04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER ‘Siluete havuz yüzünden küstü’ CANAN COŞKUN İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde “Gülen Cemaati’ne” yakın isimleri hedef aldığı öne sürülen operasyon kapsamında gözaltına alınan Eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı Emniyet savunmasında ilgi çekici ifadelere yer verdi. Saygılı, eski Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kamuoyunda siluet bozan kuleler olarak bilinen “16:9” projesinin sahibine küskünlüğü ile ilgili, “Her ne kadar kamuoyu küsmenin sebebinin binaların silueti bozan kısımlarının tıraşlanması ile ilgili olduğu bilinse de konunun aslı ilgili şahsın bir medya şirketine yatırım yapmak istememesidir” dedi. 3. dalga operasyonda gözaltına alınan Saygılı, Emniyet’teki ifadesinde Erdoğan’ın medyayı yönetmek ve yakınlarına medya patronluğu yaptırarak kamuoyu üzerinde etkinliğini devam ettirmek istemesi sebebi ile kendisine yakın işadamlarına medya gruplarını satın almaları konusunda teşvikçi olduğunu belirtti. Erdoğan’ın bu işlemi yerine getirmeyenlere adeta küstüğünü öne süren Saygılı, “Buna en güzel örnek 16:9 binalarının sahibini gösterebiliriz. Bu operasyon ile ilgili Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ve gazeteci Can Dündar tarafından hazırlanan yazı dizisini ifademe ek olarak eklenmesini iskılan ihaleleri kendi aralarında paylaştıklarını da kaydetti. Saygılı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın teknik ve fiziki takibi yapılmadığını belirterek, örgütün 3. grubunun başında olduğu ve TÜRGEV adına suça konu eylemleri takip ettiği, rüşvet, nüfuz ticareti ve tehdit yöntemleri ile TÜRGEV adına arazi ve para topladığını öne sürdü. Örgüt üyelerinin kendi aralarında yaptığı görüşmelerden, TÜRGEV adına verilen tüm hayati kararların Erdoğan tarafından verildiğini ve vakfın gizli yöneticisi olduğunun anlaşıldığını belirtti. Saygılı, eski Başbakanlık Müsteşarı şimdiki İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Ala’ya emir verenler hakkında anayasayı ihlal, suç işlemek amacı ile örgüt kurmak ve yönetmek, suç delillerini yok etmek iddialarıyla suç duyurusunda bulunduğunu belirtti. Saygılı, Yasin el Kadı’nın Başbakanlık Koruma Müdürlüğü personeli tarafından ülkeye illegal olarak sokulduğunu, sahte pasaport kullandığını kendisine Başbakanlık Koruma ekibinin tahsis edildiğini ve villa tahsis edildiğini öne sürdü. Saygılı, bunların Erdoğan’ın nüfuzu ile gerçekleştiğini kaydetti. Saygılı’dan tartışılacak iddia: 16:9’un sahibi Erdoğan’ın talebini yerine getirmedi TÜRGEV’in gizli yöneticisi’ ‘Erdoğan 25 Aralık Kapatılamaz! Ne komik görüntü: 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yürüten Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakub Saygılı’yı Emniyet takibe alıyor. Yıllarca takip eğitimi veren Saygılı, takip ekibini hemen fark edip atlatıyor. Ardından da dalga geçmek için tweet atıyor: “Bir takip eğiticisine bir çaylak… Alındım doğrusu…” Sonra, panikleyen “çaylak”a yardımcı olmaya karar veriyor: “Endişe etmeyin, Halkalı Kent Hastanesi’nde serum yiyorum. Bitince gelirim.” Emniyet’in haline bakar mısınız? HHH Ne hazin durum: Genel Başkan seçildiği kongrede, “Tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanacak eli, kardeşimizin olsa koparırız” diyerek işe başlayan Davutoğlu’nun ilk icraatı, tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanan ellerdeki zinciri çözmek oluyor. Hükümet, hırsızı salıverirken, onu yakalayan polisin elini zincirliyor. Devletin haline bakar mısınız? HHH Ne vahim manzara: 25 Aralık fezlekesini satır satır okudum; uzun bir yazı dizisiyle sizlerle paylaştım. 900 sayfanın herhangi bir satırındaki iddia bana yöneltilse dünyayı ayağa kaldırır, suçsuzluğumu ispatlamak için “Hodri meydan, gelin soruşturun” derdim. 900 sayfada hırsızlıkla suçlananlar ne yaptı: İddiayı belgeleyen polisleri görevden aldı. İddiayı soruşturan savcıyı sürdü. İddia dosyasına yayın yasağı koydu. İddiayı yazanlara dava açtı. Ve nihayet kendilerine takipsizlik kararı çıkarttırdı. Şimdi de dosyayı hepten kapatmak için, yolsuzluğu soruşturan polisleri tutukluyorlar. Peşinden delilleri, belgeleri yok edecekler. Unutulmasını bekleyecekler. Çakallı serbest Emniyette “paralel yapı” iddialarına ilişkin 16 ilde gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında gözaltına alınan 33 polisten 17’si adliyeye sevk edildi. Eski İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı ve 3 kişi savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. lattığını iddia etti. Bu işlemleri Binali Yıldırım’ın danışmanı Ömer Sertbaş’ın takip ettiğini anlatan Saygılı, şüpheli şahısların yapılan teknik ve fiziki takibinde Erdoğan’ın konuyu hassasiyetle takip ettiğini ve paraların bir an önce toplanmasını istediğini söyledi. Saygılı bu işadamlarının aynı zamanda TCDD ve Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından çıkılan ihaleler başta olmak üzere Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bünyesinde çı ‘El Kadı korundu’ tiyorum” dedi. Saygılı, ifadesinde yapılan fiziki ve teknik takiple dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın bazı şüpheli işadamlarına dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla kamuoyunda “havuz medyası” olarak bilinen bazı televizyon kanalları ve gazetelerin Ömer Faruk Kalyoncu’nun başına geçeceği Zirve Holding tarafından satın alınabilmesi için rüşvet top Cemaatçi polisler ve CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma yapılmasını istemiş Şikâyetçi Erdoğan’mış ‘ÖYLEYSE 4 BAKAN NİYE İSTİFA ETTİ?’ CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 25 Aralık operasyonunda verilen takipsizlik kararını, “Bir yandan Davutoğlu, ‘yolsuzlukla mücadelede kararlı duruşumuzu muhafaza edeceğiz’ diyor, yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili takipsizlik kararı veriyorlar. Erdoğan, Davutoğlu’nu yolsuzluk soruşturmalarının üzerini kapatmak şartıyla başbakan yapmıştır” sözleri ile değerlendirirken, MHP Milletvekili Lütfü Türkkan, “Madem savcım takipsizlik kararı verdi, 4 bakan niye istifa etti” sorusunu sordu. Erdoğan ve oğlu Bilal İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde “Gülen cemaatine” yakın isimleri hedef aldığı iddia edilen soruşturma kapsamında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın şikâyetçi olduğu ortaya çıktı. 25 Aralık yolsuzluk soruşturması kapsamında 96 kişi hakkında verilen takipsizlik kararında soruşturmayı yapanlara “hükümete yönelik darbe suçlaması” yapılırken; bu suçlama Erdoğan’ın şüpheli polisler ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki şikâyet dilekçesinde yer aldı. Dilekçede, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine yürütülen soruşturmaların “darbe girişimi” olarak nitelendirilmesi dikkat çekti. Soruşturma dosyasında yer alan suç duyurusu dilekçesinde Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve soruşturmanın gizliliğini ihlal eden kamu görevlileri hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlâl, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, görevi kötüye kullanma ve gizliliğin ihlali iddialarıyla soruşturma yapılmasını istedi. Erdoğan’ın avukatı Ali Özkaya aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçe hakkında inceleme yapılarak yetkisizlik kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Dilekçede, “Savcılar yürüttükleri soruşturmalar sırasında, Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında anayasanın 100. maddesi kapsamında Meclis soruşturmasına konu edilebilecek ‘suç işlendiğini tespit eden, ihbar alan, delillere ulaşan’ her kişi ve makam gecikmeksizin ve derhal TBMM’ye bilgi vermek zorundadır” denildi. Özkaya dilekçede, “Aksi halde soruşturma yapmaya devam ederek dolaylı dinleme kararları alıp tesadüfen elde edilen delillere ulaşma çabaları yukarıdaki anayasa ilkelerini ve kurallarının tamamını çiğneyen ve suç teşkil eden, elde ‘Şikâyetçiyiz’ edilen deliller itibarıyla ‘kanunsuz delil’ olan bilgi ve belge olacaktır” ifadelerine yer verildi. Özkaya, savcıların, Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında yaptıkları tüm delil toplama girişimleri suç teşkil edeceğinden onlardan şikâyetçi olduklarını kaydetti. Dilekçede Kılıçdaroğlu’nun 11 Şubat’taki Grup toplantısında ses kayıtlarını dinlettiği de anımsatıldı. Dilekçede 17 ve 25 Aralık soruşturmalarıyla ilgili “Yolsuzluk ve rüşvetle ilgili soruşturma iddiası altında, esasen Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkma ve yargı yoluyla darbe amaçlı girişim sonrası, soruşturmanın şüphelisi olan kişilerden gizli ancak soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarını can hıraş savunan medya organlarına açık olarak yayınlanan telefon kayıtları ve soruşturma evraklarıyla anlaşılan, basın yayın organlarında ve medyada daha soruşturmanın başladığı ilk dakikalardan itibaren birçok görüntü ve bilginin servis edildiği herkesin malumudur” denildi. Ortaya dökülen evraklardan Başbakan’ın dinlendiğinin anlaşıldığı kaydedilen dilekçede “Bu açık bir yetki gaspı olup yapanlar açısından ciddi sorumluluk gerektiren haldir” denildi. 7 sayfalık dilekçede, soruşturmadaki görevlilerin gizli belgeleri Kılıçdaroğlu’na verdiği, Kılıçdaroğlu’nun da bu konuşmaları yayımladığı belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun da “Hırsız oğlunu arabayla götürüyor” diyerek hakaret ettiği ifade edildi. Türkiye’nin haline bakar mısınız? HHH Ne nafile çaba: İstediğiniz kadar yakın, silin, imha edin o ses kayıtlarını, dosyaları, fotoğrafları... Hepsi dinlendi, okundu, görüldü, kopyalandı, kaydedildi bir kere; ebediyen yok etmeniz imkânsız... Şehir şehir, sokak sokak, hane hane, oda oda, bilgisayar bilgisayar basıp silseniz; yine de nereye gitseniz, gelecek peşinizden; ille çıkacak karşınıza, valla sorulacak hesabı… Kaçış yok; sonunda yargılanacaksınız. HHH Mülkiye’de bir derste hocamız Mehmet Ali Ağaoğulları, “karşı ütopyalar”ı okutmuştu. “Ütopyalar”, insanlığın mutlu geleceğinin masallarıdır; “karşı ütopyalar” ise despotizmi haber veren korku romanları… Ray Bradbury’nin “Fahrenheit 451”i, ikincilerdendir. 1950’lerin Soğuk Savaş ikliminde yazılmıştır. Bradbury’nin kurguladığı “yeni dünya”da kitap, bir suç unsurudur. Çünkü despotlar, korkar kitabın ışığından; yasaklar okumayı… İtfaiye, ihbarla evleri basıp bulduğu kitapları yakar. Yine bir baskında, itfaiyeci Montag, kütüphaneden düşen bir kitabı yangından kurtarıp göğsüne saklar. Aydınlanır onunla... Lakin karısı ihbar eder Montag’ı; o da kaçar, direniş örgütüne katılır. Örgüt, baskıya direnen bilgelerden kuruludur. Her örgüt üyesi, önemli bir eseri ezberlemiştir. Kitaplar, bu “kitapadamlar”da saklanır. Her kitap bir adamdır artık; her adam, bir kitap… İnsanlık mirası, böyle korunur. HHH Evi basılanları, dosyası kapatılanları, bağıracakken susturulanları gördükçe o “kitapadamlar”ı anımsıyorum. Bütün suç evraklarının silindiği bu yangın yerinde, hepimiz hafızamızda saklayıp ezberimizde gezdireceğiz o belgeleri… Taa ki yangının, itfaiyeyi yakacağı güne kadar... Hani montajdı Haber Merkezi 25 Aralık soruşturması sonrasında bazı telefon görüşmelerinin internette yayınlanması üzerine inceleme yapan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), savcılığa ‘12 ses kaydının soruşturma dosyasından sızdırıldığını’ bildirdi. 25 Aralık soruşturması sonrasında bazı telefon kayıtlarının internet ortamında yayımlanması üzerine inceleme yapan TİB’in savcılığa gönderdiği ‘gizli’ damgalı yazı, Emniyet’teki “paralel yapı” soruşturması kapsamında hazırlanan soruşturma dosyasına girdi. TİB Başkanı Ahmet Cemaleddin Çelik imzalı yazıda “Soruşturmanın gizliliğini ihlal” ifadesi kullanılarak, 121 internet sitesinde yayımlanan 12 adet ses kaydının, polis tarafından kendisine bildirilen ve mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerin kodlarıyla karşılaştırıldığı, 12 kaydın 2012/656 sayılı ( 25 Aralık soruş TİB: 12 SES KAYDI DOSYADAN SIZDIRILDI Terhis oldun casussun İzmir’deki askeri casusluk davasında ilginç belgeler HAKAN DİRİK İZMİR İzmir’deki askeri casusluk davasında yargılananlardan Atilla Boğuşlu, kendi terhis belgesini bulundurması nedeniyle suçlanıyor. NATO subayı olarak görev yapan Boğuşlu, ayrıca kurumun internet sitesinde de olan kamuya açık dahili telefon numaraları için de yargılanıyor. Davanın görüldüğü 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin istemiyle Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan raporda Boğuşlu’yla ilişkilendirilen belgeler de değerlendirildi. Mahkemeye ulaştırılan raporda incelenen belgelerden ilki, Boğuşlu’nun kendisine ait terhis ve hizmet belgesi. Raporda, Boğuşlu’nun emekli olurken aldığı “belge”nin gizli kalması gerekmediği kaydedilirken, devletin güvenliğini ve askeri hareketleri tehlikeye sokup sokmadığına ilişkin değerlendirme yapılmaya gerek görülmüyor. Boğuşlu’yla ilişkilendirilen belgelerden bir diğeri de “nurettin ışık gardiyan tartaklaması.docx” dosyası. Genelkurmay raporunda, buna ilişkin de “Askeri cezaevinde yaşanan bir olaya ait ifade tutanağıdır” deniyor. Güncelliğini yitirdiği, gizli kalmasının da gerekmediği kaydediliyor. İddianame aşamasında Boğuşlu’nun avukatlığını yapan İzmir Barosu Başkanı Ercan Demir, “Bunlara komik demekte bile zorlanıyoruz” dedi. Demir, “Ayrıca bir de telefon listesi var casusluk iddiası için. Ancak karargâhta kolaylık olsun diye dağıtılan bu liste, aynı zamanda kurumun web sitesinde de yer alıyor. NATO karargâhındaki bir subayın NATO’ya ait bilgileri, NATO ülkelerinden birine sızdırdığını iddia etmek komediden de öte bir durum” dedi. turması) soruşturma kapsamında elde edilen dinlemeler olduğunun belirlendiği bildirildi. Yazıda, son dönemde hakkında dinleme kararı bulunan telefon görüşmelerinin içeriklerinin TİB ID bilgisi ile (TİB’teki kayıt numarası) internet ortamında yayımlandığı da özellikle belirtildi. Dinlemeyi gerçekleştiren polis memurlarının TİB kayıtlarında yer aldığı belirtilen yazıdan bu polislerin aidiyet numaralarının (dinlemeyi yapan polislerin kullandığı kod ) da savcılığa bildirildiği belirtildi. TİB’in soruşturma dosyasından dediği 12 ses kaydından 10’u Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Ciner Medya Grubu’nun eski yöneticisi Fatih Saraç arasında geçen konuşmalar. 2 kayıt ise Erdoğan’ın kızı Sümeyye’nin Erdoğan’ın Başbakan iken danışmanı olan Mustafa Varank ile yaptığı görüşmelere ait. Gülsuyu’nda öldürülen Hasan Ferit Gedik’in evine 1 yıl sonra gelen acı yazı Devlet, kapısını hastane masrafı için çaldı İstanbul Haber Ser visi Maltepe Gülsuyu Mahallesi’nde uyuşturu cu çetelerine karşı geçen yıl eylül ayında düzenlenen yürüyüşte öldürülen Hasan Ferit Gedik’in ailesinden hastane masraflarının ödenmesi istendi. Gülsuyu’nda geçen yıl 28 Eylül’de uyuşturucu çetelerine karşı yapılan yürüyüşe çete üyeleri tarafından ateş açılmıştı. Yürüyüşte ağır yaralanan Gedik, kaldırıldığı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nde yaşamını yitirmişti. Ailenin kapısını 1 yıl sonra hastaneden gelen yazı çaldı. İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Cibali Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından 22 Temmuz’da Gedik’in evine gönderilen yazıda karakol zaptı, savcılık kararı ve eğer açılmış ise kamu davasına ilişkin dosya numarasının 1 hafta içinde kendilerine bildirilmemesi halinde hukuki işlem başlatılacağı belirtildi. ‘Hava atmak ‘Palalı’ya için ateş ettim’ esnaf dayağı İstanbul Haber Servisi Berkin Elvan’ın cenazesi sırasında Okmeydanı’nda başından vurularak öldürülen 21 yaşındaki Burakcan Karamanoğlu’nun faillerine yönelik yargılama başladı. Duruşmada, Karamanoğlu’nu öldürdüğü iddiasıyla müebbet istemiyle yargılanan Oğuz Kartal, Karamanoğlu’nu vuranın Gökhan Koca olduğunu öne sürdü. Kartal, olay günü “kızlara hava atmak için havaya ateş ettiğini” belirterek “Yanımda bulunan Volkan Gezer de silahı istedi. Volkan Gezer de birkaç kez havaya ateş etti. Daha sonra silahı Gökhan Ağabey’e verdim. Burakcan’ın vurulduğu saatte orada değildim” dedi. Karamanoğlu, Koca’nın silahı kendisine vererek imha etmesini istediğini, silahı sattığını söyleyince de tehdit ettiğini anlattı. İstanbul Haber Servisi Gezi olayları sırasında polis müdahalesinden kaçan göstericilere pala ile saldıran Sabri Çelebi’nin, iki hafta önce, Tarlabaşı’nda bir gence ve bir kadına şiddet uyguladığı gerekçesiyle, bölge esnafı tarafından dövüldüğü öğrenildi. İki hafta önce gerçekleşen olayı anlatan bölge esnafı “Bir genci, hırsızlık yaptığı iddiasıyla palalı Sabri ve üç kişi sokak ortasında dövüyor. Orada oturan bir kadın da dayanamayıp ‘Yapmayın, yazık’ diye araya giriyor. Palalı da kadına ‘Sen karışma o...u’ diyerek tokat atıyor. Bunu da bir esnaf görüyor ve diğer esnaflara haber veriyor. Sonra da olayın olduğu yere yüze yakın kişi gidiyor” dedi. Esnaf, Çelebi’nin linç edilircesine dövüldüğünü ve olaya silahların da karıştığını söyledi. ‘Bilerek yaptılar’ POLİS MAHALLEYİ KAPATTI, 1 KİŞİ ÖLDÜ Kartal Anadolu Adliyesi’nde yarın görülecek dava öncesinde Okmeydanı Anadolu Parkı’nda Halk Cephesi mensubu 2 kişi duruşmaya çağrı yapan bildiriler dağıtarak çadır kurdu. Bunun üzerine polis Özgür Karagöz ve Gamze Balca’yı yaka paça gözaltına aldı. Yoğun güvenlik önlemi alan polis toplu ulaşım araçlarının Okmeydanı’na girişine izin vermedi. Mahmut Şevketpaşa Mahallesi Sağlık Ocağı önünde ise 65 yaşındaki İsa Gülen olayların yaşandığı sırada kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Mahalleli “Ambülans bizler aradıktan yaklaşık 1 saat sonra olay yerine geldiler. Polisin mahalleyi kapatmasıyla bir insan göz göre öldü” diye tepki gösterdiler. Ferit’in annesi Nuray Gedik “Şok yaşadım. Hâlâ şok içerisindeyim. Zaten acımız var. Devletin bu acımız içerisinde bilerek yaptığını düşünüyorum” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle