Katalog

Cuma 23 Ekim 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ZARİFE SELÇUK 4 AKP’de pasif direniş 3 dönemliklere adaylık hakkı verildiği halde aday gösterilmeyen çok sayıda eski isim partiyle bağlarını büyük oranda kopardı. Daha da önemlisi kendi aralarında bağları artırdılar uhalefetin 1 Kasım seçimleri sonrası için “5. parti” tartışmalarının adresi olarak işaret ettiği AKP’de, 13 yıllık tarihinde hiç olmamış gelişmeler yaşanıyor. Tüzük değişikliğiyle yeniden adaylık hakkı verildiği halde listelere alınmayan partinin eski önde gelen çok sayıda ismi, bir tür “siyasi itaatsizlik” tutumuna girerek partiyle bağlarını iyice koparma düzeyine indirdi. Küskün konumuna geçerek seçim M E D ER kampanyasına da desGÜL tek vermeyen bu isimler, 1 Kasım sonrası yeni bir siyasi yol haritası için beklemeye girdi. AKP’de, daha önce yaşanmadığı için bir ilk niteliği taşıyan “eski isimlerin pasif direnişinin” geriye doğru eylül ayındaki olaylı büyük kongreye kadar giden bir arka planı bulunuyor. Kongrede, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Binali Yıldırım’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na karşı aday gösterilmesi için imza toplanması düzeyinde partiyi tam ortadan bölen gelişmeler Demokrasiyi AB’ye sigortalamak espotik bir ülkede seçim öncesinde, diktatör ile fotoğraf vermenin yanlış olduğunu kabul ediyorum. Ama bu davranışın onun için seçimde nasıl bir destek oluşturacağını anlayamıyorum. Angela Merkel’in İstanbul’da Davutoğlu, ardından da Erdoğan ile objektiflerin ve kameraların karşısına geçmesinin bağlı olduğunu ileri sürdüğü ilkelere aykırı hareket ettiği için eleştirilmesi anlaşılır. Ama bu fotoğrafları otoritertotaliter yönetimin, seçmenlere demokratlıklarının beratı gibi sunulup kabul görmesini beklemek anlaşılır gibi değil. Hakeza, Ankara’nın egemenlerinin AB zirvesi fotoğraflarında boy göstermelerinin, Türkiye’de demokrasinin veya Ankara’nın AB’ye üyeliğinin göstergesi olarak algılanabilmesini beklemek akıl dışıdır. Emektar bekçiyi aile fotoğrafına dahil etmek onu ne kadar aileden kılıyorsa, Tayyip Bey’in “Merkel”ler ile fotoğrafları da Türkiye’yi o kadar AB’li kılar. Merkel’in Erdoğan ile fotoğrafı Erdoğan’ı AB lideri yapmaya da, demokrat kılmaya da yetmez. Her ne kadar siyaset bir algı olgusu ise de, artık o kadar da değil! hhh Bir bölüm akademisyenin Merkel’e mektupları da aynı açıdan irdelenebilir. Ziyaretin, ilkesel olarak eleştirilmesi yerindedir. Ama “Gelme!” demenin bir anlamı yoktur. Çünkü Avrupa ülkesi olmayan Türkiye’de demokrasi AB’nin sorunu değildir. Türkiye’de çokça düşülen bir yanlış da AB üyeliğini, demokrasinin güvencesi olarak görmektir. Demokrasimizi kurtarmak için AB’ye aday olmaya bel bağlamak nafiledir. AB’ye üye adayı olduğunuz için demokrasimizin güvencede olacağını sanmak arabayı atların önüne koşmakla eşanlamlıdır. Gerçekçi olan demokrasimiz güvencede olursa AB’ye üyeliğimizin gerçekleşeceğini görmektir. Demokrasiler ne ithal ne de ihraç edilebildiğinden AB’den, demokrasisini bize ihraç etmesi gibi abes bir çabayı beklemek nafiledir. Zaten ithal demokrasilerin kimseye bir hayrı dokunmadığı tecrübe ile sabittir. Bugün Ortadoğu’nun içinde debelendiği bataklığı oluşturan olay, ABD’nin diktatör Saddam’ı devirerek, Irak’a demokrasi götürmek savıyla yürüttüğü operasyonla başlamıştır. Daha sonra Condoleezza Rice, amaçlarının bölgede sınırları değiştirmek olduğunu söyleyerek baklayı ağzından çıkarmıştır. Şu aşağıdaki cümle, acı ama gerçekçi bir Amerikan şakasıdır: Bana iyi davran! Yoksa ülkene demokrasi getiririm, görürsün gününü! hhh Bu durumda demokrasi konusunda her toplum kendi göbeğini kendi kesmek zorunda. Bu demek değildir ki, demokrasi savaşımında dayanışma yoktur. O dayanışma vardır var olmasına ama devletler arasında pek işlememektedir. Nitekim Avrupa, kendi bünyesi içinde duyarlı olduğu demokrasiye, söz konusu olan Türkiye gibi birlik dışı bir ülke olunca, hiç de o denli duyarlı değildir. Hatta, işine geldiğinde Türkiye’yi içinde bulunduğu onca badireye karşın, güvenlikli ülke ilan etmekten dahi çekinmemektedir. Demokrasinin yerleşmesi, özgürlük çiçeklerinin Anadolu’da da açması konusunda Avrupa’ya bel bağlamış olmayanlar için bu olgu moral bozmaz. Çünkü onlar, nasıl laik Cumhuriyeti tek başımıza yaşama geçirdiysek, demokrasiyi de aynı şekilde gerçekleştireceğimizi bilmektedir ve demokrasinin AB’ye sigorta edilmesinin imkânsızlığının da farkındadırlar. M D iktidar için her türlü yöntemi kullanma, birlik beraberlik içinde olma” tavrına karşın küskün konumdaki isimlerin, taban üzerinde etkili oldukları seçim bölgelerine bile hiç uğramadıkları tespit edildi. Kampanyaya destek vermemeleri, parti yönetimince de gelecekteki hesaplar için not edildi. Hüseyin Çelik Nimet Baş Sadullah Ergin yaşanmıştı. Kongre krizi, Davutoğlu’nun MKYK listesinde geri adım atmasıyla çözülmüş, ancak partide yol ayrımları tam bu noktada başlamıştı. Kongrede tüzük değişikliğiyle 3 dönemliklere yeniden adaylık hakkı verilmesi de parti içindeki ayrışmayı körükledi. Erdoğan’a yakın isimler seçilecek yerlerden aday gösterilirken parti politikalarına eleştirel yaklaşan isimler liste dışı bırakıldı. O andan itibaren bu isimler partiyle aralarına mesafe koymaya başladı. Bu isimler arasında Sadullah Ergin, Hüseyin Çelik, Nihat Ergün, Nimet Baş’la birlikte çok sayıda milletvekili Mesafe koydular yer alıyor. Bu isimlerin 7 Haziran sonrası partinin karar vericilerinin erken seçimi istemelerine karşın koalisyonu savunma noktasında aynı görüşte olmaları dikkat çekiyor. Aynı isimlerin yine 7 Haziran sonrası çözüm sürecinin buzdolabına kaldırılıp güvenlikçi bir politika izlenmesine karşı çıkma noktasında da görüş birliği içinde olduklarının altı çiziliyor. Kampanyada yoklar Partinin kuruluşundan bu yana hep liste başı ya da seçilecek yerlerde bulunan bu isimler, AKP’nin seçim kampanyasına destek vermeme kararı aldı. Parti yönetiminin, “1 Kasım’da tek başına AKP’deki itaatsizlerin, parti yönetimiyle bağlarını azaltırken kendi aralarındaki yakınlıkları ise artırmalarına dikkat çekiliyor. Kendi aralarında da “partinin kuruluş felsefesinden uzaklaşan, toplumun farklı kesimlerini dışlayan ve daralan politikalarına” ilişkin eleştirel değerlendirmeler yapılıyor. Ortak görüşler oluşturan bu isimlerin siyasete veda etmek yerine, 1 Kasım’da çıkacak sonuçlara göre yeni siyasal değerlendirmeler yapmaya hazırlandıklarını ve bunun için beklemede olduklarını gösteriyor. Bu çerçevede AKP’nin yine tek başına iktidar olamaması halinde Davutoğlu’nun durumunun ne olacağı ve Abdullah Gül’ün ne yapacağının, bu isimlerin yol haritası için belirleyici olacağı söyleniyor. lANKARA Davutoğlu’nun kaderi, Gül’ün kararı Akşener’den yanıt: ‘Arınç ve Şener’le görüşmedim’ Davutoğlu’nun Gaziantep’teki çarşı ziyaretinde MHP’liler ve AKP’liler arasında gerginlik yaşandı. Davutoğlu, Şanlıurfa’da dama oynarken miting sırasında etkili olan toz bulutu vatandaşları olumsuz etkiledi. HP İstanbul Milletvekili Meral Akşener, eski Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Abdüllatif Şener ve eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’la Sapanca yakınlarında yapıldığı ileri sürülen görüşmelere ilişkin “Hiçkimseyle siyasete dair bir görüşmem kesinlikle olmamıştır” açıklamasında bulundu. MHP Genel Başkanı ve MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener geriliAkşener minin nedeninin, Akşener’in 1 Kasım milletvekili aday listelerinin açıklanmasına bir hafta kala eski Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener ile eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın da aralarında yer aldığı oluşumla görüşmesinden kaynaklandığına dair gazetemizde yer alan habere ilişkin resmi Twitter hesabı üzerinden açıklama yaptı. Akşener, Arınç ve Şener’le bir görüşme yapmadığını belirtip, “Sayın Arınç, Sayın Şener, Sayın Abdullah Gül ve/veya başka isimlerle görüşmediğim gibi hiçkimse ile de siyasete dair bir görüşmem kesinlikle olmamıştır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet M AA Davutoğlu: IŞİD nankör aşbakan Ahmet Davutoğlu, Şanlıurfa ve Gaziantep mitinginde, 48 yerel TV kanalının ortak yayınladığı “Anadolu Soruyor” programında konuştu. DAEŞ nankör: “(Kobane) Olaylar olduğunda oradan masum kardeşlerimiz yürüdüğünde Kurban Bayramı’nda mazlumlara, mültecilere et olarak dağıtılmak üzere rayiç fiyatın üzerinden koyunlarını aldık ve kurban ettik. 197 bin kardeşimizi aldık ama bunlar çıktılar, Türkiye’yi DEAŞ’la işbirliği yapmakla suçladılar. DEAŞ ne kadar nankörse ne kadar hainse ne kadar alçaksa PKK da o kadar alçak, o kadar hain, o kadar korkaktır. Hiç birbirinin arasında fark gözetmedik.” Anne babanız eş bulamazsa bize başvurun: “İşiniz var, maaşınız var, aşınız var... Ne kaldı, eş kaldı eş... Anne babanız eş bulamazsa bize başvuracaksınız. B Sokulduğumuz yerden bir daha sokulmayız: “Devlet mahremiyeti içinde görüşme yaptık, onu şantaj unsuru olarak kullandı. Güvensiz bir muhatap olduğunu anladık. Bir daha devlet sırrı paylaşır mıyım? Sokulduğumuz yerden bir daha sokulmayız. Kılıçdaroğlu böyle bir ciddiyet göstermeyeceğini ortaya koydu.” Açıklamazsan namertsin: (Kılıçdaroğlu’nun Ankara katliamınan ardındandan yaptığı görüşmelere ilişkin “Açıklarsam zor durumda kalır” sözlerini ve Oslo belgelerine ilişkin konuşmalarına) “Ne biliyorsan açıkla. Açıklamazsan namertsin. Karnından konuşmak siyasetçiye ya ‘Kılıçdaroğlu ile devlet sırrı paylaşmam’ kışmaz” diyerek tepki gösterdi. Toros falan konuşmasınlar: “Faili meçhulleri kim bitirdi? O sembollerle, Toroslarla falan konuşmasınlar. Kimseyi tehdit etmeden, mertçe, yiğitçe söylüyoruz. Kimse bizden bir zerre taviz beklemesin. Terörle sonuna kadar mücadele edilecek. Bütün bu dağlar, ovalar, vadileri terör odaklarından temizleyeceğiz.” ‘Fuatavni‘ akbaba: Urfa mitingi esnasında bomba patlayacağı saldırı yapılacağı şeklinde... Akbaba, felaket tellalı. Ülkenin üzerine kâbus çökse, memnun olacaklar. Şanlıurfa mitinginde bomba patlasaydı çok sevineceklerdi. lYurt Haberleri İktidara yakın 7 gazete Doğan’la ilgili haber yaparken Hürriyet ‘Üçlü çete’ manşetiyle yanıt verdi umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan arasındaki tartışma yeni boyut kazandı. ErdoğanDoğan restleşmesi C 7 gazetede Hilton haberi Erdoğan hedef saptırdı umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IŞİD’in yaptığı kesinleşen Ankara katliamını, “kolektif terör eylemi” olarak nitelendirerek, “Burada DAEŞ de var, burada PKK de var, burada El Muhaberat da var, burada Suriye’nin kuzeyindeki PYD terör örgütü de var. Hepsi beraber ortak olarak bu eylemi planlamışlardır” dedi. Erdoğan, Hakİş’in 13. Olağan Genel Kurulu ve 40. kuruluş yıldönümü etkinliklerine katıldı. Hakİş’i ifadesini kullandı. 15 yaşındaki çocuğa Erdoğan gözaltısı ayseri’nin Bünyan ilçesi Dervişağa Mahallesi’nde bir internet kafede önceki gece sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta, Cumhurbaşkanı’na hakaret içerikli paylaşım yaptığı öne sürülen lise öğrencisi 15 yaşındaki A.E, polis tarafından gözaltına alındı. “Suça sürüklenen çocuk” olarak hakkında işlem başlatılan A.E, geceyi nezarethanede geçirdi. A.E. nöbetçi mahkemece serbest bırakıldı. İnci Sözlük’ün kurucusu Serkan İnci de ‘Erdoğan’a hakaretten’ gözaltına alındığını Twitter’dan “Savcıya doğru gideceğiz, bakalım sistem beni tutuklayacak kadar saçmalıyor mu?” diye yazarak duyurdu. lDHA K İktidara yakın 7 gazete Aydın Doğan’ın yasalarla korunan Hilton’un bahçesine milyarlarca dolar rant elde etmek için ağaç katliamı yapmayı planladığını yazdı. Gazete haberinde, bu nedenle İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi bünyesinde bir ekip oluşturulduğu ve bu ekibin arazideki 1056 ağaca “Anıt değeri taşımayan ağaç” şeklinde rapor verdiği iddia edildi. Bu şekilde Doğan’ın arazideki ağaçları kesmesinin yolunun açıldığı belirtilen haberde, söz konusu girişimin Doğal Varlıkları Koruma Kurulu tarafından engellendiği iddia edildi. C Doğan Grubu’nun “amiral gemisi” Hürriyet ise bu habere CHP’li Aykut Erdoğdu’nun Sabah Grubu’nun sahibi Kalyoncu Ailesi’ne ait Zirve Holding ile ilgili iddialarını “Havuz patronuna şok CHP iddiaları” başlığıyla manşetine taşıyarak yanıt verdi. Hürriyet, internet sitesindeki haberde ilk kez “Havuz medyası” derken, Cemal Kalyoncu, Ethem Sancak ve ve Serhat Albayrak ile ilgili “Havuz Medyası’nın üçlü çetesi” Hürriyet’ten havuz manşeti kuranların darbelere, 28 Şubat’ta “üçlü, beşli çetelere” direndiklerini belirten Erdoğan, televizyonlara, meydanlara çıkıp sağda solda “pervasızca, edepsizce, ahlaksızca” diktatör kavramını kullananlar olduğunu söyledi. Erdoğan, “Allah aşkına soruyorum, siz 28 Şubat’ta neredeydiniz, 12 Eylül’de neredeydiniz? Gerçek diktatörlere bir kez olsun diktatör diyebildiniz mi?” dedi. Erdoğan, “Diyarbakır’da bir belediye Hz. Peygamberi son derece edepsizce, ahlaksızca resmeden karikatürü duvarlara astı. Yargıda süreç başladı. Temenni ediyorum ki gereğini en ideal şekilde yapacaktır” dedi. rayla satın aldığı hâlâ belli olmayan gazetelerini ve televizyonlarını siyasetin Kalaşnikof’u haline getirdi. Devlet kurumlarından tahsilat mafyası gibi zorla ilan alan, kurum yöneticileri ilan tarifesi istediği zaman ‘Ne tarifesi, benim ne kadar paraya ihtiyacım varsa o kadar göndereceksin’ diye azarlayacak kadar per Sancak için ağır ifadeler Doğan Holding Kurumsal İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahter Kutadgu, Star Medya Grubu’nun sahibi Ethem Sancak’a ağır ifadelerle tepki gösterdi. Kutadgu, Sancak için “Hangi pa Erdoğan ise dün Hakİş Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Hilton Oteli araziyle ilgili olarak rest çekti. 3. havaalanının finansmanını üstlenen firmalara karşı “malum medyanın” saldırdığını belirten Erdoğan, Aydın Doğan’a seslendi. Erdoğan, “Ama Hilton Oteli’nin arkasındaki o araziye otel müsaadesi, rezidans müsaadesi verilseydi ey Doğan o zaman keyfin yerinde olacaktı. Sana müsaadeyi vermedik diye çılgına döndün, bak şimdi de orası doğal SİT alanı ilan edildi, bundan sonra da zaten alamazsın. Bunlar hükümet devirip, hükümet kuran zihniyetlerdir” dedi. Kendisi Kasımpaşalıyım deyince Aydın Doğan’ın yanıt vererek “Ben de Kelkitliyim” dediğine işaret eden Erdoğan, “Kelkitli seninle yürümüyor, bizimle yürüyor” diye konuştu. l Haber Merkezi ‘Kelkitli bizimle yürüyor’ vasızlaşmış bir medya tetikçisi. Kumarcı yeğen ile BMC arasında sıkışmış bir bezirgan” ifadesini kullandı. C M Y B