27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 KULTUR Meclis’e tarihi ‘Marangoz’ ayarı Altan, kaleme aldığı yazılar kadar TİP milletvekilliği yaptığı dönemde siyasetçi olarak da büyük ses getirmişti. Milletvekili iken Meclis’te yaptığı konuşmalar hep akıllarda kaldı. Özellikle 1968’de, Meclis’te konuşma yaptığı bir sırada sık sık AP’lilerin tacizine ve hakaretlerine uğramasına rağmen, Genel Kurul’u yöneten başkanvekilinin de sürekli kendisini uyarması karşısında Altan, Fransız ihtilalinin önde gelen liderlerinden Danton’un yargılandığı ihtilal mahkemesinde söylediği sözü hatırlatır: “Sizin benden yukarıda oturmanız bir ma rangoz hatasıdır.” Bu söz başkanvekilini çileden çıkarır ve kendisine hakaret ettiğini söyler. Başkanvekili, sözünü geri almasını ister. Çetin Altan bunun üzerine, TBMM tutanaklarına geçen şu düzeltmeyi yapar: “Sizin benden yukarıda oturmanız bir marangoz hatası değildir.” Cuma 23 Ekim 2015 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ‘Dünya için fena mücadele etmedik’ rtık anlaşılıyor ki ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan. Torunlarımıza bırakmayı hayal ettiğimiz ülke bu değildi. Gene de bir hayal kırıklığı yaşamıyorum. Menzili maksuda ulaşılamasa da çok yol katettik. Bir ömür, sadece amaca ulaşmak için harcanmaz. O amaca doğru atılacak bir iki adıma yardımcı olmak için de harcanır. Yaralı bir devi ayaklarının üstüne koyabilmek için kuşak kuşak o devi sırtımızda taşıdık. Yaralarının iyileşeceğine, o devin ayaklarının üstünde duracağına olan inancımı hiç kaybetmedim. Bir gün bu ülke ayaklarının üstünde duracak. O zaman da, masaldaki gibi “sihirli kedinin çizmelerini” giyerek amacına doğru uçarak gidecek. Cumhuriyet’teki ‘veda yazısı’ A Çetin Altan, Ara Güler ve Yılmaz Güney. Ara Güler’in arşivinden. Biz torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakamıyoruz. Ama siz uğraşırsanız, mücadeleden vazgeçmezseniz, dünyadan ayrılırken “torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakıyoruz” deme mutluluğunu siz tadabilirsiniz. Hayallerinizden, ümitlerinizden, mücadelenizden vazgeçmeyin. Amacınıza ulaşamazsanız da, bu amacı gelecek kuşaklara devretseniz de, kozmosla son hesaplaşmanızda, “daha iyi bir dünya için biz de fena mücadele etmedik” diyebilirsiniz. Bu da az şey değildir. Buruk da olsa, yorgun gözlerinizde bir tebessüm yaratır. O tebessümlerin çoğalması da elbet bir gün kurtarır bu ülkeyi. Enseyi karartmayın. (24 Haziran 2015, Çetin Altan) Basın ve yazının ‘Çetin’ kalemiydi Yazarlığa ve muhabirliğe başladığı yıllardan beri hep haberin öznesi olan Çetin Altan’ın bu özelliği aktif olarak siyasete girdiği yıllarda da artarak sürdü. Mahkemeler, kavgalar, polemiklerle geçen siyasal yaşamı 1974’e kadar sürdü. U sta gazeteciyazar Çetin Altan, dün saat 11.05’te İstanbul’daki Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu. Altan için bugün saat 11.00’de Milliyet Gazetesi’nde özel bir tören düzenlenecek.Cenazesi, bugün öğle vakti Teşvikiye Camisi’nde kılınacak namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecek. Altan, geride birçok anı, özlü söz ve eser bırakırken, dostları ve meslektaşları da kendisini anlattı. Siyasetçiliği de olaylı geçti... İ mış kürsüye yürümelerine neden olmuştu. Dokunulmazlığı kaldırılan Altan Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi de TBMM’nin kararını usulden bozarak dokunulmazlığını iade etti. TBMM’de her kürsüye çıkışı olay oldu Altan’ın. 21 Şubat 1968 tarihli oturumda da AP’lilerin saldırısına uğrayarak Yunus Koçak ve Kemal Nebioğlu ile birlikte linç edilircesine dövüldü. Aynı yıl TİP içinde de ayrılıklar başgöstermiş ve Mehmet Ali Aybar’a karşı mahalefet hareketi başlamıştı. O yıl toplanan kongrede divan başkanı olan Çetin Altan’ın kongre sırasında yazdığı bir yazıda Mehmet Ali Aybar’a karşı yaptığı eleştiriler Disiplin Kurulu’na verilmesine neden oldu. Ancak Disinlin Kurulu karar vermeden Aybar istifa etti ve TİP olaganüstü kongresi toplandı. 12 Mart darbesi geldikten sonra gözaltına alınan Çetin Altan, bir çok yazısı nedeniyle yargılandı. Birçok davadan ceza alırken bazılarından da beraat etti. Gerçi yazılarının tamamı sıkıyönetimin ilanından önce yazılmıştı ama bunu aldırış eden olmadı. Bir yazısında Cumhurbaşkanına hakaretten 1.5 yıl, “Parlamentoculara tanınan son şans” başlıklı yazısı nedeniyle iki yıl, “Sovyet İhtilalinin 50.yılı” başlıklı yazısı nedeniyle de 1.5 yıl ceza aldı. Hapisteyken “Büyük Gözaltı” adlı romanıyla Orhan Kemal roman ödülünü aldı. 8 Aralık 1973’te Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından affedilerek tahliye edildi. lk hâkim karşısına sosyalist gençliği etkileUlus muhabiri iken yen en önemli yayın orgaçıktı. Dava konusu nıydı. Bu derginin başyane bir yazı ne de haberzarı Doğan Avcıoğlu, yadi. Aslında olayın perde zarları Çetin Altan, İlhan MİYASE arkasında elbetteki devSelçuk ve İdris KüçüköİLKNUR rin kodamanları ve siyamer ise, o dönem gençliğin setçileri ile ilgili yazdığı idolleri olarak öne çıkmışyazılardı belki, ama Ankara Patı. 1961 yılında kurulan Türkiye las’taki bir baloda kaybolan çan İşçi Partisi, 1965 genel seçimleri tayı çalmakla itham edilmiştir. öncesinde, bu dört ismi de partiBasında “Kayıp Çanta Davaye davet etmişti. Çetin Altan ve sı” olarak geçen olayın sanığı ve İdris Küçükömer TİP saflarına kahramanı Altan, Ulus muhabiri katılmış, Altan 1965 seçimleriniken Ankara Palas’ta verilen Ga de İstanbul Milletvekili olarak latasaray Balosu’na katılmış, ba TBMM’ye girmişti. lonun verildiği üst katında otuVekilliğin racak yer bulamayınca alt kata inerek kendisini masasına davet ilk yılında vukuat eden Ömer İnönü’nün masasına Çetin Altan’ın milletvekilliğioturmuş ve bir süre sohbet edenin daha birinci yılında yazdırek balodan ayrılmıştır. ğı “Bornova Savcısı lütfen dinleBalonun verildiği üst katta ise, yin” başlıklı yazısı, başına dert Naşide adlı bir bayanın dansa kalktığı sırada masada olan çantası kaybolmuş ve pistten indikten sonra çantasının çalındığını söyleyerek feveran etmesi üzerine eski Ticaret Bakanı Atıf İnan, çantayı alanı gördüğünü söylemiş ve çalan kişi olarak da alt katta Ömer İnönü ile oturan açmıştı. Savcılığın başvurusu Çetin Altan’ı göstermiştir. üzerine, önce Anayasa ve AdaVakıa çanta bir süre sonra tulet Komisyonu’nda ardından da valette bulunmuştur bulunmaTBMM’de dokunulmazlığı kalsına ama, Altan yine de Atıf dırıldı. Altan, hakkındaki tezkeİnan’ın ısrarlı suçlamaları nede re görüşülürken kürsüde yaptığı niyle karakola çekilmiştir. Aykonuşmada, “Ben bir işporta yalar süren dava sonucunda Alzarıyım aslında. Hergün yazıyotan beraat etmiştir. Dava sırarum. Rekor kırdı kitabım sayesında eski Ticaret Bakanı Atıf İnan, Altan’ı tanımadığını söyle nizde. Siz üstüme geldikçe herse de, Çetin Altan bir Ankara ga kes merak etti. Türk parlamenzetesinde İnan hakkında yazdığı tosu sabahın dördünde bir yaeleştiri yazılarını gösterince işin zarla uğraşıyorsa o yazar parlamento kadar büyüktür demek rengi anlaşılmıştır. ki...” demesi de AP’lileri kızdırYön Dergisi, 1960’lı yıllarda İlhan Selçuk Çetin Altan Sevdi, eleştirdi, sordu... l “Bizde de mahkemeler jürili olsa, durum ne olurdu? Neden köylerde kadın berberi olmasın? Elektrikler alaturka mıdır, alafranga mı?” “Ben kendime ‘Yazarım,’ diyemem. Yazar olup olmadığıma, gelecek kuşaklar karar verebilir.” Milliyet, 2.2.2009, Ada, Can Dündar’ın köşe yazısında alıntıladığı sözlerinden... l “Hayatımda hiç dominant olmadım, uzaktan öyle gözüküyor yahu! İlk arabamı aldığım adam, ‘Peynir gibi adammışsın, herkes seni sert zannediyor’ demişti. Kara mizahı vardır doğanın. Beethoven’ın sağır olması, filin düşmanının karınca olması gibi...” l “Aristokrasi yok, kadın yok, kimin için düello yapacaksın ? Özür dilemeyi, teşekkür etmeyi biliyor mu? Adamın modeli toprak ağası. İnsanlar, daima kendisini ezeni örnek alır. Köylü çocuklarının hepsi, polis, jandarma olmak ister.” l “Enseyi karartmayın! Bu bir Rumeli lafı. Babaannem söylerdi. Çünkü başın önde düşündüğün zaman, ensene güneş vuruyor. Enseyi karartma, sal suya... Düşün düşün, boktur işin...” l “Büyük aşklar da yaşanır. Yalnız, aşkın da tarifini yapmak gerekir. Büyük aşk demek, doğada libidonun en uygun olduğu kişiye rastlamış olmak demektir. Doğanın bir isteğidir o.” Zeynep Miraç, 28 Kasım 2009, Milliyet Cadde röportajından l “Tarih bilincinin oluşmasına kasıtlı olarak engel olunuyor.Çünkü tarih dediğin hikâye, sadece padişah dalkavukluğuyla oluşturulamaz. ‘Padişahımız çok büyük!’ diye tarih bilinci olmaz.” l “Kapitalist bir Başbakanın, daha iktidara geldiği gün ağzını açar açmaz toplum ve fikir meseleleriyle hayatında hiç ilgilenmemiş olduğunu ortaya koyuverecek sözler söylemesi, insanı Türkiye seviyesi üzerinde alışık olduğumuz ve yenmek zorunda bulunduğumuz mahut karamsarlığa doğru yeniden itiveriyor.” Milliyet Gazetesi, “TAŞ” köşe yazılarından, 26 Ekim.... l “Hem sevip, hem beğendiğin kadın bulmak zordur. İki olasılığın bir arada olması çok zordur. 24 saatte kadın erkek çiftleşmesi kaç yüz milyondur ve bunun ne kadarı bebek olur ? Kimsenin sorduğunu görmedim.” Şebnem İyinam, Akşam Gazetesi röportajından. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle