19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SİGORTA 8 DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.8870 0.3 kuruş 3.1860 0.1kuruş 10.15 0.11 puan 79.262 0.862 puan 724.19 1.32 lira 108.35 20 kuruş EDİTÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: ZARİFE SELÇUK Salı 27 Ekim 2015 En büyük risk iklim değişikliği on yıllarda zamam zaman gündeme gelen doğal afetler, meydana gelen zararlar ve bu zararların ne kadarının sigortalı olduğuna dair haberler artık sigorta sektörünün de çok daha fazla gündeminde. Bu yılın ilk yarısından doğal afetlerde tüm dünyada 16 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Bu konuda araştırma yapan Alman sigorta şirketi Munich Re’nin verilerine göre, geçen yılın ilk altı ayında doğal afetler sonucu sadece 2800 kişi hayatını kaybetmişti. Bununla birlikte, bu yarı yıldaki rakam son 30 yılın ortalaması olan 27.000 kurbanın altında. Bu yılın ilk yarısında kayıp sayısının yüksek olmasının nedeni nisan sonunda Nepal’i vuran deprem ve haziranda Hindistan ve Pakistan’ı etkisi altına alan sıcak dalgası. Le Figaro’da bir habare göre, bu doğal felaketlerin ekonomik faturası 35 milyar dolar oldu. SigorOlcay ta şirketlerinin bu rakaBüyüktaş mın 12 milyar dolarını karşılaması gerekiyor. Yılın ilk altı ayında, maliyeti en yüksek doğal felaket ise şubat ayı sonunda ABD’nin kuzey doğusunu ve Kanada’yı vuran kar fırtınalarıydı. Bu fırtınalar 2.4 milyar dolarlık bir zarara yol açarken, sigortacılara maliyeti ise 1.8 milyar dolar civarında oldu. Avrupa ise olumsuz hava koşullarından görece daha az etkilendi. Martta pek çok ülkeyi etkileyen Niklas 1.4 milyar dolar civarında bir zarara yol açarken, sigorta şirketleri 900 milyon dolar ödedi. Geçen hafta sohbet ettiğimiz Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, doğal afetlerin artık sigortacılar için en büyük risk olduğu konusunda oldukça net ve kararlı. ‘Son dönemde meydana gelen çatışmalar ve terör olayları ile hemen sigorta gündeme geldi ama o zararla çok ciddi değil. Çünkü oralarda maddi hasar olarak en çok yayan komyonlar söz konusu ve onlar da zaten sigortalı ve yaşananlara kıyasla önemli sayılmaz. Ancak doğal afetler öyle değil. Hiç beklenmedik bir anda, beklenmedik bir yerde karşımıza çıkan sel felaketleri artık bizim açımızdan en büyük riskin doğal afetler olduğunu gösteriyor’ diyen Ülken, ‘Kim Bodrum’da bu büyüklükte bir felaketi öngörebilirdi ki...’ demekten kendini alamıyor. Hatırlanacağı gibi geçen kurban bayramında Bodrum’da etkili olan sağarak yağmur, bayram tatili nedeniyle nüfus yoğunluğu artan kentte üç saate yakın sürmüş ve sel suları önüne gelen motosiklet, otomobil ne bulduysa denize doğru sürüklemişti. Felaketin ardından yaklaşık 450 otomobil, 380 motosikletin hasar gördüğü ve 1000’e yakın ev ve işyerini suların bastığı belirtilmşti. 124 cadde ve sokakta asfalt yol zarar görmüş 8 köprü, kullanılamaz hale gelmiş ve 20 milyon liraya varan zararın oluştuğu kaydedilmişti. PwC ve Finansal Yenilik Etüt Merkezi (Centre for the Study of Financial Innovation CSFI) işbirliğinde 54 ülkede yapılan “Sigortacılıkta Öngörülen Riskler Anketi 2013” dünyada ve Türkiye’de sigortacıların öncelikli risk beklentilerini ortaya koyuyor. Dünya genelinde sigorta sektörü için yasal düzenlemeler en büyük risk olarak gösteriliyor. Yatırım performansı ve makro ekonomik ortam ise önde gelen diğer riskler olarak sıralanıyor. Türkiye’de ilk sırada “doğal afetler”, ikinci sırada “aktüeryal varsayımlar” ve üçüncü sırada “risk yönetimi kalitesi” sektör için önde gelen riskler olarak yer aldı. S Trafikte sular durulacak Ani fiyat artışları ve şikâyetlerle gündeme gelen trafik sigortasında yeni döneme girilirken düzenlemelerin tartışmaları yatıştırması bekleniyor rafik sigortasında yapılan ve 1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni düzenlemenin ardından ölümlü kazalar ile hasarsız kazalara farklı uygulamalar getirilmesiyle, ölümlü kazalar için kusurlunun primi artarken kusuru olmayan sürücüler, yapılan indirimlerle avantaj sağladı. Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, eskiden hasarlı kazalarda prim farkı olmaması nedeniyle, sigorta şirketlerinin aynı tazminatı verdiğini, yeni düzenlemeden kusuru olmayan yararlandığı gibi, kaza yapana daha çok ödeme yükümlülüğü getirilmesi nedeniyle kaza oranının azaldığını söyledi. Ülken, taksi, dolmuş ve otobüslerde kaza riski yüksek olduğu için primlerin de yükseldiğini, takside yıllık primin or T talama bin TL, otobüslerde 45 bin TL’yi bulduğunu, hasarsızlarda ise primin 300 TL’ye indiğini, motosikletlerde 100 TL civarında olduğunu belirtti. Yeni düzenlemenin piyasada fiyat rekabeti yaratarak, ciddi prim artışlarının önüne geçmesini beklediklerini anlatan Ülken, düzenlemenin sigorta şirketlerinin hasar maliyetlerini kontrol etmesine ciddi katkı sağlayabileceğini, zararın önlenmesi için risk değerlendirmesini iyi yapan ve doğru fiyat verilmesini sağlayan tarife modellerinin daha rahat kullanılabileceğini söyledi. Ülken, sigortalıların geçmişe göre haklarını daha iyi öğrendiğini, bu nedenle hakkını arayan sigortalı sayısının arttığını, ka ğişikliğinin yarattığını belirten Ülken, örneğin iklim değişikliğinin yol açtığı sel baskınlarının yarattığı hasar açısından da öngörülemez olduğuna değindi. Terörün yol açtığı hasarın daha çok araçlar için geçerli olduğunu anlatan Ülken, Doğu ve Güneydoğu’daki olaylarda terör nedeniyle hasar gören araç sayısı 1 ise son dönemlerde bunun 3’e çıktığına dikkat çekti. Yangın, gemi ve nakliyat alanında uzak ara lider olduklarını söyleyen Ülken, şirket olarak dijital sigortacılığı geliştirmeyi hedeflediklerini, bunun kaza tespit tutanağının dijital ortamda düzenlenmesi gibi birçok hızlandırıcı ve olumlu etki yaptığını anlattı. Hakkını arayan arttı Terörün etkisi Taksilerde yıllık bin lira olan poliçe otobüslerde 45 bin liraya ulaşıyor. za tespit tutanağının yerinde ve taraflarca tutulmasını başlangıçta suiistimal edenler olsa da, zamanla bilinçlenmenin artması nedeniyle suiistimallerin azaldığını vurguladı. Ülken, yeni düzenlemenin ardından gelen şikayetler üze rine, başta şoförler odası olmak üzere meslek odalarına giderek yeni düzenlemeyle ilgili bilgilendirmede bulunacaklarını da anlattı. Sigorta şirketlerinin önündeki en büyük riski, öngörülemez olması nedeniyle iklim de BES’le ömür boyu maaş 41.085 milyar TL Katılımcı fon tutarı Devlet katkısı fon tutarı Ansızın geliyor 4.510 milyar TL %40 %35 %30 %25 %20 %15 %10 %5 Katılımcıların yaş dağılımı %33.99 %31.94 Sigorta şirketleri 1 Ekim’de yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle Bireysel Emeklilik Sistemi’nde birikimleri olanlara aylık olarak nitelendirilebilecek ürünler sunacak ireysel Emeklilik Sistemi’nde birikimleri bulunanlara emekli olduklarında ömür boyu aylık ödenmesini sağlayacak yıllık gelir sigortası uygulaması 1 Ekim’de yürürlüğe girdi. Yeni uygulamayla 56 yaş ve üzeri kişilere Türk Lirası cinsinden tek prim karşılığında, ömür boyu irat ödeyen yani tasarruf sahibi açısından aylık olarak nitelendirilebilecek ürünler sunulacak. Ödemeler hemen başlayabilecek veya en fazla 5 yıl ertelenebilecek. Aylık tutarı, başlangıçta ölüm düzeyi tablosu, teknik faiz oranı ve ürünün diğer özelliklerine göre hesaplanacak ve her takvim yılı başında en az TÜFE oranında arttırılacak. Resmi Gazete’de yayımlanan Hazine müsteşarlığı’nın Yıllık Gelir Sigortaları Yönetmeliği çerçevesinde, yıllık gelir sigortası sözleşmesi imzalamak isteyen sigorta ve emeklilik şirketleri Müsteşarlığa yazılı başvuruda bulunacak. Şirketlerin, yıllık gelir B 5.805.541 kişi 34.689.0 milyon TL Yatırıma yönelen tutar 34.135.4 milyon TL Katkı payı tutarı Katılımcı sayısı %21.33 %6.57 sigortası sözleşmelerine ilişkin yükümlülüklerini karşılamaya yeter düzeyde varlık bulundurmaları gerekiyor. Yıllık gelir sigortası ürünlerine ilişkin tarife ve varsa kar payı teknik esasları ile bu esaslara ilişkin değişiklikler herhangi bir onaya tabi olmaksızın, şirketler tarafından uygulanacak. Aylık ödeme süresince ya da ödemelerin belirli bir süre ertelendiği ürünlerde erteleme dönemi içerisinde sigortalının vefatı halinde vefat tazminatının ödendiği ya da süreli ya da ömür boyu aylık bağlandığı ürünler sunulacak. 56 yaşın altındaki kişilere ise Türk Lirası ya da yabancı para birimi cinsinden tek ya da taksitli prim ödemeleri karşılığında hemen ya da belirli bir süre sonra başlayan, belirli tutarlarda ya da TÜFE dahil bir varlık ya da varlık grubuna endeksli olarak ömür boyu veya belirli bir süre için aylık ödeyen ürünler sunulabilecek. Riskli hastalığa sigorta geldi S igorta şirketleri, 23 riskli hastalığı kapsayan özel ürün geliştirerek, sigortalılara toplu tazminat ödemeye başladı. Yeni ürün başta kanser, kalp ve şeker olmak üzere, MS, beyin tümörü, HIV, körlük, inme, böbrek yetmezliği, uzuv kaybı, organ nakli, kalp kapağı ameliyatı, işitme kaybı gibi hastalıkları içeriyor. Sağlık sigortası tedavi giderlerini karşılayıp, sağlık kuruluşuna ödeme yaparken, riskli hastalıklar sigortasında ise sigortalıya, hastalığa yakalandıktan 30 gün sonra poliçede belirlenen tazminat toplu olarak veriliyor. Sigortalı 100 bin liralık bir poliçe satın almışsa, sağlık sorunu çıktığında kendisine 100 bin lira ödeniyor. Sigortalı toplu parayı isterse tedavi için isterse diğer ihtiyaçları için kullanabiliyor. Sigortanın primi ise kişinin yaşına göre değişim gösteriyor. 50 bin TL vefat, 40 bin TL de riskli hastalık olmak üzere toplam 90 bin liralık teminat için 40 yaşındaki bir sigortalı, yıllık 300 lira prim ödüyor. Hastalığa yakalandığında sigortalının kendisine 40 bin lira, vefatı durumunda geride kalanlara 50 bin lira tazminat ödeniyor. 100 bin dolarlık teminat için 45 yaşındaki bir kişi, yıllık bin 200 dolar primle riskli hastalıklar sigortası yaptırabiliyor ve risk ortaya çıktığında sigorta şirketi 100 bin doları peşin ödüyor. %6.17 25 yaş altı 2535 yaş 3544 yaş Vefat tazminatı 4555 yaş 56 yaş ve üzeri İstanbul’da katılım yüksek İller İstanbul Ankara İzmir Antalya Bursa Adana Kocaeli Mersin Muğla Konya Oran %28.7 %9.3 %7.3 %4.4 %4.0 %2.7 %2.6 %2.1 %2.1 %1.9 Emekli sayıları 14.797 7.577 Araştırma yapılmıştı 2.838 5.404 2.848 2010 2014 2013 2012 2011 Şirketlerden... 4 GENERALİ SİGORTA, tüm dağıtım kanallarından Trafik veya Kasko Sigortası teklifi alan araç sahiplerine, Alfa Romeo Giulietta kazanma şansı sunduğu kampanyanın talihlisi belli oldu. Tüm Generali acenteleri, broker ve banka kanallarının yanı sıra direkt satış kanalları olan generali.com.tr ve 0850 555 55 55 üzerinden trafik ve kasko sigortası teklifi alan yaklaşık 500 bin kişinin katılım gösterdiği kampanyada, Alfa Romeo Giulietta’yı kazanan isim, Generali Sigorta Antalya Acentesi Bilgin Sigorta müşterisi Gonca Çetin oldu. 300 bin kişinin katılım gösterdiği bir önceki Fiat 500L kampanyasının talihlisi de Ankara Bölgesi’nde faaliyet gösteren Generali Sigorta acentesinin bir müşterisi olmuştu. 4 ERGO Sigorta, 2013 yılı itibarıyla uygun primlerle ayrıcalıklı sağlık hizmeti almak isteyen müşterileri için tamamlayıcı sağlık sigortası ürünü “Yüzde Yüz Sağlık Sigortası” nı sunuyor. “Yüzde 100 Sağlık Sigortası”, anlaşmalı özel sağlık kurumlarından alınan hizmetler için SGK’nın karşılamadığı fark ücretini karşılıyor. Kampanya kapsamında, 7/24 tıbbi danışma hattı, acil kara ambulansı, acil ilaç gönderimi ve acil mesajların iletilmesi gibi hizmetler de ücretsiz. eniden genel seçimler”, Ortadoğu’da jeopolitik düzenin, Kissinger’in deyişiyle (Wall Street Journal, 16/10) dağılmakta olduğu bir dönemde gerçekleşiyor. Bu dağılma içinde ve üzerinde, “düzenin” yerleşik büyük güçleri ABD ve Avrupa ile düzeni değiştirmek isteyen başta Rusya olmak üzere “revizyonist” güçler arasındaki rekabet yoğunlaşıyor, karmaşıklaşıyor. Küresel jeopolitiğin bu iki “tektonik tabakasının” karşılaştığı yerde bir “fay hattı” oluşuyor. Bu fay hattının Suriye’nin üzerinde kırılma olasılığının artmasında AKP hükümetinin, büyük rolü ve sorumluluğu var. Bu fay hattını kırılmaya zorlayan basıncın artma sürecinde henüz geri dönülemezlik noktasına ulaşılmadığını, iki tabaka arasında henüz bir “abisin” açılmadığını varsayarak (iyimserlik işte...) bu seçimlerin dış politikada gereken değişiklikleri yapabilmek için son fırsat olduğunu söyleyebiliriz. “Y 2009 1.898 Fay hattında genel seçimler... yatları sorunu; daha sonra 2007 mali krizi, “uzun durgunluk”, petrol fiyatlarındaki gerilemeler gibi etkenlerin, bölgenin düzenini yapısal anlamda zaten sürdürülemez kıldığını da söyleyebiliriz. Bu zemin üzerinde, Afganistan devletinin yıkılması, radikal İslamcı akımların terörist eylemlerinin, ideolojik etkilerinin “metastaz” yaparak bölgeye dağılmasına yol açtı. Irak devletinin yıkılması, hem İran’ı dengeleyen bir gücü devreden çıkardı, hem de tarihsel ŞiiSünni çatışmasını yeniden canlandırdı. Bu iki gelişmenin çakışması bölgeyi saran yangını başlattı. Dağılmanın resmi Dağılmayı, ABD’nin Afganistan, Irak devletlerini yıkması tetikledi. Ancak bölge ülkelerinde hızla artmakta olan genç, önemli bir kısmı eğitimli işsiz nüfus; hem jeopolitik dengeleri hem rejimlerin meşruiyetini, giderek artan küresel ısınmanın da etkisiyle zorlayan kuraklık, su, gıda fi Arap halkının içinde kimi kesimlerin otoriter rejimlere karşı baş kaldırmaya başlamasıyla birlikte, bu “yangını” baskı ve terörle de olsa sınırlama şansı olan rejimler sarsıldı, yıkılmaya başladı. Yerleşik büyük güçlerin, bu sarsılmaların, hatta olası bir yıkılmanın doğurabileceği zararlı (demokratik, hatta sosyalist) gelişmeleri engelleme, süreci yönlendirme çabaları, yangını körükledi, yaygınlaştırdı. Mısır’da rejimin tepesi yıkıldı, devlet kısa bir süre için de olsa siyasal İslamın eline geçme noktasına geldi, ancak bir askeri darbe ile ama son derecede kırılgan bir zemin üzerinde “restore” edilebildi. Libya’da Kaddafi rejimi yıkıldı; ardından gelişen kaos içinde radikal İslam bir Afrika sorunu haline dönüştü. Nihayet Suriye’de başlayan demokratik muhalefet hareketleri, ABD, Irak’tan kısmen de olsa çekilir, bir boşluk oluşurken bu boşluktan kendisi için bir liderlik görevi çıkaran, AKP Türkiyesi’nin ebeliğinde bir Şii Sünni iç savaşı doğurdu. Türkiye rejimi kendi iç sorunlarıyla, özellikle de Kürt siyasi hareketinin talepleriyle de boğuşurken Suriye ve Irak boşluğunda şekillenen İslam devleti (halifelik), şimdi hem Türkiye’yi hem de bölgedeki diğer Sünni rejimleri tehdit ediyor. AKP Türkiyesi’nin iki önemli müttefikin den, mali destekçisinden biri, Suudi rejimi hem Yemen’de İran’la bir vekâlet savaşı yürütmeye hem de kendi iç yönetim sorunlarıyla boğuşarak ayakta kalmaya çalışıyor; ikincisi, Katar zaten “bir petrol musluğundan ve TV istasyonundan” oluşan bir şey... Bu sırada Rusya Rusya, Suriye’ye girdi, Ortadoğu’da yaklaşık kırk yıl sonra yeniden, olaylara yön verebilen etkin bir güç olmaya başladı. Dün sözünü ettiğim gibi Rusya’nın planları Suriye platformunu çok aşıyor, Çin’in planlarıyla da örtüşüyor. Diğer bir deyişle küresel jeopolitiğin yerleşik ve “revizyonist” güçlerinin oluşturduğu, tektonik tabakalar, Suriye üzerinden geçen bir fay hattı yaratmış durumda. AKP Türkiyesi’nin yönetimi, bir süredir kırılma belirtileri sergileyen bu fay hattının iki tarafına birden basarak ayakta durmaya çalışıyor. Bu gidiş devam ederse AKP Türkiyesi’nin, bu fay hattı kırıldığında oluşacak “abisin” içine düşmesi kaçınılmaz. Bu gidişin arkasındaki dış ve iç politikaların bir an önce değişmesi, ülkenin bu fay hattının dışında bir yere çekilmesi gerekiyor. Seçimler de bana son şansmış gibi geliyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle