28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2015 PERŞEMBE 4 HABERLER Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi İzzetbegoviç’i yatta ağırlayan Erdoğan, Boğaz’a açıldı A. Altan Kastını İtiraf Ediyor Bilmiyorum Mehmet Baransu tutuklandığında, tıpkı haham Tuncay Güney’in Ergenekon davasında olduğu gibi, kendisinin de Balyoz davasında kullanıldıktan sonra atılan bir aletten öte bir şey olmadığı izlenimine kapıldı mı? Balyoz davası da Ergenekon davası gibi, sıkıyönetim mahkemeleri zulmünü aşan, tarihimizin yüzkarası davalarındandı. İkisi de fazla delile, kanıta özen göstermeden kurgulanmışlardı. Kurguda çok özenli davranılmamıştı, çünkü yargılayacaklara güvenilmekteydi. Kanıt, delil eksikliği, mahkemelerin kendilerini adamışlıklarıyla kapatılıyordu. İddiaların altının doldurulmamış olması, iddia makamının yüceliğiyle (Ergenekon için Tayyip Erdoğan “bu davanın savcısı benim” demişti!) kapatılıyordu. Peki, işin kamuoyu tarafını kim halledecekti? Bu konuda Pınar Doğan ve Dani Rodrik’in Şubat 2014’te yayımlanan “Yargı, Cemaat ve Bir Darbe Kurgusunun İçyüzü” adlı kitaplarına bakalım. HHH Bilindiği gibi Pınar Doğan Dani Rodrik daha önce Aralık 2010’da yine Destek Yayınları’ndan “Balyoz Bir Darbe Kurgusunun Belgeleri ve Gerçekler” kitabını yayımlamışlardı ve Balyoz davası daha o anda çökmüştü. Yargı, Cemaat ve Bir Darbe Kurgusu’nun İç Yüzü’nde (S.282), bakın ne diyor yazarlar: “Açıkça yazalım: Geniş bir aydın kesimi bu dava hakkında yanlış ve yanıltıcı yayınlar yapmaya devam etmeseydi, dava meşruiyetini çoktan kaybeder, CemaatAKP ortaklığı bu dava vasıtasıyla Türk siyasetini yeniden şekillendirme amacına ulaşmakta çok daha zorlanırdı. Çoğu kendini liberaldemokrat olarak tanımlayan, fakat Balyoz boyunca sergiledikleri duruş ne liberal ne de demokrat olan bu grubun yarattığı algı, kamuoyunu yönlendirmekte çok önemli bir rol oynadı. Davanın başlangıcından beri bu aydınların yazdıkları bizi hayretler içinde bıraktı. Sorun sadece askerlere karşı gösterilen önyargıda değildi. Adil yargılama konusundaki özensizlik de değildi. Sorun ısrarla yalan şeylerin yazılmasıydı...” Pınar Doğan ve Dani Rodrik’in kitapları şu tümceyle bitiyor: “Er veya geç, Türkiye’de yargı ve siyaset Balyoz gibi kurgulanmış davalarla yüzleşmek zorunda kalacak. Er veya geç sahtekârlar çetesi ve destekçiler ortaya çıkacak. Ülkenin aydınları da hatalarıyla bu davalara yaptıkları katkılarıyla hatırlanacak.” HHH Kitabın kapağını kapatınca düşündüm ki yazarlar fazla kibar davranmışlardı. Söz konusu olan hata değil, kasıttı. Eğer hata olmuş olsaydı, daha 2010 yılında davanın dayanağı olduğu ileri sürülen kanıtların sahtelikleri ortaya çıktığında, adaletin gerçekleşmesi için tavır alınırdı. Ama öyle yapılmadı. Tam tersine, binbir dereden su getirildi. “Askeri vesayeti tasfiye ediyoruz” bahanesiyle, demokrasi ve adaleti tasfiye edip misli görülmemiş bir zulmü egemen kılma girişimine devam edildi. Zulme karşı çıkanlar darbe destekçiliğiyle suçlandı. Hukukun çiğnenmesi amacın ululuğuyla örtülmeye çalışıldı. Kinler, öfkeler, art niyetler, önyargılar, kirli hesaplar vicdanları boğmayı sürdürdüler. Ben tam bunları düşünürken yayımlandı Ahmet Altan’ın yazısı Cumhuriyet’te. Ahmet Altan bu yazısında, yine etrafa ve namuslu insanlara çamur atma yöntemini sürdürüyor, Mehmet Baransu’nun kendisine getirdiği sahte belgeler hakkında da açıkça şunları söylüyordu: Onların basılmasına ben karar verdim. Bir defa daha önüme gelseler bin defa daha basarım! Belgelerin sahteliği dört bir yandan kanıtlanmış, ama Ahmet Altan hâlâ hatasını kabul etmiyor. Haklıdır! Ortada hata yok, kasıt var çünkü. Savarona’da ilk defa SİBEL BAHÇETEPE Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk’ün son günlerini geçirdiği Savarona yatında ilk kez bir konuğunu ağırladı. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbangulu Berdimuhamedov ile yatta görüşmesi beklenen Erdoğan, Berdimuhamedov’un annesinin rahatsızlığı nedeniyle ülkesine dönmesi üzerine bu programı iptal etti. Savarona’dan vazgeçmeyen Erdoğan, bunun üzerine akşam saatlerinde Mabeyn Köşkü’nde görüşeceği Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi Bakir İzzetbegoviç ile öğle saatlerinde Savarona Yatı’nda bir araya geldi ve Boğaz’a açıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından armatör Kahraman Sadıkoğlu’undan devralındıktan sonra restore edilen yat, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde ilk kez bir devlet kabulünde kullanılmış oldu. Erdoğan, dün İstanbul’da bir dizi etkinliğe katıldı. Resmi temasları için Ankara’da olan ve Savarona’da Erdoğan ile görüşmeleri beklenen Berdimuhamedov’ın annesi rahatsızlanınca apar topar ülkesine döndü. Bunun üzerine Erdoğan, dün 18.30’da Yıldız Sarayı içindeki Mabeyn Köşkü’nde ağırlayacağı Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi İzzetbegoviç ile olan programını erkene aldı ve 13.30 sıralarında Kuruçeşme sahilinde demir alan Savarona’da buluştu. Yat daha sonra Boğaz’a açıldı. Erdoğan, İzzetbegoviç’e inşaatı devam eden 3. köprüyü gösterdi. Sergide IŞİD’e tepki Kuruçeşme sahilinden demir alan Savarona’da buluşan Erdoğan’la İzzetbegoviç, Boğaz’a açıldı. (AA) Atatürk’ün yadigârı 23 Şubat 1938’de Türk hükümeti tarafından satın alınan Savarona, İsmet İnönü ve Celal Bayar’ın cumhurbaşkanlığı döneminde devlet gemisi olarak kullanılmış, yabancı liderler burada ağırlanmıştı. 3 Ekim 1979’da İstanbul Heybeliada yakınlarında demirliyken makine dairesinde çıkan yangınla büyük hasar görmüş, onarılmış ve 24 Ağustos 1980’de tekrar okul gemisi olarak kullanılmaya başlanmıştı. 27 Temmuz 1986’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterinden çıkarılan Savarona çürüme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ve parçalanıp jilet olması bile gündeme gelmişti. Savarona 1989 yılında Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde 49 yıllığına Kahraman Sadıkoğlu’na kiralandı. Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde yat, yurtdışı gezilerinde sık sık kullanıldı. Savarona, 2013 yılında Erdoğan’ın talimatıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca Kahraman Sadıkoğlu’ndan devralınmıştı. Atatürk’ün son günlerini geçirdiği yatın restorasyonu geçen yıl tamamlanmış, bakımın ardından devlet büyüklerinin tarihi toplantılarında ve önemli kabullerinde kullanılacağı açıklanmıştı. Erdoğan, sabah saatlerinde Tophanei Âmire’deki “Kelam’dan Kalem’e Büyük Buluşma” klasik sanatlar sergisinin açılışına katıldı. Burada konuşan Erdoğan, IŞİD’in Musul Halk Kütüphanesi’ni yakmasını eleştirerek “Bugün de Suriye’de, Irak’ta faaliyet gösteren bir terör örgütü, DAİŞ aynı yöntemi izliyor, medeniyetimizde, kültürümüzde, köklerimizde ne varsa yok etmeye çalışıyor” dedi. Erdoğan’ın konuşmasında, yalnızca IŞİD’in kütüphane, cami ve türbelere zarar verilmesini eleştirirken Musul’daki Ninova müzesindeki heykellerin parçalanmasına değinmemesi de dikkat çekti. Konuşmanın ardından Erdoğan’a, serginin küratörü Mehmet Çebi tarafından Hilyei Şerif hediye edildi. Erdoğan, resmi yasak olduğu için Hz. Muhammet’in nasıl göründüğüne dair tasvirin yer aldığı Hilyei Şerif’in bir kısmını tarihçi Murat Bardakçı’ya gösterdi. Babuşçu Yargı kararıyla ‘İnönü’ye hakaret’ tweet’i silindi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu’nun önce paylaşıp, ardından sildiği, Türkiye’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye hakaret eden “Başkan RTE” adlı Twitter kullanıcısın yazdığı mesajın kaldırılması için İstanbul bilişim suçlarına bakan savcılığa başvuruda bulundu. Başvuru olumlu bulunarak, sözkonusu tweet mesajının silinmesine karar verildi. İnönü’ye hakaret içeren, “Başkan RTE” adlı kullanıcının attığı tweet, AKP Milletvekili Babuşçu’nun paylaşması sonucu, kamuoyu gündemine gelmişti. ahalle baskısı yapılmalı’ Erdoğan, akşam da “Yeşilay En’leri 2015 Ödül Töreni”ne katıldı. Sigarayla mücadelenin, sadece yasakla olmayacağını söyleyen Erdoğan “Mahalle baskısı lazım. Sigara içenin ayıplandığı bir sosyal alanı tesis etmeliyiz” dedi. ‘M ‘O dinleme cihazını belki Varank koydu’ Duruşmada dinlenen tanıklar Erdoğan’ın çalışma ofislerine Varank dışında kimsenin yanında refakatçi olmadan girişine izin verilmediğine dikkat çekti. Sanık avukatları da “Böceğin Varank veya MİT görevlileri tarafından konulmadığını nerden biliyoruz” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofislerine dinleme cihazı konulmasına ilişkin 13 kişi hakkında açılan davanın görülmesine dün devam edildi. Davada tanık olarak dinlenen Büro Amiri Ferhat Yüksel, MİT görevlilerin konutta arama yaptığı gün Erdoğan’ın başdanışmanı Mustafa Varank’ın, kimsenin kendilerine refakat etmesine izin vermediğini söyledi. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilen davada Keçiören’deki ikamette büro amiri olarak görev yapan Yüksel tanık olarak ifade verdi. Yüksel, “Daha önce polisin yaptığı arama ve tarama faaliyetlerine mutlaka konutta görevli bir kişi refakat ederdi. Ancak MİT’in yapmış olduğu aramaya Mustafa Bey personelin refakat etmesini istemedi. İlgili arkadaş ‘refakat etmek istediğini ancak Varank’ın izin vermediğini’ bana iletti. Refakatçi polis haricinde kimse odaya giremiyor, sadece Başbakanlık Danışmanı Mustafa Varank istisnadır o her zaman girebilir” diye konuştu. BATMAN(Cumhuriyet) Batman Milli Eğitim Müdürü Mehmet Çelik, kentte bulunan bazı okullara Ahmede Xani, Saidi Nursi, Feqeye Teyran ve Seyd Bilal’in isminin verileceğini belirterek, “eğitim öğretim yılı sonuna kadar bir mesafe alabileceğimizi düşünüyorum. Süreç işliyor, olgunlaştığında tabelalar asılacak” dedi. Eğitim Sen Batman Şube Başkanı Aziz Turay,“ geç kalınmış olsa da olumlu bir adım olarak görüyoruz” dedi. Nubihar Eğitim ve Kültür Derneği Batman Şube Başkanı Abdurrahman Aslan ise “Okullara bu değerli zatların isimlerinin verilmesi yetmiyor. Onların eserlerini yazdıkları ana dillerinden okutmak bizim için daha değerlidir. Yoksa sadece isim vermekle hiçbir anlam olmaz” diye konuştu. Milli Eğitim’den Kürtçe isim açılımı Ünlüçay, Danıştay Başsavcısı seçildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay Onuncu Daire Başkanı Mehmet Rıza Ünlüçay, Danıştay Başsavcısı seçildi. Mevlüt Çetinkaya’nın yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalan başsavcılık için Danıştay Genel Kurulu tarafından seçim yapıldı. Seçim sonucunda Onuncu Daire Başkanı Ünlüçay, 102 oyla Danıştay Başsavcısı seçildi. Ankara Üniveristesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Ünlüçay, Danıştay’da çeşitli görevlerde bulunarak 2000 yılında Danıştay üyeliğine seçildi. Bir süre Yüksek Seçim Kurulu üyesi olarak da görev yapan Ünlüçay, 2007 yılında Danıştay Onuncu Daire Başkanı görevine getirilmişti. Erdoğan’ın avukatı villalarla ilgili ‘kirli algı operasyonu’ yürütüldüğünü öne sürdü. Mustafa Varank lFinancial Times’tan Erdoğan eleştirisi: Karartma istedi Erdoğan Urla villalarıyla ilgili gazetemizin internet sitesindeki haberden rahatsız oldu, yayından kaldırılmasını istedi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, yakın dostu işadamı Latif Topbaş tarafından armağan edildiği öne sürülen ve 1725 Aralık yolsuzluk operasyonunun yasal dinleme kayıtlarına da yansıyan Urla Villaları’yla ilgili yapılan son imar plan değişikliği haberimizin yayından kaldırılması, habere internet erişiminin engellenmesi istendi. Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel tarafından noter aracılığıyla gazetemize gönderilen yazıda haberimizin “kirli algı operasyonu” olduğu öne sürüldü. Gazetemiz İzmir bürosu muhabirlerinden Emre Döker imzalı ve 13 Şubat’ta yayımlanan “Koyu Feda Ettiler” başlıklı haberde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Erdoğan’a armağan edildiği iddia edilen Urla Hacılar Koyu’ndaki villaları yıkımdan kurtardığı belirtilmişti. Bakanlığın, koy içindeki toplam 122 bin 470 metrekarelik alanı, tarım özelliği ve doğal Sit statüsünden çıkararak, yapılaşma açtığı vurgulanmıştı. Bu haberin ardından Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel, Bakırköy 40. Noterliği aracılığıyla gönderdiği yazıda, haberin, Erdoğan’ı yıpratmaya yönelik, haksız ve gerçekdışı dışı itham ve iddialar taşıdığını savunarak “Haber tamamen kasıtlı ve suni maksatlıdır. Bu paylaşımlarla müvekkilim toplumun kin ve nefret duygularına maruz bırakılmaktadır” dedi. Erdoğan hakkında “kirli algı operasyonu” yürütüldüğünü öne süren Özel, “Müvekkilimi aşağılayan, toplum önünde küçük düşüren ve hakaret niteliğindeki bu yalan, uydurma ve aslısız haberleri asla kabul etmiyoruz” görüşüne yer verdi. Özel’in açıklamasının devamı şöyle: “Özellikle müvekkilime karşı yürütülen kirli savaşta her yolu meşru sayan, yalan ve iftiralarda birbiriyle yarışan sözde gazetelerin bu iddiaları, yürüttükleri psikolojik savaşın bir parçasıdır. Bu arazi için müvekkilime özel olarak yapılmış herhangi bir düzenleme, müvekkilim için alınmış herhangi bir izin bulunmamaktadır. Gazetenin yayımladığı önceki yazılar da dikkate alındığında amacının sadece haber yapmak olmadığı, müvekkilime karşı alınan suçlayıcı tutum anlaşılacaktır.” Perinçek: Komşularla barış inşa ediyoruz İstanbul Haber Servisi Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Şam’da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve İstanbul’da İran’ın eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile yaptıkları görüşmeleri değerlendirdi. Perinçek düzenlediği toplantıda “Komşularımız Suriye, Irak, İran ve Azerbaycan ile adım adım barış ittifakı inşa ediyoruz. AKP iktidarı, artık ABD’nin güdümünde bir ‘Savaş Çetesi’ olduğunu bütün dünyaya ilan etmiş bulunuyor. Türkiyemizi bu beladan kurtarmaya kararlıyız” dedi. ‘Büyük güç’ hayalleri buraya kadarmış İNGİLTERE (DHA) İngiltere’nin önemli gazetelerinden Financial Times, Türkiye’nin dostlarıyla beraber Ortadoğu’yla ilgili hayallerinin de buhar olup uçtuğunu savunarak, “Türkiye’nin büyük güç olma hayalleri buraya kadarmış” diye yazdı. Daniel Dombey imzasıyla yayımlanan yazıda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Latin Amerika dönüşünde, “Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Bizim için halk nezdindeki durumumuz önemli” sözlerini hatırlatarak, “Türkiye’nin büyük güç olma hayalleri buraya kadarmış. Ülkenin müttefikleriyle ve komşularıyla ilişkileri, ağırlıkla Erdoğan’ın kişiselleşmiş diplomasi tarzı nedeniyle bozuldu” diye yazdı. Gazete “Başkan Barack Obama’nın Erdoğan’ın güvenilir 5 uluslararası liderden biri gördüğü günler geride kaldı” diye yazdı. Kimseye izin verilmiyor Diğer tanıklar da Erdoğan’ın çalışma ofislerine kimsenin yanında refakatçi olmadan girişine izin verilmediğine vurgu yaptı. Avukatlar duruşma dışında yaptıkları açıklamada “Söz konusu böceklerin Varank veya MİT görevlileri tarafından konulmadığını nerden biliyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Tanık teknisyen Mevlüt Albay, Başbakanlık Resmi Konut’taki aramada böcek bulunduğu sırada kendisinin de orada olduğunu anlatarak, “Aramanın sonuna doğru başbakanın makamındaki sehpanın altındaki grup prizde bir şey tespit edildi. O arkadaşlar bizi dışarı çıkarttılar. Prizin söküldüğünü gördüm ve konut müdürümüze söyledim. Daha sonra Varank’a haber verdiler, o geldiğinde bizi dışarı çıkarttı, ben de konut müdürümüz Cevdet Yıldırım’a söyledim” dedi. Nevruz’a Öcalan’ın mesajı damga vuracak DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’da Nevruz hazırlıkları başladı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ile ilçe belediye başkanları dün Nevruz hazırlıklarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Tertip Komitesi Başkanı Üyesi Seydi Fırat, 2013 ve 2014 yıllarında Nevruz kutlamalarına PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mesajlarının damga vurduğunu, bu yıl da önemli açıklamaların olacağını dile getirdi. Kışanak da “Özellik Sayın Öcalan’ın mesajı yeni bir sürecin başlangıcı olacaktır. Bu Nevruz tarihin çok önemli bir sayfasını oluşturacak. Gelin hep birlikte Nevruz halayına duralım” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle