Katalog

SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2015 SALI 4 HABERLER ‘13 Şubat’ta ders yok’ diyerek herkesi uyarı boykotuna çağıran Birleşik Haziran Hareketi: Seçilmiş Atanmış Bilmem siz Tayyip Erdoğan’ın “Fidan’ın adaylığına olumlu bakmıyorum” sözlerini inandırıcı buldunuz mu? Ben affınıza sığınarak, buna inanamadığımı söylemek zorundayım. Ne yani kupon arazinin satış ve tahsisi konusunda bile “Beyefendi”ye sorulmadan hiçbir şey yapılmamasının tembih edildiği bir düzende, Hakan Fidan Cumhurbaşbakan’dan güvence almadan kendi kendine istifa ederek MİT’in başından ayrılacak ve milletvekilliğine soyunacak. Güldürmeyin! Bizde, milletvekilliği seçimle değil atamayla olur. Daha istifa haberi geldiği anda herkes biliyordu ki, Hakan Fidan’ın milletvekilliği olmuş bitmişti. Gerisi formaliteydi. Neden? Çünkü Hakan Bey’in milletvekilliğine atanma kararı çıkmıştı. Koca MİT’in başı Hakan Bey, tepeden atanma kararı olmadan maceraya atılacak kadar saf mı? Şimdi denebilir ki, Cumhurbaşbakan bu sözleriyle, atama benim yetkimde değil, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndadır, demek istiyor. Ne olur, güldürmeyin! AKP’nin görünürdeki Genel Başkanı ve sade Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun tabii ki o kadar yetkisi olacak, Cumhurbaşbakan’a çok ters isimler olmamaları kaydıyla, bir veya birkaç milletvekilini atama yetkisi, tabii ki vardır. O kadar da olsun artık! Ama Hakan Fidan gibi anahtar bir kişi konusunda yetki Cumhurbaşbakan’dadır. HHH Hakan Fidan gibi son derecede önemli bir kişinin, son derecede yaşamsal görevinden istifa ederek, milletvekilliğine atanmasında karar makamının Tayyip Bey’den başkasının olabileceğini düşünmek saflıktan da öte bir davranış olur. Onun için izin verin de, Hakan Bey’i milletvekili atayanın, yarın öbür gün daha da önemli görevlere atayacak olan Tayyip Erdoğan olduğu yönündeki görüşümü bir kez daha inançla yineleyeyim. 2015 Türkiyesi’nde bu gibi önemli atamaların yeri Ak Saray’dır. Bir de Tayyip Bey’in Hakan Fidan’ın milletvekilliğine olumlu bakmamasına rağmen, MİT Müsteşarı’nın elindeki kimi bilgi ve belgeler karşısında çarnaçar sessiz kaldığı görüşü var ki, bunu dillendirdiğiniz takdirde, kafanızı komplo teorilerine fazla takıp zedelediğiniz izlenimini doğurursunuz. Bütün bu olaylar içinde benim en çok garibime giden de saygın gazetelerimizden birinin, konuyla ilgili pazar günkü manşeti oldu. Manşet aynen şöyleydi: “Atanma değil, seçilme zamanı.” Altında da şunlar yazıyordu: “MİT Müsteşarı’nın bürokrat olarak değil, milletin temsilcisi olarak siyasetin içinde olmayı tercih ettiği belirtiliyor.” Manşeti yadırgadım, çünkü hem eski MİT Müsteşarı, hem de o gazetenin tecrübeli mensupları bilirler ki, bizde milletvekilliği de MİT Müsteşarlığı gibi, atanmayla olur. HHH Bir zamanlar liboş takımının çok fazla üstünde durduğu bir kavram vardı: “Atanmışlar ve Seçilmişler.” Onlara göre atanmışlar hiçbir şekilde seçilmişleri denetleyemezlerdi. Demokrasinin hassas dengeler sistemiyle de çelişen bir ipe sapa gelmez görüşü şimdi tartışacak değiliz. Yalnızca bir noktaya değinmekle yetineceğim. Teori Türkiye için baştan yanlıştı, çünkü seçilmişler denenler de aslında atanmışlardı. Kısa süren siyasi yaşamında politika sahnesinde çok olumlu izler bırakmış eski Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu’nun da belirttiği gibi, “hatta atanmışların atanma ölçütleri, seçilmişlerin atanma ölçütlerinden çok daha nesnel olmaktaydı genelde”. Seçilmişlerin atanmaları konusuyla ilgili en çarpıcı örneklerden biri de bizzat Hakan Fidan’dır. Hakan Fidan’ı MİT’e atayan irade ile milletvekilliğine atayan irade aynı iradedir. Burada seçmenin işlevi ise hukuki işlemin tekemmülü için gerekli formaliteyi yerine getirmekten başka bir şey değildir. Allah aşkına şu atanmışlarseçilmişler tuzağına tekrar tekrar düşmeyelim! Çocuğa cehennemi anlatamazsın ÖZLEM YÜZAK Liderler üzerinde değil de fikirler üzerinde uzun erimli bir mücadele hareketi olarak tanımlıyorlar kendilerini Birleşik Haziran Hareketi’nin (BHH) üyeleri. Ve 13 Şubat boykotundan sonra da bu iş bitmeyecek diyorlar...“Cinlerden, cehennemden bahsederek küçük beyinlerin korku ile doldurulmasına izin vermeyeceğiz. 6 yaşındaki çocuğa cehennemi anlatamazsın. Müzik derslerinde bile ilahilerin öğretildiği bu sistemin zararlarını tüm topluma anlatmaya kararlıyız.” Alevi örgütleri, Eğitim Sen ve BHH’nin laik ve bilimsel eğitim çağrısına uyan on binlerce kişinin pazar günü Kadıköy Meydanı’nda gerçekleştirdiği mitingin ertesi günü buluşuyoruz BHH’nin yürütmedeki üyeleri ile. “Evet laik eğitim ile başladık mücadeleye, en önemlisinin bu olduğunu düşünüyoruz ama arkası gelecek” diyorlar. Ve sıralıyorlar: Metal işçilerinin grevi, iş kazaları daha doğrusu iş cinayetleri, İç Güvenlik Yasa Tasarısı.. “Yani saldırı her taraftan geliyor” diyerek ekliyorlar: “Belki çok daha değişik eylemlere hazırlanacağız, bu yaratıcılık süreci de aynı zamanda... Örneğin Soma’da 301 canın yittiği maden faciasının yıldönümü kapıda..” Bu ayın sonunda ise toplanarak 7 Haziran seçimlerine ilişkin bir tutum belirleyeceklerini söylüyorlar. BHH, 43 ilden 137 meclisten gelen 1500 delegeyle oluşturduğu Türkiye Meclisi’nde aldığı kararlarla boykot ve sokak eylemlerine başlayacağını duyurmuş ve AKP’ye karşı kurulacak ilk barikatın gericileştirme ve dinselleştirmeyle karşı karşıya kalan eğitim alanında kurulacağı açıklanmıştı. “Laik ve bilimsel eğitim için 13 Şubat’ta ders yok” kampanyası ise sadece bir başlangıç. “Hiç de kolay değil” diyorlar, itiraz edebilmenin bile cesaret işi haline geldiği Türkiye’de okulu boykot etmek. Ama Alevi örgütlerinin ve Eğitim Sen’in ortak destekleri de olduğu için umutlu oldukları okullar da yok değil. Velileri örgütlemek, alternatif dersler ve eği Sadece başlangıç tim programları hazırlamak BHH’nin bu konuda atacağı diğer adımlar. Çağrıları ise son derece açık: “13 Şubat günü uyarı boykotu yapacağız. Çocuklarımızı okula göndermeyeceğiz, liseli gençler olarak okullarımızda ders yapmayacağız, öğretmenler eğitimciler olarak derslere girmeyeceğiz. AKP’nin kitaplardan attığı, yok saymaya çalıştığı güzellikleri çocuklarımızla paylaşacağız. Bilimsel eğitimin örneklerini vereceğiz. Biliyoruz ki laik ve bilimsel eğitimin yerini dinselleştirilmiş bir eğitimin, ortaokul ve liselerin yerini imam hatiplerin aldığı bir ülke gerilemeye mahkumdur. Böyle bir gidişin sonunda insanca yaşam da, adalet ve eşitlik de, kardeşlik de hayal olur.” Erdoğan ilk kez tweet attı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlığı döneminde “Twitter denilen bir bela var. Abartı, yalanın daniskası burada. Sosyal medya denilen şey şu anda toplumun ve toplumların bana göre baş belasıdır” sözlerini kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Twitter’dan bireysel olarak ilk mesajlarını attı. Erdoğan, Twitter hesabı (@RTErdogan) üzerinden “Sigara, hem içen kişinin hem içildiği ortamdaki diğer masum bireylerin sağlığını tehdit eden sinsi bir zehirdir. Dünyada her yıl 6 milyon insan, sigara kullanımından, 600 bin kişi de sigara içmediği halde sigara dumanından dolayı hayatını kaybediyor. Sağlıklı nesiller için, ülkemizin aydınlık geleceği için sigara başta olmak üzere tüm zararlı alışkanlıkları hayatımızdan çıkaralım!” diye yazdı. Gökçek hakkında suç duyurusu n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticilerinin, Twitter paylaşımları ve açıklamalarıyla “can güvenliklerini tehdit ettiği” iddiasıyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulunduğu bildirildi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, yaptığı yazılı açıklamada, Gökçek hakkında daha önce de suç duyurusunda bulunduklarını, ancak bakanlığın soruşturma izni vermediğini ifade etti. Candan, “Gökçek açıkça, oda yöneticilerimizin can güvenliğini tehdit etmektedir. Temsil ettiğimiz şube yöneticilerini de hedef haline getiren bu tutum suç teşkil ettiği için bu kez kurumsal suç duyurularının yanında, yönetim kurulu üyeleri olarak da suç duyurusunda bulunduk” ifadesini kullandı. C M Y B