22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL 2014 PAZARTESİ 6 HABERLER Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın isteğiyle Bayraktar, arsa pazarlığı için devreye girmiş TÜRGEV için arsa pazarlığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde bulunduğu TÜRGEV’e arsa bağışladığı iddialarına yanıt olarak “verenin anasını, alanın anasını, verdi diye söyleyenin anasını” diyen işadamı Ali Ağaoğlu “meğerse dönemin bakanına” sövmüş. Halktan ve Meclis’ten gizlenen fezlekelerde yer alan yasal dinleme kaydı, Ağaoğlu’nun TÜRGEV’e arazi vermek için söz verdiğini ve arsa işini bizzat Erdoğan’ın “takip ettiğini” ortaya koyuyor. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın isteğiyle Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ağaoğlu’na ait bir arsanın TÜRGEV’e devredilmesi için çalışıyor. Bir nevi Erdoğan Bayraktar’ın Ağaoğlu itirafı da sayılabilecek telefon görüşmesi, 17 Aralık 2013’teki yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sadece 7 gün önce, 10 Aralık 2013’te gerçekleşmiş. Ataşehir’deki arazi mi? Ağaoğlu, TÜRGEV’e arsa bağışladığı iddialarına “verenin, alanın, verdi diyenin anasını...” şeklinde yanıt vermişti. Bizzat Ali Ağaoğlu’nun isminin geçtiği kayıtta Başbakan Erdoğan’a söz verilen araziyle ilgili yer adı geçmiyor. Ancak bu önemli görüşmeden yani 10 Aralık’tan sadece 11 gün önce yapılan bir başka görüşme, arazinin Ataşehir’deki o meşhur arsa olduğunu gösteriyor. Tarih: 29 Kasım 2013... Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar, bu kez TOKİ İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Ali Seydi Karaoğlu ile görüşüyor. Erdoğan Bayraktar: Ya neyse, ya bu bizim şeydeki Ataşehir’deki TÜRGEV’in işi var ya… Ali Seydi Karaoğlu: Evet sayın bakanım. E.B: Onu bir halledelim, onu nedir, sende değil o iş şimdi şu anda. A.K: Bende efendim bende, şimdi ben öyle plan tadilatına yönelik kurum görüşlerini yazdım. E.B: Onları ver bana işte onları ver de yarın ben Başbakan’a arz edeyim. Onları bana sordu onu şimdi orayı bitirmediniz diye. A.K: He tamam. E.B: Sen bana onu e sabahleyin ben, 12.30’da şeyden gideceğiz biz Yeşilköy’den gideceğiz. A.K: Tamam efendim. E.B: Onu bir güzel bilgi notunu yap da öyle krokisini planını mılanını arkasına sabahleyin hazırlattır da birine erken. A.K: Tamam, oldu bilin bakanım. E.B: Ben biraz erken gelirim, olmazsa şeyde buluşuruz havaalanında, bana verirsin onu. Çözüm Sürecine Gözü Kapalı Destek Siz çözüm sürecinin neler üzerinde dolaştığı, çözümdeki alışverişin içeriği konusunda herhangi bir bilgi sahibi misiniz? Tamam, hükümet durmadan yol haritaları açıklıyor da, bu haritaların arkasında ne var, bilen var mı? Gelin bu sürecin anatomisini ve gözü kapalı destek isteyenlerin niyetlerini anlamaya çalışalım... Kılıçdaroğlu ’nun CHP Olağanüstü Kurultayı’nda tekrarladığı “Avrupa Birliği Yerel Yönetim Şartı’nı kabul edeceğiz, ona konan çekinceleri kaldıracağız..” sözleri üzerine, RTE’nin Kürt yandaşlarından biri, “Oooo CHP hep geride kalıyor, Çözüm Süreci’nde alınan yola bakılacak olursa, bu yerel yönetim şartı çoktaaan aşıldı, CHP’nin çok daha ileri şeyler söylemesi gerekir ki, Kürtler kulak kabartsın..” anlamında konuştu... Yani, AKP bir veriyorsa CHP iki, hatta üç vermeli... Şimdi Kılıçdaroğlu’nun tanıtım faaliyetinden sorumlu yardımcılığına getirilen Bekaroğlu da (yeni görevi hayırlı olsun, başarılar dilerim), CHP’nin çözüm sürecinde çok ileri adımlar atmasını istiyor. TV’lerde açık oturumlarda CHP’li yetkililer sıkıştırılıyor: Çözüm sürecine niye katılmıyorsunuz? Tamam katılsın da, nedir o? Tamam ateşkesin sürmesi çok çok iyi de, sonrasında ne olacak? Hükümet yetkilileri 2015’te çözüm tamam diye demeç veriyor.. Şunu bir de biz öğrensek! İnanırsak, ne güzel, sanki bugün nasılsa öyle olacak ve yaşayacak Türkiye... Değişiklik yok.. öyle mi? Öcalan ise “yeni hükümetin hiçbir mazerete sığınmadan anlamlı ve derinlikli müzakereleri başlatacak ilke ve mekanizmaları bir an önce hayata geçirmesi gerektiğini” söylüyor... Hımmm.. demek ki ilke ve mekanizmalar belirlenmiş değil, anlamlı ve derin müzakereler yerine yüzeysel şeylerle eğleniyorlar... HDP heyetine de son olarak şöyle demiş: “Çeşitli sıkıntı, engelleme, provokasyon, ağırdan alma ve tek yanlı dayatmalara rağmen yürüttüğümüz diyalog süreci yeni bir format altında ve yakın dönemde önemli bir pratikleşme aşamasına geldi, bu safha sadece ülkemizin değil, bölgemizin kaderini de belirleyecek, özellikle hükümetin bu ciddiyetle meseleye yaklaşması ve hız kazandırması hayati bir önemdedir.” Hükümet çözdük tamam, çözülüyor, havasını pompalıyor. Öcalan ise adeta uyutuluyorum burada anlamına gelecek demeçler veriyor ve hükümeti ciddi yaklaşıma davet ediyor… Gerisi lafügüzaf... Peki alınan muazzam mesafeler olduğu söyleniyordu, nerelere gidildi? Yoksa herkes yerinde mi sayıyor?! Durum öyle gibi… HHH Büyük bilinmezlikler, uyutmalar, umutlar, görüşmeler, devasa laflar arasında geçen bir süreçle karşı karşıyayız.. AKP bir şeyler vereceğini söylüyor Öcalan’a da, tabii ne vereceği büyük bir sır... Bir alışveriş yapılıyor olsa bile, Öcalan bile bunu ciddiye alamıyor, içerik İmralıHükümetMİT Müsteşarı arasında gizli tutuluyor. Öcalan tembihli; konuşma, açıklama bir şey, bizi zor durumda bırakma diye... İmralı’da Öcalan’ın verdiği demeçlerden bazı çıkarsamalar yapmaya, alver’in neler üzerinde döndüğünü anlamaya çalışıyoruz.. Mesela dünkü yazımda belirttiğim: “Siyasi özerklik yetmez, mali özerklik de istiyoruz” şeklindeki Kışanak’ın sözleri bir ipucu mu? Pek çok kişi, neden çözüm sürecine katılmıyorsunuz diye sopalıyor CHP ve diğerlerini.. Çözüm sürecinden artık geri dönülemez diyenler gırla... CHP dışında kalırsa, kaybedecek ebedi olarak diyorlar! Bilmedikleri bir süreci neden gözü kapalı destekliyorlar? Çünkü çözüm süreci önemli değil, sonuçlanması önemli.. Nasıl sonuçlanmalı? Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın.. Hepsi kabulleri... Bir engelleri yok, bir çizgileri ve dur’ları da yok. En uç çözüm, diyelim mi Güneydoğu’da bir PKK devleti kurulması.. Kabulleri.. Yoo hiç abartmıyorum... Özerklik, federasyon, zaten kabulleri ve istekleri... En açık sözlüsü Hasan Cemal, Filistinlilerin devlet kurma hakkı var da Kürtlerin neden yok diye soruyor. Diğerleri açık tutum almıyorlar veya alamıyorlar... Şimdi işin bu boyutta çözülmesi için CHP’nin süreç içine çekilmesi gerekir.. Çünkü, AKP’ye yazık yahu, adamlar bu noktaya kadar getirdiler, şimdi okkanın altına onlar mı gidecek.. Onların yanına bir günah keçisi gerek.. Hatta halkın tepkisinin neler olacağının hiç bilinmediği bu süreçte, CHP’nin bu yükün altında yok olup gitmesi ile bir taşla iki kuş da vurulmuş olur... Bu kadar önemli bir konuda Meclis’i ve milleti tamamen saf dışı bırakan bir çözümün ne çözümü olacağını bilemeyeceğiz... Ama hissettiğim, CHP üzerinden birtakım numaraların çevrileceği... AKP’nin şiddetle buna ihtiyacı var... Kim bu İsmail Karaosmanoğlu? Ali Ağaoğlu’yla ilgili kaydın başında geçen ve merak uyandıran bir isim de İsmail Karaosmanoğlu. Karaosmanoğlu tanıdık bir ismin oğlu. AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun oğlu olan İsmail Karaosmanoğlu, bir dönem AKP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı da yapmış. ‘Ağaoğlu’nun arsa işini Bilal’le konuşayım’ Ağaoğlu’nun geçen günlerde basına yansıyan açıklamalarının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında hazırlanan fezlekede yer alan ve Adalet Bakanlığı’na gönderilen yasal dinleme kaydının önemi daha da arttı. Tarih: 10 Aralık 2013. Saat: 12.00… Telefonun bir ucunda Bakan Bayraktar, diğer ucunda Emlak Konut GYO Başkanı Murat Kurum var. İki isim soruşturma kapsamında dinlemeye takılıyor. İşte savcılık fezlekesine giren o konuşmanın tam metni: Murat Kurum: Buyurun Bakanım. Erdoğan Bayraktar: Murat hayırlı günler bu şeyi planları buraya email mi attın ne yaptın geldi de şimdi burada bu 3382/2 parseldeki 14 bin metrekare yerin 3 bin 500 metresi Emlak Konut’un gibi gözüküyor öyle mi? M.K: Hemen açıyorum buradan maili şeyi biz. E.B: Bu şeyi. M.K: 3500 evet evet evet toplam 9348 metre bizim hisse hisseli bunlar bakanım. E.B: Ha bu şeyin yerleri bunlar bunu bizim TÜRGEV’e TÜRGEV’e şey yapacağın yer. M.K: Evet evet evet. E.B: Ha bu İsmail ile ilgisi yok bu işin ya dün gelen İsmail Karaosmanoğlu’yla ilgisi yok. M.K: İsmail Karaosmanoğlu’nun dediği yeri buldum bakanım o şöyle bizim normal devlet kreşi var bir tane. E.B: He. M.K: Mülkiyeti bizde kalmış 6 milyon 900 bin lira değeri var ama devlet yeri yani onu diyor. E.B: Kamu alanı yani. M.K: Kamu alanı evet dok parseli yani onu hani bizim ona o şekilde vermemiz zaten hani kamulaştırılacak parsel gözüküyor. E.B: Özel sektör yeri mi? M.K: Yok bakanım kamulaştırılacak alan yani KOP parseli. E.B: Yani devletin sizden onu alması lazım öyle mi. M.K: Evet evet kamulaştırması gerekiyor ya da biz vereceğiz. E.B: Verebilirsin sen onu kamuya. M.K: Kamuya verebilirim bağ yani derim ki kreş yapılmak üzere Milli Eğitime bağış yapabiliriz o ordan alabiliyorsa alsın bakanım yani. E.B: Tamam sen şimdi burada 9348 metrekare yerleri şeye vereceksin TÜRGEV’e bunların şeyini yapıp. M.K: Evet. E.B: Nedir o Aliseydi organize edecek bunların planını biz yapacağız ta..dıktan sonra biz burada 18 uygulaması yapacağız. M.K: Evet. E.B.: Sen Ağaoğlu ile konuş o zaman. M.K: Tamam. E.B: Ağaoğlu ile konuş ona göre hepsini organize edelim de bunu bir an evvel başlayalım çünkü Başbakan tavsi şey yapıyor takip edip duruyor sorup duruyor. M.K: İyi... E.B: Güzel bir plan yapalım buraya sen burayı şey yap kaç paraya ver.. konuşayım o zaman şeyle Bilal’le. M.K: Tamam. E.B: Biz kime alacağız bunu TÜRGEV’e mi alacağız yoksa oradaki şirkete mi alacağız diye ondan ben şey yaparım ondan sonra ben seni gene ararım. M.K: Tamam tamam bakanım biz o işlemi başlatıp bitirirsek ondan sonra Ağaoğlu’nunki de biter öyle öyle bittikten sonra yapmak lazım şeyi de. E.B: Sen Ağaoğlu ile konuş bu arada. M.K: Tamam tamam bakanım… E.B: Konuş de ki burayı söz vermişsin de onu biz senden alacağız de yani sen bunu şey Bilal’le falan kendin konuşmadın o zaman ben konuşacağım. M.K: Tamam bakanım ben sizden haber bekliyorum ben kimseyle bir Ağaoğlu ile konuşacağım. E.B: İyi tamam peki Ağaoğlu ile konuş hadi iyi günler. M.K: Sağolun bakanım… Ali’ye zorla bağış tarifesi ‘Bir milyon devlete, bir milyon vakfa’ uBayraktar hakkında hazırlanan fezlekede iktidarın işadamlarını bağışa zorladığı belgelendi. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında hazırlanan fezlekede yer alan ve Adalet Bakanlığı’na gönderilen yasal dinleme kayıtları, “iktidarın işadamlarını bağışa zorladığını” belgeliyor. Bağış miktarı devletin alacağı resmi harç parasına endekslenmiş. İşadamından 1 milyon TL harç parası alınacaksa, aynı miktardaki paranın da işadamı tarafından yönlendirildiği vakfa yatırılması gerekiyor. 17 Aralık sabahı gözaltına alınan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman’la görüşen Bayraktar’ın, “Bir milyon devlete yatırsın, bir milyon vakfa yatırsın” sözleri dinlemeye takılıyor. Görüşmeden bağış olayının “rutin” bir olay olduğu anlaşılıyor. Tarih: 31 Temmuz 2013... Saat: 17.50... Konuşma süresi 1 dakika 19 saniye sürer. Telefonun bir ucunda Bakan Bayraktar, diğer ucunda bürokrat Kahraman bulunuyor. Mehmet Ali Kahraman: Bakanım buyrun. Erdoğan Bayraktar: Mehmet Ali, bu Bahçeşehir’in o planının onay vereceğin adam ne yatıracak? Gene harç mı verecek yoksa kentsel dönüşüme mi yatırım, öyle bir para yatıracak mı? M.A.K.: Evet bakanım ..siye bir harç var yaklaşık işte 1 milyona yakın bir harç tutuyor. E.B.: Eee eee M.A.K.: E onu biz zaten, kendisiyle de beraberiz, Ali Bey’le de beraberiz, size de saygıları var bakanım. E.B.: He tamam, başka onun harici yatacak mı? M.A.K.: Onun haricinde başka bir şey yok. E.B.: He tamam o zaman, onu yatırsın sadece öyle mi, bir de onu bağı mağış bir yere alacan mı? M.A.K.: E yani belki vakıf düşünebiliriz bakanım. E.B.: İlk önce vakfa yatırsın. M.A.K.: Evet evet. E.B.: Resmen makbuzlu yatırsın 2 milyon lira. M.A.K.: Tamam, tamam tamam. E.B.: Hepsi hepsi 2 milyon yatırsın. başka alma ondan bir şey. M.A.K.: Tamam bakanım, tamam. E.B.: 1 milyon da devlete yatırsın, şeye e şey döner sermayeye mi, yatacak kentsel dönüşüme mi? M.A.K.: Evet evet, döner sermayeye döner sermayeye.. E.B.: Tamam, 1 milyon oraya yatırsın, 1 milyon da vakfa yatırttır ona. M.A.K.: Tamam bakanım. E.B.: Tamam, hangi vakfa yatırtıyorsan yatırt. M.A.K.: Tamam, tamam tamam oldu, tamam. E.B.: Resmen yatırsın. M.A.K.: Tabii tabii bakanım, tamam. E.B.: Makbuzlu peki? M.A.K.: Tamam. E.B.: 1, 12 hepsi, hepsi 2. Bu görüşmeden yaklaşık bir dakika sonra ikili bir kez daha görüşür. Görüşmeden Ali isimli işadamının daha önceden yönlendirildiği vakfa 1 milyon TL yatırdığı için başkaca bir vakfa yönlendirilmek istediği anlaşılıyor. Bu kez konuşma yalnızca 33 saniye sürüyor. Aynen aktarıyoruz: Mehmet Ali Kahraman: Bakanım buyrun. Erdoğan Bayraktar: Şimdi o vatandaş bir gene başka bi yere 1 yatırmış. M.A.K.: Evet E.B.: 1 yatırmış, 1 daha aynı şekilde daha değişik bir yere yatırması gerekiyormuş. M.A.K.: Hı evet. E.B.: Yani ona göre, yani sen şimdi ona resen makbuzla 11 2 yatıracaksın. M.A.K.: Evet. E.B.: 1 yatmış 1 daha yatıracak, baş.. onu biliyor kendisi. M.A.K.: Tamam tamam bakanım. E.B.: ... ...cekler ona bilmiyorum yani. M.A.K.: Tamam tamam bakanım, tamam tamam. E.B.: Peki. M.A.K.: Tamam tamam. Bayraktar, 17 Aralık’ta gözaltına alınan bürokratlarından Emlak Konut GYO Başkanı Murat Kurum’a, “Ağaoğlu ile konuş, ona göre hepsini organize edelim de bunu bir an evvel başlayalım, çünkü Başbakan şey yapıyor takip edip duruyor, sorup duruyor. Konuşayım o zaman şey Bilal’le. Biz kime alacağız bunu TÜRGEV’e mi alacağız yoksa oradaki şirkete mi alacağız diye ondan ben şey yaparım ondan sonra ben seni gene ararım. Sen Ağaoğlu ile konuş bu arada. Konuş de ki burayı söz vermişsin de onu biz senden alacağız de yani sen bunu şey Bilal’le falan kendin konuşmadın o zaman ben konuşacağım” diyor. 10 Aralık 2013 günü yapılan bu itiraf gibi konuşma, Ağaoğlu’nun geçen günlerde söylediği sözleri daha da anlamlı kılıyor. Konuşmadan Ağaoğlu’nun TÜRGEV’e arazi için söz verdiği ve bu sözü bizzat dönemin Başbakanı Erdoğan’ın takip ettiği anlaşılıyor. 17 Aralık’ta gözaltına alınan isimlerden Ağaoğlu’nun geçen günlerdeki sözlerinden anlaşılıyor ki, ya “arsa Bayraktar’ın konuşmasında geçtiği gibi TÜRGEV üzerine değil başka bir şirket üzerine yapılmış” ya da “arsanın devri 17 Aralık operasyonu nedeniyle bir süreliğine ertelenmiş”... ‘Başbakan takıp ediyor’ Öcalan umutsuz gibi konuşuyor l Tapelerdeki anlatım bozuklukları ve imla hataları düzeltilmemiştir. ‘Nasıl çözülürse çözülsün’cüler ‘Baş.. onu biliyor kendisi’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle