyisini ben bilir ben yaparım” zihniyetinin günümüzdeki simgesinin adını koysalardı bari. Malum günümüzde artık “Tandoğan kafası” demiyorlar. Ne mi, diyorlar? Güldürmeyin beni! Bu da sorulur mu canım! A AKP’nin seçim bildirgesi ve Yeni Türkiye Sözleşmesi’nde 1921 Anayasası’na atıf yapılırken anayasadaki Türklük ifadesinin çıkarılacağına işaret edildi. Bildirgede denge mekanizmalı başkanlık vurgusu yapıldı aşbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı AKP’nin seçim bildirgesi ve Yeni Türkiye Sözleşmesi’nde üç bölüm tartışılacak. Bunlardan biri vatandaşlık tanımı. Bildirgenin temel hak ve hürriyetler kısmında “Yeni Türkiye şiarında etnik kimlik ve inanca atıf olmayacak” deniliyor. Bu ifadeyi daha önce de tartışması yaşanan “vatandaşlık tanımından Türk sözcüğü çıkacak” diye yorumlayanlar var. Bildirgedeki bir diğer nokta 1920 Meclisi’ne ve 1921 Anayasası’na yapılan vurgu. Başta Öcalan, Kürt kesiminin de bu iki tarihe sık sık gönderme yaptığı biliniyor. Erdoğan da başbakan iken bir konuşmasında “1920’de Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez birarada” diye o günkü duruma atıfta bulunmuştu. Bildirgedeki SİNAN TARTANOĞLU bir diğer çarpıcı bölüm merkezi idarenin yetkilerinin yerel yönetimlere devrini düzenleyen, Türkiye’nin bir kısmına şerh koyduğu “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın yasal zemininin genişletilmesi ile ilgili taahhüttü. Davutoğlu’nun AKP’nin aday tanıtım toplantısında açıkladığı seçim bildirgesinde ve Yeni Türkiye Sözleşmesi’nde yapılan “yeni vatandaşlık” tanımı dikkat çekti. Bildirgede “Yeni anayasa, milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır” ifadeleri kullanıldı. “1921 Anayasası” vurgusunun yapıldığı Yeni Türkiye Sözleşmesi’nde ise “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı kimliği taşıyan hiçkimse, inancı, rengi, cinsiyeti, dili, ırkı, siyasi düşüncesi, felsefi anlayışı ve hayat tarzı sebebiyle ayrımcılığa maruz bırakılamaz” denildi. Sözleşmede “Cumhuriyetimizin kurulmasının anayasal temelini oluşturan 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun 1. Maddesi’nde de ifade edildiği gibi ‘Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir’. Bu kurucu ilke, ilan edildiği ilk günkü gibi bugün de geçerlidir; yarın da geçerli olacaktır” ifadeleri dikkat çekti. Yeni anayasada, yeni vatandaşlık tanımı B İşçiden çekinen 46 AKP, ağız değiştirdi Davutoğlu, beyannamesinde çalışanların, işçi sendikalarının büyük tepkisini çeken ifadelerden kaçındı: “Esnek çalışma” yerine “Katı çalışma biçimleri”; “Kıdem tazminatı fonu” yerine “sosyal taraflarla diyalog içinde mevzuat çalışması yapacağız” denildi. Diğer maddeler şöyle: l Mevzuat düzenlemesi yaparak fazla çalışma sürelerinin aşılması halinde işverenlere idari para cezası verilecek. l Kısmi zamanlı çalışma, staj, prim desteği gibi araçlarla genç ve kadın istihdamını artıracak bir çalışma ortamı oluşturulacak. l AB standartlarını göz önünde bulundurarak, babalık iznine ilişkin ilgili mevzuatta gerekli değişiklikleri yapacağız. l Prim yapılandırmaları olmayacağını açıklayan AKP, pembe tablo çizdiği ekonomide krize karşı affı öngördü. Prim affı kriz ve doğal affı gibi istisnai haller dışında uygulanmayacak. l Düşük düzeyde maaş alan emeklilerin gelir seviyesi yükseltilecek. Teşkilatı Esasiye vurgusu Davutoğlu, Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın da olduğu AKP vekil adaylarıyla fotoğraf çektirdi. (NECATİ SAVAŞ) Davutoğlu: Papa AKP’ye tuzak kuruyor aşbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin milletvekili adaylarını tanıttığı ve seçim bildirgesini sunduğu toplantıda, muhalefet parti liderlerine ve bir de Katolik âleminin ruhani lideri Papa’ya yüklendi. CHP’nin “Milletçe Alkışlıyoruz” kampanyasına “Amerika’dan ithal alkış propagandalarıyla, kedilerle bu işi çözemezsin. Kılıçdaroğlu bizim Amerika’dan gelecek akıllara, ecnebi propaganda tekniklerine ihtiyacımız yok” tepkisini gösterdi. Davutoğlu önce partisinin oy oranı için bir üst limitlerinin olmadığını söyledi, daha sonra yüzde 55’e işaret etti. B Davutoğlu’nun toplantıdaki konuşmasından satır başları şöyle: Kumpasa karşı Ağrı dağı gibi: Bu topraklarda bu dava için canımızı feda etmek gerekirse, feda edeceğiz. Milli iradeye kumpas kuranların karşısında Ağrı Dağı gibi durmaya var mısın? İlk seçim başarısı: Kılıçdaroğlu’nu tebrik etmek istiyorum. İlk defa bir seçim başarısına imza attı. CHP’deki ön seçimi kazandı ve çok mutlu oldu. Babayiğitliği yüzde 35’e kadar. Oyumuzun üst limiti yoktur. En az yüzde 55 oyla iktidara hazır mısınız. Terörün sözcüsü HDP ve Demirtaş: İstanbul’da konuştuğunda barış gü vercini ama Ağrı’da şiddetin sözcüsü. Terörün sözcüsü HDP ve Demirtaş’a sesleniyorum; bukalemun siyasetini bırakın. İki yüzlü, üç yüzlü, beş yüzlü siyaseti bırakın. 67 ekim olaylarında da bu Demirtaş aynı hainliği yapmıştı. Papa da katıldı: AKP’ye ve Türkiye’ye karşı kurulan bu tuzaklara papa da katıldı ve tarihi olayları tahrip ederek haksız suçlamalarla Türkiye’yi ve milletimizi mahkum etmeye kalkmışlardır. Tarihi olayları konuşmaya hazırız. Ama tarih üzerinden milletimize hakaret ettirmeyiz. Türkiye’ye şantaj yapılmasına izin vermeyiz. l ANKARA BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NUN seçim startI VERDİĞİ toplantıdan notlar... Koltuğunu kaldırmayı vaat etti AKP’nin seçim bildirgesini açıkladığı ve milletvekili adaylarını tanıttığı seçim startı toplantısına CHP’nin reklamı “milletçe alkışlıyoruz” ve başkanlık ERDEM sistemi damgasını vurdu. GÜL Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasında en çok ve sürekli CHP’nin alkışı üzerinde durdu ve başkanlık sistemine geçileceğini açıklayarak kendi oturduğu başbakanlık koltuğunu kaldırmayı vaat etti. AKP’nin bildirge ve aday tanıtım toplantısının yapıldığı Ankara Arena’ya adım atanlar önce bir “Uğur Işılak olayıyla” karşı karşıya kaldı. Kendisi de 550 milletvekili adayından biri olarak biraz sonra kürsüye davet edilecek olan Işılak, tam olarak partinin “resmi şarkıcısı.” Artık çok büyük olasılıkla milletvekili de seçileceği için halen partiye şarkı veren az sayıdaki şarkıcının da iktidar partisinden ekmek yeme şansı çok yok gibi. Işılak oradaydı ama tam 14 yıldır ilk kez orada olmayan biri vardı. Hazır Davutoğlu da daha salona gelmediği için orada olmayan kişiki o saatlerde Cumhurbaşkanı olarak Kazakistan’a uçmak üzereyken Ağrı olayı nedeniyle HDP’lilere laf yetiştiriyordu partililerce hasretle anıldı. AKP’liler, partinin asıl liderine gıyabında doyasıya tezahürat yaptıktan sonra, partinin genel başkanının biraz sonra gelip “onu başkan yapacağız” demesini beklemeye başladılar. Orada olmayanlar başkanlığı bekleyen cumhurbaşkanı ile sınırlı değildi elbette. 17 Aralık’ta istifa etmek zorunda kalan 4 eski bakan Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar’ı da Arena’da gören olmadı. Bir de akreditasyon yasağı nedeniyle orada olamayan meslektaşlarımız meseDavutoğlu toplantıda 100 maddeden oluşan “2023: Yeni Türkiye Sözleşmesi”nin maddelerini de tek tek okudu. Bildirgede Aleviler yok, kontrollü başkanlık var EMİNE KAPLAN lesi vardı. Cumhuriyet olarak biz oradaydık ancak çok sayıda medya kuruluşu yasak nedeniyle Arena’da olamadılar. Davutoğlu, Arena’ya gelince eşi ile birlikte attığı uzun selamlama turunun ardından konuşmasına başladıktan sonra en siyasi mesajlarını CHP’nin alkışlı reklam filmi için verdi. Davutoğlu, “Bırakın bu alkışı” gibi cümleler de kurarak alkıştan duyduğu rahatsızlığı dışa vurmasına karşın yeniden aday olamayan 3 dönemlikleri partililere bizzat kendisi alkışlattı. Tabii ki Davutoğlu’nun vaatleri arasında en çok alkışı alan başkanlık oldu. Böylece aynı zamanda Davutoğlu, başkanlığa geçileceğini açıklayarak oturduğu Başbakanlık koltuğunun kaldırılacağını vaat etmiş de oldu. Henüz tasarlanan başkanlık sisteminin detayları belli değil ama örneğin Fransa’daki gibi yarı başkanlık olması durumunda bile bir Başbakanlık bulunacaksa bunun sembolik olacağı kesin. Davutoğlu’nun dün “Cumhuriyet tarihinin son başbakanı olacağını” açıklamış da olabileceğini söyleyebiliriz. Alkışlar 3 dönemliklere Orada ol(a)mayanlar Son Başbakan olma ihtimali AKP adaylarına polis eskortu Sakarya’da seçimler öncesi AKP adayları ilçe ziyaretleri yapıyor. Minibüs ve otomobillerle yapılan ziyaretler kapsamında AKP adaylarını taşıyan araca polis aracının Pamukova Kaymakamlığı’na kadar eskortluk etmesi dikkat çekti. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “2. atılım dönemi” sloganıyla açıkladığı 350 sayfalık seçim bildirgesinde, yeni anayasa başlığı altında ve “Yeni Türkiye Sözleşmesi”nde de yer alan başkanlık sistemiyle ilgili olarak bir model önerilmezken, “yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü yeni bir siyasal sistem” tanımı yapıldı. Çözüm sürecinin geleceğine yönelik hiçbir hedefin yer almadığı bildirgede, yalnızca bugüne kadar atılan adımların anlatılmasıyla yetinildi. “Alevi” sözcüğünün tek bir yerde geçtiği bildirgede, yalnızca yapılan çalıştaylar anlatıldı. Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurularda verdiği kararları hoşuna gitmeyen AKP, bu uygulamanın gözden geçirilmesi, yüksek mahkeme üyelerinin sürelerinin sınırlandırılması ve TBMM tarafından seçilmesi, sivil toplum örgütlerini denetim altına alınmasını hedefliyor. AKP’nin seçim bildirgesinde, özetle şu hedefler yer aldı: Yeni anayasanın ilkeleri: Yeni anayasa, insan onurunu, bireysel hak ve özgürlükler ile toplumsal meşruiyeti, sistemin ahlaki ve demokratik temeli kabul edecek; bireyin ve toplumun geleceğe dair beklentilerini karşılamak üzere tasarlanacaktır. Denge ve kontrollü başkanlık sistemi: Mevcut sistem, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın farklı siyasi geleneklerden gelmeleri durumunda, kriz üretme potansiyelini taşımaya devam etmektedir. Hazırlayacağımız özgürlükçü ve insan odaklı yeni anayasa ile seçimlerin istikrar üretebildiği, yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı, her türlü vesayetin engellendiği yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz. Yerel yönetimlere özerklik şartı: Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın çekince konulan paragraflarını gözden geçirerek, mahalli idarelere yetki aktarımını sürdüreceğiz. Şeffaflık paketi ve yolsuzlukla mücadele: Her türlü yolsuzlukla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Kamuoyuyla paylaştığımız şeffaflık paketini süratle hayata geçireceğiz. Kentsel dönüşüme de sukuk: Kentsel dönüşüm projelerinde sukuk (şeriat kurallarına göre finansman) gibi yeni finansman araçlarının önünü açacak düzenlemeler yapacağız. l ANKARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle