18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2015 PAZARTESİ 4 HABERLER l Davutoğlu’nun ‘mücadele’ başlattığı ‘bonzai’li sahneyi RTÜK zararlı bulmadı AKP’li üyeler itiraz etti, atv’ye ceza kesilmedi FIRAT KOZOK ANKARA İktidara yakınlığıyla bilinen atv’de “Kaçak” adlı dizide, karakterlerden biri, diğerine rahatlaması için bonzai ikram etti. RTÜK İzleme Dairesi, kanala ceza verilmesini istedi. Ancak kurulun AKP’li üyelerinin itirazları nedeniyle karar alınamadı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, göreve geldikten sonra en önemli projelerinden biri olarak bonzai ile mücadeleyi gündeme getirmişti. atv’de salı günleri saat 20.00’de “+7” akıllı işaretiyle yayımlanan ve öldürülen oğlunun intikamını almak isteyen eski bir polisin mafyaya karşı verdiği mücadeleyi anlatan dizinin 13 Ocak’ta yayımlanan bölümünde, televizyonların birbirleriyle centilmenlik anlaşması yaparak, adını bile kullanmaktan kaçındığı bonzai kelimesi açıkça kullanıldı. İzleme ve Değerlendirme Dairesi, raporunda bonzainin çocuklar ve gençler için çok büyük bir tehlike olduğuna işaret ederken “Bu toplumsal sorunla mücadelede başta televizyonlar olmak üzere basın yayın kuruluşlarının halkı bilgilendirici, eğitici ve bilinçlendirici nitelikte yayın yapması gerekirken, anılan yayın kuruluşunun yukarıda deşifresi verilen senaryonun sorumluluk anlayışından uzak olduğu ve çocukların ve gençlerin de ekran başında oldukları erken saatlerde ekrana getirilmesinin de yayıncılığın sorumluluğu ilkesi ile bağdaşmadığı düşünülmektedir” dedi. Daire, raporunda kanalın ce Daire ceza istedi zalandırılmasını istedi. Ancak Üst Kurul’da yapılan oylama sonucunda karar alınamadı. Başkan Davut Dursun ile birlikte CHP’li iki üye Ali Öztunç ve Süleyman Demirkan ve HDP kontenjanından seçilen üye Ahmet Yıldırım cezadan yana tavır alırken, AKP’li 3 üye cezaya karşı çıktı. Karar yeter sayısı olan 5 oya ulaşılamadığı için karar alınamadı. Tabloya tepki gösteren Demirkan, “Sayın Davutoğlu, başbakan olduktan sonra en önemli toplumsal proje olarak uyuşturucuyla mücadeleyi gündeme taşımıştı. Bu uyuşturucu madde yüzünden çok büyük acılar, trajediler yaşanıyor. Böylesine bir konuda bir devlet büyüğünün damadı o kanalda söz sahibi diye ceza konusunda tereddüt gösterilmesi inanılmaz bir aymazlık” dedi. DİZİDEKİ DİYALOG ŞÖYLE GELİŞTİ: Ertan (Tülay’ın sevgilisi): Sen neredesin bakayım ses geliyor arkadan falan. Tülay: Ben bir bardayım içiyorum. Şu anda yanımda da Berkay var, dans ediyoruz birlikte. Yani kafa dağıtıyorum. Ertan: Ne Berkay’ı lan. Berkay kim, neredesin? Tülay: Ne oldu değere mi bindim böyle söyleyince? Ertan: Lan soruma cevap ver neredesin. Bekle ulan orada hemen geliyorum oraya. Berkay ne lan, Berkay ne, Berkay kim lan? Berkay: Şu bahsettiğin psikopat sevgilin mi? Tülay: Evet birazdan gelir. Eğer yaşamak istiyorsan gitmen gerekiyor hemen. Berkay: Gitmeden bir iyilik yapabilirim sana. Seni rahatlatacak, bu anlattıklarını unutturacak bir şey. Tülay: Neymiş? Berkay: Bonzai. Kullandın mı daha önce? Tülay: Hayır. Berkay: O zaman mutlaka denemelisin. (Pantolonunun cebinden beyaz bir kâğıda sarılı paket içinde bonzaiyi çıkartarak masanın üzerine koyuyor.) Sokrates Kazandı… Yunanistan’da seçimleri genç lider Aleksis Çipras kazandı. Aslında kazanan Sokrates döneminden beri yaşayan “akıllı cesaret” kültürüdür. Bilineni eleştirmeye, kabul edileni sorgulamaya dayanan Sokrates kültürü genç siyasetçinin kişiliğinde zafer kazanmıştır. (Geçen hafta yayımlanan “Sokrates’in Ölümü” başlıklı yazımda doğum ve ölüm tarihleri yer değiştirmiştir. Bana ait olan bu yanlışı düzelten dikkatli okurlarıma teşekkürü borç biliyorum.) Sokrates’in doğum tarihi vardır ama ölüm tarihi olmamalıdır, çünkü bu büyük düşünür her zaman yaşamaktadır. Nedir “akıllı cesaret?” Nedir, “bilineni eleştirmek?” Nedir, “kabul edileni sorgulamak?” İşte, bizim “özgür akıl” dediğimiz, “özgür cesaret” dediğimiz şey budur. Yunanistan’da başbakan olan genç lider, bütün tabulara cesaretle karşı çıkmaktadır. Nedir bu tabular? “Dünyayı yöneten büyük sermayedir” önkabulüne karşı çıkmaktadır. “Büyük sermayeye karşı çıkılmaz, dedikleri yapılır” dogmasına karşı çıkmaktadır. Büyük devletlerin borçlandırıp ekonomiye el koyma tutumuna karşı çıkmaktadır. Bin yılların Ortodoks dogmasına karşı çıkmaktadır. İnancının olmadığını açıklamakta, kravat takmamaktadır. Eski Yunan kültürünü, sonradan yeniden canlandırılan “özgür akıl toplumu” olan Aydınlanma kültürünü ülkesinde yaşam biçimi olarak iktidara getiren bir lider görüyoruz. Emperyalist kapitalist küresel egemenliğe meydan okuyan gerçek sosyalist bir liderin başarısını görüyoruz. Bu lider başarılı olacak mıdır? Bu meydan okuma, çağın egemenleri tarafından nasıl karşılanacak, hangi manevralarla uğraştırılacaktır? Bunu göreceğiz. Ama, bu başarı kendi başına büyük bir olgudur. Bu genç liderin ve 10 milyonluk bir ülkenin yaşadığı büyük bir tarihsel değişimdir. Heyecanla değil, “akıllı cesaretle” değerlendirilmesi gereken bir değişimdir bu. HHH Türkiye’de egemen olan siyasal anlayış, “din eksenli bir toplum yaşamı”nı hedefleyen, ekonomiyi de “borç ekonomisi” ile vatandaşın sırtına yükleyen, fakirleştirilen halk kesimlerini de “sadaka ekonomisi” ile kendine bağımlı kılan bir uygulamadır. Osmanlılık özlemi de Osmanlı’yı anlamayan, onu “kılıç kalkan başarısı” sanan, kendi içine kapalı bir kibirle dünyaya bakmayı “güçlü irade” belleyen bir yanılgıdan ibarettir. Tersine, Osmanlı, kılıç zoruyla da olsa gittiği bütün ülkeleri kendi yaşamları içinde tutmuş, onlardan aldığı her şeyi kendi kültürüne katarak zenginleşmiştir. Osmanlı, dogmalardan uzak kaldığı sürece başarılı olmuş, kültürünü genişletmiş, dogmalara teslim olduktan sonra gerilemiş, sonra da çökmüştür. Kibirle baktığı topluluklara yenilmiş, güçlü ordusu gerilemiş, sonuçta, parçalanıp paylaşılmıştır. İşte tam o sırada, genç bir dâhi, Mustafa Kemal ortaya çıkarak bu enkazdan yeni bir Cumhuriyet kurmuştur. Atatürk, her zaman kazanan “akıllı cesaret”in temsilcisidir. O da Sokrates’in yolundan gitmiş, Aydınlanma kültürü ile bizim toplumumuzu tanıştırmıştır. HHH “Akılsız cesaret” de vardır. Hem de cüret denecek ölçüde pervasız bir cesaret türüdür bu. Kimi zaman kazanır da... Şaşırtıcı başarılar elde eder. Ama işte, fark oradadır ki, bu başarıların sonu kötü biter. “Akılsız cesaret” baş döndürür, sarhoş eder, sahibini kibirle doldurur, gerçeklere karşı körleştirir. Buna karşı çıkan “ürkek akıl” da başarı kazanamaz. “Ürkek akıl”, kendini ortaya koymaktan kaçınır, ötekine gizlice özenerek onun güdük bir benzeri olmaya çalışır ve elbette kaybeder. Ne mi yapmalı? HHH Bir: Tarihin doğrularını temsil etmeli. İki: Bu doğruları “akıllı cesaretle”, büyük bir güçle ortaya koymalı. Üç: Hiç kimsenin taklidi olmamalı, kendinin aslı olmalı. Dört: Mutlak kazanmayı hedeflemeli ve kazanmalı. Kazanılır. Kazanılmalıdır. Kazanılacaktır. Çünkü “tarihin doğruları” hep kazanır. Belki er, belki geç, ama mutlaka… Adalet Komisyonu’nun CHP’li üyelerinden Askeri Hâkimler Kurulu itirazı: Yargı bağımsızlığına aykırı FIRAT KOZOK ANKARA Askeri hâkim ve savcıları atamak için Milli Savunma Bakanı başkanlığında Askeri Hâkimler Kurulu oluşturulmasını, kurulun da Milli Savunma Bakanı’nın önerdiği 4 askeri hâkimle çalışmasını öngören yasa tasarısı CHP’nin tüm itirazlarına karşın Adalet Alt Komisyonu’ndan geçti. CHP’nin 3 komisyon üyesi, hazırladıkları şerhte tasarıyla öngörülen düzenlemelerin anayasadaki “kuvvetler ayrılığı” ilkesine aykırı olmasının yanı sıra, yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağı, hâkimlerin bağımsız oldukları yönündeki ilkelerle de ters düştüğünü vurguladı. CHP, düzenlemenin askeri hiyerarşiyi de bozacağı uyarısında bulundu. Askeri Hâkimler Yasası ile ilgili tasarının Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri, alt komisyonun kabul ettiği metin esas alınarak yapıldı. CHP’nin tasarıya ilişkin uyarılarını kulak ardı eden iktidar grubu, tasarıyı alt komisyondan geçirdi. CHP’nin 6 komisyon üyesi, hazırladıkları şerhte tasarının beraberinde getirdiği sorunları tek tek sıraladı. CHP’nin muhalefet şerhinde şunlar kaydedildi: 4 Öyle bir yapı düşünülmüştür ki 5 kişiden oluşacak bu kurulun başkanı Milli Savunma Bakanı olacaktır. Kurulun diğer dört üyesini ise başbakan, Milli Savunma Bakanı’nın önereceği birinci sınıf hâkimler arasından seçecektir. Bu kurulun gündemini bakan tek başına belirleyecektir. 4 Bu kurula, bakanın önereceği alt rütbeli askeri hâkimlerin seçilmesi halinde, bu üyeler kendilerinden kıdemli askeri hâkimlerin tayin, ceza ve terfi gibi işlemlerinde söz sahibi olacaktır. Bu durum, askeri düzeni/hiyerarşiyi olumsuz etkileyecektir. Kılıçdaroğlu Kuşadası’nda akademisyenlerle buluştu. Heyette bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, Cumhurbaşkanı’nın kızı Sümeyye Erdoğan’ın isminin milletvekili adayları arasında geçmesine, ‘1725 Aralık’tan sonra Sümeyye Erdoğan için dokunulmazlık ihtiyacı kesin var’ dedi. CHP’den Sümeyye Erdoğan tepkisi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, akademisyenlerle Kuşadası’nda bir araya geldi. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda, CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP’li Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, CHP İzmir milletvekilleri Aytun Çıray, Mehmet Ali Susam, il örgütü ve ilçe belediye başkanları tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, ardından karayoluyla, Kuşadası’na geçti. Açıklama yapmayan ve basın mensuplarından da soru kabul etmeyen Kılıçdaroğlu, doğrudan toplantıya geçti. Bu sırada otel önünde Kılıçdaroğlu’nu karşılayanlar, CHP liderinin omuzlarına yerel halkın kullandığı poşuyu örttü. Toplantıda, Kılıçdaroğlu’na, CHP genel başkan yardımcıları Bülent Tezcan, Sencer Ayata ve Bülent Şenatalar da eşlik etti. Toplantıyı düzenleyen 25 akademisyenin, Türkiye’deki, ekonomik, politik ve sosyal gelişmelerle ilgili bir süredir sürdürdükleri araştırmaların sonuçlarını aktardığı öğrenildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın isminin de milletvekili adayları arasında geçmesiyle ilgili olarak değerlendirmede bulunan Tezcan, “1725 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sürecinden sonra bir dokunulmazlık ihtiyacı kesin. Sümeyye Erdoğan için hatta Bilal Erdoğan için. Önümüzdeki dönem, ona dönük bir önleme olabilir. Bunu düşünüyor olabilirler” diye konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, İzmir’deki ziyareti sırasında, kentte Başbakanlık ofisi açacaklarını açıklamasına değinen Tezcan, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan’ın bütün yetkilerini kullandığı için, Ankara’da Başbakanlık’a Cumhurbaşkanı fiilen el koymuş durumda. O yüzden Başbakan kendisine İzmir’de bir çocuk bahçesi açma peşinde. Ankara’da Başbakanlığı kaptırınca, kendisine burada bir başbakanlık alanı açma çabasında diye düşünüyorum. Komik bunlar, hepsi Türkiye’nin anayasal sistemiyle izah edilebilecek şeyler değil” dedi. 4 Kurul üyelerinin dört yıllık görev sürelerinin sonunda yeniden seçilmeleri tasarıda hüküm altına alınmıştır. Bu da dört askeri hâkim üyenin yeniden seçilmek için kararları alırken bakanın sözünden dışarı çıkmamalarına neden olacaktır. 4 Tasarı ile oluşturulmak istenen bu kurul, üstleneceği görevler itibarıyla askeri yargıyı istediği gibi kontrol edebilecek ve istediği gibi de düzenleyebilecektir. 4 Mevcut kanundaki uyarma ve kınama cezalarının MSB tarafından verilmesinin AYM tarafından iptal edilmesinden sonra, bu cezalara ilave olarak bu tasarı ile öngörülen (madde/9) çok daha ağır nitelikli (kademe ve derece ilerlemesinin durdurulması, yer değiştirme ve meslekten çıkarma) cezaların, yargılamanın taraflarında; askeri hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda güvensizlik ve şüphe uyandırabilecek yapıdaki bir (MSB ve onun seçtiği 4 üyeden oluşan) kurul tarafından verilmesi, hükmün hâkimlik teminatı ve mahkemelerin bağımsızlığına aykırı görülerek bir kez daha Anayasa Mahkemesi tarafından iptaline neden olabilecektir. 4 Mutlaka HSYK benzeri bir kurulun oluşumu düşünülecek ise kurulun oluşumunda, yargılamanın taraflarında askeri hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda güvensizlik ve şüphe uyandırmayacak bir yapı öngörülmelidir. 4 Tasarıyla öngörülen Askeri Hâkimler Kurulu’nun yapısı ve askeri yargının idari yapılanmasında Milli Savunma Bakanı’na verilen yetkiler, anayasanın başlangıç kısmında yer alan ve “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olan “kuvvetler ayrılığı” prensibi ile anayasamızın, yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağına ilişkin 9. maddesine; hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları, hiçbir organ, makam, mercii veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceğini düzenleyen 138. maddesine; hâkimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler, hükmünü içeren 140/2 maddesine; askeri yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askeri hâkimlerin özlük işleri, askeri savcılık görevlerini yapan askeri hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre düzenlenir, hükmünü içeren 145/son maddesine açıkça aykırılık teşkil edecektir. dışarı çıkamazlar’ ‘Bakanın sözünden FİGEN YÜKSEKDAĞ ‘Şengal ve Kobani kadınların zaferidir’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) hafta sonu Diyarbakır’da düzenlediği birinci kongrenin ardından DÖKH’nin feshedilerek, Özgür Kadın Kongresi (Kogreya Jinen Azad) adı altında yeni bir örgütlenme modeline geçilmesine karar verdi. Kongrede konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, kadının özgürleşmesinin öneminin Rojava devriminde görüldüğünü ifade etti. Yüksekdağ, “Kürt kadın devrimi, sadece bir Kürtlük tanımına sıkıştırılamayacak kadar tarihsel bir değer açığa çıkardı. Kadınlar olarak bugün evrensel siyasetin diliyle konuşuyoruz. Eğer bir hareketin merkezinde kadın iradesi varsa, kadının siyasi öz gücü varsa karşısında en büyük, en donanmış ve en güçlü ordular bile dayanamaz. Tıpkı Kobani’deki gibi, Şengal’deki gibi. İnsanlık olarak büyük bir kazanımı elde etmenin sevinç ve coşkusunu hep birlikte yaşadık. Bu zaferi armağan eden Kobani ve Rojava’da direnen kadınlardır” dedi. Kobani’de geçen yıl ekim ayında IŞİD’e karşı canlı bomba eylemi yaparak yaşamını yitiren Arin Mirkan’ı anan Yüksekdağ, bunun kadın devriminin bir yansıması olduğunu söyledi. Kongrede “kadın anayasası” oluşturduklarını belirten DBP Tunceli İl Başkanı Melek Dolaz da bunun önemli bir adım olduğunu vurguladı. BAŞBAKAN, PARTİSİNİN AFYONKARAHİSAR VE DENİZLİ’DEKİ İL KONGRELERİNE KATILDI ‘Anayasaya açıkça aykırı’ ‘Türkiye’yi ıslah ettik’ AFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP iktidarına yönelik Osmanlıca ve Osmanlıcılık eleştirilerine sert çıktı. Davutoğlu, “Bu ülkede herkes Selçuklu torunudur, Osmanlı evladıdır, Cumhuriyet çocuğudur. Bizim olduğumuz yerde kimse bize Cumhuriyetçilik dersi veremez. Bizim olduğumuz yerde kimse Osmanlı’ya, Osmanlıcaya hakaret edemez” dedi. Partisinin Afyonkarahisar Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen il kongresine katılan Davutoğlu, sözlerine “Afyon hapishanesinde kalan, yazdıklarıyla zulme karşı duran, ülkemizi aydınlatan Bediüzzaman Hazretleri’ne selam olsun” diyerek başladı. “AKP’yi kurduğumuzda, hortumlanan bankalar etrafa necaset saçıyordu. Demokrasi kokmuştu. Ülkenin başbakanı, ülkenin Genelkurmay Başkanı’ndan bahsederken, eliyle apoletleri işaret ederek, sembol dili kullanıyordu. Milli irade yerle bir olmuştu” diyen Davutoğlu, o günlerin Türkiye’sini ıslah ettik, milli iradeyi egemen kıldık diye konuştu. Davutoğlu, “Artık size gurur veren bir Türk demokrasisi var. Şerefli Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, şeref vazifesini en iyi şekilde yapıyor. Her hafta, hem ben, hem Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Genelkurmay Başkanımız ile bir araya gelir, ‘savunma sanayiimiz ne olacak, milli savunmamız nasıl gerçekleşecek, güvenlik risklerini nasıl yeneriz’ diye baş başa konuşuyoruz, planlamalar yapıyoruz” diye konuştu. “Cihan devleti” söylemlerine yönelik eleştirilere sert tepki gösteren Davutoğlu, “Kastettiğimiz şey açıktır: Başı dik bir milletin, küresel güç olması idealidir. Bu ülkede herkes Selçuklu torunudur, Osmanlı evladıdır, Cumhuriyet çocuğudur. Bunları birbirinden kimse ayıramayacak. Bizim olduğumuz yerde kimse bize cumhuriyetçilik dersi veremez. Bizim olduğumuz yerde kimse Osmanlı’ya, Osmanlıcaya hakaret edemez” diye konuştu. Daha sonra Denizli’ye geçe Davutoğlu yurttaşlara seslendi. Davutoğlu şu ifadeleri kullandı: “Gezi provokasyonlarıyla 2013 Mayısı’nda durduramadıkları Türkiye’yi Ak Parti’yi 1725 Aralık kumpaslarıyla bu paralel çeteyle durdurmaya kalktılar. Milletin hayır hasenadıyla ve onu istismar ederek yola çıkan bir çete, bu sefer içerideki işbirlikçileri ve dışarıdaki işbirlikçileriyle Türkiye’nin seçilmiş hükümetine karşı darbe teşebbüsüne kalkıştılar. O dönemin başbakanı dedikleri Recep Tayyip Erdoğan, bugünün cumhurbaşkanı. Paralele karşı biz milletle omuz omuzayız. Paralel kimlerle omuz omuza? Doğu ve Güneydoğu’da HDP ile omuz omuza geldiler. Batıda CHP ile omuz omuza geldiler. Diğer yerlerde MHP ile.” Fotoğraf: AA Dışişleri 10 Kasım notasını tarihini gizledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 10 Kasım’ın Türkiye için bir yas günü olduğunu büyükelçiliklere 5 gün sonra anımsatan Dışişleri, notanın tarihini açıklayamadı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 10 Kasım öncesinde nota gönderilmediği ve bu notanın gecikmeyle enota sistemine eklendiği iddialarına “Enota ile bildirildi” yanıtı verdi. Ancak söz konusu notanın 14 Kasım günü sisteme konduğuna değinmedi. Cumhuriyet, daha önce, her yıl 10 Kasım öncesinde Türkiye’deki misyona gönderdiği notada bayrakların 09.05’ten itibaren gün batımına kadar yarıya çekilmesini isteyen Dışişleri Bakanlığı’nın bu yıl nota göndermediğini duyurmuştu. Cumhuriyet’in haberi üzerine yabancı misyonla iletişimin sağlandığı “enota” sistemine 14 Kasım günü saat 17.00 civarında, her yıl yollanan bayrak notası eklenmiş, bu haber de 21 Kasım 2014 tarihli gazetemizde yer almıştı. Dışişleri Bakanlığı hatasını 5 gün gecikmeyle düzeltirken konuyu TBMM’ye taşıyan CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın soru önergesine yanıt veren Çavuşoğlu, geciken notanın tarihini gizledi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle