03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Bayraktar fezlekesinden eski CHP lideriyle ilgili yasal dinleme kaydı çıktı Baykal’dan Bayraktar’a Halktan ve Meclis’ten gizlenen 4 bakan hakkındaki 17 Aralık fezlekelerinin eklerinden eski CHP Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Deniz Baykal’la ilgili yasal dinleme kaydı da çıktı. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında hazırlanan fezlekede yer alan ve Adalet Bakanlığı’na gönderilen yasal dinleme kaydına göre Deniz Baykal, bir arazi için bakanlığın “plan ücreti ve kentsel dönüşüm payı” kapsamında istediği 5 milyon TL’nin indirilmesi için ricacı oluyor. Bu rica tam 1 yıl önce 3 Eylül 2013 tarihinde 17 Aralık operasyonu kapsamında gözaltına alınan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman’la, Bakan Bayraktar arasındaki telefon konuşmasında dinlemeye takılıyor. Bayraktar, bürokratı Kahraman’a, “Bu Selçuk Akıltopu’nun işi sende miydi? Şimdi buraya geliyor Deniz Baykal “Ama diyor 5 milyon etmez orası diyor Deniz Baykal... Yani olmazsa şeyi bu kentsel dönüşüm hesabına yatıracağı paraya kaldırabilirsin veya azaltabilirsin” diyerek Baykal’ın ricası için talimat veriyor. Bürokratı da Bayraktar’a, “Tamam tamam tamam bakanım” diye yanıt veriyor. Yasal dinleme kaydını aktardığımız Deniz Baykal konuşmada geçen arazinin Kaş’taki bir arazi olduğunu söyledi. İndirim talebinde bulunmadığını söyleyen Baykal, “Yasal olarak ödenmesi gereken miktar ödenmiştir. Yasal gereklerin dışında bir talep var ise o talep yerine getirilmemiştir” dedi. Dinleme kayıtlarında geçen Selçuk Akıltopu, Baykal’ın baldızının oğlu. Baykal ve Akıltopu’nun Antalya Kaş’ta ortak bir arazisi bulunuyor. 5 milyon ricası Baykal ne dedi? aradı beni de. O nedir 5 milyon mu istemişsin ondan bağış?” diye soruyor. Bürokrat Kahraman da, Bakan Bayraktar’a, “Plan ücreti 2 altı yüz civarında bi 2 civarında da şey istedik bakanım kentsel dönüşüm katkı payı istedik galiba” diye yanıt veriyor. Bunun üzerine Bayraktar, Durumun Gösterdikleri Anlaşılmıştır artık herhalde; 12 yıllık uzun, yorucu bir “mücadeleden” sonra AKP savaşı kazandı. Artık rahatlıkla “devlet benim” diyebilir. Diyebilir mi? Daha diyemiyor. Çünkü üst yargı organlarıyla hâlâ başı dertte. İtirazlar öyle küçümsenecek, geçiştirilebilecek gibi değil. Yüksek yargı organlarının başında bulunanların “ille de kuvvetler ayrılığı” diye tutturması can sıkıyor. Peki AKP bunun bir çaresini bulamayacak mı? Bundan sonra nasıl bir yönetim, nasıl bir icra olacaksa bunun yanıtını da orada aramak yerinde olur. Hukuk bekliyorsanız umudunuzu korumaya devam edebilirsiniz. Yok, yasaların rafa kaldırıldığı bir “ileri demokrasi” olur diyorsanız, kumaşınızı da ona göre kesip biçersiniz artık. Bu arada “bu hükümetin önünde çözümü zor konular var, nasıl olsa çözemez, emperyalistler de zaten yüz vermiyor, sonu yakındır” türünden rüyalar görüyorsanız uyanmakta yarar var derim. Uyanın; karşınızda 12 yılda epeyce pişmiş ve özellikle bu gibi konularda pek pişkin bir yönetim kadrosu var. Var ki, sıfır sorunu safi sorun haline getiren terfi edebiliyor. HHH Her şeyden önce suç ortaklığının birleştirici, bütünleştirici karakterine dikkatinizi çekmek isterim. Üstelik yalnızca birleştirmekle kalmaz, failleri can havliyle olmadık işlere de yöneltir. Şimdi gündemde olan da budur zaten. Devlet olamadılarsa da son pürüzleri halletmek için çoktan harekete geçmiş olduklarını görüyor olmalısınız. Göremediniz mi? Geçmiş olsun o zaman. HHH Davutoğlu hükümeti kendi içinde görev dağılımını da tamamladı ve bize gelecek, geleceğimiz hakkında yeni ipuçları sundu; değerini bilirsek, işareti alırsak, kendimizi ona göre hazırlarsak ne âlâ. Önce müjdeyi vermek gerek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mutemedi olduğu söylenen Yalçın Akdoğan medya işlerini üstlenmiş durumdadır ki bundan böyle “alo” işlerini önceden olduğu gibi ikinci el olarak değil, doğrudan yönetecektir ve Cumhurbaşkanı’nın da içi rahat olacaktır. Bu alanda da yeni bir dönemin başladığını söyleyebiliriz artık. İkinci görevlendirme ise şanı büyük, özgül ağırlığı epeyce fazla olan Arınç’ın bundan böyle Kürt işleri ile, “çözüm” meselesi ile uğraşacağının ilan edilmesidir ki kendisine büyük bir tuzak kurulduğu kanısındayım. Arınç’a “demek öyle ha, öyleyse al bakalım, işte böyle” denildiğini düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum? HHH Her neyse biz kendi işimize bakalım. Gelecek karanlıktır; bilelim de ona göre konuşalım, yersiz ve bizsiz umutlara kapılmayalım. Zor bir döneme girdik. Bu “yeni” dönem, bu “ileri demokrasi” hayırlara vesile olmayacaktır ve her kim “İşte bıçak kemiğe dayandı, artık insanoğlu buna ‘hayır’ diyecek ‘Gezi’ misali kendiliğinden itirazını yapacaktır” derse yanılır. Yanılmak istemeyen, güneşin bile kendiliğinden doğmadığını bilmelidir. Yasası var ve bizim yasalarımız doğanın yasalarından farklıdır. Bizim yasalarda faili meçhul eylemler ve onların kendiliğinden sonuçları yazmaz. Ne yapacaksan sen yapacaksın. “Bir şeyler yapmak için durum uygun mu” diye soruyorsan, “hiç bu kadar uygun olmamıştı” desem inanır mısın bilmem... DİNLEME KAYDININ TAM METNİ Tarih: 3 Eylül 2013... Saat: 14.53... Telefonun bir ucunda Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar diğer ucunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman bulunuyor. Konuşma 1 dakika 58 saniye sürer. Yasal dinlemeye takılan konuşmanın tam metni şöyle: Mehmet Ali Kahraman: Bakanım buyurun... Erdoğan Bayraktar: Bu Selçuk Akıltopu’nun işi sende miydi? M.A.K.: Evet bakanım bende. E.B.: Şimdi buraya geliyor Deniz Baykal aradı beni de. M.A.K.: Evet... E.B.: O nedir 5 milyon mu istemişsin ondan bağış... M.A.K.: Plan ücreti istedik bakanım. E.B.: Plan ücreti ... onun. M.A.K.: Plan ücreti 2 altı yüz civarında bi 2 civarında da şey istedik bakanım kentsel dönüşüm katkı payı istedik galiba. E.B.: İkisini de resmi yani oraya. M.A.K.: Tabii tabii resmi. E.B.: Bakanlığın hesabına. M.A.K.: Tabii evet bakanım. E.B.: Bakanlığın hesabına ise onları yatıracak yani. M.A.K.: Evet. E.B.: Ama diyor 5 milyon etmez orası diyor Deniz Baykal. M.A.K.: ... çok müthiş bir yer bakanım orası güzel bir yer yani arazi büyüklüğüne göre biz o hesabı yaptık o yani 2 altı yüzlük kısmı yani resmi şeyi zaten almak zorundayız öbür konuyu takdirlerinize şey yaparız ama yani büyük bir yer güzel bir yer çok da şey bir yer göz önünde bir yer. E.B.: Şimdi gelecek ne yapayım yollayayım mı onu sana. M.A.K.: Olur bakanım bana da gelebilir ben de plan üzerinden de gösteririm yerini ben de hemen ‘Biz o hesabı BAYKAL: yaptık bakanım...’ Yasal olanı ödedim Eski CHP Genel Başkanı Baykal’la dün bir telefon görüşmesi yaptık. “Hiç böyle bir indirim talep edilmemiştir. Yasal olarak ödenmesi gereken ne ise o, indirimsiz aynen ödenmiştir” diyen Baykal, “Yani 5 milyon ödendi mi?” yönündeki sorumuza ise şu yanıtı verdi: “Miktarını, rakamı hatırlamıyorum ama yasal olarak ödenmesi gereken ne ise o aynen ödenmiştir. Yasal gereklerin dışında yapılmış bir talep var ise o talebin gereği yerine getirilmemiştir... Yani yapılan başvuru karşılığında, başvuru dolayısıyla yapılan talep incelenmiş ve yasal olarak gerekli olanların tümü hiçbir indirim talep edilmeden aynen ödenmiştir. Ama yasal olmayan herhangi bir ödenti de yapılmamıştır” diyen Baykal, “Peki bu Kaş’taki arazi midir” sorumuza ise “Evet” yanıtını verdi. Baykal şöyle devam etti: “Benim özel bir yasal ödentiden herhangi bir indirim talep etmem söz konusu değildir. Böyle bir şey olmamıştır. Bu konuyu takip eden insanlara belki yasal olmayan başka bazı talepler yapılmış olabilir. O talepler söz konusu olmadan, yasal ödenti ne gerekiyorsa o ödenmiştir.” 25 ARALIK TAKİPSİZLİK KARARI şeyini göndereyim size bilgi notunu... E.B.: Ben istemem bilgi notunu ne yapayım ya. M.A.K.: Tamam tamam. E.B.: Ben gönderiyorum onu sana ... adama dersin yasal olarak bunu ödemen lazım. M.A.K.: Evet evet. E.B.: Bu sizin herkesten alıyoruz yoksa. M.A.K.: Alıyoruz. E.B.: ... gitsin başka belediyeden yapsın imarını nerden yapıyorsa yapsın. M.A.K.: Evet evet. E.B.: Yani olmazsa şeyi bu kentsel dönüşüm hesabına yatıracağı paraya kaldırabilirsin veya azaltabilirsin. M.A.K.: Tamam, tamam tamam bakanım. E.B.: Resmi ama resmi ödesin. M.A.K.: Resmi, resmi bakanım resmi. E.B.: Öbürü de resmi de öbürü şey belki. M.A.K.: Evet. E.B.: Tamam. M.A.K.: Tamam bakanım. E.B.: Tamam tamam hadi kolay gelsin sen uğrayacak mısın buraya bu akşam. M.A.K.: Geleceğim bakanım hazırlıklarımı yapıyorum. E.B.: Yap bitirince gel tamam hadi. M.A.K.: Evet yetiştirmeye çalışıyorum. E.B.: Tamam. M.A.K.: Oldu. İlk itiraz yapıldı CANAN COŞKUN Şüphelileri arasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Binali Yıldırım, Yasin el Kadı ve Latif Topbaş’ın bulunduğu 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasına takipsizlik kararı verilmesine itiraz edildi. Avukat Ergin Cinmen, Yetkili Sulh Ceza Hâkimliği’ne sunulmak üzere Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu dilekçede, “Bu operasyonların hemen akabinde dosyayı yürüten savcılar görevlerinden alınmışlar, soruşturma aşamasında tedbir kararları veren yargıçlar başka yerlere atanmışlardır” dedi. Cinmen, 17 ve 25 Aralık soruşturmalarının devamını ve olası kovuşturmaların süreçlerini etkilemek için anayasaya aykırı olarak, HSYK’nin değiştirildiğini kaydetti. Cinmen, “Amaca uygun olarak kurul içi atamalar yapılmıştır. Bunların tümünün zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini ve oğlunu, bazı bakanları ve bakan yakınlarının soruşturma ve kovuşturmalarının önlenmesi için yapıldığına dair yaygın bir kanı bulunmaktadır” dedi. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında şüpheli bakanlara ilişkin fezlekede çok ciddi suçların çok ciddi kanıtları olduğunu kaydeden Cinmen, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bir çok siyasi ve büyük çıkarlara hükmedebilen kişiliklere karşı ciddi suçlamalar bulunduğunu işaret etti. Cinmen, vatandaş olarak suçlamadan derin zarar gördüğünü belirterek, “Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı kavramları onarılması çok zor olacak şekilde zarar görmüştür. Halkın hukuka güveni iyiden iyeye sarsılmıştır” dedi. Tapedeki o arazi Kaş’ta çıktı Adalet Bakanlığı’na gönderilen yasal dinleme kaydında eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la birlikte yer alan isim Selçuk Akıltopu, Baykal’ın baldızının oğlu. Deniz Baykal 1983 Mart’ında baldızının oğlu Akıltopu’yla ortak bir arazi satın almış. Kaş’ta deniz kıyısında Çukurbağ Yarımadası’ndaki bu 50 dönümlük yerle ilgili kayıtlarda alış tarihi 15 Mart 1983 olarak gözüküyor. Kaş’taki bu 50 dönümlük yerin üçte biri Deniz Baykal’a ait. Deniz Baykal’ın verdiği para 333 bin 600 lira. Selçuk Akıltopu ise 667 bin 200 lira ödemiş. Arazi için ödenin rakamın toplamı 1 milyon TL... İşte bu 1 milyon TL bir dönem tartışma konusu olmuş. Araziyi satanlardan Mustafa Tomruk’un verdiği rakam bu rakamla çelişiyor. Tomruk yıllar önce 5 varise 5 milyon TL ödendiğini söylüyor. Ödenen rakamla da kamuoyunda tartışma yaratan 50 dönümlük arazi, CHP liderinin önceki yıllarda açıkladığı mal varlığı beyanında da yer almış. O dönemde, “Antalya Kaş’ta sit alanında 50 bin metrekarelik alanın 1/3 hissesi (16 bin 667 metrekare) 47 Ada, 19 Parsel. Sit alanı olduğu için bina yapılamıyor. Sit alanından çıktığında değeri daha da artacak. Mevcut haliyle piyasa değeri yaklaşık 1 trilyon 350 milyar” eleştirileri yapılmış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle