19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2015 PERŞEMBE 14 HABERLER l Semih Poroy: HARBİ SEMİH POROY Önemli olan ifade özgürlüğü “Burada, siyasal bazı suçlamalar için çok aceleci davranmamak gerek. Olayda, büyük paralar karşılığında profesyonellere yaptırılmış uluslararası kirli bir işbirliği de söz konusu olabilir. Bunlar bir yana... Asıl önemli olan, düşünce ve ifade özgürlüğünün keyfi kararlarla sınırlandırılmadığı ülkelerle, bunların insan yaşamının vazgeçilmez unsurları olduğunu kabul etmeyen (daha doğrusu buna aklı basmayan) coğrafyaların karşı karşıya geliyor oluşları... Karikatür kimseye hakaret etmez; birileri onda hakaret bulmaya çabalar. Karikatür, özündeki deformasyon çabasından ötürü zaten yeterince yıpratıcıdır; ayrıca hakaret etme gereksinimi duymaz. Batı’nın büyük bedeller ödeyerek ulaştığı ifade özgürlüğü aşamasının az gelişmiş coğrafyalarda karşılık bulamamasına, uzun zamandır siyaseten ‘hakaret’ deniyor. Şunu da söylemek isterim: İslamlık, reformlarla incelmedikçe tarihe kötü bir miras bırakıyor. Yazık ki, buna tanık olduğumuz bir süreç yaşamaktayız.” Ben Charlie’yim Dün öğle saatlerinde Paris’te peygambere hakaret edildi. Allahu ekber diye bağıran saldırganlar Charlie Hebdo dergisini basarak karikatüristleri, dergi çalışanlarını ve iki polisi öldürdüler. Kaldırımda yaralı yatan birini muhtemelen yaptıklarından pek bir memnun şekilde tek kurşunla öldürdüler. Herhalde İslama ve peygambere bundan daha büyük bir hakaret düşünülemezdi. İslam adına mizah dergisi basıp karikatürist öldürerek, yerde aman dileyen yaralıları gözünü kırpmadan katlederek dünyanın bütün İslam düşmanlarının birleşerek senelerce uğraşıp yapamayacağı hakareti on dakikada yaptılar. Charlie Hebdo’nun merkezi daha evvel de İslamcı saldırganlar tarafından yakılmıştı. Dünkü saldırıda öldürülen derginin genel yayın yönetmeni Charb, El Kaide’nin ölüm listesindeydi. Sebebi İslam peygamberinin karikatürlerini yayımlamaları. Zannedilmesin ki Charlie Hebdo kafayı Müslüman göçmenlere takmış aşırı sağcı bir yayın organı. Fransa’nın bu meşhur mizah dergisinin kafayı taktığı bir şey varsa o da tabular. Katolik bir memlekette baba, oğul ve kutsal ruhu birbirleriyle cinsi münasebette gösterecek kadar tabu ve yasak tanımayan bir yayın çizgisi var. Katledilen Charb, “Diz çökerek yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim” sözüyle de biliniyordu. Doğrudur, rahatsız edici hatta şoke edici karikatürler yayımlayan bir dergi. Ancak nedense onca rahatsız ettikleri dinin ya da siyasi görüşün mensupları arasından sadece İslam adına hareket ettiğini ileri sürenler Charlie Hebdo’ya saldırdı. Aşırı sağın giderek güç kazandığı ve İslam karşıtlığının arttığı bir dönemde bu katliamın ne kadar kritik olduğu ortada. Bu bakımdan kendini İslami referanslarla tanımlayan ülkelerin ve siyasetçilerin tavırları da bu kritik aşamada yapacakları da önemli. Maalesef memleketimizin iktidara yakın medya organlarının verdiği ilk refleksler umut vaat etmiyor. Mesela yeni Türkiye’nin gazetesi olduğu iddiasındaki Türkiye gazetesinin Twitter hesabı katliamı: “Peygamber Efendimiz’in çirkin karikatürünü yayınlayan dergiye saldırı” diye duyurdu. Burada vurgunun ve gazetenin asıl kaygısının nerede olduğu ortada. Vakit gazetesiyle ilişkili habervaktim sitesi ise saldırının asıl hedefinin Müslümanlar olduğunu ileri süren bir haber yayımladı. Hükümetten gelecek açıklamalar bu yayın organlarını hizaya çektiği için yetkililerin laflarını tartarak sarf etmelerini ummak gerek. Dün İslam adına hareket ettikleri iddiasında olanlar İslama uzun zaman etkisi geçmeyecek bir saldırıda bulundu. Öldürülen karikatüristlerden özellikle ikisi siyasal mizahın çınarlarıydı. Herkesin, özellikle İslamı hayatlarının merkezine koyanların, İslama ve peygamberine asıl hakareti kimin yaptığını, hazır ezberlerini bozarak uzun uzun düşünmelerinde fayda var. Katliamın ertesinde sosyal medyada bir başlık altında insanlar tepkilerini dile getiriyor. Başlık ben Charlie’yim anlamında: #JeSuisCharlie. Karikatüre Kalaşnikoflarla karşılık veren bu kör anlayışa karşı ama’sız, fakat’sız bir şekilde “Ben Charlie’yim” demek haricinde her tutum o kaldırımda yaralıyı öldürenlerin saldırıdan beklediklerine yarar. Uzun yıllardır Fransız medyası için çalışan Ragıp Duran: Mesele İslamofobi değil l Özerk Sanat Konseyi: basın özgürlüğü AHMET ŞIK Fransanın en köklü mizah dergilerinden Charlie Hebdo’nun çalışanlarına yönelik katliamı değerlendiren Gazeteci Ragıp Duran, saldırıyı İslamofobi ya da İslami değerlerin aşağılanması şeklindeki açıklamaların kanlı eylemi meşru göstermek olduğunu söyledi. Uzun yıllardır Fransa medyası için çalışan Duran, Charlie Hebdo’nun tüm dinlere aynı eleştirel mesafede olduğunu belirterek, “Dergi radikal laisizmi savunur. İnançlara, hiçbir dine karşı olmayıp tüm dinlerin fanatizmine ve toplumsal dogmalara mizah yoluyla karşı duruşu vardır” dedi. Charlie Hebdo’yu “tipik bir 1968 Mayıs baharı ürünü” diye tanımlayan Duran, “1969’da çıkan dergi Charles De Gaulle muhalifi olarak ilk yayımlandığında adı Harakiri idi. Ancak De Gaulle tarafından kapatılınca bu kez Charlie Hebdo adıyla yayınlarına devam ettiler. Hebdo haftalık anlamına gelir ve De Gaulle atıfla ismin başına da Charlie koydular. Politik duruşu anarşisttir. Radikal laisizmi savunur. Kurşun sanata “Charlie Hebdo dergisine sıkılan kurşunlar düşünce ve ifade özgürlüğüne, hoşgörüye, birlikte yaşamaya ve sanata sıkılmış kurşunlardır. TIR’lar dolusu silah ve mühimmatla cinayet şebekelerinin arkasında duran ülkeler, namlunun bir gün kendilerine çevrileceğini bilmelidir. Saldırı genel olarak sanat ve düşünce özgürlüğüne, özel olarak karikatür ile mizah dünyasına bir grup yobazın intikam duygusunun çok ötesindedir. Mizah sanatının toplumu ileriye götürecek mücadelesine devam edecektir.” Dinlerin fanatizmine karşı l Behiç Ak: Hoşgörüsüzlük “Basın özgürlüğüne yapılmış en büyük saldırılardan biri. Mizaha karşı olan hoşgörüsüzlük kendisini artık terörle ifade edebiliyor. Otoriter kafada olan insanların mizaha ve mizahçılara karşı olan hoşgörüsüzlüğü bilinen bir gerçek. Atılan her kahkaha onların iktidarını sarsıyor. Mizah insanların farklı yönlerden de düşünmesini sağlıyor. Öldürülen insanlar sadece Fransa’nın değil dünya mizahının en önemli çizerleridir. Bu dünyaya karşı yapılmış bir saldırıdır, dünya mizahına yapılmış bir saldırıdır.” İnançlara, hiçbir dine karşı olmayıp tüm dinlerin fanatizmine karşı bir duruşu vardır. Daha önce de Hristiyanlık, Papa ve Vatikan’la ilgili birtakım çalışmaları nedeniyle eleştirilmiş, davalar açılmıştı. Ancak yayınları basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmişti” diye konuştu. Birkaç yıl önce de kundaklanan derginin tek bir yayına ilişkin bir saldırı olmadığını düşünen Duran, “Zamanlama ve ölü sayısı itibariyle değerlendirdiğimizde çok profesyonel bir eylem. Yayın kurulu toplantısının olduğu gün ve saatte yapılmış. Cezayir savaşı sırasında Fransa’da basına yönelik birtakım saldırılar olmuştu. Ama bu Fransa basın tarihindeki en büyük saldırı. IŞİD ihtimali üzerinde duruluyor... Ama ne olursa olsun meseleyi basın özgürlüğü ve laikliğe yönelik terörist bir saldırı olarak değerlendiriyorlar” dedi. İslamofobi ya da derginin yayınları nedeniyle İslam’a hakaret edildiği tezlerinin saldırıyı haklı ya da meşru gösterme gayreti olduğunu belirten Duran, “Hiçbir görüş böylesine vahşi bir saldırıyı haklı gösteremez. Göz yumulması için zemin hazırlayamaz. İkisi ayrı şeylerdir. Öncelikle kınanması gerekir. Ondan son ra eğer varsa İslam düşmanlığı yapıldığını tartışmak gerekir. Ve iki anlayış arasında, etkitepki teziyle ilişki kurmak çok tehlikelidir. Doğru olan ikisine de karşı çıkmak ve bu tür saldırıları meşru zemine çekmemeye çalışmak olmalıdır. Asgari medeni, demokratik yaklaşım şiddete karşı çıkmaktır. Bu tür saldırılar tam da karşısında olunulan İslamofobiyi haklı çıkarır” dedi. Saldırı sonrasında Fransa’da İslamofobi odaklı tepkilerin oluşmasına ihtimal vermediğini belirten Duran şöyle konuştu: “1789 devrimi kilisenin toplum üzerindeki egemenliğini kırdığı için, Fransızlar dinle ilişkileri farklı bir toplumdur. Mahkemeler gibi Fransız toplumu da şiddet ve ayrımcılık içermediği sürece her türlü görüşün serbest olması gerektiğini öngörür ve alay etme özgürlüğünü de savunur. Derginin duruşu nedeniyle olayın İslam karşıtlarının düşmanlığına dönüşeceğini düşünmüyorum. Çünkü bu tür ırkçılığı savunanlarla anarşist sol gelenekten gelen dergi arasında mesafe var. Kitlesel protestolar olacaktır ama İslam karşıtı seyir izlemez.” ‘İslam karşıtı seyir izlemez’ Penguen’e tehdit Kardeş dergi Leman kararttı Charlie Hebdo’nun kardeş dergisi olan Leman Dergisi ise destek amacıyla Facebook ve Twitter hesaplarını kararttı. Saldırının ardından Leman dergisi karikatüristi Aslan Özdemir, Twitter hesabından 2002’de hazırlanan Charlie HebdoLeman özel sayısının kapağını paylaştı. Özdemir, tweeti’nde, “Bu cesur mizahçıları tanımış olmaktan gurur duyuyorum.. Bıraktıkları mirasın önünde saygıyla eğiliyorum” ifadelerini kullandı. İstanbul Haber Servisi Paris’teki saldırının yankıları sürerken, Vahdet gazetesi yazarı İbrahim Yörük, Twitter’da Peguen dergisini “akıllı olun” diye tehdit etti. Tepkiler üzerine tweet’lerini gizleyen Yörük, tehdit mesajlarından bazılarını sildi. Twitter’da kendini sosyal medya danışmanı olarak tanıtan Yörük, Karikatürist Bahadır Baruter’in çizdiği ve yargılanmasına neden olan bir karikatürü paylaşarak, “Bak mizah dediğin milletin inançlarına hakaret değil Penguen akıllı olun” diye tehdit etti. Daha sonra, aynı karikatürü paylaşarak, Bahadır Baruter’i de tehdit eden Yörük, “Hakaret etmeyi sen de çok iyi bilirsin değil mi?” ve “CharlieHebdo” hashtag’ine de “Bak milletin inançlarına hakaret edilerek mizah yapılmaz gör bunları” diye yazdı. Tepkiler üzerine hesabını gizleyen Yörük, hedef göstermediğini belirterek, “Ders almalarını tavsiye ediyorum” dedi. @Öm4rylmz10 adlı hesap ise şunları yazdı: “Efendimizin (S.A.V) karikatürünü çizen fransa yosması #CharlieHebdo’ya yapılan saldırıyı kınamıyorum. Sende ayağını denk al @penguendergi” Kerem Cenk Leman Dergisi’yle ilgili şu tweet’leri paylaştı: “İnşallah sıra Leman dergisine gelir. Gerçi Leman’da kellesi alınacak kişi sayısı 12’den fazla”, “Ey Leman. Bir gün islamafobinin hesabını sen de vereceksin.” Tehdit içeren mesajlara da çok sayıda kınama mesajı geldi. Baruter’in, 10 Şubat 2011’de Penguen’de yayımlanan “Allah yok, din yalan” yazılı karikatürü nedeniyle “dini değerleri aşağılama” suçundan 1 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı dava, Kasım 2012’de 6352 sayılı yasa kapsamında ertelenmişti. l Serkan Altuniğne: “Düşünen adam yazar, çizer, konuşur. Derdini insanca anlatır. Düşünemeyenin ne yaptığı ise ortada... Çok üzgünüm.” l Semra Can: “Çok üzgünüm. Hatta nasıl çizerim diye düşünüyorum şuan. 11 Eylül gibi; şok edici. Bu topraklarda da hep yazan ve çizen insanlar tehdit altında. Yazdıkları nedeniyle gazeteciler katlediliyor. Kalem en güçlü silah diyoruz. İşte bunu idrak ettiğim an, bu an.” l Vedat Özdemiroğlu: “Buna tanık olmaktan dolayı çok üzgünüm. Ölenleri rahmetle anıyorum. Tanımlarla, kavramlarla bir şey anlatmak şuan çok zor. Ortada ölüm var çünkü. Saldırıyı düzenleyenlere gülme nedir, güldürme nedir diye anlatılsaydı bu yaşanmazdı belki de. Daha çok mizaha ihtiyacımız var demek ki... Görüşlere, düşüncelere, zekâyla, akılla cevap vermek lazım.” BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ KINADI Bu saldırı hepimize İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Basın Konseyi Paris’te mizah dergisi Charlie Hebdo’ya düzenlenen saldırıyı kınadı. TGC: Mizaha, karikatüre tahammülü olmayan terör gruplarının Charlie Hebdo dergisine yaptıkları saldırıyı üzüntüyle öğrendik. Terörle mücadelede ve evrensel barışı sağlamada Birleşmiş Milletler’e ve her ülkeye görev düştüğü kanısındayız. Mizah dergisi Charlie Hebdo dergisi çalışanlarına, yöneticilerine ve Fransız halkına baş sağlığı diliyor, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. TGS: Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik bu alçak saldırı, sadece Charlie Hebdo’ya değil tüm insanlığa yapılmıştır. Hiç kimse, birilerinin kutsal kabul ettiğine onların talep ettiği düzeyde saygı göstermek zorunda değildir. Gazeteciler olarak, terör gruplarının bu barbar saldırıları karşısında korkmayacağız, sinmeyeceğiz.İnadına özgürlük, inadına demokrasi. Basın Konseyi: Nereden gelirse gelsin terörü lanetliyor, düşüncelerin özgürce ifade edilebilmesine inanıyoruz. Barışın egemen olacağı bir dünya için demokrasinin evrensel ilkelerini sonuna kadar korumakta kararlı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Ankara’dan ilk tepki ihtiyatlı Haber Merkezi Charlie Hebdo dergisine düzenlenen saldırıyla ilgili Ankara’dan ilk gelen tepki imalı ve mesafeli oldu. Olayı kınayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “İslamofobi ve ırkçılık terörü tetikliyor” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu saldırıyı kınadı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan: Terörün dini ya da milliyeti olmaz. Paris’te yaşandığı türden terör saldırıları, farklılıklara tahammülsüzlüğün ve nefret söylemlerinin yol açtığı gerginlikler, dini ve kültürel farklılıkları düşmanlık gerekçesi olarak sunma girişimleri karşısında hepimizin ortak tavır sergilemesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, terörizmin her türüyle kararlı bir şekilde mücadeleye devam edecektir. Başbakan Ahmet Davutoğlu: Saldırıyla İslam arasında bir bağlantı kurulması mümkün değil. Teröre karşı açık ve net tavır alan bir ülkeyiz. Bu saldırıyı da en güçlü şekilde kınıyoruz. Bu zor gününde Fransız halkının yanında olacağız. Bu faaliyetlerin tırmanakta olan çatışma alanlarına dönüşmesine engel olmak lazım. Saldırı başka gerilim alanlarına sebep olmamalı. Şiddet ve terör diliinin egemen olmaması için tüm ülkelerin ortak tavır alması gereklidir. TBMM Başkanı Cemil Çiçek: Şiddetle kınıyorum. Bu tür cinayetlerden en fazla Müslümanların zarar göreceği gerçeğinin akıllardan çıkarılmaması gereklidir. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Terörün her türlüsüyle ayrım yapmadan mücadele etmeliyiz... Bugün Avrupa’yı özelikle tehdit eden başka bir unsur ise artarak devam eden İslamofobi ve ırkçılıktır. Bu terörü tetikliyor. İnsanların inanç özgürlüklerine saygı duymak gerekiyor. Herkesin inancına, kültürüne saygı duymak gerekiyor. İslamofobiyle mücadele etmek gerekiyor. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş: Paris’teki saldırının arkasında kronik istikrarsızlıklar var. Irak, Filistin gibi bir takım yerlerdeki istikrarsızlıklar politik sonuçlardır. Terörün asla bahane olarak kullanılmaması için ‘acaba bölgesel barışı nasıl kurabiliriz’ bunun üzerine odaklanmamız lazım. Teröre yeni kaynaklar oluşmasını engellemek, barışı sağlamaktan geçer. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik: Alçakça bir cinayet, kayıtsız şartsız kınıyoruz. Hedef İslamofobiyi daha çok kışkırtmak ve IŞİD gibi terör örgütlerinin eylemlerin Paris’e ulaştığı algısını oluşturmak. Bunun bir tsunamisi de olacaktır: Avrupa’daki İslamofobiyi kışkırtan odakların ve yabancı düşmanı odakların ve radikal sağın siyaseten de elini güçlendiren sonuçları olacaktır. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan: Lanetliyoruz. Her basın organının yayınları eleştiri konusu olabilir. Bu olay gerçekten daha çok konuşulacak ama baştan peşin hükümle hareket etmemek, aceleci olmamak ve konuşmamak lazım. Olayın biraz daha aydınlanmasını beklemek lazım. Terörle ortak mücadele konseptinin, anlayışının geliştirilmesi gerekir. Dışişleri Bakanlığı: Saldırı insanlığa ve evrensel değerlere karşı bir tecavüz. Saldırıyı yapanlar ait olduklarını iddia ettikleri medeniyete büyük bir ihanette bulundular. Saldırı, İslamafobik, ırkçı ve yabancı düşmanı çevrelere alan açtı. AB Bakanı Volkan Bozkır: Bu menfur saldırı uzun zamandır dile getirdiğimiz radikalizme yönelik gelişmelerin nelere mal olabileceğinin bir göstergesini teşkil ediyor. Terörizm ve radikalizm insanlığın baş belasıdır. Yürekten mücadele edilmelidir. CHP: Ortak mücadele FIRAT KOZOK ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan MYK toplantısında AKP’nin TBMM’de grup yöneticilerine ilettiği, “Paris katliamını Meclis’te ortak bir açıklamayla kınayalım” önerisi “AKP’nin sulandıracağı, kaygıları yansıtmayacak bir açıklamaya imza atmayalım” düşüncesiyle reddedildi. Daha sonra CHP MYK, katliamı sert ifadelerle kınadı: “Saldırıyı nefretle kınıyoruz... Son zamanlarda İslamın yüce değerlerini ayaklar altına alan, katliamlar yapan terör örgütleri giderek yaygınlaşıyor. Bu örgütlerin tüm dünya için daha büyük bir tehdit haline gelmesi, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi inanç ayırımı yapmadan ortak düşmana karşı birlikte mücadele etmemizi zorunluluk haline getirmiştir.” C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle