19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 16 Nisan 2015 KULTUR ZOR BİR DİNO ! R ARANIYO Tom Harrell ve Beşlisi İş Sanat’ta Trompetin dâhisi Tom Harrell, Türkiye’deki ilk konserinde beşlisi ile 21 Nisan’da saat 20.00’de İş Sanat’a konuk olacak. Yaratıcı doğaçlamaları ve besteci kimliğiyle Harrell’a, saksofonda Wayne Escoffery, piyano ve fender rhodes’ta Danny Grissett, basta Ugonna Okegwo ve Johnathan Blake eşlik edecek. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 19 Kadınlar özgür Sanatçılar Ankara olsun diye... Sanatçılar arasında Melih Gökçek’in robot ve dinozor heykeli projesi tartışılıyor ir dinozor aranıyor! Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, kamuoyunda tepki çeken ‘Transformers’ benzeri robot heykeli yerine dinozor heykeli koyabileceklerini açıklamasının ardından Ankara’ya bir dinozor aranıyor... Mimarlar Odası’nın suç duyurusunda bulunduğu robot heykelinden sonra Gökçek’in yeni “dinozor heykeli projesi!”ne sanatçılar tepki gösterdi. Herkesin bir düş dünyası ve kişisel zevki olduğuna değinen sanatçılar CEREN özetle lafı “Zevkler ve ÇIPLAK Renkler tartışılmaz!”a getirdiler! Ünlü yazar ve mimar Aydın Boysan, kendine has üslubuyla “Kendi heykeli dururken neden dinozor heykeli dikiyor?” diye sordu ve ekledi: “Korkuyorum bir gün Melih Gökçek kendi heykelini dikecek diye. Gökçek’in yapacağı en büyük kötülük oraya kendi heykelini dikmesidir. Bundan daha büyük bir kötülük olamaz. Ankaralılar derhal başka bir yere taşınmalı” dedi. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Başkanı Bedri Baykam da, Gökçek’in beklenen seviyede seyrettiğini belirterek, “Çok tutarlı bir insan olarak kendisine yakışanı yapıyor” dedi. Gökçek’in 1994’te bir heykel için ettiği “Ahlaksızlığın adını sanat koymuşlar. Tükürürüm böyle sanatın içine” sözlerini hatırlatan Baykam, Gökçek’in bu sözlerle yıllar ön robotuna kızdı B Aydın Boysan ‘Gökçek’in yapacağı en büyük kötülük oraya kendi heykelini dikmesidir. Ankaralılar derhal başka bir yere taşınmalı!’ diyor. Gürol Sözen de gerektiğinde ‘muhalif’ler için ağzından alevler saçan otomatik bir dinozor heykeli yapmasını öneriyor! ce sanat ve hayat seviyesini belli ettiğini vurgulayarak “Merak ediyorum acaba o dinozor Ankara’daki hangi büyüğün temsili heykeli oluyor? diye sordu. Zehra İpşiroğlu’nun yazdığı gerçek yaşamöyküsüne dayanan ‘Lena, Leyla ve Ötekiler’i Ayla Algan yönetiyor rin halkın zevkini bozup bozmayacağını. Ankara’da her yere konan (konargöçer kültürü olan) keçileri aratacak bu tür heykeller. Heykel veya anıt bir anlam, düşünce doğrultusunda yapılır: Robottan maksat; birinin programladığı ve ortaya sürdüğü bir kişiliği mi anlatmak istiyor. Burada böyle bir düşünce yaklaşımı mı var. Anlamadım. Bir sanatçı olarak tükürmek gerekir çakma Çin robotuna...” değerlendirmesinde bulundu. Heykeltıraş Ferit Özşen de “Bir siyasetçi, bir Belediye Başkanı kendini yetiştirmemişse sanattan anlamayabilir. Ama hiç mi danışmanı yok. Hiç mi sormuyorlar bu tür kötü işle ‘Tükürmek gerekir çakma Çin robotuna!’ Sanat tarihçisi, ressam Gürol Sözen de gerektiğinde ‘muhalif’ler için ağzından alevler saçan otomatik bir dinozor heykeli yapmasını öneriyor! Sözen ayrıca şu yorumda bulunuyor: “Çağımız robot ve canavarlar çağı. ‘Yürü’ deyince yürüyecek, ‘parçala’ dediğinde parçalayacak; canlısı var da heykeli niçin olmasın? Herkesin kendi canavarını yaratmasını hor görmeyelim. Yalnız ricam; yük olmazsa, bay robot ile kan kardeşi dinozorun bir küçük modelini de bir an önce yaptırıp Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde özel bir köşede sergilenmesi hoş olurdu doğrusu. O zaman gezginler, 12 bin yıl sonra yarata yarata bunu mu yarattılar, ‘Allah onlardan razı olsun’. ‘Medeniyet’in beşiği Başkent’e ne de çok yakıştı,’ diye ağzı açık anacaklardır. Bir ricam daha olabilir: Geceleri çocukları sokağa çıkarmayın o kadar! Korkudan altlarına kaçırmasın zavallıcıklar!” ‘Gezginler ağzı açık anacak’ Ankara Müzik Festivali 30 Nisan’a kadar devam edecek Robot piyanistten elektrik kesintisi tepkisi evda Cenap And Müzik Vakfı tarafından 32.’si düzenlenen Ankara Müzik Festivali yerli ve yabancı bir çok sanatçının katılımı ile devam ediyor. Festivalin bu yıl dikkat çeken konserlerinden biri de Şef Ertuğ Korkmaz yönetimindeki Orkestra Akademik Başkent oldu. İtalyan Matteo Suzzi tarafından icat edilen Robot ‘Teotronica’ bir sahne performansı sundu. Gözlerindeki video kamera sayesinde seyirci ile etkileşim halinde olan robot piyanist, konsere başlamadan önce S Türkiye’de yaşanan elektrik kesintilerinden bahsetti ve “Türkiye’ye gelmeden önce çok endişeliydim. Elektriklerin kesildiğini duydum, şu an korkuyorum Üniversitesi” diyerek salondaki seyircileri kahkahaya boğdu. Konserin dikkat çeken detaylarından biri de piyanist Roberto Prosseda’nın aynı anda hem ellerini hem de ayaklarını kullanarak çaldığı pedal piyano oldu. (Haberin uzun hali www.Cumhuriyet. com.tr’de) l YELİZ BOZKURT ÜSTÜNDAĞ Orhan Pamuk’un ‘Kara Kitap’ı 25 yaşında rhan Pamuk, yayımlanışının 25. yılında, “Kara Kitap”ın yaratılış serüvenini ve Yapı Kredi Yayınları tarafından hazırlanan 25. Yıl özel edisyonunun hazırlık sürecini okurlarıyla paylaşacak. 21 Nisan’da saat 18.30’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yapılacak etkinlikte Pamuk’a İshak Reyna ve Emre Ayvaz eşlik edecek. l Kültür Servisi O adına şiddetin arttığı, kaBenzer bir çalışmayı Almanya’dadının yok sayıldığı bir ki DuisburgEssen Üniversitesi’nde toplumda yaşadığımız bir de sürdürüyordum. İki yıl süren bir gerçek. Kadının toplumdaki roaraştırma sonunda birbirinden illüne, göç ve kimlik eksenininde ginç öyküler toplandı. Bu oyunun sorunlarına değinen “Lena, Leymalzemesi de bu açıdan somut bella ve Ötekiler” Bakırköy Belediye ÖZNUR gelere dayanıyor” diyor. OĞRAŞ Tiyatroları’nda sahneleniyor. SoLena’yı bir öğrencisi sayesinde taÇOLAK run sadece göçün getirdiği sorunnımış İpşiroğlu, “Lena’yla ilk rölarla boğuşmak değil aslında, ataportajı öğrencim Emine Kınacı yaperkil bir toplumda kadına dayatılan rolü de mıştı. Onun öyküsünden ben de etkilenkabul etmek. Yani oyundaki ve gerçek hadim. Düşünün ki Ukrayna’da iyi koşullaryattaki karakterin Lena’yı unutup Leyla olda yetişmiş, üniversiteyi bitirmiş bir kaması gerekiyor. Ama insanın geçmişinden, dın bir adama âşık olup türlü hayallerle köklerinden bütünüyle kopması Türkiye’ye geldiğinde birden kenmümkün mü? Oyunu seyrederdini bir varoşta buluyor. O zamaOyun ken ve oyun bittikten sonra bu na değin öğrendiği, bildiği her şesoru hiç akıldan çıkmıyor. Bir in sadece yi ama her şeyi unutmak zorunsan geçmişini unutabilir mi? Asda” diyor. Ukraynalı lında cevap çok açık: ‘Hayır’... Bu oyundaki iç çatışmayı bir kadının Leyla’nın Zehra İpşiroğlu’nun kaleme Leyla olarak yaşamasıgöç öyküsü na izin vermeyen Lena (yani geçaldığı oyunu Ayla Algan yönetiyor. Gerçek bir yaşamöyküsümişi) değil, hem Leyla’nın hem de değil ne dayanan oyun, Lena’nın ya Lena’nın içselleştirmiş olduklaözgürlüğü da Leyla’nın hikâyesi... Sovyetrı erkek egemen sistem oluşturuler Birliği döneminde çocuklukısıtlanan yor. Bu açıdan da bu oyun sadeğunu ve ilk gençlik yıllarını yace Ukraynalı bir kadının göç öybütün şamış bir kadının, aşkın peşinküsü değil özgürlüğü kısıtlanan kadınların bütün kadınların öyküsünü anladen Türkiye’ye gelişi ve kendini kültürel uyumlanma çabasıytıyor. Başörtüsü de öncelikle eril öyküsünü la burada var etmeye çalışması zihniyetin bir göstergesi. anlatıyor. dünya tarihinin yakın dönemine Oyunun bir kadın oyunu oldude ayna tutuyor. Çernobil Nükğunu söyleyen Algan, “Oyundaki leer Santrali’nin patlaması sonucu yaşanan karakter; dışardan gelen tepkilerle kültübüyük kayıplar, Sovyetler Birliği’nin çörel, dinsel ve sosyal kimliğinin yok edilmeküşü ile dünyanın geçirdiği dönüye çalışıldığı bir ortamda , bir de üstüşüm ve küresel bir şehir olarak büne Çernobil nükleer felaketi yaşanınyüyen İstanbul, kentte merkez dıca kendini hastanede bulur. Bu doşında oluşan yoksul kenar mağuştan bir hastalık değil, toplumun halleler, o bölgelerde yükselen dayatması ve dünyadaki büyük muhafazakârlık gibi tarihsel felaketlerin arkasından yaşanan süreçler, bir kadının göç ve dramlar karşısında anne olan bir kimlik arayışının paralelinde kadının çaresizliği ve ne yapailerliyor. cağını bilmemesi” diyor. Uzun zamandır topOyunda Lena’yı Cihan lumsal cinsiyet üzeriBıkmaz Eresen canlandıne araştırmalar yarıyor. Tam bir oyuncupan İpşiroğlu, “İ. Ü. luk oyunu olan “Lena, Dramaturji ve TiyatLeyla ve Ötekiler”de ro Eleştirmenliği Eresen bize Lena’yı Bölümü’nde yaptısahneye getiriyor. ğımız bir araştırma Oyuncunun duyçerçevesinde topgu geçişleri seyircilumun farklı katyi hikâyenin içine damanlarından kahil etmesi, tam bir usdınlarla söyleşitalık göstergesi... ler yapıldı. Ama(Oyun BBT Yucımız özgürlüğü nus Emre Külkısıtlanan ve tür Merkezi şiddeti farkTurhan Tuzcu lı biçimlerde Sahnesi’nde yaşayan ka23 Nisan’da dınların yasaat şam öykü20.30’da izlerini toplenebilir.) lamaktı. K Kültür ve Turizm Bakanı Çelik: ‘Bakur’ terör propagandası yapıyor’ ültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun yönettiği “Bakur” belgeselinin İstanbul Film Festivali’nden çıkarılmasıyla ilgili dün gece sosyal medya hesabından açıklama yaptı. “Kendi yasal mükellefiyetlerini yerine getirmedikleri halde ‘sansür var’ diye yalan beyanda bulunanlar ve onlara destek verenler, gerçeği gizliyorlar” diyen Çelik, belgeselin terör propagandası yaptığını söyledi. “Bu kadar profesyonel organizasyonlarda bu kadar açık terör propagandasına destek verilmesi izah edilemez. Terör terördür; her türlü demokratik değerin düşmanıdır. Özgürlüğün düşmanıdır. Birileri çıkıp ‘çözüm süreci’ varken bu yaklaşımların doğru olmadığını söylüyor” diyen Çelik, “Kuşkusuz Kültür Bakanlığı özgürlükten ve demokratik değerlerden yanadır. Her türlü kültürel üretim için bu ortamı desteklemektedir. Bunun kırmızı çizgileri ise evrensel kriterlerle belirlenmiştir. Terör propagandası bu kırmızı çizgilerin önde gelenidir” diye yazdı. l Kültür Servisi K Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri İcra Kurulu, gazetemizde 6 Nisan’da yayımlanan Ayşe Emel Mesçi’nin “Afife Jale’yi rahat bırakın!” başlıklı yazısının ardından bir açıklama yaptı. Açıklamada, yazıda ortaya atılan iddiaların kabul edilebilir bir durum olmadığı belirtiliyor. “Birçok oyuna hiç gidilmediği iddiası doğru değildir. Adayların belirlenme sürecinde 30 jüri üyemiz 177 oyunu değerlendirdi. Her bir jüri üyemiz neredeyse iki ay boyunca her gece tiyatroya gitti. Yazıda, ayrıca, jüri üyelerinin fazla olması de eleştirilmiştir. 177 oyunun yeter sayıda jüri tarafından görülebilmesi için bunun bir ‘matematik’ gereklilik olduğu açıktır.” ‘Jüri her gece tiyatroya gitti’ Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri İcra Kurulu C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle