23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAyLAR ve GORUSLER 18 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: İLKNUR FİLİZ KÜLTÜR SANAT Salı 14 Nisan 2015 Bir Katle Teşebbüsün Anatomisi Dr. İLKNUR HACISOFTAOĞLU Gedik Üniversitesi eçen cumartesi, Türkiye yine bir facianın eşiğinden döndü. Yine diyorum çünkü son zamanlarda yaşanan ve eşiğinden dönülen facialar gündemimizde hayli yer kaplıyor. Fenerbahçe otobüsüne silahlı saldırıda bulunuldu, yapılan saldırı sonucunda 40 kişi ölebilirdi. Yaşanan olaya ilişkin birçok yorum yapıldı. Yorumlarda gerçeğin ancak bir bölümü mevcut. Oysa yaşananları anlamak için konuyu birçok boyutuyla birlikte tartışmak ve bu tartışmayı yürütürken gündemin rüzgârına ya da fırtınasına diyelim kapılmadan analiz etmek önem arz ediyor. İçinde çırpındığımız haleti ruhiyeyi düşünürsek bu elbette hiç kolay değil, yine de devam edelim. Öncelikle meseleyi iki temel nokta üzerinden tartışmak gerekiyor: İlk olarak, bir erkek cemaati olarak taraftarlığın şiddete nasıl zemin hazırladığı ve buna bağlı olarak, ikinci noktada şiddetin eyleme dönüşme süreci üzerine düşünmeliyiz. G Şiddetin erkeklikle iliŞkisinin evrensel oluŞu gibi erkek cemaati olarak futbol taraftarlığının içinde Şiddetin varlığı da evrenseldir. Uşaklar Arası Çatışma e zaman faili meçhul politik bir cinayet işlense... Ne zaman kritik bir dönemde terörist bir saldırı yapılsa... Ne zaman olmadık çatışmalara girilip hassas dengeler tehlikeye atılsa... Eski bir MİT mensubunun zamanında elimize tutuşturduğu o paslı anahtara sarılıyoruz: “Olanlar kimin işine yarıyorsa, bu olayın faili de odur” diyoruz. Oysa o lanetli kapı 40 kilitli. Doğru cevap da hep ikircikli. Bizim elimize tutuşturulan ve bazen yanlış kilidi de açabilen o anahtarsa bir tane. Şimdilik görünen o ki gözü dönmüş iktidarın emrinde olan asker, şu kritik dönemde, olmayacak bir çatışmaya yol açtı ve çatışma sivil Kürtlerin sağduyusu ve iyi niyeti sayesinde son derece insani ve ibretlik bir hikâyeyle sonuçlandı. Eğer bu varsayıldığı gibi gerçekten algı yönetimi için yapılmış bir provokasyonsa, atılan ok yanlış hedefi vurdu. Bu planı yapanlar, kendi bacaklarına kurşun sıktılar. Kürt hareketi provokasyona gelmeme kararlığını gösterdi ve en sert muhaliflerin bile kalbini yumuşatacak bir tutum sergiledi. Neticede bu olay AKP’ye değil HDP’ye yaradı. Şu durumda ya o anahtarı hemen denize atacağız ya da diğer anahtarların peşine düşeceğiz, 40 fırın ekmek daha yiyeceğiz ve çevresinde dolaştığımız o derin kuyulara ineceğiz. Provokasyonun akılları baştan alan dayanılmaz hafifliğine kapılmak her zaman kolay. Zor olan, kolay varılan cevaplardan şüphe etmenin ayakları yere bastıran ağırlığını göze almak. Yıllardır, her olayın ardından katili hemen bulduğunu sanan hevesli ama beceriksiz dedektif sürüsünün peşine düşülüyor. O yüzden burunlar pislikten bir N 4 nisan 2015 tarihinde fenerbahçe takım otobüsüne trabzon’un sürmene ilçesinde saldırı gerçekleştirildi. (aa) Erkek taraftarlar Futbol taraftarlığı her zaman erkeklikle yakından ilişkili olmuştur. Erkek olmanın öğrenildiği ilk alanlardan biri olan taraftarlık oğlanlar tarafından küçük yaşta seçilir. Oğlanlar bu alana girdikten sonra en çok dövüşmeyi öğrenirler. Şiddet taraftar cemaatinin kimliğinin/hafızasının bir parçası olarak yüceltilir. Atılan ve yenilen dayakların deplasman anıları içinde özel bir yeri vardır. Şiddetin erkeklikle ilişkisinin evrensel oluşu gibi erkek cemaati olarak futbol taraftarlığının içinde şiddetin varlığı da evrenseldir. Fakat bu evrensel olgunun meydana geliş biçimi kültürel olarak farklılık gösterir. Vuku bulduğu coğrafyadaki erkeklik kültürü belirleyici etmenlerden biridir. Bu noktada konu ettiğimiz olay örneğinde Trabzon’daki erkeklikten bahsetmek gerekir. Kentin muhafazakârlığıyla birleşen erkeklik, ötekilere şiddet olarak kendini sıklıkla gösterir. Şiddetin icrasında silah çok sık kullanılır ve Trabzon’da erkekliğin gösterenlerinden biridir. Sosyolog Mehmet Bozok’un ifadesiyle erkek bir kent olan Trabzon’da taraftarlık bu erkek kimliğinin önemli bir parçasıdır. Stadyumlar erkeklerin homososyal bir alan olarak bir araya geldiği merkezi mekânlardandır. Memleketim Trabzonspor Taraftar kimliğine dair sosyolojik çalışmalara göre taraftarlığın yerel kimlikle ilişkisi ne kadar güçlüyse, takıma bağlılık o derece fazladır. Bu durum Trabzonspor taraftarlığı için de oldukça geçerlidir. Üç büyüklerin hükümranlığı karşısında Anadolu takımlarının temsilcisi konumundaki Trabzonspor şehrin hemen tüm erkekleri için kimliğin bir parçasıdır; takıma “yapılanlar” tüm şehre yapılmış gibi algılanır. Yapılanların bir parçası olarak görülen ve 3 Temmuz süreci olarak adlandırılan şike operasyonu sonrasında yaşananlar Trabzonlularca Trabzonspor’un mağduriyeti üzerinden tanımlanmaktadır. Trabzonspor’un ezeli bir rekabet içinde olduğu Fenerbahçe’nin uluslararası platformda cezalandırılmasına karşın Türkiye’de bir cezalandırma olmaması, Fenerbahçe’nin kayırıldığı ve Trabzonspor’un mağdur edildiği bir adaletsizlik olarak görülmektedir. Fakat, her ne olursa olsun, haksızlık yapıldığının düşünüldüğü bir olayda başvuracağınız birinci merci şüphesiz ki şiddete başvurmak değil hukuk kurumlarıdır. Bunu tespit etmekle birlikte, hukuka duyulan inancın zayıfladığı bir dönemin içinden konuştuğumuzu hatırladığımızda, olaylar toplumsal ölçekte başka bir boyut kazanmaktadır. Fenerbahçe olayının da gösterdiği üzere, genel olarak hukuka duyulan güvensizlik, erkeklikle birleştiğinde, kişilerin kendi adaletini sağlamaya yönelmesine neden olabilmektedir. Provokasyon iddiaları Son olarak, olayın hemen ertesinde üretilen komplo teorilerine, bunun bir provokasyon olduğu iddialarına dikkatle yaklaşmak ge rektiğini düşündüğümü belirtmek istiyorum. Öncelikle provokasyon iddiaları bizi bu ülkede şiddeti üreten toplumsal mekanizmaları sorgulamaktan alıkoyuyor. Oysa toplumsal yaşam içerisinde “sıradan” insanların şiddetin bir parçası olması meselesinin dikkatle, ayrıntıyla ve incelikle ele alınması gerekiyor. Toplumun her katmanında şiddetin meydana geldiği ve bilhassa kadına yönelik şiddetin bu kadar yoğun olduğu bir ülkede yaşadığımızı hatırlayalım bu noktada; bu iki şiddet birbiriyle bağlantılıdır. Yukarıda bahsettiklerim temelinde, bu olayın meydana gelmesi dehşet verici fakat ne yazık ki şaşırtıcı değildir. İşin kötü yanı, şiddetin bu kadar olağanlaştığı bir ülkede olay şimdiden unutulmuş, hesaplaşması tamamlanmadan rafa kaldırılmış, hatta adeta gözler bir sonraki olası şiddet vakasına çevrilmiş gibi. Sorgulamak yerine başka şiddet vakalarının peşini gözler buluyorsak kendimizi, o şiddet gelir bizi bulur; bu kaçınılmazdır. türlü çıkamıyor. Gerektiği zaman bir Ermeni, bir Kürt, bir Türk öldürülüyor ve çarklar tıkır tıkır dönüyor. Biz neden sorusuna bulduğumuz yanlış ya da eksik cevaplar yüzünden, fıtratımız bu zannediyoruz. Ülke bu sayede yıllardır faili meçhul cinayetler ve şaibeli çatışmalarla güle oynaya yönetiliyor. Biz de düşük seviyeli ve azami tehlikeli bir hayatın içinde debelenip duruyoruz. 40 kilide karşın elimize tutuşturulan o tek anahtarla boğuşurken, kapının uzaktan kumandayla istenildiği zaman tek bir hareketle kilitlendiğini ve yine istenildiği zaman tek bir hareketle açılabildiğini es geçiyoruz. Anahtarı soktuğumuz kilit eski, dil düşük... Farkında değiliz. Üflenen tüm yapay rüzgârlara kapılıp, oradan oraya uçuşmamız bu yüzden. Ne Türkler, ne Kürtler, ne Ermeniler... Ne de diğerleri... Evrensel ve hesapçı bir savaşın piyonları olmaktan kurtulamıyoruz. Sistem tarafından yeni faili meçhul cinayetlere, provokatif çatışmalara, rehin almalara, kuyu kazmalara hazırlıklı olmaya eğitiliyoruz. Düşlerimizi bizim adımıza başkaları kuruyor, korkularımızı başkaları inşa ediyor. Oysa, şaibeli durumlarda şiar, eski bir MİT müsteşarının değil, eski bir polisiye roman yazarının verdiği anahtar olmalı: Katil her zaman uşaktır, bu hiç unutulmamalı. Her uşağın da bir efendisi vardır. Efendiler bazen uşaklar arası çatışmalar çıkarırlar. Kazanan, bıçağı saplar... O yüzden Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin ve tüm diğer halkların da makbulü... Efendisiz ve uşaksız olanı ve inadına bir arada yaşayanıdır. ‘Oy ve Ötesi’ Türkiye’ye Yayılıyor SERKAN ÇELEBİ Sami yetik’in tablosu Antik AŞ’nin düzenlediği müzayedede alıcı buldu oplam 106 bin sandıkta, 12 bin okulda, 30 milyona yakın oyun usulüne uygun kullanıldığından, sayıldığından ve sisteme girildiğinden emin olacak 120 bin gözlemci düşünün... Bu 52 milyon seçmen oyunun, neredeyse 30 milyonunun yerini bulduğundan emin olmak demek. Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde meşruiyetini ve iş bitiriciliğini kanıtlayan 45 bin gönüllüden oluşan “Oy ve Ötesi” ailesi, “ne yapar”ı ballandıra ballandıra anlatmak yerine, esas vurucu olan noktaları ortaya koymak istiyor. O yüzden, Oy ve Ötesi (OveO) gözlemcisinin bulunduğu sandıkta “ne yaşanmaz?” diyerek, OveO’nun ne kadar önemli olduğunu net bir şekilde paylaşalım istiyoruz. T daha önceki seçimlerde meŞruiyetini kanıtlayan “oy ve ötesi” 45 ilde 120 bin tarafsız ve bağımsız gönüllüyle sandıkları gözlemleyecek. Seçimlerde oy sayımı tarafsız yapılarak tutanaklara doğru geçirilmelidir. (AFP) hakkını kullanır. Yetkisi olmayan kişiler oy veremez Oy ve Ötesi gözlemcisi pür dikkat kesilir. Oy verme yetkisi olmayan, seçmen listesinde bulunmayan veya geçerli kimlik ibraz edemeyen kişilere oy verdirilmemesi konusunda dikkatlidir. nı şekilde tarafsız yapılarak tutanaklara doğru geçirildiğinden emin olur. Oy ve Ötesi gözlemcisi farklıdır Tarafsızdır, bağımsızdır. Sürece ve mevzuata hâkimiyeti son dakikaya kadar sağlanır. Oy ve Ötesi Merkezi tarafından her daim bilgilendirilir, beslenir. l Sonuç tutanaklarını toplamaya hakkı vardır. l Tutanakların sisteme doğru geçirildiğinden emin olur. Sağlamasını yapar. l Seçim gecesi başını yastığa koyduğunda rahat uyur. Bu ülkede demokrasinin olamayacağı düşüncesi varsa dahi, sadece söylenmemiştir, oldurmak için bir adım atmıştır. l Hiçbir seçimde olmasa da, özellikle bu seçimde, ülke yönetiminin seçileceği 7 Haziran’da sandık gözlemcisi olup, halkın iradesinin Meclis’e doğrulukla ve dürüstlükle taşındığına emin olur! Siz de Oy ve Ötesi gözlemcisi olmak istiyorsanız www.oyveotesi.org internet adresinden kayıt yaptırabilirsiniz. l l Aritmetik hatalar olmaz Tüm günün yoğunluğu ve karmaşasının yarattığı yorgunlukla, sandık kurulunun çok da basit olmayan, hatta geç saatlerde o kadar da berrak görünmeyen sayım tutanaklarını doğru toplamlarla doldurmaları, Oy ve Ötesi gözlemcisinin varlığıyla mümkündür! Oy ve Ötesi’nin olduğu sandıkta... Çıkırt klik oy verdim, fotoğrafını çektim ve verdiğim oyu paylaştım: Hayır! Oy ve Ötesi gözlemcisi mevzuata ve yasalara hâkimdir, itiraz hakkı vardır. Sadece varlığıyla bile caydırıcıdır. O yüzden oy verme kabininden öyle kolay kolay bu sesleri duyamazsınız. Geçerli geçersiz oy farkını anlar İşte bu gözlemci mevzuatı, çoğu sandık kurulu üyesinden ve yer yer başkanından, çok daha iyi bildiği için (çünkü OveO eğitimleri yerini bulmuştur ve eğitim dokümanlarını çok iyi çalışmıştır) geçerli ve geçersiz oy farkının tespitini bilgiyle yapar, yaptığı tespit doğrudur, şaşmaz. Bu tespiti, doğru sayım sonucunu getirir. ürk resminin başyapıtlarının yer aldığı müzayedede ressam Sami Yetik’in “Milli Mücadele” konulu tablosu 820 bin liraya satıldı. Antik AŞ’nin 286. müzayedesinde “Milli Mücadele” tablosunun yanı sıra Nazmi Ziya’nın “Fatih Camii” tablosu 737 bin, Halil Paşa’nın “Şakayıklar ve Kadın” tablosu 440 bin liraya alıcı buldu. Hoca Ali Rıza, Hikmet Onat, Feyhaman ‘Milli Mücadele’ye 820 bin lira T Duran ve Şevket Dağ imzalı tablolar da müzayedede yer aldı. Yaklaşık 500 sanatseverin katıldığı müzayedede, tuğralı gümüşler, tombaklar, “Yıldız” damgalı porselenler, Beykoz camları, çeşmi bülbüller, bohemler, fermanlar, hatlar, hilyei şerifler ve oryantalist ressamların “İstanbul” konulu önemli tabloları da beğeniye sunuldu. l İSTANBUL (AA) Ve altın vuruş T3! Oy ve Ötesi’nin özel yazılımı T3 ile, gözlemciler tarafından toplanan tutanaklar merkezde birleştirilir. YSK ile eşzamanlı sayım yapılır. Bu şekilde tutanak toplamlarının, partiler kırılımında ve genel toplamda SEÇSİS sistemine doğru geçirildiğinin yüzde 100 sağlaması yapılır. Böylece SEÇSİS’le ilgili tüm soru işaretlerinin önüne geçilir, konu gurur ve iç huzuruyla kapatılır. T3 özel ve özgün bir yazılımdır. Türkiye’de ilktir! ‘Opera, tiyatro, sinema’ 34. İstanbul Film Festivali’nde bugün Ole Uluslararası Yarışma bölümünde Christian Madsen’ın yönettiği “Itsi Bitsi” adlı filmAtlas Sineması’nda saat 14.00’de gösterilecek. “Casanova Variations” bugün saat 13.30’da FKM’de sinemaseverlerle buluşacak. Bu “gezici oda operası tiyatrosunda” John Malkovich, Casanova’yı ve kendisini oynuyor. Yönetmen Sturminger tarafından sahnelenen operatiyatro, sinemanın olanakları, tiyatronun samimiyeti ve görkemli opera müziğinin insanda bıraktığı neşeli ruh hali içinde beyazperdeye uyarlanmış. Filmin yönetmenliğini Markus Schleinzer üstleniyor. l Kültür Servisi FİLM FESTİVALİ’NDE BUGÜN Refakatçi istemez Bir refakatçinin birden fazla kişiye refakat ederek sürekli oy verme kabininde bulunması veya fiziksel engelliler dışında kişilere refakat edilmesi gibi mevzuata uymayan durumlar kesinlikle yaşanmaz. Oy ve Ötesi gözlemcisi böyle bir durumda uyarı, itiraz Tarafsızlıkbağımsızlık! Tüm siyasi partilerden bağımsız, tarafsız olan Oy ve Ötesi gözlemcisi, oy sayımının da ay C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle