23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 1 Nisan 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: BARIŞ AKTAŞ Çıtayı düşürdü AKP için 400 vekil isteyen Erdoğan, 400 vekil gelmezse, referanduma gidileceğini söyledi. Referandum sınırı 330 milletvekili umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Slovenya ziyaretinin ardından Slovakya’nın başkenti Bratislava’ya geldi. Konaklayacağı otelin önünde bekleyen Türk yurttaşlarına seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlık sistemine ilişkin hazırlıklarını geçen günlerde açıkladığını belirterek “Hükümet de bu konuya yönelik adımları attı; ama burada iki başlık var. Bir, ya 400... Onunla parlamentoda bu işi çözmek. Bir ikincisi, halka gitmek” dedi. Erdoğan eğer 7 Haziran seçimlerinde “400” vekil gelmezse referanduma gidileceğini söyledi. Erdoğan ayrıca “Avrupa da dünya da 7 Haziran’ı zor çekiyor” ifadelerini kullandı. Bilindiği gibi anayasa değişikliği TBMM’den 330367 oy arasında oyla geçerse, referanduma gitme şartı var. 367’nin üzerinde referandum şartı yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen haftalarda Karabük, Denizli ve Gaziantep’i ziyaret ettiğini, oradaki yurttaşların heyecanına tanık olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Artık 7 Haziran’ı halkımız iple çekiyor. İnanıyorum ki şu anda Avrupa da dünya da 7 Haziran’ı zor çekiyor; çünkü bu dönüşüm, değişim farklı; bunlar 2023’ün ayak sesle haber 5 31 Mart Provokasyonu mu? muş... Trafik ışıkları, kafasına göre takılan taksi şoförleri ve 2015 Türkiyesi... İstanbul’a dönüşümü bir gün erteledim, daha doğrusu yağmurun dinmesini bekledim önceki gün... Yağmur nasıl da yağdı Ahmetbeyli’ye... Selçuk, Kuşadası, Ahmetbeyli’ye dağların yamaçlarından bakan bir köy... Bir baktım gece yarısına doğru yağmur dindi, gök çözüldü, ay ışığı ağaçların arasından bahçeye süzüldü... Yağmur köylülerin deyişiyle “dibine kadar” yağmıştı... Sohbet dostlar masasında başladı, bilindiği gibi siyasal konulara girildi, farklı düşünceler masaya yatırıldı. Komutan Kemal, daha önceki yıllarda olduğu gibi otoriter, baskıcı tavrıyla sözü yarıda kesiyor, tartışmayı durdurmaya çalışıyordu. Çile köyüne gidenler bilir... Kemal, orada TSK’ye inat, 20’li yaşta emekli edilmiş, havacı zabitleri, çoğumuzun bildiği ya da bilmediği “Göksenin tayfası”nı oraya toplar zaman zaman... Çoğu THY’den emeklidir... 12 Mart’ın zindanlarda çürütülen devrimci havacı subayları. Bugün çoğu yetmişli yaşların merdivenlerinde... Kimi emekli, kimi çalışıyor. Bu kez kalabalık değiller. Mayıs ayında hareketlenme başlar... HHH Mahir Çayan ve dokuz arkadaşı, 43 yıl önce katledildikleri Kızıldere’de anılmışlardı. Şarap kadehlerini 68 kuşağının önderlerinden Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi lideri Mahir Çayan ve 9 arkadaşı için kaldırdık. 43 yıl önceye giderken, yitirdiğimiz arkadaşlarımızı konuştuk. Zaten hep öyle yapardık. Kimi zaman Mehmet Alkaya, kimi zaman Müştak Güner, bir yıl önceye dek Tayyar Eraslan, Erol Temelkuran’la ağacın altında, yitirdiğimiz anlarımızın peşinde koşardık... Tayyar Abi’yi yitirdik... Aslında masada olmasa bile, her an her yerde. İzmir’de Cenap ve Elçin’in Miko’sunda Mahir Çayan, Saffet Alp, Mehmet Alkaya, Müştak Güner, Önder Atay hep oluyor, yaşayanlar yaşamayanları anlatıyordu... Kızıldere’de 43 yıl önce öldürülenler arasında bulunan henüz 22 yaşında olan hava C ridir diye düşünüyorum. Artık trilyon dolarla ifade edilen bir milli gelire sahip olmamız lazım. Yapmamız gereken daha çok çalışmak. Savunma, aklınıza ne gelirse... Bunlardan artık vazgeçiyoruz; taarruz, ekonomide taarruz...” GURBETÇİLER GECEYARISINA KADAR BEKLEDİLER Erdoğan, üç AB üyesini kapsayan ziyaretlerinin ikinci durağı Slovakya’nın başkenti Bratislava’da konaklayacağı otelde, başta Slovakya ve Avusturya’da yaşayanlar olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen Türk vatandaşlarının ilgisiyle karşılandı. (Fotoğraf: AA) E lektrikler kesilmiş ülkenin dört bir yanında... Metrolar, trenler dur Slovakya temasları çerçevesinde, TürkiyeSlovakya İş Forumunda da konuşan Erdoğan, Türkiye’nin enerji ihtiyacının her geçen gün arttığını enerjiyi çeşitlendirmeye mecbur olduklarını anlattı. Petrol ve doğalgaz hattı projeleri üzerinde önemle durduklarını anlatan Erdoğan, nükleer enerji konusunda da adımların atıldığını anlattı: “Nükleer enerji noktasında, ülkemizin, birisi güneyde birisi kuzeyde olmak üzere şu anda yürümekte olan iki önemli çalışması söz konusu. Bunun devreye girmesi bizim için 78 yılı bulacak. Ülkenin büyüklüğü sebebiyle şu anda sadece güney ve kuzeydeki ikisinin toplamı yaklaşık 9 bin 500 megavat gücünde nükleer enerji olacak sadece bunlar. Belki ardından üçüncü bir nükleer enerjinin de adımını atacağız. Çünkü Türkiye’nin enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor.” l Haber Merkezi ‘3. nükleer santralin adımını atacağız’ Öğrencilere kumbara verilerek para toplatılıyor illi Eğitim Bakanlığı, bazı ilköğretim okulu ve liselerde, Ortadoğu’daki iç savaşlarla doğrudan bağlantılı sivil toplum kuruluşlarının bağış toplamasına olanak sağlayan ve bazı kurumları gözeten bir uygulama başlattı. İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı’nın, “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesi kapsamında, sınıflara kumbara konuyor, kimi öğrencilere de kumbaralar verilerek para toplatılıyor. İHH’nin web sayfasında; “kampanyaya katılan sınıflar en az bir yıl boyunca bir yetimi desteklemeye karar verdikten sonra, her ay düzenli olarak 90 TL toplayacak” deniliyor. İHH’nin Sponsorluk Destek Sistemi kapsamında çalışmalarını yürüttüğü ülke ve bölgelerdeki bir yetim çocuk seçilerek sınıfla eşleştirilecek. Bazı ve Ortaokul ve liselerde İHH yardım kumbarası M lilerin okul yönetimlerini arayıp, şikâyette bulunduğu öğrenildi. 18 yaşından küçük öğrencilerin harçlıklarının velilerine bilgi verilmeden bağış adı altında toplanmasının yasal olmadığı da iddialar arasında. Uygulamanın ülke genelinde EğitimBirSen üyesi okul yöneticileri tarafından kampanya şeklinde yaygınlaştırıldığı öne sürüldü. MEB’den yapılan açıklamada projeye katılımın ‘gönüllülük’ esasına göre yürütüldüğü ifade edildi. Kumbara uygulaması, İstanbul’un Şişli ilçesinde, Atatürk İlköğretim, Halide Edip, Hüseyin Avni Kurşun, Talatpaşa ilköğretim okulları, Şişli Anadolu, Beşiktaş Anadolu, Şişli Hamidiye Sağlık Meslek Lisesi, 19 Mayıs İmam Hatip Ortaokulu, Nişantaşı Nuri Akın Anadolu Lisesi’nde devam ediyor. lHaber Merkezi Sergio Lucinschi babasının nüfuzunu kullanmakla suçlanıyor. Eski liderin oğlu sorguya götürüldü Romanya’da yolsuzlukla mücadele soruşturması Moldova’nın eski lideri Petru Lucinschi’nin oğluna uzandı. Romanya vatandaşı da olan Sergio Lucinschi’nin evinde arama yapan savcılar, şantajla ve nüfuzunu kullanarak 990 bin dolar sızdırdığından şüphelenilen işadamını sorguya aldı. Geçen yıl başlayan soruşturmaya Romanya istihbarat teşkilatının da yardım ettiği belirtiliyor. Sovyet dönemi Tacikistan’ın üst düzey yetkililerinden olan Petru Lucinschi, 19972001 yılları arasında Moldova’nın devlet başkanıydı. l Dış Haberler Servisi yer subayı Teğmen Saffet Alp’i kendi kuşağı tanır... Kayseri’nin Develi ilçesinde doğan Saffet (1949) bir öğretmen ailenin çocuğuydu... Ben Saffet’i, Mehmet Alkaya’yı 60’lı yılların sonlarına doğru tanıdım. HHH Ay ışığı ağaçların arasından süzülüp bembeyaz papatyaların üzerine yayılırken, Mahir’i, Saffet’i ve öteki arkadaşlarımızı andık. Gece yarısı Zeki Günözgen’le birlikte kahvelerimizi yudumlarken, Türkiye sevdamızı yineledik... 1968’de çıkan “Göksenin” kitabı yeniden yayımlandı... Teğmen Hasan Özgen, Hakkı Gümüştaş’la birlikte 47 yıl sonra “Hava Harp Okulu Kültür Yıllığı”nın tıpkıbasımını yeniden hazırlamışlardı. (Edinme adresi www.kitapyurdu com). Kitabın arka kapağına bir göz attım... Yazılanları okudum... Göksenin, Silahlı Kuvvetler Tarihi’nin ilk ve son örneğidir. 68’li gençlik eylemleri salt üniversiteli, sivil gençlik hareketleri değildir. Silahlı Kuvvetler’deki antiemperyalist devrimci bilinç ve birikim önemsenmemiştir. Silahlı Kuvvetler’de ardı ardına yapılan kıyımların, genç subay tasfiyelerinin de gerçek anlamı ortaya çıkmamıştır. Doğrudur! Eğer yakın tarihimizi ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin havacı kesiminin (68 kuşağı) değer yargılarını, 47 yıllık tarihi sürecin siyasal yapısını, genç subayların niçin tasfiye edildiğini anlamak için Göksenin’i mutlaka okuyun! Gökseninlerden biri Kızıldere’de öldürüldü... İşte o hava yer subayı Teğmen Saffet Alp’ti... Kitapta bir yazısı var, okumadan geçmeyin... HHH Gökyüzü bir açıp bir kapanıyor... Tüm ülkede elektrikler kesik. DHKPC İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Berkin Elvan davasının savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı silahla rehin aldı... 8 saat sonunda içeriden silah sesleri geldiği için güvenlik güçleri müdahale etti. Önce bir patlama, iki dakikalık bir sessizlik, arkasından yaklaşık 3 dakika boyunca bir çatışma. İki eylemci öldürüldü. Ağır yaralanan savcı yaşamını yitirdi... Yollardayım!.. Canım sıkılıyor!.. Demokrasi, özgürlük istiyorum; teröre ise lanet! Bu bir 31 Mart provokasyonu mu? turmuşum, ülke çapındaki elektrik kesintisi üstüne bir Tırmık döktürmüşüm; bana Türkiye’nin 70’li yıllarını hatırlattığı, moda deyimle “nostalji” yaşattığı için AKP hükümetine teşekkür etmişim; “Erdoğan’ı dize getirmek için ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) parmağı olan bir siber saldırı mı” gibi soruların sosyal medya denen gayya kuyusunda hızla turlamaya başlamasıyla dalga geçmişim; dahası tam kesinti anında bir sağlık kurumunda bazı ölçümler için tüp biçimi kocaman bir aygıtın içinde olduğumu anlatmış, elektrikler kesilince mecburen beklerken uyuya kaldığımı aktarıp kendimle de dalga geçmişim... Yani yazı neredeyse bitmiş, Cumhuriyet’e yollaması kalmışken DHKPC adına Berkin Elvan savcısının rehin alındığı “devrimci eylem”in haberi geldi... Yazılanları çöpe attım. Bu satırlar yazılırken “eylem” henüz sonuçlanmamıştı. Yazı biterken yeni bir gelişme ile bunu da çöpe atmak zorunda kalır mıyım, bilmiyorum. Bildiğim bunun “devrimci” bir eylem filan olmadığı. 70’li yıllarda her biri birkaç aylığına dört beş defa, 1991’de iki buçuk ay DHKPC üyeleri ile aynı koğuşta yatmışlığım, kimileri ile ranza paylaşmışlığım, çoğuyla O volta atmışlığım; kurucusu sayılan Dursun Karataş’la da, onunla ters düşüp karşısına geçen Bedri Yağan’la da uzun sohbetler yapmışlığım var. Onlarla siyasal ve ideolojik bağlamda hiç mutabık olmadık; aynı görüşleri paylaşmadık, “devrim” kavramına aynı yöntem ve değerleri yüklemedik. Ancak devrim kavramını ayağa düşürecek eylem modellerinde de birbirimize ters düşmedik. Oysa bugün DHKPC adına eylem yapanlar Berkin Elvan savcısını rehin almayı “devrimci eylem” olarak tanımlıyorlar. Kavramı ayağa düşürmek derken kastettiğim tam da bu işte... Hangi birini sayayım ki? Berkin Elvan dosyasına bakan savcı aylardır buzdolabında tutulan, polislerin işlediğine kimselerin kuşkusu kalmamış bir cinayetin örtbas edilmek istendiği bir dönemde dosyaya hareket geti ‘Savcı Rehin Alma’ Eylemi Üstüne... ren bir hukukçu. Yani Berkin Elvan cinayetinde birileri cezalandırılacaksa kendisi söz konusu edilemeyecek biri. Keza cinayette parmağı olan polislerin “halk mahkemesinde yargılanması” koşulunun akılla, mantıkla bir ilişkisi var mı? Böylesi “halk mahkemeleri”nin son örnekleri Pol Pot Kamboçyası’nda yaşandı. Böylesi mahkemelere “halk mahkemesi” değil “linç mahkemesi” denmesinin daha doğru olacağı da orada defalarca kanıtlandı. Ancak çok daha yakıcı bir soru var ve öncelikle bu eylem kararını verenlerin cevaplaması gereken bir soru: 2015 yılının mart ayının son günü yapılan bu eylem kime yarar sağlar, hangi siyasal güce koltuk değnekliği yapar? İç Güvenlik Yasası denen ve ülkeyi bir polis devletine dönüştürebilecek yasanın yürürlüğe gir diği, yokuş aşağı inen AKP hükümetinin dikkatleri yolsuzluktan, hırsızlıktan, işsizlikten, iç çatışmalarından uzaklaştırmak için harıl harıl çare aradığı şu günlerde, bu eylem nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, AKP elebaşılarının dört elle sarılacağını kestirmek için zeki olmak gerekiyor mu? HHH Henüz sonuçlanmamış bir eylem üstüne riskli bir Tırmık yazdım. Umurumda değil. Beni eylemin nasıl sonuçlanacağı değil, eylemin ne olduğu ve neye hizmet edeceği ilgilendiriyor. O yüzden burada noktayı koyayım... HHH Okurlar için not: Cumhuriyet’teki ikinci dönemimde 8 ayı yeni doldurdum. Yani yıllık izinden küçük bir taksit kullanma hakkım bile doğmadı. Ama görüyorsunuz, Nuray Mert’in ardından Ahmet İnsel arkadaşım da saflarımıza katıldı; hep birlikte Cumhuriyet meydanında buluştuk. Yani bir, bilemedin iki hafta ortalıkta görünmezsem kimse fark etmez, eksikliğimi hissetmez hesabıyla gazete yönetiminin karşısına çıktım ve... Ve evet izin kopardım. Siz Cumhuriyet okuyadurun, ben bir süre tembellik tanrıçası ile ateşli aşk günleri yaşayacağım... Yani izninizle... Soykırım teklifinin sahibi Wikipedia kopyacısı çıktı Marsilya milletvekili Boyer alay konusu oldu ransa’daki Türkiye karşıtı vekilin sunduğu kanun teklifini Wikipedia’dan kopyaladığı ortaya çıktı. Fransa Ulusal Meclisi’nde Türkiye karşıtı milletvekili Valerie Boyer, Wikipedia sayfasından kopyaladığı bir kanun teklifini meclise sununca alay konusu oldu. 1915 yılında Osmanlılar tarafından Asurlulara yapıldığını iddia ettiği bir soykırımın Fransa tarafından resmen tanınması için 11 Mart tarihinde ulusal meclise bir kanun teklifi veren Marsilya milletvekili Valeri Boyer’in, bu teklifi hazırlarken hiç araştırma yapmadan, internet ansiklopedisi Wikipedia sayfalarını “kopyala yapıştır” yöntemini kullandığı ortaya çıktı. Durum anlaşılır anlaşılmaz milletvekilleri, senatörler tarafından sosyal medyanın alay konusu olan Boyer’e, başka kanun teklifleri hazırlayabilmesi için Wikipedia sayfalarının linkleri gönderilmeye başlandı. Türklere ve Türkiye’ye ırk F çılık seviyesinde karşıtlığı ile tanınan UMP Marsilya Milletvekili Valeri Boyer, Fransa Ulusal Meclisi ve senatosundan geçtikten sonra Fransa Anayasa Konseyi tarafından bozulan “Ermeni soykırımının” inkârına ceza getiren yasa önerisini de hazırlamıştı. l Haber Merkezi Valerie Boyer C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle