19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 9 Charlie Hebdo İnfazı Charlie Hebdo olayını duyar duymaz aklıma, bundan on beş gün önce evimin önünde yaşanan “mafya infazı” geldi... Kulağımdan gitmeyen o dehşet verici “Kalaşnikof” sesleri... Koca şehrin göbeğinde sokak ortasında kimse tarafından engellenmeksizin adam infaz eden ve suç mahallinden soğukkanlılıkla uzaklaşan kişiler... Tabii saldırının mahiyeti çok farklı. Ama “şiddetin çapı” ve yarattığı “şok” alabildiğince benzer. On beş gün önce “şiddet evimize” girdi diye yazmıştım... Paris saldırısındaki şiddeti bu yüzden birebir duyumsadım. “Charlie Hebdo infazı”, bu yüzden belki bana 11 Eylül’den daha dehşet verici geldi. 11 Eylül ve türevleri... Rastgele insanları hedef alan, elbette feci terör olaylarıydı. Ama bu soğukkanlı bir infaz. Ve çok daha korkunç. Burada, en vahşi mafya hesaplaşmalarında olduğu üzere, adı önceden belirlenen ve çizilen kişiler, kent ortasında... kendilerini en korunaklı hissedebilecekleri yerlere dek girilerek ağır silahlarla “infaza uğruyor”... Anlatılana göre Charlie Hebdo karikatüristleri, isimleri bir bir okunarak “infaz edilmiş”ler... “Charlie Hebdo” saldırısını haber aldığımda, Koç Üniversitesi’nin “Toplumsal Cinsiyet Kadın Çalışmaları Araştırma Uygulama Merkezi” KOÇKAM’ın, UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova’ya verdiği Semahat Arsel Onur Ödülü için düzenlenen törene gidiyordum... Divan Oteli’nde yapılan törene ulaştığımda, “haber” bir yangın hızıyla yayılmıştı. Bokova’nın buradan İstanbul’dan yaptığı, “Şoke edici saldırıdan ötürü dehşete düşmüş durumdayım. Uluslararası toplum, aşırılıkçıların, görüşler ve fikirlerin serbest akışını susturmasına müsaade edemez. Özgür ve bağımsız basın için bir arada durmalıyız” şeklindeki kınaması ardından törende bulunan akademisyenler, kadın STK temsilcileri, gazeteciler arasında “saldırının şoku” yaygın biçimde konuşulmaya başlamıştı. İlk tepkisini sorduğum bir davetli, “Her şey öyle korkunç ki, haber altlarını okumak yürek istiyor!” diyordu... O anda işte Fransa’da henüz çok yeni yaşadığım, tanık olduğum “ortam” aklıma geldi... 25 Aralık tarihli, “Avrupa’nın Yol Ayrımı Yılı: 2014” başlıklı Sağnak’ta anlatmıştım. Geçen ay gittiğim Fransa’da Lyon Havaalanı’na daha ayak basar basmaz anında... sağcı yazar Eric Zemmour’un satış rekorları kıran “Fransa’nın İntiharı/Le Suicide Français” kitabıyla karşılaşmıştım... “Yetti be! Sürekli problem olan bu Müslümanları bundan böyle paket edip Fransa’dan gönderelim!” savını ileri süren Zemmour’un kitabı havaalanındaki tek kitapçı dükkânında, sıra sıra ciltlerle, bütün vitrini kaplayacak şekilde sergilenmekteydi. Vitrindeki biricik kitap, başka deyişle buydu... Otele inip, televizyonu açtığımda gene kendimi “Zemmour” ve “Zemmourculuğun” tartışıldığı bir tartışma programıyla karşı karşıya bulmuştum. Kouachi kardeşlerin saklandığı Paris dışında bir matbaaya helikopterle operasyon yapıldı. Koşer marketine saldıran Coulibaly de öldürüldü. Kız arkadaşı Hayat ise kayıp. Dış Haberler Servisi Fransa, Charlie Hebdo katliamının ardından, ülkede 88 binlik güvenlik gücünün teyakkuza geçmesine rağmen, dünü saldırı altında geçirdi. Hz. Muhammet dahil herkesi “çizgilerine dolayan” mizah dergisi Charlie Hebdo’ya düzenlenen saldırıda ünlü karikatüristler dahil 12 kişinin öldürülmesinin şoku atlatılamadan, dün çifte rehine krizi yaşandı. Akşam saatlerinde eşzamanlı çifte operasyonla hem Hebdo katilleri Cherif ve Said Kouachi hem de onlarla “koordineli” saldırılar düzenleyen üçüncü cihatçı Amedy Coulibaly öldürülürken, 4 rehine canından oldu. Kouachi kardeşlerle arkadaşları Coulibaly’nin ABD ve Fransız istihbaratının “uzun zamandır takip ettiği terör zanlıları” olduğu ortaya çıktı. Yemen merkezli Arabistan Yarımadası’ndaki El Kaide, “Operasyonları liderliğimiz yönetti, hedefi özenle seçtiler. Hz. Muhammed’in şerefinin intikamını aldık” diyerek üstlendi. 53 saatlik terör fırtınası Liderler gidiyor ya Erdoğan? Paris’te yarın düzenlenecek devasa “Birlik Yürüyüşüne” Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın çağrısı üzerine AB liderleri kortej halinde en ön safta katılacak. Davete icabet açıklamalarında Britanya Başbakanı David Cameron “Charlie Hebdo’nun gerisindeki değerlerin kutlanmasından” söz ederken, İtalya Başbakanı Matteo Renzi “#JeSuisCharlie. Korkunun bizi değiştirmesine izin vermeyeceğiz #Europe” diye tweet’ledi. Fransız birliğini sergilemeye yönelik, yüz binlerce Fransızın katılması beklenen “Cumhuriyetçi Yürüyüşte” Almanya Başbakanı Angela Merkel, İspanya Başbakanı Mariano Rajoy ve AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın da yer alması kesinleşti. Bu vesileyle yarın Paris’te terörle mücadele konusunda uluslararası konferans da düzenlenecek. lFransa’da Charlie Hebdo katliamıyla başlayan terör saldırıları dün çifte rehine krizine dönüştü. Hebdo katili iki kardeş ile koordineli rehine eylemi yapan militan öldürüldü. 4 rehine hayatını yitirdi. Saldırıları Yemen El Kaidesi üstlendi. rehinenin öldüğü, 4 rehinenin ağır yaralandığı, 15’inin kurtulduğu açıklandı. Kurbanların Coulibaly tarafından mı öldürüldüğü yoksa operasyonda mı can verdiği hemen netleşmedi. Kardeşlere opersyon düzenlenirse rehineleri öldürmekle tehdit eden Coulibaly de BFMTV’ye konuşup “Eylemlerim Kouachi kardeşlerle koordineli. Onlar Charlie Hebdo’yu aldı, ben polisi” dedi. Nitekim kardeşlerin telefonla Coulibaly’ye saldırı emri verdiğ saptandı. Kardeşler kendilerini “Yemen Kaidesi’nden” diye tanıtırken, Coulibaly “IŞİD’denim” dedi. Yemen Kaidesi ve IŞİD’den ‘Okumak dahi yürek istiyor!’ Erdoğan da Hollande’ı aradı, başsağlığı diledi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, nihayet dün Hollande’ı arayarak saldırıda ölenler için Fransız halkına başsağlığı dileklerini iletti. Üzüntüsünü dile getiren Erdoğan, Fransa ile dayanışma içinde olduklarını, terörle mücadelede her tür işbirliğine açık olduğunu söyledi. Hollande, Erdoğan’a duyarlılığından dolayı teşekkür edip “Türkiye’nin yanımızda olduğunu biliyoruz” dedi. Hollande, teröristlerin İslam konusunda kafa karışıklığı oluşturarak Fransa’da toplumsal huzuru bozmayı amaçladığını, ancak bu oyuna gelmeyeceklerini, terörle mücadelede işbirliğini güçlendirme konusunda Türkiye ile hemfikir olduklarını söyledi. eşliğinde dumanlar yükselirken, Kouachiler katliamdan 53 saat sonra öldürüldü. 26 yaşındaki rehine Michel Catalano bina içinde kaçmayı başardığını, kendini bir odaya kilitlediği için zarar görmediğini anlattı. Öncesinde bir diğer matbaa çalışanı Didier, işyerinde, Michel’in siyah giyimli, kurşun geçirmez yelekli, Kalaşnikoflu bir adamla kapıya çıkıp “Yanımda polis var, gitmelisin” dediğini aktardı. Fransa’nın en çok aranan adamlarından birini özel harekatân sanıp elini sıkan Didier, militanın “Sivil öldürmüyoruz, hadi git” demesiyle şüphelenip polisi aradı. Paris’in güneyinde perşembe günü bir kadın polisi silahla öldüren “3. Adam” Coulibaly ise dün aynı sıralarda Paris’in doğusundaki Porte de Vincennes’de Yahudiler için koşer ürün satan bir markete saldırmakla meşguldü. Polis cinayetindeki gibi market saldırısında da Coulibaly’nin 26 yaşındaki sevgilisi Hayat Boumeddiene’in yer aldığından şüpheleniliyor. Ancak “silahlı ve tehlikeli” diye nitelenen Hayat henüz yakalanmış değil. Yahudi marketini 2 Kalaşnikofla basıp içerdekileri rehin alan Coulibaly, binayı kuşatan polise “Benim kim olduğumu siz biliyorsunuz” dedi. Başta İçişleri Bakanlığı, hem Kouachi kardeşler hem de Coulibaly ile pazarlığa çalıştıklarını duyurdu. Ama sonra Coulibaly namaz kılarken düzenlenen operasyonun ardından cihatçı 4 Çarşamba günü Hebdo katliamının ardından sırra kadem basan Kouachi kardeşler, Fransız güvenlik güçleriyle girdikleri araba kovalamacası ve çatışmanın ardından, dün Paris’in Charles de Gaulle havaalanına 12 km mesafedeki matbaacılar sitesine saklanıp bir çalışanı rehin aldı. Başkentin kuzeydoğusundaki DammartinenGoele kasabasındaki matbaa özel harekât ekipleri, keskin nişancılar ve helikopterlerle 9 saat kuşatıldı. BFMTV kanalına bağlanıp “Teslim olmayacağız, şehadete hazırız” diyen kardeşlerin, rehineyi ellerinden kaçırmalarının ardından, Kalaşnikoflarla ateş ederek binadan fırladıkları açıklandı. Patlamalar ‘Şehadete hazırız’ Namaz kılarken operasyon 32 ve 34 yaşlarındaki Cezayir kökenli Fransız vatandaşları Kouachi kardeşler ile Kuzey Afrika kökenli 32 yaşındaki Coulibaly hapisten tanışıyor. 2010’da hapisten İslamcı bir mahkumu kaçırma girişimine dair Cherif Kouachi soruşturulurken, Coulibaly mahkum edilmişti. Kouachi kardeşler gibi Coulibaly de Fransız istihbaratı tarafından iyi biliniyor. ABD kaynakları Kouachi’lerin, “izlenen ve uçaklara binmesini izin verilmeyen terör zanlıları listesinde yıllardır yer aldığını” söyledi. 2005’te İslami aşırılıkçılıkla ilgili bir Fransız belgeselinde boy gösteren Cherif, 2008’de Irak’a giderken yakalanıp 18 ay hapse çarptırılmıştı, 2011’de ise Yemen’e gidip Kaide liderlerinden Enver Evlaki ile görüşmüştü, ABD vatandaşı da olan Evlaki aynı yıl eylülde insansız uçak saldırısında öldürülmüştü. Yemen yetkilileri ağabeyi Said’in Yemen Kaidesi’nden askeri eğitim alıp örgüt saflarında savaştığını açıkladı. Fransız/ABD istihbaratı biliyor Masa altına sığınarak kurtuldu Dış Haberler Servisi Katliamdan masanın altına saklanarak mucize eseri kurtulan Charlie Hebdo dergisinin 48 yaşındaki röportajcısı Laurent Leger ilk kez konuştu. Yaşadıklarını “Maskeli bir adam, bolca kan ve editoryal ekibin yarısını yerde gördüm. Dehşeti gördüm” diye anlatan Leger’e göre her şey bir anda olup bitti. ‘İslamla değil terörle savaşıyoruz’ Dış Haberler Servisi Fransa’daki Sosyalist Parti hükümeti Charlie Hebdo katliamının Müslümanlara karşı “nefret” yaratma olasılığına en baştan set çekiyor. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, dün “Bu fanatiklerin yaptıkları bu eylemlerin dünyadaki Müslüman inancıyla bir ilgisi yoktur” açıklaması yaparken, koşer marketteki saldırıyı da “antiSemitizm suçu” diye andı. Başbakan Manuel Valls da “Fransa terörle savaşta, dine, medeniyete karşı savaşta değil” vurgusu yaptı. Valls, tehditlere karşı güvenlik önlemleri gerekeceğini söylese de Fransa’nın bu olaydan daha güçlü çıkacağına şüphesi olmadığını belirtti. üslümanlık= Şiddet’ algısı güçlendi Fransa’nın popüler “talk show”u, “On n’est pas couche/ Uyumadık” isimli programda Zemmour’vari bir başka kitaba imza atan “Figaro” yorumcusu Natacha Polony isimli genç, hoş bir kadın soruları yanıtlıyordu. “Ortalama Fransız”ı rahatlıkla temsil edebilecek görünümde olan Polony kendisinin, “laiklik” başta olmak üzere “Cumhuriyet değerlerine” sahip çıktığını anlatıyor; küreselleşmenin uzantısı “çok kültürlülük”le özdeşleşen “Avrupa’daki Müslümanların” “Fransa’nın Cumhuriyet değerlerine” uyum sağlayamadığını söylüyor, “çok kültürlülüğün (diğer deyişle Müslüman azınlığın) şiddet kaynağı olduğunu”; metroda, okulda, evde... Her yerde damardan topluma “şiddet zikrettiğini” belirtiyordu... Polony’nin önermelerine dirençle karşı koyan liberal ve sol kanattan iki gazeteci ise (Lea Salame ile Aymeric Caron) o gece o programda çok iyi hatırlıyorum, bu “Müslüman=şiddet” indirgemesini olanca güçleriyle yadsımış ve eleştirmişlerdi. Hatta bununla kalmamış, karşılarındaki konuğu “faşist”liğin yeni adı “Zemmourculuk”la damgalamışlardı! Aynı program şimdi yapılsa, o gazeteciler bugün ağızlarını açamazlar diye düşünüyorum... Karikatüre Kalaşnikofla karşılık veren fanatik İslamcı bir saldırı ve Paris’e dehşet saçan “terörist avı” ardından, ortada bir “değerler çatışması olmadığını” söylemek; “çok kültürlü toplumun otomatik şiddet üretmek anlamına gelmediğini” iddia etmek uzun süre imkânsız hale gelecek Fransa’da. Zemmour’lar, Polony’ler ve Marine Le Pen’ler... Sonuçta büyük avantaj elde ettiler. Akılcılığın, mantığın, ılımlılığın sesi biraz daha kısıldı. Aşırılık baskın çıktı... Sade Fransa’ da değil, Avrupa’daki Müslümanlar için bundan böyle bir “7 Ocak 2015” sonrası ve öncesi olacak. On beş gün önceki yazıma benzer sebeplerle “Avrupa’nın yol ayrımı Yılı: 2014” başlığını koymuştum. Hızla çok keskin bir viraja doğru yol alındığı belliydi. Fransa’damenfur saldırı yaşanmadan dahi bir “acil durum” ve “alarm hali” vardı. Ama gene de 2015’e bu kadar hızlı bir giriş olacağını, olayların bu başdöndürücü ivmeye gireceğini tahmin edemezdim. 11 Eylül gibi “7 Ocak”ta bir dönüm noktası olacak. Fransa, “aşırı sağ” ile “merkezin sağdaki en uç noktalarına” doğru savrulurken; Avrupa’da Müslümanlar, “Charlie Hebdo infazı”nın ağır yükünü bundan böyle neredeyse alınlarında yazılı bir işaret gibi her daim hissedecekler ve üzerlerinde taşıyacaklar. ‘M harb’a seslenip taradılar’ Saldırganın, baş editör Stepane Charbonnier’e lakabı olan “Charb” ile seslendiğini, ardından odayı taradığını söyleyen Leger, “Barut kokusu doldu. Şans eseri kendimi bir masanın altına attım ve beni görmedi. Birkaç saniye sonra herkes yerdeydi” dedi. Leger önce olayın dergi ekibinin şakası bile zannetmiş ancak sonra durumun farkına varmış. Çaresizce saklanmaya devam eden Leger, “Nasıl canlı çıktım bilmiyorum” dedi. Bir ara saldırganın dönüp birisiyle konuştuğunu işittiğinden Laurent Leger 2 saldırgan olduğunu düşünen Leger, “Hayatta kalanları bulmaya çalıştıklarını düşündüm ama fazla dolaşmayıp çıktılar” diye ekledi. Leger 1 milyon basılacak katliam sonrası özel sayı için şu temennide bulundu: “Ölüm hakkında değil bu durumdan çıkış için meydan okuyan, ahmaklığa karşı, insanların aptallıklarına, her tür aşırılığa karşı bir sayı istiyorum” Katliamdan sağ kurtulan Charlie Hebdo muhabiri Sigolene Vinson da saldırganlardan birinin kendisine silah doğrulttuğunu daha sonra “kadın olduğu için” öldürmekten vazgeçtiğini anlattı: “Seni kadın olduğun için öldürmüyorum, biz kadınları öldürmüyoruz ama Müslüman olmalısın, Kuran’ı okuyup, kapanmalısın dedi.” ‘C e Pen’le yürüyüş kapışması Hollande, “ulusal birlik” çağrısını yinelese de aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN) ile en baştan kapıştı. Önceki gün muhalefetteki UMP’nin lideri Nicolas Sarkozy dahil muhalefet liderleriyle görüşen Hollande, “İslamcılar Fransa’ya savaş ilan etti” diyerek cihada gidip ülkeye dönenlere sınırların kapatılması ve idam cezası için referandum isteyen FN’nin kadın lideri Marine Le Pen’le karşı karşıya kaldı. Hollande “birlik” çağrısına karşın Le Pen’in pazar günkü büyük yürüyüşe katılmasına set çekti. Organizatörler üzerinden “AB karşıtı, göçmen karşıtı FN’ye yer olmadığı” beyan edilince kadın lider “Ulusal birlik fikri ayaklar altına alındı. Bunun sonuçlarıyla yüzleşeceğiz” açıklaması yaptı. Sosyalist Partili liderlerden Jean Christophe Cambadelis dileyenin yürüyüşe katılacağını söylese de bu kez Le Pen, dün Hollande ile görüştükten sonra “Güvenlik kordonlarından yol açmaya çalışacak değilim. Organizatörler bizi görmek istemiyor” tavrını koydu. Hollande’ın Le Pen’in liderler kortejinde yer almasına yasak koyduğu belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki yıl kala oluşan iklimin en çok Le Pen’e yararlanacağı endişesi hâkim. L Müslüman aktivist: İslamda ifade özgürlüğü olmaz Dış Haberler Servisi Britanya’da tartışmalı çıkışlarıyla tanınan Müslüman Avukatlar Birliği’nin eski başkanı ve Müslüman aktivist Anjem Choudary, Charlie Hebdo’ya yönelik kanlı saldırının ardından da dikkat çekici bir çıkış yaptı. Choudary, “Müslümanların ifade özgürlüğüne inanmadığını” söyledi. Amerikan USA Today’de “İnsanlar Sonuçları Biliyor” başlıklı açık mektubu yayımlanan Choudary, “Yaygın kanının aksine İslam barış demek değildir, yalnızca Allah’ın emirlerine uymaktır. Dolayısıyla, Müslümanlar ifade özgürlüğü kavramına inanmıyor, söz ve eylemleri kutsal değerler tarafından belirleniyor ve halkın arzularına dayanmıyor” diye yazdı. Chaudry mektubun da, “Müslümanlar ifade özgürlüğü fikrini kabul etmiyor olsa da Müslüman olmayanlar da sorumlulukla bağdaştırıyor. Giderek artan biçimde istikrarsız ve güvensiz bir dünyada, Hz. Muhammet’e hakaretin muhtemel sonuçlarını Müslümanlar da Müslüman olmayanlar da biliyor” dedi. Chaudry ayrıca açıkça “Peygamberlerini anne babalarından daha değerli gördüklerini, onu savunmayı bir yükümlülük saydıklarını” belirtirken, “Şeriat uyarınca hakaretten suçlu bulunanlar için de idam uygulanır. Bunun nedeni onun Allah’ın resulü olması, kim ona saldırırsa öldürülür” vurgusu yaptı. Chaudry’nin yorumları Facebook’ta 11 binden, twitter’de 5000’den fazla paylaşıldı. Chaudry, attığı Tweet’lerde “Liberal demokrasilerde de ifade özgürlüğü kısıtlanır. Tahrik ve nefrete karşı kısıtlayıcı yasalar örneğinde olduğu gibi”, “Paris’te olanlar hakkındaki düşünceleriniz ne olursa olsun ifade özgürlüğü Allah’ın peygamberine hakareti içeremez” diye yazdı. Choudary 11 Eylül saldırganları için “muhteşem şehitler” demişti. Kadın diye öldürmediler ‘Cezası idamdır’ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle