19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Y ASAM 2 33 yılın en kötü kazası: 42 ölü Fransa’nın güneybatısındaki Bordeaux kenti yakınlarında tatile giden yaklaşık 50 emekliyi taşıyan otobüs, kamyona çarptı. Araçların alev aldığı kazada 42 kişi öldü. Olay Fransa’da 1982’de 53 kişinin öldüğü kazadan sonra yaşanan en büyük kaza olarak kayıtlara geçti. EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ Kafasında kutu ile 5 saat gezdi Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesindeki Laleşin Yaylası’nda başı tenekeye sıkışan ayı, hayvanlarını yaylaya çıkaran vatandaşlarca kurtarıldı. 5 saat boyunca kafasındaki kutuyla gezen ayı, tenekenin vatandaşlar tarafından kesilmesiyle kaçarak uzaklaştı. Cumartesi 24 Ekim 2015 8 ülkenin gazetelerinde ‘beslenme’ konulu 375 haberin yüzde 49’u asılsız çıktı ereyağ yararlı mı, zararlı Prof. Walter Willett yaptı. Konİşlenmiş et Devlet başkanı mı?”, “Yumurta kolesteferansı Türkiye’den takip eden rolü yükseltir mi?”, “Ektek kurum olan Sabri Ülker Gımek yemeli miyiz?”, “Şeker zeda Araştırmaları Enstitüsü Vak Bilgi kirliliği, sağlığa tehdit T Begüm Mutuş ve Laura Fernandez Celemin basın toplantısı düzenledi. hir mi değil mi?” gibi beslenme ve sağlıklı yaşam konularındaki bilgi kirliliği, halkın kafasını karıştırıyor. Avrupa Gıda Bilgi Konseyi SİBEL (EUFIC) Genel DiBAHÇETEPE rektörü Dr. Laura Fernandez Celemin, Avrupa Beslenme Dernekleri Federasyonu (FENS) üyesi 8 ülkenin gazetelerinde, “beslenme” konulu 375 haberi incelediklerini, bu haberlerin yüzde 49’unun asılsız iddialardan oluştuğunu tespit et tiklerini söyledi. Uluslararası Halk Sağlığı Enstitüleri Birliği (IANPHI) Direktörü Prof. Pekka Puska ise bu konuda doğru ve bilimsel bilgiye ihtiyaç olduğunu vurguladı. Dünya sağlık gündeminin rotasını çizen Avrupa Beslenme Kongresi’nin 12.’si bu yıl Almanya Beslenme Topluluğu (DGE) ev sahipli ğinde, 2023 Ekim tarihlerinde Almanya’nın başkenti Berlin’de yapıldı. “Yaşam Boyu Beslenme ve Sağlık” temalı konferansa, yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Konferansın açılışını halk sağlığı alanında yaptığı çalışmalarla tanınan ve dünyada en çok atıfta bulunulan Harvard Üniversitesi Beslenme Bölümü Başkanı fı, Türkiye’den bir grup gazetecinin katılımıyla basın toplantısı düzenledi. Sabri Ülker Vakfı Genel Sekreteri Begüm Mutuş da beslenme ve gıda konularındaki bilgi kirliliğinin insanları yanlış yönlendirdiğini söyledi. Teknolojinin ilerlemesinin insanların sağlık ve beslenme konularındaki bilgilere daha kolay ulaşmasına neden olduğunu, buna karşın aynı oranda yanlış bilgi edinme riskini de beraberinde getirdiğini anımsatan Mutuş, bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak için ulusal ve uluslararası referans kurumlara büyük görevler düştüğünü kaydetti. Dünya Sağlık Örgütü salam, sosis ve diğer işlenmiş et ürünlerinin kansere yol açtığını duyurmaya hazırlanıyor. Daily Mail gazetesinin haberine göre, kanserojen ürünleri listeleyen WHO sigara ve alkolün yanında işlenmiş ete bu listede yer verebilir. Britanya’nın Ulusal Sağlık Servisi de internet sayfasından “işlenmiş et yemek ile bağırsak kanserine yakalanma riski arasında bir bağlantı olabileceğini” açıkladı. Kurum, bu tür ürünleri çok tüketen insanlarda kanser riskinin arttığını belirtti. kanser ve aydınlar yapıyor Yaşama tutunamadı Konya’da “mavi ışık hastalığı” olarak bilinen Crigler Najjar Sendromu’yla doğan 8 aylık Mustafa Dutar, Antalya’da babasından yapılan karaciğer nakli ameliyatı sırasında organı vücudunun kabul etmemesi üzerine yaşamını yitirdi. Ameliyattan çıkan baba, acı haber üzerine yıkıldı. l Haber Merkezi ydın’ın Kuşadası ilçesinde geçen çarşamba günü yaşanan tekne faciasında ölüm kalım savaşı veren umut yolcularının, bölgedeki balıkçılar tarafından kurtarılma görüntüleri ortaya çıktı. Su üstündeki bir can yeleğinin içinden çıkan ve aşırı ısı kaybettiği için başta öldüğü sanılan 18 aylık Muhammed Hasan bebek ise mucizenin adı oldu. ‘Evran 1’ adlı teknedeki balıkçılar su üzerinde can yelekleriyle bir grup mülteciyi gördü. Ardından umut yolcusu olduğu anlaşılan 15 kişiyi, tekneye aldı. Saatler sonra Can yeleğindeki mucize! A İNLEME SESİANLATTI DUYDUK O ANLARI içinde elleri robot gibi kaskatı kesilmiş bir bebek gördük. Öldüğünü düşündüğümüz için yıkıldık. Biz ölü sanırken bir inleme sesi duyduk. O an dünyalar bizim oldu” dedi. ecep Evran, o anları şöyle anlattı: “Su yüzeyinR de, içinde herhangi bir şey görünmediği için boş zannettik. Biz boş can yeleği beklerken, Saatler sonra bulundu grubun bulunduğu yerden 1.5 mil mesafede, su üzerinde bir can yeleğini gören balıkçılar önce boş sandı. Ardından can yeleğinin içinde kaskatı kesilmiş bebeği gören balıkçılar, öldüğü sanılan çocuğun ses çıkarması üzerine sevince boğuldu. Muhammed Hasan bebek ve annesi Loren Halef. Kılıçlı saldırganın hatıra fotoğrafı sveç’in Trollhattan kasabasında sığınmacıların da okuduğu bir okula Darth Vader kılığında girip kılıcıyla biri öğrenci iki kişiyi öldüren saldırganın öğrencilerle çektirdiği hatıra fotoğrafı ortaya çıktı. Fotoğrafta bir eliyle kılıç tutan saldırgan, diğer eliyle öğrencilerden birine sarılıyor. Önceki gün yaşanan olayın hemen ardından basına konuşan okuldaki çocuklar, saldırganın Cadılar Bay Darth Vader kılığında ramı kostümü giy baskın yaptı. miş olabileceğini düşündüklerini, hatta kılıcına dokunmak ve fotoğraf çektirmek istediklerini söylemişti. Öte yandan İsveç basınına konuşan bölge polis şefi Niclas Hallgren, 21 yaşındaki saldırganın evinde bulunan kanıtlar ve kurbanlarını seçme şekline bakılarak saldırıyı ırkçı amaçlarla düzenlediğini söyledi. l Dış Haberler İ Toprak okula konteynır ve bir öğretmen gönderdiler an’ın Gürpınar ilçe merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunan Toygun mezrasında yaşayan Çerkez Samanlı, kendisine yeni bir ev yapınca, tek odalı toprak evini okul olarak verdi. Okula, Van Milli Eğitim Müdürlüğü’nce bir vekil öğretmen gönderildi. Okula dönüştürülen evde 7 öğrenci eğitim görüyordu. Basında çıkan haberlerin ardından 7 öğrenci için Milli Eğitim Müdürlüğü harekete geçerek öğrenciler için Van depreminden kalma bir konteynır gönderildi. l VAN/ DHA V ameralı sohbet misali yargılanan Kenan Evren, herkesi, hatta her şeyi bilfiil, iş edinerek, her durumdan vazife çıkartarak yargıladığı (ve askeri mahkemelerinde yargılattığı) dönemlerde aydınlara çok kızardı. Hani, aydın, sanatçı filan denince “elinin tabancasına gittiğini” söyleyen, Nazi faşizmi sırasında Almanya’daki tüm haber kaynakları, gazeteler, dergiler, radyolar üzerinde “tam kontrol” sağlayan Propaganda Bakanı Goebbels gibi... Evren, aydınların önüne yargıyı, zindanı koydu... Varlığını “mektepli” sürdürmeye çalışanlara da, 1402 ile sorgusuzsualsiz işten atmaları, YÖK’leri yağdırdı. Kendisinden beklenmeyecek “nebze”de öngörülüydü, belki. HHH Darbesini yapıp Çankaya Köşkü’ne yerleştikten sonra ilk tepki aydınlardan geldi, “netekim”. “Aydınlar Dilekçesi”, Evren’i hop oturtup, hop kaldırdı... Mayıs 1984’te köpüren öfkesini o ünlü konuşmasıyla dışavurdu: “Vatan hainliği yapan bazı aydınlarımız var. Ne yapayım ben böyle aydını? Bu millete hükmetmek için aydın olmak gerekmez. Son padişah Vahidettin de aydındı. Ama memleketi düşmanlara teslim etti. Ne yapayım ben böyle aydını?” HHH Sözlerinin nereye gideceğini/varacağını düşünme zahmetine girmesi gerekmeyen her darbeci gibi Evren’in konuşmasındaki bir cümle, malumun ilamıydı. Gerçekten millete “hükmetmek” için aydın olmak gerekmezdi, mesela general olmanız üç darbeyle de sabit yeterliydi. Bu konuşması üzerine Evren’e manevi tazminat davası açan Aziz Nesin de aynı cümleyi tüm ironisiyle cımbızlıyordu: “Bu millete hükmetmek için aydın olmak gerekmez, sözlerine katılıyoruz. Hatta bugünkü siyasal görünüme bakılırsa, millete hükmetmek için aydın olmak değil, aydın olmamak gerekiyor. Çünkü gerçek aydınlar millete hükmetmezler, millete hizmet ederler.” HHH Nesin sıkıyönetim mahkemesindeki savunmasında ve Evren’e karşı dava dilekçesinde de, bence tarihe bir kez daha geçmesi gereken şu satırlara yer vermişti: “Cumhuriyet tarihimizin 7 devlet başkanından hiçbiri kamu önünde yurttaşlarını böylesine aşağılamamıştır. Tekil, birinci ağzından (senli benli) konuşma alışkanlığındaki Devlet Başkanı, bizi bir şey yapsın diye aydın olmadık. Vahdettin’in aydın olup olmadığı tartışılabilir, ama devlet başkanı olduğu kesindir...” HHH Vatan haini sözcüğünü Evren’e mizahın keskin diliyle iade eden Nesin, açtığı manevi tazminat davasının reddedileceğini elbette biliyordu. Savunmasında “Evren’in dokunulmazlığının düşmesine dek yaşamım el vermezse, onu en yüce ve en yansız adalet yeri olan zamanın, yani tarihin yargılamasına bırakıyorum” demişti. Nesin’in öngördüğü gibi yaşamı elvermedi ama tam 28 yıl sonra, en tarafsız adalet yeri olan “zaman”, Evren’i uzaktan da olsa yargının önüne çıkardı. Üstelik o yıllarda, ortaya yuvarladığı bir başka sözünü de yeniden yeniliryutulur kılarak: “Ne yapalım, mahkemeler bizim de istediklerimizi her zaman yapmıyorlar...” HHH Sevgili okurlarım, yukarıdaki yazıyı ben yazmadım... Öğrencim, asistanım, dostum, gazetecişairyazar, Yaşar Sökmensüer, 23 Aralık 2012 tarihinde Hürriyet’te yazdı. HHH Bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, vatandaşlarına, adlarını da anarak kişiselleştirip, her türlü hakareti eden “Devlet Başkanları” ile onlara bir eleştiri yönelttiklerinde dahi hapse atılan “vatandaşlar” arasındaki ilişkilere bir örnek olarak Evren ile Aziz Nesin’i yazacaktım. Her ikisinin de tam olarak neler söylediklerini hatasız aktarabilmek için araştırma yaparken yukarıdaki yazıya rastladım. Sevgili Yaşar Sökmensüer, tam benim yazmak istediğim gibi bir yazıyı, o kadar güzel ve her satırının altına imza atacağım bir biçimde kaleme almıştı ki, kendi yazımı yazmaktan vazgeçtim ve “büyük bir mutlulukla” onunkini alıntıladım: Bir hocanın en mutlu anı, öğrencilerinin kendisini aştığını gördüğü andır! K C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle