19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 9 Ekim 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BETÜL BERİŞE haber 5 . Indireceğiz bunları Kılıçdaroğlu, “Milli iradeye saygı duymayan bir yerden” gelen telkinlerle, iradesini özgürce kullanamayan kişilerin koalisyonu engellediğini vurguladı HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Kasım’da “dayatma bir seçim” yapılacağını vurgulayarak, “Bize, ‘Ya 400 vekil verin ya da sana acı, gözyaşı, kan veririm’ diyorlar indireceğiz bunları” diye konuştu. Uşak’ta partililere seslenen Kılıçdaroğlu, ülkenin, Cumhuriyet tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşadığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Milli iradeye saygı duymayan bir yerden” gelen telkinlerle, iradesini özgürce kullanamayan kişilerin koalisyonu engellediğini vurguladı. “400 milletvekili vermezseniz terörü azdırırım” yaklaşımıyla her gün şehit cenazeleri geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Hangi milletvekilinin oğlu orada? Ensesi kalın hangisinin çocuğu Doğu’da, Güneydoğu’da? Hangi bakanın çocuğu orada? ‘Ya 400 vekil verin ya da sana acı, gözyaşı, kan veririm’ diyorlar. İndireceğiz bunları” diye konuştu. Her gazetecinin özgürce yazı yazması gerektiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Beğenmedim, susturalım” mantığını kabul etmediklerini söyledi. Star gazetesinin CEO’su Murat Sancak’a yönelik saldırının ardından geçmiş olsun dileklerini ilettiğini belirterek, “Star gazetesinin tepe yöneticisine 20’ye yakın kurşun sıkıldı. Davutoğlu’na sesleniyorum, size destek veren bir gazetenin üst düzey yöneticisi kurşunlanıyor. Siz neden ve hangi gerekçeyle failleri yakalamıyorsunuz?” dedi. Dış politikadaki hataları 78 milyonun ödediğini de söyleyerek, “Rusya’yla niye dalaşıyorsun! Mısır’la niye kavga ediyoruz” dedi. l UŞAK / Cumhuriyet Cumhuriyet Vakfı, Cumhuriyet gazetesinin isim ve imtiyaz hakkının sahibidir. Vakıf, çok uzun yıllardan beri gazete bünyesinde çalışan gazeteci, yazar ve yöneticilerden oluşan 12 kişilik bir yönetim kurulunca yönetilmektedir. Vakıf resmi senedi gereğince yönetim kurulu üyeleri iki yıllık bir süre için görev yapmak üzere seçilmektedir. Önceki yönetim kurulu üyelerinin iki yıllık görev süresi 7 Ekim 2015 günü sona ermiştir. Aynı gün, seçici kurul üyeleri toplanmış, önümüzdeki iki yıllık süre için görev yapacak yeni yönetim kurulu üyelerini, vakıf senedi hükümlerine uygun olarak belirlemiştir. 12 kişilik yeni yönetim kurulunda, önceki dönemde de görev yapan 9 kişi yeniden seçilmiştir. Cumhuriyet Vakfı’nın önümüzdeki dönemde görev yapacak yeni yönetim kurulu üyeleri olarak (alfabetik sırayla) Akın Atalay, Bülent Utku, Eser Sevinç, Güray Öz, Hakan Kara, Hikmet Çetinkaya, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Müslüm Özışık, Nebil Özgentürk, Orhan Cumhuriyet Vakfı’ndan açıklama Erinç ve Önder Çelik seçilmişlerdir. Cumhuriyet gazetesinin kişilerden bağımsız, kurumsal ilkeleri vardır. Bunlardan birisi de, uzun yıllardan bu yana uygulanagelen siyasi partilerde yöneticilik ya da milletvekilliği ile gazetecilik gibi iki ayrı görevin eşzamanlı olarak yürütülememesidir. Bu gazetenin 91 yıl önceki ilk sayısında kurucusu Yunus Nadi’nin kaleminden duyurduğu ve Cumhuriyet Vakfı’nın resmi senedinin başlangıç bölümünde de vurgulanan “Cumhuriyet, ne hükümet, ne de parti gazetesidir” sözüne özen gösterilmektedir. Bu temel ilkeye ters düşen bir işlem ve uygulamaya (geçmiş yıllarda kısa süreliğine gerçekleşen biriki istisna dışında) izin verilmemektedir. Cumhuriyet Vakfı, kurulduğundan beri bu ilkeye özen göstermiş; bu gazetede bulunup da aynı zamanda siyasi partilerin yönetim kademelerinde görev almaya başlayan kişilerin gazete ile ilişkisi karşılıklı anlayış çerçevesinde askıya alınmıştır. Ergenekon davası sürecinde 2009 yılı Mart ayında tutuklanan, yaklaşık 5 yıl özgürlüğünden yoksun bırakılan, gazetemizin eski Ankara temsilcisi, köşe yazarı ve Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu üyesi Mustafa Balbay’ın, o dönem yaşadığı büyük mağduriyet gözetilerek, bu ilkeye, olayın ve sürecin özelliği, hassasiyeti dikkate alınarak bir defaya mahsus istisna yapılması uygun bulunmuştu. Bilindiği gibi, Mustafa Balbay 2011 milletvekili seçimlerinde CHP’den İzmir milletvekili oldu. Aralık 2013’de tahliye edildi. Dört ay önce yapılan seçimlerde tekrar CHP’den milletvekili seçildi. Halen milletvekilliği görevine devam ediyor. Gelinen aşamada, istisna uygulamasına gerek görülmemiştir. Bu nedenle, kendisinin açıklaması da dikkate alınarak milletvekilliği görevi devam ettiği sürece Mustafa Balbay’ın gazetemizle yöneticilik ilişkisi kesilmek zorunda kalınmıştır. Seçim sonucu ve bu durum Mustafa Balbay’a özgü bir yaklaşım değildir; kendisinin özel durumu nedeniyle ertelenmiş bir ilke ve kuralın uygulamaya konulmasıdır. Kaldı ki, Cumhuriyet’in yayın yaşamının geçmişinde, kendisinin de katıldığı, hatta bizzat önerdiği, bu ilkeye dair birçok uygulama bulunmaktadır. Bir siyasi partiden milletvekili olan kişinin, siyasi partilerden bağımsızlık iddiasındaki bir yayın kuruluşunun yönetiminde yer almasının, o yayın kuruluşunun bağımsızlık, tarafsızlık iddiasını gölgeleyen farklı bir görüntü ve algıya neden olacağı kuşkusuzdur. Cumhuriyet’in bu yaklaşımı ve ilkelerini en iyi bilenlerden biri olan Mustafa Balbay’ın, buna rağmen durumu, “Cumhuriyet’ten tasfiye edildiği” şeklinde değerlendirmesi üzücüdür. Cumhuriyet gazetesinin kendisine sağladığı sevgi, saygı, itibar, makam ve mümkün olan her türlü olanağı unutarak, içinde yetiştiği kuruma bu şekilde bir karşılık vermesini, ileride pişmanlık duyacağı bir anlık duygusal davranış olarak değerlendirmek isteriz. Dişli siyasetten içli siyasete llah kimseyi bu duruma düşürmesin; “Türkiye bölgesinde oyun kurucu”, “küresel aktör”, “yumuşak güç, hatta gerekirse o kadar da yumuşak olmayan güç” diye şişirilen dış politikanın geldiği nokta ve hezimetin derecesi, bu sayıklamalara başından beri itibar etmeyen benim gibilerin bile tasavvurunu aştı. O kadar ki, Rusya’nın son hamlesi karşısında, hiç olmazsa iç politikada işe yarar diye devreye sokulan göstermelik heyheylenmelere bile girişilemedi, “kırgınız” dendi. “Dişli” dış siyasetten, “içli” dış siyasete hızlı geçiş yaptık, ulusça kırgınız. Türkiye’nin en büyük sorunu, dünyada olan biteni ve yeni gelişmeleri doğru dürüst kavramak üzerine kurulu uzun vadeli siyaset üretememesi. Türkiye, her şeyden önce, Soğuk Savaş dönemi sonrası dünyaya ayak uyduramadı; bu dönemde, Turgut Özal’a atfedilen “vizyon sahipliği” de fazlasıyla abartılıdır, onun değişimi kavrayışı da fazlası ile sığ idi. Zaten ardından doksanlı yılların ters tepmesi geldi. AK Partisi’nin devraldığı miras bu idi, eski İslamcılar pragmatik nedenler ile de olsa, Türkiye reformuna talip oldukları ölçüde destek buldular, dış siyasette de önleri açıldı. Bir diplomatın ifadesi ile, “aldıklarını, bulduk sandılar”, o başka. İşin kötüsü, Türkiye, daha Soğuk Savaş sonrası durumu tam kavrayamamışken, bu esnada dünya çapında da ciddi savruluşlar oldu. Bir kere, “Soğuk Savaş bitince, her dert bitecek, dünya liberal demokrat olacak”, “tarih bitti, ideoloji bitti yaşasın!” diye ortalığı velveleye verenlerin öngörüleri çıkmadı. Bu paradigma tarihin en kısa hâkim olan paradigması olarak doksanlarda başlayıp 11 Eylül 2001’de nihayete erdi. Ardından, Doğu Avrupa’nın dönüşümüne benzer modeller olarak parlatılan “renkli demokrasi devrimleri” geldi ama onların ömrü daha da kısa oldu. Şimdilerde, doksanlı yılların iddialı “çatışma çözümü” A C Kılıçdaroğlu Uşak’ta yurttaşlarla bir araya geldi. Bir kadın şans getirmesi için içi şeker dolu testi kırdı. ‘Cami duvarına afiş asmayın’ Seçime yönelik ilkeler belirleyen CHP, adayları uyardı FIRAT KOZOK modelleri de bel veriyor. Filistin süreci zaten çoktan çıkmaza girmişti, Güney Afrika’da ırkçı yönetimin sonunu getiren çözüm modeli, ülkeyi başka çıkmazlar içine soktu. Kürt meselesinin çözümünde İrlanda’yı örnek olarak dillerinden düşürmeyenler için kötü haber, en son, Kuzey İrlanda sinyal vermeye başladı. Hoş, sabah akşam Güney AfrikaANC, İrlandaIRA örneklerinden söz edenlerin çoğunun bu çatışmaların gelmişi, geçmişi, mahiyeti hakkında hiçbir fikri yok, çiklet gibi aynı lafları tekrar edip duruyorlar. Aslında bu parlatılan modeller fazlasıyla tartışmalı, ama bizimkiler “Hayırlı Cuma Anlaşması” diyor başka bir şey demiyor, o başka. Kısacası, Türkiye tam doksanlarda kaçırdığı, “Soğuk Savaş dönemi sonrası yeni dünya düzeni”ne ayak uydurma yoluna girmişken bir yandan iktidar partisinin bu hattan savrulması, diğer yandan tüm dünyada Soğuk Savaş sonrası düzen diye sunulan tablonun tutmaması ve tam aksine çatışmaların yükselmesi ile iyice açığa düşen bir ülke haline geldi. İçgörüsü eksik, dünya kavrayışı sığ, hayat bilgisi zayıf toplumlar, siyaset üretemedikleri ölçüde, bir yanda çatışma, diğer yandan baskı üretiyorlar. Siyasetin kalitesi, baskı yöntemine başvurmaksızın güvenli bir ortam sağlamak, farklılıkların çatışma boyutuna varmayacak şekilde varlığını korumasını yönetebilmek, kısacası sorunları en düşük özgürlük maliyeti ile çözebilmek kabiliyeti ile ölçülür. AK Partisi iktidarının, siyasi kalitesinin ne ölçüde düşüş içinde olduğu ortada. Bu kalitede seyreden siyasetin içerde de, dışarda da çatışma üretmesi şaşırtıcı değil. Diğer taraftan, Türkiye’nin, bölgesinde kolaylıkla göz ardı edilemeyecek önemli bir ülke olması, sıklıkla varsayıldığı gibi bir gelecek garantisi değil, tam tersine! Büyük başın büyük derdi olur, bölgede önemli bir ülke olmak Türkiye’nin gelecek risklerini daha da artıracak. Failleri bulun HP, milletvekili adaylarına ve örgütlere gönderdiği “Seçim İletişim İlkeleri”çerçevesinde cami ve türbe duvarlarına afiş asılmamasını ve parti logolu araçların trafik kurallarına uygun davranmalarını istedi. Tüm milletvekili adaylarına ve örgütlere gönderilen broşürde şu uyarılar sıralandı: l İktidarı istiyoruz, CHP’liler şu dakikadan itibaren kendilerini ülkenin geleceğinin sorumlusu olarak görmeli ve kendilerini buna göre konumlandırmalıdırlar. l Genel merkez tarafından hazırlanmış şarkıların dışında gelişigüzel müzik kullanılmamalıdır. l Seçim sürecinde CHP C Genel Merkezi’nin onaylamadığı, hiçbir slogan kullanılmayacaktır. Çok konuşmayın l İdeal konuşma süresi 1520 dakikadır. Seçim konuşmalarının çok uzun ya da çok kısa olmamasına özen gösterilmelidir. l Seçim konuşmalarında ya da söyleşilerde, parti programında yer almayan konularda görüş bildirilmesinden, söz verilmesinden, taahhütte bulunulmasından özenle kaçınılmalıdır. l Vatandaşların din, dil, ırk, mezhep ve kültür farklılıklarına yönelik asla yorum yapılmamalı, görüş bildirilmemeli, imada dahi bulunulmamalıdır. l Bir etnik, dini, coğrafi ya da mesleki gruba yönelik, ren cide edici söz kullanılmamalıdır. l Diğer partilerin adayları, sözcüleri ya da yöneticileriyle, seçmenin medyanın önünde ya da özel toplantılarda asla gergin tartışmalara girilmemeli, tahrik unsuru taşıyan soru ya da sataşmalara asla yanıt verilmemelidir. DANİMARKA’DA SEÇİM GERGİN BAŞLADI Kurallara dikkat l Başka siyasi partiler assa da, tarihi ve kültürel değeri olan binalara, cami ve türbe duvarlarına, afiş, bayrak asılmamalıdır. l CHP logosu taşıyan araçların, trafik kurallarına aykırı davranmasına, trafik düzenini ve toplum huzurunu bozacak şekilde kullanılmasına, gereksiz yere sürekli korna çalmasına izin verilmemelidir. l ANKARA AKP’li sandık görevlisi gazeteciye tükürdü oy vereceği sandıktaki AKP’li sandık görevlisi Osman Pekerman’ın Kasım seçimleri için yurtdışın sabıkalı olduğunu söylemesi üzerida oy verme işlemi başlarken ne ortam gerildi. Görmez’in oyunu Danimarka’da gergin anlar yaşan kullanmasının ardından Turan’ın dı. Kopenhag’daki konsolosluk bi üzerine yürüyen Pekerman, küfürler savurdu ve Ünsal’a tükürdü. Bünasında arbede çıktı. yükelçilik görevlileri Pekerman’ın Büyükelçi Mehmet Dönmez, oy vermeden önce gazetecilerin soru kim tarafından sandık görevlisi larını yanıtladı. Görmez, sandık gö olarak önerildiğini araştıracaklarırevlileri tespit edilmeden önce gü nı söyledi. Turan ise Pekerman’ın bilet sattığı konserleri düzenlemevenlik soruşturması yapılıp yapılmadığını soran DHA muhabiri Ün diğini öne sürdü. Pekerman hakkında kendisini tehdit ettiği için sal Turan’a, sandık görevlilerinin şikâyette bulunduğunu anlatan Tulistesinin Ankara’ya gönderildiğini belirterek gerekli onayın Yüksek ran, Pekerman’ın elektronik pranSeçim Kurulu tarafından verildiği ga ile ev hapsi çektiğini ve yeni bıni söyledi. Turan, büyükelçinin de rakıldığını belirtti. l KOPENHAG SADİ TEKELİOĞLU 1 CHP, yurtdışındaki gözlemcileri uyardı 1 KASIM YARIŞI BAŞLADI Yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı yurttaşların oy verme işlemi, karayolu, havalimanları ve limanlardaki gümrük kapılarında dün başladı. Gümrüklerde oy verme işlemi ise 1 Kasım günü saat 17.00’ye kadar devam edecek. Dış temsilciliklerde ise 25 Ekim’e kadar oy kullanılabilecek. 7 Haziran’da yurtdışında yaklaşık 1 milyon 41 bin kişi oy kullanmış, yurtdışı oyları 3 seçim bölgesinde sandalye sayısını değiştirmişti. Partilerden centilmenlik kararı stanbul Valisi Vasip Şahin baş okul, yurt ve pansiyonların etraİ kanlığında parti temsilcileriyfında hoparlörlerle anons, duyuru le yapılan toplantıda, parti binaları ve propaganda yapılmaması konuve seçim bürolarının çevresi ile İlçe Seçim Kurullarınca gösterilecek yerler dışında parti bayrağı, afiş, pankart gibi materyallerin asılmaması, ibadethaneler, hastaneler ile sunda mutabakata varılarak centilmenlik kararı alındı. Toplantıya aralarında AKP, CHP, MHP ve HDP’nin de bulunduğu 14 siyasi parti temsilcisi katıldı. Kasım seçimleri için yurtdışında oy verme işlemi dün başladı. Oy verme işlemi 25 Ekim’e kadar sürecek. Seçimler için “Yurtdışı Sandık Kurulu”, “Saklama ve Ulaştırma Kurulu” ve “SayımDöküm Kurulu” olmak üzere 3 ayrı kurul oluşturuldu. CHP’den seçimlerde görev alacak kişilere yönelik yapılan uyarılarda, sandık kurulu üyeleri ve gözlemcilerin sandık başlarında bulunmaları istendi. Uyarıda, “Yurtiçi seçimlerinden farklı olarak sandık başında; elektrik ve internet bağlantısı olan bir bilgisayar bulunacaktır. Bu bilgisayar ile, oy kullanan seçmenin oy kullandığına dair bilgi Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü’ne işlenir. Sandık kurulu üyemiz, 1 kimlik tespiti ve imza süreçlerini yakından takip edebilmek için Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü girişlerinin başında durmalıdır” vurgusu yapıldı. CHP, oy verme süreci ve sonrasına ilişkin şu uyarılarda bulundu: “Seçmen kütüğünde ismi bulunmayan veya ‘oy kullandı’ bilgisi işaretli bulunan vatandaşlara oy kullandırılmaz. Yurtdışında kullanılacak oyların sayım ve dökümü Türkiye’de yapılacağından kesinlikle zarflar açılmayacak ve oy sayımı yapılmayacaktır. Oy torbaları temsilciliklerde, kapısında en az 3 farklı kilidi olan, Komisyonun izni olmadan girip çıkılamayan özel güvenlikli bir odada muhafaza edilecektir.” l FIRAT KOZOK / ANKARA 7 TİP’li Ankara’da anıldı Ankara’nın Bahçelievler semtinde 8 Ekim 1978 tarihinde Abdullah Çatlı liderliğindeki faşist çete tarafından öldürülen Türkiye İşçi Partili (TİP) 7 üniversite öğrencisi, ölümlerinin 37. yılında anıldı. Anma kapsamında 7 TİP’linin Ankara, Bursa, Kırıkkale ve Çorum’daki mezarları başında tören düzenlendi. Ankara’daki anmanın adresi Karşıyaka Mezarlığı oldu. Karşıyaka’da Hürcan Gürses ve Serdar Alten’in gömütleri başında buluşuldu. Törene, eski TİP üyeleri, HDP yöneticileri, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay ile Bahçelievler katliamı davasının avukatları Erşen Sansal ile Nezahat Gündoğmuş katıldı. İki TİP’linin mezarlarına kırmızı karanfil bırakıldı. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle