19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olaylar ve GOrUSler KÜLTÜR SANAT Salı 6 Ekim 2015 Yayıncılık erozyonu Feridun Andaç Yazar – Eleştirmen 16 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA erzi söküğünü dikemez hesabı, yayıncı da kendi uğraşı alanının sözlüğünü oluşturmak için bir çaba göstermez... Bunu akademik ve mesleki ilgisizlik olarak değerlendirsek de, bir başka yanı da şudur: Yayıncılık yeterince meslek olarak benimsenmiyor bizde. Bir işletmeci, ticaret erbabı gibi görülüyor, bence! Durum böyle olunca da, bu alandaki yan sektörler yeterince değer bulup öne çıkmamıştır. Örneğin; mücellit, matbaa... tasarım... Bunlar başlı başına mesleki özellikler içerir. T Bugün halen bir yayıncılık terimleri sözlüğümüz oluşturulabilmiş değildir. Bunu yayıncılığımızın sektör olamadığı olarak mı algılamalıyız, yoksa düşünce tembelliğimize mi vermeliyiz? Düne bakmak bugünü anlamak ‘T Kitap yayıncılığı Yayıncılığı bir bütün olarak ele aldığımızda, ister istemez önüne “kitap” yayıncılığı demek gerekliliği de doğuyor. Gazete, televizyon, dergicilik de “yayıncılık” olarak adlandırıldığı, hatta çoğunlukla da “medya”ya dönüştüğü için; “kitap yayıncılığı”nı ayrı adlandırmak gerektiği düşüncesindeyim. Bu da, ister istemez, kendi içindeki mesleki uzmanlaşmayı, sektörel ayrımları getirmektedir. Matbaa teknolojisi gelişeli beri, dijital yayıncılık alanındaki ilerleme ister istemez basılı yayınları etkilemiştir. Gene de, bu dijital yaygınlık bir süre sonra bunu üretemeyen ama sürekli tüketen ülkelerde teknoloji çöplüğü oluşturacağı gibi; görsel kayıt ile kâğıda basılı yayının ömrünün aynı olmadığı kesin. Yeni kâğıt üretimleri bize şunu gösteriyor ki; geçmişe oranla bu kâğıtların yaşama süresi daha uzun. Yani yazılı kayıt teknoloji yardımıyla ömrünü uzatabiliyor. Buradan şunu pekâlâ anlayabiliriz; kâğıt halen gelecektir, kitap yayıncılığı da daha uzunca süre insanlığın hizmetinde olacaktır. Peki, bütün bunlar olup biterken biz neredeyiz? Yani yayıncılıkla alışverişimiz, işimiz gücümüz nasıl? anzimat Dönemi Türk Tiyatrosu Esen Çamurdan’ın Habitus Yayınları’ndan çıkan kitabı. Yazar, Türk tiyatrosunun henüz kendi dilini oluşturamamış olmanın huzursuzluğunu yaşadığını söyler ve bunun nedenlerini, çözüm yollarını bulabilmek için Tanzimat Tiyatrosuna “bugünün gözüyle” bakmak gerektiğini öne sürer. Çamurdan’a göre, boyutlar değişmiş olsa bile, Doğu ile Batı arasında kalmışlık, olumlu yanlarıyla birlikte, özellikle bireysel ve toplumsal kimlik arayışı sorununun önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır. Sahneye de yansıyan bu durumla ilgili sağlıklı saptamalar yapmanın ilk adımı Tanzimat dönemi tiyatrosunu yeniden irdelemek olmalıdır. dının konumuna dikkat çekiyor. Kadının değerinin erkeğe göre saptandığının altını çiziyor. Kitabın ilginç bölümlerinden biri de erkek egemen toplumun hiyerarşik düzeninin tiyatroya yansıması olarak tanımlanabilecek ilişkiler zinciridir. Komediler bölümünde, Şair Evlenmesi, Çok Bilen Çok Yanılır, Açıkbaş adlı oyunlar dönemlerini yansıtan örnekler olmalarının ötesinde anlamlı ortak noktalar da barındığını belirtiyor yazar. Bunların en çok dikkat çekeni “görücü usulü ile evlenme” geleneğine karşı duruştur. Yazarın dikkat çektiği bir husus da Tanzimat aydınının halkı eğitme kaygısıyla, sahnede yaşananlardan çıkarılacak dersin bir de kahramanların ağzından açıklanmasıdır... Ancak belli satırbaşlarıyla değinmeye çalıştığım Tanzimat Dönemi Türk Tiyatrosu’nda Esen Çamurdan, Tanzimat aydınının içinde bulunduğu ikileme tiyatro alanından bakarken şunları söyler; “Bir yandan Batılı gibi yaşamak ilerlemek için bir zorunluluk olarak algılanırken, öte yandan kendi aidiyetine, Osmanlı kimliğine sarılmak ortaya birbiriyle bir türlü örtüşemeyen tuhaf bir ikilik çıkarır.” Buradan hareketle çağcıl tiyatro yapımlarının birçoğunda izlenen özbiçim uyuşmazlığına değinir ve “ ...Gerçekten de, günümüzde Türk tiyatrosuna damgasını vurmuş hangi yazarın metnini kurcalarsanız – Haldun Taner örneğin– altından, oturmamış toplum imgesi, temelsizlik sorunu çıkar... Sahneye de yansıyan söz konusu durum üstünde sağlıklı düşünmenin ilk adımı belki de bugünün eleştirel bakış açısıyla, Tanzimat dönemini yeniden irdelemek ve kavramak olmalıdır” görüşünü paylaşır okurla. Kâğıt halen gelecektir, kitap yayıncılığı da daha uzunca süre insanlığın hizmetinde olacaktır. Tehlike Bakın hâlâ yasaklar sürdüğüne göre, yazılı basın “tehlikeli”! Yani sözün gücünü pekiştiren görsellik (kâğıda) basılınca, hâlâ matbaalar baskına uğrayabiliyor. Gelelim yayın dünyamızın işleyişine. Ötede bunlar olup biterken kitap yayıncılığımızda bir oturmamışlık, ilkesizlik, hatta kimi yerlerde de iğretilikler var. Yayıncılık çarkı Sektör olamamayı devletsivil örgüt ilişkisine indirgeyerek oradan çözüm arayışlarına gitmek, birtakım ortak projelerde yer almak elbette ki çözüm değil. Varlığını göstermedir olsa olsa. Bir yanda kültür yayıncıları, ötede ders ve yardımcı kitap yayıncıları... Farklı şemsiyelerin altında sivil mesleki örgütlen meler... Oysa asıl mesele; yayıncıların neyi/nasıl yapıp ettikleri, yayıncılık çarkının nasıl işlediğidir. Bu ülkede herkes her şeyi yapabildiğine göre; yayıncılık da “ihtisas” gerektirmeyen bir “iş”tir. Gidip bir dilekçe vererek yarın hemen bir gazete çıkarabildiğiniz gibi bir yayınevi de açabilirsiniz. Bu olabilir. Ama asıl mesele ne yapacağınız, kiminle yapacağınızdır. Bizde, çoğunlukla, bu işe heves edenler ya okumayı sevenlerdir ya da hiç okumanın yanından geçmeyenlerdir, hatta nefret edenlerdir. Böylesine garip bir ülke olduğumuz için, her gün her yerde mantar gibi yayıncı/yazar türemesine artık kimse de şaşırmıyor. Bakıyorsunuz adı sanı bilinmeyen biri “yazar” veya “gazeteci” olarak karşınıza çıkmış yazıp, sayıp döküyor. Birileri de gazetelerinde, yayınevlerinde yazılarını kitaplarını yayımlayıp duruyor. İyi mi kötü mü? Gelin görün ki, kimse de çıkıp bunların yazdıklarının iyi mi kötü mü, yanlış mı doğru mu olduğuna bakmıyor, söylemiyor da. Herkes her şeyden biliyor (muş), anlıyor (muş) geçiniyor. Hukuk fakültesi mezunu olan “ben hukukçuyum”, felsefeden diploma alan “felsefeciyim” diye ortaya çıkıyor bu ülkede. Meslek itirazı, meslek ahlakı, meslek bilgisi yok; ama bilgisizliği, mesleki yetersizlik her alanda çok. Bunun adı yalnızca bir erozyon değil, ahlaki çürüme; yozlaşarak değersizleşme, hiçleşmedir. Bir zaman sonra da toplumun mutasyona uğradığını görürseniz hiç şaşırmayın. Çünkü azgelişmişliğimizin çatlakları giderek büyümekte, sorunlarımız derinleşmektedir. Bilmem farkında mıyız bunun? Kitapta Tanzimat döneminin beş yazarı ele alınmış: Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemseddin Sami, Şinasi, Recaizade Ekrem. Bu yazarların 16 yapıtı inceleniyor. Bunu yaparken, kendi sözleriyle, “dönemin tiyatro anlayışını bütüncül olarak betimleme gayreti içine girmiyor” yazar. Ele aldığı oyunların yazım tarihlerinden yola çıkarak, oldukça sınırlı bir dönemden, 1860 (Şair Evlenmesi) ile 1885 (Fürsi Kadimde Bir Facia yahut Siyavuş) yılları arasından söz ediyor. “Melodramlar” ve “Komediler” olarak iki ana bölümden oluşan kitapta melodramlar ağırlıkta. Esen Çamurdan, önce, Batılılaşma dönemi Türk melodramlarının kaynağını oluşturan 19. yüzyıl Avrupa melodramının belirgin niteliklerini anımsatıyor ve ardından Tanzimat dönemi melodramlarının yapısal özelliklerini irdeliyor. Bunu yaparken, melodramların belli amaçlar için abartılmış tek yönlü kişileri arasında özellikle ka Anlatı düzlemleri Son söz ANMA ÖLÜM, KİMSENİN İYİLEŞTİREMEYECEĞİ KALP ACISI BIRAKIR, AMA O’NA OLAN SEVGİMİZ KİMSENİN ÇALAMAYACAĞI ANILAR BIRAKIR. T.C. GAZİANTEP 13. İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/17685 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Gaziantep il, Şahinbey ilçe, 1428 ada no, 30 parsel no Ocaklar Mahalle/Mevkii, parselin tamamı 11.783,32 m2 olan bu yerin 9700/1178332 hissesi borçluya ait bu taşınmazın tapu kayıtlarında da cinsi arsa olarak belirtildiği gibi parsel üzerinde kayda değer yazılı, dikili, ekili, herhangi bir şeyin olmadığı hali hazırda boş arsa olduğu görülmüştür. Borçluya ait bu aşınmazın çevre parselleri genellikle yeni yeni yapılaşmaktadır. Bu taşınmaz şehrin doğusunda güneyinde bir kenar semt olan bir bölgede bulunmaktadır, taşınmazın çevresi genellikle az yapılaşmış olup, bu çevre yapılaşması genellikle imara uygun olarak yapılaşmadığı görülmüştür, taşınmaz çevresinde genellikle konu türü yeni yapılaşmaların oluştuğu bir bölgede olduğu tespit edilmiştir, taşınmazın her türlü belediye hizmetlerinden faydalandığı görülmüştür, konut olarak az talep edilen bir bölgedir, yakın çevresinde vadi yeşil alan projesi yeri ve Halil Doğan Mazıcıoğlu Okulu bulunmaktadır. Adres olarak ise Ocaklar Mahallesi Halil Doğan Mazıcıoğlu Okulu’nun güneybatısı arsa olarak tespit edilmiştir. Adresi: Ocaklar Mahallesi Halil Doğan Mazıcıoğlu Okulunun güneybatısı arsa olarak tespit edilmiştir. Yüzölçümü: Parselin tamamı 11.783,32 m2 olan bu yerin 9700/1178332 hissesi borçluya ait. İmar Durumu: Şahinbey ilçe Belediyesi’nin, imar müdürlüğünün 13.05.2014 tarihli yazısında belirtildiği gibi parselin imar planı içerisinde olduğu, imar planında göre konut (taks: 0.25, kaks: 50) yapı adasına gelmektedir. Kıymeti: 58.200,00 TL KDV Oranı: % 18 Kaydındaki Şerhler: Takyidatta mevcuttur. 1. Satış Günü: 27/11/2015 günü 10:00 10:10 arası 2. Satış Günü: 24/12/2015 günü 10:00 10:10 arası Satış Yeri: GAZİANTEP ADLİYESİ MEZAT SALONU Gaziantep Adliyesi ŞEHİTKAMİL /GAZİANTEP Satış Şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/17685 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 7 İİK. 127. mad. ilanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve taşınmazın tapu sicili ile kayıtlı bulunan ilgililerinin tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması halinde, varsa adres kayıt sistemindeki adresleri tebligat adresleri olarak kabul edilir. Bunların dışında ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetede veya elektronik ortamda yapılan satış ilanı tebligat yerine geçer. 27/08/2015 (İİK m. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 152096) T.C. ANKARA ASLİYE 2. TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN Esas No: 2015/513 Davacı SÜLEYMAN DEMİRKAYA tarafından davalı KC CONSTRUCTION İNŞAAT SAĞLIK TUR. SANAYİ VE TİCARET A.Ş. aleyhine açılan İflas (iflasın açılması) davası nedeniyle; İ.İ.K.’nun 166/2. maddesi hükmü uyarınca iflas talebine itiraz ve müdahale talebinde bulunacakların işbu ilanın yayımı tarihinden itibaren 15 gün içerisinde taleplerini yazılı olarak mahkememize bildirmeleri ve mahkememize gelerek davayı takip etmeleri hususu İLAN olunur .02/10/2015 Not: Masrafı ilgilisi tarafından yerinde ödenecektir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 152056) T.C. ANKARA ASLİYE 12. TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2015/547 Davacı UYS İnşaat Turizm Elekt. Telkm. İlt. San. Ve Tic. A.Ş. vekili tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesine ilişkin davanın verilen tensip ara kararı uyarınca; Davanın duruşması 09.12.2015 günü saat 09:30’e atılıdır. İlgililerin ve diğer alacaklıların ilan tarihinden itibaren (15) gün içinde davaya müdahale veya itiraz edip, borçlunun borca batık olduğunu ve iyileştirme projesine itiraz ederek mahkemeden talebin reddini isteyebilecekleri, aksi halde yokluklarında yargılamaya devam olunacağı, yokluklarında karar verileceği İİK’nun 158/1 maddesi aracılığıyla İİK’nun 166. maddesi uyarınca ilanen duyurulur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 152172) TÜRKAN SELÇUKİ ÇOK ÖZLEDİK 4. YIL EŞİ ve ÇOCUKLARI C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle