18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 1 Nisan 2015 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: YALÇIN ERZAN ‘Bu eylem mecbur bırakıldığımız yöntem’ T’E CUMHURİYE R KONUŞTULA haber 7 Savcıyı rehin alan eylemciler öldürülmelerinden yarım saat önce muhabirimiz Ahmet Şık’ın sorularını yanıtlamıştı. İşte o konuşma... Muhafazakâr Saldırı ürkiye, ucu faşizme açık muhafazakâr İslamcı, ideolojik, politik ve kuşkusuz fiili bir saldırı altında. Saldırı nerede boşluk varsa oraya sızıyor. Örneğin solun kadınlar ve gençler aracılığı ile kendini göstermek istediği CHP’de yönetimin kendince denge politikaları peşine düşmesi, ekonomiyi Derviş’lere, Sayek’lere emanet etmeye niyetlenmesi böyle bir şey. Kalkınmacı, devletçi ekonomi politikasının Keynes’te tıkanıp kaldığını propaganda edenler, sola bakmayı unuttukları için “sermayeye selam, solculuğa devam” sloganından şaşmıyorlar. HHH Oysa değişim zamanıdır; yoğun istek halktan geliyor. Neoliberal entelektüellerin bu eğilimi sezmemeleri mümkün değildi; sezdiler. Peki, şimdi ne yapacaklar? Muhafazakâr ideolojik, politik saldırıya karşı nerede saf tutacaklar? Kafaları pek karışıktır. Bu karışıklığın giderilebilmesinin ön kabulü, liberal fikir dünyasının 1970’lerin sonunda teslim olduğu neoliberal sapmadan kendilerini kurtarmalarıdır. Hiç kimse liberallerden eşyanın tabiatına aykırı davranmalarını beklemiyor. Yalnızca ideolojik olarak var olabilme koşullarının değiştiği hatırlatılıyor onlara. HHH Sosyal demokratlar da, ideolojik olarak Marksizmden liberalizme dümen kırmış eski sol da bu değişimi fark etmek durumundadır. 12 Eylül darbesinin Özal’ın “24 Ocak kararları” adıyla tescillenmiş monetarist programın darbeye ön geldiğini hatırlayanlar, darbecilerin solu yalnızca fiziken yok etmeyi değil, aynı zamanda neoliberal baskılamayla eritmeyi, teslim almayı denediklerini, uluslararası bir komplonun parçası olarak büyük ölçüde başarı kazandıklarını da unutmamışlardır herhalde. HHH Bu politika darbe sonrası tüm hükümetlerin her alanda temel politikası oldu. Özal’la taçlandı, Derviş’le sürdü, Babacan’la yürürlüktedir. Sol dışındaki, sosyal demokratlar dahil tüm siyasal partilerde hâlâ egemendir. Yalnız onlarda mı? Hayır. AKP’nin “12 Eylül Anayasası gidecek” masalı ile hizmete koştuğu neoliberaller, “AKP militarizmle savaşıyor, devlet küçülecek” demagojisiyle, ciddi uyarılara karşın Cemaat AKP işbirliğinin son sahnesinde rol almayı görev bilmişlerdi. HHH Yanıldıklarını şimdi anlıyor gibidirler. O günlerde uzun süren büyük uzlaşmada kazıklandığını ileri sürerek uzlaşmayı sert bir şekilde bozan AKP, tek başına ve tek liderle yola devam etme kararı alınca neoliberallerin uyanışı da hızlandı. Ama bu uyanış, politik bir uyanıştır; ideolojik bir kopuşla beslenmediği için yetersiz, muhafazakâr saldırı karşısında silahsızdır. Çaresi yok mu? Çaresi sola kulak vermek olabilir. Çoğu soldan gelme, soldan yüz çevirerek muhafazakâr ideolojinin rüzgârına, sistemin zorlamalarına, entelektüel hayat alanı açmasına kapılarak var olanların, solun zengin fikir hazinesine, sosyalizmin bir türlü kurutulamamış engin denizine gereksinimleri büyüktür. HHH Rüzgârın yön değiştirdiğini görüyorlar; ucu faşizme açık muhafazakâr saldırı onları rahatsız ediyor. Artık bu gidişe ortak olmak istemiyorlar. Huzursuz, ikircikli bir ruh haliyle de olsa doğru bir iş yapıyor, sola kulak veriyorlar. Gezi Direnişi onları hem rahatsız etti hem de sert bir şekilde uyardı. Gezinin dediği şudur: Yanılmak ideolojik saldırıların politik güce dönüştüğü zamanların affedilebilir günahıdır. Kurtuluş tarihte hep görüldüğü gibi sola dönmekte. Çünkü sol, halkın vicdanının her tür ideolojik saldırıya dayanıklı denenmiş iksiridir. Yenildiği zamanlarda bile güçlenmesinin, bir dünya görüşü, bir sistem önerisi olarak ayakta kalmasının nedeni budur. eride gerçeği anlatacak tek bir tanık bile kalmayan rehine krizini sonlandıran kanlı operasyondan kısa süre önce telefonun ucundaydı. Yanıt verileceğinden emin olmadan çevirdiğim numara ikinci çalışında karşımda genç bir ses “Alo” dedi. Hangisiydi bilmiyorum. Kendimi tanıtıp sorularımı sıralamaya başladığımda, geriden duyulan ses pazarlık halindeydi. Çabuk olmamı istemesine rağmen tüm sorularıma yanıt verdi. Kararlı olduğunu gösteren cümleler kursa da ısrarla aynı şeyin altını çiziyordu: “Polislerin kimliği açıklansın, eylem bitebilir.” Olmadı. Bu basit, bugüne dek zaten yargının yerine getirmesi gereken talep reddedildi. Savcı Mehmet Selim Kiraz ile onu öldürmeye geldiklerini söyleyen Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol’un cansız bedenlerini geride bırakan ve “başarılı” denilen operasyon gerçekleşti. Bu son söyleşi de buraya not olarak düşüldü. Eyleminizi bitirecek misiniz? Müzakereler ne aşamada? Twitter hesabımızAHMET ŞIK dan soruşturma dosyasında öne çıkan polislerin polislerin sicil numaralarını yayımladık. Dosyaya göre emniyet kriminal bürosu 21 şüpheli polisten bu üçünün öne çıktığını tespit etmiş. Bu üç polisin Berkin’i vuranlar olabileceğini öğrenmiş bulunuyoruz. Zaten savcı da bize bu bilgiyi verdi. Müzakerede, bu üç polisin kimliğinin canlı yayında açıklanmasını talep ediyoruz. Berkin’i öldürenlerin yüzde 99 ihtimalle bu polisler olduğunu, müzakere yürüten heyettekiler de bize söyledi. Biz de canlı yayında bu isimlerin kamuoyuna açıklanmasını talep ediyoruz. Burada dosyaları da inceledik. Şüpheli polislerin fotoğraflarına baktık. Kriminal büronun hazırladığı raporda bu üç polis kırmızı çerçeve içine alınmış zaten. Birini adı G.T. Diğer polislerin de sicil numaralarını verdik ve canlı yayında isimlerin açıklanmasını istiyoruz. G kendi çıkarları söz konusu olduğunda ortaya çıkıyor ve adalet talep edenler tutuklanıyor. Biz de bugün adaleti sağlamak için buradayız. Kullandığımız yöntemler ve eylemimiz meşrudur. T Onların düzenini koruyan savcılar ve polisler Talep karşılanmazsa savcı beyi cezalandıracağınızı söylüyorsunuz. Bu meşru mu? Biz bu olmasın diye uğraşıyoruz. Talebimizin karşılanıp karşılanmaması ve savcının başına bir şey gelmemesi kendi ellerinde. Sonuçta kendi savcıları ve kendi polisleri. Onların düzenini koruyan savcılar ve polisler. Başlarına bir şey gelsin istemiyorlarsa talebimizi yerine getirsinler. Biz düzenin, kendi insanlarına da değer verdiğini düşünmüyoruz. Kullanır, harcar, atarlar. Bundan sonrası kendilerine kalmış. Daha fazlasını pazarlık konusu yapmıyoruz. Savcının sağlık durumu nasıl? Kendisiyle konuşabilir miyiz? Kendisiyle sizi konuşturamam. Ama sağlık durumu iyi. Zaten bir başka savcı arkadaşıyla ve polis yetkilisiyle telefonla konuştu. Sağlığının iyi olduğunu kendisi de söyledi. Eylemde öldürülen Şafak Yayla (solda) ve Bahtiyar Doğruyol, öldürülmelerinden yarım saat önce sonuna kadar mücadele edeceklerini söylediler. Talebimizi nettir. İsimler canlı yayında açıklanmalı. Müzakereciler verdikleri taahhüdü yerine getirsinler. Polislerin kimlikleri açıklansın. Bu polisler de canlı yayında suçlarını itiraf etsinler. Bu talep karşılandığı noktada daha önce açıkladığımız diğer taleplerimizi müzakere edebiliriz. Eğer talebimiz karşılanmazsa başta söylediğimizi gerçekleştiririz. İsimler açıklandıktan sonra eylemimizi bitirebiliriz. Şimdi son bir görüşme yapıyoruz ve yarım saatlik bir süre tanıdık (Saat 19.40). Eğer canlı yayına çıkıp suçlarını itiraf etmezlerse görüşme sona erecektir. Telefon iletişimi de bitecek ve savcıyı cezalandıracağız. Emniyet müdürü ve başsavcı yardımcısının öğle saatlerinde canlı yayında açıklama yapmasını da siz mi talep etmiştiniz? Evet bizim talebimiz doğrultusunda o açıklama yapıldı. Eyleme başladığımızda 3 saat süre tanımıştık. Sürenin dolmasına az bir süre kala müzakere heyetiyle irtibata geçebildik. Yetkililerin Berkin Elvan’ın katillerini açıklayacağını taahhüt etmesi üzerine, bu açıklama yapılırsa müzakere sürer dedik. Bunun üzerine emniyet müdürü ve başsavcı vekili canlı yayında açıklama yaptı. Biz de süreyi uzattık. İçeri girerken avukat kimliği kullandığınız ya da avukat olduğunuza dair bilgiler dolaşıma girdi? Adliyeye silahlarla nasıl girdiniz? İçeri nasıl girdiğimizle ilgili herhangi bir açıklama yapmayacağız. Mutlaka zamanla ortaya çıkacaktır. Bu tür dedikodular avukatları hedef haline getiriyor. Ama bu eylemde avukatların hedef olması için bizim avukat kimliği ya da cüppesi kullanmamıza gerek yok. Bu ülkede avukatlar defalarca hedef oldu. Müvekkillerine sahip çıktıkları için hapislere atıldılar, hatta öldürüldüler. AKP’den ve düzenden yana olmayan herkes zaten bu ülkede hedeftir. Bizler de avukat değil DHKC savaşçılarıyız. Sonuçta biz bu eylemi yapmaya karar verdik ve bunun için de her türlü yöntemi denedik. Bu eylem mecbur bırakıldığımız bir yöntemdir. Silahlı eylem yapmak adaleti sağlar mı? Devrimciler bu ülkede adaletin sağlanması için çok çaba sarf ettiler. Avukatlar zorladı. Katiller yerine bu eylemleri yapanlar tutuklandı. Ama Berkin için istenen adalet sadece düzenin Talebinizin karşılanacağını düşünüyor musunuz? Berkin Elvan’ın faillerinin isimleri bugüne kadar biliniyordu, ama açıklanmadı. Bizim bu girişimimizle açıklanacak ve yargılama olacak. Ali İsmail Korkmaz’ın, Ethem Sarısülük’ün davalarında da katiller biliniyordu. Ama yargılamanın nasıl sonuçlandığı ortada. Katiller hiçbir zaman gereken cezayı almıyor. Bu yüzden katillerin halk mahkemelerinde yargılanmasını istiyoruz. Zaten ikinci talebimiz de budur. Talep karşılanmazsa ne olacak? Polislerin kimlikleri açıklansın Savcı beyle tartışmanız oldu mu? Kendisinin Berkin Elvan’ın faillerinin bulunması için çaba harcadığına ilişkin haberler var medyada? Evet, kendisiyle konuştuk. Savcı bey kendisini savunmaya çalışıyor. Ama dosyaya baktığınızda sadece avukatların başvurularını görüyorsunuz. Savcının dosyayı ilerletmek için bir çabasını görmüyorsunuz. Bugüne kadar hiçbir şekilde savcılar olaya el atmadı. Avukatlar ve aileler kamera görüntülerinin peşine düştü. Bu dosyada savcıların bir adım atması söz konusu değil. Zaten benzer bütün davalarda da yargının ne yaptığı ortada. Sadece devleti ve suçlularını korurlar. Bu dosyada da polislerin korunmasından savcı sorumludur. Kendisine de bunu söyledik zaten. Berkin Elvan’ın öldürülmesi kamuoyunun geniş kesimi tarafından zaten tepki toplamıştı. Cenazesine katılan yüzbinlerce kişi de bu haksızlığa isyan etmişti. Eyleminiz bu meşru zemini ortadan kaldırmıyor mu? Berkin Elvan sıradan bir insandı, ama bizim çocuğumuzdu. Berkin’i biz tanıyorduk. Kişisel olarak da mahalleden tanıyorduk. Berkin bizim elimizde büyüyen bir çocuktur. Canımız, kardeşimiz, yoldaşımızdır. Cenazesine milyonlarca insanın katılması kendiliğinden olmadı. Devrimciler yaşanan haksızlığa dikkat çekmek ve kamuoyu oluşturmak için 360 gün boyunca eylemler yaptı. Savcı kendini savunmaya çalışıyor erkin Elvan’ın babası Sami Elvan rehine krizi sırasında Twitter hesaplarından “Ben Sami Elvan! Kimsenin burnunun dahi kanamasını istemiyorum. Sadece adalet istedim bugüne kadar ve sadece adil bir yargılama istiyorum” mesajı paylaştı. Ayrıca CHP milletvekili Hüseyin Aygün ile telefonla görüşen baba Elvan “Oğlum öldü ama başka biri ölmesin. Savcı serbest bırakılmalı. Kan kanla yıkanmaz” dedi. Sami Elvan, DHKC üyelerinin talebi üzerine Çağlayan Adliyesi’ne geldi. Sami Elvan’ın savcının rehim tutulduğu 6’ncı katta eylemcilerle telefonla görüştüğü bildirildi. Babanın çabaları işe yaramadı B B Sami Elvan ve eşi Gülsüm Elvan. rin” çağrısına eylemciler, “Taleplerimiz yerine gelince kabul edeceğiz” diye yanıt verdiler. Bir eylemci bağlantı sırasında “Berkin’in katilinin adını net bir şekilde versinler. Çok kararlıyız. Savcıyı ölümle cezalandıracağız. Odaya herhangi müdahale olursa tereddüt etmeden silahımızın son mermisine kadar savaşacağız ve şehit düşeceğiz” dedi. Elvan, operasyon sonrasında yaptığı açıklamada, “Acımız çok büyük. Çok mücadele ettik artık kimsenin burnu kanamasın diye. Çok çabaladık analar ağlamasın diye. Çok üzgünüz” dedi. Akdoğan’ın emriyle TV’ler suspus oldu Vatandaş eylemi sosyal medyadan takip etti aşbakanlık, Çağlayan Adliyesi’nde İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alınmasına ilişkin haberlere geçici yayın yasağı koydu. Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü’nden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan imzasıyla RTÜK’e gönderilen yazıda, “İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde bir savcının rehin alınmasının anılan hüküm kapsamında olduğu değerlendirildiğinden, söz konusu olayla alakalı geçici yayın yasağı makul görülmüştür” denildi. Yazıda, kararın RTÜK Yasası’nın 7. maddesinde yer alan “milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde yahut kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda Başbakan veya görevlendireceği bakan geçici yayın yasağı getirebilir” hükmü uyarınca alındığı belirtildi. Karar, TV kanallarına bildirildi. Kararın bildirilmesinden sonra saat 15.10’dan itibaren televizyonlarda İstanbul Adliyesi’ne ilişkin hiçbir haber yayınlanmadı. Yayın yasağı, TV’lerden haber akışını kesince, vatandaş sosyal medyaya hücum etti. Başta Twitter ve Facebook olmak üzere tüm iletişim ortamları çok yoğun kullanılmaya başlandı. Vatandaşlar da, “TV’lerde haber yok, bari bir açıklama yapın” diye tepki gösterdi. ‘Sami Amca’ Eylemciler, MEDNÛÇE TV’ye telefonla bağlandı ve eylemlerinin gerekçesini anlattı. Bu sırada Sami Elvan, aynı televizyon kanalına telefonla bağlandı. Elvan canlı yayında eylemcilere “Ben kimseninin burnunun kanamasını istemiyorum. Kolunuza girip sizi oradan alacağım” dedi. Eylemcilerin “Sami amca” diye hitap ettikleri Elvan’ın “Eylemi sona erdi ‘Çabaladık ama..’ RTÜK yasağından yabancı TV’ler etkilenmedi. CNN ve BBC gibi kuruluşlar, canlı yayınlarla gelişmeleri duyurdu. Yayın yasağı saat 21.30 sıralarında İstanbul Emniyet Müdürü ve cumhuriyet başsavcısı’nın yaptığı açıklamaların naklen yayınlanması ile bitti. Bir gazeteci, “En son 12 Eylül’de BBC’den haber almıştım, o günden beri haber almak için BBC’yi açtığımı hatırlamıyorum” diye tepki gösterdi. 12 Eylül’den sonra ilk kez BBC C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle