19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ DIŞ HABERLER [email protected] CUMHURİYET SAYFA 9 Bangladeş’te radikal İslamcılara eleştirileriyle tanınan ünlü ateist blogcu öldürüldü, eşi ağır yaralı Dış Haberler Servisi Radikal İslamcıların hedefindeki ateist Bangladeş asıllı Amerikalı yazar, blogcu Avijit Roy kitap fuarına katılmak üzere gittiği Dakka’da önceki gün sokak ortasında uğradığı satırlı saldırıda hayatını yitirdi. Saldırganlar kendisi gibi blog yazarı olan eşi Rafida Ahmed’in de parmaklarını kesti. Saldırıyı “Ensar Bangla 7” isimli tanınmayan bir İslamcı grup üstlendi. Grup Twitter mesajında Roy’un “İslama karşı suçları nedeniyle cezalandırıldığını” yazdı. Görgü tanıklarına göre, MuktoMona (Özgür Düşünce) isimli blogun kurucusu 40 yaşındaki Roy ile eşi, Dakka Üniversitesi’ndeki kitap fuarından çıkışta kimi kaynağa göre yürürken kimisine göre bisikleti çekçekteyken iki saldırgan tarafından durduruldu. Saldırganlar çifti yerlerde sürükleyerek satır ve büyük et bıçaklarıyla saldırdı. Roy başına darbeler alırken eşinin parmakları kesildi. Çift hastaneye kaldırıldıysa da Roy kurtarılamadı, ağır yaralanan eşinin durumu ciddi. Saldırganlar kaçarken, polisin geride bıraktıkları satır ve bıçaktan kanıt bulmaya çalışıyor. Polisin saldırıyı öven yerel bir İslamcı grubu soruşturduğu belirtildi. Ünlü yazar Teslime Nesrin’in 1990’larda aldığı ölüm tehditleri yüzünden terk etmek zorunda kaldığı Bangladeş’te Roy’un ölümü, dini muhafazakârlık ve hoşgörüsüzlüğün artmasına yoruluyor. Babası, seküler bir hümanist olan Roy’un aşırıcılıkçılardan sosyal medya üzerinden çok Dakka’da satırlı vahşet Meksika Modeli ‘Mükemmel Diktatörlük’ “Mükemmel Diktatörlük”, Meksika’da geçen yıl “gişe rekoru” kıran bir filmin adı. Film, Meksika’nın “başkanlık sistemi”ni siyasi taşlamayla “tiye” alıyor. Yönetmen Luis Estrada’nın sözleriyle “görevdeki bir Meksika başkanını ilk defa açıkça hicveden film”, gerçek yaşam ve sisteme doğrudan göndermeleriyle dikkat çekiyor. “Başkanlık koltuğu”na varmak için kampanya yapan filmdeki “vali” örneğin, bilfiil Meksika eyaleti eski valisi olan mevcut başkan Enrique Pena Nieto (EPN) gibi Jazmin adındaki bir “pembe dizi” oyuncusuyla beraber… Jazmin filmde “Fakirler de Sever” isimli pembe dizinin kahramanı… Başkanlık seçimine girerken EPN’nin başgöz olduğu sahici “first lady” Angelica Rivera ise gerçek pembe dizi “Aşkı Damıtırken”in yıldızı… Televizyon dünyası, gerçek hayattaki gibi filmde de ön planda… EPN’nin senaryoya paralel olarak.. Meksika’nın en büyük TV grubu Televisa’nın gerçek yaşamdaki “siyasi projesi olduğunun” ileri sürülmesi, bunun başlıca nedeni. “Mükemmel Diktatörlük”ün afişlerinde bu yüzden kıssadan hisse, “Televizyon, bir başkanı işbaşına getirdi. İlerde de bu gene olanaklı mı?” sözleri okunuyor… “Mükemmel Diktatörlük” ne ki salt bir parodiden ibaret değil. Film adını Nobel ödüllü ünlü yazar Mario Vargas Llosa’nın ’90’larda, “Meksika sistemi” için bire bir söylediği sözlerden alıyor. Meksika’nın “Kurumsal Devrimci Parti/Partido Revolucianario Institucional”ın (PRI) rakipsiz “tek parti” olaraktan sisteme damga vurduğu yıllar… Başta Meksika devriminin partisi şeklinde doğan ve 1929’dan 2000’e dek ülkeyi aralıksız “tek parti rejimi” ile yöneten PRI’nın, Meksika’daki bir toplantıda “siyasi niteliği” tartışılıyor… Milyonların canlı yayınla TV’den izlediği toplantıda Vargas Llosa’nın yanında ünlü Meksikalı yazar Octavio Paz da var. Paz; “hegemon bir tek parti rejimi olmasına karşın Meksika’nın Küba, Sovyetler Birliği gibi bir dikta rejimi olmadığı” savunmasını yapıyor. Hemen akabinde söz alan Vargas Llosa ise “Hayır. Asıl mükemmel diktatörlük Fidel Castro’nun Küba’sı değil, Meksika’dır” diye bu sözlere itiraz getirerek ekliyor: “Çünkü Meksika’da diktatörlük kendisini olduğundan başka tanıtan kamufle bir diktatörlüktür. Meksika’da, sistemi eşelediğinizde altından bir diktatörlüğün tüm özellikleri çıkar!” “Ha tek adam diktatörlüğü olmuş, ha tepedeki yüzlerin değiştiği tek parti diktatörlüğü olmuş. Ne fark eder?” mantığından hareket eden Vargas Llosa’nın sözleri Meksika’yı karıştırıyor. Perulu yazar bir ara Meksika’da “istenmeyen adam” ilan ediliyor ama.. “mükemmel diktatörlük” deyimi, Meksika siyaset literatürüne giriyor. O kadar ki, tarihi sözlerin üzerinden “çeyrek asır” geçmesine karşın; üzerinde hâlâ işte böyle filmler yapılıyor. Meksika, el hak ‘90’lar Meksikası değil. Küreselleşmeyle Meksika da değişti… Türkiye’den 70 yıl sonra(!), 90’ların sonunda Meksika da “çok partili düzene” geçti. 2000’de ilk kez PRI dışında bir partiden; “Coca Cola yöneticisi” olan sağcı bir işadamı Vicente Fox Meksika’ya başkan seçildi. Fox’un ardından.. aynı sağcı PAN partisinden bu kez de Felipe Calderon’un başkanlık koltuğuna oturduğu 2006 seçimleri yapıldı. 2012’de eski “tek parti Meksikası”nın PRI’sı, Nieto ile birlikte “kürkçü dükkânı” hesabı.. Başkanlık Sarayı’na döndü. Burada özellikle enteresan olan Türkiye’de tek parti yıllarının CHP’sine demediğini bırakmayan Erdoğan’ın “tek parti düzeninin şahı” olan PRI Meksika’sına “model” kontenjanından böyle şimdi kör parmağım kör gözüne büyük kredi açması… Medya, iş dünyası, sendikalar, yandaş entelektüeller.. toplumun çeşitli kesimlerini tahakküm altına alan “bir parti devleti” kalıntısı, Erdoğan’ın öykündüğü Meksika sistemi… İktidarda kaldığı uzun yıllar boyunca çeşitli skandallarla anılmış… Yozluk ve yolsuzluk kotası yüksek bir parti güdümündeki bir “başkanlık sistemi”nden söz ediyoruz. Meksika doğru, evet; Latin Amerika’nın 2.; dünyanın 10. ekonomisi olan önemli bir ülke. Petrolü ve zengin doğal kaynakları var. Canlı bir kültür yaşamı; Octavio Paz, Carlos Fuentes gibi etkileyici, büyük yazarları var. Ama siyasi sistemi şartlayan büyük “narcos/uyuşturucu kartelleri”nin kol gezdiği ve yolsuzluğun yaygın biçimde damga vurduğu “demokrasisi”; Meksika’nın özenilecek güçlü olan yanı değil. “Demokrasi” ve “hukuk devleti” açısından düne dek “uygarlık projesi” olarak gördüğü Avrupa Birliği ülkelerine “model” gözüyle bakan Türkiye’nin bugün böyle damardan “Meksika modeline” savrulması, başlı başına düşündürücü. Meksika nire, Türkiye nire bir defa… OECD ülkeleri arasında “en kötü gelir dağılımına sahip son iki ülkeden biri” olmak dışında, aramızda hiçbir ortak yan yok. Önümüzdeki hedef bundan böyle “Meksika modeli”nin petrolü olmayan bir “Ortadoğu” şubesi olmak ise Nuh Köklü’nün o unutulmaz sözleriyle; “Bu bir rüya olsun!” diyelim: “Mersi, almayalım!” Roy’un vahşice öldürülmesini kınamak için dün Dakka’da binlerce kişi gösteri yaparak, ‘Adalet istiyoruz’ sloganları attı. Sosyal medyada tehdit alıyordu sayıda tehdit aldığını söyledi. Dakka’da dün öğretmenler, öğrenciler yazarlar dahil yüzlerce kişi cinayetin işlendiği yerde gösteri yaptı. Bangladeş Blogcu Birliği Başkanı İmran H. Sarker, “Yazarların güvenliğine dair derin kaygılarımız var” derken, Roy’un arkadaşı olan blogcu Pinaki Bhattacharya Facebook mesajında “Bangladeş’teki ateistler kolay hedef..” diye yazdı. Bhattacharya ülkenin en büyük online kitap satan firmalarından birinin Roy’un kitaplarını bastığı için açıkça tehdit aldığını ekledi. Roy, “Biswasher Virus” (İnanç Virü sü) dahil 10 kadar kitaba imza atan Roy, akılcı düşünce, bilim ve din üzerine yazılarıyla dikkat çekiyordu. Ülkede son 2 yılda katledilen ikinci blogcu oldu. 2013’te ateist blogcu Ahmed Rajib Haydar İslamcı bir grup tarafından öldürülmüştü. Ardından radikal İslamcılar “dine hakaret ettikleri” iddiasıyla blogcuların halkın önünde idamı için kampanya başlatmıştı. 2004’te Roy’la aynı kitap fuarına katılan yazar Hümayun Azad uğradığı saldırıda ağır yaralanmıştı. Ünlü yazar Dine hakarete idam kampanyası Teslime Nesrin ise Roy’un ölümünün ardından blogunda şu mesajı yazdı: “Bangladeş özgür düşünenler için güvenli değil. İslamcı teröristler ne istiyorlarsa yapıyorlar, insanları öldürüyorlar..” 160 milyon nüfuslu Bangladeş’te Başbakan Şeyh Hasina liderliğinde seküler merkez solcu bir hükümet bulunsa da son dönemde bazı ateist blogcular gözaltına alınıyordu. Ülke, son dönemde bağımsızlık savaşında Pakistan ordusuyla hareket ederek katliamlara imza atmış Cemaati İslami örgütünün liderlerine yönelik idam kararlarıyla gündeme gelmişti. ‘Gizli dikta’ yakıştırması n Rublenin değer kaybetmesi ve petrol fiyatlarının düşük seyretmesi üzerine kemer sıkmaya başlayan Rusya’da, milletvekillerinin ve başkanlık yönetimi çalışanlarının maaşlarında yüzde 10 kesinti yapıldı. Devlet Başkanı Vladimir Putin kesintiyi Güvenlik Konseyi toplantısında duyurdu. Hafta başında Duma sözcüsü, Putin’e kısa süre önce zamlanan milletvekili maaşlarının kısılmasını teklif edeceklerini söylemiş, meclisteki partilerin sözcüleri öneriyi desteklemişti. Putin, aralıkta da bazı bakanlıkların maaş ödemelerini bir yıllığına dondurmuştu. Resmi verilere göre, Rusya’da ortalama maaş 32 bin ruble (1,300 TL) iken, federal memurların maaşı 95 bin rubleye (3.850 TL), başkanlık çalışanlarınınki ise 200 bin rubleye (8.100 TL) çıkıyor. Rusya’da milletvekili maaşı 420 bin ruble (17.000) artı bonus. Putin Kremlin’de maaşları düşürdü ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Clapper’a göre Türkiye IŞİD’le savaşta aktif rol alamaz ‘IŞİD Türkiye’nin önceliği değil’ Dış Haberler Servisi “IŞİD’le savaşım Türkiye’nin önceliği değil.” Türkiye’nin adı, Batılıların cihatçı örgüte katılmak üzere toprakları üzerinden Suriye’ye geçmesiyle anılır olduğu bir dönemde gündeme düşen bu açıklamanın sahibi ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper. Clapper, ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde yaptığı tehdit değerlendirmesinde Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşta daha fazla aktif rol alacağı konusunda iyimser olmadığını belirtti. “Türkiye’nin başka öncelikleri, çıkarları olduğunu düşünüyorum” diyen Clapper, AKP hükümetinin Kürt muhalefetle, ülke ekonomisiyle ilgili daha çok kaygısının bulunduğunu söyledi. Türkiye’de anketlerin halkın IŞİD’i baş tehdit görmediğini ortaya koyduğunu söyleyen Clapper, Türkiye’nin yasal açıdan bile yaklaşımının yabancıların toprakları üzerinden Suriye’ye geçerek cihatçılara katılmasına müsamaha eden atmosfere katkı sağladığını da kaydetti. “Oralardaki yabancı savaşçıların yüzde 60’ı Suriye’ye Türkiye üzerinden gitmiş” diyerek Türkiye’nin “cihatçı otobanına” dönüştüğü eleştirilerine katıldı. Türkiye sınırlarının hali Batı medyasında da malzeme. Huffington Post gazetesi durumu “Yabancı savaşçılığa özenenlerin IŞİD’e katılmak üzere yaptığı yolculuğun son adımı basit. Türkiye’den Suriye’ye kaçak geçişin tarifesi yaklaşık 25 dolar (yaklaşık 62 TL)” dediği haberde 24 yaşındaki Suriyeli Ebu Hawrain, Türkiyeli sınır muhafızlarına para ödeyerek Bab el Selam kapısından nasıl insan geçirdiğini aktardı. İdlipli Hawrain, ayda 100 kişiyi geçirdiğini, bu kişilerin ÖSO ve İslamcı gruplara katıldıklarını söyledi. Kişi başına aldığı ücreti yaklaşık 30 dolar (75 TL) diye aktarırken Türk “çete üyeleri” ile muhafızlara 20 dolar rüşvet vermek zorunda olduğunu ekledi. Washington Post’taki haberde ise Karkamış kasabasından 30 yaşındaki kaçakçı Jasim Kalthim durumu, “Türkler bir bölgeyi kapattığında, başka bir bölgeyi açarlar. İsteseler durumu daha zorlaştırabilirler” ‘Askerler Ebu Ali’den korkuyor’ dedi. Kalthim, bazı kaçakçıların geçiş için IŞİD’den bellli bir bölgenin yarım saatliğine “satın alındığını” iddia ederken Türk kökenli Ebu Ali diye anılan bir kişiden söz ederek “Bütün askerler ondan korkar. Bir seferinde sadece öfkeli olduğu için sınırı 10 günlüğüne kapattı. Her şeyi o kontrol eder. IŞİD’e silah ve mühimmat alımından büyük paralar kazanıyor” diye konuştu. Lübnan’da nüfus 5 milyona çıkarken, bunun yüzde 25’ini Suriyeliler oluşturuyor. (Fotoğraf: AFP) ‘Tek parti’ kalıntısı sistem Sınır rüşveti 70 TL nKanada’nın Montreal kentindeki bir yargıç, başörtülü Müslüman bir kadının davasına bakmayı reddetti. Hâkim Eliana Marengo, arabasına el koyan sigorta şirketinden şikâyetçi olan kadına, laik mahkeme salonuna uygun giyinmediğini söyledi. Mahkemede şapka ve gözlüğün de yasak olduğunu belirten Marengo, “Başörtüsüne neden farklı muamele edilsin” diye sordu. Fransızca konuşulan Quebec bölgesi, son yıllarda kamusal alanda dini sembollerin kullanımına ilişkin sert tartışmalara sahne olmuştu. İktidardaki bağımsızlık yanlısı Parti Quebecois 2013 yılında memurların kıyafetlerinde dini sembol taşımasını yasaklamak istemiş, eyalet seçimlerini kaybedince teklifi rafa kaldırmıştı. Başörtülüye yargı hakkı vermedi Türkiye en fazla mülteci Dış Haberler Servisi Suriye’de savaşın yol açtığı barındıran ülke insani kriz giderek büyürken Türkiye dünyada en çok mülteciyi barındıran ülke haline geldi. BM Güvenlik Konseyi’ne Suriye raporunu sunan Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, mülteci sayısının mevcut insani yardım kapasitesini aştığını, Lübnan ve Ürdün’ün onlarca yıl içinde oluşabilecek nüfus artışını sadece birkaç yıl içinde yaşadığını, Türkiye’nin de artık “dünyanın en geniş mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan ülke” olduğunu söyledi. Dört yıldır devam eden çatışmalardan kaçarak komşu ülkelere yerleşen 3.8 milyon Suriyeliden 1.6 milyonu Türkiye’de kayıtlı bulunuyor. Türk hükümetinin geçen yıl Suriyeli sığınmacılara geçici çalışma izni, ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetinden faydalanma imkânı vermesini öven Guterres’e göre, uzun mültecilik süresi ve kötü yaşam koşulları nedeniyle 2 milyon Suriyeli çocuk “kayıp nesil” olma riskiyle karşı karşıya. Dış Haberler Servisi BM Suriye özel temsilcisi Stafan de Mistura, Suriye yönetimiyle uzlaştığı Halep’te 6 haftalık ateşkes planına Güvenlik Konseyi’nden onay almasının ardından Şam’a döndü. Sözcüsü Stephane Dujarric de Mistura’nın planı için detaylı temaslar yapacağını aktardı. De Mistura, plan için silahlı İslamcı muhalefetin de onayını aramak için Halep’e ayrı bir ekip gönderiyor. Suriyeli iç ve dış muhalefet grupları ise ilk kez “geçiş hükümeti” çağrısı içeren De Mistura ateşkes için kolları sıvıyor 2012 tarihli Cenevre Bildirisi’nde uzlaştı. Dış muhalifleri içeren Suriye Ulusal Koalisyonu ile iç muhalifleri içeren Demokratik Değişim İçin Ulusal Koordinasyon Komitesi’nin Paris’te toplandı. Sürecin Esad’lı olup olmayacağı anılmadan hedef olarak “Esad rejimiyle tüm Suriyeliler için eşit hak ve sorumluluklar tanıyacak şekilde sivil, demokratik ve çoğulcu sistemin tesisinin müzakere edilmesi” konuldu. Kurban aileleri Emwazi’ye öfkeli Britanya basını bir yanDış Haberler Servisi IŞİD’in Batılı rehineleri indan Emwazi’nin haya faz videolarının “baş aktötöyküsünü diğer yandan rü” “Cihatçı John”un kim2009’dan beri onu izleliği belli olurken kurbanlayen iç istihbarat teşkilarının aileleri tepkili. 26 yatı MI5’i tartışıyor. şındaki Kuveyt asıllı Londwazi futbolcu ralı Muhammed Emwazi için kimi aileler “ölüm” diolmak istermiş lerken kimileri “adalet önü6 yaşında Londra’ya gene çıkarılmasını” talep etti. len babası taksicilik yapan Emwazi’nin kafasını kesEmwazi, Manchester Unitiği Britanyalı yardım görev Orta halli bir ailenin oğlu olan ted taraftarıymış ve “futbollisi David Haines’in eşi “En Ewazi Westminster mezunu. cu olmak istermiş”. Westson istediğim şey onurlu bir ölüm” derken Emwazi’nin çatışmada ölme minster mezunu gencin haksız yere gözaltına sine izin verilmemesini istedi. Haines’in kızı alındığı ve MI5 tarafından muhbir olarak kul“Alnının ortasına kurşunu yediğinde aile lanılmak istediği iddia ediliyor. Emwazi’nin, ler huzur bulur” dedi. Amerikalı gazeteci 2012’de nasıl Suriye’ye gidebildiği tartışılıSteven Sotloff’un ailesi Emzawi’nin yakala yor. Güvenlik açığına dair soruların yöneltilnarak müebbete çarptırılmasını istedi. Sade diği Başbakan David Cameron istihbaratçıce Amerikalı gazeteci James Foley’in anne ları savunup “Bu insanları bulmak ve etsi “Buna bir son vermeli. Bir anne olarak kisiz hale getirmek için elimizden ne gelirse yapacağız” sözü verdi. onu affediyorum” tepkisini verdi. E C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle