28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 23 Ekim 2015 EDİTÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: SERPİL ÜNAY Gelişen piyasaların en kötüsü Türkiye Moody’s’ göre, siyasi risk ve dış sermaye bağımlılığı yüzünden Türkiye gelişen beş ekonomi içinde en kırılgan ülke. Fitch de bankacılık sektöründe riske dikkat çekti luslararası kredi derecelendirme kuruluşları Fitch ve Moody’s’den peş peşe kırılganlık uyarıları geldi. Türkiye’ye not verme konusundaki sert tutumu nedeniyle “Sıfırcı Hoca” olarak adlandırılan Moody’s, Türkiye’nin dış sermayeye yüksek bağımlılığı ve yıllık dış borç oranı ile yükselen siyasi riskler göz önüne alındığında gelişen beş ekonomi arasında dış risklere karşı en hassas ülke olduğunu bildirdi. ekonomi 9 U Moody’s’in Türkiye, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Endonezya’yı incelediği raporda, küresel sermaye akışında değişen trendler nedeniyle Brezilya ve Türkiye’nin bu yılın ilk yarısında en büyük kur ve döviz rezervi kaybı yaşayan ülkeler olduğu belirtildi. Raporda, gelişmekte olan piyasaların karşı karşıya oldukları ana dış riskin, ABD’de para politikasının değişmesi ile Çin’de beklenenden daha keskin bir yavaşlama gerçekleşmesi ve piyasalarda risk algıla malarının uzun bir süre devam etmesi olduğu kaydedildi. Bankalarda risk arttı Fitch ise, Türkiye’de bankacılık sektörüne ilişkin risklerin arttığını ve istikrarsızlığın negatif faktör olduğunu belirttiği açıklamasında, “Türkiye’nin değişen yatırımcı algısına karşı kırılganlığını artıran yüksek finansman ihtiyaçları potansiyel risk kaynağı olmaya devam ediyor” uyarısında bulundu. Fitch, global finansal piya sa şartlarına yüksek bağımlılık ve diğer yapısal zayıflıkların, güçlü kamu finansmanı ve son dış şoklara karşı direnç ile bir araya geldiğini, bu durumu Türkiye’nin BBB olan kredi notunun “durağan” görünümü ile yansıttıklarını bildirdi. Türkiye’nin yurtdışı likiditesinin aynı nottaki diğer ülkelere göre daha zayıf olduğuna dikkat çekilen açıklamada, 1 Kasım seçimleri sonucunda istikrarlı bir hükümet kurulmasının ise yapısal reformlar ve büyümeye olumlu katkıda bulunacağı ifade edildi. Fitch’in İstanbul’da düzenlenen yıllık Türkiye Konferansı’nın ardından soruları yanıtlayan Fitch Kıdemli Direktörü ve Türkiye Analisti Paul Gamble ise Türkiye’nin “BBB” olan kredi notunun ve “durağan” not görünümünün korunmasında mali disiplin ve ekonomik reformların kritik öneme sahip olduğunu söyledi. Mali disiplin önemli Alkin: İntihar edercesine borçlanıyoruz 20162018 dönemini kapsayan Orta Vadeli İstikrar Programı’nı değerlendiren ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin, “2016 yılında huninin en dar yerinden geçeceğiz. Türk halkını intihar edercesine borçlandırmayı devam ettirerek büyüme kabul edilebilir değil” dedi. Alkin, “Gelişmekte olan ekonomilerde ortalama büyümenin yüzde 1.7’ye düştüğü bir ortamda, 2016 yılında yüzde 4, 2017 yılında yüzde 4.5 ve 2018 yılında yüzde 5 büyüme hedefi, kaptanın gemiyi kayalıklara son sürat çarpmaya götürmesidir” diyerek, büyüme hedefinin 2016’da yüzde 3, 2017’de yüzde 3.5, 2018’de yüzde 4’e düşürülmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin 20162018 dönemini kapsayan Orta Vadeli İstikrar Programı’nda ortaya koyulan büyüme hedeflerine ihracatın katkısının olmayacağını belirten Alkin, hükümetin asıl ihracatın katkısına odaklanmasını istedi. Alkin, dolardaki artışın yarısının siyasi istikrarsızlıktan kaynaklandığını da vurguladı. Kerem Alkin 64.2 milyar dolar kaçtı Merkez Bankası verilerine göre, 2015 başından beri 64.2 milyar dolar tutarında yabancı sermaye Türkiye’den çıktı. Böylece 2014 yılı sonuna kadar 91 yılda Türkiye’ye gelen 670.8 milyar dolar yabancı sermaye tutarı, 2015’in ilk sekiz ayında 606.6 milyar dolara gerilemiş oldu. Aynı verilere göre, 2014 yılı sonunda toplam 177.9 milyar dolar tutarında olan yabancıların doğrudan yatırımları ise 2015’in Ağustos ayında 146.5 milyar dolara indi. Aynı dönemde portföy yatırımları 192.4 milyar dolardan 155.9 milyar dolara geriledi. Bu Türkiye’den ayda ortalama 8 milyar dolarlık yabancı sermayenin çıktığını gösteriyor. Yurtdışına giden yerli yatırımlar da aynı dönemde 3.1 milyar dolar arttı. Enflasyon kazığı davalık ? erkez Bankası M rezervleri 3 yılın en düşüğünde Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri 99.5 milyar dolar ile 3 yılın en düşük seviyesine geriledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri, geçen hafta 149 milyon dolar azalarak 117 milyar 470 milyon dolara indi. TCMB Haftalık Para ve Banka istatistiklerine göre, 16 Ekim ile biten haftada Merkez Bankası brüt döviz rezervleri 149 milyon dolar azalışla 99 milyar 536 milyon dolara gerileyerek 16 Kasım 2015’ten bu yana en düşük seviyeye geriledi. Brüt döviz rezervleri bir önceki hafta 99 milyar 685 milyon dolar düzeyindeydi. Bu dönemde altın rezervleri ise önceki haftaya göre değişim göstermeyerek 17 milyar 934 milyon dolar düzeyinde kaldı. l Ekonomi Servisi Hükümet ile MemurSen’in ‘enflasyon oyunu’ yargıya taşındı. KamuSen emeklinin enflasyon farkı almasını engelleyen maddeyi yargıya taşıdı MUSTAFA ÇAKIR Tüketici güveni yüzde 7.3 arttı Bir önceki ay 6.5 yılın en düşük seviyesine inen tüketici endeksi, bu ay en dipten sıçradığı için artış kaydetmiş oldu. Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, ekimde bir önceki aya göre yüzde 7.3 oranında arttı. Eylülde 58.52 olan endeks ekimde 62.78 oldu. Endeks eylülde Ocak 2009’dan beri en düşük düzeye gerilemişti. Hanenin maddi durum beklentisi ve genel ekonomik durum beklentilerinde görülen artış, işsiz sayısı beklentisinde düşük kaldı. l Ekonomi Servisi ilyonlarca memur ile memur emeklisinin yıl sonunda enflasyon farkı almasını neredeyse olanaksız hale getiren toplusözleşme maddesi davalık oldu. Türkiye KamuSen iptal için dava açtı. Hükümet ile MemurSen arasında ağustos ayında imzalanan memurların 20162017 ücret zamları ve sosyal haklarını düzenleyen toplu sözleşme yargıya taşındı. Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, şu görüşleri dile getirdi: “Değiştirilen madde üzerinden bir enflasyon hesabı yapılacağı için 31 Aralık tarihinde yüzde 8.25 oranında bir enflasyon olsa bile yüzde 1.8 oranında kaybımız olacaktır. 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla enflasyonun yüzde 9 çıktığını düşünürsek, eski maddenin geçerli olması durumunda bütün kamu çalışanları ve emeklilerimiz yüzde 2.9 enflasyon farkı alacaktı. Ancak madde değiştiği için enflasyon yüzde 9 çıksa bile yüzde 7.9’dan çıkarılınca kamu çalışanları ve emeklilerimiz yüzde 1.1 enflasyon farkına mahkum edilmiştir. Yani yüzde 2 zam oranımız elimizden alınmıştır.” l ANKARA M İlk ceza Kayseri’ye Gelen şikâyetler üzerine Kayseri’de 7 şirket para cezasına çarptırıldı. İzinsiz SMS yasak dinlemedi Türkiye’de ilk kez “Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun” kapsamında Kayseri’de 7 firmaya vatandaşlara izinsiz cep telefonu mesajı (SMS) gönderdiği gerekçesiyle idari para cezası uygulandı. İzinsiz reklam içerikli SMS gönderilmesi konusunda bin 657 şikayetin iletildiği Kayseri’de, 1 firmaya 6 kez biner lira, 5 firmaya biner lira ve bir firmaya 2 bin lira para cezası verildi. Öte yandan Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun kapsamında 15 Temmuz’dan 20 Ekim itibarıyla şikayet sistemi üzerinden yapılan başvuru sayısının 109 bin 185’e ulaştığını söyledi. Aşçı, bunların yüzde 90’ının SMS’leri, yüzde 7’sinin epostaları, yüzde 3’ünün sesli aramaları şikayet ettiğini belirtti. l Ekonomi Servisi EMA Vakfı tüm siyasi partilere çağrıda bulunuyor: “Doğayı kalkınma politikalarının merkezine koyun.” Peki gerçekleşmesi mümkün mü? Bırakın ağacı, hayvanı, çevreyi; insan yaşamının bile bu denli değersiz olduğu, günübirlik politikalarla yönetilen Türkiye’de ‘sürdürülebilir yaşam çerçevesinde şekillenecek bir ekosiyaset’ şimdilik hayal. “Şimdilik” diyorum, çünkü yine bu ülkenin insanları oldu, ağaçlar kesilmesin diye Gezi sürecini başlatan... Yine bu ülkenin insanları, termik santral inşa edilmesin, maden ocağı açılmasın diye dozerlerin önüne yattı... Dolasıyla bir gün siyaset dünyası da bunun önemini kavrayacak. Soru şu; o zaman iş işten geçmiş olacak mı olmayacak mı? TEMA Vakfı yöneticileri ile bu bağlamda toplandık. Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, vakfın yeni genel müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, hukuk danışmanı Ömer Aykul ve uzmanlar... Konu 5 siyasi partinin çevre konularından sorumlu genel başkan yardımcılarına bizzat sunulan EkoSiyaset 2015 bildirgesi. Ataç konuyu “Çevreyle ilgili sorunlar siyasal ve ekonomik hayatımızı derinden etkiliyor. Suriye’deki çatışmaların ve mülteci sorununun temelinde, iklim değişikliği de tetikleyici faktörlerden biri. Bilimsel çalışmalar, kuraklıklar sonucu milyonlarca insanın kentlere göç ettiğini ve siyasi kırılganlıkların arttığını ortaya koyuyor” diye açıyor. Aslında TEMA 1995 yılından beri her genel seçim öncesinde benzer bir çalışmayı siyasilerin önüne koyarmış. Belli ki onlar da, kapağını bile açmadan çekmeceye... Zaten bu son görüşmede de ağız birliği etmişçesine tek bir söz çıkmış ağızlarından: “Dikkate alacağız!!!” Oysa bildirgede yazdığı gibi; toprak, su, orman gibi doğal varlıkların korunması, iklim değişikliği ile mücadele, sürdürülebilir tarım gibi konularda öncelikli politikalar oluşturmak Türkiye için yaşamsal önem taşıyor. Özetleyelim: l Artan gıda fiyatları: Türkiye iklim değişikliği etkilerinin en fazla olduğu Akdeniz çanağı içinde. 2007’den beri gıda fiyatları artıyor. Kimi zaman dünyada düştüğünde bile bizde artıyor. Kuraklıklar, sel baskınları vs tarımsal üretimi derinden etkiliyor. Ve bu durumdan en çok yoksullar etkileniyor. l Toprak kaybı: Son 13 yılda tarım alanlarının yüzde 9’u tarım dışı amaçlarla kullanılması yüzünden kaybedildi. 2.4 hektar alan. Her bir saatte 21 hektar toprak alanı kaybediyoruz. Bu kayıpta yapılaşma ve sanayileşme ana unsur. Dünyada da her bir saatte 1 Berlin inşa ediliyor tarımsal arazilerde... l Nüfus artışı: Türkiye’de nüfus 2020 yılına kadar 5 milyon kişi artacak. Bu ek nüfusu doyuracak buğday ihtiyacı için 400 bin hektar alana ihtiyaç var (1 Karabük kadar). Bunun sağlanabilmesi için büyük ovaların tarımsal sit alanı haline dönüştürülmesi şart. l Fosil yakıtlar ve sera gazı emisyonları: Brezilya ve Meksika gibi ülkelerde bile bu konuda bilinçli adımlar atılıyorken Türkiye’de tam tersi politika izleniyor. Paris’te aralık ayında düzenlenecek iklim zirvesi öncesinde tüm ülkeler ulusal katkı niyeti bildirimlerini açıkladılar. Türkiye’nin bildirimine göre önümüzdeki 15 yıl içinde sera gazı emisyonunda yüzde 116 oranında bir artış bekliyormuşuz. Sonuçta, sürdürülebilir temelli kalkınma politikaları Türkiye için gerçekten yaşamsal. TEMA şöyle uyarıyor: 1970’lerde Asya Kaplanları’nın, 1980’lerde Çin’in başı geçtiği ihracat merkezli kalkınma trenini kaçırdık. 1990’larda ABD ve AB’nin başı çektiği bilişim merkezli kalkınmayı da... Şimdilerde ise sürdürülebilir kalkınma trenini kaçıracağız. Üstelik artık medeniyetin tanımı bile değişti ve doğa ile dengeli, sürdürülebilir yaşam tanımı kondu. Bu yüzden istersek yüzde 7 oranında büyüyelim, geri medeniyet olmaktan kurtulamayacağız... Türkiye’de EkoSiyaset mümkün mü? T MAKFED yeni başkanını seçti Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun (MAKFED), Birinci Olağan Genel Kurul toplantısında ilk dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine Adnan Dalgakıran getirildi. 2017’ye kadar görev yapacak olan yönetim kurulunda Kutlu Karavelioğlu (POMSAD), Hüseyin Semerci (PAGDER), Mehmet Sefa Targıt (AYSAD), Şenol Önal (TARMAKBİR), Ali Eren (KBSB), Adil Nalbant (TEMSAD), Halil Tamer Öztoygar (İMDER) ve Önder Bülbüloğlu (TEVİD) yer aldı. Faaliyetlerine makine imalat sanayi ile ilgili tüm politika ve uygulamaların belirlenmesinde etkin rol üstlenmek üzere yön vereceklerini söyleyen Adnan Dalgakıran, “Makine imalat sektörünün toplam kalite, ArGe ve inovasyon konularında uluslararası rekabete uygun bir yapıya kavuşmasını sağlamak ve sektörün, diğer yan sektörler ile beraber kalkınmasına katkıda bulunmak en önemli hedefimiz” diye konuştu. l Ekonomi Servisi 4.5G’de ilk ödeme haftaya İhaleyi kazanan firmalar gelecek hafta Hazine’ye 2 milyar Avro’luk ödeme yaptıktan sonra yetkilendirme belgelerini alacaklar laştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, 4.5G ihalesinde, şirketlerin ilk aşamada gelecek haftaki organizasyon öncesinde Hazine’ye 2 milyar Avro’luk ödeme yapacaklarını; yetkilendirme belgelerinin bu ödemelerin ardından U verileceğini söyledi. Şirketlerin, yetki belgelerini almadan bir gün öncesine kadar ödeme yapması gerektiğini vurgulayan Bilgin, şirketlerden birinin peşin, diğerlerinin ise taksitli ödeme yapacağını, KDV’lerin tamamının ise peşin ödeneceğini anımsat tı. Bilgin, ilk aşamada 2 milyar Avro’luk ödemenin gelecek haftaki organizasyon öncesinde şirketler tarafından Hazine’ye yapılacağını ifade ederek, ilk ödemelerin ardından yetkilendirme belgelerinin verileceğini kaydetti. 26 Ağustos’ta yapılan IMT Advanced Yetkilendirmesi (4.5G) ihalesinde toplam teklif 3 milyar 356 milyon 112 bin 643 Avro’yu (KDV dahil 3 milyar 960 milyon Avro) bulmuş ve ihalede Turkcell 8, Avea ve Vodafone 5’er paket satın almıştı. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle