18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Nisan 2015 EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 5 Had bilmiyor şımarıklık yapıyorlar ’dan Erdoğan TÜSİAD’a umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes’ın ekonominin gidişatına yönelik açıklamalarına cevap verdi. Erdoğan, “Bunlar haddini bilmiyor. Bunlarda insaf yok. Sermayeleri 1’e 5 katladı şımarıklığı içinde bunları yapıyorlar” diye konuştu. Sakarya’da bir grup vatandaş tarafından 16 Türk devletini temsil eden bayraklarla karşılanan Erdoğan, kent meydanında toplu açılış törenine katıldı. Ne Türkçülük Ne Kürtçülük!.. aman bir noktada durdurulabilseydi, belki öykümüz yaşamı tüm derinliğinde ele alarak başlardı... Zaman hiçbir biçimde bir noktada durdurulamıyor... Bir ufuk çizgisinde hayatın sayfalarını çevirmek istiyorum bugün. Mutlu olanlar sonsuza dek mutlu, mutsuz olanlar sonsuza dek mutsuz mu kalacaklar! Zaman, diyelim ki bir ufuk çizgisinde durdu, yaşananların tümü unutuldu, acılar toprağa gömüldü. Bilimsel olarak baktığınızda bu sonsuzluk mudur? Fransız, Rus devrimlerini kim gördü? O devrimi yapan kuşaklar mı yoksa bugün Fransa’da ve Rusya’da yaşayanlar mı? Fransa’da yaşayanlar yüreklerinde çiçeklendirdiler, gerçeğin aynasında bireyin dünyasını varsıllaştırdılar... 1789 Devrimi, Rusya, Çin, Küba... Rusya’da yaşayan 20 yaşındaki bir genç 1917 Devrimi’nden ne anlar? 1923, Aydınlanma ya da Türk Devrimi değil mi? Biliyorum “Türk Devrimi” demekten kimi aydınlarımız çekinir, bunun faşizmi çağrıştırdığını yazar, konuşur... Kurtuluş ve Kuruluş! Prof. Dr. Bülent Tanör, iki kitabında çok güzel anlatmıştır, benim de zaman zaman altını çizdiğim “Türk Devrimi”ni... Siz bakmayın o derin milliyetçilerin bu konuda yazdıklarına. Onlar daha düne dek Mustafa Kemal’e en ağır hakareti etmişlerdir. C Z 25 PKK’li çatışıyor Ağrı’nın Diyadin ilçesinde 4 askerin yaralandığı çatışmaya değinen Erdoğan, “Ülkemizdeki barış ortamını dinamitlemeyi, çözüm sürecini baltalamayı amaçlayan bölücü terör örgütü milletimizin güvenliğini sağlamak için fedakârca görev yapan güvenlik güçlerimize bir saldırıda bulundu. 25 terörist güvenlik güçlerimize karşı çatışmanın içinde. Malum siyasi parti bu bölücü terör örgütünün bu eylemleriyle oy toplamının gayreti içinde. Eğer demokrasi diyorlarsa eğer temel hak ve özgürlük diyorlarsa bunun yolu silahtan geçmez bunun yolu sandıktan geçer” dedi. Mevcut sistemin artık bekleme odasına alındığını belirten Erdoğan “Yeni döneme geçişin sancılarını yaşıyoruz. Seçime 31 parti katılıyor. Nasıl oluyor Sakarya’da toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vali Mustafa Büyük Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile sohbet etti. da diktatör oluyoruz? Eski Türkiye’nin neyi daha iyiydi Allah aşkına? 10 senede bir darbe olan bir Türkiye” diye konuştu. Erdoğan kendisine yönelik tepkiler için de “Saldırdıkları Erdoğan değil milletin kendisinedir. Cumhurbaşkanlığı makamından milletin kendi temsilcisinin bulunuyor olmasından rahatsızlar” dedi. yici ve işadamlarının toplandığı sivil toplum örgütünün yeni başkanı, al birini vur ötekine, şu andaki hükümetin attığı adımları bir geri gidiş olarak akla hayale gelmeyecek şekilde yorumluyor. Bunlar haddini bilmiyor. Bunlarda insaf yok. Sermayeleri 1’e 5 katladı şımarıklığı içinde bunları yapıyorlar. Bu tür STK’ler şunu bilmeli bu ülkenin huzuruna mutluluğunu değil birliğine beraberliğine dinamit atarsınız. Soruyorum onlara terör mü daha iyiydi, kesintisiz devam eden ekonomik kriz mi daha iyiydi?” dedi. l Yurt Haberleri Davutoğlu, Romanlarla buluştu Başbakan Ahmet Davutoğlu, Roman dernek temsilcilerini kabul etti. AKP’nin İzmir’den milletvekili adayı Cemal Bekle ve Roman dernek temsilcileri ile parti genel merkezinde önceki gün bir araya gelen Davutoğlu, Romanların taleplerini dinledi. l ANKARA (Cumhuriyet) 1’e 5 katladılar TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes’ın ekonominin gidişatına yönelik eleştirilerine sert tepki gösteren Erdoğan, “Çıkmış, bugün bir gazetede gördüm, sana Doğru ve gerçek arasında yaşanan süreç, bir tarihi anımsadığınızda sürecin bilincini ufuk çizgisine yansıtmakla başlar... Mustafa Kemal, Aydınlanma devriminin simgesi olan Köy Enstitülerini Eskişehir’den Kars’a, İzmir’den Diyarbakır’a dek Türkiye’nin dört bir yerinde kurmuştur, tıpkı devlet üretme çiftlikleri gibi... HHH 90 yılı geride bırakırken laik, demokratik Cumhuriyetimizin temelleri oyuluyor, din eksenli siyaset topluma tümüyle egemen olmak istiyor... İnsanlığı görmek, yaşadığı ülkenin geleceğini görmektir... Bir devrimi o devrimin içinde yaşayan kuşaklar bilir ama 1917 Rus Devrimi’ni 20 yaşındaki bir Rus genci bilmez... Salt Rus genci değil Azeri genci, Özbek genci de bilmez... İnsan doğru ve gerçek arasında yaşanan süreçte, ufuk çizgisini görüyorsa dünyayı görüyor demektir. Onun için çağdaş insan hiçbir zaman mutsuzluğa kapılmamalı, Mustafa Kemal’in “Türkiye ahalisi” dediği toplumu kucaklamalı. Zaman bir noktada durmuyor... Keşke durdurabilseydik... Fransız devrimi aristokrat bir tabanda hayat buldu. 1917 Rus Devrimi’nde işçi sınıfı vardı. Rus edebiyatı, Rus tiyatrosu, balesi... Peki, Türkiye’de ne vardı? HHH Atatürk, o kısacık yaşamında toplumun geleceğine nokta koymayıp, o toplumu 19231937 arasında çağdaş uygarlığa ulaştırmaya çalıştı... 1937’den sonra zaten hastalanmıştı, tek parti dönemiydi, devlet partisi CHP faşistlerin eline geçmişti... Derin milliyetçiliğin, Türkçülüğün ulusalcılıkla, yurtseverlikle hiçbir ilişkisi yoktur! Mustafa Kemal’in “Türkiye ahalisi” demesi, ayrımcılığın ötesinde insan sevgisini, birlikte yaşama sevdasını hayata geçirme anlamına gelir. Mutsuzluğa gerek yok, eğer ayaklarınız yere sağlam basıyorsa; demokrasi ve özgürlükleri hayat biçimi olarak görüyorsanız... Kimse kimseden fazla Atatürkçülük taslamasın! Ne Türkçülük ne de Kürtçülük! Türk ve Kürt sosyalistleri nerede? Birey olmak, yaşama sımsıkı sarılmak! “An”ı yaşarken sürecin bilincindeysen gerçekten yaşıyorsun demektir; gerçeği bilip doğruyu seçersen, tam anlamında insansın demektir. Bu mutluluğun tanımıdır! Aşkın, sevdanın, sevginin, dayanışmanın, kardeşliğin... HHH Biraz da dünden devam: Kocaeli Milletvekili ekonomist Prof. Dr. Hurşit Güneş, önseçim çalışmalarına başlamıştı. Birileri “Kocaeli’nde önseçim yok” dedi. Kontenjandan konulacağı söylendi ama gördük ki harcandı. Demek ki, CHP’de çalışan vekiller değil, çalışmayanlar baştacı ediliyor. Yazık!.. İki Cevap, Bir Soru nnemin lafıdır: Sayılı gün çabuk geçer. Geçti. İzin bitti. Tilki kürkçü dükkânına döndü. O çabuk geçen sayılı günlerde gazete okumadım, TV seyretmedim. Yine de iki soru çevremde, sağımda, solumda, önümde, arkamda, sohbette ha bire döndü durdu: Birincisi: HDP barajı aşabilir mi? İkincisi: HDP barajı aşarsa AKP ile anlaşıp seçmenlerine kazık atar mı? Bu sorulardan bana gına geldi. Üstelik ben yukarıya en yalın hallerini aldım. Oysa soruları dallayıp budaklayıp, olasılıklar sergileyip daha da çetrefil hale getirenler var. Dahası aslında soruya kendi çoktan cevap vermiş, sizin de “He... Ben öyle düşünüyorum” demenizi isteyenler var. Şu sözleri o kadar çok ve sık duydum ki: “HDP barajı aşabilir mi?.. Aşamaz? Nasıl aşsın? En az iki buçuk milyon oy artışı lazım... Yok beyim olacak iş değil... Peki öyleyse niye parti olarak giriyor?.. AKP ile işi de, pazarlığı da çoktan bağladı onlar ama seçim öncesi renk vermiyorlar...” Bir hafta aradan sonra yeniden işbaşı yaptım ya, bari şu gına gelen iki soruya iki cevap vererek başlayayım... HHH Bir: HDP Barajı aşabilir mi? Belli değil. 7 Haziran akşamına kadar da belli olmayacak. Kamuoyu araştırma şirketlerinin birbirini tutmayan oranlarına bakıp şimdiden bir sonuç çıkarmak aymazlık olur. Hele hele kaynağı belirsiz anket bilgilerine dayanıp HDP’nin barajı çoktan geçtiğini söylemek, aymazlıktan da öte, HDP’yi şimdiden çelmelemek olur. Kürt olmayan seçmenler arasında aslında CHP seçmeni olup da bu seçimde HDP’ye oy vereceğini söyleyenlere A bakıp “Tamam, oldu bu iş, HDP barajı geçiyor. Baksanıza bizim üst kattaki Atatürkçü öğretmen emeklisi Müberra Teyze bile oyunu Demirtaş’a verecek” çıkarımını yapmak saçma. Keza kendini “sosyalist solcu” olarak tanımlayan, ancak damarlarında dolaşan kanda azımsanmayacak miktarda milliyetçilik mikrobu barındıran, HDP’ye itirazlarını alt alta sıralayıp niye HDP’ye oy vermeyeceğini ve niye HDP’ye oy verilmemesi gerektiğine ilişkin fetva kesenlere kulak kesilip “Yok abi, baksana adam kaç yılın sosyalisti, marksisti, ama HDP’nin ciğerini, niyetini, kafasının içini, bilincinin derinliklerini okuyor. Onlar bile oy vermedikten sonra HDP barajı nasıl geçecek?. Olmaz o iş” çıkarımını yapmak da bir o kadar saçma... HDP’nin baraj sorununu ağırlıklı olarak, gerek Kürt bölgelerinde, gerek İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Mersin gibi büyük kentleride bugüne kadar Kürt siyasal hareketine oy vermemiş Kürt seçmenler belirleyecek. Yarısının, hatta dörtte birinin bile AKP’den kopup HDP seçmenine dönüşmesi önce barajı yıkar, ardından Meclis aritmetiğini 13 yıldır görülmedik ölçüde allak bullak eder... Eh bunlara Türkiye solunun milliyetçi önyargılardan kendini koruyabilmiş kesiminin oylarını da ekleyin. Medya anında ve mecburen “Kim kiminle koalisyon yapıp hükümet kurabilir” tartışmalarını ana gündem maddesi yapar... Cevabın kısası, kestirmesi: HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı belli değil. Barajı aşmak 7 Haziran’a kadar yapılacak siyasal çalışma ve seçim şarkısında vurgulanan “Biz olma” hedefinin Türk ve Kürt seçmene iyi anlatılması ile mümkün. Tersi derin ve sert sonuçlar doğuracak bir seçim yenilgisi demektir... HHH Pekiiii, HDP barajı aşıp Meclis’te 6070 milletvekili ile temsil edilirse, AKP elebaşıları, hele hele başkanlık sistemi isteğini bir saplantıya dönüştürmüş Tayyip Erdoğan ile anlaşıp, “Sen bunu al, bana bunu ver” diyerek bezirgân pazarlığı yapıp seçmenini satar mı? HDP “Satmam” diyor. Demirtaş’ın parlamento tarihinin en kısa grup toplantısı konuşmasını hatırlayın. Üç kez yinelenen bir cümleden ibaretti: Biz var oldukça sen başkan olamayacaksın... Biz var oldukça sen başkan olamayacaksın... Biz var oldukça sen başkan olamayacaksın... Bu cümlelerin anlamı açık. Eğer Tayyip Erdoğan başkan olursa Demirtaş ve arkadaşları artık var olmamayı seçmişler demektir. Yani siyasal olarak intihar etmiş olurlar. Valla HDP saflarında sorumluluk üstlenmiş, kimilerini tanıdığım, kimilerini iyi tanıdığım kadın ve erkek siyasetçilerden hiçbirinin siyaseten ve ahlaken intihar etmeyeceklerine kalıbımı basarım. Ama ille noter senedi istiyorsanız, artık orasını siz halledeceksiniz... HHH Bir haftadır üstüme yağan iki soruya kendimce iki cevap verdim. Şimdi benim bir sorum var. HDP üstüne kaygılarını, kuşkularını, öngörülerini, önyargılarını, tahminlerini art arda sıralayanlara yönelik bir soru: Peki, siz ne öneriyorsunuz? 7 Haziran’da sandık başına gittiğimizde ne yapmamızı öneriyorsunuz? Aklım yatarsa, “Akıl akıldan üstündür” der önerinize uyarım... Valla billa... C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle