04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL 2014 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER L Lady Gaga Sahnede, Mutsuz Gençlik Sahada Devasa bir gençlik kitlesi karşıladı onu. İnlemelerle, ağlamalarla, bağrışlarla, yerlere kapanışlarla. Her yaştan, her inançtan, her düşünüşten gençlerimiz tek vücut oldular Lady’nin huzurunda, dile ve dize geldiler bir anda. Popüler kültürün büyüleyesi dünyasında bir patlama anı yaşandı bir kez daha. Yüreklerde birikip tortu yapmış acılar, beyinlerde saklı kalmış düşünceler fırlayıp çıkıverdi bir anda, kurtulup tutukluluktan, kanatlanıverdiler özgürlüğe. Prof. Dr. NAZİFE GÜNGÖR Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Atatürk Hava Limanı ady Gaga İstanbul’a geldi. Şuh görüntüsüyle, en seksi haliyle arzı endam ediverdi Atatürk Havalimanı’nda. Sabahın köründe dolmaya başladı havalimanı. Meğer ne çok hayranı varmış Lady Gaga’nın ülkemizde. Neredeyse bütün gençlik oradaydı. Bugün okullarda da eğitim öğretimin ilk günü. Ama Lady Gaga geliyor ya okul da neymiş. Lady Gaga bir kere gelir Türkiye’ye, bir daha kim bilir ne zaman gelir. Okul dediğin her gün var nasılsa. Bugün olmazsa yarın gidilir. Müthiş bir coşku havalimanında. Kalp çarpıntıları hızlı, heyecan dorukta. İşte o an. Lady Gaga bütün seksüel görkemiyle görünüverdi. Ve çığlıklar, bağrışlar, çağırışlar, inleyişler. Bir bakış, bir dokunuş için kendilerini ve de birbirlerini hiçe sayarak ileriye atılanlar. Hedef Gaga! İleri! El kol tekme darbesi yiyenler, düşenler, ezilenler, yere çakılıp burnundan olanlar. Ama feda olsun Lady’ye. Giden burun olsun, gözler duruyor ya yeterli onu görmek için. Ya derinden gelen inleme seslerine ne dersiniz? O nasıl bir inleyiş, nasıl bir acı çekiş? Zincire vurulmuş da zincir darbeleriyle inleyişe geçmiş eski zaman köleleri gibi. masız ticari dünyası. Bastırılmışlıklar, dışavurulamamışlıklar, eksik bırakılmışlıklar üzerinden iş yapıyor. İnsanın yoksulluğunu, yoksun bırakılmışlıklarını alıp kendi sentetik dünyasında muhteşem sömürü silahlarına dönüştürerek doğrultuyor hedefe. İ Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV sıl amaç maddi kazanç Lady Gaga olayı da bu açıdan değerlendirilmeli. Günlerdir medyada tartışılageldiği gibi sorun bence ne din ve inanç düşmanlığı ne de yerel değerlerin erozyona uğratılması çabası. Sonuç bunlar olabilir elbet. Birilerinin amaçları, hedefleri arasında toplumların ahlaki değerleriyle, yerel kültürel motifleriyle oynamak, onları aşındırarak kaotik bir ortam yaratma çabası da olabilir. Var da zaten. Ama asıl amaç bu aşındırmaların getireceği maddi kazanç. Diğer yandan kaos da yaratılmak isteniyor. Sistemleri ya da yerleşik yapıları yerinden oynatarak, karmaşa ve kaos ortamına sürüklemek, sonra da kaotik yapıya kendi istedikleri doğrultuda birtakım unsurları veya motifleri yerleştirmek de birilerinin işine gelebilir. Nitekim kitleler üzerinden kazancı sürekli hale getirmek için toplumsal ve kültürel yapıları sürekli olarak yeniden dizayn etmek gerekir. Kendi haline bırakıldığında toplumsal ve kültürel yapılar kendilerine özgü biçimlenmelere gidebilirler. Bu da onları dıştan dayatmalara karşı dirençli hale getirir. İşte bu tür direnç alanları ortaya çıkmasın, taşlar yerine oturmasın, kaos devam etsin ki birileri, parasal ve diğer güç alanlarını kontrol etmekte olan kesimler sistemleri kendi güç merkezlerine çeper yapabilsinler. Dolayısıyla da sorun Lady Gaga değil, onunla ve diğer pop kültür aktivistleriyle sembolize edilen popüler kültürün ticari kazanç dünyası ve de onun arkasındaki politik ve ekonomik güçlerdir. A erede hata yapmışız Ne oluyor bu çocuklara? O içten, ta derinlerden gelen inlemeler hangi birikmiş acıların dışavurumu acaba? Biz ne yapmışız bu çocuklara? Nerede hata yapmışız? Lady Gaga’nın başarıp da bizim yapamadığımız nedir? Bu ve benzeri soruların tek olmasa da ilk akla gelen yanıtı: Popüler kültürün büyüleyici dünyası. Değer kaygısı yoktur popüler kültürde. Merkezi yere parayı koymuştur çünkü. İnsanlığa dair her şey, bütün değer N ler, insanın ruh ve duygu dünyasına ait her tür arzu, gereksinim, dürtü, yaşamdaki beklentileri, hedefleri vb. her şey, ama her şey popüler kültürün ticari arenasında araçsallaştırılmaya mahkumdur. İnsandan alınan hammadde popüler kültürün seri ve ticari üretim ortamında işlenerek yaldızlı ambalajlarda onun tüketimine sunulur. Yaldızlı ambalajların parıltısıyla gözler öylesine kamaşır ki ambalajın içerisindeki ürünün patentinin aslında kendilerine ait olduğunu anlayamazlar bile. Aslında kendi mutsuzluklarının, gerçekleşti remediklerinin, yetersiz kalışlarının, doyumsuzluklarının, eksik bırakılmışlıklarının vs. bu parıltılı ambalajlara sarmalanarak paketlenip kendilerine iade edildiğinin farkında bile değiller. Çünkü popüler kültürün yeniden üretim ortamında öylesine kurnazca, öylesine acımasızca işlenmiştir ki insanın özünü oluşturan her bir değer, her bir özellik, geri dönenin kendilerinden giden olduğunu bilemezler bir türlü. Bunun en son somut örneği de Lady Gaga’nın Türkiye’ye Devasa bir gençlik gelişi. Devasa bir gençlik kitlesi karşıladı onu. İnlemelerle, ağlamalarla, bağrışlarla, yerlere kapanışlarla. Her yaştan, her inançtan, her düşünüşten gençlerimiz tek vücut oldular Lady’nin huzurunda, dile ve dize geldiler bir anda. Popüler kültürün büyüleyesi dünyasında bir patlama anı yaşandı bir kez daha. Yüreklerde birikip tortu yapmış acılar, beyinlerde saklı kalmış düşünceler fırlayıp çıkıverdi bir anda, kurtulup tutukluluktan, kanatlanıverdiler özgürlüğe. İşte tam da bu noktada iş yapıyor popüler kültürün acı Türkiye Ateş Çemberi İçinde DAVER DARENDE Emekli DiplomatYazar V ahşetiyle dünyaya korku salan Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Suriye ve Irak’ta stratejik önemdeki yerleri denetimi altına alması bir anda Ortadoğu’da tüm dengeleri altüst etmiştir. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in 8 Eylül günü Türkiye’ye yaptığı ani ziyaret IŞİD tehdidine karşı oluşturulacak ortak politikalar açısından önem kazanırken, ABD Başkanı Obama’nın IŞİD’e yönelik “doğrudan askeri eylemi” içeren, Suriye’yi de vurmayı amaçlayan yeni stratejisi ile ortaya çıkan gelişmeler Türkiye’nin çok zor bir durumda kalmasına neden olmuştur. ABD, Musul’daki 49 rehine nedeniyle Türkiye’nin özel durumunu anlayışla karşıladığını açıklamakla beraber, IŞİD’le mücadele için kurulması öngörülen “çekirdek koalisyon”a Türkiye’nin de destek vermesini ısrarla istemektedir. Türkiye’nin “çekirdek koalisyon”a nasıl destek vereceği konusunda henüz net bir karar almadığı anlaşılmaktadır. Ancak olası ABD hava operasyonuna Adana’daki İncirlik Üssü’nün kullanımına izin verilmesi sakıncalar yaratacak, Türkiye’nin hedef ülke konumuna gelmesine yol açacaktır. Bölgemizde oyun içinde oyun oynanmaktadır. Etnik, dinsel ve mezhepsel çatışmalar doruk noktasına ulaşmıştır. Türkiye, ateş çemberi içinde, tüm radikal dinci unsurları bünyesinde toplayan IŞİD terör örgütüyle karşı karşıyadır. Ülkemiz, ulusal çıkarlarıyla asla bağdaşmayan son derece tehlikeli bir yola doğru sürüklenmektedir. Türkiye, bölgede çarpışan gruplara taraf olmadan daha dikkatli bir politika izleyebilirdi. Ne yazık ki yakın geçmişte dış politikada yapılan yanlışlar bizi bu günlere getirdi. Türkiye, son yıllarda uluslararası alanda sürdürdüğü ilişkilerde karşılığını almadan, ödünler veren, baskı ve dayatmalara açık olduğunu ilan eden bir ülke konumuna getirilmiştir. stanbul birkaç yüzyıl öncesinde tüm dünya kentlerinin kraliçesiydi. Londra kişiliğini çok sonra kazandı. Başkent Vaşington 19’uncu yüzyılın başında bile bir çamur deryasıydı. Büyük Petro kendi adını taşıyacak kentte iki odalı gecekondusunu kıyıya henüz kondurmuştu. Mekke ve Medine gibi kentler ortaçağın alışılmış yerleşmelerinden öte değildi. İstanbul’un Ayasofya ve Süleymaniye Camii gibi geçmişindeki ululuğu bir yana, yeni havaalanına da göklerin fethini gereği gibi değerlendirmiş olan Atatürk’ün adı haklı olarak verildi. Onun seçip görevlendirdiği Sabiha Gökçen de dünya tarihinin ilk kadın savaş pilotudur. Bu hakkaniyet bir yana, tarihin en başarılı, en önder yetenekli ve en çağdaş devlet adamının küresel çaptaki adı bir havalimanına sığmayacak ölçüde büyüktür. Hem de çok büyüktür, ama o ad bir yere verildi mi, oradan ne kaldırılır ne de etkisizliğe itilir. Fiilen kaldırılacağına ilişkin yaygın bir yorum var. Bu doğruysa (umalım ki yanlıştır) şunları anımsatmak ve karşı çıkmak boynumuzun borcudur. Eşsiz Atatürk, Asya, Afrika ve Latin Amerika anakaraları halklarının yapamadıklarını, bizler için hem savaşta hem diplomaside başarmış, işgalci Yunanla ardındaki büyük devletleri darmadağın etmişti. Sakarya zaferinden sonra sömürge Bengal’in dev ozanı Nazrul İslam’ın “Kemal Paşamız” adlı kitap uzunluğundaki destansı şiirine ilişkin yazıyı 1953’te ilk kez ben yayımlamıştım. O konuda Dakka’da yaptığım konuşmaya Bangladeş Cumhurbaşkanı ve Başbakanı da gelmişlerdi. Oranın başkenti ile havaalanı arasındaki uzun Mustafa Kemal Atatürk Caddesi’ni Süleyman Demirel açarken ben de oradaydım. Hindistan’da da, Pakistan’da da M. Kemal Atatürk caddeleri var. İstanbul havaalanından 5 bin kilometre uzağa gidin, oralardaki koca anakaralarda binlerce Mustafa Kemal adında kişi yaşıyor. Bunlaru Tarihin en başarılı, dan Keşmir’de Sağlık Eğitimi en önder yetenekli ve en Bakanı “Mus çağdaş devlet adamının tafa Kemal küresel çaptaki adı Paşa” ile odabir havalimanına sında konuş tum. 10 Ka sığmayacak ölçüde sım 1938’de büyüktür. Hem de doğmuş, Türçok büyüktür, ama o kiye’deki köad bir yere verildi mi, tü haberi işiten babası Keşmir oradan ne kaldırılır ne Birinci Bakade etkisizliğe itilir. Fiilen nı Ş. Abdul kaldırılacağına ilişkin lah ona hemen bu adı vermiş yaygın bir yorum var. ti “Paşa”sıyla Bu doğruysa (umalım birlikte. ki yanlıştır) şunları Başarı, iyi niyet ve alçakgö anımsatmak ve karşı nüllülükte ben çıkmak boynumuzun zeri olmayan yüborcudur. ce Atatürk tüm yaptıklarıyla Gandhi, Nehru, Nasır, Burgiba, Kenyatta ve benzerleri gibi devlet kurucularını etkilemişti. Tümüne umut vermiş simgeydi. Cezayir halkı Fransız sömürgeciliğine karşı savaşırken şimdiki başkentin dar Kazbah sokaklarındaki yerli evlerinde onun resimlerinin asıldığını Afrika’da öğrenmiştim. Delikanlılığında bir arslanla silahsız boğuşup onu öldüren, sonra da Kenya’yı kuran Kenyatta, basın toplantısında Atatürk’ü örnek aldığını söylemiş, bu hakkaniyetin altını oranın ünlü gazetesinde bastırdığım yazıda da çizmiştim. Atlantik ötesinde Küba’da Atatürk’ün koca büstünü büyükelçimizle birlikte gördük. Londra’da Mareşal Montgomery gibilerini yetiştirmiş olan (tek) Sanhurst kurmay okulunda Atatürk’ün Çanakkale’deki resmi duvarda asılı. Atatürk’ün görkemli heykeli Avustralya’da bile var. Şehit düşen Azakların analarına hitap eden sözleri orada kabartmalar olarak duvarlara kazılmış. 1915’te Çanakkale’ye doğru hareket eden 30 bin askerli 40 Britanya savaş gemisinin yola çıktığı Albani Limanı’nın adı şimdi ne biliyor musunuz? “Atatürk Girişi”! Lütfen ciddi olalım. Atatürk’ün adı, seçkin varlığı, yaratıcı kişiliği, benzersiz başarıları, dünyaya yayılmış simgesi ve kaynak adamlığı ortadan kaldırılamaz. Hiçbiri Atatürkçülükle çelişmeyen birtakım çalışmalarımdan ötürü, çoğu yurtdışından, (sanırım 18) ödül aldım. Bizlerin (hepimizin) en büyük ödülü Atatürk’le aynı ulusa doğmuş olmaktır. Özgürlüğünü ülkemize kazandırdığı kentte adını hele havalimanından silmeyi ya da etkisizleştirmeyi düşünmek bile aymazlıktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle