07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EYLÜL 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Yeni hak kazandırmak amacıyla yasaya konulan asgari ücretin iki katı maaş, madenciyi işsiz bıraktı Bu da ‘torba’ göçüğü OLCAY BÜYÜKTAŞ Madenci bir kez daha göçük altında kaldı. Bu kez grizu patladığı için ya da elektrik kontağından herhangi bir kaçak nedeniyle maden çöktüğü için değil, işçilere daha iyi hak sağlamak üzere çıkarılan torba yasa nedeniyle. Yine yerin 85 metre altında çalıştıktan sonra elleri ve yüzleri kömür karası içinde çıkan madencilerin kaderine işsizlik düştü. Zonguldak’ta torba yasa olarak bilinen İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un yürürlüğe girmesinin ardından 22 özel maden işletmecisi, saat 24.00 itibarıyla üretimi durdurdu. 4 bin 500 madencinin çalıştığı bu ocaklarda vardiya çıkışı işsiz kaldıklarını öğrenen işçiler hayal kırıklığına uğradı. Torba yasanın ilk mağduru maden işçileri oldu. Kentte faaliyet gösteren 22 özel kömür işletmecisi, sektöre ekonomik yükümlülük getireceği gerekçesiyle üretimi durdurma kararı aldı. Kentte ortak hareket eden 22 özel kömür işletmecisi 16.0024.00 vardiyasından çıkan işçilere üretime ara verdiklerini açıklayarak madene işçi sokmadı. İşveren söz konusu durumu “Bir işçi bir saat bile çalışsa, sonra kapatma kararı alsam, artık yeni yasa geçerli olacağı için kıdem tazminatları ikiye katlanacak, bizler küçük işletmeleriz, böyle bir durumu göze alamayız” diye açıklarken şirketlerin söz Zonguldak’ta 22 özel maden işletmesi maliyetleri yüzde 40 artacağı gerekçesiyle çalışmama kararı aldı. 4 bin 200 madenci tam da okulların açılacağı hafta işsiz kaldı. İşveren “Bizim Soma’daki maden gibi alım garantimiz yok. Emek yoğun iş, işçi maliyeti yüzde 40” derken gece yarısı işsiz kalan işçiler şaşkın, tedirgin. Ömürlerini madenlerde geçiren işçiye bir kez daha eve üzgün gitmek düştü. Neyse ki bu kez arkadaşları hayatlarını kaybettiği için değil, kendileri işsiz kaldığı için. l Yasayla işçilik maliyetlerinde yüzde 50’den fazla artış meydana geldi. 1074 lira olan işçilik maliyeti 2 bin 214 liraya, 2 bin 200 lira tutarındaki usta maliyeti de 3 bin 141 liraya çıkıyor. l İşçiye bu paraları kesinlikle ödemek isteriz. Devlete ödeyeceğimiz sigorta primini de vermek istiyoruz. Ancak şu anki kömür satış fiyatlarında bu mümkün değil. l Yasa, sanki tüm işletmelerin kömür satım garantisi varmış gibi düşünülmüş. l Ayrıca, gelen maliyet yalnız yeraltında çalışanlar için değil, madende çalışan tüm işçileri kapsıyor. Bugünden sonra kaçak ocaklara daha fazla rağbet olacağını savunan Demir’e göre, zaten denetim de yok; vergi, işçi primi yok. Kaçak kömür işletmelerinin yüzde 500 artacağına inanıyorum. Buna paralel olarak da iş kazaları çok fazla artacak. Çalışma konusunda da sendikaların, yasa koyucuyla anlaştığı belirtiliyor. Yasada günlük 6 saatten fazla yeraltında kalınmayacağına dair hüküm var ancak haftalık çalışma süresi değişmiyor. 6 saatlik çalışma ile işletmelerin günde dört vardiya çalışması gerekiyor. Bu da yeni maliyet yaratacağı için yapılan müzakerelerde işçilerin 6.5 saat çalışma ve cumartesi günü tatil yapması konusunda üstü örtük bir uzlaşıya varıldığı belirtiliyor. Benimki Kahraman Seninki Terörist Sözde insanlık, çok kanın aktığı, çok ağır insan haklarının katledildiği büyük dünya savaşları süreçlerini tarihte bırakmıştı.. Büyük devletlerin çıkarları adına dünya savaşlarının yaşandığı koşullar ortadan kalkmıştı. Ağırlıklı yoksul Güney dünyasında, yoksullukta en altta kalmamak için, çağın çok etkin veba mikrobu gibi işlev yapan ırklar, dinler, mezhepler, aşiretler her türden alt kimlikler üzerinden aynı bölgelerde yaşayan, aynı toprakları paylaşan, aynı ülkelerin vatandaşları arasında da öylesine çok yoğun savaşlar söz konusu ki... Zengin Kuzey dünyası doğrudan bu çatışmaların odağında. Yöneten, yönlendiren konumda.. Silah, para ağırlıklı zengin Kuzey dünyasından geliyor.. ABDRusya, BM, NATO.. kararlarda en çok adı geçen taraflar.. Ölenler, çatışanlar ağırlıklı yoksul Güney dünyasının insanları, çatışmaların ölen, öldüren tarafları.. Çatışmanın boyutlarına göre bir ülkenin ya da bir bölgenin insanlarını kapsayan iç savaşlar, bir zamanların dünya savaşlarındaki vahşetin, insan hakları ihlallerinin, ölümlerin üstünde kanlı, kuralsız, savaş hukukunun bile yok sayıldığı insanlık dışı vahşet örnekleri.. Emperyal sistemin ayakta kalması, çıkarlarının korunmasında işe yarayan, kuralsız düzenin kuralsız savaşları.. İdeolojilerin sonu gibi karşılanan tek kutuplu dünya düzenine geçiş sonrasında, bir yanda çokuluslu şirketlerin çıkarları adına güç odaklarını ellerinde tutan güçlü devletler ve örgütlenmeleri var. Diğer yanda dünya nüfusunun çoğunluğunun insanca yaşam koşullarından yararlanamadıkları, yoksullaşma, yoksunlaşma, hak kayıpları ile geriye püskürtülmeyle yüz yüze kaldıkları bölgeler, ülkelerde; ırklar, dinler, mezhepler, aşiretler.. Aklınıza gelebilecek ne kadar alt kimlik varsa onlar üzerinden birbirleriyle yok etmecesine savaştıkları, aslında birlikte yaşamaya da mahkum oldukları kuralsız savaşların geçerli olduğu topraklar var.. Bölünmeler, parçalanmalar ne savaşların noktalanmasını ne de insanca yaşayabilme olanaklarını getiriyor.. Çok daha yoksul, yoksun, dibe vurmuş olarak yeni ayrışma noktalarından yeni gerekçeli savaşlar çıkıyor.. Dünyanın çoğunluğunda geçerli bu kuralsız, acımasız savaşların bir tarafında devlet, diğer tarafında terörist adları hep geçse de değişmeyen bir başka gerçeklik haklılık, kimlik, insanca yaşam, demokrasi, özgürlükler adına yapılan bu kanlı, kuralsız savaşların terörist algılaması ile halkı devlet, taraf algılamasının çok kaypak değişken oluşu. Çıkar odaklarının bakış pencerelerinden diktatör, halklarına zulüm eden devletler ile hak arayan kahramanlar, kanlı terörist taraflarının yer değiştiriyor oluşu.. HHH Çeçenistan, Afganistan, Filistin... Rusya ittifakının çıkarlarına karşı savaşan, sol Filistin’e alternatif Hamas’ı çıkaran, radikal İslamcı örgütlerin kuruculuğunda ABD, CIA’nın, İngiliz, İsrail istihbarat örgütlerinin rolleri yadsınmıyor.. Günümüzde radikal siyasal İslamcı terör örgütlerinin kuralsız güçlenmeleri, sınır tanımaz vahşetleri ile atbaşı, doğrudan kurucuları ülkelere ters tepen silaha dönüştüklerini de.. ABD’nin travması 11 Eylülü’nün ardından, çağın, uygarlığın, emperyal kapitalizmin çıkarlarının, artık komünizm, ideolojiler yerine tehdidi olduğu, baş düşman ilan edilen; radikal İslamcı terörle kaynağında savaş bir on yılın üzerine çok daha vahim sonuçlar üretti. IrakAfganistan işgalleri, terörü beslediği varsayılan diktatörlüklerin yıkılması, söz konusu ülkelere demokrasinin getirilmesi ile birlikte kanlı terörün bitirilmesi amacına hizmet etmek şöyle dursun.. Aynı sülaleden türemiş her bölge, ülke koşullarına özgü yeni radikal İslamcı terör örgütlerinin daha donanımlı silahlar, daha vahşi yöntemlerle savaşarak güçlenmeleri sonucunu üretti.. İşgallerin yarattığı bataklıklar içinde milyonlarca sivil insanın can kaybı, ülke halklarının akıl almaz dibe vuruşlarıyla, iç savaşlar batağında kalmalarını üretti. İşin garabeti Afganistan, Irak, Pakistan, Suriye iç savaşlar batağından, doğrudan askeri işgallerden kaçış, sorunları uzaktan yöneterek çözmeye çalışma da Amerika, AB, Rusya merkez ülkelerin sorunlarını çözmede yetmedi.. Bataklıkta kalan ülkelerin giderek karmaşıklaşan, kanlanan ırklar, mezhepler eksenli radikal terör örgütlenmeleri kendi bölgelerini yakmakla kalmıyor, merkez ülkelere sadece ABD’nin 11 Eylülü gibi değil çok farklı sonuçları ile de uzanıyorlardı.. En yalını Irak’ın çok değerli petrol yataklarının, işgal sonrası çok daha etkin dünya tekellerinin elinde olması yetmiyor, kanlı petrolün çok pahalıya mal olması sonucunu ürettiğinden, zengin Kuzey dünyasının krizinde katkı oluşturuyordu... Suriye bataklığı IŞİD’in önlenemez güçlenişi, vahşetiyle işler çok daha boyutlu sarpa sarmış bulunuyor.. İnsanlığı giderek daha çok içine çeken bataklık, ikiyüzlü, çıkarlar eksenli “benim kahramanım, senin teröristin” politikalarının yürüyemeyeceği bir gelişmeyi üretiyor.. Erdoğan İktidarlarının görmek istemediği bu... Kaçak işler artar cülüğünü de yapan Zonguldak Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı (TSO) Salih Demir, maliyetler hakkında ayrıntılı bilgi vererek kendilerinin alım garantisi olmadığını hatırlattı. Konuya ilişkin bilgisine başvurduğumuz, işverenlerin yanı sıra gerek Genel Maden İşçileri Sendikası Başkanı Eyüp Alabaş ve bazı yetkililer gerekse Türkiye Maden İş yetkilileri, torba yasa ile gelen iyileştirmelerin işçilerin yararına olduğunu belirttikten sonra şu noktalara dikkat çekti: l Soma’dan sonra gündeme gelen rödovans sisteminde, tüm bu yöntemle çalışan şirketlerin alım garantisi olduğu sanılıyor. Oysa, Soma’daki Maliyet karşılanmalıydı hizmet alımıydı ancak asıl işi taşerona yaptıramayacakları için adına rödavans dendi. l Bu sistemle ihale ile alanda kömür çıkaran şirket belli bir kira karşılığı kömür çıkarıyor ve çıkardığı kömürü kendisi pazarlamak zorunda. l Buralar emek yoğun işletmeler olduğu için işçi maliyetleri, maliyet kalemleri arasında en yüksek kalem. l Torba yasa ilk hazırlandığında 10. maddesinde, yasa ile doğacak ek maliyetin Kamu İhale Kurumu teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile karşılanması söz konusu idi. Çünkü belli süreliğine belli bir bedelle anlaşma yapılıyor. Ancak sonra koşullar değişiyor. Gelen maliyet artışının mutlaka hesaplanması gerekir. Çalışma saatinde uzlaşı TÜSİAD ambargosu kalktı u Erdoğan, “Hangi yüzle bizimle işinizi göreceksiniz” diye hedef aldığı TÜSİAD’ın toplantısına katılacak. FIRAT KOZOK Soma’da bir mezarın başında ağlarken tanıdığımız o çocuk kararlı: Asla madene inmeyeceğim ERK ACARER ANKARA Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce “Eyy TÜSİAD, sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin, bizimle herhangi bir işini görmeye geleceksin?” sözleriyle hedef aldığı TÜSİAD’ın 18 Eylül’deki Yüksek İstişare Konseyi’ne (YİK) katılacak. Eski TÜSİAD’ın Başkanı Muharrem Yılmaz, 23 Ocak’ta genel kurulda hü kümete eleştirilerini sıralarken, “Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenle DEİK kapandı Ekonomi Servisi Resmi Gazete’de yayımlanan torba kanun dün 26 yıllık Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nu (DEİK) Ekonomi Bakanlığı’na bağladı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci pazartesi veya salı yayımlanacak yönetmelikle DEİK’in yeni yapısıyla faaliyete geçeceğini açıkladı. DEİK şu ana kadar eskiden bağlı olduğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği binasında kiracıydı. Kararın yayımlanmasıyla DEİK kapanmış oldu. TOBB da bunun üzerine DEİK çalışanlarının iş akitlerini feshetti. Başkanların başkan kalıp kalmayacağı, DEİK’in nasıl temsil edileceği gibi konular belirsiz. yici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka türlü cezalarla şirketlerinin üzerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir” demişti. Buna ertesi gün yanıt veren Erdoğan, “Kalkıp da TÜSİAD’ın başkanı küresel sermaye gelmez ifadesi kullanamaz. Bu vatana ihanettir. Sen küresel sermaye gelmez ifadesini kullanarak kendi hükümetini tehdit ediyorsun öyle mi? O zaman cevabını alacaksın” diye konuşmuştu. Erdoğan, derneğe ambargo uygulayacaklarını belirtirken, “Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin, bizimle bir işini görmeye geleceksin, hangi yüzle?” demişti. Tüm bu sürecin ardından TÜSİAD yeni başkanı Haluk Dinçer, 18 Eylül’deki YİK toplantısı için bir kez daha devletin zirvesinin kapısını çaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyeye olumlu yanıt verdiği ve toplantıya katılacağı belirtildi. Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından da kabul edilen TÜSİAD heyeti bir davetiye de Başbakan’a verdi. Davutoğlu’nun da toplantıya katılması bekleniyor. SOMA Soma’da kadınlar yıkayıp astıkları beyaz çamaşırları ipten asla temiz alamadıklarından şikâyet ediyorlar. Havadaki karbon monoksit ve kömür tozu sağlıklı bir uykuya da izin vermiyor. Burada yataktan yorgun kalkılıyor. Ancak merkezden uzaklaştıkça durum değişiyor, hava temizlenip, oksijen fazlalaşıyor. Bununla birlikte baki kalan tek şey yoksulluk oluyor. Kınık İzmir’e bağlı bir ilçe olmakla birlikte Soma’ya yakın. Beldede küçük çaplı tarımsal faaliyetler yapılsa da aileler geçimlerini genel olarak madencilikle sağlıyorlar. Burası 301 kişinin öldüğü faciada en fazla kaybı veren yer. 11 kişinin yaşamını yitirdiği Kınık’a bağlı Elmadere köyünden giriyoruz. Beklediğimiz kişi sonunda, tam 12 saat çalıştığı domates tarlasından dönüyor. Yorgun görünse de yüzü gülüyor. Türkiye onu Soma’daki maden faciasında bir mezarın başında ağlarken tanıdı. B.Y. dünyanın en hüzünlü ağlayıp en güzel gülmeyi başaran çocuklarından biri. Aynı zamanda artık bir sosyal medya fenomeni! Onunla konuşmadan önce, önemli bir hatayı düzeltmemiz gerekiyor. B.Y. madende babasını kaybetmedi. Gözyaşı döktükleri, iki amcası, iki eniştesi ve dayısıydı. Babası değil ama ailesinden tam beş kişi yitip gitti. Biz acıları anımsatmak istemesek de o konuşuyor: “Aklıma gelince çok üzülüyorum. Bazen gizli gizli ağlıyorum. Rüyamda görmek isterdim onları. Ama daha hiç görmedim.” çArşı’nın başına bir şey gelmesin Onun acıları da herkes gibi günden güne azalıyor. “Tarlada çalışırken ve oradan dönüp arkadaşlarımla oynarken biraz unutabiliyorum” diyor. Ama geceleri zor geçiyor. B.Y. en çok futbolu seviyor. çArşı’nın onu ziyaret edip, siyah beyaz forma giydirmesini unutamıyor. Bununla birlikte sözünü esirgemiyor: “O formayı, onları kırma mak için giydim. Evde duruyor, kimseye vermem ama bir daha da giymem çünkü ben Galatasaraylıyım.” Yaşıtları, parklarda bahçelerde oynarken o domates tarlalarında, güneşin alnında çalışıyor. İşte buna yoksulluk deniyor! Her şeye rağmen yine de yüzü gülüyor. B.Y. “18 yaşıma kadar okula gidip sonra futbolcu olacağım” diyor. Futbolcu olabilir mi? Kendisi de bilmiyor. Aslında ne iş yapacağımdan çok ne iş yapmayacağıyla ilgileniyor. “Ben madenci olmayacağım! O ocaklardan birine inmeyeceğim !” diyor. ‘Ocağa girmesin diye geleceğini biriktiriyor’ Bir çocuğun tarlada çalışması doğru mu? B.Y.’nin babası Sezai Yıldırım’la dertleşirken Türkiye gerçeğiyle bir kez daha yüzleşiyoruz... “Biz de çocuklarımızı en iyi koşullarda yetiştirmek isteriz. Ama elimizden bu kadarı geliyor. İki kardeşimi kurban ettim bu madene, yıllarımı verdim. Elime 20 bin TL tazminat tutuşturdular. Sözüm ona geçen hata ödeyeceklerdi. Henüz onu da hesabıma yatırmadılar. Oğlum çalışmasın ne yapsın. Beş kuruş parasını almam, geleceğinden endişe duyduğum için aldığı parayı saklıyorum. Ben bir gelecek veremem ona. Bu yüzden çocuğum kendi geleceğini biriktirmeye mecbur! Kömürleri yerin dibinde kalsın. Ne ben ne de büyüyünce oğlum o madene girmeyecek. İşte bu yüzden, şimdiden çalışmaya mecbur!” NG Kütahya Seramik’ten 225 milyon liralık yatırım KÜTAHYA(Cumhuriyet) NG Kütahya Seramik, Kütahya’da açtığı 7. fabrikasıyla Türkiye ve dünyanın en büyük ebatlı karolarını üretmeye başladı. 225 milyon lira yatırımla hayata geçirilen fabrika, dünyanın en esnek üretim teknolojisine sahip. 77 bin metrekaresi kapalı olmak üzere 320 bin metrekare arsa üzerine kurulan fabrikada, yılda 10 milyon metrekare kapasiteyle büErkan Güral yük ebatlı teknik granit seramik üretimi yapılacak. Tesis; lamina, granit seramik ve sırlı porselen ürünler üretebilecek. NG Kütahya Seramik’in yeni fabrikasında 60x60, 80x80, 60x120, 120x120, 80x160, 120x240 ve 160x480 ebatında karolar üretiliyor. Üretilen büyük ebatlı karolar, iç ve dış mekanlarda kullanılabiliyor. Fabrikada 300 kişi çalışıyor. Fabrikanın tanıtımı için düzenlenen toplantıda konuşan NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, “Burada üretilen karoların yarısını ihraç etmiş olacağız. Avrupa ve Amerika’nın yanı sıra Rusça konuşulan ülkeler ve Asya ülkeleri hedeflerimiz arasında” dedi. Yeni ürünleri dünya pazarına ilk defa bu ay İtalya’da yapılacak Cersaie Fuarı’nda sunacaklarını bildiren Güral, yeni fabrikanın en önemli özelliğinin; dışarıya atık su çıkmaması olduğunu söyledi. Erkan Güral, üretimine başlanan büyük ebatlı karoların çağdaş mimari alanlara daha kusursuz yüzeyler kazandıracağını belirterek, “Mimarların en önemli çözüm ortağı olacağız” şeklinde konuştu. KISA... KISA... KISA... l Gelir İdaresi Başkanlığı’nın hazırladığı, Özel İletişim Vergisi Taslağı’na göre faturasız cep telefonu hattından internet hizmeti alan 14 milyon kişiden alınan fazla vergiler iade edilecek. l Benzinin litresine 8 kuruşluk indirim yapıldı. İndirim sonrasında İstanbul’da 95 oktan kurşunsuz benzinin litresi 4.90 liraya inecek. l Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası’na eleştirileri doğru bulmadığını belirterek “Merkez Bankası bağımsızdır. Bankanın itibarının korunması Türkiye için olmazsa olmazdır” dedi. Şimşek, enflasyonun gıda fiyatları ve kur kaynaklı olduğunu söyledi. l SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, Bank Asya hissesinin herhangi bir karar çıkana kadar kapalı kalacağını söyledi. Bankanın hisseleri 7 Ağustos’tan bu yana kapalı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle