19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ir cumartesi akşamüstü, Ayşe Deniz Gökçin’in Londra’nın göbeğindeki stüdyosuna giHande diyorum. Gülücükeagle ler saçarak karşılıyor beni. Bir halkla ilişkiler uzmanıyla görüşmesinin bitmek üzere olduğunu söylüyor; beklerken içmem için bir fincan tavşankanı çay getiriyor. Oturma odasının baştacı simsiyah yarım kuyruklu bir piyano. Etrafımı incelediğimde bu mekânda harıl harıl çalışan, kendi işini kendi yürüten ve dur durak bilmeden ürettiğine şahit oluyorum. Yönelttiğim ilk soru da buna bağlı oluyor: “Ardı kesilmeyen başarılarla dolu bir kariyerin başındasın. Gözlemlediğim kadarıyla, sosyal medyayı da çok etkin bir şekilde ‘Nirvana’ya ulaşabilirsiniz! EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Cumartesi 31 Ekim 2015 KULTUR kullanıyor ve projeleriıyor?” İçi içine sığmayan enerjisi var Gökçin’in. “Sosyal medya eskiden olmadığı kadar önemli çünkü eskiden sanatçılar sadece yaptıkları müzikle bilinirlerdi. Şimdi sanatçıların kendi seslerini istedikleri kişilere doğrudan iletebilme imkânları var. Ben kişiliğimle insanlara yönelmeyi seven biriyim. İnsanlarınmüzikle ne anlatmaya çalıştığımı anlamalarını, beni içten tanımalarını istiyorum. Sosyal medya aslında sanatçının verimli olarak kullanabileceği bir tür öngörü aleti. Bir projenin başarılı mı Ayşe Deniz Gökçin’le, Londra’daki stüdyosunda yeni albümü ‘Nirvana Project’i konuştuk. ‘1 Kasım seçimleri çok önemli, beyin göçüne karşıyım, ülkeme faydam olsun isterim. Yeter ki, elimize fırsat geçsin” diyen Gökçin, albüm konseriyle 7 Kasım akşamı İstanbul’daki Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde. 21 B başarısız mı olacağını önceden görmenize olanak sağlıyor. Facebook ve Instagram’ı aktif olarak kullanıyorum.” “Bu ay yeni albümün ‘Nirvana Project’ piyasaya çıktı. Bize bu albümle ilgili çıkış noktanı anlatır mısın?” diye soruyorum Gökçin’e... “Son albümüm Pink Floyd Lizstified’dı; progressive rock tarzındaydı ve klasik müzikle arasında çok bağlantı bulduğum için yapmıştım. Bu albüm, hem gençliğinde Pink Floyd dinleyen (şu an 50’li60’lı yaşlarda olan) hem de klasik müzik dinleyen kesim içindi. Sonra dedim ki, ‘Tamam bu projeyi yaptım, başarılı oldu. Bir sonraki projem farklı olsun. Hangi grubu seçeyim?’ Bu sene 27 yaşına bastım. Kurt Cobain 27 yaşında kendini öldürdüğü için 27’ler Kulübü’ne dahil. Ortaokul ve lisede Nirvana’yı çok dinlemiştim, kalbimde farklı bir yeri var. Ama o zamanlar piyanoda Nirvana çalmak gibi bir düşüncem yoktu. Arkadaşlarım kurdukları rock gruplarıyla Nirvana çalarlardı; ben de klasik müzik çalardım. Sonra büyüdüm, okul bitince bozuldum. [Kinayeli kinayeli gülüyor.] Kendimde istediğim projeleri istediğim kalitede hayata geçirme gücünü şimdi buldum. Grunge müziğin klasik müzikle hiç alakası yok. İlk başta Kurt Cobain’in bestelerini incelemeye başladım. Gerçekten çok zor; piyanonun berrak sesini hiçbir şekilde değiştiremiyorsunuz. Çok farklı çalmanız, değişik aranjmanlar yapmanız, daha çok nota kullanmanız gerekiyor. Yavaş yavaş beni daha da içine çekti. Piyano aranjmanlarına başladıktan sonra bir şey eksik dedim. Geçen sene Bulgar elektronik müzik yapımcısı İvan Shopov’latanışmıştım, o esnada ondan mesaj geldi. Ben de ‘İvan, ilgini çeker mi böyle bir projede yer almak?’ diye sordum. Bir ay sonra Bulgaristan’da buluştuk. Beraber, benim yaptığım aranjmanlara farklı bir renk katarak elektronik sesler yarattık; vokaller de ekledim. Albümü Abbey Road Stüdyoları’nda kaydettik. Kurt Cobain’in ruhunu temsil edecek bir dansçı arıyordum. Tam o sırada, yıllardır görüşmediğim, Londra’da yaşayan dansçı Ekin Bernay’dan mesaj geldi. Projenin dans kısmını ona teklif ettim, klip çekmek istediğimi söyledim. ‘Koreografiyi sen yap. Kurt Cobain’in haya tının son beş yılını anlatan bir hikâye tasarla’ dedim. Cobain’in kendi halüsinasyonlarını, sembolik bir şekilde nirvanaya ulaşmasını, eşiyle sorunlarını, bebeğinin doğumunu ve intiharına uzanan hayatını bir saatlik performansa sığdırdık. İlk şovu, bu yaz, Urla’da Urla Şarapçılık sponsorluğunda gerçekleştirdik. 7 Kasım’da albümün İstanbul prömiyerini Leyla Gencer Operası’nda gerçekleştireceğiz. 3 Kasım’da Ankara’da Erim Tan Sanat ve Arkeo loji Müzesi’nde bir resitalim olacak. New York ve Londra’da da turne ayarlamaya çalışıyoruz. Dijital dağıtım için Londra’da Ulysses Arts’la kontrat imzaladım. Bu küratörlüğünü, yapımcılığını üstlendiğim ilk performans. Bu, kariyerimde sadece piyanist olarak değil bir sanatçı olarak bir dönüm noktası.’’ “Projeden Courtney Love’ın haberi var mı?” “Onun yok, ama Londra’da verdiğimiz Sofar konserine bir arkadaşı, Brix SmithStart, geldi. Bas gitarcı kendisi. Hatta geçmişte bir günlüğüne Courtney Love’ın grubunda çalmış. Kurt Cobain’i de tanırmış. Beni dinledi ve ‘Kurt yaşasaydı gurur duyardı’ dedi. Bunu duymak çok hoşuma gitti. Benim yapmak istediğim ‘grunge’ı tekrarlamaktan ya da Kurt Cobain’in yaptığı müziği taklit etmekten ziyade, yeni bir şey yaratmak. Onun birkaç prensibini ele alarak başladım projeye. Çok ileri görüşlü bir çocukmuş; çocuk diyorum çok gençken öldüğü için. Seksizme karşı, tecavüze karşı. Şarkılarından biri,‘Rape Me’ de tecavüz karşıtı bir şarkı.” İdeallerini soruyorum. “Nirvana Project’te üç orijinal bestem var. 5 yıla kadar tamamı orijinal olan besteler yapmak, oradan da film müziğine geçmek istiyorum” ‘Ben ilerici, laik bir Atatürk genciyim’ ondra’da genç bir Türk sanatçıyla 1 Kasım seçimleri arifesinde bir araya gelip, politikadan söz açmamak olmaz. Ağzını arıyorum: “Gidişatı nasıl değerlendiriyorsun?” “Ben ilerici, laik bir Atatürk genciyim. Onun prensiplerini sonsuza dek devam ettirmek, Türkiye’yi demokratik bir ülke olarak görmek istiyorum. Ülkemizde din, dil, ırk ayrımı yapılmasını istemiyorum çünkü bu kutuplaş L maya yol açıyor. Bazı politikacılar bunu çok iyi kullanarak oy topluyorlar. Barıştan yanayım. Seçimlerde umarım iyi sonuç alırız. Ben siyasetçi değilim sadece bir sanatçıyım” diyerek diplomatik bir yanıt veriyor. Üsteliyorum: “Sence seçimlerin Orta Doğu açısından nasıl bir etkisi olacak? Bir de ‘Seçimlerde umarım iyi sonuç alırız’ dedin. Sana göre iyi sonuç nedir?” “Benim için iyi sonuç... [Kıkır kıkır kıkırdıyor.] De taya girmeden bunları konuşmak çok zor oluyor. İyi sonuç, bizi savaşa sürüklemeyen, agresif olmayan, her tarafın mutlu olacağı, insanların ölmeyeceği, barışçıl bir sonuç. Suriye apayrı bir konu. Türkiye en çok mülteci alan ülkelerden biri; bu hem gurur verici, hem de çok riskli. Bizde o kapasite var mı? Bir yandan inanılmaz üzülüyorum; öte yandan da bu konuda çok organize olduğumuzu sanmıyorum.” Sanatçılar’dan ‘oy kullanın’ çağrısı ir grup sanatçı herkese 1 Kasım’da oyunu kullanma çağrısı yaptı. Avcılar Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde verilen kokteyle Belediye Başkanı Handan Toprak da katıldı. Daha sonra sanatçı B lar; İlyas Salman, Erdal Erzincan, Tolga Sağ, Emre Saltık, Metin Karataş, Berrin Sulari, Yusuf Benli, Şahin Aydın, Mehmet Karabudak, Âşık Mazlumi Âşık Ayhani ve Cem Çelebi, Kültür Sanat Parkı’na geçti. Sanatçı Yu suf Benli’nin okuduğu basın açıklamasında sanatçılar herkesin siyasi tercihini yapmak için mutlaka sandık başına giderek oy vermesini istedi. Açıklamada şöyle denildi: “Halkımızı insan hakları temelinde eko nomik problemlerin çözüldüğü, terörün olmadığı ve yarınlara güvenle bakıldığı bir hukuk devletinde yaşamak için sandığa gitmeye davet ediyoruz. Gün bugün, zaman bu zaman.” lİSTANBUL/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle