18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 13 Nisan 2015 EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN TASARIM: EBRU ADALI haber 7 ‘Ağrı’da sahte bir kurgu operasyon vardı’ Demirtaş, partisinin Kadıköy’de düzenlenen aday tanıtım mitinginde konuştu alkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisiALİ nin Kadıköy’de düAÇAR zenlenen aday tanıtım mitinginde konuştu. Demirtaş, “Dün Ağrı’da bir çatışma değil, sahnesi önceden planlanmış, önceden provası yapılmış, sahte bir kurgu operasyon vardı ve orada mümkün olduğunca fazla cenaze çıkarmaya çalıştılar” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye birlikte Ağrı’ya gitme çağrısı yapan Demirtaş, “Ben buradan muhalefet liderlerine sesleniyorum. Gelin beraber Ağrı’ya gidelim. Olayları yerinde görüp tespit edelim. AKP’nin bu tezgâhlarına izin vermeyelim” diye konuştu. HDP İstanbul’daki seçim çalışmalarının startını dün Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlediği etkin H HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, İstanbul milletvekili adaylarının ellerinden tutarak tek tek tanıttı. likle başlattı. İstanbul milletvekili adaylarının tek tek alandaki otobüsün üzerine çıkarak halkı selamlamasıyla başlayan mitingde konuşan Demirtaş, “İstanbul’da burada ben de hem eş genel başkan hem de İstanbul’un adayı olarak sizlerle çalışmaktan büyük mutluluk duyacağız. İstanbul’un direnen gençleriyle, Gezi’nin direnen gençleriyle, bu halkın kadınlarıyla, yiğit evlatlarıyla birlikte bu kampanyayı 7 Haziran’a kadar, hiç kimsenin görmediği duymadığı heyecanla yürüteceğiz. Hiç kimsenin tahmin etmediği, hiçbir anket şirketinin ölçemediği bir sonuçla ortaya çıkacağız” dedi. Konuşmasında Ağrı’da önceki gün güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çıkan çatışmaya da değinen Demirtaş, “Bir çatışma değil, sahnesi önceden planlanmış, önceden provası yapılmış, sahte bir kurgu operasyon vardı ve orada mümkün olduğunca fazla cenaze çıkarmaya çalıştılar. 15 askeri çatışma bölgesinde bırakıp terk ettiler. Bunlardan 8’i yaralıydı yaralı. Yaralı askerleri çatışma bölgesinde bırakıp geri çekildiler. Neden? Orada o askerler yaşamını yitirsin ve ülkede AKP’nin oyları tavan yapsın diye. Ne oldu peki? HDP’li arkadaşlarımız çatışma bölgesine giderek, HDP’li yönetici arkadaşlarımız yaralı askerleri oradan alıp çıkartarak, kendi elleriyle alıp çıkarttılar” diye konuştu. Cenaze çıkması için devletin elinden geleni yaptığını anlatan Demirtaş şöyle devam etti: “Ortadoğu’nun hiçbir ‘Sahte bir kurgu’ diktatörü giderken arkasında barış bırakmadı. Ülkesini ateşe vererek gittiler. Ama Kadıköy Meydanı’nda tekrarlıyorum. Sen gideceksin ama senin arkandan yangın içinde bir ülke kalmayacak, barış içinde, kardeşlik içinde bir ülke kalacak arkanda. Asla başaramayacaksın. Senin koltuğundan daha değerli oradaki evlatlarımızın canı...” Demirtaş özetle şunları söyledi: “Tek bir gencimizin burnu kanamasın, canı gitmesin, 550 vekil umurumuzda değil. Bu tezgâhlara gelmeyeceğiz. Sayın Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum. Gelin beraber Ağrı’ya gidelim. Olayları yerinde görüp tespit edelim. AKP’nin bu tezgâhlarına izin vermeyelim. Ağrı’da çatışma değil bir oyun sahnelendi ve bizler Türkiye’nin bütün ezilen halkları, barışa susamış, bizler kardeşliğe susamış halklar olarak bu provokasyonları el ele vererek boşa çıkaracağız.” Nermin Hoca’nın Olağanüstü Gecesi... eçen haftayı da herhangi bir sürpriz olmadan, alıştığımız ya da alıştırılmak istendiğimiz şekilde geçirdik. Cumhurbaşkanı başta medya olmak üzere herkese veryansın etti. Medyadan sonra barolar, onların ardından Türk Sanayici ve İşadamları Derneği paylarını aldılar. Özet olarak Cumhurbaşkanı söylediklerinin doğru olduğunun herkes tarafından kabul edilmesini ve ona göre davranılmasını istiyor. Eleştirel yayın yapan gazetelere, TV kanallarına neyi, nasıl haber yapmaları gerektiği konusunda ders veriyor. Barolara kayıtlı avukatların yasalarda amir hükümler olmasına karşın aranıp taranmalarını emrediyor. Yüzde 62’lik bir çoğunlukla baro başkanlığına seçilmiş İstanbul Baro Başkanı Kocasakal’ın temsil yetkisini tartışabiliyor. Bu üstten çıkışı doğal olarak alıştığımız gibi yeni yasaklar, emrivakiler, ben yaptım oldular izliyor. Terör olayı ile ilgili tweet’ler neden gösterilerek Twitter toptan yasaklanıyor. Facebook aynı türden bir uygula Gazetecilik Bu Günleri de Atlatacaktır G Güray Öz madan kaçınamıyor, Google’ın da tehdit altında olduğunu duyuyoruz. Yeni imzadan çıkmış güvenlik yasası ise tam gaz uygulamadadır. Her yerde, özellikle öğrencilere yönelik gözaltılar birbirini izliyor. Medyadaki saflaşma ise artık tümüyle belirginleşmiştir. Bir yanda zor koşullarda gazetecilik yapmak isteyenler var, öte yanda rotasını, bugününü, geleceğini iktidara bağlamışlar yer alıyor. Gazeteciliğin doğası gereği eleştiren, muhalefet eden, herhangi bir parti ayrımı yapmaksızın gördükleri haksızlıkların üzerine gidenler çeşitli sıkıntılar yaşıyorlar. Tirajlarını artırarak mesleklerini layıkıyla yapmak isteyen gazeteler baskılar nedeniyle reklam almakta zorlanıyorlar. Bu arada Cumhuriyet gibi gazeteler ek olarak, başka nedenlere şimdilik bağlamak istemediğimiz, saldırılarla da karşılaşıyor. Aydınlık gazetesinin bir köşe yazarı kendisini Cumhuriyet okurlarının koordinatörü ilan etmiş, okurlara boykot çağrısı yapıyor. Cumhuriyet gazetesi, Vakıf Yönetim Kurulu tarafından onaylanmış, internet sitesinde her isteyenin, her zaman ulaşıp okuyabileceği Yayın İlkeleri’ne göre habercilik, yorumculuk, gazetecilik yapar. Burada en temel ilke, İlhan Selçuk’un yazılarında sık sık vurguladığı gazetecilik ilkesidir. Haberde nesnel gerçek, yorumda tam özgürlük. Gazete yöneticileri sık sık laik demokratik Cumhuriyet ilkesine atıfta bulunurlar. Gazetenin bir hükümet ya da siyasi parti gazetesi olmadığını sürekli yinelerler. Şimdi çıkmış bir siyasi parti gazetesinde köşe yazarlığı yapan bir kişi Cumhuriyet okurları adına konuştuğu iddiasında bulunuyor. Ne diyeceksin. Memleketin haline uygun bir durumdur. Cumhuriyet, karşılaştığı baskı ve zorbalıklar karşısında hiç boyun eğmedi. Yazarları tehdit edildi, öldürüldü. Tehditler aralıksızdır. Yazarlarımıza açılan soruşturmalar birbirini izliyor; iki yazarımıza, Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’ya daha geçen hafta 6 yıla kadar varan hapis istemiyle dava açıldı. Bu kendini “koordinatör” ilan etmiş köşe yazarına varana kadar derdi çok gazete yöneticilerinin. Yeni bir çıkış yapmak, satılan gazete sayısını artırmak, yenilikler yapmak istiyorlar. Bu arada gazetelerin okur sayıları ile satışları aynı değildir. Örneğin geçen hafta ortalama Cumhuriyet gazetesinin satışı 54 bin olarak gerçekleşti. Okur sayısı ise satış sayısının çok çok üstündedir. BİAK araştırması önceki yıllarda Cumhuriyet’in okur oranını 1’e 10 olarak saptamıştı. İnternet sitesinin izlenme oranı ise milyon dolaylarındadır. Kısacası Cumhuriyet’in okurlarıyla ilişkisi interaktif bir ilişkidir ve ben de Okurların Temsilcisi olarak her türden eleştiri, öneri ve desteği okurlarla tartışıyor olmaktan mutluluk duyuyorum. Cumhuriyet yönetimi de benden okurların görüşlerini, eleştirilerini, tepkilerini iletmemi rica ediyor. Görevimin en önemli parçası olan bu işi severek yaptığımı okurlar çok iyi biliyorlar. Gazetenin en küçük bir hatayı, yanlışı bile gören okur eleştirilerinden yararlandığını, manşet haberlerin gündem yarattığını, mizanpajın giderek yerine oturduğunu, daha da iyi olacağını görmek okurları mutlu ediyor. Bence Aydınlık köşe yazarı yazılarını yazsın, kendi okurlarıyla koordineleşsin, Cumhuriyet okurlarını da rahat bıraksın çünkü okurların da gazetenin de işi çok... Bizim de Bayramlarımız, Dini Günlerimiz Var en Cumhuriyet okuB ruyum. Türkiye’de yaşayan bir Ermeniyim. Pek dindar bir insan olmasam da yıllardır merak eder dururum, basınımız gayrimüslimlerin bayramlarını neden es geçer diye. Bazen bir haber şeklinde yer verilir ama bugüne kadar bir kutlama mesajına hiç rastlamadım. Bunun kötü niyetten çok bir ihmalkârlık olduğunu düşünüyorum ama bence Cumhuriyet gazetesi bu konuya daha duyarlı yaklaşabilir. Bugün ülkemizde yaşayan Ermenilerin Paskalya Bayramı (yani İsa’nın çarmıha gerildikten sonra dirilişi). Sanırım Musevilerin de Pesah Bayramı. Önümüzdeki pazar günü de Rumların Paskalyası örneğin. Zaten bu bayramların sayısı çok da fazla değil. Bir noel var, bir de paskalya. Evet, bunların tarihi sabit olmayabiliyor. Her yıl günleri birkaç gün ileri, geri oynuyor, yani takibi çok kolay değil ama yine de es geçilmemeli ve ilk sayfada “ülkemizde yaşayan Ermeni vatandaşlarımızın Paskalya Bayramı’nı kutlarız” gibi bir mesaj çok hoş olabilir diye düşünüyorum. Mesajımı yetkililere iletirseniz çok sevinirim. Saygılar... Şeyla Ergenekon KISA... KISA Karaca ne zaman öldü? 7 Nisan 2005, Tarihte Bugün köşesi. Muammer Karaca’nın ölüm günü olarak 7 Nisan 1980 verilmiş. Muammer Karaca 28 Nisan 1978’de vefat etmiştir. 7 Nisan 1980, Toto Karaca’nın eşi Mehmet Karaca’nın ölüm tarihidir. Sevgi ve saygılarımla... Serdar Güray Cimcoz değil cicoz 5 Nisan gazetenizin 14’üncü sayfasında yer alan haberde, “mahalle aralarında CİMCOZ kapışmaları” denmiş. Oysa bilyelerle, misketlerle oynanan bir oyundu CİCOZ (Adalet Cimcoz’un Cimcoz’u değil). Hatta o yuvarlaklara da verilen bir addı aynı zamanda. Muhabirinize hatırlatıverin. Sağlıklar. Savaş Sönmez Yazarlarımız Eleştiriye Açık Olmalı zun yıllardır laikliğe ve U sola çağdaş yorumlar getirmeye uğraşmak yerine, benim tabirimle “tutucu laik” “tutucu solcu” tutumuyla sınıfta kalan, satın almadığım, arada sırada internetten göz attığım Cumhuriyet’in, Can Dündar’ın başa geçmesiyle yeniden “Can” bulacağından emindim; öyle de oldu. O günden beri her gün satın alıp okuyorum. Zehir gibi kalemler ekibe katıldıkça heyecanlanıyorum, mutlu oluyorum. Ama tabii bu heyecan ve mutluluk bazı eksik ve hataları görmemi de engellemiyor. Nuray Mert ve Ahmet İnsel, katılımlarıyla heyecan veren isimlerdendir. Geçmişte de müthiş analiz yetenekleriyle her zaman izlenmeye değer yazarlardı. Ancak! İkisi üçü hariç (onlar için söylenecek çok laf var da şu anda mesele bu değil), Cumhuriyet yazarlarının tümü kendi elektronik mesaj adreslerini verip eleştiriye açık dururken, Mert ve İnsel kendilerinde nasıl bir hak görüyor da bunları gizliyorlar acaba? Ben neden bir mesaj atıp Nuray Mert’e, “Üniversitelere rektör seçimi konusundaki yorumlarınıza aklımla, başımla, yüreğimle katılıyorum ama Erdoğan’ın ve Gül’ün, daha önce kendi kafasına uymadığı için aynı tutumu sergileyen Ahmet Necdet Sezer’den farklı bir şey yapmadığını, hatta ondan feyz aldıklarını okuyucuya hatırlatmaktan neden kaçınıyorsunuz? Bilinçli okuyucunun gözünde puan kaybettiğinizin farkında değil misiniz” diye soramıyorum? Neden şeffaf değiller? Eleştirim tamamen ilkesel. Dilerim ki Sayın Dündar yazar kadrosuna bir kural koysun, herkese elmek adresini yazmak zorunluluğu getirsin. “Yeni Cumhuriyet” bunu gerektirir. Saygılarımla. Şefik Onat Okur Temsilcisi’nin notu? Şefik Bey’in iletisine bir katkı Çelik Kurtoğlu’ndan geldi. Sayın Kurtoğlu iletisini bana da göndermek inceliğini gösterdi. Şöyledir: Sevgili Şefik, haklısın ama yeterli değil. Bugüne kadar kendisine email yoluyla düşüncelerimi ilettiğim sütun yazarlarından sadece Taha Akyol ve Tayfun Atay yanıtlamak nezaketini gösterdi. Ahmet İnsel benim beğendiğim bir meslektaşım, ama o da Radikal adresine gönderilen mesajlara yanıt vermezdi. Ayrıca her türlü yeniliği desteklemekle birlikte Cumhuriyet’in sıradanlaşmasından kaygılandığımı da eklemeliyim. Onu zaman gösterecek. Çelik Kurtoğlu Tüm yazarlara çağrı İstisnasız tüm yazarlar, email adreslerini kullanmalıdırlar. Okurla iletişim kurmanın, olumluolumsuz hiç kimseye zararı olmaz, dolayısı ile yararı olur. Cumhuriyet, şeffaflıktan ve özgürlükten asla ödün vermemelidir. Nuray Mert’i her ortamda takip ettim destekledim, sıkıntıda olduğunu hissettiğimde üzüldüm. Aranızda, aramızda onu yeniden görmek beni çok sevindirdi. Kemal Arkış nayasada laikliğe ilk adımın atıldığı 10 Nisan 1928’in yıldönümü olan cuma gününün gecesinde Akatlar Kültür Merkezi’nde olağanüstü saatler yaşadık. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Belediye Başkanı Av. Murat Haznedar’ın evsahipliğinde düzenlediği törende, derneğin 9’uncu “Cumhuriyet Ödülü” Hocaların Hocası Nermin Abadan Unat’a sunuldu. HHH Olağanüstü gece, seçkin sanatçı Gülsen Tuncer’in sunucu olarak mikrofon başına geçmesiyle başladı. Açış konuşmasını dernek genel başkanlığını tıp, laik cumhuriyetin savunulması, cumhuriyet kızlarının yetiştirilmesi başta olmak üzere pek çok şey borçlu olduğumuz Prof. Dr. Türkan Saylan’dan devralan Prof. Dr. Aysel Çeliker yaptı. İşte o konuşmadan kimi alıntılar. “Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laiklik; hukukta, siyasette, ekonomide, eğitimde, sosyal yaşamda din kurallarının belirleyici olmayacağını öngörür. Laiklik kamusal ve özel yaşamda çeşitli dinlere ve mezheplere inananlar arasında ayrım yapmamanın anahtarıdır. Bu açıdan bakınca laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olduğu görülür. Bireyin özgürlüğünün güvencesi olan laiklik, özetlemek gerekirse aklın özgürlüğüdür. Türkiye’nin Müslüman toplumları arasındaki farkı ve müstesna yerinin kaynağı da laikliktir.” “Toplum olarak yaklaşık 12 yıldır cumhuriyetimizin değerlerini, devrimlerini, laikliği, milli bayramları ve Atatürk’ü unutturmaya ve inkâra yönelik bir proje ile karşı karşıyayız. Atatürk’ün bütün eserleri yok ediliyor, ulusdevlet anlayışı ırkçılıkla suçlanıyor, aşağılanıyor. Toplum, laiklik, din, mezhep, etnik köken ekseninde bugüne kadar hiç görülmemiş biçimde ayrıştırıldı. Bu parçalanmadan siyasal ve ekonomik çıkar sağlayanların görevlerini bırakmamak için ülkemizi tehlikeye atabilecekleri endişesini taşıyoruz.” HHH Ardından sıra ödülün sunulmasına ve Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın konuşmasına geldi. Şunu da ekleyeyim. Törenin onur konukları arasında, Nermin Hoca’nın 1937’de okul arkadaşı olarak başlayan dostluğunu sürdürdüğü, CUMOK temsilciliğini rahmetli Erol Geyran’dan sonra üstlenen Türkan Erkin de vardı. Nermin Hoca, Atatürk’ün daha 1916 yılında kadınerkek eşitliğini arzuladığını belirterek başladığı konuşmasında laiklik ve sekülerlik kavramlarını özetleyerek şöyle dedi: “İslamda ruhban ve birey ile Allah arasında bir aracı olmadığına göre bu nötr alanı yaratmak kolay değildir. Nitekim Türkiye’de laiklik kavramı fiilen uygulanmaya başladıktan sonra vatandaşların dini vecibelerini yerine getirmek için devam ettikleri cami ve mescitlerin bakımı ve hizmetlerini sağlamak üzere bir Din İşleri Genel Müdürlüğü kurmak ihtiyacı doğmuştur. Bu kamu yönetim kurumu bugün çok büyümüş ve üzerine eskisinden farklı birçok görevler üstlenmiştir. Bütçesi Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinden kat kat fazladır.” “Tüm insanların özgür, eşit konumlu ve kardeşçe bir arada yaşayabilmeleri için hedefimiz tek olmalıdır. Bu hedef, bireyi hoşgörü havası içinde özgür kılmak, eşit bir konuma getirmek, toplumda hukuk devletinin hükümran olması demektir. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin ana hedefi işte bu olmuştur.” HHH Ardından müzikle dünya turuna çıktık. Basta Aycan Teztel, davulda Erhan Seçkin eşliğinde piyano virtüözümüz Naki Ataman’ın etkinliği başladı. 19 ülkeden, büyük bölümüne kulakların aşina olduğu popüler müziği salonu etkisi altına aldı. Tur, Türkiye’ye uğradığında “Dağ Başını Duman Almış”, “Çıktık Açık Alınla” ve “Bir Başkadır Benim Memleketim” gibi ezgilerin notaları yankılandığında salondakiler hem coştu, hem özlem duydu. Ben de bu yazıyı bu duygularla yazmaya çalıştım... A Kılıçdaroğlu: Ağrı olayının ayrıntısını öğrenmeliyiz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “ekşi sözlük”te, iki saat süresince sözlük yazarlarının sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’na ilk soru “AKP ile koalisyon kurar mısınız?” olurken, CHP lideri soruya, “Tek başımıza iktidar istiyoruz” yanıtını verdi. “Genel Sağlık Sigortası prim borcu hakkında bir şey yapacak mısınız?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Geliri olmayan gençlerin sigorta prim borcu ödemesini doğru bulmuyoruz” dedi. Ağrı’da yaşananlarla ilgili, “Demirtaş’ın çağrısına uyup, Bahçeli ile oraya gider misiniz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “İddialar vahim, olayı inceleyeceğiz. Demirtaş’ın çağrısına yanıt vermek için önce olayların ayrıntısını öğrenmemiz gerekiyor” cevabını verdi. Kılıçdaroğlu, “Kürt sorununu bizim dışımızda hiçbir parti çözemez. İddialıyım. Çünkü biz samimiyiz” dedi. Belçika’daki yarışma haberi eksik Laçin Akyol Belçika’da dünya 3’üncüsü oldu şeklindeki haber eksiktir. Çünkü aynı yarışmada aynı kategoride Gökçe Çatakoğlu 1. olmuştur. Lidya Nil Güven ve Bade Daştan, Laçin Akyol ile 3’üncülüğü paylaşmıştır. Bilgilerinize... Özgül Çatakoğlu Konserin yerini yazmazsanız... 7 Nisan tarihli gazetenin 19. sayfasının dibinde “Pekineller ...” başlıklı haberde ne yazık ki yer belirtilmiyor. Bu çok önemli bir eksiklik. Okuyup gitmek isteyen olabilirdi. İyi ki gazetenizin yazarları arasında bulunan değerli dostum Evin İlyasoğlu’nun düzenlediği Boğaziçi Üniversitesi ALH konserleri arasındaki bu etkinlik için abonmanım var da ben bu eksikliği duymadım. Ömür Akyüz C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle