18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Nisan 2015 KULTUR Neşe Saraç’tan soft pastel portreler Çankaya Belediyesi Galeri Kara, haftaya yeni bir sergiyle başlıyor. Yarın saat 17.00’de açılacak sergide, sanatçı Neşe Saraç’ın soft pastel teknikle yaptığı otuzun üzerinde çalışması yer alacak. Ziyaretçilerin, çocuk portrelerinin yanı sıra doğa, çiçek, hayvan ve Anadolu evlerini konu içinde resmedilmiş olarak görebileceği sergi, 18 Nisan’a kadar açık kalacak. EDİTÖR: MEHMET KESKİN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 23 FOTOĞRAFLAR: CAN EROK ‘Türkiye’de susmalar başladı’ CEREN ÇIPLAK Afyon’da Klasik Müzik Festivali sona eriyor Türkiye’nin en uzun soluklu müzik festivalleri arasında yer alan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivalinin konser bölümleri tamamlandı. Festival sergi ve söyleşilerle birlikte yarın tamamlanacak. 14. kez yapılan festival bu yıl Ali Çetinkaya Tren Garı’nda açık havada yapıldı. Hüseyin Başkadem’in genel sanat yönetmenliğinde yapılan festival bu yıl yalnızca yabancı sanatçıların katılımıyla uluslararası kimliğini devam ettirirken Afyon Milli Eğitim Müdürü Metin Yalçın okul etkinliklerine izin vermediği için festival ilk kez okul etkinlikleri olmadan yapıldı. Festivaldeki bir başka ilk ise vali Hakan Yusuf Güner ve belediye başkanı Burhanettin Çoban’ın açılış konserine katılması oldu. Daha önce yapılan festivallere vali ve belediye başkanı katılmıyordu. Festivalin açılış konserinde Çek oda müziğinin önemli topluluklarından Fama Q ile çok ödüllü oda müziği topluluğu Belfiato Beşlisi üyelerinin ortak konseri izleyicilere keyifli anlar yaşattılar. l Huriye MaziAfyon Levent Üzümcü ülkede her türlü yalana kanabilen çoğunluk olduğunu, bu nedenle hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünenlerin yavaş yavaş susmaya başladığını söylüyor. ŞTİSAN Başkanı, oyuncu Levent Üzümcü ile son günlerde istifaların gündeme geldiği Şehir Tiyatroları ve Türkiye gündemini konuşmak üzere evinde buluştuk. Üzümcü, Şehir Tiyatroları’nda iki buçuk yıldır teşvik maaşlarının ödenmediğini ve bürokratların elindeki yönetmeliği değiştirmek için mücadeleye devam edeceklerini söylüyor. Bildiğiniz gibi, Üzümcü de “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlarından soruşturma açılması talep edilen isimler arasında yer alıyor. Peki Üzümcü ne diyor? Mesela, söyleşide Türkiye’de “Cadı Kazanı”nın sahnelendiğini söyledi. Haksız mı? İ ‘Hırslarının sembolü AKM’ Bugünkü iktidar kendi istekleri olmadığı müddetçe yapmıyor. AKM’yi atıl hale getiriyorlar, çünkü kendi istedikleri şeyi yapamıyorlar, yapamayınca da kahrolsun diyorlar. Yok olsun, orada gözünüzün önünde çürüsün diyorlar. Altında bilginin olmadığı hırsla, bol vicdansızlıkla yüklü bir istek... Bana oy atmayan benden değildir, beni onaylamayan herkes benim düşmanımdır mantığıyla yapılan birtakım hareketler bunlar, AKM de bunların sembolü. l Bugünkü Türkiye’yi en iyi hangi oyun anlatıyor? “Cadı Kazanı” ve “Macbeth”. Bir de “Yaşlı Kadının Ziyareti” oyunu vardır, çok fazla bilinmez. Günümüzün paraya dayalı sisteminin insanı nasıl kötü olmaya yönelttiğini anlatır. ‘Faşizm korkaklıkla yakın ilişkilidir’ Kendi ülkemizin gerçeğiyle yüzleşiyor olmaktan dolayı çok kırgınız. Ülkemizde manipüle edilmeye bu kadar yatkın insanın, bu kadar kötücül ruhun varlığını görmekten hepimiz mustaribiz. Demokrasiyi sandıktan çıkarabilirsek Türkiye ileriye gidebilecek. Sandıktaki kalabalığın hâlâ sosyal medya üzerinden gördüğümüz en aşağılık küfürlerle, tehditlerle insanlara saldıranların olduğunu bilmek çok yıpratıcı. İnsanların ölüleriyle uğraşmak nereden çıktı? Mertliğiyle ünlü, Kurtuluş Savaşı’nı başarmış bir halktan bahsediyoruz. Ölü evi taşlanıyor... Ölüye eziyet dinen günah değil mi? Faşizm böyle bir şey. Yolda, düğünde görür utancından merhaba diyemez, ama klavyenin üzerinden senin ve çocuklarının fotoğraflarını yayımlayıp hedef gösterebilir. Bu korkaklıktır. Faşizm korkaklıkla yakın ilişkilidir. Sansürlenen belgesel insan hakları festivalinde Gezi Direnişi’ni anlatan Reyan Tuvi’nin “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgeseli, Paris İnsan Hakları Film Festivali’nde bugün izleyiciyle buluşuyor. Cinema Luminor’de gösterilecek “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgeselinin ardından, yönetmen Reyan Tuvi izleyicilerin sorularını cevaplayacak. Belgesel yarın ise Paris Türkiye Filmleri Festivali kapsamında Cinéma Le Brady’de tekrar izleyiciyle buluşacak. İlk gösterimi geçen yıl İstanbul Film Festivali’nde yapılan belgesel, 51. Antalya Film Festivali’nde ön jüri tarafından seçilmesine rağmen, festival komitesi tarafından sansürlenmiş, belgesel yarışmasından ve festivalden çıkarılarak sinema sektöründe büyük tartışmalara neden olmuştu. Belgeselde Gezi’de yerini alan farklı yaşam tarzlarına ve ideolojilere sahip karakterlerin, kaderlerini değiştirme içgüdüsüyle, yeryüzünü nasıl hayal ediyorlarsa Gezi’de de öyle bir dünya kurmak için verdikleri mücadele anlatılıyor. Belgesel şimdiye kadar Türkiye’nin birçok kentinde seyirci karşısına çıktı. l Kültür Servisi Şehir Tiyatroları’nda istifalar cepte! ‘Tiyatroyu tiyatrocular yönetir’i anlatamadınız bir türlü... Anlatamadık. İki buçuk yıldan beri çalışanların teşvik maaşları ödenmiyor, insanlar hakları olan maaşları alamıyorlar. Yönetmelik değişmez, kadrolar verilmez ve teşvik maaşları ödenmezse Erhan Yazıcıoğlu ve ekibi burada durmaz, istifa ederler. l Yönetmelik değişmez ve tiyatroyu bürokratlar yönetmeye devam ederse İŞTİSAN olarak ne yapmayı planlıyorsunuz? Bugüne kadar hakkın, hukukun karşısında olan insanların karşısında olduk. Buna devam edeceğiz. Bugüne kadar yaptığmız eylemlerle nerede duruyorsak orada durmaya devam edeceğiz. İsteklerimiz belli. Defalarca söyledim ama bir kez daha söylemek istiyorum. Bugünkü yönetmelik, ilaç mümessilinin doktor olarak ameliyata girmesine benziyor. Bugünkü tiyatronun yöntemi bu. Uzaktan yakından tiyatro yönetimiyle alakası olmayan kişiler tiyatronun her şeyinden sorumlu hale getirildi, sırf bize duydukları kinden dolayı. Çünkü doğrunun, dürüstün, hakkın yanındayız. ‘Teşvik maaşları ödenmiyor’ ‘Yalan üretiyorlar’ l Eskiden politikacılar tiyatroya giderdi, şimdi ise birtakım ‘muhbir’lerin gittiğini, oyunu ve oyuncuları başta siyasilere olmak üzere toplumda hedef gösterdiklerini söyleyebilir miyiz? Artık başkalarını gönderiyorlar tiyatroya. Tiyatronun ucundan bilgisi olmayan, ama nasıl bir baskıcı dünyayı düşlediği bilinen birtakım insanları oyunları izlemeye gönderiyorlar. Onlar da oyunlarda cımbızla yer alıyor... Son örnek “Ölü Adamın Cep Telefonu” oyunu. Kendilerince sansür gerektiren yerleri bularak hedef gösteriyorlar. Birileri geliyor ve ihbar ediyor! O kadar acı ki... Nasıl olsa bize inanan milyonlar var, biz ne dersek diyelim inanacaklar, patlatalım gitsin diyorlar. Yalan üret ve söyle mantığı. l Sizce Türkiye nasıl bir psikolojide? Bu iş çığrından çıktı. Türkiye nefretle yönetiliyor. Öyle garip bir durumla karşı karşıyayız ki bu ülkede yönlendirilebilen her türlü yalana kanabilen bir çoğunluk var. Bu çoğunluk sürekli üzerimize doğru yönlendiriliyor, bizi yok etmek üzere güdüleniyor. Böyle bir gerçekliğin içinde yaşamak gelecekle ilgili umudumuzu öldürüyor. “Hiç mi değişmeyecek?” diyorsun; hiç mi insanlar görmeyecekler, bilmeyecekler, fark etmeyecekler... Evet, Türkiye’de böyle bir çoğunluk var. Bu çoğunluk, laftan sözden anlamayan, başlarındaki ne derse ona inanan, onu doğru bilen bir çoğunluk ve bu değişmeyecek. Hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünen arkadaşlarımız yavaş yavaş susmaya başladılar. Türkiye’de susmalar başladı. Asıl sıkıntı bu. Gezi Direnişi’ne katılmış, orada sesini duyurmuş insanların kaçının sosyal medyadan uzaklaştığına bakarsak görebiliriz bunu. Gezi’ye destek veren pek çok insan bu desteğinin bedelini ödemekten korktuğu için çekilmeye başladı, çünkü eninde sonunda şöhretlerini ve kazandıkları parayı devam ettirmek isteyecekler ve bunun yolu da susmaktan geçiyor. ‘Beyinler paralize olmuş’ l Sanat Meclisi olarak Berkin Elvan için “Hayatı durdurun” dediniz. Bu da yanlış anlaşıldı... Sanat Meclisi “Berkin Elvan’ın katili nerede? Hayatı durdurun” diyor. Burada “hayatı durdurun”dan kasıt hayatı felç edin değil, bir dakika dur ve düşün, ne oluyor, neden Berkin Elvan’ı katili yok... Provokatör bir belediye başkanı da “Bu insanlar hayatı durdurmak istiyor, savcımız öldürüldü, onların azmettirmesiyle öldürüldü” diyor. At gözlüğü de denilemez buna, beyinler paralize olmuş. Gözlerine ışık tutulmuş tavşan gibiler... O an bulundukları o gariban konumunu korumaya çalışıyorlar. Nedir o gariban konum, aldığı maaşı korumaya çalışıyor, zannediyor ki bu korkunç korku filmini yönetenler gidince para kaynakları kesilecek. Arkadaş, hiç mi çocuğunun geleceğini düşünmüyorsun? Hiç mi düşünmüyorsun daha iyi bir yarını? ‘Maaşlarını korumaya çalışıyorlar’ Festivalde vicdan filmleri İstanbul Film Festivali’nde Hrant Dink Vakfı’nın “Gelin, Vicdanımızla Bakalım” çağrısıyla kamerasını vicdanına çevirenlerden gelen en fazla 5 dakika uzunluğundaki 58 kısa film, “Vicdan Filmleri” projesinin beşincisinde “Sokak” temasıyla bir araya geldi. 18 film, bugün Atlas Sineması Salon 2’de 13.30’da izleyicilerle buluşacak. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle