19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR Fotoğraf: VEDAT ARIK 19 Elif Boyner’in sergisi Öktem&Aykut Sanat Galerisi’nde ‘Sistem yamuk üzerinde tavuk’ EVRİM ALTUĞ l Sanatçı ve yazarlar, Yaşar Kemal heykelinin durumuna dikkat çekmek için yürüyecek Molozlar arasında Kültür Servisi Yazar, yayıncı ve sanatçı kuruluşları, Yenikapı’da inşaat sahası içinde kalan Yaşar Kemal heykelinin durumuna dikkat çekmek için yürüyüş yapacak. 11 Mart Çarşamba günü yapılacak yürüyüş Besam, Heykeltıraşlar Derneği, PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yayıncılar Birliği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği tarafından düzenlenecek. Kuruluşların “vandallığa son vermek ve heykelin geleceğini belirlemek için” buluşma çağrısı yaptığı yürüyüş, saat 11.00’de Yenikapı Deniz Otobüsleri iskelesi önünden başlayacak. “Anadolu’yu Seyreden Yaşar Kemal” adlı heykel 1994 yılında heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından yapılmış ve Yenikapı sahilindeki parka dikilmişti. Ancak park, Yenikapı miting alanı inşaatı sahası içinde kaldı. Yaşar Kemal heykeli de molozların arasına terk edildi. Metin Yurdanur’un Mersin Atatürk Parkı’ndaki “Karacaoğlan ile Elif” heykelinin de geçen aralık ayında kolları kesilmişti. Ağrı’daki Erzurum Caddesi’ne Yaşar Kemal’in adı verildi. spıelBerg, pulitzer ödüllü lynsey addarıo’nun KitaBını Beyazperdeye aKtaracaK Hem savaş muhabiri, hem anne u Afganistan, Sudan, Irak, Libya ve Kongo’daki çatışmalar ve kurbanlarını fotoğraflayan Addario’yu filmde Jennifer Lawrence canlandıracak. Kültür Servisi Pulitzer ödüllü savaş fotoğrafçısı Lynsey Addario’nun ABD’de geçen ay yayımlanan otobiyografik kitabı “It’s What I Do: A Photographer’s Life Of Love And War” (Yaptığım Bu: Bir Fotoğrafçının Aşk ve Savaş Kitabı), ünlü yönetmen Steven Spielberg tarafından beyazperdeye aktarılacak. Filmde, Lynsey Addario’yu, son yıllarda yıldızı parlayan ve En İyi Kadın Oyuncu Oscar ve Altın Küre ödüllerini kazanan Jennifer Lawrence canlandıracak. Addario, Afganistan, Irak, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesi ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki çatışmalar ve soykırımları ve kurbanlarını foJennifer Lawrence toğraflamış, 2011’de Libya’da Kaddafi’ye bağlı birlikler tarafından kaçırılmıştı. Ünlü savaş fotoğrafçısı, kitabında, 11 Eylül saldırısı sonrasında Afganistan’da yaşadıklarını, Taliban yönetiminde yaşanan acıları, Sudan’ın Darfur bölgesindeki soykırımı, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde tecavüze uğrayan kadınları anlatıyor. Libya’daki iç savaş sırasında Kaddafi’ye bağlı güçler tarafından kaçırılan ve 6 gün boyunca fiziksel tacize uğrayan dört New York Times gazetecisinden biri olan Addario, Libya’da yaLynsey şadıklarını da Addario kitabında bütün ayrıntılarıyla dile getiriyor. Addario’nun kitabının önemli bir boyutu da, ünlü gazetecinin, hem bir anne hem de bir savaş muhabiri olarak yaşamayı nasıl öğrendiğini anlatması. Elif Boyner, üçüncü kişisel sergisini İstanbul Galata’daki Öktem & Aykut Sanat Galerisi’nde, “Orijinal Kopya” başlığı altında sunuyor. Video ve yerleştirme biçiminin ağırlıklı olduğu sergi, rönesans ve ardından modernite ile temel tartışma eksenlerinden birini oluşturan esas ve taklit ikiliğini ele alıyor. Tayfun Serttaş’ın kalemiyle hazırlanmış rehber kitapçıkla gezilen sergide, ilk kişisel sergisini Pilevneli Project’te açmış Boyner’in, ‘Tekerrür’ (video), ‘Adaptasyon’ (yerleştirme), ‘Sabır’ (iki kanallı video) ve ‘Hareketli Natürmortlar’ (üçleme video) gibi eserleri yer alıyor. Kiminin uzunluğu altı saati bulan bu eserler arasında özellikle, tavşanlar, istakoz ve salyangozlar ile bıldırcınların yer aldığı ‘Hareketli Natürmortlar’, ihtişamlı, altın yaldızlı çerçevelenmiş ironik sunumu ile dikkat çekerken izleyici, ‘Sabır’da Kumkapı balık halinin kanatlı sakinleriyle tanışıyor. Boyner’in sergisinde ayrıca, sanat piyasasında sömürüye açık genç sanatçı profilinin işlev ve özerkliğini sorgulayan ‘Etiket’ ve ‘Farklı Renkler de Mevcuttur / 2 Alana 1 Bedava’ gibi eleştirel çalışmalar da var. Bunlardan ‘Adaptasyon’ / ‘Uyum’ isimli yerleştirme ise bir tür Türkiye ve burjuvazi metaforu. İlk bakışta her şeyin yerli yerinde ve kaliteli göründüğü ‘kallavi’ bir yemek masası, ekseninden kaymış, iptidai biçimde desteklenip ‘oluruna getirilmek’ suretiyle, konuklarını bekliyor. Masadaki ‘zengin mönü’yü tabak ve bardakların altına yerleştirilmiş desteklerle izlerken İstanbul’daki çarpık, yüzeyden içeri sinememiş modernleşmeden tutun, sözde demokrasiye kadar nice ‘uyum’suz durum aklınıza oracıkta üşüşebiliyor. Sanatçı, ‘Adaptasyon’ ve ‘Hareketli Resimler’i şöyle yorumluyor: “Sistem yamuk ama üzerinde tavuk var; kocaman çorbası var; hayat çok güzel gözüküyor, evet, Burjuvazi metaforu ifade özgürlüğünden endişesi var. ‘İfade özgürlüğüm var; ama onu ifade ettikten sonrasını garanti edemem’ sözünü tekrarlıyor ve ekliyor: ‘Zaten Türkiye de en çok gazetecinin hapiste olduğu ülkelerden biri.’ ama kendini adapte etmiş, altüst halde bir dünyadan söz ediyoruz aslında. Keşke yanlış söylüyor olsam, ancak birçok yerde de halen, halının altına kırıntılar iteleniyor. Natürmortlar ise, tarihsel olarak kendini yenileyen işler. Bu kez, hareket halinde, bir anda yer değişikliği var, tarih kendini yeniliyor ama roller farklı. Masadaki yemeği bu kez resimlerde hep ölü olagelmiş hayvanlar yiyorlar. Tavşanlar, bıldırcın ve istakozlar. Bu, aslında ülkenin durumu için de geçerli…” Boyner, kültürel esin kaynaklarını sıralarken bize özellikle bulduğu kitapların ve Japon sinemasının, u Sanatçının şu anda sözgelimi Yasujiro Ozu’nun gündelik hayatı işleme biçimi ve Aki Kaurismaki’nin görselliğini örnekliyor. Bununla birlikte, sanatçının şu anda ifade özgürlüğünden endişesi de var. Zira ona kalırsa, kendisi de bugün tıpkı İdi Amin’in dediği gibi bir halde: “İfade özgürlüğüm var; ama onu ifade ettikten sonrasını garanti edemem” diye bu sözü tekrarlıyor ve ekliyor Boyner: “Zaten Türkiye de en çok gazetecinin hapiste olduğu ülkelerden biri.” Filmmor Kadın Filmleri Festivali programı ve altın Bamya adayları 100 yıllık Altın Bamya Kültür Servisi 13. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin bu yılki programı ve Altın Bamya adayları açıklandı. Bu yıl “Kadınların Sineması, Kadınların Direnişi, Direnişin Sineması” temasıyla düzenlenecek olan festival 13 Mart’ta, İstanbul’da başlayacak. Festival 1322 Mart’ta İstanbul’da, 2829 Mart’ta Denizli’de, 45 Nisan’da MuğlaBodrum’da, 1112 Nisan’da Diyarbakır’da, 1819 Nisan’da Adana’da, 2526 Nisan’da İzmir’de olacak. Bu yıl 25 ülkeden, 61 film gösterilecek festivalde 7. kez Altın Bamya Ödülleri de verilecek. Türkiye sinemasının 100. yılı dolayısıyla 100 yılın Altın Bamya adayları arasında erkek karakter kategorisinde Tecavüzcü Coşkun, Tarkan ve Recep İvedik; kadın karakter kategorisinde ise Kezban, Afrodit ve Mum Kokulu Kadınlar’daki tüm kadın karakterler yer alıyor. Senaryo dalında “Sözde Kızlar”, “Acı Hayat” ve “Ah Müjgan Ah”; film kategorisinde ise “Canlı Hedef”, “Kilink” serisi ve “Ölünceye Kadar” Altın Bamya için yarışacak. Ataman’ın projesi Cannes’da Kültür Servisi Cinéfondation etkinlikleri kapsamındaki Atelier 2015’e seçilen 15 film projesi arasında Türkiye’den Kutluğ Ataman’ın “Hilal, Feza ve Diğer Gezegenler” adlı projesi de yer aldı. Cannes Film Festivali himayesinde, yaratıcı sinemayı ve dünyanın çeşitli ülkelerin gelecek vaat eden yönetmenlerini özendirmek ve desteklemek için kurulan Cinéfondation, bu yıl da umut vaat eden projelerin yapımcılarını Cannes’da buluşturacak. Buluşmada, projelerin tamamlanabilmesi ve filmin çekimlerinin başlayabilmesi için olası ortaklar ve ortak yapımcılarla bir araya gelinecek. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle