19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 DUNYA EDİTÖR: BERİVAN AYDIN TASARIM: BETÜL BERİŞE IŞİD YIKIMA DOYMUYOR 2 bin yıllık tarihi eser artık yok Suriye ve Irak’ta topraklarını genişletirken Mezopotamya’nın kadim medeniyetlerine de savaş açan IŞİD, Suriye’nin kalbindeki antik kent Palmira’da yıkımlarını sürdürüyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan 2 bin yıllık antik kentte örgüt şimdi de eşsiz ‘Zafer Kemeri’ni havaya uçurdu. Suriye Müzeler ve Tarihi Eserler Genel Müdürü Maamun Abdülkerim haber ajanslarına yaptığı açıklamada bunun sistematik bir yıkım olduğunu ifade ederek “Eğer Palmira’yı IŞİD’in elinden kurtarmazsak, kendi kaderine terk etmiş oluruz” diye isyan etti. IŞİD antik tapınakları puta tapınmayı temsil ettiğini söyleyerek yıkıp yağmalarken, tarihi eser kaçakçılığından da büyük gelir elde ediyor. Suriye’den kaçırılan tarihi eserlerin satışından IŞİD’e düşen pay. Amerikan CBS televizyonuna geçen ay konuşan Gaziantep’teki Abu Walid adlı kaçakçı “Siz bir eser bulursanız IŞİD yüzde 20’sini alır. Eser onların araçlarıyla çıkarıldıysa yüzde 4050’sini alırlar” dedi. Tarihi eserler için pazarlıkların 100 bin dolardan başladığı belirtiliyor. Salı 6 Ekim 2015 %20 SURİYE’DEKİ ÖRGÜTLERDEN RUSYA’YA KARŞI CİHAT ÇAĞRISI [email protected] nilgun@ Afganistan usya’nın hava saldırıları binlerce militanın Suriye’den komşu ülkelere kaçışmasına yol açarken, cihatçılar Moskova’ya “Sovyetlerin Afgan işgalini tekrar yaşatma” yeminleri ediyor. Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi, Rus askerlerinin başına 3 milyon Suriye lirası (yaklaşık 48 bin TL) ödül koyarak ilk adımı attı. Sosyal medyada paylaşılan posterlerde, örgüt liderlerinin ödülü bizzat takdim edeceği vurgusu dikkat çekti. Suriye’deki Müslüman Kardeşler de Rusya’ya karşı cihat çağrısı yaptı. “Teşkilat olarak, Rus askeri güçlerinin ülkeye girip sivilleri vurduğu, açık ve net bir işgalle karşı karşıya kalındığını görüyoruz” diyen İhvan sözcüsü Ömer Meşruh, “Afganistan ve Çeçenistan tecrübesini tekrar eden” Rusya’ya karşı cihadın farz olduğunu savundu. Sovyetler Birliği Afganistan’ı 1979’da işgal etmiş, CIA destekli mücahitlerle savaşında 15 bin askerini kaybettikten sonra 1989’da çekilmişti. Batılı kaynaklara göre Suriye’de 1700 Rus askeri bulunuyor, ancak muharebe yeteneklerini Doğu Ukrayna’da test eden “Rus gönüllülerin” de Suriye yolcusu olduğu yönünde sinyaller geliyor. Rus meclisinin Savunma Komitesi başkanı Amiral Vladimir Komoyedov, “Rus gönüllü gruplarının Suriye ordusu saflarında belirmesi olası” dedi. Interfax haber ajansına konuşan Komünist Partili Komoyedov, “Gönüllüleri fikirler dışında para da cezbeder” ifadelerini kullandı. Rusya’nın, Karadeniz Filosu ile Suriye kıyılarını ablukaya alarak İslamcı grupları denizden vurabileceğini de sözlerine ekledi. Öte yandan Ankara ve Riyad’ın desteklediği Ahrar’üş Şam’ın da aralarında olduğu 41 isyancı grup, böl KÂBUSU sil baştan R ge ülkelerini “Suriye’yi işgal eden Rusyaİran ittifakına” karşı ortak hareket etmeye çağıran bir bildiri yayımladı. Reuters’in haberine göre, Rusya’yı sivilleri katletmekle suçlayan bildiriye bombardımana hedef olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısı altındaki gruplar da imza koydu. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ÖSO’nun “gerçekdışı bir yapılanma” olduğunu savundu. ABD’li mevkidaşı John Kerry’den ÖSO’nun lokasyonu ve komuta kademesi hakkında bilgi istediğini ancak yanıt alamadığını belirten Lavrov, “ÖSO gerçekten kapasitesini korumayı sürdüren silahlı bir muhalif örgütse, bu örgütle temasa geçmeye hazırız” dedi. Dünya liderliğinden AB sınır bekçiliğine rdoğan’ın Avrupa çıkarması arifesinde, Financial TimesFT ve Guardian, Brüksel görüşmelerinin merkezinde “göçmen krizinin” olacağını yazdı. FT, “AB yetkilileri Erdoğan’dan bir göç eylem planı kabul etmesini isteyecek!” diyor ve “eylem planını” şöyle ayrıntılandırıyor: 1. (TC sahil güvenlik güçleriyle) sınır kontrollerini sıkılaştırmak… 2. Büyük iltica merkezleri açmak... 3. (Sıkı durun!) İki milyon Suriyeliye Türkiye’de çalışma hakkı vermek… Guardian’da benzer bir yazı yazan Simon Tisdall da, “Avrupa’nın bu durumda Erdoğan’a hiç olmadığı kadar ihtiyacı var” diyerek RTE’nin de özetle, “Basın özgürlükleri, bağımsız gazeteciliğe baskılar başta olmak üzere… AB’nin Türkiye’nin iç politikasına yönelik eleştirilerini frenlemek istediğini” söylüyor ve 1 Kasım öncesinde “Kürtlerle açtığı siyasi, askeri düzeydeki çatışmaya Avrupa’nın fiilen rıza göstermesini bekleyecek” eklemesini yapıyor. Masada özetle içte, özgürlüklerin yok edilmesine ses edilmemesi; Kürtlerle gazetecilerin “sinek gibi ezilmesi”ne Brüksel’den müdahale edilmemesi karşılığında, Avrupa’nın sınırlarının bekçiliğini yapmak var... E ‘ÖSO varsa konuşuruz’ Kaybolan ‘aura’ Rus gönüllüler Suriye’ye Rakka için düğmeye bastı T ürkiye’de yürüttüğü eğitdonat programının başarısız olduğunu itiraf ederek “Kürtlerle çalışacağız” diyen ABD Başkanı Barack Obama’nın, havadan desteklenecek operasyon için gerekli imzaları geçen hafta attığı belirtildi. New York Times’ın haberine göre Obama, Pentagon’un Suriyeli muhalif güçlere doğrudan silah ve mühimmat dağıtmasına ilk kez onay verirken, hava desteğinin de İncirlik Üssü’nden kalkacak savaş uçaklarıyla verilmesi kararlaştırıldı. Operasyona 20 bin Kürt savaşçının yanı sıra 3 ila 5 bin Arap savaşçının katılacağı, hedefin Rakka’yı ele geçirmekten çok kuşatma altına almak olduğu belirtiliyor. İncirlik Üssü’nü de daha çok koalisyon üyesinin kullanacağı kaydediliyor. Türkiye’de eğitilen “ılımlı isyancıların” Suriye’ye dönüp Nusra’ya bağlılık bildirmesinden mustarip ABD’nin, operasyona katılacak Arap komutanları kendi kuvvetlerine ve cephe tecrübeli Kürt savaşçılara incelettirdiği belirtiliyor. “Suriye Arap Koalisyonu” adı altındaki grupların operasyona dahil edilmesinin, Türkiye’nin Suriyeli Kürtlerin güçlenmesine dair endişelerini gidereceğine işaret ediliyor. Haberde, muhalif güçlerin IŞİD’in ikmal hatlarını kesmek adına Türkiye sınırı boyunca, Fırat Nehri’nden Kilis’e uzanan 97 kilometrelik bir bölgeyi kontrol altına alması yönündeki planların da ilerlediği belirtiliyor. Rusya cihatçıların kalesini tereddütsüz bombalayınca, ABD de YPG öncülüğünde Rakka’yı kuşatmak için harekete geçti Fakirliğin sonu yaklaşmış! rtış Dünya Bankası’ndan ta oksulluğun sonunun “yakın” olabileceğini müjdeleyen Dünya Bankası, günde 1.90 dolar ile hayatta kalmaya çalışan insanların sayısının ilk kez dünya nüfusunun yüzde 10’unun altına düşeceğini duyurdu. Aşırı yoksulluk sınırını 1.25 dolardan 1.90’a yükselttiklerini açıklayan Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, 2012 yılında 902 milyon insan aşırı yoksul kabul edilirken, yıl sonuna dek bu nüfusun 702 milyona ineceğini belirtti. “İnsanlık tarihi içinde yoksulluğu bitirebilecek ilk nesiliz” diyen Jim, gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranlarının artması ile sağlık, eğitim ve sosyal güvenliğe yapılan yatırımlara işaret etti. Ancak küresel büyümedeki yavaşlama, istikrarsız finans piyasası, savaşlar, iklim değişikliği ve genç işsizliğinin yoksulluğun bitirilmesine engel olabileceği uyarısında bulundu. BM de “2030’a dek yoksulluğu bitirmeye” ant içerken, akademisyenler küresel yoksulluk ölçme yöntemlerine yönelik ağır eleştirilerini sürdürüyor. Milyonlarca insan günde 2 dolar kazandığı için aşırı yoksul sayılmıyor. Oysa bu insanların hayatında somut bir fark bulunmuyor. “1.90 dolar eşiğini aşan kimsenin bunu kutlamadığına” dikkat çeken PORTEKİZ ılacak iddia Sağ iktidar seçimi kazandı meclisi kaybetti konomik krizle mücadele eden Portekiz’de iktidardaki sağ ittifak “Portekiz Cephesi” (PaF) genel seçimden birinci parti olarak çıktı ancak kemer sıkma politikalarına karşı olan sol ve komünist görüşlü partiler mecliste çoğunluğu elde etti. Portekiz meclisinde 230 sandalyeden 226’sının sahibi belli oldu. Buna göre PaF 104, Sosyalist Parti (PS) 85, Sol Blok (BE) 19, Portekiz Komünist Parti ve Yeşiller ittifakı “Demokratik Birlik Koalisyonu” (CDU) 17, Doğal Hayat ve Hayvanları Koruma Partisi (PAN) 1 milletvekili çıkardı. Cumhurbaşkanı Anibal Cavaco Silva’nın hükümeti kurma görevini PaF’nin lideri ve mevcut Başbakan Pedro Passos Coelho’ya vermesi bekleniyor. Silva’nın azınlık hükümeti kurmayı başaramaması halinde sol ve komünist görüşlü partilerin (PSBECDU) üçlü koalisyon kurmaları ihtimalinin gündeme gelebileceği belirtiliyor. Zaman nasıl da değişiyor… Erdoğan’ın Batı düşünce kuruluşlarında yere göğe konmadığı, “süper star” muamelesi gördüğü günlerde şişirilen kariyer çizgisi ve bugün gelinen noktayı düşündüm. On üç yıl önce “BOP Eşbaşkanı” sıfatıyla “dünya lideri” kontenjanından pompalandığı günler gözlerimin önünden geçti. Türkiye’nin AB’den “müzakere tarihi” aldığı 2004’ün Aralık’ı hatırıma geldi. Brüksel’deki o tarihi zirveden Erdoğan, “havai fişeklerle kutlanan rakipsiz Avrupa fatihi sloganları” ile yurda dönmüştü. “Avrupa fatihliği” blöfünü daha arkadan “model ülke muhabbeti” izledi... Sonra hiç bilmediğimiz “Müslüman demokrasi” diye bir kavram icat edildi Batı’nın o ya da bu şekilde her daim ihtiyaç duyduğu!, Erdoğan bu kez de “model İslam demokrasisi lideri” diye piyasaya sürüldü. Batı demokrasileri değerlerini dışlayan bu din referanslı model “Arap Baharı” yıllarına dek Ortadoğu’da göz kamaştırıcı bir “model ülke” etiketiyle pazarlandı. İki yıl öncesine dek başına Batı’dan hep bir “aura” iliştirilen Erdoğan, Gezi’de “aura”sını kaybetti. Bütün itibarını ve yaldızlarını yitirdi. Gezi Parkı’nda kaydedilen manzaralar, 1725 Aralık, Soma’da yaşananlar ve son olarak da 7 Haziran’dan bu yana olanlar; Erdoğan’ın Eski Kıta’daki bütün imajını sıfırladı. Kimse RTE hakkında artık en ufak bir “yanılsama” içinde değil. Herkes kiminle karşı karşıya olduğunu biliyor. “Göç planı” üzerinde anlaşma, bile bile lades olacak... FT’ye konuşan üst düzey bir Avrupalı diplomat bu şuuru: “Hiç sevmediğimiz bir hükümeti kucaklıyoruz” diye anlatmış: “Ama göçmen akışını düşürmemiz gerekiyor. (Türkiye’nin) iç politika kaygılarını bir yana bırakıyoruz. Reel politikaya abanıyoruz.” Reel politika Erdoğan’a AB sınırlarının şimdi bekçiliğini dayatıyor. Bu, 5 yıl önce Kaddafi’ye biçilen yerdi. Başta İtalya olmak üzere AB ülkeleri; Kara Afrika’nın göçmenlerini Libya toplama kamplarında tutmak karşılığında Kaddafi’yi çok pohpohlamıştı. Sarkozy’nin misafiri olduğu yıllarda, Kaddafi Paris’te Luvr Müzesi önüne çadır kurmuştu. Berlusconi’yle göçmenler üzerinden acımasız anlaşmalar yapmış, Çizmede bunun için şaşaayla ağırlanmıştı. Olayların sonra nasıl geliştiğini biliyoruz. Kaddafi’ye önce Sarkozy saldırdı. Berlusconi onu izledi. Eh ne demişler? Alma mazlumun ahını… Y E Kaddafi’ye biçilen yer Dünya Bankası aşırı fakirliğin sonunun yaklaştığını duyururken Amerikan Associated Press ajansı 29 Eylül’de abonelerine bu fotoğrafı geçti. Asya ülkesi Myanmar’da çekilen fotoğrafta bir kadın bisikletinde oğluyla birlikte tekrar satmak üzere topladığı çöpleri de taşıyor. uzmanlar, bu verilerin Dünya Bankası ve OECD gibi kurumların ekonomi politikalarına hizmet ettiğini savunuyor. “Günde bir dolar” tabirinin kullanıma girmesi, neoliberal politikaların hızla yayıldığı 1990’lara rastlıyor. Hiçbir gelişmiş ülke yoksulluk sınırını günde 10 doların altında hesaplamazken, yoksul sayısının azaltılması yerine eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlere odaklanıyor. Yoksulluk nasıl ölçülür? 3 MİLYAR Dünya Bankası’nın verilerine göre yalnızca Orta ve Güney Afrika’daki aşırı yoksul insan sayısı. 805 MİLYON Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) geçen yılki verilerine göre dünyadaki ‘aç’ insan sayısı. AB Türkiye raporunu erteledi S Coelho seçmenlerini neşeyle selamladı ığınmacı krizinin çözülmesi için Ankara’ya bel bağlayan Avrupa Birliği, 14 Ekim’de açıklayacağı Türkiye ilerleme raporunu 21 Ekim’e erteledi. AB üyelerinin Türkiye’ye ağır eleştiriler getiren raporu 13 Ekim’deki mülteci zirvesinin hemen ardından yayımlamak istemedikleri belirtiliyor. Britanya Başbakanı David Cameron’ın ilerleme raporunun 1 Kasım seçimleri sonrasına ertelenmesi talebinin ise kabul görmediği öne sürülüyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle