27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 13 Nisan 2015 Yaşar Kemal’le indi bahar Heybeliada’da büyük ustanın helvasını karıp kolivasını bölüştük AYŞE SARISAYIN 18 kültür EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK sanatta bu hafta MÜZİK İstanbul l Mike Stern, Randy Brecker, Steve Smith ve Janek Gwizdala’nın birlikte sahne alacakları konser çarşamba saat 20.00’da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde. l Akordeon sanatçısı Martynas Levickis 14 Nisan Salı günü saat 20.00’da İş Sanat’ta konser verecek. TİYATRO İstanbul l Devlet Tiyatroları Beykoz Ahmet Mithat Efendi Sahnesi’nde “İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı” cuma, cumartesi 20.00, Cevahir Sahneleri Salon 1’de “Ellerimin Arasındaki Hayat” salı, çarşamba, perşembe, cuma 20.00, cumartesi 15.00 ve 20.00. Cevahir Sahneleri Salon 2’de “Sevgili Hayat” salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi 20.00. Küçük Sahne’de “Nice Yıllara” salı, çarşamba, perşembe, cuma 20.00, cumartesi 15.00 ve 20.00, pazar 15.00. Küçükçekmece DT Sahnesi’nde “Yaşamak Denen Bu Zahmetli İş” cuma 20.00, cumartesi 15.00 ve 20.00. Üsküdar Stüdyo Sahne’de “Kontrabas” salı, perşembe 20.00. Üsküdar Tekel Sahne’de “Sessizlik” çarşamba, cuma, cumartesi 20.00, pazar 15.00. l İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Reşat Nuri Sahnesi’nde “Vakti Geldi” İzmir l İzmir Devlet Tiyatrosu, Konak Sahnesi’nde “Kurban” Martynas Levickis kuryazarlığı öğrenmeseydim, şimdi Anadolu’nun bir köyünde, kasabasında destan anlatıyor, türkü söylüyor olurdum. Yolumu ta çocuklukta çizmiştim,” diyor Yaşar Kemal. Bir ürperti geçiyor içimden. Şu anda dinlemekte olduğum destanlar, ağıtlar kaybolup gidecek miydi o zaman? “İmi timi bellisiz” olan İnce Memed, kitaplarda ve düşlerde yaşamayı sürdürmeyecek miydi? “Delicesine yanan Çakırdikenliğini”, “Alidağın doruğunda parlayan bir top ışığı”, “üç gün üç gece ağaran dağın başını” hayal edemeyecek miydim, ilkgençliğimin masum ve uçsuz bucaksız imgelem dünyasında? ‘Bereketli topraklar’ın herkese yetecek zenginliğinden küçücük de olsa bir pay alamadan bu dünyadan göçüp gidenlerin, yoksulluğun eğdiği başların ya da yoksulluk yüzünden başkaldıranların hikâyelerinden, feodal düzenin son ağalarının amansız savaşlarından, acımasızca tüketilen doğaya, yok edilen kültürlere ilişkin ince ayrıntılardan, yerel deyişler ve söyleyişlerle besleyerek zenginleştirdiği, her sözün kendine has müziğinin hissedildiği şiirsel üslubundan, olağanüstü betimlemelerinden, Çukurovalı olmadığım halde Çukurova’yı yaşamaktan.... “O Ağıtlar, türküler söylendi, imece usulü yapılan helvalar, kolivalar dağıtıldı. Ayşe Semiha Baban, hüzünlü gülümserken, ada sahilinde Yaşar Kemal’in sesi sözü yankılandı, kendi deyişiyle, “Çok işler, çok güzel şeyler oldu...” Bu yıl bizim buralara bahar inmek bilmemişti oysa. Beklenmedik ısı değişimleri, dallarda donup dökülen tomurcuklar, tarlalarda heba olan ekin, etkinlik sabahına dek süren deli rüzgâr, karşı yakada, Maltepe kıyılarında beton yığınlarına yenik düşmüş bir kentin soluk alma çabaları, “Bir yanım toplum, bir yanım doğa, bir yanım da insan değerlerine dayalı olsun istedim” diyen büyük anlatı ustasını hatırlatmaya çalışıyordu durmaksızın: “İşçiye yaşayacağı kadar bir şeyler bırakmak zorunda olan kapitalist düzen, bunu doğadan esirgiyor, doğayı hiçbir şey vermeden sömürüyor. Dünyamız böylesine bir ölüm, yıkım karşısında kaldı.” Aydın olma sorumluluğunun ne anlama geldiğinden ve daha nicelerinden yoksun mu kalacaktım, bu büyük usta okuryazarlığı öğrenmeseydi? Önceki gün Heybeliada Halk Kütüphanesini Koruma Girişimi’nin düzenlediği etkinlikte, Yaşar Kemal’in romanlarından seslendirilen parçaları, ‘Şu Menekşede bir adacığım olmalıydı’ şiirlerini dinlerken, bunlar geçiyordu aklımdan. Adalardan bir adada, Yaşar Kemal’in ‘ada’ hayallerine kulak vererek ve tam da aynı nedenlerle bu adada yaşadığımı düşünerek: “Şu Menekşede bir adacığım olmalıydı, adada küçücük iki göz bir evim, bir bahçem olmalı, bahçeme zeytin fidanları dikmeliydim, onları her gün gözlerimle okşayarak büyütmeliydim... Bir de adamdaki her insanın evine girip çıkmalı, her evi evim, her insanı kardeşten de ileri gönül, kafa, yürek yoldaşım yapmalı, her işlerine koşmalı, en küçük dertlerini derdim bilmeliydim. Onlar da benimkini...” Koruma Girişimi’nin “Gelin hep birlikte Yaşar Kemal’i okuyalım, helvasını karıp kolivasını bölüşelim. Bu coğrafyada yaşayanların çektiği acıları, bu toprakların bereketini ve gü zelliğini dile getirirken hepimizin vicdanının sesi olan Yaşar Kemal’in sesini çoğaltalım ki aynı acılar tekrarlanmasın, geleceğe yalnızca güzellikler, iyilikler ve barış kalsın...” çağrısına karşılık verenler, öte tarafa geçişinin kırkıncı gününde Yaşar Kemal’in metinlerinde buluştu. Ağıtlar, türküler söylendi, imece usulü yapılan helvalar, kolivalar dağıtıldı. Ayşe Semiha Baban, hüzünlü gülümserken, ada sahilinde Yaşar Kemal’in sesi sözü yankılandı, kendi deyişiyle, “Çok işler, çok güzel şeyler oldu...” “Bugünlerde bahar indi Çukurova’nın düzüne”, diyen sesi duyuyorum hâlâ. “Nennilendi dağlar / Çiçeğinden kuşundan böceğinden suyundan / Kokusundan / Nennilendi...” ‘Bir yanım doğa’ 11 Nisan günü bizim Adalar’a da indi bahar. Güneş uzun zamandır ilk kez ışığını, sıcaklığını esirgemedi, her şeyi bildiğini, düşündüğünü zannederken, kendi yıkımını hazırladığını görmezden gelen insanlardan. Bağışlayıp kucakladı hepimizi. Güneşi çağıran, “Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar” sözlerinin sahibi Yaşar Kemal’di belki de. Az çok demeden, elden geldiğince uzanabildiği herkese ulaşmaya uğraşan bir avuç kütüphane gönüllüsüne destek vermek için güneşi de önüne katıp getirdi, izleyicilerinin yanı sıra. Düş kurmaktan vazgeçmeyelim, düşler yarım kalmasın diye: “Düş kurdular insanlar durmadan... Düş kurmaktan utanmadılar. Bir gün bu düşler gerçekleşemez, demeden, umutlarını içlerine gömme belasına uğramadan...” Yaşar Kemal’in Çukurova’dan yükselen onurlu sesi, yeryüzü topraklarındaki tüm direnişlerin destanını anlatmayı sürdürecek. ‘Düş kurmaktan utanmadılar’ çarşamba 15.00 ve 20.30, perşembe, cuma 20.30, cumartesi 15.00 ve 20.30. Gaziosmanpaşa Sahnesi’nde “On İki Öfkeli Adam” perşembe, cuma 20.30, cumartesi 15.00 ve 20.30. Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde “Bir Yaz Gecesi Rüyası” çarşamba 15.00 ve 20.30, perşembe, cuma 20.30, cumartesi 15.00 ve 20.30. Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde “Şekerpare” perşembe, cuma 20.30, cumartesi 15.00 ve 20.30. Haldun Taner Sahnesi’nde “Hayali Temsil” çarşamba 15.00 ve 20.30, perşembe, cuma 20.30, cumartesi 15.00 ve 20.30. Ümraniye Sahnesi’nde “Şark Dişçisi” perşembe, cuma 20.30, cumartesi 15.00 ve 20.30. Üsküdar Müsahipzade Sahnesi’nde “Shakespeare” çarşamba 15.00 ve 20.30, perşembe, cuma 20.30, cumartesi 15.00 ve 20.30. l Ortaoyuncular’da “Ferhangi Şeyler” cumartesi 20.00, pazar 18.00. adlı oyunu hafta boyunca sahneleyecek. Çocuk oyunu ‘Cimri’ 1319 Nisan tarihleri arasında Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde küçük tiyatroseverleri bekliyor. SERGİ İSTANBUL l Tolga Sezen’in fotoğraf sergisi yarına kadar Antik Hotel’de görülebilir.(0212) 638 5858 l Oya Özer’in “Tılsımlar” adlı sergisi 15 Nisan’a kadar Eksen’de görülebilir. (212) 219 08 50 l Robert Montgomery’nin kişisel sergisi 18 Nisan’a kadar İstanbul’74’te görülebilir. (0212) 243 3948 l Ara Güler’le Erol Deran’ın “Objektiften Tuvale Nostalji” adlı sergisi 18 Nisan’a kadar Almelek Sanat Galerisi’nde görülebilir. (212) 265 3851 l Muzaffer Akyol’un “İrkildim Uyandım, Bir Daha Uyumadım” adlı sergisi 18 Nisan’a kadar İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde görülebilir. (212) 316 15 80 l “Dünya Sanat Günü” karma sergisi 28 Nisan’a kadar Bahariye Sanat Galerisi’nde görülebilir. (216) 414 55 06 l Adalet Binnur’un Pera Sanat Galerisi’ndeki “Kaotik” adlı sergisi 29 Nisan’a kadar izlenebilir. (212) 245 3008 l Monika Bulanda’nın “Bilinmeyenin Seyri” adlı sergisi yarından itibaren 30 Nisan’a kadar Kare Art Gallery’de görülebilir. (212)240 44 48 l Emel Şahinkaya resim sergisi 30 Nisan’a kadar Versus Art Project’te izlenebilir. (212) 2581414 l Tulin Onat’ın “DöngüİZMİR l Alp Tamer Ulukılıç’ın resimleri Selçuk Yaşar Resim Müzesi ve Sanat Galerisi’nde. l Serdar Ağır’ın “İz”ler adlı fotoğraf sergisi, 15 Nisan’da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde. sel Zaman” adlı sergisi Galeri İdil’de 4 Mayıs’a kadar görülebilir. (212) 283 2383 l Saadet Gözde’nin “Hititler İstanbul’da” adlı resim ve heykel sergisi 4 Mayıs’a kadar İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde görülebilir. (0212) 520 7741 l Niekolaas Johannes Lekkerkerk küratörlüğünde hazırlanan “Sesle Avlanan” adlı sergi 16 Mayıs’a kadar Akbank Sanat’ta izlenebilir. (0212) 252 3500 l “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kadınlar” adlı sergi 22 Mayıs’a kadar Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde görülebilir.(212) 219 16 97 l Burhan Doğançay’ın “Picture The World” sergisi 7 Haziran’a kadar Doğançay Müzesi’nde görülebilir. (0212) 244 7770 l “Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz” adlı retrospektif sergi İstanbul Modern’de 28 Haziran’a kadar Süreli Sergiler Salonu’nda görülebilir. (0212) 334 7300 l Altan Bal’ın “Kamyoncular” adlı fotoğraf sergisi 26 Mart19 Nisan tarihleri arasında İTÜ Rektörlük Sanat Galerisi’nde görülebilir. (212) 285 66 77 l “Çağdaş Sanat 1985” isimli sergi Mine Sanat Galerisi’nde 2 Mayıs’a kadar izlenebilir. (212) 291 8255 l İnönü Vakfı’nın öncülüğünde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye’deki ilk dijital sergisi, “Lozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü”, 30 Nisan’a kadar Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde. Zonaro’ya 210 bin TL Ünlü Modacı Yıldırım Mayruk’un koleksiyonlarının satışa çıkarıldığı müzayedede en yüksek rakama satılan eser Zonaro’nun tablosu oldu. Zonaro’nun ‘Rufai Dervişleri’ adlı tablosu. nlü modacı Yıldırım Mayruk’un koleksiyonlarının satışa çıkarıldığı “Yıldırım Mayruk Anılar Müzayedesi” gerçekleştirildi. 140 bin TL’ye satışa çıkarılan saray ressamı Fausto Zonaro’nun “Rufai Dervişleri” tablosu, 210 bin TL’ye alıcı bularak müzayedenin en pahalı eseri oldu. Pera Mezat Müzayedecilik tarafından Dedeman Otel İstanbul’da önceki gün yapılan müzayedede Mayruk’un toplam 528 lot eşyası satıldı. Müzayedede Tekezade Sait Efendi’nin eski Türkçe imzalı, 1909 tarihli tuval üzeri yağlıboya tablosu 6 bin TL’den satışa çıkarıldı ve vergili fiyatıyla 22 bin 500 TL’ye alıcı buldu. Ü Migirdiç Givanian imzalı tuval üzeri yağlıboya eseri 21 bin TL’ye alıcı bulurken Fabio Fabbi imzalı ahşap panel üzeri yağlıboya tablo 7 bin TL’den satışa açılıp 20 bin TL’ye satıldı. Müzayede sonrası Yıldırım Mayruk “Umarım yeni sahipleri, sağlıklı, mutlu ve huzurlu günlerde kullanarak yaşarlar ve gelecek nesillere koruyarak bu eserleri taşırlar. İnsanlık kültürünün nadide parçaları her dönem tarihin bir başka kaydıdır” diye konuştu. Yıldırım Mayruk, eşyalarını Kıbrıs’ın Karni köyüne taşınmaya karar verdiği için satışa çıkardığını açıklamıştı. l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle