07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EYLÜL 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER BAŞBAKAN DAVUTOĞLU 7 IŞİD’in rehin aldığı 49 kişinin ailelerinin kaygılı bekleyişi sürüyor Dışişleri yalnız bıraktı ÖZLEM GÜVEMLİ ÇANAKKALE 3 aydır IŞİD’in elinde rehin tutulan Musul Konsolosluğu’ndaki 49 kişinin yakınları tedirgin. IŞİD’e karşı operasyon kararının alınmasıyla birlikte tedirginlikleri ikiye katlandı, çünkü şimdi yakınları için tek tehdit IŞİD değil. Aileler, rehin olan yakınlarının operasyon sırasında hedef olabilecekleri endişesi taşıyorlar. Rehin alındığında 11 aylık olan ve ilk yaşına bomba sesleri arasında giren Kuzey Deniz’in dayısı Muammer Taşdelen, “Kötü ihtimaller bizi kaygılandırıyor. IŞİD dışında da bir sürü tehdit var orada... YPG’nin, Maliki’nin ya da ABD’nin saldırıları sırasında rehinelerin can kaybı yaşamayacağının garantisini kimse veremez. Elimiz kolumuz bağlı. Yapılan girişimlere güvendiğimden değil, yapacak bir şeyim olmadığı için umudum var” diye özetliyor ailelerin ruh halini. Taşdelen, aileler olarak en çok merak ettiklerinin de konsolosluğun baskından önce neden boşaltılmadığı konusu olduğunu belirtiyor. Perişan durumda olan aileler, bu süreçte çok yalnız bırakıldıklarını söylüyorlar. u 11 Haziran’dan beri rehin olan 49 kişinin ailelerinin her şeyden habersiz kaygılı bekleyişi sürüyor. Ailelerin tek haber kaynağı medya. En son çıkan ve daha sonra yalanlanan rehinelerin öldürüldüğü iddiası sonrasında bile kendilerini arayan soran olmamış. Bakanlık üç ayda sadece iki kez ailelerle toplantı yapmış ve hiçbirinde yakınları ile ilgili somut bir bilgi verilmemiş. Tutarsızlıklar ülkesi ‘Susulması gereken zamanlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Davutoğlu, dün akşam Kanal 24’ün Türk rehinelerle ilgili sorusu üzerİne ABD’li gazetecilerin kaçırılmasını anımsatarak, “ABD’li rehinelerin arkadaşları ve ABD kamuoyu bunu gündeme dahi getirmedi, hükümeti bu konuda açıklama yapmak zorunda bırakmadı. Bunu kendilerine de söyledim basın özgürlüğü veya eleştiri haktır ama bunun da özel hususları vardır. Amerikalı rehineler neredeyse 2 yıldır oradalar. Onlar gazeteci. Onların gazeteci arkadaşları onların orada olduğunu yazmadı. Bunu gündeme getirmediler. Bunun için sert tartışmalar yaşanmadı. Yönetimi açıklama yapmaya zorlamadılar. 2 vefata rağmen zorlamıyorlar” dedi. Herkesin konuşması gereken zamanlar olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Herkesin bir insan canı için susması gereken zamanlar vardır. 3 aydır bizi her gün açıklama yapmaya zorluyorlar. Hâlâ bir eski bir diplomat, sorumsuzca bunu dile getiriyor. Ve istiyor ki bunun karşılığında bizim rehinelerimiz zarar görsün. Bizim birinci önceliğimiz şu anda o canlarımızın ailelerine en kısa zamanda kavuşmasıdır. Beklediğimiz tek şey sorumluluk içerisinde davranılması. Bunun için insan olmak ve empati yapmak bunun için yeterli. Şimdi de sabırla beklememiz lazım. Bu zor durum başka ülkelerin başına da geldi” ifadelerini kullandı. Taşdelen, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başbakan olduğunda aklından geçenleri de şöyle anlatıyor: “Türkiye’de birtakım şeyler ödüllendiriliyor. 49 vatandaşını rehin ver başbakan olursun, cumhurbaşkanı olursun. Ben anlayamıyorum. Tutarsızlıklar ülkesinde yaşıyoruz. Kara mizah gibi her şey. Çözümsüz bir noktadayız. Duyduğumda inanamadım. 49 insanı rehin alınmış Davutoğlu, Konya’dan Twitter hesabından bayram kutlaması yapıyor. Adam bayram yapıyor, bizim gözümüz yolda elimizde telefon, TV ile yatıp kalkıyoruz. Başbakan olduğunda başımdan aşağı kaynar sular döküldü diyeceğim o da kesmiyor. İnsanın aklı almıyor, mümkün değil diyorsunuz.” konomik sıkıntı çekiyorlardı Eşi Hakan Yıldız ve artık bir yaşında olan oğlu Kuzey Deniz ile rehin olan Nermin Taşdelen Yıldız’ın ağabeyi Muammer Taşdelen, 3 aydır yaşadıklarını gazetemize anlattı. Kız kardeşinin 2.5 yıl önce evlenerek eşi ile birlikte İzmir’e yerleştiğini söyleyen Taşdelen, çocukları olduktan sonra ekonomik olarak sıkıntı çekmeye başladıklarını belirtiyor. Kardeşinin küçük yaşta çalışmaya başladığını, emekliliğe hak kazandığını ancak yaş engeline takıldığını ifade eden Taşdelen, “Eşi kargo firmasında sigortasız çalışıyordu. Epey sıkıntı yaşadılar. Eşinin başkonsolos ile uzaktan akrabalığı vardı. Şubat ayında konsolosluğa eleman arandığını öğrendiler. Musul, kardeşime emekliliğine kadar çalışacak olması ve çocuk okul çağına geldiğinde kendilerine bir gelecek kurmak için cazip geldi. Eşi konsoloslukta güvenlik elemanı, kardeşim hizmetli kadorosuna alındı” diyor. Muammer Taşdelen, bölge karışık olduğu için kardeşini gitmemeleri için uyarmış. Ancak Yıldız çifti “Konsolosluk binası bir çeşit kampus gibi, dışarı çıkılmıyor, bütün ihtiyaçları içeride karşılanabiliyor. Çocuk çok fazla problem yaratmayacak” denilerek ikna edildiler. Mayıs ayının başında işlemleri tamamlanan çift, çocukları ile birlikte 1 Haziran’da Musul’a gittiler. Nermin Yıldız ve ağabeyi Muammer Taşdelen her gün telefonla görüştü ve ilk bir hafta sorunsuz geçti. İlk kriz haberini 7 Haziran’da aldıklarını anlatan Taşdelen, “Kardeşim durumun karışık olduğunu, dışarıya çıkmadıkları için konsolosluğun güvenli olduğunu söyledi. 9’unda IŞİD’in saldırılarının olduğunu öğrendik. 9 Haziran gecesini saldırılar yoğunlaştığı için sığınakta geçirdiler. 10’una kadar düzenli olarak telefonda konuştuk. Biz de ‘durum çok kritik, dönün’ dedik. Konsolos Öztürk Yılmaz’ın Ankara’ya yazısını gönderdiğini gece tahliyenin gerçekleşebileceğini söyleyip ‘İstanbul’da bizi karşılayın’ dedi. Biz 10 Haziran’da gelecekler diye bekliyorduk ama 10’unda tahliye olmadı” diyor. Nermin Taşdelen Yılmaz, en son ablası ile 11 Haziran günü saat 11.30’da görüşüyor. Sesi oldukça tedirgin gelen Nermin, ablasına “Durum karışık, dışarı pek çıkmıyoruz. Hakan geldi galiba...” derken telefon kapanıyor ve bu konuşmadan dakikalar sonra IŞİD, konsolosluğu ele geçiriyor. Taşdelen olayı nasıl öğrendiğini ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Baskın 12.30 civarında medyaya yansıdı. Ben öğretmenim, okuldaydım. Arkadaşım televizyonda altyazıda görmüş. Ben olayı okuldan sonra 16.00 civarında öğrendim. Bizi kimse aramadı. Olayı medyadan öğrenince Dışişleri Bakanlığı’na ulaşmaya çalıştım. Telefon numarası bulmakta bile zorluk çektik. Henüz kriz masası oluşturulmamıştı. Sonunda ulaştık, bize ‘Durumu araştırıyoruz, size döneceğiz’ dediler. E kampanyası Muammer Taşdelen, Musul’da rehin alınan 49 kişi hakkında sorumluluğu, ihmali olanlar hakkında soruşturma açılması ve rehinelerin bir an önce Türkiye’ye dönmesi talebiyle bir imza kampanyası da başlattı. Kampanyaya destek olmak isteyenler “change. org/musul49” linkinden imza verebilirler. İmza FKE HEYETİ KUZEY IRAK’TA Otonomi istiyorlar Yurt Haberleri Servisi Almanya Ezidi Dernekleri Federasyonu (FKE) üyesi 8 kişilik heyet, Türkiye’deki çalışmalarının ardından Kuzey Irak’ta Ezidileri ziyaret etti. ANF’ye konuşan FKE Eşbaşkanı Ali Atalan, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde Ezidilerin büyük sıkıntılar yaşadıklarını söyledi. Atalan, “Yönetimin Ezidi göçmenlerine dönük siyaseti ve tutumu gerçekten anlaşılmaz ve kabul edilmez boyuttadır. Oradaki insanlar, dağlarda, köşe, bucakta kendi kaderlerine terk edilmiş. Çocuklar, ortalıkta yatıyor. Böylesi manzaralar hâkim. Bu insanın yüreğini parçalıyor. Ama Rojava’da ise o kadar olanaksızlıklara rağmen bir sistem çerçevesinde çalışmalar yürütülüyor” dedi. “Her şeye rağmen yüzümüz Şengal’e (Sincar) doğru olmalıdır” diyen Atalan, “Şengal savunulmalı ve özgürleştirilmelidir. Eskiden Şengal’de 600 bin civarında Ezidi yaşamaktaydı. Şu anda bu sayı 20 bin civarındadır. Kürdistan yönetimi, Ezidileri koruyamadı. Ezidiler soykırımdan geçirildi. Yüz binlercesi yollara düşüp yerlerinden oldular. YPG olmasaydı bu soykırım ve trajedi daha büyük olabilirdi. Ezidilerin isteği Şengal’in kurtuluşu için ortak mücadeledir. Bu kurtuluştan sonra biz Şengal’de Ezidiler için otonomi istiyoruz. İstenilen bu statü Kürt siyasi hareketleri tarafından güvence altına alınmalı. Bir protokol şimdiden imzalanmalı” dedi. Yıldız ailesinin mutlu günlerinden, Muammer Taşdelen’in kendi cep telefonuyla çektiği bir fotoğraf. Erdoğan ile görüşmek isterdim u süreçte Recep Tayyip Erdoğan’ın kendileri ile hiç görüşmediğine dikkat çeken Taşdelen, “Aslında görüşmek ve kendisine ‘neden tahliye etmediniz’ diye sormak isterdim. ‘İstihbaratımız güçlü, tüm Ortadoğu’da sözümüz geçiyor’ diye övünüyorlar. Bu kadar istihbaratınız ne yaptı IŞİD Musul’a girerken? Dicle kıyısında balık mı tutuyorlardı? O süreçte neden tahliye edilmedi? Bunun açıklamasını öğrenmek istiyorum. 49 rehineye bedel olarak biçilen neydi? İnsanlar göz göre göre teslim edilmezler. Ne güvencen var ki insanları geri çekmiyorsun? Bütün aileler olarak en çok merak ettiğimiz bu...” diyor. Fotoğraf: VEDAT ARIK B le bir durumda personelini hemen tahliye ederse itibarı kalmaz’ dedi. 49 personel rehin vermişsiniz şimdi itibar mı sağladınız? Bingazi, Basra, Trablus’u niye tahliye ettiniz o zaman? Bu işin sorumluları kimler, biz kimleri muhatap alacağız? Bizim en çok ağrımıza giden, bu işin sorumlusunun ortaya çıkmaması. Suç duyurusunda bulunduk dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında ama takipsizlik kararı çıktı. Üçüncü sorumuz da ne zaman gelecekler? Bugüne kadar hiç sormadık ama o kadar uzun süre geçti ki artık bunun yanıtını istiyoruz.” Yeni Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile hiç temasa geçmediklerini ifade eden Taşdelen, artık Dışişleri Bakanlığı’nı aramanın da bir mantığı kalmadığını düşünüyor. Çünkü 3 aydır hep aynı yanıtı alıyorlar: “En kısa zamanda gelecekler, konunun üzerinde hassasiyetle duruyoruz.” Aileler Dışişleri Bakanlığı’nda iki kez toplantı yapmış. Bu toplantılarda hiçbir bilgiye ulaşamamışlar. Taşdelen toplantılarda bakanlık yetkililerine “IŞİD sizin besleyip büyüttüğünüz çocuğunuz” eleştirisini yönelttiklerini ve karşılığında “Doğrudan ya da dolaylı bu örgütle bağlantımız yoktur” yanıtını aldıklarını söylüyor. Taşdelen bu yanıttan tatmin olmadıklarını vurgulayarak “Ama biz her gün yeni bir haber alıyoruz. Türkiye’de tedavi olan IŞİD militanı ya da örgüte katılanların haberleri geliyor. Militanlara Türkiye’den yapılan yardımları görüyoruz. ‘Desteğimiz yok’ açıklaması insanları çok fazla rahatlatmıyor” diyor. Bütün ailelerin çok tedirgin olduğunu söyleyen Taşdelen, “Karşımızda korkunç bir yapı var. Bize neden rehine yakınları açıklama yapmıyor diye eleştiri yöneltiliyor. Ne yapabiliriz ki? Yakınlarımızın güvenliği için sessiz kalıyoruz” diyor. “Biz her gün ölüp diriliyoruz” di yen Taşdelen’in Tekirdağ’da yaşayan 74 yaşındaki annesi yüksek tansiyon nedeniyle hastanede tedavi görüyor. Taşdelen “Allah’tan bu insanlar medyayı bizler gibi takip etmiyorlar. Haberleri görseler şimdiye kadar 50 defa can verirlerdi” diyor. Taşdelen, “49 rehine öldürüldü” haberinden sonra bile hiçbir yetkilinin kendilerini aramadığını vurguluyor. ‘Hassasiyetle duruyoruz’ SARIYILDIZ TBMM’YE TAŞIDI 10 Haziran’da döneceklerdi 3 AYDA MUSUL’A TÜNEL KAZARDIM akanlığın kurduğu kriz B merkezinin 17 Haziran’dan 25 Temmuz’a kadar hep aynı açıklamayı yayımladığını, bunu da toplantıda dile getirdiklerini aktaran Taşdelen, “Bize ‘Başka bir şey yok, ne yazalım’ dediler. 3 ay boyunca bir adım atılmaz mı? Ben Ankara’dan tünel açmaya başlasam 85 günde Musul’a ulaşırdım. ‘Adım atıyoruz ama size söyleyemiyoruz’ diyorlar. Tamam bana söyleme ama elinde sunabileceğin bir malzemen olsun. Sağdan soldan bir şeyler duyuyorum. Kimisi diyor rehineler Rakka’ya götürüldü, kimisi aşiretlere dağıtıldılar, kimisi Suriye’de bir bölgede tutuluyorlar diyor. Bana en azından nerede tutulduklarına dair bir bilgi ver. Ben de şu gün gelecekler diye tarih vermelerini beklemiyorum ama bana en azından sağlık durumları ve nerede tutulduklarını söylesinler. Dışişleri bize sadece ‘Sağlık durumlarında herhangi bir olumsuzluk yok’ açıklaması yapıyor. Sanki IŞİD her sabah rehinelere düzenli sağlık kontolünden geçiriyor. 3 aydır rehineler, ailelerinin sesine hasret, dış dünya ile temasları yok, hangi sağlık durumundan bahsediyorsunuz?” Kayıtlara ‘diğer’ diye geçildi Yurt Haberleri Servisi HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, sığınmacı Ezidilerin sorunlarını TBMM gündemine taşıdı. AFAD’ın kayıt sisteminde din ibaresinde sadece “Hıristiyan”, “Yahudi”, “İslam” ve “Diğer” tercihlerinin olduğu, bu nedenle Ezidilerin, din hanesine “Diğer” şeklinde kayıtlara geçirildiğini belirtti. Sarıyıldız, AFAD’dan sorumlu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Sarıyıldız, Kurtulmuş’a şu soruları yöneltti: “Suriye’den gelen Arap sığınmacılar için çadır kentler ve konteynırlar kuran Türkiye, neden aynı yaklaşımı Ezidilere karşı göstermemiştir? Türkiye’ye sığınan Ezidilerin sayısı nedir? AFAD’ın kayıt sisteminde din hanesine ‘Ezidi’ yerine ‘Diğer’ şeklinde kayıtlara geçirildiği yönündeki iddia doğru mudur? Bu iddia doğru ise neden din hanesine Ezidi yazılmamaktadır?’ Aileler neden sessiz? ASKERLER GEÇİŞE İZİN VERMİYOR 19.00 civarında bana döndüler ve ‘Durumun üzerinde hassasiyetle çalışıyoruz’ dediler. ‘Hassasiyetle çalışıyoruz’ sözünü aylardır duyuyorum. Hayatımızda en aşina olduğumuz cümle oldu. 4 aydır bu cümle ile yatıp kalkıyoruz. O gün bugündür bekliyoruz. Yaptığımız başka da bir şey yok.” Taşdelen ailesi 3 ay boyunca sadece bir kez, baskından 2 gün sonra 13 Haziran’da Nermin’den haber almış ve sadece yaşadıklarını öğrenebilmişler. Haber alınca biraz rahatladıklarını dile getiren Taşdelen, “Ama o günden sonra bize hiç bil Sorularımıza yanıt yok gi gelmedi. 26 Haziran’da Dışişleri Bakanlığı’ndan babamı aradılar. Naci Koru rehine yakınları ile görüşecek diye bilgi geldi. 27’sinde kalktım gittim Ankara’ya. Bizimle bilgi paylaşacaklarını düşündük. Ama bize hiçbir bilgi vermediler. ‘Nasılsınız, iyi misiniz’ demeye çağırmışlar. Bir sürü soru sorduk ama hiçbirine yanıt alamadık” diyor. Rehinelerin aileleri olarak 3 temel sorunun cevabını beklediklerini belirten Taşdelen, sorularını şöyle sıralıyor: “Niye tahliye edilmediler? Bülent Arınç açıklama yapıp ‘Devlet böy Önlemler artırıldı KİLİS (DHA) Kilis’in Elbeyli ilçesinin karşısında bulunan Suriye’nin Halep kentinin Azez ilçesine bağlı Rai bölgesinde yaşanan çatışmalar son günlerde şiddetlendi. Kilis’in karşısındaki Özgür Suriye Ordusu denetimindeki Azez ilçesi ile PYD hâkimiyetindeki Afrin ilçesi arasında bulunan El Rai bölgesi IŞİD güçlerinin kontrolünde bulunuyor. Son günlerde IŞİD kontrolündeki bölgede yaşanan ve Türkiye tarafından da görülen hareketliliğin artması üzerine sınır hattında önlemler artırıldı. Suriye’yi gören hâkim noktalarda zırhlı araçlarla önlem alınırken sınır hattında da devriye görevi artırıldı. Askerler, IŞİD kontrolünde olmayan bölgelerden Türkiye’ye gelmeye çalışan Suriyelilere izin vermiyor. Ancak askerlerin çabasına karşın onlarca Suriyeli sınırı kaçak olarak geçip Türkiye’ye gelmeye devam ediyor. Üç temel soru
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle