27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İran’a ‘Suçluysam gelin beni alın’ diye seslenen Sarraf, Zencani’yi suçladı 5 Terör örgütleri Avrupa ülkelerinde de var... AB ülkelerinde de istihbarat birimleri teröristlerden fazla duyum alamıyor! Paris’te dün “Charlie Hebdo” adlı mizah dergisine yapılan silahlı saldırı... Dergi Hz. Muhammed’in karikatürünü yayımlamıştı... İki silahlı kişi dergiyi bastı, 12 kişiyi öldürdü!.. Dedim ya terörün dincisidinsizi, sağcısısolcusu olmaz, diye... Aynen böyle. İstanbul’da ve Paris’te yaşanan vahşet!.. İstanbul’da bir polis, Paris’te mizah dergisinin çalışanları... Çizerler ve yazarlar... Böyle bir dünyada yaşıyoruz... Acımasızlık, acılar ve ölümler!.. Benim vicdanım sızlar tüm ölümlerde! Bilirim terörün bir insanlık suçu olduğunu... HHH Bu ülke, köktendinci terör örgütlerinin “yolgeçen hanı” olmuş, onlar için evler kiralanmış Antakya yöresinde, sınırlarda akaryakıt kaçakçılığı artmış... Bu ülkede denizler, dağlar, ovalar, akarsular elimizden gitmiş... Çikolata, ayakkabı kutularına paralar doldurulmuş kasalar dolup taştığı için... Oğullar, babalar malı götürmüş! Hukuk çiğnenmiş! Sosyal devlet, laik demokratik hukuk devleti... Defteri dürülmüş, defteri! Yoksulluk artmış, egemenlerin iktidarı din sömürüsüyle sarmalanıp “demokrasi, özgürlük” diyerek halka yutturulmuş... Damat Rıza’ların paraları faiziyle ödenmiş... Halk iki çuval kömürle, bulgurla avutulmuş! Ey halkım gözlerini aç, başını göğe çevir, uzun uzun bak. Kar yağıyor kar! Kar yağsın ya da yağmasın, gökte yıldızlar olsun ya da olmasın! Terörü lanetle! Ezenin değil ezilenin yanında ol! İnsanlık adına! Sakın ola ki umudunu yitirme! Zorlu bir yıl olacak 2015... Üstelik çok zorlu! Diren!.. Tahran’a ‘isimleri açıklarım’ resti MUSTAFA K. ERDEMOL 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun kilit isimlerinden Rıza Sarraf, İran haber sitesi Eghtesadnews’la yaptığı söyleşide İran’da halen tutuklu olan Babek Zencani’yi suçladı. Röportajda İran’da yaptığı milyar dolarlık yolsuzluk suçlamaları nedeniyle tutuklanan Zencani’nin kendisinin “patronu” olduğu iddialarını yalanlayan Sarraf, Zencani’nin dürüst biri olmadığı konusunda iki yıl önce İran yönetimini uyardığını ifade etti. Sarraf’ın, “İran kim olduğu belli olmayan birisine milyarlarca Avro para verip şimdi de bu paraları geri alamıyor. Halbuki ben iki sene önce bu adamın (Zencani’nin) dürüst olmadığı ve onları dolandıracağı konusunda İran’ı uyarmıştım. Gerekirse İran’da uyardığım kişilerin adlarını belgeleriyle açıklayabilirim” dediği iddia edildi. İran yönetimine de seslenen Sarraf’ın, “Yerim yurdum belli. Suçluysam gelin beni alın” dediği belirtildi. Siteye verdiği röportajda “hakkındaki yolsuzluk iddialarına anlam veremediğini” belirtmesi dikkat çeken Sarraf, İran’da kendisini suçlayanların hiç değilse “bir iki belge” ortaya koymaları gerektiğini savundu. Sarraf, “Madem o kadar suçluyum neden beni gelip almıyor ya da Türkiye’den istemiyorlar” dedi. İran Merkez Bankası için çalışmadığını belirten Sarraf, bankayla tek bir Riyal transferi bile yapmadığını, İran Petrol Bakanlığı’yla da para transfer etmediğini öne sürdü. Sarraf, “Bakanlığın kendisiyle değil. Burada şirketler ve bankalar bizim müşterimizdi. Tüm müşterilerimiz için de bunu yapıyoruz” dedi. Sitenin haberinde Sarraf’ın, eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad yönetimiyle çalışıp çalışmadığı sorusunu, “Ahmedinejad hükümetiyle herhangi bir ilişkim olmadı” şeklinde yanıtladığı belirtildi. Terör İnsanlık Suçudur!.. Başımızın üzerinde sallanıp duran Demokles’in kılıcını bize gösterip, “işte hukuk, işte özgürlük” diyen yağmacılar, talancılar “iç güçler, dış güçler” derken bir polis daha şehit edildi. Canlı bomba Sultanahmet’teki Turizm Polisi Bürosu’na girip pimi çekerek üzerindeki bombayı patlattı. Karlı bir İstanbul akşamıydı... 32 yaşındaki bir çocuk babası polis Kenan Kumaş şehit düştü. Ölen teröristin üzerinde iki bomba daha olduğu saptandı. Canlı bombanın adını saldırının hemen ardından bir sosyal medya kullanıcısının duyurması çok ilginçti. Çünkü polis o saatlerde henüz bir açıklama yapmamıştı. Saldırıyı Dolmabahçe’de olduğu gibi adı bilinen bir terör örgütünün üstlenmesi yine bu biçimde duyuruldu. Kar yağışı nedeniyle erken baskıya girdiğimiz için terör eylemiyle ilgili düşüncelerimi, kuşkularımı dün yazamadım... Bugün sabah yine kar yağışı vardı, şehit polis için tören yapılıyordu İstanbul’da... Türkiye’de neler oluyordu? Birden 90’lı yıllara gittim! Terör bir insanlık suçudur; sağcısısolcusu, dincisidinsizi olmaz! Terör nereden gelirse gelsin; ister devlet terörü, ister örgütsel terör olsun insanlık karşı çıkmalıdır... Terör demokrasileri ve özgürlükleri yok etmek için yapılır! HHH Demokrasimiz zaten “topal ördek” gibi... Hak, hukuk! Rüşvet! Yolsuzluk! Hırsızlık! Aklama! Ve 1 Ocak’ta Dolmabahçe Sarayı’nın nöbetçi polis kulübesine dek giren, attığı el bombasının patlamaması yüzünden yakalanan terörist; aradan beş gün geçince Sultanahmet’teki kanlı saldırı... 2014 yılının haziran ayında Twitter’da “@ Mustafaselanik3” adlı bir kullanıcı üç teröristin Yunanistan’dan Türkiye’ye giriş yapacaklarını yazmıştı. ‘İran bankasıyla çalışmadım’ ‘Otoriterlik yolsuzluk getirir’ l Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland, Erdoğan’a GRECO’yu hatırlattı DUYGU GÜVENÇ ANKARA Hukukun üstünlüğü, ifade ve basın özgürlüğü gibi değerlerin altyapısını oluşturan Avrupa Konseyi’nin bir numaralı isminden, Türkiye’ye uyarı geldi. Büyükelçiler Konferası’nda “Diktatörlüğün sonunda, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü kazanacaktır” diyen Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da, “Türkiye yolsuzluğu önlemek için gereğini yapmalı” mesajı verdi: “Cumhurbaşkanı ile ve diğer görüşmelerimde bu konuyu ele aldık. Resmin tamamını anlamaya çalıştım. Benim için önemli olan yolsuzlukla mücadelede, Türkiye’nin de üyesi olduğu Greco tavsiyelerinin uygulanması gerektiğini vurguladım. Yapabileceğimiz bu.. Doğrudan iç meselelere giremeyiz. Ama şu net ki yolsuzluğu demokrasiye tehdit olarak görüyoruz.” Türkiye’nin, üyesi olduğu Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) tavsiyelerine uymakta “küresel ölçekte yetersiz” kaldığı aralık ayındaki genel kurul toplantısında kayda geçirilmiş “rüşvetle mücadele” konusunda ise yaptığı yasal düzenlemeler “yetersiz” bulunmuştu. Türkiye hâlâ GRECO’da 3’ncü değerlendirme aşamasındaki ülkeler arasında yer alıyor. CNNTürk ekranlarından başta Erdoğan olmak üzere görüştüğü muhataplarına yolsuzlukla mücadele mesajını veren Jagland, Türkiye’nin kurucusu olduğu Konsey’in değerlerini de Büyükelçiler Konferansı’nda yeniden anlattı. Türkiye’ye ülkedeki sistematik problemlere ilişkin önemli kararlar alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını uygulaması çağrısında bulundu: “Umarım Anayasa Mahkemesi Türk vatandaşları için çok önemli olan görevini gerçekleştirmeye devam eder. Şunu da belirteyim ki Strasbourg Mahkemesinin kararlarının Türkiye tarafından uygulanması öncelikle Türk vatandaşları için önemli. Çünkü alınan kararların çoğu ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve yargı gibi Türkiye’deki sistematik problemlerle ilgili ve bu alanda alınan kararların uygulanması bu alanlarda reform yapılmasının da yolunu açacaktır.” Jagland, hukukun üstünlüğünün korunması gerektiği mesajını da muhataplarına aktardığını açıkladı: “Anayasa Mahkemesi bağımsız bir kurum olarak kuruldu ki bağımsızlığını verdiği birçok kararla da ortaya koydu. Yüksek mahkemenin bağımsızlığını koruması çok önemli. Bunu Erdoğan’a, Çavuşoğlu’na söyledim. Başbakan’a da söyleyeceğim. Anayasa Mahkemesi’nin rolünü koruması çok önemli.” Türkiye’de güçler ayrılığında yaşanan ihlaller 1725 Aralık operasyonlarından bu yana devam ederken, Jagland, Erdoğan ile otoriterliğe kaydığı söylenen Türkiye’ye bir de açık mesaj verdi: “Kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam olarak uygulanmadığı pek çok ülkede yolsuzluk ortaya çıkıyor ve bu da halk hareketlerine neden oluyor. Pek çok kişi otoriter rejimlerin daha başarılı olduğunu söylüyor ama bu ülkelerdeki yolsuzluğa bakın. Bu durum böyle devam edemez, mutlaka sonu gelecektir. Sonunda güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü kazanacaktır.” Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Vural, Meclis bahçesinde emekli sofrası kurdu ‘Kardan bakan’lı protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM Soruşturma Komisyonu’ndan çıkan 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesi kararını Meclis’te düzenlediği “Kardan Bakan”lı basın toplantısıyla protesto etti. Basın toplantısı sırasında Fatih Kısaparmak’ın “Haram Saltanatı” ve “Haydi Artık Türkiye, Bir Kerecik Türkiye” adlı şarkılarını da dinleten Vural, 4 eski bakanı temsil eden kardan adamları tek tek yıkıp, kardan adamların altına saklanan “dolarları” çıkardı. Vural, “Kar bile bunların aklanmasına izin vermedi” dedi. TBMM’de bazı sendika temsilcileri ve emeklilerle birlikte düzenlediği basın toplantısında hükümeti eleştiren MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, basın toplantısı salonuna üzerinde “Kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir” yazılı pankart astırdı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Yolsuzluk yapanın kolunu keserim” sözünü anımsatan Vural, Meclis Soruşturma Komisyonu’na talimatlarla aklama görevi verildiğini, “rüşvet ve yolsuzluk çetesinin Davutoğlu’nun sesini kestiğini” vurguladı. Toplantı sonrasında Meclis bahçesine çıkan Vural, burada daha önceden danışmanları tarafından yapılan ve 4 eski bakanı, Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ı temsil eden, yüzlerinde “hırsız maskesi” bulunan “kardan bakan”ların önünde emekli sofrası kurdurdu. Beraberindeki emeklilerle birlikte verilen zamlar ile alınan zeytin, peynir ve ekmeği yiyen Vural, daha sonra “kardan bakan”ları tek tek yıktı. Bu arada “kardan bakan”ların altlarına saklanan “dolarları” çıkaran Vural, “Kar bile bunların aklanmasına çok izin vermedi. Ben bunları aklayamam dedi ama buradaki milletvekilleri bunları aklama yoluna gitti” dedi. l Çin ile görüşmelere devam kararı alındı Füze ihalesinde henüz karar yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ilk kez başkanlık ettiği Savunma Sanayi İcra Komitesi (SSİK) toplantısında, 4 milyar dolarlık füze ihalesinde Çin ile görüşmelerin sürdürülmesine, milli piyade tüfeği projesinde ise seri üretime geçilmesini kararlaştırdı. Davutoğlu başkanlığındaki SSİK toplantısı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in katılımıyla yapıldı. Toplantıdan sonra yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Milli muharip uçak geliştirme projesi Türkiye’nin kendi uçağını yapma projesidir. En geç 4 yıl içinde ön tasarım aşaması tamamlanacak 2023’te prototipi üreteceğiz. Tasarım aşaması önemli bir aşamadır ön tasarım aşamasına geçiyoruz, karar verdik. Muhabere kabiliyetlerinin geliştirilmesine kararı alındı. Milli piyade tüfeğinde seri üretime geçme kararı aldık ilk aşamada 35 bin adet üreteceğiz. Bu noktada da seri üretim kararı alındı. 6 adet ağır yük helikopterini savunmamıza dahil edeceğiz. Havadan nakillerde önemli bi yere ulaşacağız” CHP’li komisyon üyeleri, TBMM Başkanlığı ve Soruşturma Komisyonu’na başvurdu ‘İmha, delil karartmadır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Soruşturma Komisyonu’nun CHP’li üyeleri Erdal Aksünger, Rıza Türmen, Emre Köprülü ve Osman Korutürk, TBMM Başkanlığı ile Soruşturma Komisyonu’na başvurarak bakanlarla ilgili tapelerin imha edilemeyeceğini belirterek “Tapelerin imha edilmesi delil karartmadır, bu da suçtur” görüşünü bildirdi. CHP’li komisyon üyeleri, dün düzenlediği basın toplantısında Soruşturma Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü’nün tanıklıktan çekilme hakkı olan kişilerin tapelerinin imha edileceği açıklamasını değerlendirdi. Erdal Aksünger, komisyonda bu yönde alınmış bir karar olmadığını belirterek AKP’lilerin işaret ettiği Ceza Muhakemesi Yasası’nın 135. maddesinin iki şüphelinin de suç işlemesi durumunu kapsamadığını söyledi. Aksünger, “Madem baba ile oğlu dinlenemez, bu dosya Meclis’e geldi. Daha sonra savcılığa tekrar gitti, yeniden geldi. Niye şimdiye kadar imha edilmedi?” dedi. Aksünger, AKP’lilerin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan gelen talimatla imha yoluna gitmek istediklerini söyledi. Osman Korutürk, Yargıtay’ın konuyla ilgili 2013 ve 2014’te alınmış kararları olduğunu belirterek dinlenen iki kişinin de aynı suçu işlemesi durumunda tanıklıktan çekilme hakkı olanların dinlenemeyeceğine ilişkin CMY’nin 135. maddesinin uygulanamayacağını kaydetti. Tapelerin imha edilmesinin suç ve delil karartma olacağına dikkat çeken Türmen, bunun da cezasının 7 yıla kadar hapis olduğunu anımsattı. Emre Köprülü de “Bir aile çete kurdu, suç işliyor. O zaman bunlar birbirlerine karşı tanıklıktan çekilme hakkı var, dinlenemez mi denecek, böyle bir şey olabilir mi?” dedi. Komisyon üyeleri ile CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner de TBMM Başkanlığı’na sunduğu dilekçede, komisyonun raporunun soruşturmayı sonlandıran bir işlem olmadığı, son kararı TBMM Genel Kurulu’nun vereceğine işaret ederek “Genel kurul karar verirken delillerin hukukiliğini de değerlendirecektir. Komisyon ancak görüşünü kaleme alırken söz konusu tapelerin CMK 135’e aykırı olduğunu raporuna yazabilir. Bu nedenle genel kurulda görüşülmeden tapelerin imhası, Türk Ceza Yasası’nda üst sınırı 7.5 yıl hapis cezası olarak yaptırıma bağlanan, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu oluşturmaktadır” görüşüne yer verdi. Cihaner, di ‘Son kararı Meclis verir’ lekçesinde şunları dile getirdi: “Haklarında soruşturma komisyonu kurulan bakanlar hakkında genel kurul, Yüce Divan’a sevk kararı vermese ya da Yüce Divan’da yapılacak yargılama sonucu beraat etseler bile bu imha işlemine karar verenler için TCK 281. maddedeki ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçu varlığını koruyacaktır. Tapelerin hukuk dışı bir dinleme sonucu yapıldığı kabul edilse bile, bu işlemi gerçekleştirenler hakkında yapılacak bir soruşturmada kullanılacak delillerin de ortadan kaldırılması söz konusu değildir. Kaldı ki, bu tip derhal imha işlemleri kolluğa yüklenmiş bir görevdir. Yani kolluğun anlık bir imhası söz konusu olmalıdır. Komisyon bu iletişim tespit tutanaklarını imha ile görevli bir mercii de değildir.” Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, tapelerin ne zaman imha edileceği konusunda henüz bir karar vermediklerini belirtti. CHP’lilerin Meclis Başkanılğı’na yaptığı başvurunun anımsatılması üzerine Köylü, imha için Meclis Başkanlığı’nın kararını da bekleyebileceklerini söyledi. Aday yönetmeliği mahkemelik oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SHP ve CHP’nin eski Gençlik Kolları Başkanı ve eski parti meclisi (PM) üyesi Levent Eyipişiren, PM kararıyla değiştirilen ve genel merkezin aday belirlemedeki rolünü güçlendiren aday belirleme yönetmeliğini yargıya taşıdı. Eyipişiren, PM’nin 23 Aralık’ta yaptığı toplantısında Milletvekilli Aday Belirleme Yönetmeliği’nde değişikliğe gittiğini anımsattı. Bu değişikliğin; Siyasi Partiler Yasası’na aykırılıklar içerdiğini savunan Eyipişiren “Bu yönetmelik ile belirlenecek aday listelerinin Yüksek Seçim Kurulu’ndan reddi ile partimiz kısmen veya ta Köylü: Zaman belli değil mamen seçime girememe ihtimali ile karşı karşıyadır. Hukuki mücadelemizi başlatıyoruz” dedi. Eyipişiren PM kararıyla yüzde 15 merkez yoklaması hakkının yüzde 5 merkez adaylığına eklendiğini ve böylece 110 milletvekili adayının, istenen bölgede, istenen sırada aralara konularak belirlenmesinin önünün açıldığını ifade etti. Eyipişiren, “Ayrıca partimizin yüzde 10’dan düşük oy aldığı 17 ildeki 78 milletvekilinin atanması da kotaya dahil değildir. Yani genel merkezin belirleyeceği milletvekili adayı sayısı 188’dir” dedi. Eyipişiren, davayla ilgili kimseden tepki görmediğini ifade etti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle