27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2015 PERŞEMBE 6 Beyaz çay HABERLER Kilosu 4 bin lira 117 yıl rüzgâr gibiydi l Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (Çaykur), geçen yıl üreticilerden almaya başladığı, “beyaz çay” olarak değerlendirilen çay tomurcuklarını kilosu 4 bin liradan internet üzerinden satmaya başladı. Çaykur tarafından “Beyaz İksir” adıyla satışa sunulan yerli üretim beyaz çay 20 gramlık ambalajlar halinde 80 TL’lik fiyatla satılıyor. Beyaz çay dünya piyasalarında 600 dolardan satılıyor. Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu, imparatorların çayı olarak bilinen beyaz çayın çok değerli olduğunu anlattı. Sütlüoğlu, “Antioksidan özelliği var. Gençleştirme, cilt güzelliği, yaşlanmayı önleme ve zayıflatma özelliğinin yanı sıra antikanserojen olduğu da biliniyor” dedi. Çaydan 15 kişi sipariş verdi. (ÖMER ŞAN / RİZE) l Paris’teki hazır giyim defilesinde koleksiyonunu sergileyen Jacquemus, podyuma çıkardığı mankenlere ilginç bir makyaj uygulamıştı. Mankenlerin yüzleri ünlü ressam Picasso’un eserlerini andırdı. AFP Picasso uğramış l Dünyanın en yaşlı insanı olan Misao Okawa’nın bugün 117’nci doğum günü. 5 Mart 1898’de Japonya’nın Osaka kentinde doğan Okawa, bir kimono terzisinin kızı. Okawa, Guinness Dünya Rekorları kitabına 2013’te dünyanın en yaşlı insanı olarak girmişti. Osaka’daki bir bakımevinde yaşayan, işitmede güçlük çekse de sağlığı ve iştahı yerinde olan Okawa, 117 yıl yaşamanın nasıl bir duygu olduğu sorusuna, “Bana çok da uzun gelmedi” yanıtını veriyor. (AP) Karanlık Dönemin Sıkıyönetim Komutanı Şaşırdım, Ahmet Altan boy göstermiş Cumhuriyet’te.. Uzun süredir ortalıktan toz olmuştu hazretleri... Dönem bitmiş, ancak bizim gibi demokrasi yerine melez kategoride yer bulabilen bir ülkede, böyle bir paçavra çıkarılarak beyinler ve tüm ülke esir alınabilirdi! “Başkomutan” rolünde, bu operasyonun başında görünüyor veya sanıyordu kendisini.. Eline tutuşturulan, her bir sayfası heyecan dolu kurgu senaryoları aylarca manşete çekiyor, insanları idam ediyor, gazetecileri tutuklatıyor, zerreden habersiz işini yapan subayların ipini çekiyordu... A. Altan ve Yasemin Çongar gibi tipler, Taraf, o karanlık dönemin giyotinleriydi, sıkıyönetim komutanlarıydı, yalanlarıydı, Göbbels’leriydi, insannamusdürüstlük ve gerçeğin katilleriydi. Oraya, açık “karargâh” görünümü verilmişti. Asıl “karargâh” Pensilvanya’da, Pentagon’un/CIA’nın karanlık dehlizlerinde, İstanbul ve Ankara’daki iblis merkezlerdeydi. Buralarda senaryolar yazılıyor, gazeteci kılıklılar tarafından da Türkiye’ye pompalanıyordu... Arkasından tutuklamalar başlıyor, insanlar kahırlarından kendilerini öldürüyor, cinayetler işleniyordu. Eli kanlı bir süreçten bahsediyoruz.. Çalınmış ve öldürülmüş yaşamlardan, acı çeken kadınlardan ve çocuklardan.. korkudan titreyen çevrelerinden, susturulmuş toplumdan.. Telefonlarını atmış insanlardan, ülkeye çöken korku imparatorluğundan... Giyotin gibi işleyen dönemin özel savcılarından ve mahkemelerinden... Yani 56 yıl süren bir alçaklıklar döneminden... ASELSAN MÜHENDİSİ UĞUR’UN ÖLÜMÜ Cinayet değil sanal aşk intiharıymış ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ankara’nın Cebeci semtinde tek başına oturan ASELSAN mühendisi Erdem Uğur’un geçen ay yatak odasında açık bırakılan tüp gazından zehirlenerek yaşamını yitirmesinin ardındaki sır perdesi aralandı. Savcılığın ulaştığı bilgisayar yazışmalarına göre, Uğur, internet üzerinden üniversiteli bir kızla tanıştı ve aşık oldu. Hiç yüz yüze görüşmemesine karşın genç kıza internette evlenme teklif eden, ancak reddedilen mühendis Uğur, bunalıma girince intihar etti. Savcı İsmail Yalçın’ın talimatlarıyla cinayet büro ekipleri, mühendisin evinde parmak izi araştırması yaptı ve bilgisayarına el koydu. Bilgisayar üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ölümün ardındaki sırrı çözecek ipuçları bulundu. Buna göre Uğur, 2013 Aralık ayında henüz Aselsan’da çalışmıyorken, internet üzerinden Uşak’ta okuyan bir üniversiteli kızla tanıştı. İkili, bir süre eposta üzerinden yazıştı. Genç kızın fotoğrafını internet üzerinden görünce aşık olan Uğur, sürpriz bir şekilde evlenme teklif etti. Bu duruma şaşıran kız ise bu teklife olumsuz yanıt verdi ve sadece “arkadaşça” görüşebileceklerini söyledi. Ancak Uğur, kıza aşkını ve bulunduğu ruh halini anlatmayı sürdürdü. SON SÖZÜ ‘beni KURTARIN’ OLDU ANTALYA (DHA) Türkiye Özgecan Aslan’ın vahşice öldürülmesinin ardından kadın cinayetlerini tartışırken, Antalya’dan bir cinayet haberi daha geldi. 20 yaşındaki Deniz Aktaş, birlikte yaşadığı 40 yaşındaki Lokman Barış Çelik ile sabaha karşı tartışınca komşuları polis çağırdı. Polise kapıyı açmayan Çelik, içerde “Beni kurtarın” diye çığlık atan Aktaş’ı tabancayla başına ve kalbine ateş edip öldürdü. Çelik, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Antalya’da polis kapının önünde beklerken kadın cinayeti işlendi ‘KIZINI ÖLDÜRDÜM’ Kış uykusundan uyanan ‘Başkomutan’ Kendisini operasyonun başında “başkomutan” sanan boşalmış bir beyin, sanırım yattığı kış uykusundan yeni uyanmış ki, olan bitenin farkında değil, “bırakın çoluk çocuğu, hepsini ben yaptım, benden hesap sorun” diye silkinerek kendisini ortaya fırlatmış... Ne zaman? Her şeyin bittiği ve her şeyin aydınlandığı bir sırada.. Yönelttiği sorulara bakıyorum, 7 yıl boyunca ilk kez devreye giren bilim, hepsinin yanıtını vermiş ve bütün iddiaları çökertmiş... Gölcük’teki Donanma Komutanlığı zemininden çıkan harddiski soracak kadar bilgisiz.. Bilgi, kafa ister! Efendim, kullanımdan kaldırılmış o bellekleri birileri yeniden devreye sokmuş, saatini geriye almış ve sahte belgeleri bir de araya yüklemiş.. Bugün hâlâ darbe hazırlığı sandığın her şeyin ipliği, aslında daha 2010’dan itibaren pazara çıkarılmaya başlanmıştı.. 20112012’de ve devamında, bu köşede hepsi yer buldu. Rodrik’ler, namuslu avukatlar ordusu, sizin kuyruklarınızın altında yeşerttiğiniz pislikleri patlattılar.. Hepiniz daha o zamanlardan, o pis kokular içinde yüzmeye başlamıştınız.. Ama sanıyordunuz ki gülsuyu içinde banyo yapıyorsunuz.. 4 yıldır bu köşede yayımlanan yüzlerce yazıdan en ufak bir kırıntısı da, demek ki sizin beyin kıvrımlarınızdan içeri bile girememiş. Girse uyarıcı olacak, belki soru soracaktınız... Ama, soru sormak için bile “normal bir beyin faaliyeti” gerekirdi... Polis 1.5 saat bekledi Konyaaltı’da internet kafe işletmecisi Çelik, iki yıldır birlikte yaşadığı Aktaş ile saat 04.00 sıralarında tartışırken, gürültüye uyanan komşuları polise ihbarda bulundu. Gelen polis ekibi kapıyı çalıp içerdekilerin açmasını istedi. Çelik, kapının açılmasına izin vermeyince polisler onu ikna etmeye çalıştı. Saat 05.00 sıralarında Aktaş’ın “Beni kurtarın” çığlıkları arasında içerden 3 el silah sesi duyuldu. Çelik, başına ve kalbine ateş ettiği Aktaş’ı öldürdü. Kapının açılmasını bekleyen polisler, ilk anda Çelik’in havaya ateş ettiğini sandı. Ancak imdat çığlıkları kesilince işin ciddiyetini anlayan polisler, operasyon için takviye ekip istedi. Saat 06.30 sıralarında Özel Harekât operasyona başlayacağı sırada Çelik, kapıyı açıp silahıyla birlikte teslim oldu. İçeri giren ekip kalbinden ve başından vurulan Aktaş’ın kanlar içindeki cesediyle karşılaştı. Aktaş’ın otopside ölmeden önce dövüldüğü, kafasına, kal Cinayetten gözaltına alınan Lokman Barış Çelik’in, Deniz Aktaş’ı öldürdükten sonra telefonla annesi Figen Yetişkin’i arayıp “Kızını öldürdüm haberin olsun” dediği ortaya çıktı. Olayı gözyaşları içinde anlatan Figen Yetişkin, “Sabaha karşı çalan telefonla uyandım. Arayan Lokman Barış Çelik’ti. Bana ‘Kızını öldürdüm. Haberin olsun’ dedi. Kızım ne yaptıysa ondan yakasını kurtaramadı. Sürekli şiddet uyguluyordu. Ayrılmak istiyordu. Ancak bunu beceremedi. Bunu canıyla ödedi. Kıskanç ve psikopatın tekiydi” dedi. bine ve ayağına aldığı 3 kurşunla yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. l Erzurum l Adana l İstanbul Kolay ölümü araştırdı Savcılık, genç kızı ikna edemeyince bunalıma giren mühendisin, internet üzerinden “kolay ölüm yollarını” aradığına ilişkin kayıtlara da ulaştı. Mühendis, internet üzerinde yaptığı sorgulamalarda her ölüm yöntemini tek tek sorguladı ve bunları kapının arkasına bıraktığı kağıdın bir kenarına not etti. Tüp gazının en kolay olduğu sonucuna varan mühendis, olay günü evinin yakınlarındaki bir marketten votka alıp içti. Daha sonra mutfak tüpünü odasına taşıyarak hortumunu yatağın içine sokan mühendis, gazı açarak hayatına son verdi. Adli Tıp, mühendisin odasında bulunan “dikkat gaz açık” notundaki yazının da Uğur’un el ürünü olduğunu bildirdi. Genç kızın kimliğine ulaşan savcılıkkızın Uşak’tan ifadesine başvuruldu. Kadına şiddete karşı paylaşım Aktaş’ın Facebook’taki sayfasında, Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan’ın, Özgecan’ın katledilmesinin ardından söylediği, “Kadını aşağılayarak hedef gösteren mide bulandırıcı zihniyet ve katilleri aklayarak vahşeti teşvik eden sözde adalet sistemleri her gün yeni bir kadın cinayetini çağırıyor. Özgecan bu kokuşmuş vahşi düzenin kurbanı. Canilere de bu düzene de lanet olsun. Değiştirmek boynumuzun borcu olsun” ifadelerini paylaştığı belirtildi. Deniz Aktaş’ın bu paylaşımın üzerine “Anlayana” notu düştüğü görüldü. l Boşandığı eşini öldüren Çolak’ın müebbet hapis cezası 18 yıla düştü Damla bebeğin dedesi: Kızım intihar edebilir MERSİN (Cumhuriyet) Mersin’de iş aramaya çıkan anne ve babasının evde yalnız bıraktığı 4 aylık Damla bebek yaşamını yitirirken, baba Yıldırım Arslan, tutuklanmış anne İlknur Arslan ise adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılmıştı. Arslan’ın babası Enver Erseçkin’in, Osmaniye Polis Merkezi’ne kızının evden ayrıldığını ve intihar edebileceği şüphesiyle ihbarda bulundu. Damat 100’lük gelin 20’den az Suudi Arabistan’da 100 yaşındaki bir adam görkemli bir düğün töreniyle dünya evine girdi. Yerel medya damadın ve gelinin kimliği konusunda herhangi bir açıklama yapmazken gelinin 20 yaşından küçük olduğu öğrenildi. Yüzünden gülümsemesi eksik olmayan asırlık damat, düğüne katılanların alkış ve şarkıları arasında gerdek odasına uğurlandı. (DHA) KONYA (Cumhuriyet)Konya’da geçen yıl 25 Nisan’da boşandığı eşi 31 yaşındaki Özlem Işık’ı, 8 yerinden bıçaklayıp, otomobille üzerinden geçerek öldürdüğü iddiasıyla “canavarca hisle kasten öldürme” suçundan yargılanan 34 yaşındaki Kamil Çolak karar duruşması için hakim karşısına çıktı. 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada son sözü sorulan Çolak, “Pişmanım. Beni bu hale onlar getirdi. Onlar gibi kötü yürekli olmadığım için şükrediyorum” dedi. Mahkeme heyeti tarafından ilk önce müebbet hapis cezasına çarptırılan Kamil Çolak’ın cezası, olayı ağır tahrik altında işlediği gerekçesiyle 18 yıla indirildi. Yine tahrik indirimi 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismar KIRKLARELİ (Cumhuriyet) Yörükbayır köyünde 12 yaşındaki A.B. ailesine, köyde çobanlık yapan Ş.V’nin (46) kendisine bir yıldır cinsel istismarda bulunduğunu söyledi. Aile, durumu polise bildirdi. Kendisi hakkında şikayette bulunulduğunu öğrenen Ş.V. (46) üç gün önce ormanlık alana kaçtı. Şüpheli, köydeki evine yiyecek almaya geldiği sırada, polisin operasyonuyla yakalandı. Ş.V’nin emniyetteki ifadesinde suçu itiraf ettiği öğrenildi.İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüpheli tutuklandı. Ş.V’nin 10 yıl önce de başka bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu için ceza aldığı öğrenildi. l Erzurum’un merkez Yakutiye ilçesinde 35 yıllık evli, 9 çocuk sahibi Rabiye Akpınar, şiddet gördüğü için 2012 yılında boşanma davası açtığı eş emekli bekçi 59 yaşındaki Mehmet Akpınar ile yakınlarının araya girmesiyle barıştı. Rabiye Akpınar, dün sabah eşiyle yaşadığı tartışmanın ardından boşanmak istediğini söyledi. Mehmet Akpınar, ruhsatlı tabancasıyla eşini başından vurarak öldürdü. 155 Polis İmdat hattını arayan Akpınar, “Karımı vurdum, teslim oluyorum” dedi. l Adana’nın merkez Seyhan ilçesinin Ova Mahallesi’nde Erdal Ünsal (26) aynı evde oturan ağabeyinin eşi Emine Ünsal (30) ile tartıştı. Tartışma sırasında av tüfeğini alan Erdal Ünsal, Emine Ünsal’ı karnından vurdu. Emine Ünsal, çağrılan ambulansla Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı ancak kurtarılamadı.Gözaltına alınan Erdal Ünsal, “Psikolojik sorunlarım olduğu için çalışamıyordum. Yengemle de bu yüzden tartışıyorduk. Öğle yemeği istedim, bana ‘Çalışmayana yemek yok. Git çalış kendi yemeğini kazan’cevabını verdi. Bunun üzerine ben de tüfeği alıp, ateş ettim” dedi. l İstanbum Üsküdar’da dün sabah saatlerinde sahile balık tutmak için gelen vatandaşlar denizde kadın cesedi olduğunu fark etti. Deniz polisi cesedi kıyıya çıkardı. 2530 yaşlarında olduğu tahmin edilen kadının üzerinden kimlik çıkmadı. 2 kadın cinayeti 1 kadın cesedi Mağdur okçular, lağımcılar “Başkomutan” uyandı ve kendini sahaya attı.. Ama yanında “ordusundan” pek kimse kalmamıştı! Sadece CIA karargâhlarında pişirilmiş “kurmay”larından bazıları, cılız seslerle kendisine eşlik ediyor.. Yanındaki “topçular”, “okçular”, “bokçular” yalanın bataklığında boğulurken, birden kendilerine uzanan, cenahın iktidarda kalan ellerine yapışarak o çukurdan dışarıya çıkabilmişler. Evet kendisinin “seçkin askerleri”, “aldatıldık, kullanıldık, iğfal edildik” teraneleriyle, “mağduriyete uğramış” utanmaz tutumlarıyla, kumpasın çöken kalesinden, bu kez kumpasın galip kalesine transfer edilmişler, 13 yıldır bir başka mağdur edebiyatıyla dikilen pahalı sarayın burçlarında bayrak sallandırıyorlar ve yeni uyanan “komutanlarına” da ateş ediyorlardı. “Komutan” bunun bile farkında değil. Bir kısmı da ne yapacağını şaşırmış, kendilerine yer bulamamış, ortalıkta sıçan gibi dolaşıyor. Ama A. Altan gibi, Balyoz darbeydi diyen yazar mazar kılıklı bazı “kullanışlı salaklar” hâlâ sağda solda boy gösterebiliyor... Bence hepsi “Balyoz Bir Darbeydi Derneği” kurabilir, nostalji yapabilir: Ahhh o güzel günler!.. Türkiye’de sirklere de gereksinim var.. Mesela ABD’de “dünyanın düz olduğuna” inanan dernekler var... Bizde de akılsızlıkları, kullanılmışlıkları, sürekli bellekte tutabilmek ve numune olarak gösterebilmek için, böyle bir dershaneye gerek olabilir... M. Baransu’ya gelince... Türkiye’ye yardımcı olmak istiyorsa, itirafçılık önerebilirim. Ben inanmıyorum, o ancak işin içinde olabilir kanaatimi koruyorum, ama ben de kumpasa getirildim diyorsa, kendisini aldatarak “içeri atılmasına” neden olan Balyoz senaryosunun kaynağını açıklasın. Bu bir gazetecilik olayı olmaktan çoktan çıktı. Gazetecilikle sahtekârlık farklı işlerdir. İnsanlara, ülkeye, masumlara yönelik operasyonel bir iş de “yayıncılık” gazetecilik değildir.. The Taraf’ın komutanları, okçuları bokçuları, o dönemin hesabını vermeliler, Alper Görmüş’leri de dahil olmak üzere.. mahkemede. Gazeteciliği temizlemenin başka yolu yordamı yok. Bu çuvaldızı da kendimize: Bir “görüşe yer vermek” ile A. Altan’ın tepeden tırnağa yalan yazısını basmak arasında dağlar kadar fark vardır. Biz gerçek bir habere mahkeme yoluyla veya baskıyla tekzip geldiğinde, dünyayı yıkarız... Cıcığı çıkartılmış bir yalana yer vermek, bir görüş veya savunmaya söz hakkı vermek değildir. İsterse babamız olsun.. Yalanın canı cehenneme... A. Altan bir yazar olabilir.. Ama üzerleri çiğnenmek istenen gerçeklerin, masum katilliğinin bir yazara ihtiyacı yoktur. AKP’li vekil, Erdoğan’ın yolunda Kadına şiddette ‘fıtrat’ı savundu SELDA GÜNEYSU ANKARA AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu’nda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kadın erkek eşitliği fıtrata ters” sözünü örnek aldı. TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu, dün Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ı dinledi. Tarhan’ın sunumunun ardından söz alan AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, Erdoğan gibi “fıtrata” atıfta bulundu. Uçma, “Bizim yapmamız gereken hem bir taraftan insanı ihya etmek, bir taraftan da ıslah etmek. Bunları yaparken de fıtratla savaşmayacağız. Fıtratla savaşmanın galibi olmaz. Mağlup oluruz. Hakikaten erkekte ilginç bir fıtrat var. Erkek bütün dünyayı yönetmek istiyor. Kadın çocuğu, evi, beyi arasında sıkışıp kalıyor. Erkek dünyaya hükümdar olmak istiyor” dedi. Baransu itirafçı olabilir Özgecan eylemine eGO şoföründen küfür Haber Merkezi Mersin’de hunharca katledilen Özgecan Aslan için “toplu ulaşımda kart basmama” eylemi yapan kadınların Facebook’ta paylaştıkları görüntünün altına EGO şoförü B.S.A.’nın hesabından yazılan küfür ve hakaret dolu sözler, büyük tepki topladı. 39 bin kişi EGO’ya şikayette bulununca hakkında soruşturma başlatılan şoför, “Hesabım çalındı ben yapmadım” savunmasına sığındı. Genç kızı 7 kişi taciz etti KÜTAHYA (DHA) Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Merkez Kampusu önünde önceki akşam saatlerinde toplanan 400 kadar öğrenci yaşanan taciz olaylarını protesto etti. DPÜ Öğrenci Konseyi Başkan Yardımcısı Özgül Mazlum, Kütahya’da “Özgecan” vakası yaşamak istemediklerini belirterek “Bir öğrenci kardeşimiz kimlikleri belirsiz 7 kişi tarafından sıkıştırılarak sözlü ve fiziksel tacize uğradı. Geçen haftada aynı şekilde bir olay yaşandı ve maalesef o arkadaşımız memleketine geri döndü ve okula devam edip etmeyeceği belli değil” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle