17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ 4 HABERLER Yıllardır aynı. Sabahın hayli erken deniyle havuza geçirildikleri anlatılıyor. saatinde günlük gazete tomarı ile maBaşka bir kaynağım, “Star’dan yolsaya yayılırım... Obsesifim biraz... Galanan Mustafa Karaalioğlu gazete çızeteleri kendime göre bir sıraya koyakarmak için çalışıyordu, şimdi bu çalışkuluveriyor: kın geçmişten bir rım. Hep aynı sırayla bakarım. 20 gama seçime yetişsin diye internet sitesi Cumhurbaşörnek. Davutoğzeteyi haberinden köşe yazısına tahazırlığına dönüştü” kulisini de verdi. kanı faiz konulu Macaristan döramak saatlerimi alır. İşte bu “zorlu Milletvekili olmak için adaylık yasunu değernüşü gazetecilemaratonda” kendime küçük hoşlukrışına girenler (Yeni Şafak’ta yazan lendirdiği bir re konuştu; Star, lar yaparım. Daha eğlenceli olduğunu Markar Esayan, eski Anadolu Ajankonuşmada, Akşam, Sabah bu düşündüğüm kimi gazete ve yazarları sı Genel Müdürü Kemal Öztürk, Sa“bir yerlerin haberi birinci saysona saklarım. Dikkat ettim, bir sürebah yazarı Mahmut Övür), Erdoğan nüfuzu”ndan fadan küçük gördir Sancak Grubu gazetelerini ve yaile Davutoğlu arasında denge kurmasöz ettiğinde akla “faiz lobisi”nin geldü. Bu cenahtan haberi tek büyük zarlarını sona saklıyorum. Hizmet etya çalışanlar, Erdoğan’ı tam destekdiğini herkes kolaylıkla düşünebigören Yeni Şafak’tı. Davutoğlu’nun tikleri partinin bile dikkatini çekmeleyen gazeteye transfer edilenler, Nilir. Oradan da uluslararası sermaeski köşe yazarları olması ile yi başaramadıkları “Sümeyhal Bengisu Karaca gibi veye boyutuna gidilebilir. açıklanabilecek bir duye Erdoğan’a suikast haberlekillik için teklif almayıp sinirTürkiye’nin siyasi günrum mu? Aldığım bilgirinin direkt mesajdan kararlaşden yanlış tweet atıp üzüntüleceli dikkate alındığında lere göre “hayır”. Kaytırılması” bombası nirvanayrini bildirenler... Havuzda ciddi ise Cumhurbaşkanı ile naklarımdan biri durudı tabii. Her gün bakalım budalga var. farklılaşma, akla “paramu şöyle anlatıyor: gün “hangi tatlı sürpriz” bekBu arada medyadan bahselel yapı” ile alakayı geÖnce Yeni Şafak liyor beni diye dalıyorum saydip Hürriyet’i es geçmek oltirebilir. için havuz tanımı yapfalara. Dün aradığım “kan”ı maz. İzzet Çapa ki bir süreBu yazıyı alıntılaman yanlış. Sabah Star’da Ahmet Taşgetiren’de dir iyi söyleşilerini okuyordım, çünkü iktidara yaiçin evet. Malum işabuldum. Erdoğan’ın faizleN. B. Karaca duk, gazeteden ayrılıvermiş. M. Karaalioğlu damları direktifle burakın medya ve havuz H. Kaplan ri istediği ölçüde indirmediği Bu ayrılık “İç Güvenlik Yasamedyasının işi zor. Bir yı aldı. Star, Akşam da için “darbecilikten vatan hainsı geçerse donumuza kadar arayacakgün evvel yere göğe koyamadıkla“BMC’nin yanına katılarak” Sancak’ın liğine” değişen cümleler ile eleştirdilar” haberinden sonra gelince herkesrı isimleri bir gün sonra “en güzel Erdesteğinden emin olunarak verildi. ği Başçı’ya ilginç üslupla “aferin” dite bir soru işareti oldu. Çapa renkdoğan söyler ne söylerse doğru söyYeni Şafak da tabii ki iktidardan yayordu: li bir adamdır. Öyle bir mesajla ayrıller” mantığıyla anında silebiliyor. Hatna ama “havuz” değil. Evet biraz daErdem Başçı büyüğe el kaldırmama mış ki gazeteden. “Ali Cengiz oyunta Erdoğan’ın birine bin katarak itibarha farklı duruyor. Kavgaya katılmak edebine uyarak Cumhurbaşkanı’na larından, aklı Selim’i olmayanlarsızlaştırmaya da çalışıyor. istemiyor. cevap vermiyor. İyi de ediyor. Ancak dan” bahsediyor. Tabii akla Cengiz İktidara yakın gazeteciler şu araKaynağımın kavga dediği, ben bu durumlarda “içe atma” gibi bir Semercioğlu ile Selim Akçin gelilar yeni bir sıkıntı yaşıyor. Eskiden işErdoğan’ın Davutoğlu ve Gül ile aratelafi mekanizması işler, o da zamanyor. Özellikle Cengiz’in kalemi sivridir, leri kolaydı. Hepsi Erdoğan ne diyorsının her geçen gün açılması. Yela patlar ve sıkıntıya yol açar diye dücevap verir. Olmazsa da nasıl olsa sa onu yazıyordu. Şimdi Erdoğan’ın ni Şafak’tan iki isim, Hilal Kaplan ve şünüyorum. Medyatava’dan okuruz. Sahi bu arayanında Davutoğlu da konuşuyor ve Cem Küçük Sabah Grubu’na gitti. Bu Başçı bu aferini alıyor ama “farkda Ömür Gedik de çıkarılmış gazeteonun haberini nasıl değerlendirdikiki ismin Erdoğan’a tam destek olan lı düşündüğü için klasik kalıba da” soleri “Saray”dan kontrol ediliyor. Yaden. Bakalım “boşluğu” dolacak mı? yazıları ve televizyon programları ne Havuz Dalgalanıyor Aferin Orduyu Tuşa Getirdiniz! Süleyman Şah Türbesi’nin tahliye edilerek sınırımızın dibine çekilmesi ErdoğanDavutoğlu ikilisinin, Suriye politikasının iflasının ilanıydı. ErdoğanDavutoğlu bugünkü Suriye çıkmazında büyük katkıları olan kişilerdir. “Yakında Esad gider, biz de Şam’da şükür namazı kılarız” diyen Tayyip Erdoğan, Esad Şam’da otururken apar topar, Suriye içindeki vatan toprağını tahliye etti. Türbenin sınırımızın hemen dibine taşınması kimseyi kandırmasın! Artık Süleyman Şah’ın simgesel türbesinin hukuki dayanağı yoktur. O türbe sınırdan taş atımı mesafedeki yeni yerinde duruyorsa eğer, Suriye ordusunun kendi topraklarının tümünü koruyacak durumda olmamasındandır. Ortada ibret alınması gereken bir durum var. Bir ülkenin ordusu, onun topraklarını koruyacak gücü yitirirse, o ülkenin başına her şey gelebilir! Tarih ulusal orduların, kendi halkları yenilmediği sürece yenilmeyeceğinin örnekleriyle doludur. O zaman bir toplum, ordusu kendi halkıyla ve devletiyle savaşma durumunda kaldığı zaman yenilebilir. Bir ordunun halkıyla savaşması halinde galip gelmesine imkân yoktur. Bir devletin ordusuyla cengi de, galibi olmayan bir savaş olacaktır. HHH Suriye bu olgunun çarpıcı örneği, Suriye’deki savaşın da bir galibi olmayacaktır. Bu gerçeği komşumuzda yaşayarak görüyoruz. Ordusuyla savaşan bir devletin encamını, kendi içimizde de yaşayarak görmememizi temenni ederim. Şimdi bu da nereden çıktı, diye sormayın! Malatya’daki uçak kazası bu konuda önemli bir gösterge. Ergenekon ve Balyoz davalarıyla bir kumpasa kurban edilen TSK’nin, gerek kara, gerek deniz, gerekse Hava Kuvvetleri’nin bunlardan hiç etkilenmediklerini sanmak saflıktır. Nitekim Saygı Öztürk Malatya’daki kazadan sonra 2627 Şubat günkü Sözcü’deki haber ve köşe yazısında bu noktaya parmak basıyor. Saygı Öztürk, son beş yılda Hava Kuvvetleri’nden tam 824 pilotun ayrıldığını belirtiyor. Muvazzaf veya emekli mensuplarınca belkemiğinin kırıldığı söylenen Deniz Kuvvetleri’nde de durum pek farklı değil. Son zamanlarda gayet planlı bir şekilde TSK’nin tasfiyesi operasyonu yürütülmüş bulunmaktadır. Siz bakmayın içeride, tutuklu kimsenin kalmamış olmasına! Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda amaçlanan TSK’yi tasfiye etmekti ve amaca ulaşılmış, tasfiyeler sağlanmıştır. Olaya bu açıdan bakıldığı zaman korkunç bir gerçekle karşı karşıya bulunmaktayız. HHH Ortadoğu her zaman kaynayan bir kazandı, ama şu sıralarda daha da karışık bir durumda. Ortadoğu’da sınırların kırılgan olduğu aşikârdı, ama şu sıralarda daha da açık bir gerçek. Böyle bir ortamda, biraz da bunların sonucu olarak yepyeni bir tehdit unsuru daha katıldı, Ortadoğu karmaşasına: IŞİD. Günümüzde Ortadoğu denklemleri eskiye oranla daha karmaşık faktörlerin de katılmasıyla, daha güç çözülür hale geldi. Türkiye böyle bir ortamı yaşıyor. Bölgesel sorunlarının yanı sıra kendi demokrasisinden kaynaklanan etnik sorunları da var. Bunların askeri yöntemlerle çözülmesi söz konusu değil. Çözüm siyasette. Uluslararası ilişkilerde de askeri çözümler değil amaç. Tabii ki iç politikada olduğu gibi, dış politikada da sorunların çözümünde ordunun vesayeti asla kabul edilemez. Ama caydırıcı gücü olmayanın politik çözüm üretme ve önerme yetisi de olamaz. Ordunun bir ulusun caydırıcı gücü olması için ne onun siyaset üzerinde vesayeti olmalıdır, ne de siyasetin onun üzerinde... Oysa Türkiye’de ordu vesayetini ortadan kaldırıyoruz derken, ordu üzerinde siyasi vesayet kumpasları kurulmuştur. Kimilerine sorarsanız, ordu yenilmiş, tuşa gelmiştir. Şu kritik ortamda herkesin ordusu var. Peki, ya bizimki ne halde?.. Orduyu tuşa getirdiniz ha? Aferin size!.. l Erdoğan, başkanlık sistemiyle ilgili açıklamaları nedeniyle Gül’e rest çekti ‘Türk tipi’ kavga Haberal’ın doktorlarının beraati istendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisinden önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlık sistemi konusundaki düşüncesine rest çekti, hükümet başkanı gibi konuştu. Erdoğan, “Türk tipi başkanlık sistemine karşıyım” diyen Gül’e, isim vermeden “Çok açık söylüyorum; Türk tipi başkanlık sistemi olmaz diyorlar, bal gibi olur. Neden olmazmış?” restini çekti. Erdoğan, Ankara’da valilerle buluştu. Her valinin bulunduğu kentin Hazreti Ömer’i olması gerektiğini belirten Erdoğan, sorunların kâğıt üzerinde değil, yerinde görülmesi gerektiğini kaydetti. Erdoğan, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamında bir kere daha siyasete girmeden duramadı. Erdoğan, muhalefet partilerine yönelik, “Her seçimde yenilirler, sanki yağmur yağmış gibi yarabbi şükür deyip yollarına devam ettiler” eleştirisini getirdi. Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun taşınması için yapılan Şah Fırat Operasyonu’na da değinen Erdoğan, kendisine, hükümete ve komuta kademesine yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Erdoğan, “Yeri 2 kez değiştirilen bir türbenin taşınmasını vatan hainliği olarak değerlendirenler, vatan kavramını bilmeyenlerdir. Vata Savcı: Ergenekon olmayan bir örgüt Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda valilere yemek verdi. (Fotoğraf: AA) Süleyman Şah eleştirisi nı satmak, oradaki açık gerçeğe rağmen kahraman askerlerimizi tehlikeye atmak olur. Bizi vatanı satmakla suçlayanların bu ülkeye verdikleri zararlarını anlatsam sokağa çıkacak yüzleri kalmaz” diye konuştu. Kendisinden önceki Cumhurbaşkanı Gül’ün, başkanlık sistemine ilişkin sözlerine yanıt veren Erdoğan, sert çıktı. Erdoğan, “Çok açık söylüyorum. ‘Türk tipi başkanlık sistemi olmaz’ diyorlar. Bal gibi olur neden olmazmış. Küba, Rusya, Arjantin hepsinin farklı sistemleri var. Bir arı maharetiyle şöyle çiçeklerden nasibimizi alalım, kendi balımızı yapalım. İşte bizim başkanlık sistemimiz der geleceğe yürürüz” değerlendirme sini yaptı. “Yeni Türkiye”nin inşa edileceğini savunan Erdoğan, “Tek parti döneminin hastalıklı yapısını teşvik etmek isteyenler hüsrana uğrayacaklardır” dedi. Erdoğan, Meclis’te görüşmeleri süren İç Güvenlik Yasa Tasarısı’na da hükümetten daha çok sahip çıkmayı sürdürdü. Erdoğan, şöyle konuştu: “İstediği kadar engellesinler bu yasa er veya geç çıkacak. Eli sopalı, maskeli gruplar görmek istemiyoruz. Erkeksen erkek gibi dolaş ne kadın eteğiyle dolaşıyorsun. Gösteri hakkını kullanmak başka bir şey. Basın bildirisi bahane, bin kişiyle basın bildirisi mi olur? Git salon kirala orada oku. Bizim devletin gücünü ortaya koymamız lazım.” ‘Bal gibi olur’ ‘İstediği kadar engellesinler’ İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında yargılanan Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın taburcu olabileceğini gösteren raporu gizleyerek hastanede kalmasını sağladıkları iddiasıyla doktorların yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, sanıklar hakkında beraat ka M. Haberal rarı verilmesini istedi. Mütalaada “Ergenekon terör örgütünün varlığının mahkeme kararıyla tespit edilemediği, olmayan örgüte yardım da edilemeyeceği” ifadeleri dikkat çekti. İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde görevli 4 doktorun da aralarında bulunduğu 8 kişinin “terör örgütüne üye olmaksızın yardım ettikleri” gerekçesiyle yargılandığı İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya dün devam edildi. Savcı Sait Kunt, Ergenekon davasına bakan kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararının temyiz aşamasında olduğuna dikkat çekti. Duruşma 7 Nisan’a erteledi. Öz: Muhalif gazeteciyi davaya katmak istediler İstanbul Haber Servisi Bugün gazetesinden Nazlı Ilıcak’a konuşan savcı Zekeriya Öz, AKP’nin kendilerinden muhalif olan ünlü bir gazeteciyi Ergenekon soruşturmasına dahil etmesi yönünde istekte bulunduğunu söyledi. Ilıcak’ın “İsmini vermediğiniz kişi Emin Çölaşan olabilir mi?” sorusu üzerine Öz, “Şüphe üzerine dinlemeye alınmış, örgütsel bir irtibatı görülmediği için soruşturmaya dahil edilmemiştir” dedi. Öz, Gezi olayları sırasında, bir bakan yardımcısının kendisini arayarak “Başsavcım bu olaylara siz nezaret etseniz” dediğini belirtti. Öz’ün, “Hükümetin isteğini hemen yapan savcıları varmış onlara söyleyin, benim görev alanım belli cevabını verdim. ‘Hepiniz hükümetin savcısı değil misiniz’ diye sorunca ben hep devletin savcısı oldum. Teklifi reddettim” ifadesini kullanması dikkat çekti. İŞTE GÜL’ÜN ERDOĞAN’I KIZDIRAN SÖZLERİ Abdullah Gül 20 Şubat’ta cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlarken başkanlık sistemi ile ilgili olarak, şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Bu konuların bilinerek tartışılması çok önemli. Nasıl bir başkanlık? Çok önemli. Türk tipi bir parlamenter sistem yaşadık ve bunun sıkıntılarını gördük. Türk tipi bir başkanlık sistemi olmaması gerekir. Bir başkanlık sistemi olacaksa ABD’de olduğu gibi gerçekten kuvvetler ayrılığının açık seçik, sarih bir şekilde yazıldığı, her şeyin çok iyi tarif edildiği gelişmiş demokrasilerde hukukun üstünlüğüne dayalı şekilde olursa şüphesiz o da demokratik bir sistemdir.” Abdullah Gül C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle