07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 EYLÜL 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Fatih’teki tarihi Hırkai Şerif Camisi Muhafızlık Konağı TÜRGEV’e verilmiş Hediyelik tarihi konak CANAN COŞKUN Üç Cumhuriyet “Cumhuriyet” sözcüğünün geçtiği üç değerimizden ilki Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu anlamda ikinci değerimizin Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu düşünüyorum. Üçüncü değerimiz, adı gibi kendisi de Cumhuriyet kavramıyla özdeş olmuş Cumhuriyet gazetesidir. Her üçü de eleştiriye açıktır. Fakat her üçünü de gözbebeğimiz gibi korumamız gerektiğinden kuşkum yok. HHH İlkinden başlayalım. Türkiye Cumhuriyeti bir mucizedir. Türkiye Cumhuriyeti bizim yakın ve uzak tarihimizde eşsiz ve çok büyük bir devrim, insanlık tarihinde bir dönüm noktasıdır. Cumhuriyetin düşmanlarına, bu demektir ki laiklik ve aydınlanma karşıtlarına söyleyecek bir sözüm olamaz. Onlar her zaman vardı, şimdi her zamankinden daha örgütlüler, yarın da var olacaklar. Kesinlikle emperyalizmin buyruğunda ve güdümünde, ülkemizde ve bulunduğumuz coğrafyada, özgür düşüncenin, aydınlanmanın, insan olma mutluluğunun en büyük düşmanları, katilleri olarak varlıklarını sürdürmekteler. Bu konuda sözüm, ikinci cumhuriyetçi, yetmez ama evetçi, daha bilmem necileredir… Bir zahmet açın, “Söylev”i, Atatürk’ün “Söylev ve Demeçleri”ni, aleyhte yazılmış “Bozkurt”tan başlayarak bu konularda yazılmış kitapları, ilk kez ya da yeniden, satır satır okuyun. Sonra kalmış olduğu kadarıyla vicdanınızın sesine kulak verin. Ne yaptığınızı, ne yapmakta olduğunuzu bir kez daha düşünün. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl bir bataklığa saplanmış olduğunu hâlâ göremiyorsanız, sizin için de söylenecek söz olamaz. Yeriniz aydınlanma düşmanlarının yanı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yazılmış ve yazılacak en karanlık sayfalarıdır. Fakat yağma yok! Dün olduğu gibi bugün de, emperyalizme, aydınlanma düşmanlığına karşı, canımız pahasına savaşımı sürdürmeliyiz, sürdüreceğiz. HHH Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin yarattığı bir siyasal oluşumdur. Varlığını, kimliğini bu Cumhuriyetin değerlerine borçludur. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisi için olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi’nde de gerçekleşmesi gereken değişimler geriye doğru değil ileriye doğru olmak zorundadır. Çok somut konuşacak olursak, merkezde ya da merkez sağ siyaset alanındaki boşluk bir an önce dolmak zorundadır. Fakat bunun adresi Cumhuriyet Halk Partisi değildir. Cumhuriyet Halk Partisi sağdaki değil soldaki boşluğu doldurmak için çaba harcamalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeminli düşmanları için de söyleyecek sözüm olamaz. Fakat soldan, yurtsever, laik, aydınlanma bilincine sahip kişilerden ve çevrelerden gelecek eleştiriler yapıcı, akılcı, aydınlatıcı olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin mayası, tıpkı Türkiye Cumhuriyeti için olduğu gibi, sağda değil solda, emperyalizm karşıtlığında, yurtseverlikte, kayıtsız koşulsuz laiklikte, emek ve aydınlanma dostluğundadır… HHH Bu söylediklerim bire bir gazetemiz için de geçerlidir. Her şey gibi Cumhuriyet gazetesi de değişimlere açıktır, değişmek zorundadır. Fakat varlığını borçlu olduğu, aynı mayadan yoğrulduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine sadakatle bağlı kalmak koşuluyla. Cumhuriyet okuru sözcüğün bütün anlamlarıyla cumhuriyetçidir. Sabırlı, bilinçli, gazetesine gönülden bağlı, fakat aynı zamanda titiz, kılı kırk yaran bir okurdur bu… Cumhuriyet yöneticisi, yazarı, çizeri, çalışanı, gazetenin de kendisinin de varlığını bu sevgili okura borçlu olduğunu kuşkusuz bilmektedir. Yazımı, ilk paragraftaki dileğimi tekrarlayarak noktalayayım: Üç Cumhuriyetimizi de, yapıcı eleştiriyi ve Cumhuriyetimizin temel değerleri doğrultusunda ileriye doğru değişim gereklerini göz ardı etmeksizin, gözbebeğimiz gibi korumalıyız. Üzeri örtülen 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasına ilişkin TÜRGEV fezlekesinde, eski Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a Fatih’te bulunan Hırkai Şerif Camisi’nin yanındaki tarihi Muhafızlık Konağı’nın da “hediye edildiği” ortaya çıktı. Fezlekede Bilal Erdoğan, eski TÜRGEV Yönetim Kurulu üyesi Salih Koç ile yaptığı konuşmada, o dönem restorasyonu yapılan Muhafızlık Konağı ile ilgili belediyeye restorasyonu çabuk bitirmeleri için baskı yapıyor. Restorasyon işlerini yapan Akın İnşaat isimli firma da Twitter hesabın dan 25 Eylül 2013’te , “Hırkai Şerif Muhafız Konağı 2. Etap Restorasyonu işi tamamlandı... TÜRGEV VAKFI’na teslim edildi...” mesajı paylaşmış. Takipsizlik kararı verilen 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çocuklarının yönetim kurulunda olduğu TÜRGEV hakkında hazırlanan fezleke, Fatih’te bulunan Hırkai Şerif Camisi Muhafızlık Konağı ile ilgili ilginç bir gerçeği ortaya çıkardı. Fezlekede, TÜRGEV ofisi ile FatihYeşilay şubesinin aynı binada bulunduğu belirtilerek, Yeşilay’ın kullandığı katı da kullanmak isteyen TÜRGEV’in, Yeşilay’ın kullanması amacıyla Hırkai Şerif Camisi yanında bulunan tadilatı devam eden eski eser binayı Yeşilay’a tahsis ettiği kaydedildi. ‘Nasılsa hediye...’ Hırkai Şerif yanındaki tarihi binanın TÜRGEV’e hediye edildiğinin iddia edildiği fezlekede, Bilal Erdoğan’ın Yeşilay’ı yerinden çıkarıp bir an önce TÜRGEV’in yerleşmesi ve inşaatın hızlanması için İBB’ye baskı yaptığı anlatıldı. Bilal Erdoğan ile ilgili Salih Koç’un arasında 18 Temmuz 2013’te 15.47’de geçen konuşmanın tam metni ise şöyle: Necmeddin Bilal Erdoğan: Yeşilay sizi aradı mı bugün? Salih Koç: Yo yo N.B.E.: Yeşilay’dan kimse... S.K.: yok. N.B.E.: Şimdi ben onlara şöyle dedim Salih Bey’ee gidip Hırkai Şerif’e beraber baksanız ondan sonra ben belediyeye de baskı yaptım bitirin çabuk diye... S.K.: Haa. N.B.E.: Ee, ya orası uygun bi yer değil diye konuştuk Ahmet abiyle, ama ya başka da yani Yeşilay’ı kurtarabilecek bi şeyimiz yok ya oraya girsinler onlar kullansın 6 ay… Biz nasılsa hediye kullanamayacağız yani. S.K.: Hım abi tamam şey yapalım ıı ... N.B.E.: Sırf yani o onlardan birisi sus payı. S.K.: …evet ... N.B.E.: … Yani bi sizi arayacaklar, bir gör orayı gösterin Salih Bey. Konağın Tarihçesi Muhafızlık Konağı, 1851 yılında Sultan Abdülmecid tarafından Hz. Muhammed’in Veysel Karani’ye verdiği Hırkai Şerif’in muhafazası ve ziyareti için yaptırıldı. Hırkai Şerif Muhafızlık Konağı, günümüze kadar korunabilmiş ender mimari örneklerden biri. Fatih Belediyesi’nin internet sitesinde verilen bilgiye göre tarihi yapı, restorasyondan sonra kültür merkezi olarak değerlendirilecekti. Zemin kattaki odalar, el sanatları ve geleneksel sanat kursları için derslik, kütüphane, misafir kabul ve ofis mekânları olarak kullanılacak; birinci katta yönetim kurulu, müdür, sekreter ve Veysel Karani vârisleri için ayrılmış odalar ve seminer odası bulunacaktı. Üniversiteli genç kazada öldü İstanbul Haber Servisi Sultanbeyli TEM Otoyolu’nda bir otomobilin motorsikletine çarpıp kaçtığı öne sürülen üniversite öğrencisi Arda Çapanoğlu (19), bariyerlere çarparak yaşamını yitirdi. Polis, kazaya neden olduğu öne sürülen beyaz otomobilin sürücüsünü arıyor. İTÜ’de ‘etek’ kazandı İstanbul Haber Servisi İTÜ Geliştirme Vakfı Özel Ekrem Elginkan Lisesi’nde dün etek referandumu yapıldı. Yeni eğitim öğretim yılında kadın öğrencilerin önümüzdeki dönem etek giyip giyemeyeceklerinin karara bağlandığı referndumdan “Eteğe Özgürlük” kararı çıktı. Sonuçlara göre öğrenciler okul üniforması olarak hem etek hem pantolon giyebilecekler. Villalara yeni bilirkişi EMRE DÖKER Gizlenen raporda Urla villalarının bulunduğu Hacılar Koyu’nun sit statüsü 1. dereceden 3’e düşürüldü İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında ifade vermediği için 12 Nisan 2010’da hakkında yakalama kararı çıkarılan Ergenekon davasının firari sanığı İSTEK Vakfı Başkanı Bedrettin Dalan’ın avukatı Celal Ülgen, “Sürgündeki Kürt Parlamentosu” davasından yargılanan Mahmut Kılınç ve Necdet Buldan için verilen ‘tutuklanmama güvencesine’ tepki gösterdi. Ülgen, güvencenin Dalan’dan esirgendiğini öne sürerek, “Eşit uygulama yapılması söz konusu olsa o da bugün ülkesinde olacaktır” dedi. Dalan’a da güvence istedi TUNCELİ (DHA) Tunceli’de 22 yıl önce boşaltılan Hanköyü’ne 5 aile geri dönüş yaptı. Oğluyla birlikte köye dönen 63 yaşındaki Gülizar Uçan, yeni yaptırdığı evin inşaat alanında kalan 60 yıllık ceviz ağacını kestirmedi. Ağacın gövdesi salonda, dalları da çatısında kaldı. Uçan, “İstanbul’da beton yığınları arasında, yeşile, ormana hasret yaşadık yıllarca. Biz istanbul’da yaşadığımız sırada Gezi olayları, ağaçları kurtarmak için çıktı. Birçok gencimiz ağaçlar kesilmesin diye canını feda etti. Ben de bu yıl köyüme dönüş kararı aldım. Ev yaptığımız arsada bir ceviz ağacımız vardı. Gezi olaylarında hayatını kaybeden gençler aklıma geldi. Onların hatırası için bu cevizi kurtardık” dedi. ‘Gezi’nin anısına ağacı kesmedi HAKKARİ (DHA) Hakkâri Belediyesi, 12 Eylül askeri darbesi sonrası Genelkurmay Başkanlığı’na devredilen, 7 yıl önce de Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Özel Harekat Şubesi’ne verilen Kale Tepe bölgesinin boşaltılması için dava açtı. Hakkâri Belediyesi’nin avukatı Gulabi Seven, “Kaledeki yapıların kaldırılmasını, boşlatılması ve halka açılmasını istiyoruz. Çözüm süreci nedeniyle artık bu bölgenin güvenlik sahası olarak kabul edilmeyeceği düşünüyoruz ve buranın Hakkâri Belediyesi’nin tasarrufuna verilmesini istiyoruz. 300 yıllık olduğundan bahsedilmektedir. Kale daha önceleri restoran ve yeşil alan olarak kullanılıyordu” dedi. Belediyeden ‘Kale Tepe’ davası İZMİR Urla Zeytineli köyü yakınlarındaki Hacılar Koyu’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a armağan edildiği öne sürülen kaçak villalarla ilgili kamuoyundan gizlenen bilirkişi raporu ortaya çıktı. Hacılar Koyu’nun sit statüsünü 1. dereceden 3’e düşürmeyi sağlayan rapor, söz konusu işleme karşı açılan yürütmenin durdurulması istemli dava dosyasına girerken, İzmir İdare Mahkemesi, bölgede yeni bilirkişi incelemesi ve keşif istedi. Yaklaşık 8 aydır Bilgi Edinme Yasası kapsamında istenen rapor, hiçbir kişi ve kuruma verilmemişti. 17 Aralık operasyonunda dinleme kayıtlarında geçtiği öne sürülen konuşmalarda, villa sahiplerinden Oğuzhan Boyacı’nın bilirkişilere rapor için 130 bin lira vereceği öne sürülmüştü. Başkan ve iki hâkimin değiştiği mahkemeden avukatların 3 aydır talep ettiği rapor sonunda dosyaya girdi. 120 sayfalık rapor, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Naime Arslan, Prof. Dr. Atila Ocak, Yardımcı Doç. Dr. Ünal Özelmas, Mersin Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Mehmet Ali Kurt ile peyzaj mimarı Kaan Orhanoğlu imzasını taşıyor. Rapora göre, yıl boyunca yapılan teknik araştırma ve gözlemler sonucunda 137 omurgasız, 73 balık, 1 ikiyaşayışlı, 134 sürüngen, 68 kuş ve 14 memeli hayvan türünün varlığı tespit edildi. Ancak, yine de küresel ve ulusal ölçekte türü tehlike içinde olan bir canlı bulunamadı. Raporda “Tablo2” olarak verilen çizelgede doğal sit alanındaki hayvan türlerine ait liste bulunuyor. Listede yer alan Vipera ammodytes (boynuzlu engerek), IUCN (Uluslararası Doğayı Koruma Birliği) tarafından Nesli Tükenme Tehlikesi Altın Urla Zeytineli köyü yakınlarında Hacılar Koyu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a armağan edildiği öne sürülen kaçak villalar. da Olan Türlerin Kırmızı Listesi’ne alınmış durumda. Bu nedenle Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca da koruma altında bulunuyor. Yine tarla sincabı, kızıl tilki “yaygın endişe” kategorisinde yer alıyor. Ayrıca alanın yakınında herhangi bir koruma alanı olmadığı da ileri sürülüyor. Ancak Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, bölgenin “Alaçatı Önemli Doğa Alanı”nın sınırları içerisinde yer aldığını dile getiriyor. İzmir 1 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 8 Eylül 2011’de “1. Derece doğal sit alanı” olarak belirlenen koyun çevresinin insan yerleşimi ve tarımsal faaliyet nedeniyle doğallığını yitirdiği ileri sürülen raporda, bu nedenle bölgenin “kesin korunacak hassas alan” ya da “nitelikli doğa koruma alanı” vasfı taşımadığı ileri sürülüyor. Raporun sonuç bölümünde, “Koruma kullanma dengesi ve sürdürülebilirlik stratejisi de dikkate alınarak ‘Sürdürülebilir kalkınma ve kontrollü kul lanım alanı’ olarak önerilmesi kanaatine varılmıştır” deniliyor. Böylelikle Erdoğan’a ait olduğu ve usulsüz bir şekilde sit statüsünün değiştirilerek imara açıldığı savlanan kaçak villalar için de yasal kılıf hazırlanmış oluyor. Davacı avukatlardan Şehrazat Mercan, bu rapora ulaşmak için çok uğraştıklarını belirterek “Bu rapor olmadan dava devam edemezdi. Dinleme kayıtlarında bu raporun hazırlanması için 130 bin lira rüşvet verildiği öne sürülüyor. Raporda, bölgede sit derecesinin düşürülmesi amacıyla yazıldığını düşündüğümüz yanlış bilgiler bulunuyor. Aynı bölgeye ilişkin odaların açtığı davalarla bu davanın birleştirilmesine de karar verildi. Bu raporun yanında mahkeme yeni bir bilirkişi raporu ve keşif yapılmasını da istedi. O rapor üzerinden de değerlendir me yapacaklar” diye konuştu. Sakarya valisi yine ‘Coş’tu SAKARYA (DHA) Sakarya Valiliği’ne atanan Hüseyin Avni Coş, dün düzenlediği basın toplantısına Cihan Haber Ajansı’nı çağırmadı. Gazetecilerin sorusu üzerine kasti davranmadıklarını belirten Coş, “Basın da basın meslek ilkelerine uymalı. Birtakım siyasi mülahazalarla elindeki kamerayı makineli tüfek gibi kullanmaya kalkışan bir zihniyeti de hiçbir zaman tasvip etmemiz, tasdik etmemiz de beklenemez” dedi. Coş, paralel yapı iddialarıyla ilgili olarak “Valinin görevlerinden bir tanesi kanun ve nizam hâkimiyetini sağlamak. Ahmet’in, Mehmet’in hâkimiyeti değil hukukun üstünlüğü sağlanacak” dedi. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Adapazarın’ndan da IŞİD’e katılımlar olduğu yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine Coş, “1 milyon Sakaryalının bir tanesinin örgüte katıldığına dair bir duyumu aktardık. O duyum bizde vardı zaten” dedi. Bilirkişi raporunda “küresel ve ulusal ölçekte türü tehlike içinde olan bir canlı bulunamadı” dense de, bölgede yaşayan hayvan türlerin den tarla sincabı ve kızıl tilki Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’ne göre “yaygın endişe” kategorisinde yer alan hayvanlar arasında.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle