28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 23 Ekim 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 18 enedik Tüzüğü restorasyon için ne diyordu? Kültür varlığının korunmasında “Faraziyenin başladığı yerde onarım durmalıdır” diyor! 1591 yılında İstanbul Beyoğlu’nda yaşayan Süheyl Bey, Mimar Sinan’dan kendi adını taşıyacak bir cami yapmasını istemiş, Koca Sinan da, Beyoğlu Fındıklı’da “sekizgen planlı ve kubbeli” bir cami yapmıştı. Geçen yazımda, restorasyonun günümüzde nasıl yapıldığının resmini gördünüz! Bu tür ihalelerde devlet; inşaat müteahhidi restoratör müdür, taşeronu restoratör müdür, heyetinde restoratör var mıdır konusunu aramaksızın ihaleyi verir. Kazanan müteahhidin pamuk elleri de cebe girer! Hatta her nedense, bazı ihalelerin “olurunun” ilgili bakanlıkça değil, Başbakanlıkça “olur” verileceği hakkında bir genelge bile yayımlanmıştır HHH Anımsarsınız Mimar Sinan 1557’de Süleymaniye’yi yaparken kubbede nargile içip çalışmadığı, Kanuni Sultan Süleyman’a şikâyet edilmiş. Kanuni, inşaata gelerek Koca Sinan’a “Neden çalışmıyorsun?” diye hesap sormuş. Aldığı yanıt “Kubbenin akustiğini (ses düzenini) nargile ile kontrol ediyorum!” olmuş... Mimar Sinan zamanında ne mikrofon, ne hoparlör vardı! İmamın konuşmasının, duasının, müzikal nitelikli ilahilerin, mevlidin, koskoca caminin her yerinde aynen duyulması Sinan’ın ustalığını gösterir. “Kalfalığım” dediği Süleymaniye’de olduğu gibi “ustalığım” dediği Selimiye’de de aynı özeni göstermişti. Sinan’ın, Süleymaniye Camii’ne ait 88. muhasebe defterlerinde “cami içerisinde sadânın (yankının) aksini kuvvetlendirmek için kubbenin içine ve köşelerine ağzı iç tarafa açık, gömülerek örülmüş olan küçük sebulardan (testilerden, kavanozlardan) 255 adedini satın almak için (tanesi 2 akçeden) ödenen 510 akçeden” söz edilmiştir. Bu testilerin kullanıldığı yönteme, akustik sanatında “boşluklu rezonatör (titreşimleri, ses dalgasını yayma) tekniği” deniliyor... Camilerde gürültü düzeyinin 25– 30 dB’i (desibel) aşmaması öngörülüyor. Çünkü amaç cemaatin huşu içinde ibadet edebilmesidir. Ayrıca Süleymaniye’nin 94. muhasebe defterin V Özgen Acar a Özgen Ac Kavşak Süleymaniye’de hoparlörler. temler dışlandı, testilerin ağızları örtüldü, 100 kadar hoparlör konularak cami seçim meydanına dönüştürüldü... Karşılığında da seçim meydanlarında dualar, ilahiler okunur oldu! Eskiden elinizi şaklattığınızda, caminin her köşesinde aynı çınlamayı duyarken, restorasyondan sonra metalik bir çınlamadan söz edilir oldu. Günümüzde, Süleymaniye’de Sinan’ın akustiği, imamın sesi ve 100 hoparlörden çıkan 3 ayrı ses, camiye gelenlerin kulaklarını zorluyor. İstanbul Müftülüğü yetkilileri, bu gerçekleri şu sözlerle yalanladılar: “Bu araçlar teknik araçlar oldukları için kullanım sırasında arızalar ortaya çıkabiliyor. Cami görevlilerinin istekleri doğrultusunda mikrofon yapıları değiştirilerek, yeni hoparlörler ekleniyor!” Ana sorun Sinan’ın mimari ustalığının dışlanarak, yerine seçim meydanlarının mikrofonlarının, hoparlörlerinin konulması değil midir? Restorasyon yapılacaktıysa, o halde neden Koca Sinan’ın yarım bin yıl önceki yönteminden daha iyisini bulup uygulamadılar? Kaostan çıkış yolu!.. aaf değil güvenlik açığı var” demiştim son yazımda. IŞİD’e yol verildiğini belirtmiştim. Ardından o belge çıktı ortaya. Tüm emniyet birimlerine gönderilen yazıya bakılırsa daha da vahimmiş durum! Belgede açık açık, kanlı örgütün büyük bir terör eylemi yapacağı belirtiliyor... Daha ne olsun? Zaaf, ihmal değil, kasıt var o zaman... Dolayısıyla önemli bir soru: “Bu kasıtla ne amaçlanıyor?” İktidardan uzaklaşılırsa verilemeyecek hesaplar, büyük günahlar mıdır? HHH Siz buna, Ankara katliamını değerlendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “AKP IŞİD’i terör örgütü olarak görmüyor... IŞİD konusunda açık ve net AKP’yi suçluyorum. Bütün olayların tamamından AKP’nin haberi vardı” sözlerini... Başbakan Davutoğlu’nun son bir hafta içindeki akıl almaz, tutarsız açıklamalarını, AKPPKK mutabakatıyla terör örgütüyle sürdürdükleri çözüm sürecinden, beyaz Toros tehditlerine uzanan virajları... Haziran seçim yenilgisinden sonra Eylül ayı başında, AKP genel merkezindeki toplantıda yükselen çatlak sesleri. “Biz mücadelemizi dinselleştirdik... Bizim nefret kitlemiz büyüyor... Son dört yıl içinde lale devri yaşıyoruz ve toplumsal olanı gözden kaçırıyoruz... Biz ‘Erdoğan ne istiyor?’ sorusunun cevabını tam bilemeden hareket edemiyoruz” yorumlarını... Suriyeli ilticacıları topraklarında istemeyen Batı’nın, Türkiye’yi güvenli ülke yapma çabalarını ve Merkel’in ziyaretini ekleyin... Türkiye’deki sorunların, Ortadoğu’daki kanlı sürecin, Suriye’deki milyonlarca ilticacının sorumlusu emperyalizmin, Batı’nın ikiyüzlü tutumuna da değinmekte yarar var bu arada. Örneğin Türkiye’den 100 akademisyen, Merkel’in ziyaretine ilişkin rahatsızlıklarını dile getiren bir mektup yayımlamıştı. KP, yerinde bir saptamayla şu değerlendirmeyi yaptı: “AKP’nin Avrupa ve Amerikan emperyalizminin destek ve iteklemesi ile ülkemizin başına dert edildiği açıkken, şimdi emperyalist merkezlerin bir yenilenme arayışında oldukları ortadayken, Merkel’e yazılan mektup bir utanç vesikasıdır... Avrupa değerleri, özgürlükler ve insan hakları, hatta demokrasi ve ilerleme gibi kavramlar üzerinden AKP’ye destek olanlar bugün ‘AKP’yi geriletme’ edebiyatı ile karşımızdadır. Ülkemiz sol düşüncesini uluslararası gericiliğin kırık bir aynası haline getirme çabaları her zaman bizi karşısında bulacaktır.” HHH Bütün olan bitene Ergin Yıldızoğlu’nun bir önceki yazısında vurguladığı, Batı gazetelerinde yer alan Türkiye’ye yönelik tanımlamaları ve “koalisyon olmazsa ordu ülkeye düzen getirmekte tereddüt etmeyecektir” yorumlarını... AKP bölünecek, 5. parti çıkacak, tartışmalarını da katın... Ortaya çıkan fotoğraf nasıl yorumlanır? Bir ülkede “kaos” tanımlaması için daha ne olsun? Gayet açık... Ülkede yönetim ve iktidar boşluğu doğmuştur, insanlar yaşam güvenliğinden yoksundur. Bu iktidardan kurtulmadan, çıkış yolu yoktur... Aspendos ve Ötekiler (5) “Z Süleymaniye kubbesinde onarım. de “kubbenin sıvanması için gerekli olan 27 kantar keten satın alındığı” kaydı vardır. Sinan, en uygun çınlama süresine ulaşmak amacıyla kubbe ve duvarların yansıtıcı yüzeylerini “ketenle” kaplayarak yutulmayı ve yansımayı azaltıcı önlemleri de almıştı! Ama ne oldu? Cami, 20072010 yılları arasında onarıldı. Restorasyon adı altında kubbede sıva ve sentetik maddeler kullanıldı. Sinan’ın kullandığı yö[email protected] Teşekkür! Geçirdiğim trafik kazası nedeniyle dostlardan ve okurlardan gelen geçmiş olsun iletilerine, olay yerine 3 dakika içinde ulaşan, tanımadığım ambulans görevlilerine ve Dışkapı Hastanesi Acil Servis Bölümü çalışanlarına çok teşekkürler ederim... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY 23 EKİM 2015 SAYI: 32888 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni İNSAN HAKLARI! MENSCHENRECHTE! T.C. GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas No: 2015/78 Davacı TEKNODROM ROBOTİK VE OTOMASYON SANAYİ VE TİC. A.Ş.’nin mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davası nedeniyle; Davacı TEKNODROM ROBOTİK VE OTOMASYON SANAYİ VE TİC. A.Ş. hakkında iflasın ertelenmesi davası açıldığından itiraz etmek isteyen alacaklıların İİK. 173/2 ve 166/2 maddeleri gereğince 15 gün içinde itirazda bulunabilecekleri, duruşma günü olan 26/11/2015 günü saat 13.30’da yapılacak celsede bizzat hazır bulunmaları veya bir vekil ile temsil edilmeleri, delillerinin derhal ibrazı gerektiği, gıyaplarında da karar verilebileceği yada son gününe kadar dosyaya müracaat etmeleri ilan olunur. 19/10/2015 MÜZEKKEREMİZ ELDEN TAKİPLİDİR. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 164797) Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. LITERATÜRK EDEBİYAT FESTİVALİ İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.50 05.35 05.57 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.17 12.56 15.51 07.00 12.40 15.37 07.21 13.03 16.02 Akşam 18.22 18.08 18.33 Yatsı 19.42 19.26 19.49 . EKİM – LITERATUERK.COM . KASIM ürkiye’nin geçen hafta Avrupalı konukları vardı, bunlardan biri de “Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö”ydü. Cumhurbaşkanı Niinistö’nün Ankara’ya gelmeden önce ülkesinde gazetecilerle yaptığı söyleşide, kendisine Türkiye özellikle de “Kaçak Saray” hakkında sorular sorulur; bunlardan birine yanıt verirken; “Binden fazla odası olduğunu okudum, yanımda ‘pusula’ olabilir!” demiş. Kendisine hak vermemek olanaksız; ayrıca Sayın Niinistö, “Finlandiya’da biz ‘saraylar’ kullanmadık. Bizler her zaman ‘yoksul’ bir ülkeydik!” de demiş. Ülkesinin “kişi başı ulusal geliri”, Türkiye’nin “dört katı” olan Niinistö bu “pusula”ya gerçekte kimin gereksinmesi olduğunu söylemek istediği de, açıkça belli değil mi? Pusulası olmayan, pusulasız Erdoğan’ın, “Kaçak Saray”ından olumsuz söz edenlere yaptığı, “Başınıza Kaçak Saray kadar taş düşsün!” bedduası umarız Finlandiya’ya dek ulaşmaz... Ülkesinin inanılmaz bir vahşet yaşayıp yüz yurttaşının paramparça edildiği, yüzlercesinin de hastanelerde “yaşam savaşı” içinde çırpındığı, ülkesinin dört bir yanında onca “şehit” cenazesinin kaldırıldığı şu günlerde Cumhurbaşkanı’nın dünyanın diline düşen sarayının eleştirilmesiyle “dertlenip”, bunu gündeme oturtması nasıl karşılanmalı? Ne ki, toplumun böyle oyalanması aşılıp özellikle “Ortadoğu İslam” dünyasını kana bulayan köktendinci “Müslüman Kardeşler” (İhvan) terör örgütüne arka çıkan Erdoğan’ın, “IŞİD” konusundaki tutumunun nereden nereye geldiği kesintisiz sorgulanmalıdır. Geçen yıl hemen hemen aynı saç, sakal, bıyık kalıptan çıkmış görünümündeki “IŞİD”ci gençlerin, “toplu Bayram Namazı” gibi eylemleri, hiçbir “sorgusual” ile karşılaşmadan büyük bir rahatlıkla “güven” içinde yaptıkları öylece izlenmedi mi? Bu boyutta olmasa da, “IŞİD”in ülkemiz içinde örgütsel türlü çalışmalar (faaliyet) yaptığı, özellikle örgüt için “eleman” topladığı, gerek bunların gerekse öteki ülkelerden “IŞİD”e katılmak isteyenlerin, dahası “MİT”in silah dolu “TIR”larının “Suriye”ye geçişine, güney sınırımızda sağlanan kolaylıkları da, korumaları da hep biliyoruz, “Suriye”de yaralanan “IŞİD”ci teröristlerin tedavileri için onlara özel Reyhanlı’da bir hastanesi olduğunu da... Kuşkusuz, “IŞİD”in bir “cihad” örgütü, “Cihatçı” bir örgüt olduğu da tüm ayrıntılarıyla bilinir; tıpkı “cihad”ın da, “din” uğruna, “din”i yayma, savunma adına bir “savaş” olduğu bilindiği gibi. Öte yandan “IŞİD”in açılımı, “Irak Şam İslam Devleti”dir, yürütülen “cihad”da elbette “İslam dini” uğrunadır, bir “İslam Devleti” oluşturmaya yöneliktir; dolaysıyla “cihad” da yürünecek yol, “mubah” olanlar yazılı dinsel kaynaklarda yer aldığı da bilinir; ne ki “IŞİD”in “insanlık dışı” bir tutumla, kestikleri kafalarla birlikte poz verip resim çektirmeleri ne de olsa dinin sorgulanmasına, “İslam”ın dünya, özellikle de “Batı”nın gündeminde sürekli kalmasına neden olduğu da bir gerçektir. “İslam” adının, “İslam”ın bu denli kolayca kullanılmasının önüne geçilmeli; kuşkusuz bunun için de İslamın “din” ile ilgili özellikle yazılı tümkaynaklarındaki “savaş”la, “cihad”la ilgili konuların, kavramların anlamı da yeniden ele alınmalarının sanırım düşünülmesi gerekir... Nitekim kendisi de bir din adamı, bir imam olan “R.T. Erdoğan” da bu durumun ayrımında olduğundan örgütün adı olan “IŞİD”de “İslam” sözü olmasından dolayı, örgütü “DAEŞ” (Devlet’ül Irak ve Şam) olarak anmayı sürdürüyorsa da bunun “IŞİD”in, bir “cihad örgütü” olduğunu ortadan kaldıramaz. Ayrıca “Başbakan Davutoğlu”nun da “IŞİD”i “haksız uygulamaların sonucu olarak kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkmış” bir direniş örgütü gibi sunmasına karşın... Pusula T C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle