Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS 2014 SALI 12 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Cumhurbaşkanlığı seçimini yarınlarda nasıl değerlendirecekler, yorumlayacaklar, bilemiyorum. Kim ki bu seçime AKP adayı diye giren kişinin başbakanlık görevinden ayrılmadan tarafsız bir seçimle başarı kazandığını yazacak, savunacak, bugünden merak ediyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimine aday olacakların toplayacakları bağışlara bir sınır koymayan yasa çıkararak yarışa eşit koşullarda katıldığını kimler iddia edecek?.. ...ve önceden belli ki Başbakan hesabına işleyecek bu bağış olanağıyla diğer iki adaya propaganda döneminde büyük fark attığını normal, demokratik sayacak yorumlar yazacak, değerlendirmeler yapacak... Olası cumhurbaşkanı RTE’nin yeni yalakalarının kimler olacağını merak ediyorum. Başkalarını bilmem ama ben kendi hesabıma bu Başbakan’ın engin zekâ, yetenek ve Türkiye’yi yörüngesinden çıkaran kişiliğine güvenerek mi, yoksa bugünden kişisel geleceğini güvence altına almak için mi kimlerin bağışta bulunduğunu da merak ediyorum. Bunların bir listesi açıklanır diye umutsuz bir beklenti içindeyim. HHH Bu adam Başbakan iken kim ki bağış adına örneğin oğlunun vakfı hesabına, daha sonra nasılsa hesabı sorulmayacak böyyük paralar yatırdı.. ama verdiği milyarların pek çok üstünde milyarlar kazandığı ihaleler aldı ve bunların isimleri, firmaları medyada açıklandı. O halde bu örneklere bakarak pek çok kişi, bugün Başbakan’ın Köşk adaylığına “yap bağışı geleceğini sağlama al” diye pekâlâ düşünmüş olabilir ve... ...iddia o ki RTE ve ekibi Başbakan’a seçim kampanyasında 90 bin 697 kişinin 24 milyon, bugünkü değeri trilyonlar Türkiş lirası kimlerin bağış yaptığını neden gizliyorlar? Oysa... Pek çok çevre 24 milyonluk bağış rakamını duyunca; vıy anam vıy ne kıyak işmiş bu ülkede zorba, devlet olanaklarını dilediği gibi kullanan Başbakan olmak varmış... ...oradan sırtında yolsuzluk ve rüşvet dosyalarıyla yüklü bir küfe, ama vicdan huzuruyla Köşk’e çıkıyor demekten kendini alamıyor. Ama onun, çevresi, destekleyenleri umurlarında mı? Onlar bankaya yatırılan akçelere ve gelecekteki yararlarına bakıyorlar. Üstelik bu kesimler,bu kadar büyük sayıda insanın RTE ile geleceklerini bağışla garanti altına almayı bugünden düşündüğünü iftiharla niçin açıklamıyorlar? HHH Buna karşılık değerli kimi yazarlarınız acaba neden diğer adaylardan Ekmeleddin Bey’e yalnız 2 bin 172 kişinin toplam 2 milyon 130 bin lira bağış yaptığının nedenlerini araştırmıyor?… Ya Selahattin Demirtaş’a? Fakir fukara halktan 1 milyon kişinin yaptığı bağış toplamı ancak 353 bin 133 lira! Ve bu Cumhurbaşkanı seçimi adil, eşit koşulların buyruğunda başlayıp bitiyor ve ya da bitti diyecekler ise, daha şimdiden yeni olası Cumhurbaşkanı RTE’nin emriyle seçilene dek yaptıkları hizmetler anısına, birer yalakalık devlet madalyasını hak ediyorlar. HHH Şayet RTE, hele ilk turda Cumhurbaşkanı seçilirse... Yakın yarınlarda TV’lere çıkıp.. daha başlarda ben yürürlükteki anayasayı külliyen reddettim... ...bu memlette Cumhurbaşkanı olarak, hem seçilmiş başbakanı kenara koyarak hükümeti ve mademki AKP adayı olarak Çankaya’ya çıktım; öyleyse seçilmeden önce vaat ettiğim ve sonradan tepkileri yatıştırmak için, yok vallahi öyle demek istemedim diyen kıvırmalarıma da bakmayın, partiyi de ben tepeden yöneteceğim... ...derse, ki diyor, diyecektir de... Ya aziz halkım parlamenter demokrasi değil de, ben illa ki tepemde padişah misali otoriter, dediği dedik birini istemiyorum diyeceğini sanıyorsanız.... ...şu soruyu yanıtlamalısınız: Meydanlar acaba bugün olduğu gibi o gün de zorbalığı, diktatör özentisi kişiliği alkışlayan insanlarmızla dolup taşmayacak mı yine? HHH Eski seçimlerde bir partinin ya da liderinin kazanmasını istemeyenler, hele seçim yaz ve tatil günlerine rastgeliyorsa seçmene “sandığa gitmeyin” diyen çağrılar yaparlardı. Bu seçim demokratik rejimin adına bir kırılma noktası, hatta bir dönüm noktası. Ama seçmene sandığa gitmemesini, RTE’ye oy vermemesini salık veren zayıf bir çığlık sesi de duyulmadı bugüne dek. Muhalefet partileri seçime altı gün kala son bir hamleyle Ekmeleddin Bey’i RTE’ye seçmenin yeğlemesini içeren konuşmalar yapıyorlar. Evet ama RTE’de para gani. TV’lere basıyor parayı, Türkiye’ye güç katacak lider diye kendini öven benzeri reklamlarla donatıyor. Caddeleri kocaman afişleriyle... Zaten TV’ler de RTE’nin başbakan diye saatlerce yayımladıkları meydan konuşmalarına karşı, üç beş dakika ile sınırlı yayımladıkları muhalefet konuşmaları, haklı eleştirileri anında boğuluyor. HHH Pazar akşamını bekleyinz: El mi (karşıtları mı) yaman, bey mi (RTE mi) yaman göreceğiz! Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarlarından emekli büyükelçi Ali Tuygan, Türk dış politikası ve dünyadaki diplomatik gelişmeleri Diplomatik Yorum isimli web sitesinde kaleme aldığı yazılarıyla düzenli olarak değerlendirmekte. Tuygan, 1 Ağustos tarihinde kaleme aldığı ‘Gazze’ başlıklı son yazısında, İsrail ile Hamas arasında geçen hafta sağlanan ve iki saat içinde bozulan ateşkese ilişkin yapılan üç açıklamayı yan yana koyarak kamuoyunda fazla bilinmeyen önemli birkaç hususa dikkat çekiyor. HABERLER Türk dış politikası bunu da gördü! ABD ve BM Teşekkür Etmeyince, Davutoğlu Kendi Kendini Kutladı! teşekkür ettiklerini” belirtiyor. Açıklamada isim belirtilmeden yapılan toplu teşekkürün kapsamı içine Türkiye’nin girip girmediği belli değil. ortak açıklamasına ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yapıyor: “Genel üslubu itibarıyla bizim kalemimizden çıkmadığı izlenimini veriyor. Çıktı ise daha farklı bir çizgiye geldiğimiz anlamını taşıyor” değerlendirmesini yapmış. Tuygan’ın yazısı Ankara diplomasi kulislerinde çokça konuşulan bir değerlendirme oldu. Dün kendisiyle bu yazısına ilişkin yaptığımız görüşmede, Gazze’de yaşananlar bağlamında Türk dış politikasına ilişkin gözlemini bizimle paylaştı: “Türk dış politikasında mutlak bir geriye gidiş söz konusu. Türkiye 56 sene evvel demokrasisiyle örnek gösterilen, Ortadoğu’da da saygınlığı yüksek bir ülkeydi. Şimdi ise demokrasiden uzaklaşan, herkesle kavgalı, ideolojik ve iç politakaya yönelik söylemlerle harmanlanmış bir dış politika var. Artık Ortadoğu’da farklı bir kimlik ile Hamas ve Müslüman Kardeşler’e yakın bir kimlik ile ortadayız. Eskiden tüm bölge ülkeleriyle konuşabilirken, şimdi sadece Hamas’ı bazı koşullara ikna etmek için ihtiyaç duyulan ülke konumundayız. KatarHamas ekseninde kendimize biçtiğimiz rol kanımca çapımızın çok gerisinde kalmıştır. Bizden beklenen sadece Hamas’ın ikna edilmesine yardım etmek olmamalıydı. Dış politikada mutlak bir geriye gidiş söz konusu.” Dış politikada geriye gidiş teşekkür yok Erdoğan ve Türkiye’ye Tuygan’ın dikkat çektiği ilk açıklama, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin büyük çabalarla ateşkes sağlanmasından hemen sonra Delhi’de yaptığı açıklama. Kerry o açıklamada, ateşkesin sağlanmasında rolü olanlara teşekkür ederken ‘sırasıyla’ İsrail Başbakanı Netanyahu, BM Genel Sekreteri Ban Kimun, Mısır Devlet Başkanı General Sisi ile Dışişleri Bakanı Şükri ve Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın isimlerini sayıyor. Açıklamada, ABD ve İsrail’in ‘terörist örgüt’ diyerek muhatap almadıkları Hamas’ın ateşkese ikna edilmesinde rol oynadığını savunan Türkiye’nin ve yöneticilerinin ismi geçmiyor. İkinci açıklama ise BM Genel Sekreteri Ban Kimun’un yaptığı açıklama. O da “Bu süreçte rol almış başlıca bölgesel oyunculara sürece verdikleri destek için Eski Dışişleri Müsteşarı Tuygan’ın yer verdiği üçüncü açıklama ise Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Katar Dışişleri Bakanı Halid Muhammed El Attiyah tarafından yapılan ortak açıklama. Açıklamada iki ülke “Bu sürece katkı yapmış olmaktan mutluyuz” diyerek kendi kendilerini kutluyorlar. Diplomaside genelde ülkelerin başarı ya da katkılarını, başka ülkeler ve uluslararası örgütler takdir eder. Ancak bu kez ABD ve BM açıklamalarında isimleri geçmeyen iki ülke,Türkiye ve Katar, “Biz katkı yaptık” diye kendi başarılarını dünyaya duyurma ihtiyacı hissediyor. Tuygan’a göre Türkiye ve Katar’ı kendi kendilerini kutlama noktasına Kendi kendimize teşekkür ettik getiren ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin açıklamasının arkasında İsrail ve Mısır baskısı yatıyor: “Katar ve Türkiye bu bildiri ile kendilerini tebrik ediyorlar. Kerry ise Delhi’deki açıklamasında, herhalde İsrail ve Mısır’ın duyarlılıklarını dikkate alarak, ne Katar’dan ne de Türkiye’den söz etmiş değil.” Türkiye ile Katar’ın ortak açıklamasında ikinci sürprizi de yine Tuygan yazısında işaret ediyor: Erdoğan hükümeti, Mısır’da Müslüman Kardeşler hükümetinin General Sisi trafından devrilmesinden bu yana ilk kez darbe yönetimiyle ilgili olumlu ifadeler kullanıyor. Açıklamada, “Mısır’ın bu sürece ev sahipliği yaparak sağladığı kolaylaştırıcı katkıyı takdir ediyoruz” ifadesi yer alıyor. Tuygan web sitesindeki değerlendirmede, Türkiye ve Katar dışişleri bakanlarının Erdoğan’dan Sisi’ye ‘çiçek’ İsrail ve Mısır engelledi ‘Başkası mı yazdı?’ ÜNLÜ SİNEMA YÖNETMENİ FATİH AKIN SON FİLMİ OLAN ‘THE CUT’LA İLGİLİ AGOS GAZETESİNE RÖPORTAJ VERMİŞTİ Agos ve Akın’a tehdit Haber Merkezi Dünyaca ünlü sinema yönetmeni Fatih Akın’ın, 1915’te yaşanan olaylardan sağ kurtulan ve iki kızını arayan Ermeni bir adamın öyküsünün anlatıldığı son filmi “The Cut”la ilgili olarak gazeteye verdiği röportajın yayımlanmasının ardından Agos ve Fatih Akın’a yönelik eşzamanlı tehdit ve hakaretler başladı. “Türkçü Turancılar Derneği”ne ait olduğu bilinen “Ötüken” dergisinin Twitter hesabı üzerinden Agos gazetesi ve yönetmen Akın, açıkça ölümle tehdit edildi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, “Bu tür zihniyete sahip insanlar olduğunu biliyoruz, ama barış yanlısı insanların sayısının daha fazla olduğunu da biliyoruz. AGOS bu tür tehditlere karşı yoluna devam edecektir. Avukatlarımız konuyla ilgileniyor” diye konuştu. Kamuoyunda tartışma yaratan bu sözlerin ardından, “Ötüken” dergisi Twitter üzerinden bir tehdit mesajı yayımladı. Mesajda, “O film Türkiye’de tek bir sinemada yayımlanmayacak. Beyaz berelerimiz ve Azerbaycan bayraklı planörümüzle gelişmeleri takip ediyoruz. Hodri meydan!” ifadelerini kullandı. Tehdit mesajında yönetmen Fatih Akın için de “PKK’ye yakınlığıyla bilinen Kürt yönetmen” ifadesi kullanıldı. Perşembe günleri İstanbul’dan yayımlanan Agos gazetesi ve çalışanları daha önce de ırkçı gruplar tarafından tehdit edilmiş, gazetenin yayın yönetmenlerinden Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de sokak ortasında öldürülmüştü. Dink’i katleden suikastın tetikçisi olarak silahı kullanan ve halen tutuklu bulunan Ogün Samast, cinayet günü taktığı beyaz bereyle güvenlik kameralarına yakalanmıştı. Öcalan: Sabır taşı çatladı Haber Merkezi İmralı Cezaevi’nde ömür boyu hapse mahkum edilen Abdullah Öcalan’ın avukatı Mazlum Dinç ve diğer ziyaretçiler sabah saatlerinde gittikleri adadan dün akşam saatlerinde döndü. Dinç, burada yaptığı açıklamada, Öcalan’ın yaptığı görüşmede kendisine, “Artık sabır taşı çatlamıştır. Dilerim ki bir hafta içerisinde müzakere süreci başlar” dediğini belirtti. “Öcalan’ın ayrıca diyalog sürecinden müzakere sürecine geçilmemesinden rahatsız olduğunu” ifade eden Dinç, “Görüşmemizde Öcalan, ‘Hâlâ hükümet, devlet HES’ler, barajlar, kalekollar inşa etmektedir’ dedi. Sürecin bu şekilde ilerleyemeyeceğini hatta bu HES’lerin ve barajların, güvenlik gerekçesiyle yapılan HES’lerin ve barajların, bunların en büyüğü olan Ilısu ve Silvan barajını Hiroşima ve Nagazaki’deki olaya benzetti. ‘Çünkü bunların hiçbir ekonomik değeri yok. Buna son verilmesi gerektiğini’ söyledi” diye konuştu. Dinç, Öcalan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP adayı Selahattin Demirtaş’ın desteklenmesi gerektiğini söylediğini kaydetti. “The Cut”la ilgili ilk söyleşisini Agos’a veren Fatih Akın, “Türkiye toplumunun bu filme hazır olduğunu düşündüğünü, en büyük umudunun ise filmin Türkiye’de gösterilmesi olduğunu” ifadelerini kullanmıştı. ‘The Cut’ neyi anlatıyor? Almanya’da yaşayan Türk yönetmen Fatih Akın’ın 10. uzun metrajlı filmi olan “The Cut”, 1915 olaylarının ardından kurtulduktan sonra iki kızını arayan bir Ermeninin hayatını ele alıyor. Akın, 2007’de öldürülen ve hâlâ davası sonuçlanmayan eski Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink hakkında film yapmak istediğini söylemiş, oyuncu bulamadığı için Dink’in yazdığı senaryonun bazı parçalarıyla western izleri taşıyan The Cut’ı çekmeye karar verdiğini ifade etmişti. Filmin başrolünde Cezayir asıllı ünlü oyuncu Tahar Rahim oynarken Simon Abkarian, Arsinée Khanjian, George Georgiou, Akın Gazi, Numan Acar, Korkmaz Arslan gibi Türk oyuncular da yer alıyor. ‘The Cut’ filminin fragmanı cumhuriyet.com.tr’den izlenebilir Ötüken dergisi nedir? Türk milliyetçiliğinin aksiyoner liderlerinden Turancı Nihal Atsız tarafından 1964 yılında çıkarılmaya başlayan Ötüken dergisi, 1975’te Atsız’ın ölümüne kadar kendisi tarafından yönetilmiştir. Milliyetçilik literatüründe TürkçüTurancı yönleriyle tanınan Atsız’ın “Türklük, Turancılık, ordu, millet, komünizm karşıtlığı” gibi fikirleri doğrultusunda yayımlanan dergi, içerik olarak bu yönde eserleri öne çıkarmıştır. Dergide bu dönemde Mustafa Kayabek, Zeki Sofuoğlu, Hayranî Ilgar, Aydil Erol, Mirat Özçamlı gibi isimler yazı yazmışlardır. Atsız’ın ölümünün ardından, Türkçü Turancılar Derneği tarafından çıkarılan dergi, sosyal medya ağırlıklı olarak Atsız’ın başlattığı yayın politikasını sürdürmektedir. Musul’da rehin alınanların aileleri, seslerini duyurmak için imza kampanyası başlattı ‘Bize hep masal anlattılar’ FIRAT KOZOK Bahçeli: TRT’den sorarım BURDUR(DHA) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin TRT’nin yanlı davranışlarıyla büyük bir adaletsizlik içinde gerçekleştiğini savunarak, “Bu devir böyle gitmez. Devir değişir gün değişir. Bir gün gelir, şimdiki TRT’nin başı olmak üzere haberler müdüründen tutun programcısına kadar hesap sormazsam namerdim” dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek için çıktığı geziler kapsamında Burdur’u ziyaret etti. Burdur’da 30 Mart seçimlerinde partisinin belediye başkanlığını kazandığı Tefenni’de Tefenni Belediyesi’nin balkonundan konuşan Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye açısından sorunlar getirdiğini, ya bir siyasi krizin başlangıcı ya da bir siyasi krizi beraberinde getiren süreçler olduğunu ifade etti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık görevini bırakmadan, Türkiye’nin imkanlarını, devletin bütün imkanlarını kullandığını belirten Bahçeli, özellikle kamu kuruluşu olan TRT’nin yanlı tutum takınan TRT yöneticilerinin hukuk önünde hesap vereceğini söyledi. Biometrik kimlik ihalesi iptal Haber Merkezi Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 2015’te kullanımına başlanılması planlanan biyometrik kimlik kartlarıyla ilgili ihaleyi iptal etti. İptale gerekçe olarak ihaleyi kazanan firmanın teknik şartnameyi karşılayamaması gösterildi. TÜBİTAK’ın geliştirdiği ve parmak izi, parmak damar izi gibi verileri kapsayan kimlik kartları için Bolu ve Düzce pilot bölge seçilmişti. ‘IŞİD pikniğine izin vermedik’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Valiliği, gazetemizin 4 Ağustos 2014 tarihli sayısının 6. sayfasında çıkan “IŞİD’liler halka saldırdı” haberinde IŞİD taraftarlarının İstanbul Valiliği’nin izniyle Ömerli’de piknik yaptıkları ve ‘cihat’ çağrısı yaptıkları ifadesinin gerçeği yansıtmadığını öne sürdü. Valilik, konuyla ilgili olarak vermiş olduğu herhangi bir izin olmadığını bildirdi. 40 metrekarede 36 müdür! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) AKP’nin son torba yasayla İzmir’de görevden aldığı 28 ilçe milli eğitim müdürüyle 8 il milli eğitim müdür yardımcısı, Karabağlar Halk Eğitim Merkezi’nde, tek bilgisayarı ve 20 sandalyesi olan, yaklaşık 40 metrekarelik bir ofise gönderildi. Yerlerine ise hükümete yakınlığıyla bilinen Eğitim Bir Sen’e üye isimler getirildi. İzmir’de de Çeşme ve Karşıyaka ilçe milli eğitim müdürleri dışında 28 ilçe milli eğitim müdürünün tamamı ile 8 il milli eğitim müdür yardımcısı görevden alınmıştı. “Uzman” adı altında her gün odalarına gelip, hiçbir iş yapmayan eski müdürler, “Odamızda her birimize yaklaşık 1 metrekare yer var. Ama sayımız kadar sandalyemiz yok. Nöbetleşe oturuyoruz” dedi. Kızağa çekildiklerini söyleyen bir ilçe milli eğitim müdürü, “MEB istediği gibi at koşturmak için böyle bir düzenlemeye gitti. Eğitime verdikleri zararı onlarca yıl telafi etmek mümkün olmayacak. Bir nesil kayıp” diye konuştu. Varank’tan ‘zibidi Ekmel’ tweet’i Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Mustafa Varank, Twitter hesabından yazdığı mesajda, “zibidi Ekmel” ifadelerini kullandı. Varank, bu mesajın ardından yolladığı tweet’te ise ifadenin çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili olmadığını belirterek “Ekmel Bey’e hakaret etti haberi yapan medyayı dava edeceğim. Ekmel Bey’e hakaret etmedim/etmem” dedi. ANKARA Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’na düzenlenen baskın sonucu 11 Haziran’da kaçırılarak rehin alınan Türk vatandaşları için yakınları tarafından imza kampanyası başlatıldı. Üç yakını IŞİD’in elinde bulunan Muammer Taşdelen, “Önce iki üç günde bırakılır dediler, inandık... Sonra cumaya kadar dediler, ramazanda dediler, kandil gecesi dediler. Her sorduğumuzda masal anlattılar” dedi. Taşdelen, yarın CHP’li Umut Oran ve Mahmut Tanal ile birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenleyecek, ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Başbakanlık hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunacak. Online imza sistemiyle kamuoyu yaratmayı amaçlayan uluslararası “change.org” sitesinde başlatılan “Musul’da rehin alınan 49 kişi hakkında sorumluluğu/ihmali olanlar hakkında soruşturma açılsın. Sorumlular yargılansın... Rehinelerin bir an önce sağ salim yurda dönüşleri sağlansın” başlıklı kampanyaya bugüne kadar 10 bin aşkın kişi destek verdi. Kampanyayı başlatan kişi ise ağabeyi, ağabeyinin eşi ve yeğeni IŞİD’in elinde rehin tutulan Muammer Taşdelen. Rehinelerle ilgili sürekli olarak tarih verilmesini ancak bunlardan sonuç çıkmamasını eleştiren Taşdelen, yazısında duruma tepkisini şöyle dile getiriyor: “Önce ‘iki üç günde bırakılır’ dediler... Malum; çabuk inanan milletiz, hele de lafın ucu gün yüzü görüyorsa paldır küldür atlıyoruz hemen... İnandık... Sonra, ‘cumaya kadar’ dediler... Cuma mübarek gün salacaklar... İnandık.. ‘Ramazanda’ dediler... Jest yapacaklarmış bizlere... ‘Hüznün jesti de mi olurmuş’ diyecektim; inandık... Sonra, kandil gecesi... Sonrası bayram... Sonra da ‘yarın, ya da ertesi gün’ diyor, İsmet Yılmaz... Ama Dışişleri Bakanlığı anında açıklamayı yapıştırıyor; ‘Değişen bir durum yok; durumu hassasiyetle takip etmeye devam ediyoruz. ‘Takip edeceğiz’