19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MART 2015 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 8 Mart’ta Cumhuriyet Atağa Kalkıyor Geri sayım başladı. Bu hafta sonuna doğru önce Cumhuriyet’in reklamlarını televizyonlarda görmeye, radyolarda duymaya başlayacaksınız. Ardından 8 Mart Pazar günü, Cumhuriyet, baştan sona yenilenmiş yüzüyle çıkacak huzurunuza… Yeni sayfalar, imzalar, diziler, ekler, haberler, sürprizler gelecek birbirinin peşi sıra… Cumhuriyet’e gönül verenler, destek de verecek. Cumhuriyet konuşacak, konuşulacak, konuşturacak. Konuşuldukça, Cumhuriyet’in değerleri, ilkeleri, geleneği, çağdaş, yenilikçi, modern bir anlayışla geleceğe taşınacak. Yeni okurlara açılacak Cumhuriyet... Toplumun daha geniş kesimlerine ulaşacak. Ona uzak duranlara da kendini tanıtacak. Hafta sonları kotunu giyip “Sokak”a çıkacak. Kadınlarla, gençlerle, sözü olan, ama sesini duyurmakta zorlanan kimsesizlerle buluşacak. Tarihi bir seçime giderken bilinen çizgisini, demokrasiyi, laikliği, insan haklarını, özgürlükleri, daha da cesur bir tonda seslendirmeye, savunmaya devam edecek. Muhabirinden editörüne, tasarımcısından köşe yazarına kadar hepimizin ortak hedefi bu… 8 Mart’ta Cumhuriyet coşkusunda buluşmak üzere… Yaşar Kemal’in kaybı, bütün Türkiye’yi yasa boğdu; ama bu kayıp Cumhuriyet Çünkü o, bu gazetenin binasında bir başka yankılandı. ortajcısıydı. efsanelerinden biriydi; yazarı, röp huriyet’i”, onun adına Cum O yüzden “Yaşar Kemal’in yazarına… yaraşır bir ekle veda etti büyük yayımlanan ilk röportajından, e eted gaz bu ’in al Kem Yaşar kalemlerin onunla ilgili usta , onunla yapılmış söyleşilere n seçilmiş çok özel yazılarından fotoğraf albümünde ırlanmış bu ek, haz likle görüntülere kadar titiz servisinin gayretli tür Kül i ettiğ yön in er’ Celâl Üst tı. ulaş size çalışmaları sayesinde dün iha Sem e Ayş eşi ’in al Başta Yaşar Kem dan gelen ımız rlar oku re üze ak olm an Bab alarımızın teşekkür ve tebrik mesajları, çab i. terd gös ini ediğ boşa gitm Üster YAŞAR UsTA’YA, ADINA YARAŞIR VEDA RöpORTAjIN YENİ İsmİ Selin Ongun, röportaj alanında , Türk basınında son dönemde yetişmiş en iyi isim lerden biri… Daha önce çeşitli gazete ve der gilerde başladığı röportajcılığını sonraları ekrana da taşımış genç bir gazeteci… Konuk seçimi, ön hazırlıktaki titiz liği, soru sormadaki cesareti, haberci refle ksi ile dikkat çeken bir isim… İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olması, röportajlarına bir edebi dokunu ş katmasını sağlıyor. Mikrofonunu geniş bir yelpazede kullanması, her kesimde okunm asını, karşılık bulmasını sağlıyor. Önümüzdeki haftadan itibaren Selin’in röportajlarını Cumhuriyet ’te okuyacaksınız. Ongun Süreçte Bir İmkân Var Kürt meselesinde önümüzde on madde var. O on madde hakkında “asgari müşterekte” uzlaşılması halinde Öcalan, PKK’yi bahar aylarında “silah bırakma” konusunda toplanmaya çağırıyor. Yani silah bırakma önemli ve hatta hayati. Ancak silah bırakma bu on maddede bir asgari müşterek bulunabilirse gerçekleşebilecek. KCK, “Hükümet sorumluluğunu yerine getirirse biz de sorumluluğumuzu yerine getirmeyi taahhüt ederiz” diye açıklama yaptı. O vakit doğrudan müzakerelerde bulunmayanlar açısından soru basittir. Bu on madde neyi içermektedir ve bu maddelerde ulaşılacak asgari müşterekten ne kastedilmektedir? On madde genel bir çerçeve çizdiği için bir hayli soyut. İlk okuyuşta toplumun çoğunluğunun onay vermemesi için bir sebep yok. “Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri”, “Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik başlıklar” ya da “Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri” gibi maddeleri neredeyse bütün siyasi partiler tabanlarını rahatsız etmeden parti programlarına dahi koyabilirler. “Kimlik kavramının” ve “demokratik çözümün yerel boyutlarının tanımlanması” gibi maddelere bile çok fazla itiraz geleceği beklenemez. Bu sebeple maddelerin içeriği ve müzakerenin taraflarının ulaşmayı umdukları asgari müşterekler çok önemli. Silahların bırakılması da buna bağlı. Asıl tartışma da içeriğin ve bu içerik üzerinde ilk uzlaşmanın belirmesiyle başlayacak. Maddelerin içeriği her ne kadar belirsiz gözükse de açık olan şu ki “İç Güvenlik Tasarısı” bu maddelerle uyumlu değil. İktidarın ve özellikle cumhurbaşkanının bu konuda ısrarla bastırması bu on madde üzerinde uzlaşılmasını imkânsız kılacak bir tavır. Herhalde HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün Dolmabahçe’de çözüm maddelerinin açıklanmasını “İç Güvenlik Tasarısı’nın ölümü” olarak değerlendirmesi buna işaret etmeyi amaçlıyor. Dün, HDP Grup Başkanvekili Pervin Puldan, konuyu biraz daha açtı ve iktidarın tasarıdan geri adım atabileceğini gösterdi: “İç Güvenlik Paketi’yle ilgili bazı değişiklikler yapılacaktır. Geçen maddeler tekrar ele alınabilecek ve değiştirilebilecek. Bizim itiraz ettiğimiz haliyle çıkmayacak.” HDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın “güvenlik paketi” ile “demokrasi taahhütlerinin” bağdaşmayacağını ve bu anlayışla hükümetin “zerre umut vermediğini” söylemesinin de altı çizilmeli. Türkiye genelinde AKP karşıtı seküler oylara ihtiyacı olan Demirtaş’ın iktidarı hedef almasını ve “iktidarı kurtarma” amaçları olmadığını ifade etmesini de not etmeli. Gelelim işin kritik kısmına. On maddenin sonuncusu “Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa”. AKP ve HDP’nin bu maddede bir asgari müşterekte buluşup buluşmayacakları, buluşurlarsa bunun nasıl olacağı belirleyici olacak. CHP sessizliğini bozarak Erdoğan’ın kafasındaki başkanlık rejiminin anayasallaşmasını engelleyecek bir teklifte bulunabilir. Asgari müştereke kendi tabanını dahil etmesi, başkanlığın engellemesine katkıda bulunması ve silahların bırakılmasını sağlayacak bir uzlaşıda pay sahibi olması mümkün. HDP’den gelen açıklamalar buna uzak değil. AKP içinde başkanlık karşıtı akım da hesaba katılmalı. Süreç, Erdoğan’ın başkanlık hayalini bitirecek ve mesela İç Güvenlik Tasarısı’nı ortadan kaldıracak bir yöne evrilebilir. Bunda da müzakerenin dışındaki bir güç olarak CHP rol oynayabilir. Siyasette irade gösterip özne olmak aslında bazen çok da zor değil. HİLAL VE ONUR “Hak haberciliği”, medyanın çağdaş kollarından biri… Cumhuriyet, bu alanın öncüsü olmuş, darbe dönemlerinde bile sayfalarını insan hakları mücadelesine cömertçe açmış bir gazete… Bu öncü tavrın son örneğini, arkadaşımız Hilal Köse verdi: 5 ay önce Maltepe Çocuk Cezaevi’nde dövülerek öldürülen 15 yaşındaki Onur’un yaşadığı vahşeti ortaya çıkardı. Bu katliam, gerek cezaevi yönetimi, gerekse mahkumlar tarafından aylarca gizlenmiş, Onur’un kazara öldüğü söylenip dosyası rafa kaldırılmıştı. Kendisi de yeni anne olan Hilal dosyayı açtığında, içinden yürek burkan bir çocuk öyküsü çıktı. Ve sonunda, diğer gazetelerin görmezden geldiği bu facia, çocuk cezaevlerinin kirli gerçeğini yüzümüze çarptı. Hilal’i bu ödüllük haberi nedeniyle kutluyoruz. Cumhuriyet, hak haberciliğine, haklar mücadelesine daha da kararlı olarak devam edecek. Köse özgüR mEDYA FERAHLIğI Son yıllarda merkez medyanın çoğu bürosunda aynı sorular uçuşmakta: “Patron ne der”, “Hükümet bozulur mu”, “Cumhurbaşkanı kızar mı”? Yorum yazan köşe yazarının da, haber yazan muhabirin de başında aynı bela… Bu iklimde Cumhuriyet’te çalışıyor, yazıyor olmanın müthiş bir ferahlığı var. O ferahlık sayesinde geçen hafta “Kabataş yalanı”nı açık seçik ortaya serebildik, Merkez Bankası krizinin arka planını “Ekonomide İsyan Günleri” manşetiyle verebildik. Her geçen gün daha çok ilgi gören yeni yazarımız Mustafa Halif’in derin kulis bilgilerini rahatça yayımlayabildik. Yine o ferahlık sayesinde, Ankara’da ‘Saray’ sözcüsü, “Süleyman Şah operasyonu PYD’den habersiz yapıldı” derken muhabir arkadaşımız Erk Acarer’in, Kobani’de PYD komutanından aldığı, “Operasyona bizzat katıldık” demecini manşete çıkabildik. Ama o ferahlığın bedeli olarak da geçen hafta, hakkımızda Cumhurbaşkanı tarafından açılan hakaret davalarıyla ve soruşturmalarla uğraşmak zorunda kaldık. Olsun. Özgür medya mücadelesinin bir parçası da bu davalar artık… O mücadele kazanıldığında, sanıklarla müştekilerin yer değiştireceğini hep birlikte göreceğiz. Hepinize iyi haftalar! Acarer Diri diri gömülmüş Porsuk Çayı’nda kadın cesedi CAN HACIOĞLU Vİ DEHŞET E Özel yapılmış tabutun üzerine ağırlık olsun diye çekyat da konulmuş ESKİŞEHİR Porsuk Çayı’nda göğsünden bıçaklanmış 3035 yaşlarında bir kadın cesedi bulundu. Yekililer, kadının göğsündeki bıçak yarasının çok derin olmadığını belirterek olayın cinayet mi yoksa intihar mı olduğunun araştırıldığını bildirdi. Kırmızıtoprak Mahallesi Kanlıkavak Parkı yanından geçen Porsuk Çayı’nda dün öğle saatlerinde bir kadının hareketsiz olarak suda sürüklendiğini görenler polise bildirdi. İtfaiyede görevli bir dalgıç, suya girerek sürüklenen kadını kıyıya getirdi. Üzerinden kimlik çıkmayan kadının ölmüş olduğu belirlendi. Göğsünün altında tek bıçak darbesi olduğu bildirilen kadının cesedi otopsi için Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi morguna kaldırıldı. ‘BEN EŞEğİm’ EYLEmİ İNTİHAR MI, CİNAYET Mİ OLDUĞU ARAŞTIRILIYOR AĞRI (DHA) Doğubeyazıt’ta 3 gündür kayıp Ferhat Tanrıkulu (28), boş bir evde açılan çukur içinde özel yaptırılmış tabutta gömülü halde ölü bulundu. Tanrıkulu’nun diri diri gömüldüğü tahmin ediliyor. Polis imdat hattına önceki gece saat 22.20 sıralarında gelen ihbarı değerlendiren Doğubeyazıt İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Hürriyet Mahallesi Yaprak sokak üzerinde 2 yıldan beri boş olduğu belirtilen eve gitti. Evdeki bir odada, tabuta benzer sandık içinde toprağa gömülmüş erkek cesedi bulundu. Cesedin, 2 çocuk babası Ferhat Tanrıkulu’na ait olduğu belirlendi. Düğünlerde orkestralarda müzik aleti çalan Tanrıkulu’nun cesedi, Cumhuriyet Savcısı’nın olay TANRIKULU 28 YAŞINDAYDI İhbar edildi l Adıyaman Valiliği önündeki Atatürk Anıtı’nın bulunduğu alana gelen Oğuzhan Korkmaz “Ben eşeğin biriyim, beni affedin. Haticem seni çok seviyorum, canımdan çok. Senin bir suçun yok anladım. Bu yuvayı yıkma” yazan pankartı boynuna asarak bir süre burada oturdu. Korkmaz, 17 yıldır evli olduklarını ve iki erkek çocuklarının bulunduğunu, yaklaşık 2 ay önce yaşadıkları tartışmanın ardından eşinin babasının evine gittiğini anlattı. (AA) yerinde yaptığı incelemenin ardından ambulansla Doğubeyazıt Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Polis ekiplerinin olay yerinde yaptığı ilk incelemede, Tanrıkulu’nu marangozda özel yaptırıldığı düşünülen dikdörtgen şeklinde bir tabutun içine konularak diri diri toprağa gömüldüğü ve üstüne de ağırlık olsun diye çekyat konulduğu tahmin ediliyor. Marangozda özel yapım C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle