27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2015 PERŞEMBE [email protected] 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER T Laik Eğitime Yeni Bir Darbe ürkiye’de eğitim 1980 öncesi isteğe bağlı olan bu politikalarını Sayın Cumhurbaşkanı’nın her konuşmasında eleştirmeyi âdet haline getirdiği ders, 1980’den sonra zorunlu oluşturmak Cumhuriyet devrimleri arasına demokrasinin belkemiği olan laikliği de koyması ilk din bilgisi dersine dönüşmüştür. amacıyla Milli Din dersinin zorunlu olarak değilse de laik ve demokrat bir Türkiye açısından endişe verici bir noktaya gelmiştir. okutulmasının insan haklarına ve Eğitim Şurası adı altında düzenlenen laikliğe aykırı olduğu konusundaki ve katılımcılarının büyük tartışmalar devam ederken Prof. Dr. AYSEL ÇELİKEL ÇYDD Genel Başkanı çoğunluğunun siyasal İslam AİHM, Eylül 2014’te dersin düşüncesine bağlı olduğu zorunlu olarak okutulmamasına anlaşılan toplantıda alınan karar vermiştir. Milli Eğitim bazı kararların laik eğitime Bakanlığı’nın uluslararası yeni bir darbe yapmak hukuk açısından bağlayıcı amacını taşıdığı anlaşılıyor. olan bu kararı uygulamaya Alınan kararların koyması beklenirken zorunlu tavsiye niteliğinde olsa din dersini okulöncesinden da, aynı zamanda Sayın başlayarak ilkokula da getirmesi Cumhurbaşkanı tarafından ve ders saatini artırması, siyasal ısrarla savunulması, siyasal iktidarın nasıl bir Türkiye iktidarın konuya ilişkin öngördüğünün kanıtıdır diyorum. bakış açısını açıkça ortaya AİHM kararının uygulamaya koymaktadır. konmaması, Türkiye’yi, 1954’ten Sayın Cumhurbaşkanı’nın beri üye olduğu Avrupa Konseyi her konuşmasında ve AB’den uzaklaştırmanın bir eleştirmeyi âdet haline diğer örneği olacaktır. getirdiği Cumhuriyet Şuranın, ortaokul ve liselerde devrimleri arasına okutulan “İnkılap Tarihi demokrasinin belkemiği ve Atatürkçülük” dersi olan laikliği de koyması programının gözden geçirilerek öğrenecekler” biçimindeki açıklamalar, zor ilk değilse de laik ve demokrat bir Türkiye güncel anlayışlar doğrultusunda yeniden kullanmayı ifade ettiği için ürkütücüdür. açısından endişe verici bir noktaya gelmiştir. yazılması olarak belirlenen kararı da esasen Kararlar arasında yer alan otelcilik ve turizm Şurada “değerler eğitimi” adı altında, kimseyi şaşırtmayan, beklenen bir karar olarak meslek liselerindeki alkollü içki ve kokteyl okulöncesi eğitimi ve ilkokul 1., 2., 3. sınıflara tarihteki yerini alacaktır. hazırlama dersinin kaldırılmasını tartışmaya zorunlu din dersleri getirilmesinin bazı Türkçe, matematik, fen gibi derslerde bile gerek yok. Bu karar, bir mesleğin okullarda uygulamaya konulması, tavsiye kalitenin yükseltilmesi beklenirken şuranın icrası amacıyla içki hazırlamanın İslam dini kararlarının ciddiye alındığını göstermektedir. özellikle dini konulara odaklanması, dindar açısından sakıncalı olduğu gibi bağnaz bir Bebek yaştaki çocuklara günahsevap, cennetnesil yetiştirmeye yönelik bir uygulamadır. düşüncenin ürünüdür. cehennem gibi soyut kavramları öğretmenin Çağdaş, bilimsel ve laik eğitime darbe Şura, yurttaşlık yerine kul ve ümmet ya da ezberletmenin tehlikesini görmüyor anlamını taşıyan bu anlayış, toplumun hızla düşüncesini pekiştiren bir anlayışla insan olamazlar. Böyle bir eğitim, çocukların ayrışmasının nedeni olacaktır. hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersinin korkuyla ve kendine güvenmeyen kişilikler Katılımcıların eğitim uzmanı olduğunu bağımsız ders olarak okutulmasını gerekli olarak büyümelerine neden olacaktır. Dindar varsayarsak dindar ve kindar nesil görmemiştir. Bu, Sayın Cumhurbaşkanı’nın nesil yetiştirelim derken küçük yaşlardan yetiştirmenin Müslüman coğrafyasına yurttaşlık eğitiminin “yapay bir din gibi itibaren baskı altında tutulan, psikolojisi özentiden kaynaklandığını düşünebiliriz. uygulandığı” eleştirisi ile bağlantılı olabilir bozuk bir nesil yetiştirmek, bunu savunanların Unutmayalım ki Müslüman coğrafyasının diye düşünüyorum. düşüncesine de uygun olmayacaktır. görüntüsü, sadece gerçek Müslümanları Öğrencilerin resim ve müzik derslerinden Bilindiği gibi günlük konuşmamızda ve değil, bütün dünyayı ürpertir ve korkutur hale sadece birini seçebileceklerine ilişkin şura yazı dilimizde kullandığımız birçok Arapça gelmiştir. kararının müfredatta din derslerine yer ve Farsça sözcük vardır. Hal böyle iken Katılımcıların aldıkları kararların unvanlarını açmak amacını taşıdığı haklı olarak iddia “Osmanlıca” adı altında, dil olduğu dahi ve uzmanlıklarını Atatürk devrimlerinin tartışmalı olan ArapçaFarsça karışımı bir ifade edilmektedir. Okullarda sanat eğitimini mayası olan laikliğin verdiği özgürlüğe kısıtlamak, bağnaz bir topluma gidişin bir biçimini savunmanın bir tek anlamı olabilir, borçlu olmalarının kompleksi olabileceğini başka başlangıcı olacaktır. o da “eski Türkçe” olarak da anılan Arap düşünmeden edemiyorum. Katılımcıların, bu Okullarımızda din bilgisi eğitimi, öteden harflerini okullara sokarak yeniden gündeme kararların Türk gençliğine ve eğitimine katkısı beri toplumca kabul gören bir eğitim olmuştur. getirmektir. “İsteseler de istemeseler de konusundaki beklentilerini merak ediyorum. Orta Sağı Yolsuzluklar Çökertmişti! Türkiye bir türlü geçmiş siyasal deneyimlerinden ders almayı bilmiyor... Sanıyorum, bunun temel nedeni, siyasal yapının gerisinde yatan ekonomik, toplumsal ve kültürel yapının hâlâ feodal prangalardan kurtulamamış olması! HHH Sanki 1950’de başlayan Çok Partili Düzen döneminde iktidara gelen Demokrat Parti, “Milli İrade” kavramını yanlış yorumlamamış... Sanki sandıktan çıkmış olmayı demokrasinin bütün kurum ve kurallarını ortadan kaldırabilmek için yeterli saymamış gibi... Sağ gelenekten gelen siyasal iktidarlar, sandıktan çıkmış olmayı, ifade özgürlüğünü, medya özgürlüğünü, muhalefet özgürlüğünü sınırlamak ve kısıtlamak için yeterli saymışlardır... Böylece, sayesinde iktidara geldikleri demokratik rejimi budayarak kendi bindikleri dalı kesmişlerdir... Üstelik bununla da yetinmemişler, demokrasinin en büyük güvencesi olan yargı bağımsızlığını da hiçe sayarak, yargı üzerinde tam bir siyasal egemenlik kurmak istemişlerdir... Elbette bu “iktidar sarhoşluğu” içinde artık her türlü yağma, rüşvet ve yolsuzluk da mubah sayılır olmuştur. HHH Ne yazık ki bu tablo sadece Türkiye’ye de özgü değildir: Demokrasisi gelişmemiş olan, örneğin Güney Amerika ülkelerindeki diktatörlükler de demokrasi yerine popülist bir demagojik rejim ikame etmişler, halkı inim inim inletmişlerdir... Müslüman Kardeşler’in Arapİslam Âlemi’ndeki iktidar modelleri de ne yazık ki, (örneğin Mısır’da görüldüğü gibi) aynı yanlışı tekrarlamaktadır! HHH Yanlış yorumlanan “Milli İrade” kavramının iktidara demokrasinin bütün kurum ve kurallarını yok etme yetkisi veriyormuş gibi çarpıtılması sonunda ortaya çıkan yozlaşma bir süre devam da edebilir... Özellikle mukaddes değerlerin istismarı, geniş kitlelerin bu yoz uygulamayı bir süre görememesine yol açabilir... Ama sonunda yağma, yolsuzluk ve rüşvet o derece yaygınlaşır ki, artık din, iman, ırk, milliyet gibi mukaddes kavramlar da bunları örtmekte yetersiz kalır... İşte o nokta, popülist demagojinin iflas ettiği noktadır. Türkiye bunu, Orta Sağ partilerin tasfiyesi sırasında yaşamıştır... Ama öyle anlaşılıyor ki, ders alan pek yok! NE OLUYOR? SALI VE PERŞEMBE 21:00’DE tv.cnnturk.com/neoluyor twitter.com/CNNTURKProgram twitter.com/siring C M Y B Şirin Payzın ile Şu anda ne oluyorsa, bu programda konuşuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle