19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA u Yüzelli yıldan bu yana, İstanbulda kayıkçılık. Sonra Haydarpaşa garı.. İlkin geldikleri yer Kurbağalıdere de olabilir. Başka yerler de. Ama ortadaki meraklı olay... Şu bilmezin, deniz görmemişin denizden ekmeğini çıkarması... DİZİ 7 YAŞAR KEMAL’İN 16 ŞUBAT 1960 YILINDA CUMHURİYET’TE ÇIKAN ‘NEDEN GELİYORLAR’ RÖPORTAJINI YENİDEN YAYIMLIYORUZ Yaşar Kemal heykelini yapan Metin Yurdanur: Moloz yığınları içindeki heykel taşınacak SELDA GÜNEYSU Yaşar Kemal, Çankırılı balıkçılar arasında. ‘Köyde tarlamız, kapımızda sığırımız ve Burası Çankırı’nın Apsarı köyü. Yüz yirmi evlik. Düzlükte. Uzun telli kavakları var. Toprağını dersen susuzluktan yarılmış, kıraç. Susuzluktan yarılıp da diş diş olmuş tarlalar bire üçten fazla vermez. Netsen, neylesen vermez. Bu bire üç verimi de yağmura, kara bağlı. O yıl yarıyacak kadar kar, u Ve burası Kadıköy İskelesi, yetecek kadar yağmur ve burası Haydarpaşa garı. yağmamışsa yandın batHaydarpaşaya, siyah, sağlam, tin. Bir tek tane bile kaldurmuş oturmuş, çirkin taşlarına dıramazsın topraktan. Tohumların çürür gider. kar yağıyor. Kadıköyün denizine Karıncalara yem olur gikar yağıyor. İnsanlar üstüste, der. insanlar biribirlerine abanmışlar Apsarı’nın yanından küçücük bir çay akar. vapurdan çıkıp, vapura biniyorlar. Kıyısında sıska söğütPaltolarına, gocuklarına, kürklerine ler, telli kavaklar çatlasarınmışlar. Trenden inip, trene mış toprağı gölgeler. Hep düzlük, hep çatlamış topbiniyorlar. Kadıköy İskelesi, rak, hep dayanılmaz sıHaydarpaşa garı binbir ayak. cak. Bu küçük çay da yazın kurur mu sana. İçecek suyu bile zor bulursun. ANKARA Yenikapı sahilindeki miting alanı inşaatı nedeniyle molozlar arasında kalan Yaşar Kemal heykelinin heykeltıraşı Metin Yurdanur, “Heykele bir saldırı söz konusu değil ancak onu hafriyat içinde, moloz yığınları içinde görmek acı verdi. Heykel, inşaat başlamadan, sanata ve sanatçıya saygıdan dolayı önceden taşınabilirdi. Sanıyorum bu konuda bir yetki karmaşası oldu” dedi. Heykelin yeri konusunda kendisine üç alternatif sunulduğuna değinen Yurdanur, bu alternatiflerden birinin insanlara daha yakın, denize nazır bir yer olduğunu belirtti. “Ben, insanlara yakın deniz kenarındaki bu yere taşınmasını uygun buldum” diyen Yurdanur, bu bölgenin, mevcut yerin 500 metre ilerisinde olduğunu dile getirdi. Yurdanur, inşaatı yapan yetkililerle anlaştıklarını, heykelin yeni yerine mart ayı sonunda taşınacağını söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca, 1994 yılında, heykeltıraş Metin Yurdanur’a yaptırılan Yaşar Kemal’in heykelinin, Yenikapı’daki inşaat sahası içinde kalması tepkilere neden olmuştu. Heykel yapan Yurdanur, Cumhuriyet’e konuştu. Yenikapı’daki inşaatı takip ettiğini, 6 ay önce heykeli ziyaret etmek istediğini ancak kendisinin bölgeye yaklaştırılmadığını anlattı. İnşaat nedeniyle heykelin yerinin değişmesi gerektiğini söyleyen Yurdanur, bu konuda sanatçı olarak kendisinden de izin alındığını kaydetti. İstanbul’da kayıklarımız var’ Heykel 1994 yılında yapıldı Apsarı köyü oldu olalı, kendini bildi bileli gurbetçi Apsarı köyü yüz yirmi evlik. Apsarının tarlası öylesine az ki, her yıl güzel güzel yağmur yağsa, toprak da bire üç yerine, bire beş verse gene köylüyü geçindirmez. Apsarı köyü Apsarı köyü oldu olalı, kendini bildi bileli gurbetçi. Orta Anadolunun kıracı, Karadenizin kayalığı, Eğin’in, Erzurum’un, Dersimin dağları gibi gurbetçi. Görüntü uçsuz bucaksız, bir iki söğüt, telli kavak.. Yalnızlık koydukça koyar. Başını al da düş yollara. Başka bir çaresi, mümkünü yok. Ver elini İstanbul, ver elini Çukurovanın tarlaları, ver elini İzmirin inciri, ver elini.. Tez gel ağam tez gel, olma muhanet Gurbet icat eden görmesin cennet Ver elini gurbet türküsü.. Ve burası Kadıköy İskelesi, ve burası Haydarpaşa garı. Haydarpaşaya, siyah, sağlam, durmuş oturmuş, çirkin taşlarına kar yağıyor. Kadıköyün denizine kar yağıyor. İnsanlar üstüste, insanlar biribirlerine abanmışlar vapurdan çıkıp, vapura biniyorlar. Paltolarına, gocuklarına, kürklerine sarınmışlar. Trenden inip, trene biniyorlar. Kadıköy İskelesi, Haydarpaşa garı binbir ayak. İnsanların üstüne kar yağıyor. Saat sabahın yedisi. Ve güzelim İstanbul, bilcümle sivri binareleriyle kar altında, İstanbul üşümüş, İstanbul büzülmüş soğuktan. İstanbul ellerini koynuna sokmuş. Ve Kadıköy iskelesinin denizinde bir sıra kayık ve kayıkların içinde kayıkçılar. Omuzlarında İstanbulun kar’ı. Kadıköyden Haydarpaşaya götürmek için yolcu bekliyorlar. İki kadın, bir çocuk merdivenleri inip beklediler. En öndeki, sıradaki kayıkçı kayığını kıyıya çekti. Kayıkçı sarışın bir genç. “ Buyurun efendim,” dedi. Çok terbiyeli. Kadınları ellerinden tutup kayığa aldı. Sonra da çocuğu. Küreklere asıldı, kara dumana boğul muş Haydarpaşaya çekti. Güçlü bir çekişi var kürekleri ve usta elleri.. ‘Saldırı yok ama...’ Geçen günlerde yitirdiğimiz ünlü yazar Yaşar Kemal’in de heykelin açılışına katıldığına vurgu yapan Yurdanur, Kemal’in heykeli görünce çok duygulandığını ve çok mutlu olduğunu anlattı. Kemal’in heykelin yerini de çok beğendiğini ifade eden Yurdanur, şunları söyledi: “Heykelime herhangi bir saldırı söz konusu değil, teknik çalışmalar sonrasında çevresinden koparıldı. Ancak tabii heykeli hafriyat içinde, moloz yığınları içinde görmek acı verdi. Heykel, inşaat başlamadan, sanata ve sanatçıya saygıdan dolayı önceden taşınabilirdi. Sanıyorum bu konuda da bir yetki tartışması oldu. Heykelin yeri kime ait diye... Heykel için pek çok sanatçı da destek oldu. Basın destek oldu. Basına, Türkiye Yazarlar Sendikası’na, sanatçı örgütlerine teşekkür ediyorum. Yalnız kalmadığımı hissetmek mutlu etti. Yaşar Kemal’in de ruhu şad oluyordur diye düşünüyorum.” “ Burada çok eskiden, zamanını iyice bilmiyorum, benim dedem zamanında belki, buranın kayıklarını bir Rum çaÇankırılı Mustafa... lıştırırmış. Bizim köyden birisi de o RuBir başka kayığa da ben bindim. Kamun yanında çıraklığa yelermiş. Birkaç yıkçı yaşlı. Bilekleri kıllı ve kalın. Kılkuruş kazanıp köye yollarmış. Bunun ları ağarmış. Saçları, gür kaşları ağaryanında uzun zaman çalışmış. Usta kamış. Altmış beşten yukarı. yıkçı olmuş ki, olmaya gitsin. Ama Rum “ Adın ne?” dedim. ona hakettiği kadar parayı hiç bir zaman “ Mustafa,” dedi. vermezmiş. Bir gün Rumla kavga etmiş“ Nerelisin.” ler. Adam bunu ya“ Çankırılı.” nından koğmuş. u Ve Kadıköy iskelesinin “ Nereliyim dedin Bizimki de bir kababa? Haaa?” yık almış, başlamış denizinde bir sıra kayık ve “ Çankırılı oğul. çalışmağa. Rumun kayıkların içinde kayıkçılar. Çankırının Apsarı köadamları bizimkiOmuzlarında İstanbulun kar’ı. yünden.” ni çalıştırmamışlar “ Çok güzel kürek burada. DöğmüşKadıköyden Haydarpaşaya çekiyorsun.” ler. Eskiler böyle götürmek için yolcu bekliyorlar. “ İşimiz.” anlatıverdiler. Bi“ Ben Karadenizli zimki de soluğu sanmıştım seni.” köyde almış. Uşakları başına toplamış, “ Herkes öyle sanır.” mesele böyle, böyle, böyle demiş. Haydi “ Buradaki kayıkçılar içinde senden gidelim, İstanbul’a. başka Orta Anadolulu yok herhalde. Sen KadıköyHaydarpaşa de nasılsa...” arasında... “ Şu gördüğün kayıkçıların tümü de Apsarılı.. Çankırının Apsarı köyünden.” Kadıköyle Haydarpaşa arasında ka“ Öyleyse köyünüzden büyük bir su yıkçılık yapalım. Amanın, bizim uşaklar akar.” nasıl gitsinler de Kadıköyde kayıkçılık “ Kel bir çaydan başka su akmaz. O yapsınlar? Bu olacak iş mi? Çoğu dada yazın kurur.” ha denizin yüzünü görmemiş. Ama, öteMustafa Ağa ilk denizi görünce şaşki adamın da hemşerilerine ettiği onurmamış. Ben de Orta Anadolunun kıralarına dokunmuş. Tam böyle anlatıvecından kopup gelip de İstanbulun denirirler eskiler. Bizimki de demiş ki, şurazinde usta kayıkçı olan Mustafa Ağanın da varız on kişi, İstanbula varınca kırar haline şaşmadım. sırar, iki kayık alırız, bir de benim kayı“ Kaç yıldır gelirsiniz?” ğım var, etti mi üç? Ben sizin hepinize “ Ben kendimi bildim bileli geliriz.” kayıkçılığı, denizi, yüzmeyi öğretirim. “ Nasıl icat olunmuş bu iş buraya? Sonra biz de nöbetleşe üç kayıkta çalışApsarı köyü nasıl düşmüş denize?” mağa başlarız. Böyle yapmışlar, gelmiş“ Uzun iş. Bir gün gel sana anlatıler İstanbul’a. Yaz günüymüş. Almışlar rım.” kayıkları, başlamışlar talime. Tam alMustafa Ağanın yakasını bırakmadım. tı ay talim etmişler. Ondan sonra başla mışlar Haydarpaşayla Kadıköy arasında adam taşımağa. Rumun adamlariyle de kavga uzun zaman sürmüş. Ama bizim köyden bundan sonra gelen gelene. Tabii bizim köylüler onları oradan püşkürtmüşler. Kadıköyle Haydarpaşa arasının denizi bizimkilerin olmuş. O gün bu gündür Apsarılılar buraya gelir gelir giderler. Ovamızda tarlamız, bağımız, bahçemiz, kapımızda sığırımız.. İstanbulda da kayıklarımız... gurbet zor. Ne de olsa, denizimiz, yerimiz yurdumuz da olsa gurbet zor.” Dün Kadıköye gidince ilk işim Mustafa Ağayı aramak oldu. “Yok,” dediler. “Köye gitti. Yazın gelir ancak,” dediler. “Kışın o kadar iş olmaz. Kar yağarken işler çok kesat gider.” Bu köy kaç yıldan beri gelir de burada kayıkçılık yapar? Sordum soruşturdum bilen yok. Mustafa Ağa altmışbeş yaşında. Mustafa Ağanın babası da kayıkçılık yapmış burada. Onun da babası. Demek ki, şöyle düz hesapla yüz, yüzelli yıl. Yüzelli yıldan bu yana, İstanbulda kayıkçılık. Sonra Haydarpaşa garı.. İlkin geldikleri yer Kurbağalıdere de olabilir. Başka yerler de. Ama ortadaki meraklı olay... Su bilmezin, deniz görmemişin denizden ekmeğini çıkarması... (“Yaşar Kemal Röportaj Yazarlığında 60 Yıl”, Yapı Kredi Yayınları) NOT: Yazının orijinaline sadık kalınmıştır. YARIN: ‘KADIKÖYHAYDARPAŞA ARASINDA 48 SANDAL İŞLER, 49 OLMAZ!’ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle