23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2015 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Yani? 4 eski AKP’li bakan, 1725 Aralık’ta kurgulanan darbenin hiçbir yolsuzluğa adları zinhar karışmamış mağdurları imiş. Kim söylüyor bu sözleri? Büyükelçiler yemeğinde Cumhurbaşkanı mıdır, yoksa 4 bakanla ilgili var olmayacak bir davaya bakan Yüce Divan savcısı mıdır, ya da Barolar Başkanı mıdır nedir; bu ülkeye içinden çıkılmaz bir sıfat kargaşası yaşatan, tepedeki Saray’da mukim Bay RTE söyledi. Dedi ki: “1725 Aralık darbe girişimini yolsuzluk ihtirası üzerine kurguladılar.” Yoksa ortada dört bakancığını suçlayacak tek bir yolsuzluk olayı yok! Pekâlâ Bay Başkan, mademki suçlamalar darbe yapmayı kurgulayanların marifetidir diyorsun; 4 bakanın neden Yüce Divan’da aklanmasını engelliyorsun? Bu soruyla karşılaşacağını bilen usta, bir martavalcıya yakışır bir gerekçe buluveriyor. HHH Arkadaşları ile toplanmışlar. 4 bakan hakkında muhalefet durmadan yolsuzluk suçlaması yapıyor, yapacak. İyisi mi Meclis’te bir soruşturma komisyonu kurarak ağızlarını kapatmaya karar vermişler. Aslında yolsuzluklara karşı olduklarını da halka böylece yutturmayı amaçlıyor bu gerekçe. Günler boyunca tepedeki, Yüce Divan’a gitmelerini uygun gördüğüne dair tek kelime söylemedi. Başbakan ise 4 bakandan, Yüce Divan’a gitmeye hazır olduklarını açıklamalarını istediğini basına sızdırdı. AKP ise komisyonun alacağı karara uyacağını açıkladı. Oysa asıl amaçları, komisyonun 4 bakanın darbe kurgulamasının mağduru olduğunu ve bu nedenle Yüce Divan’a gitmelerine gerek olmadığını ilan etmesiydi. Şimdi RTE’nin konuşmasından anlaşılıyor ki komisyona tepeden bu gerekçe indirildi ve 9 üye, 4 bakanın masum olduğuna karar verdi! Komisyonun beraat kararının gerekçesini de RTE elçilere yaptığı konuşmada şöyle açıklayıverdi: “Bölücü terör, Gezi olayları, 1725 Aralık darbe girişimleri, diğer bazı girişimler (ve tabii 4 bakana yolsuzluk suçlamaları) Türkiye’ye istikamet çizmek amacıyla kurgulanmış, içerden dışardan maşalar tarafından sergilenmiş olaylardır.” HHH Ama 4 bakan suçsuz olduklarını kanıtlamaya çalışırken nedense RTE’nin söylediği gibi darbe kurgulayanların aleti olduklarından hiç söz etmediler. Tepedeki AKP’nin ve 9 komisyon üyesinin asla karşı çıkamayacağını içeren, belki de hiç ummadıkları bir gerekçeyle darbe mağduru oluverdiler. HHH Tabii lafı döndürdü dolaştırdı, bu marifetlerin eski Türkiye özlemi çekenlerin icadı olduğuna getirdi. Bu ülkede yeni Türkiye dediği bugün yaşanan dönemde RTE yönetimindeki zorbalığın, medyadan siyasete kadar hemen her alanda özgürlüklerin, insan haklarının kısıtlanmasına özlem çekenlerin var olduğuna ve bu nedenle darbe yapmayı kurguladıklarına RTE ve peşindekiler dışında kim inanabilir? İşte 2015 seçimlerine, son örneği komisyon kararını sağlayan RTE kaynaklı bu yalan manzumesi ile gidiyor bu ülke... Hâlâ bu seçimin bu ülkeye, demokrarik ve hukuk devleti rejimine hayırlara vesile olacağını söyleyebiliyor musunuz? HABERLER Elektrik kesildi zırhlı araçlar girdi Gencin öldürüldüğü mahalle sakinleri kasıt olduğunda hemfikir MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Şırnak’ın Cizre ilçesinde 4 kişinin öldüğü olayların ardından hendekler kapatılırken, önceki gece özel harekât polislerinin zırhlı araçlarla mahallere girmesinin ardından kalbinden tek kurşunla vurularak öldürülen boyacı çırağı 17 yaşındaki Ümit Kurt’un evine dönerken vurulduğu ortaya çıktı. Sırtından vurularak ağır yaralanan Cizre Ticaret ve Sanayi Odası çalışanı Çelebi Sakçak’ın ise felç kalma riskinin bulunduğu belirtildi. Kapatılan hendekler yeniden açılmaya başlandı. Cizre’de önceki gece elektriklerin kesilmesinin ardından özel harekât polisleri zırhlı araçlarla Cudi Mahallesi’ne girince gerginlik yeniden tırmandı. Olay sırasında Ümit Kurt’un yanında bulunan Emrah Karakuş, “Mahallede boya badana işi yapmıştık. İşi bitirip akşam eve giderken elektrikler kesildi. Onlarca zırhlı araç mahalleye girip etrafa rastgele ateş açtılar. Ne olduğunu anlamadık bir anda Ümit yere düştü. Sonra amcamın oğlunun arabasıyla hastaneye getirdik ama yaşamını yitirdi” dedi. Kurt’un 9 çocuklu bir ailenin oğlu olduğu, kömür ticareti yapan babası Abdullah Kurt’un 4 yıl önce iflas etmesiyle ailesine Cizre Emniyet Müdürlüğü’ne Trabzon’da Hrant Dink cinayetinde adı geçen kişinin atanması; bununla da halka bir gözdağı vermek istendiğini pratikte görüyoruz” dedi. İnsan Hakları Derneği Şırnak Şube Başkanı Emirhan Uysal, Cizre Devlet Hastanesi önüne gönderilen 20’ye yakın Akrep, panzer gibi zırhlı araçların ve polis otomobillerinin hepsinin plakasının sökülmüş olduğuna dikkat çekti. Uysal, “Polisin zırhlı araçları, hendeklerin kapatılmasının ardından hiçbir olay yokken mahalleye giriyor. Kaymakamın anlattığına göre polis yüzü kapalı, silahlı kişiler görüp ateş etmiş. Ancak ateş edilenlerden biri işten dönen boyacı çırağı, diğeri de işinden dönen, üzerinde takım elbise bulunan bir memur. İkisinin de yüzü kapalı değil” dedi. Avukat Emirhan Uysal, otopsiye giren doktorlarla da görüştüğünü, mermi isabet eden iki kişinin de arkasından vurulduğunu söyledi. Olayın ardından PKK’nin yürütme konseyi KCK tarafından ANF’ye yapılan açıklamada ,“halkımızı öz savunmasını geliştirerek her türlü saldırılara karşı en radikal düzeyde karşılık vermeye çağırıyoruz” denildi. GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Plakalar çıkarılmış Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsinin ardından Kurt’un cenazesi dün toprağa verilmek üzere Cizre’ye getirildi. Cenaze nedeniyle esnaf kepenk kapatırken, Kurt’un cenazesini yaklaşık 5 bin kişi karşıladı. (Fotoğraf: DHA) destek olabilmek için eğitimene ara verdiği, inşaatlarda boya badana gibi bulduğu gündelik işlerde çalıştığı kaydedildi. Arkadaşları Ümit Kurt’un bugüne kadar hiçbir olaya karışmadığını ve kendi ailesine maddi katkıda bulunmak için çalıştığını anlattı. Taziyeleri kabul eden Abdullah Kurt, “Ben iflas ettikten sonra oğlum okulunu bırakıp, boya badana işleri yaparak evimizin geçimini sağlıyordu. Evin bütün yükü onun sırtındaydı. En büyük tutkusu da futboldu. Bir oğlum hasta, bir böbreği alındı ve yeniden ameliyat olması gerekiyor. Ailemize katkı sunan sadece Ümit vardı. Onu da kaybettim” dedi. DBP Şırnak İl Başkanı Salih Güleç, Cizre’de 2 gündür hiçbir olay yaşanmadığını vurgulayarak polisin panzerlerle mahallelere girerek gövde gösterisi yaptığını söyledi. Yaşananları “provokasyon” olarak nitelendiren Güleç, “AKP hükümetinin çözüm sürecine samimi yaklaşmadığını bir kez daha gördük. 12 yaşındaki Ceylan’ın hayatının bedeli 28 bin 208 lira 85 kuruş ‘Kusursuz’ cinayet MAHMUT ORAL Polis yurttaşları sopayla dövdü DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesi Ekinciler Caddesi üzerinde, Halk Cephesi üyeleri “Uğur Kaymaz ile Berkin Elvan’ın katilleri cezalandırılsın” başlıklı bildiri dağıtmak istedi. Çevik kuvvet ekipleri grubu yaka paça gözaltına aldı. Cadde üzerinde yere yatırılan Halk Cephesi üyelerinin gözaltına alınmasına tepki gösteren arkadaşlarına da polis biber gazıyla müdahale etti. Grup üyelerinin yaka paça gözaltına alınmasına çevrede toplanan vatandaşlar ise polisi yuhalayarak tepki gösterdi. Çevik kuvvet ekipleri çevrede toplanan vatandaşlara gaz sıkarken, bir sivil polis memuru ise elindeki sopayla Halk Cephesi üyelerinin yanı sıra kaldırımda toplanan bazı vatandaşlara da rastgele vurdu. Vatandaşlarla polis arasında kısa süreli arbede yaşanırken, bu sırada atılan taşlar bir esnafa isabet etti. Başından yaralanan esnaf arkadaşları tarafından hastaneye kaldırılırken polis çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyü yakınlarında, 28 Eylül 2009 günü hayvanlarını otlattığı sırada bomba atar mühimmatı ile öldürülen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölümüne ilişkin ailesinin açtığı davada Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi aileye 28 bin 208 lira 85 kuruş tazminat ödenmesine karar verirken manevi tazminat talebini ise reddetti. İdare mahkemesi kararında “devletin hizmet kusuru” olmadığına hükmetti. Yayla Karakolu yakınlarında bomba atar mühimmatı ile öldürülen Ceylan Önkol soruşturmasında aradan geçen 5 yıla rağmen herhangi bir gelişme sağlanamadı. Köylülerin ihbarı üzerine olay yeri incelemesi yapmak isteyen Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak, askerlerin “teröre müzahir bölge ve güvenlik riski” gerekçesini göstermesiyle, olay yerine götürülmedi. Olay yeri incelemesi yapılmadığı ve deliller toplanmadığı gibi Önkol’a otopsi de yapılmadı. Patlamaya ilişkin Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü’nün 2 yıl önce hazırladığı kriminal inceleme sonucunda hazırladığı raporda, patlamaya neden olan cismin “40 mm bomba atar mühimmatı” olabileceği belirtildi. Lice Cumhuriyet Savcılığı, şüpheliler hakkında, “görevini kötüye kullanmak” suçlamasıyla açılan soruşturmada 4 Nisan 2013’te takipsizlik kararı verdi. Avukatlar dava dosyasını AİHM’ye taşırken Nisan 2014 tarihinde bu kez mevcut delil ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğu iddiasıyla “daimi arama” kararı verildi. Savcılık aynı kararda suçlamayı “taksirle ölüme neden olma suçu” olarak değerlendirince zamanaşımı süresi de 30 yıldan 15 yıla düştü. Ailenin manevi tazminat talebini reddeden mahkeme, Önkol ailesine, 28 bin 208 lira 85 kuruş TL maddi tazminat ödenmesine karar verdi. Avukat Rahşan Bataray Saman, Danıştay’a itiraz ettiklerini belirterek “Maalesef cezasızlık politikası hükümetin hazırladığı güvenlik politikasıyla yasal hale gelecek. Daha dün Cizre’de 14 yaşında bir çocuk vurularak öldürüldü. Benzeri olayların artarak sürmesinden endişeliyiz” dedi. Saman, “Ceylan Önkol davasında idare mahkemesi devletin hizmet kusuru olmadığına sosyal risk olduğuna hükmetti. Hizmet kusuru yönünde karar alınsaydı maddi manevi tazminat ödenecekti” diye konuştu. Atanamadığı için polis oldu İstanbul Haber Servisi Sultanahmet’teki Turizm Şube Müdürlüğü’ne yönelik bombalı saldırıda şehit olan polis memuru Kenan Kumaş için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tören düzenlendi. Kumaş’ın cenazesi, toprağa verilmek üzere memleketi Trabzon’a gönderildi. Kumaş’ın eşinin ayakta durmakta zorlandığı törende, kadın polis memurunun kucağında babasını uğurlayan 2 aylık bebek cenazeye katılanları gözyaşlarına boğdu. Fizik öğretmenliğinden mezun olan ancak atanamadığı için polislik mesleğini seçen Kumaş, bugün öğlen Trabzon Bahçecik Mehmet Akif Ersoy Camisi’nde Şehit polis Kenan Kumaş için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tören düzenlendi kılınacak cenaze namazının ardından Bahçecik Şehitliği’nde toprağa verilecek. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki yerleşkesinde dün düzenlenen törene, şehit Kumaş’ın babası Ahmet, eşi Gülcan, ağabeyi Serkan Kumaş taziyeleri kabul etti. Törene İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, İstanbul Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Ayhan Ayan İstanbul Vali Yardımcısı Yusuf Ziya Karacaev de katıldı. Yargının ilk başvuru kapıları ardına kadar açıktır, orada tüm sorunlar çözüldüğü için bir üst mahkeme gerekmiyordur. Türkiye’de öyle mi? Ne yazık ki tam tersi. Siyasi iktidarlar demokrasiyi içine sindiremedikleri için hep kendilerini denetlemek isteyen kurumları sindirmeyi, etkileri altına almayı isterler. Bu gelenek AKP iktidarıyla bir adım daha ileri gitti; AKP, kendi kontrolünde bir yargıdan öte, “yargı benim” diyor. Yüce Divan tartışmaları bunu bir kez daha gözler önüne serdi. Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) hiç güvenmediğini ilan eden AKP, yüksek mahkemeyi darbenin de en yüksek katı yapıverdi. 5 Ocak günü 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan oylaması sırasında bunu haykıran AKP’liler, ertesi gün AYM’nin yüzde 10’luk seçim barajı konusunda, “Bizim bu konuda düzenleme yapmaya yetkimiz yok, bu yetki Meclis’e aittir” kararı verince 180 derece dönüş yaptılar. HHH Başkan Haşim Kılıç’ın emekliliğe giderken yaptığı açıklamalar gerek AYM’ye gerekse yargının öteki katlarına yönelik AKP baskılarını biraz daha konuşulur hale getirmişti. Kılıç’ın sözleri ve Yüce Divan oylaması gölgesinde toplanan AYM, özellikle son bir yıldır “özgürlüklerden yana karar veren makam” özelliğinin dışına çıktı, dünyada hiçbir ülkenin bu kadar yükseğe çıkaramadığı baraj seviyesine dokunmadı. Kılıç’ın, “üyelerimiz üzerinde müthiş baskı var” sözü ile oylama sonucunu yan yana koymakla yetinelim. Parlamenter sistemlerde seçimlerden iki şey beklenir; temsilde adalet, yönetimde istikrar. Biri ötekine feda edilmemesi gereken iki önemli sütun. Bunlardan biri kısa öteki uzun olursa görünüm nasıl olur? Türkiye’deki demokrasi gibi olur. AKP temsilde adalet deyince, “O benim işte, adımda da adalet var” diye özetleyebileceğimiz akıl dışı bir bencillik içinde. Yönetimde istikrar deyince de “İstikrar da benim. Ben gidersem istikrar da gider, ben varsam istikrar var” diyor. HHH Son 50 yıllık demokrasi tarihimize baktığımızda iktidarların ayakta kalmak için başvurdukları başlıca güç şu olmuştur; iç düşman! Yoksa da yaratmışlardır. Soğuk savaşın bitimine dek başlıca iç düşman komünizmdi. Öyle ki, değil sosyalist, komünist, içinde sosyal sözcüğü geçen her kavramın komünizme hizmet olduğu iddia ediliyordu. Bir ara belki de dünyada en çok komünisti olan ülke bizdik! Bunu “bölücü” kavramı izledi. Sovyetler’in çökmesinden sonra bu kez iktidara muhalefet eden herkes bölücü ilan edilmeye başlandı. AKP, toplumu kamplara bölmekten güç aldığı için “bölücü” kavramına sığınamazdı. Onlar da herkesi “terörist ve darbeci” ilan edip çıktılar. Aralık ayı başında Giresun’a gitmiştim. Yolda Tirebolu’da durup çay bahçesinde sohbet ettik. O ara AKP Tirebolu İlçe Örgütü’nün kongresi varmış. Doğal olarak genel merkezin belirlediği tek adayla seçime giriliyor. İkinci bir aday çıkınca onu, “darbeci” ilan etmişler. Bütün bunlardan öte Türkiye’deki en üst yargı yolu olan Anayasa Mahkemesi 5 Ocak’ta Yüce Divan korkusuyla darbeci ilan edildi, 6 Ocak’ta ise baraj için verdiği devam kararıyla demokrasinin bir kurumu oldu. Demokrasinin, hukuk devleti kavramının rayına oturması için daha çok fırın ekmek yememiz gerekecek diyeceğim, ama bunca hırsızlığın, arsızlığın ortasında fırında ekmek bulmak da zor... Fotoğraf: VEDAT ARIK DHKPC ‘Elif Sultan Kalsen’ derken ailesi ‘o değil’ dedi Canlı bomba teşhis edilemedi SİBEL BAHÇETEPE Sultanahmet’teki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı turizm şube müdürlüğüne yönelik canlı bomba eylemini gerçekleştiren ve DHKPC’nin üstlendiği saldırıda ölen canlı bombanın Elif Sultan Kalsen olmadığı ortaya çıktı. Cesedi teşhis için adli tıp kurumuna giden aile, “Bizim kızımız değil” dedi. Bu açıklamanın ardından Halk Cephesi, Kalsen ile ilgili aldığı eylem kararını iptal etti. Kimliği belirsiz kadın saldırganın Çeçen uyruklu ve Selefi gruplarla bağlantısının olduğu, saldırının ardında IŞİD’in olabileceği iddia edildi. Saldırıyla ilgili olarak Azeri kökenli iki kişinin gözaltına alındığı da öne sürüldü. Canlı bomba olduğu iddia edilen Elif Sultan Kalsen’in babası Mehmet ile annesi Şirin Kalsen dün 11.30 sıralarında avukatlarıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu’na geldi. 2 TOMA’nın ve çok sayıda çevik kuvvet ekibinin bekletildiği kurum önünde, geniş güvenlik önlemleri alındı. Kocaeli’nden gelen Kalsen’in ailesi, savcı nezaretinde yaptığı incelemede, cesedin kızlarına ait olmadığını tespit etti. Mehmet ve Şirin Kalsen, İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan ayrılırken anne Şirin Kalsen “Benim kızım değil o, çekmeyin” diye gazetecilere bağırdı. Çıkışta açıklama yapan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Ebru Timtik ise savcının nezaretinde morgda kendilerine bir kadın cesedi gösterildiğini belirterek “Beyaz tenli, 1.63 boylarında bir kadın cenazesiydi gördüğümüz. Elif Sultan Kalsen’in annesi ve babası geldi, o cesede baktılar. Bize gösterilen o ceset, Elif Sultan’a ait değil” dedi. Gazetecilerin, “Elif Sultan Kalsen nerede, kendisinden haber alabiliyor musunuz” sorusu üzerine Timtik, bu konuda bilgisi olmadığını söyledi. “Ailesiyle görüşüyor mu” sorusu üzerine Timtik, “Ailesi bir süredir irtibat kuramamış. Bu yüzden emin olamadılar” dedi. Timtik, aileden DNA örneği de alındığını söyledi. Bir gazetecinin sorusu üzerine Timtik, gösterilen cenazeyi daha önce görmediğini söyledi. Cenazeyi teşhis için aile adli tıp kurumuna geldiği sırada, kurum önüne gelerek slogan atmak ve pankart açmak isteyen 10 kişi yaka paça gözaltına alındı. Işid bağlantısı iddiası Emniyet kaynaklarından edindiğimiz bilgiye göre, sal dırganın kimliği ile ilgili tespit çalışmalarının devam ettiği ve IŞİD bağlantısı üzerinde durulduğu öğrenildi. Öte yandın gazeteci Emre Erciş’in iddialarına göre canlı bombayı karakola getiren taksicinin ifadesinde, saldırgan kadının takside Rusça konuştuğu ve yabancı uyruklu olduğunu söylediği bildirildi. Canlı bombanın hamile olduğu da iddialar arasında yer aldı. Saldırının ardından DHKPC örgütüne yakın olduğu öne sürülen bir internet sitesinde eylemin örgüt tarafından gerçekleştirildiğine dair bildiri yayımlanmıştı. Bildirinin daha sonra sitenin hacklenerek eklendiği öne sürüldü. Kalsen’in ailesinin açıklamasının ardından Halk Cephesi aldığı eylem kararını iptal etti ve internet sitelerinden bunu duyurdu. DHKPC üyesi olduğu iddia edilen Kalsen’in ismi daha önce de sık sık gündeme gelmişti. İlk olarak Sultangazi Polis Merkezi’ne yapılan ve polis memuru Bülent Özkan’ın şehit olduğu saldırının ardından “9 canlı bomba aranıyor” haberiyle gündeme gelen Kalsen, bu iddia sonrasında 2 arkadaşı ile birlikte kameralar karşısına geçerek açıklama yapmış ve “Biz canlı bomba değiliz” demişti. Fotoğraf: DHA Fotoğraf: AA Okmeydanı’nda bomba paniği İstanbul Haber Servisi D100 Karayolu Okmeydanı sapağında sabah saat 07.00 sıralarında DHKPC imzalı bariyerlere asılı pankart bulundu. Olay yerine gelen polis ekipleri, pankartın bir piknik tüpüne bağlı olduğunu görünce bomba imha uzmanı ekiplerine haber verdi. Olay yerinin etrafına güvenlik şeridi çeken polis ekipleri otobüs durağında bekleyen vatandaşları uzaklaştırdı. Polis aracından ise sık sık araçların Okmeydanı ayrımını kullanmamaları yönünde anonslar yapıldı. Trafiğe kapanan yol nedeniyle D100 karayolu Ankara istikametinde yoğunluk yaşandı. Geniş güvenlik önlemi alınması ve yolun trafiğe kapatılmasının ardından piknik tüpü, bomba imha uzman ekiplerince fünyeyle patlatıldı. Bomba olmadığı anlaşılan piknik tüpü incelenmek üzere polis merkezine götürüldü. Olay yeri inceleme ekiplerinin yaptığı çalışmanın ardından yol trafiğe açıldı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle