28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ŞUBAT 2015 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Yanlış anlama olmasın Türkçe konuşuyorum u TCMB Başkanı Başçı, “G20 Gündemi” konferansında İngilizce sunumunu yarıda keserek “Yanlış anlamalara neden olmasın diye bu üç mesajı Türkçe vermek istiyorum” dedi ve bankayı eleştirenlere Merkez’in görevleri ve büyümenin sorumluluğunun kime ait olduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP çevrelerinin “büyümeyi canlandırmak için faizi indir” baskıları nedeniyle piyasalarda “yerinde olmak istenmeyecek” adam ilan edilen Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, kendisine gelen eleştirilere Türkiye’nin G20 Dönem Başkanlığı dolayısıyla düzenlenen konferansta yanıt verdi. Uluslararası Finans Enstitüsü tarafından düzenlenen konferansta İngilizce yaptığı sunumu yarıda kesen Başçı, “Şimdi şu üç mesajı doğru anlaşılması için Türkçe vereceğim” dedi ve Merkez’in görevBaşçı AKP’nin ara topleri ve hükümetin bülantı ısrarıyla ilgili ise “Petyüme üzerindeki sorumlulurol fiyatlarındaki değiğunu şu sözlerle anlattı: şim ve döviz kurların“Yüksek enflasyon ve defdaki oynaklığın enflaslasyon büyümeyi zayıflatabiyon üzerindeki net etkilen unsurlardır. Merkez bansini görebilmek için aylık izleme yapmak dakaları açısından büyümeyi ha sağlıklı” dedi. desteklemenin en önemli yolu fiyat istikrarını sağlamaktır. Beşeri sermaye, istihdam piyasası, teknoloji, yenilikçilik ve fiziki altyapı alanında yapılacak reformlar Türkiye’nin büyüme potansiyelini artıra caktır.” Şeffaflık vurgusu da yapan Başçı, “Kararlı bir uygulama planınız var ise, bunun içinde şeffaflık ve tutarlılık varsa başarırsınız. Enflasyon düşerse faiz de düşer. Piyasalar ikna olursa faiz oranları daha da düşebilir” dedi Konuşması boyunca Bilkent Üniversitesi’ndeki hocalık dönemine sık sık atıfta bulunan Başçı, Erdoğan’ın “faiz inerse enflasyon da iner” tezinin yanlışlığını da ABD örneği vererek açıkladı: “Tarih bize yüksek enflasyon konusunda her zaman bir çözüm olabileceğini gösteriyor. 1970’li yıllarda ABD’de yüzde 12’leri aşan enflasyon oranı sıkı mali politikalarla 1 yılda düşürüldü. Böylece enflasyon düştüğü zaman reel faiz oranları da düşmüş oldu.” Özal’dan Fidan’a Kimin Adayı?.. Erdoğan’dan başlayarak, siyasisivil İktidarlarının yandaşlar korusuna sorun, sivil iktidar dönemine geçişte Özal’ın adaylığının 12 Eylül darbe yönetimine rağmen sivil iktidar oluşumu olduğunu anlatacakladır. Özal’ın seçimler öncesi Evren yönetimince adaylığının veto edilmesi öylesine medyatik algılama paketlemesinde allanıp pullanmıştır, bugüne kadar gelinen süreçte tartışılmaz olguymuş gibi pazarlanmıştır ki... Tarihi geçmişin gerçeklerini akıl süzgecinden geçirerek sorgulayamamış çoğunluk için gerçeklik payı var sanılır. Oysa tek gerçek Özal’ın ideolojik önderliğini yaptığı serbest piyasa düzeni, 24 Ocak kararlarının Türkiye’nin sol, sendikal örgütlülük dinamikleri, sosyal gelişimi içinde bu topluma dayatılamaması nedeniyle 12 Eylül askeri darbesi, ABD onaylı olarak bu ülkeye dayatılmıştır.. 12 Eylül askeri darbesi, yasaklı anayasal ve yasal düzenlemeleri bugünün İktidarları tarafından vitrinde çok eleştiriliyor olsalar da.. Varlıklarını 12 Eylül darbesi sonuçlarına borçlu olmanın ötesinde, paket olarak Özalizmin devamı oldukları, kendi ideolojik tezleri... Emperyal çarklar içinde, serbest piyasa düzenine geçişte Türkiye’ye biçilen rollerde uyum sorunları yaşanıyordu... 1961 Anayasası, 63 sendikal yasaları, basın özgürlüğünün güvence altına alınması, sivil toplumsal örgütlenmelerin önlerinin açılmasıyla Türkiye, çağdaş demokrasiye, evrensel insan hakları, sosyal devlet, paylaşım dengeleri, sol örgütlenmeler gücünde çok kısa bir zaman dilimi içinde çok büyük bir gelişme, toplumsal patlama yaşamıştı... 1960’lı yıllardan sağ liberal iktidarlar, Demirel hükümetleri tipik örnek, Türkiye’nin ekonomiksosyalsiyasal gelişim dinamiklerinden korkulmuş, “Lüks anayasa, demokratik, sol, sendikal örgütlenme haklarını budama atakları ile derin devlet provokasyonları, dış destekli olarak çatışmacı yaşam..” gündemimize yerleştirilmişlerdi... HHH En son emperyal güç odaklarınca dayatılan 24 Ocak kararlarının yürürlüğe sokulamamasıyla, 12 Eylül darbesi, içdış odaklı derin devlet provokasyonları sayesinde “anarşi ve terörü durdurma” gerekçeli gerçekleştirilmişti. Gazetecilik tanıklıklarımla hiç unutmadım, Özal işveren örgütlenmelerinin tepe noktalarında, serbest piyasa ideolojisinin ilkelerini savunmada öncü lider, 12 Eylül darbecilerinin danışmanlığına terfi ettirilmişti. Darbenin ilk haftasında, baş yardımcılarından Pakdemirli önceden çağrısı yapılmış basın toplantısında, sendikalar başta toplumsal örgütlülüklerin, solun direngenliğinde Türkiye’de sağlanmış paylaşımcı gelir, ücret dağılımını şiddetle eleştirmiş, liberalizmin aza çok, çoğunluğa çok az gelir öngördüğü ünlü “piramit sistemine” hızla, hemen döneceklerini ilan etmişti. Üç yıllık askeri darbe dönemi, liberalizm adına istenen anayasal, yasal, sendikal, örgütlenme haklarına ilişkin tüm değişiklikleri gerçekleştirmiş, askerlerin birebir emeksermaye ilişkilerinde taraf olamamaları bağlantılı istenen sonuçlar alınamamıştı. 1984 Özal İktidarı döneminde hızla emekten yana kazanımlar geriye alınmış, serbest piyasa düzeni, Özalizmin icraatlarında, askeri darbenin yarattığı birikimler tüketilene kadar, keskin piramidin yaratılmasında istenen yol, gelir uçurumları yaratılmıştı. Siyasal vitrinde Özal’ın gelişinin, sivil siyaset, iktidar olarak pazarlamasının incelikli manevrasında; Özal’ın 12 Eylül ideolojisinin başdanışmanı olduğu gerçeği, vitrinden, veto oyunu ile çıkarılmıştı... HHH Bugünün İktidarlarının ayakta tutulması çabalarında, Kürt açılımında, Erdoğan’ın liderliği, cemaatin ortaklık paylaşımından dışlanmasında, Fidan’a biçilen rolün anlamı üzerinden yeterli bilgili olduğumuzu düşünmüyorum. Askeri darbenin ideolojik danışmanlığını yapmış Özal kadar önemli olduğunu savlayacak değilim. Sadece İktidarlarının 13 yıllık icraatlarının devamını isteyen iç ve dış odaklar için anlamlı rol verilmek isteniyorsa, Erdoğan’a sadık, Kürt açılımının etkin uygulayıcısı kimliğinin ötesinde vitrine gereksinim duyulmuş olabilir. O dönem Özal için 12 Eylül darbesinin ideolojik yol göstericisi kimliğinden kurtarılma, sivil siyasi lider vitrini yaratma nasıl ki önemli idiyse, veto vitrinine gereksinim duyulduysa, bugün Fidan için de çok kapıya açık yeni bir vitrin yaratma gereği duyulmuş olabilir. Daha gerçekçi yalın olasılık, Türkiye’de pazarlananın aksine, 13 yıllık İktidarlarının örgütlenme yapısının içindeki büyük kırılmalar, dünya dengeleri kırılmalarındaki daha boyutlu sonuçlar bağlantılı derin çalkantılarda, Fidan’ın kendisi, kişisel güvenliği açısından milletvekilliği korumasına gereksinim duymuş olabilirler. Özellikle kamu üst kadroları içinden toplumda az da olsa şaşkınlık yaratan AKP içinden milletvekili olma yarışı için istifalara da aslında aynı pencereden bakmalıyız... AKP İktidarlarında önceleri cemaatle paylaşarak Erdoğan İktidarlarının, dünya sivil iktidarları tarihi içinde de çok çarpıcı rekorlar kırdığı, özerk olması gereken kamu kurumlarını, biat kültürü içinde ele geçirdiği ortada... İktidar içindeki gelecek krizi, kamu görevlileri için de risk olunca, Meclis’e atlamak tek kurtuluş yolu gibi... u Bilkent Üniversitesi’ndeki hocalık dönemine sık sık atıfta bulunan Başçı, Erdoğan’ın “faiz inerse enflasyon da iner” tezinin yanlışlığını ABD örneğiyle açıkladı. Piyasalardaki oynaklığa dikkat çekerek “ara toplantı” ısrarlarına rağmen ayda bir toplantı yapmanın daha sağlıklı olduğunu söyledi. Angel Gurría Ali Babacan Türkiye’ye eğitim reformu uyarısı simde kayıtlı istihdamın teşvik edilmesi, büyüme potansiyelini ortaya çıkarmak için gereken temel unsur. Bu da işgücü maliyetlerinin azaltılması, istihdamın korunmasında reformlar yapılması ve kayıtlı sektörde daha uzun süre çalışılmasını sağlayacak teşviklerin artırılmasıyla başarılabilir.” Hükümetin geçen yıl mayısta Ulusal İstihdam Stratejisi’ni açıkladığı anımsatılan raporda, bu girişimin siyaset ekonomisi engeliyle karşılaştığı için başarılı olmasının destekleyici mevzuatın uygulanmasına bağlı olduğu dile getirildi. OECD Genel Sekreteri Angel Gurría tarafından açıklanan raporda büyüme yanlısı yapısal reformların gelir adaletsizliği üzerindeki etkileri değerlendirildi. Kapsamlı reform stratejilerinin artan adaletsizliği ve krizin olumsuz sosyal etkilerini gidermek için atılacak temel adımlardan biri olabileceğini ifade eden Gurría, “Düşük vasıflı işçilerin iş olanaklarını ve kazanç potansiyellerini artıracak, gençlerin iş dünyası basamaklarını tırmanmasına yardım edecek ve işgücü piyasasında kadınlar için olanaklar yaratacak reformlar ekonomilerimizde büyüme potansiyelini açığa çıkaracak ve bu potansiyelin herkes tarafından paylaşılmasını temin edecektir” dedi. Başçı’ya destek çıktılar Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da G20 toplantıları kapsamında yaptıkları konuşmalarda Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı’ya destek çıktılar. Ali Babacan, Merkez’in görevlerinin yasalar ile çok net şekilde belirlendiğine dikkat çekerek “Merkez Bankası’nda gayet yetkin bir ekibimiz var, ekibimize güveniyoruz. Doğru zamanda doğru kararlar aldıklarına inanıyoruz” dedi. Babacan, Merkez’in parti politikası ve seçim manifestosunda durumunun gayet açık olduğunu vurguladı. Rifat Hisarcıklıoğlu ise IIF Ekonomik İşbirli ği ve Kalkınma Örgütü (OECD) “Büyümeye Geçiş 2015” raporunda Türkiye’ye eğitimde konferansında yapKonferanslara katılan üst düzey reform uyarısı yaptığı konuşmada, banka temsilcilerinin de ana gündem tı. G20 toplantıBaşçı’yı şu sözmaddesi “Merkez’e yapılan faiz basları kapsamında lerle takdim etti: kısı” idi. Gazetemize konuşan bankacıaçıklanan rapor“Ancak ben fazlar, hükümet çevrelerinin Keynes ve Adam da, Türkiye’nin la detaya girmeSmith’in zamanının geçtiğini vurgulayarak yüksek gelir yeceğim. Çün“faiz inerse enflasyon da iner” tezini savundüzeyine sahip kü benden hemalarının son derece yanlış bir tartışma olduülkelerle olan men sonra çok ğuna dikkat çekti. Üst düzey bir banka yetkiligelir farkını dasi, “İktisat literatürünün bu şeklide tartışılması değerli bir ha da azaltmaçok yanlış. Erdem Bey çok düzgün bir insan. makroekonoBu tartışmalar keşke olmasa. Doktrinlerin sı için eğitimmi hocası kütartışılması ekonomiye fayda sağlamaz” dede iyileştirici resel ekonomidi. Bir başka bankacı ise yatırımcıların bir reformlar yapde neler olup bitülkeye yatırım yaparken uzun vadeli demasına gerektitiğini bize açıklağerlendirme yaptığını belirterek “Tarği vurgulandı. Rayacak. Erdem Baştışmalar çok taze olduğu için henüz porda Türkiye ile ilçı sadece bir profeuluslararası yatırımcıları etkilegili şu değerlendirsör değil aynı zamanmedi. Ancak uzun vadede meler yapıldı: “Özellikda küresel kriz sonrasısürerse etkileyebilir” le yaşlılar ve kadınlar gidiye konuştu. nın en başarılı merkez banbi arka planda kalan kekası başkanlarından biridir.” Faiz tartışmaları ekonomiye zarar Çipras: Uzlaşma olacak, inanıyorum Ekonomi Servisi Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras, Atina’nın Avrupalı ortaklarıyla uzlaşma sağlayacağına inandığını söyledi. Çipras, Avusturya Başbakanı Werner Faymann ile görüşmesinin ardından, 28 Şubat ile 1 Haziran arası dönemi kapsayacak “köprü niteliğinde” bir anlaşma çağrısını da yineledi. Ülkesinde uygulanan “acımasız” tasarruf programını iptal edeceğini ve uluslararası yardım anlaşmasının süresini uzatmayacağını açıklayan Çipras, geçen ay iktidara gelmesinden bu yana mecliste ilk önemli konuşmasını yaptı. Çipras, Avrupalı ve Uluslararası Para Fonu (IMF) liderleri tarafından kabul ettirilen reformları iptal etmek için atılacak adımları açıkladı. Önlemler arasında asgari ücretin kriz öncesi düzeye yükseltilmesi, emeklilere maaş dışında verilen ikramiyelerin iadesi, yeni getirilmiş emlak vergisinin kaldırılması ve üç uçaktan Alexis birinin satılması Çipras da yer alıyor. Dolar 2.50 sınırını geçti u Ali Babacan’ın Merkez Bankası’yla ilgili ‘Ekibimize güveniyoruz’ açıklaması ve sanayi üretiminin beklentilerin altında gelmesinden sonra dolar 2.50’yi aşarak tarihi rekor kırdı. Ekonomi Servisi Dolar yeni haftaya Türk Lirası karşısında yine rekorla başladı, 2.50 TL’yi gördü. Doların güçlenmesinde ABD Merkez Bankası’ndan beklenen faiz artışı, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Merkez Bankası ile ilgili açıklamaları, sanayi üretiminin beklentilerin altında gelmesi ve Yunanistan’a ilişkin küresel riskler etkili oldu. Dolar/TL 2.50’ye yaklaşarak tarihi zirvesini test ederken gösterge 10 yıllık tahvilde bileşik faiz ocak ayı başından beri ilk kez yüzde 8 seviyesini aştı. Dolar/TL dün sabah Fed’in faiz artırımlarına yıl ortasında başlayabileceği beklentileriyle güne 2.4960’a kadar yükselerek yeni zirvede başlamıştı. Dolar dün serbest piyasada dolar 2.5010’a çıkarak tüm zamanların en yüksek düzeyine çıktı. Dolar günü 2.48 seviyesinde tamamladı. Önceki gün Kolombiya ziyareti öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Doların alçalması, yükselmesi bu süreci değerlendirmek bana ait olan bir şey değil. Bu şu anda Merkez Bankası’nın kabiliyetidir. Eğer Merkez Bankası bunu yönetemiyorsa hesabını o verecektir” açıklamasını yapmıştı. Cumhurbaşkanı’nın Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut, Twitter’da “Kur oynamasın diye faize taviz verilemez” dedi. Faiz indirimi zora giriyor Cuma günü açıklanan ABD istihdam büyümesinin TL’nin değer kaybına ve JPMorgan’ın Fed’in haziran itibarıyla faiz artışına başlayacağına yönelik beklentisini kuvvetlendirdiğini belirten JPMorgan Başekonomisti Yarkın Cebeci, “Bu gelişmeler ve Merkez Bankası’nın kredibilitesindeki erozyon 24 Şubat’ta gerçekleşecek faiz toplantısına ilişkin 75 baz puanlık indirim beklentimizi 25 baz puana indirmemize neden oldu” dedi. TL’deki değer kaybının manşet enflasyona 11.3 puan yükseliş olarak yansıyabileceğini ve Merkez’in TL’deki değer kaybını tetikleyebilecek bir adımdan kaçınabileceği de belirten Cebeci, “Para politikasındaki gevşemenin hızının daha yavaş ve TL’deki istikrar şartına bağlı olabileceğini düşünüyoruz” açıklamasını yaptı. Öte yandan Borsa İstanbul 100 endeksi de dün günü önceki kapanışa göre 413.15 puanlık düşüşle 84.574,27 puandan tamamladı. VEFAT Baromuzun 12918 sicil sayısında kayıtlı Ekonomi Servisi Geçen hafta ikna turundan istediğini bulamayan Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, ülkesinin Avro Bölgesi’nden çıkması halinde, para birliğinin çökeceğini söyledi. İtalyan medyasına konuşan Varoufakis, böyle bir durumda diğer ülkelerin de kaçınılmaz olarak Yunanistan’ı izleyeceğini öngördü. Varoufakis “Avro kırılgan, iskambil kartlarından yapılmış bir kale gibi ve eğer Yunanistan kartını çekerseniz diğerleri çöker” ifadesini kullandı. İtalya’nın borç durumunun sürdürülemez olduğunu belirten Varoufakis, ülkenin iflas tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve Almanya’nın tepkisinden korktuğunu öne sürdü. ‘Yunanistan çıkarsa Avro çöker’ AVUKAT Büyüme yüzde 3’ün altında kalacak u Sanayi üretimi verileri son çeyrekte zayıf bir büyümeye işaret ederken analistler büyümenin 2014’te yüzde 3’ün altına kalabileceğini belirtiyorlar. Ekonomi Servisi Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi Aralık 2014’te bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.53 olan beklentilere paralel 2.6, yıllık ortalamalara göre de yüzde 3.6 arttı. Düşük büyüme ihtimali Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve hükümetin yaklaşan genel seçimler öncesi ekonomiyi desteklemek adına faiz indirimi isteklerini arttırmasından da endişe ediliyor. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi 2014 son çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.5 azaldı. Dördüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 1.8 artarken, imalat sanayii sektörü endeksi yüzde 0.4 azaldı. İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Rakamlar yılın son çeyreğinde iktisadi aktivitede güçlü bir toparlanmanın olmayacağını gösteriyor. Bu yılın, ilk öncü göstergeleri iktisadi faaliyette zayıf görünümün sürdüğünü gösteriyor. Zayıf seyrin sanayi üretimi gibi göstergelerle desteklenmesinin ise TCMB üzerinde ek faiz indirimi baskısı yaratacağını düşünüyoruz” dedi. İLHAMİ YELEKÇİ 08.02.2015 tarihinde vefat etmiştir. Aziz Meslektaşımızın cenazesi 10.02.2015 Salı günü (bugün), Üsküdar Selimiye Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecektir. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle