18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 13 Nisan 2015 yorum TASARIM: ZARİFE SELÇUK 20 Kuito Gerçeği urası neden Türkiye, anlatayım... Açık denizlerde uzun yıllar ham petrol işleyen “Kuito”, sökülmek için Angola’dan yola çıktı. Birçok ülke özellikle asbest nedeniyle gemi sökümünü yasakladığından rota, dünyanın hurda çöplüğü Aliağa... Tanker henüz Türk karasularına girmeden bomba haber patladı: “Kuito’da radyoaktif atık var...” B Cumhuriyetçiler Çaresiz üyük oyun CumhuriyetçiB leri kıskaca aldı, çaresiz bırakıyor. Dinci diktatörlüğe, faşizme karşı mısın? O zaman soyculuğa sopçuluğa, feodal bağlara dayanan sosyal devleti reddedip piyasacılığı alkışlayan, ulus devlet döneminin kapandığını ileri süren yeni dünya düzeninin resmi ideolojisine uygun, geçmişin acılarını kaşıyıp her türlü ayrımcılığı körükleyen, dünün sağcısı bugünün orta yolcusu, 1923 devrimi ile didişen, kurucu felsefeyi, hem de kendi evinde sinsice düşman belleten bir siyasi ekibi destekleyeceksin. Dayatma ortada: Eğer diktatörü istemiyorsan boyunu eğip soykırımcılıkla suçlanmaya razı olacaksın. Unutmayalım ki çaresiz olmak ayrı, umutsuz olmak ayrıdır. Ulusal Bağımsızlık Savaşı vermiş bir halk, bu çaresizliği de aşacaktır. Bir gün mutlaka... Cumhuriyet yazdı, ardından diğer gazete ve internet siteleri... Boru değil, nükleer atık... Asbest savları da var... Petrol işleyen bir gemide asbestin ve radyasyonun hiç olmadığından söz etmek olanaksız uzmanlara göre. Ortalık ayağa kalkar sandık... Tık yok... Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakanı’ndan, Çevre ve Ulaştırma bakanlarından ses seda yok. İzmir Valisi, yerel yönetimler suspus... TAEK dersen... Kuito Aliağa’ya demir attı. Birkaç uzman, dolaşması bile günler sürecek tankere, 3 saatte “temiz” raporu verdi. [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ADD’den Uyarı Atatürkçü Düşünce Derneği’nin son açıklaması, diktatörlüğü pekiştirecek ayak seslerine karşı bir uyarı niteliğinde... “Ulusun birliği, vatanın bütünlüğü tehlikededir” diye başlayan açıklamada, hazirandaki seçimin tarihsel önemde olduğunun altı özenle çiziliyor: “Atatürk’ün kurduğu ulus devletimizin ve devrimlerimizin yok olmaması için hedef; TBMM’de iktidara, tek başına ya da HDP ile birlikte Türkiye’yi ortaçağ diktatörlüğüne ve bölünmeye götürecek olan bir anayasa yapma yetkisi vermemek olmalıdır. HDP’nin barajın altında kalıp kalmaması AKP ile (APOHDPPKK) ittifakında sadece masada kimin elinin daha güçlü olacağını belirler ki, bu nedenle demokrasi adına HDP’ye kayacak oylar cumhuriyetçi cephe için bir kayıp olarak düşünülmelidir. Ulusu ve vatanı parçalayacak olan bu anayasaya karşı mücadele etmek, tüm cumhuriyetçi, yurtsever Türk halkının en demokratik anayasal hakkıdır.” ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Paris Caddesi’ndeki Manolya Ankara gibi bir bozkırda, bizim bildiğimiz üç manolya ağacı çeşitli semtlerdeki bahçelerde bir yaşam direnci simgesi gibi her mevsim yeşil kalır. Bunlardan biri de Paris Caddesi üzerindeki Adviye Fenik Kreş ve Gündüz Bakımevi’nin bahçesindedir. Sosyal Güvenlik Kurumu’na ait o bina yakın tarihte yıkıldı. Manolya, şimdilik zarar görmemiş durumda. Onu da keserlerse, Ankara’dan bir yaşam sevinci daha yitip gidecek. HARBİ SEMİH POROY Soma Davası Soma’da ölen madenciler ile ilgili dava, bugün Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Dava öncesi şehit madencilerin aileleri, 300 günü aşkındır uyuyamadıklarını çığlıklanıyor, maden kırımının sorumlularının hâlâ sokakta dolaştığına inanıyorlar. Sendika, şirket ve devletin ilgili makamları kırımın asıl sorumlusuyken, bütün suçun birkaç tekniker ve mühendisin üzerine yıkılmaya çalışıldığının bilincindeler. Katillerin devlet eliyle korunmasına karşı durmakta kararlılar ve tüm sanık ve sorumluların mahkeme önüne çıkmasını istiyorlar. Recep Tayyip Erdoğan, geçmişte her şeyin özelleştirilmesinden yanaydı. Şimdi özel güvenliğe karşı. 2014 yılı verilerine göre, 67 bin 199 birim ve 295 kişi özel güvenlik tarafından korunduğunu, bu alanda istihdam edilen sayısının 233 bin 457 olduğunu belirleyen Mülkiye Başmüfettişi Mahmut Esen’e göre, yüksek maliyetleri, özel bir iş olması gibi nedenlerle, özel işyerlerindeki güvenlik hizmetlerinin tümüyle kamu tarafından üstlenilmesi olanaksız. Çünkü 1 5 yıllık süreli olan kamu idareleri güvenlik hizmet alım sözleşmelerinin haklı bir neden olmaksızın feshi yaklaşık 250 bine yakın insanın işsiz kalmasına neden olacak. Özel Güvenlik Alevi ve Bektaşilerin Duyurusu Aralarında Fuat Bozkurt, Şakir Keçeli, Doğan Bermek, Mustafa Cemil Kılıç, Murtaza Demir, İsmail Pehlivan, Rıza Zelyut, Hüseyin Dedesoy, Âşık Ali Sultan, Selahattin Akarsu, Latif Bolat, Ahmet Özuğurlu, Mehmet Şahin’in de bulunduğu yazar, akademisyen, demokratik kitle örgütü yöneticisi ve sanatçının bulunduğu bir grup, seçim öncesi Alevi ve Bektaşilerin siyasi iradesi üstüne ipotek koymaya çalışan, onların inancını dönemsel siyasete göre tarif etmeye kalkışan vesayetçi yaklaşımları reddettiklerini duyurdular. AKP iktidarını da, anayasanın “demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti” ilkesine uygun davranmaya çağıran duyuruda, şu önemli saptamalar yapıldı: “İslam dünyasında yaşanan pek çok örnekten de görüldüğü üzere, mezhepçilikle ‘kazanılan’ iktidarlar ve mezhep zeminine oturan siyaset, iç çatışmaya, boğazlaşmaya ve devletlerin parçalanmasına yol açmaktadır. Alevilerin geleneksel duruşunu bozmaya yeltenen, yanlış tarif eden, şu veya bu örgütün yanındaymış gibi gösteren medyayı ve siyasi çevreleri, bir an önce bu tavırlarından vazgeçmeye çağırıyoruz. Ülkemizi yönetenlerin, ortaçağ zihniyetini değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleri olan laikdemokratikçağdaş hukuk devleti ilkelerini kılavuz almalarını bekliyoruz.” Duyuru, Alevilerin Atatürk ilkelerini sonuna kadar savunmaya; her şartta, “Yurtta barış, dünyada barış” demeyi sürdüreceklerinin bilinmesi ifadesiyle bitiyor. ugün 13 Nisan; 6 yıl önce 13 Nisan 2009’da evim basıldı ve sabahın kör karanlığında gelen 8 polis, 8.5 saat evi talan ettikten sonra beni gözaltına alıp Vatan Caddesi’ndeki emniyet müdürlüğüne götürdüler. Oraya varınca, 12. dalga olarak 5 rektörle birlikte gözaltına alındığımı anladım. M. Haberal, F. Hilmioğlu, M. Yurtkuran, T. Bernay O. Öztürk ve bendeniz “sade” profesör Erol Manisalı. 1317 Nisan 2009 boyunca 4 gün gözaltında tutulduk. Dördüncü gün gece yarısı saat 02.00’de polisler tarafından yapılan ön sorgulamam başladı, saat 08.00’de bitti. Bitkindim, büyük sağlık sorunlarım zaten vardı. Sonra Beşiktaş’taki mahkemeye getirildik. Sorgulamayı Zekeriya Öz yaptı. Bana karşı tutumundan işin nereye vardırılacağını açıkça görüyordum. Gece yarısı yine, dört günlük uykusuzluğun arkasından hâkimin önüne çıkarıldım. Hâkim yüzüme bile bakamıyordu, hep önüne, masanın üzerine ya da yere bakıyordu. Sonucun zaten belli olduğunu çoktan anlamıştım. Hâkimi, “Lütfen yüzüme bakar mısınız” diye uyardığımı hatırlıyorum. Hocalıktan gelen bir alışkanlık işte! Kumpas en baştan belliydi. Tabii ki tutuklandık; önce Metris’e, oradan da Silivri’ye. Bir ay kadar Silivri’de tutuldum, Fatih ve Mustafa dostlarla aynı koğuşta, sonra yoğun sağlık sorunlarım yüzünden Haseki Hastanesi’ne apar topar gönderildim. Haseki ne tesadüf, benim 1940’ta doğduğum hastane idi. Bir ay kadar daha Haseki’de tutuklu kaldım. Tuvalete bile jandarmalar nezaretinde gittim, hem de hasta hasta. Kanser ameliyatı olacaktım. 5 Haziran 2009’da ben ameliyat olurken mahke B Bir ‘Yıldönümü’ ve Ergenekon me de “yargılanmamın tutuksuz yapılmasına” karar veriyordu. Ölüp ellerinde kalırım diye korkmuşlardı herhalde. mesi için yürütülen bir operasyondur. Ne ilginçtir; evimin basılıp götürüldüğüm 13 Nisan 2009 günü Cumhuriyet gazetesinde, Bıçak Sırtı köşemde çıkan makalemin başlığı şuydu: “Batı Atatürk’ü Yargılıyor”. “...Yargılatıyor” da olabilirdi. Dönemin TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, gemi söküm tesisleri önünde isyan etti. Ne fayda! Söküm yapacak şirket ve sanayicilerin kurduğu SANDER’den itirazlar geldi. Bu arada hesap kitapla, piyasalarla pek ilgisi olmadığı anlaşılan Aliağa Kaymakamı Bayram Yılmaz, sağ olsun bizi kıs kıs güldürdü. “56 bin ton saf çelik bulunan bu gemi, sökülen ülke için ortalama 2.5 ile 3 milyar dolar katkı sağlayacak bir servet. Kuito, ülkemiz için müthiş bir ekonomik kazanım olacaktır” dedi, iyi mi? Gemicik filosu sahibi Bilal Erdoğan’ı bile izlemiyor anlaşılan. En son aldığı tankerin 18 milyon dolar olduğundan habersiz... HHH Ardından gerçekler tek tek aydınlandı... Doğru dürüst ölçümler yapılmamıştı. Geminin içinde yaklaşık 2 milyon metre uzunluğundaki borularda binlerce tonluk petrol, pvc ve karbon benzeri atık bulunduğu, radyoaktif madde içerdiği ortaya çıktı. Bu maddelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayımladığı yönetmeliklere göre yasak olduğu anlaşıldı. Üstelik geminin temiz olduğuna dair Sea2Cradle firması ve Angola’daki bakanlıktan alınan temiz raporu da hikâyeydi. Çünkü firma, uluslararası bağımsız ve akredite bir kuruluş değildi. ISRA isimli derneğin üyesiydi. Aynı zamanda Aliağa’daki söküm firmalarının oluşturduğu ve yönetiminde olduğu bir kuruluştu. Ayrıca kamuoyundan gizlenen önemli bir gerçek daha vardı. Geminin ihale belgesinin 8. maddesinde açıkça riskten ve radyoaktif maddelerin sökülmeleri gerektiğinden söz ediliyordu. Ek olarak, Angola’nın, radyoaktif atıkları geri alacağına dair anlaşma yapacağı da vurgulanıyordu. Bitmedi... Bu gelişmelerin ardından TAEK’in görevlendirdiği İstanbul Denizcilik ve Sörvey şirketi, noterden gönderdiği ihtarnameyle ÖGE Gemi Söküm şirketi ile daha önce yaptığı sözleşmeyi, radyasyon kontrolü yapılmadığı gerekçesiyle tek taraflı iptal etti... HHH Burası Türkiye, Kuito’nun Aliağa’da sökümü devam ediyor... İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ‘Ergenekon’ kitabım yok mu? Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Yoğun bakımda evrak teslimi! Ameliyatım sonrasında yoğun bakıma alınınca benden sorumlu cezaevi memurları, yasak olmasına rağmen zorla yoğun bakıma girmişler, bana “kimliğimi iade etmek için”. Daha sonradan öğreniyorum. Öyle ya, o an ölüp kalırsam, “ellerinde ölmüş olacağım”. Oysa bir an evvel beni ellerinden çıkarmaları gerekiyor. Yoğun bakım odasında rüya, hayal arası bir şeyler hatırlıyorum; “Bu kimliğiniz, onu size veriyoruz” gibisinden sözler kulağıma geliyor, belli belirsiz. “Acaba öbür dünyaya göçtüm de burada bana yeni bir kimlik mi veriyorlar” diye düşünüyorum. Sonradan, kendime gelince bağlantıları kurmaya ve henüz göçmediğimi anlamaya başlıyorum. İşte bugün gözaltına alınmamın ve devamındaki olayların yıldönümü; 13 Nisan 2009, faşist Ergenekon kumpasının 6. yılı. 12. faşist dalga olarak anılan kumpas Türkiye’de demokrasinin, aydınların ve Cumhuriyet’in yolunun kesil Kimi dostlardan, bazı yayınevlerinden soranlar oluyor: “Erol Hoca, Ergenekon’dan sonra bu konuda yüzlerce kitap yayımlandı, sen niye yazmadın ki?” Ben de şu yanıtı veriyorum: “Ben Ergenekon kitaplarımı Ergenekon’dan önce zaten yayınlamaya başlamıştım”. Birkaç tanesini belirteyim Sessiz Darbe (2004) Bıçak Sırtındaki Cumhuriyet (2005) İslamcı Siyaset ve Cumhuriyet (2006) AKP, Ordu ve Amerika Üçgenindeki Türkiye (2007) Faşizmin Ayak Sesleri (2007) Askeri Darbeden Sivil Darbeye (2008) Türkiye’nin Askersiz İşgali (2008) Bu yayınlar Ergenekon kumpasının hazırlanışını ve gelişini anlatan kitaplardı. “Ayak seslerini” herkesin anlayacağı bir dilde defalarca yazdığımı sanıyorum. 13 Nisan 2009 faşist kumpasının 6. yılında Ergenekon (ve Balyoz) gerçeği bugün daha iyi anlaşılmaya başlandı. Ama ne yazık ki toplum demokraside geri gitti, insanlar öldüler, hasta edildiler, eziyet çektiler ve hâlâ da çekiyorlar. 6. yılında bu faşist darbeyi kınayarak anıyorum. Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Düzeltme: Mustafa Çolak l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Ahmet Rasim Sok. No: 14 Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Çankaya 06550 Ankara İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKITLERI İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.50 04.37 05.04 Güneş 06.22 06.08 06.32 Öğle 13.12 12.56 13.19 İkindi Akşam Yatsı 16.51 19.49 21.14 16.35 19.33 20.56 16.57 19.54 21.14 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle