23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 12 DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.9260 0.07 kuruş TASARIM: SERPİL ÜNAY 3.2910 0.19 kuruş 10.39 0.46 puan 78.661 0.05 puan 719.14 2.32 lira 107.60 0.35 kuruş EDİTÖR: OLCAY BÜYÜKTAŞ Cuma 9 Ekim 2015 Başarı öyküsü bitti ekonomide risk büyüdü Türkiye’nin işi zorlaşıyor Yükselen pazarlarla ilgili her değerlendirmede, hikâyeleri bozulan en olumsuz ülkeler sıralanırken Türkiye’nin adı, Brezilya ile ilk sırada geçiyor alındığı ve bu ülkelerden sermaye kaçışının hızlandığı bir döneme girmiş bulunmaktayız. Böyle dönemlerde mercek altına alınan ülkelerin, finansal piyasaların gözüne nasıl göründüğü, piyasaların gözünde nasıl bir hikâyeye sahip bulunduğu büyük önem kazanıyor. Bir şirket, bir ülke ya da ülkeler grubu hakkında finans piyasalarında oluşan kanaat olumlu ise ve yazılan hikâye inandırıcı ise o şirketin, ülkenin ya da ülkeler grubunun başarı kazanma şansı artıyor. Bugünlerde küresel finans piyasalarının Türkiye ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmenin ve yazdığı hikâyenin farkında olan bir yatırımcı herhalde Türkiye’ye gelmeyi değil Türkiye’den uzak durmayı düşünür. Türkiye’nin dış dünyadaki hikâyesinin çok bozulmuş olmasının Türkiye’yi önümüzdeki dönemde ciddi risklerle karşı karşıya getirmesi hiç de uzak bir olasılık değil. Türkiye’nin içinde yer aldığı Yükselen Pazar ülkelerinin hikâyesinin de giderek bozulması ve bu ülkelerden sermaye kaçışının hızlanmış bulunması da Türkiye’nin işini zorlaştırıyor. Türkiye’nin bu döneme, oluşumu tartışmalı bir hükümetle ve siyasi istikrarın bozulduğu, savaş tehditlerinin arttığı bir ortamda girmesi kaygıları daha da artırıyor. Oysa finans piyasalarının Türkiye ilgili olarak yazdığı hikâye, AKP iktidara geldiği 2002’den sonra olumlu bir görünüm kazanmaya başlamıştı. AKP iktidarının önceki iktidardan devraldığı IMF desteğindeki programı uygulamaya özen göstermesi, mali disipline önem vermesi, Avrupa Birliği açılımı bu olumlu hikâyeye katkıda bulunan faktörlerdi. Yükselen Pazar hikâyesinin aynı dönemde yükselişe geçmesi de Türkiye’nin işine yaradı. 2008 krizinden sonra da, Türkiye’nin diğer Yükselen Pazar ülkeleriyle birlikte ucuz ve bol dış kaynak girişinden yararlanarak ekonomisini hızlı büyütmeyi başarması olumlu hikâyenin ömrünü uzattı. Teşekkürler Aziz Sancar rtaçağ karanlığına doğru ilerleyen Türkiye’ye en güzel hediyeyi verdiniz Aziz Sancar. Pisliğin, yozlaşmanın, siyasi ve ahlaki körlüğün, cehaletin üzerimizi koyu bir perde gibi örttüğü şu günlerde özellikle, yeni bir ışık oldunuz hepimize... Sonsuz teşekkürler... “En çok ülkem için sevindim. Türkiye’ye bilim lazım, güç durumdan çıkıp Avrupa düzeyine varılması için bilim gerekli. O yönden katkı sunduğum için de çok sevinçliyim.” Kimya dalında Nobel ödülünü kazandıktan sonra verdiğiniz ilk demeçte bunları söylediniz. Türkiye’ye hemen her gelişinizde kısa süreliğine de olsa görüşüp sohbet ettiğimiz için yaşamınızda daima 2 odak noktası olduğunu iyi biliyorum: Bilimsel çalışmalarınız ve Türkiye. Ve tabii bir de sevgili eşiniz Gwen. Geçen ay görüştüğümüzde “Türkiye’deki siyasi ve toplumsal gelişmeleri artık özellikle takip etmiyorum. Çünkü çok etkileniyor ve çalışmalarımı istediğim gibi sürdüremiyordum. Kendimi yapacağım araştırmalara odaklamak için bunu kesmek zorundaydım” demiştiniz. Evet sakın izlemeyin Sancar. “Yok adam ABD vatandaşıymış, aslı Kürtmüş, yok Arap’mış... Bir ABD vatandaşının Nobel alması bizi niye bu kadar mutlu ediyormuş...” Bu ve benzeri sözleri duymanıza hiç gerek yok. Zaten 2007 yılında kazandığınız Vehbi Koç ödülünün parasını hep hayalini kurduğunuz Türk Evi’ne yatırmanız, Türkiye’den gelen öğrencilere hiçbir etnik ayrım yapmadan maddi ve manevi kucak açmanız o sözlere en iyi yanıt. Dünya kamuoyu ne yazık ki uzun süreden beri Türkiye’yi farklı görüntülerle tanıyor: Zırhlı polis aracına bağlı ipin ucunda sürüklenen cesedin görüntüleri, Brüksel’de alışveriş yapmak için lüks bir mağazayı kapatan, sadece kapatmakla kalmayıp yolu da tıkayan, trafiği felç eden ve bu yüzden büyük tepki çeken Emine Erdoğan’ın fotoğrafı, her geçen gün otoriterliğinin dozunu arttıran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın azarları... İşte bu yüzden de önemli ödülünüz Sancar... Türkiye’de bilime gerekli önemin verilmesini istiyor, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan gençlere “çok okuyun, bilim ile ilgilenin” çağrısı yapıyorsunuz. Bilim zor bu ülkede Sayın Sancar... Üniversite sayımızın 200’e ulaştığı ama birkaçı hariç üniversitelerin bilim yapma yeri olmaktan çıktığı bir ülke burası, yine üniversitelerin fizik, kimya gibi temel bilimler fakültelerinin gereksiz görülüp kapatıldığı, öğretim üyelerinin seçtiği rektör adayı yerine siyasi iktidar tarafından belirlenenin rektör yapıldığı... 21. yüzyılın eğitimini “Bir Müslüman ölüsünü yıkayacak bilgiye erişmeli” diye belirleyen bir Cumhurbaşkanımız, bozuk para gibi harcadığımız bir gençliğimiz var bizim... Umarım gereken dersi çıkaranlar olur, sizi bir rol model olarak gören çocuklar da... Sonsuz teşekkürler, katkılarınız, emekleriniz için insanlık adına, bilim adına... O MF’nin önceki gün açıklanan Küresel Finansal İstikrar Raporu, Yükselen Pazar ülkeleri için zorluklarla ve risklerle dolu bir döneme girildiğini bir kez daha vurguluyor. Raporda, özellikle ağır borç yükü altına girmiş bulunan Yükselen Pazar şirketlerinin zor durumda kalabileceği ve banka sisteminin buna hazırlıklı olması gerektiği belirtiliyor. IMF’nin bu raporunun da gösterdiği gibi, öncelikle Yükselen Pazar ülkelerinin mercek altına I Yatırımcı uzak durur Ekonomide performans düştü slında AKP iktidarının Türkiye ekonomisini teknoloji ve bilgi bazlı bir yeni yapıya taşıyamayacağı 2010’da belli olmuştu ama Türkiye hikâyesinin ciddi biçimde bozulması 2013’te başladı. Bir yandan ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Bernanke’nin parasal genişleme programını sona erdirmekten söz etmesi Yükselen Pazar ülkelerinden sermaye kaçışının başlamasına yetti. Bozulan hikÂyenin bedeli ağır Yükselen Pazar ülkeleriyle ilgili hemen her değerlendirmede hikâyelerindeki bozulmadan en olumsuz ülkeler sıralanırken Türkiye’nin adı, Brezilya ile beraber ilk sırada geçiyor. Yükselen Pazar ülkelerinden sermaye çıkışının hızlandığı ve ABD’nin faiz artırımının gündemde kalmaya devam ettiği bir dönemde, finans piyasalarındaki Türkiye algısının bu kadar bozulmuş olması ciddiye alınması gereken bir tehdit. Öte yandan Türkiye’den ciddi boyutta bir sermaye çıkışı olması halinde döviz rezervlerinin yetersiz kalacağı da bilinen bir gerçek. Bunun uzantısında “Dolar kaça çıkacak?” muhabbetinin yeniden yaygınlaşması da kaçınılmaz olacak. Türkiye bu çok olumsuz algıyı değiştirmek için kısa sürede bir şeyler yapamazsa, dünyaya bakışını değiştirip daha inandırıcı bir yaklaşım ortaya koyamazsa beklemediği ve her şeye rağmen hakketmediği bir krizi kapısında bulabilir. A başladı. Bunun örnekleri çok ama ben son haftalarda gözüme takılan birkaç örneğe değinerek dış dünyada Türkiye’ye hangi gözle bakıldığını göstermek istiyorum. Çıkışlar artacak 4 6 Ekim tarihinde Bloomberg Business sitesinde yer alan haberde Templeton Fonu’nun yatırım uzmanı Michael Hasentab’ın görüşlerine yer verilmiş. Yükselen Pazar uzmanı olan Hasentab, Türkiye, Rusya ve Güney Afrika’dan ise uzak durmak gerektiğini belirtiyor. 4 The Economist’in son sayısında yer alan başyazıda, ABD’nin faiz yükseltmesi halinde, yabancıların, devlet tahvili piyasasında önemli pay sahibi olduğu Endonezya, Meksika, Güney Afrika ve Türkiye gibi ülkelerden çıkabileceği ileri sürülüyor. 4 IMF’nin Yükselen Pazar şirketlerinin tehlike Algı bozuldu Diğer yandan Türkiye’de iktidarın Gezi direnişinin sorumlusu olarak “faiz lobisi”ni göstermesi ve “dış sermaye çevrelerini” düşman ilan etmesi finans piyasalarında çok olumsuz yansımalar yaptı. Türkiye algısını asıl bozan şey ise tabii ki ekonominin düşen performansı oldu, Türkiye’nin adı sürekli olarak en riskli Yükselen Pazar ülkeleri arasında yer almaya li borçlanmasını irdeleyen 29 Eylül’deki raporunda yer alan grafikte en fazla borçlanan şirketlerin başında Çin ve Türk şirketlerinin geldiği görülüyor. 4 Uluslararası Finans Enstitüsü 1 Ekim’deki haftalık değerlendirme notunda “Yükselen Pazar ülkelerindeki türbülanstan en fazla zarar görecek olanlar, cari açıkları büyük olan, makro politikaları tartışılan, şirketleri aşırı borçlanmış olan ve siyasi belirsizlik içinde bulunan Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler olabilir.” 4 Financial Times gazetesi 5 Ekim tarihli başyazısında, paraları en çok değer kaybeden Brezilya, Türkiye ve Malezya’nın aynı zamanda siyasi istikrarsızlık yaşayan ülkeler olduğuna dikkat çekiyor. YARIN: Küresel resesyon tehlikesi var mı? Reklamın yükselen yıldızı dijital mecralar ürkiye’de ilk 6 ayda toplam reklam yatırımı 4.282 milyon TL’yi buldu. Televizyon, açıkhava ve sinemada artış var. Dijital mecralar yüzde 22’lik yükselişle reklam yatırımlarının yükselen yıldızı. Geçen yılın ilk yarısında 541 milyon TL olan dijital reklam yatırımı bu yılın ilk 6 ayında 662 milyon TL’ye ulaştı. Bu rakamlara arama motorları da dahil. Reklamcılar Derneği’nin her 6 aylık dönem sonunda hazırladı T ğı Türkiye’deki reklam yatırımları çalışmasının 2015 yılı ilk 6 ay sonuçları olarak açıkladı. Yatırımların yüzde 52’sini televizyon, yüzde 17.38’ini basın, yüzde 20.62’sini dijital, yüzde 6.7’sini açıkhava, yüzde 1.95’ini radyo ve yüzde 1.28’ini sinema reklamları oluşturdu. 2015’in ilk 6 ayında gazetelerin reklam yatırımından aldığı pay düşerken, net reklam gelirinde de yüzde 3’lük düşüş görüldü. Gazeteleri dergiler izledi. Çayeli Bakır İşletmeleri’nde işçiler grev kararı aldı Rize’nin Çayeli ilçesinde First Quantum Minerals isimli yabancı bir firma tarafından işletilen Çayeli Bakır İşletmeleri ile işçi temsilcisi Türkiye Maden İşçileri Sendikası arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde sonuç alınamadı. Yaklaşık 500 işçiyi kapsayan görüşmelerde sonuç alınamayınca sendika 6356 sayılı yasa kapsamında ‘grev uygulama’ kararı aldı. Grevin 30 Ekim tarihinde uygulamaya konulması bekleniyor. Öte yandan işletmenin grev karanının hayata geçirilmesi ile lokavt kararı alıp uygulamaya koyacağı öğrenildi. Michael Horn Doğru projeyle yüzde 30 tasarruf mümkün klimlendirme Soğutma Klima imalatçıları Derneği (İSKİD) Merkezi İklimlendirme Sistemleri Komisyonu Başkanı Volkan Arslan doğru sistem ve cihazların kullanılmamasının da, enerjinin büyük bir kısmının boşa gitmesine neden olduğunu belirterek, doğru projelendirmelerle enerji tüketimlerinin azaltılabileceğini söyledi. Arslan, İSKİD’in, Volkswagen’e baskın yapıldı Emisyon skandalıyla çalkalanan Volkswagen’in (VW) Wolfsburg’daki merkezi ile bazı bürolarına savcılık emriyle baskın düzenlendi. Braunschweig Savcılığı tarafından yönetilen baskınlarda, evraklar ile bilgisayardaki bilgilere el konulacağı açıklandı. Savcılık, emisyon ayarlarıyla oynanması talimatını hangi yöneticilerin verdiğini bulmayı hedefliyor. Savcılık VW davasının uzun süreceğine dikkat çekerken, sorumlu yönetici ve işçilerin mahkemde hesap vereceklerinin altını çizdi. Alman VW’nin ABD’deki en üst yöneticisi Michael Horn’un dizel motorlu araçların karbon emisyon oranlarında yapılan hileyi geçen yılın başından beri bildiği ortaya çıktı. ABD Temsilciler Meclisi’nde ifade veren Michael Horn, ifade metnini önceden Kongre’nin alt kanadına gönderdi. Horn, “Olası bir emisyon ihlalinden” 2014’ün ilkbaharında haberdar olduğunu itiraf etti. Volkswagen yöneticisi, West Virginia Üniversitesi’nin bir araştırmasının yayımlanmasından sonra konuyu öğrendiğini belirtti. Horn yazılı ifadesinde 2009 ve 2015 yılları arasında üretilen dizel araçların emisyon oranlarını kasıtlı olarak düşük gösteren yazılım hakkında VW’nin ABD yetkililerine 3 Eylül tarihine kadar bilgi vermediğini de söyledi. Gıda fiyatları indi Dünya gıda fiyatları ağustosta yüzde 5 gibi sert bir oranda düştükten sonra eylülde hafif yükseldi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi eylülde bir puan artarak ortalama 156.3 düzeyine çıktı. FAO verilerine göre gıda fiyatları bir yıl önceki seviyenin yüzde 18.9 altında bulunuyor. FAO 2015 dünya hububat üretim tahminini 2.540 milyar tondan 2.534 milyar tona indirdi. İ bu yıl dördüncüsünü düzenleyeceği ‘Mimari Tasarımda İklimlendirme Konferansı’yla ilgili düzenlediği toplantıda hasta binaları masaya yatıracaklarını söyledi. Arslan, “2014’te cari açık 45 milyar dolardı. Enerji ithalatı 60 milyar dolar. Doğru sistemlerle tüketimden yüzde 30’a kadar enerji tasarrufu yapmak mümkün” dedi. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle