24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 2014 PAZARTESİ 6 HABERLER Gaziosmanpaşa’da tekbir getiren grup 8 kişiyi yaraladı, HDP bürosunu, araç ve işyerlerini tahrip etti IŞİD’liler halka saldırdı ALİ AÇAR Gaziosmanpaşa Karayolları Mahallesi’nde terör örgütü IrakŞam İslam Devleti (IŞİD) yandaşı olduğu belirtilen bir grup, AKP’li belediyenin izniyle futbol sahasında gerçekleştirdikleri toplantıya tepki gösteren yurttaşlara saldırdı. Alandan ayrılmak isteyenleri engellemek isteyen IŞİD’çiler, satır, pala ve elektroşok cihazı ile HDP’nin seçim bürosunu tahrip etti. Saldırganlar, çok sayıda araç ve işyerini tahrip ederek 2’si ağır 8 kişiyi yaraladı. DBP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Yaşar Arap, bölgede düzenlenen etkinliğin ilçe dışından gelen gruplarca organize edildiğini, yağan yağmur nedeniyle grubun erken dağılması üzerine büyük bir katliamın önüne geçildiğini söyledi. Karayolları Mahallesi’nde önceki gün akşam saatlerinde IŞİD’e yakın olduğu ileri sürülen Merih Vakfı ile bağlantılı Sevgi ve Hoşgörü derneği tarafından “Kuran okuma etkinliği” adı altında imzasız bildiri dağıtılarak toplantı düzenlendi. Belediyenin tahsis ettiği alandaki toplantıda bir kişinin kendisini mehdi ve peygamber ilan etmesi üzerine çok sayıda kişi bunun Allah’a şirk koşmak olduğunu belirterek tepki gösterdi. Bu sırada Fatih Camisi’nden de “Orayı terk edin, onların dinle imanla alakası yok” şeklinde anons yapılması üzerine alandakiler ayrılmak istedi. Alanda bulunanların dışarı çıkmasına izin verilmemesi üzerine etkinliği düzenleyen grup ile mahalleli arasında başlayan tartışma kısa sürede büyüdü. dı. Yaralılardan Serhat Anık, Rıdvan Şalk, Çetin Şalk, Cüneyt Yoruş, Hamza Poyaz ve Hasan Aydın çevredeki hastanelerde ayakta tedavi edilerek taburcu edildi. 2 kişinin ise aldıkları darbeler sonucu hastanede tedavilerinin devam ettiği belirtildi. l TANRIKULU ‘ERDOĞAN’IN LİDERLERİ HEDEF GÖSTEREN SÖZLERİ SUÇ, UTANÇ VERİCİ’ DEDİ Kadınlar Arınç’ı ‘Kültürel’ Halletmeli! Arınç “gülme üzerine” bombasını patlattığı sırada bayram yemeğindeydik, kalabalık mı kalabalık.. Tabii erkekler kızgın, ağızlarından duman fışkırıyor adeta, giydiren giydirene Arınç’a.. Ama çoğunluğu oluşturan kadınlar öyle değildi, birbiri ardına kahkahalar patlattılar.. Sonra içlerinden biri kalktı ve parmağını uzatarak dedi ki: “Söyle ona, bir daha karı gibi güldüğünü görürsek…” Arınç’ı nereden göreceğim, ancak buradan o beni görür, zaten verilen “talimat”, “yaz ona” biçimindeydi... Ertesi günkü gafı tam bir fecaatti.. Şu “direk” meselesi.. “söyle ona..” diyen dost aradı bu kez, “Hiçbir şey deme, adamın psikoseksüel sorunları olduğu açık… tedaviye gitmeli..” HHH Tedavi işler mi Arınç’a, bilemem. Terapistlerin bir çaresi mutlaka vardır. Ama benim ilgi alanıma giren, kişisel psikolojik veya psikoseksüel sorunların tedavisi değil… Arınç gibiler için zor ve belki de imkânsız olan “kültürel tedavi”dir. Tabii çağdaşlığa kapalı, kendi baskın erkek dünyasında hapis bir düşünce yapısı için kültürel tedaviden bahsedilebilir mi, onu da bilmiyorum.. Çünkü “kültürel tedavi”nin de ikna odaları veya ortamları ne yazık ki yok, kafasını özgürlüğe bırakması gerek her şeyden önce.. Tabii toplumların özgürlük mücadelesine ilişkin kitaplar okuması gerekir, son zamanlarda “Kadınların En Güzel Tarihi” kitabı Arınç için epey zihin açıcı olabilir. Bir başlangıçgiriş metni olarak.. Tabii en önemlisi bir de iktidarından düşmesi gerekir! Türbanlı kadın yazarlar arasında Arınç’a eğilen oldu mu, yoksa hepsi görev gereği pas mı geçtiler.. Arınçgiller familyasından erkekler de pas geçmiş(tir). HHH “Gülmek!” insanlar için inanılmaz bir olay, bizi diğer hayvanlardan ayıran en temel bir nitelik belki de.. İhsanoğlu’nun bir yarısına gülmeyi serbest bırakacaksın, ama öbür yarısına yasaklayacaksın… Arınç ekstradan bir şey mi demek istiyor bu ayrımla.. Kadının, erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına inandığına göre (öyle mi?!), demek ki ve tabii ki bağımsız bir “yaratık” olamaz! “O, erkeğin bir yaratığı”.. Dün Ali Sirmen dostum yazdı konuyu.. Gülmek, bütün insanlar için korkuyu aşmanın ve özgürlüşmenin önemli bir anahtarı değil sadece, aynı zamanda güzellik saçmaktır! İnsan güldü mü güzelleşiyor, tabii içten gülüş, isteyerek, beyninin onayı ve desteğiyle… Çevresine de güzellik katıyor.. Yoksa, hinoğluhince, sinsice, hesaplıca, üç kâğıtçılığı üstünden dökülen gülüşlerden bahsetmiyoruz.. HHH Tarihsel gelişim içinde, erkeğin hayatı sürdürmede doğaya ve çevreye karşı verdiği savaşlarla elde ettiği ve kadının çocuk bakımı nedeniyle de dışında kaldığı toplumsal alandaki egemenliği, daha yeni yeni kırılıyor. Şunun şurasında, insanlığın diyelim ki 50 bin yıllık (çoğunlukla erkek egemen) yakın tarihi içinde, 100 yıllık bir zaman diliminden bahsediyoruz. Kadının fiili toplumsal özgürleşmesi meselesine girersek. Geride kalan 49 bin 900 yıllık erkek egemen tarih, türlü çeşitli toplumlarda bazen bütünüyle, bazen yüzde 70, bazen yüzde 50, bazen yüzde 30 yaşıyor. Avrupa ülkelerinde de yaşıyor, ABD’de ve diğerlerinde de. Mesela Avrupa Birliği’nde kadın meselesinin nitelik değiştirdiğini ve sadece niceliksel bir sorun olarak kaldığını söyleyebilir miyiz? HHH 1 Ağustos’ta Avrupa Konseyi’nin İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdi. Sözleşme kadınlara toplumsal korumada yeni olanaklar sunuyor. Erkek şiddeti (ve bence devlet şiddeti de dahil olmalı) gören kadınlara mülteci (iltica etme) hakkı tanınıyor. Avrupa Konseyi’nin eşitlik komitesinin başkanlığını da yapan Gülsün Bilgehan’ın katkılarıyla gerçekleşen ayrımcılığa karşı mücadele, kadınların özgürleşme tarihinde önemli bir adım.. Bakın, bu anlaşmalar, sözleşmeler, kadın ayrımcılığını yasaklamalar, toplumsal eşitliği sağlamak içi alınan siyasi, ekonomik ve kültürel tüm karar ve uygulamalar, başka türlü “tedavi” edilemeyen veya zor tedavi edilen erkek egemenliğine karşı kültürel ve yasal tedavi yöntemlerinin devreye girmesidir.. Kadınların bütün alanlarda öne atılmasıyla ve toplumsal kültürel aydınlanma hareketinin bütün cephelerde ilerlemesiyle, bu konu halledilecek… HHH İlerleyecek de, Türkiye ne olacak? Kadınlara: Doğur doğur, eve kapan, gülme, türbana gir, çalışma hayatı sana göre değil… vb. politikaları izleyen bir iktidar altında, durum zor. Türkiye’nin “kültürel yapısı”, 49 bin 900 yıllık insanlık geçmişiyle çoooook yüklü! Kadın cinayetleri, çocuk yaşta gelinler, kızları alıp satma, kadının iş olanaklarına ayrıcalıklı uzanamaması… Zor dostum… Kadınlar beş adım öne…. Önce şu Arınç’ı “kültürel” bi halledin bakalım ve ağababasını sonra... Siyaset işin başı… HHH NOT: Dünkü yazımda Başbuğ’un 2012 MİT krizinden sonra tutuklandığını yazmıştım, Başbuğ 6 Ocak’ta tutuklandı, ama işin özünde bir değişiklik yok… AKP kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat’ın “Cemaati Emniyet’e, askere ve MİT’e karşı biz yerleştirdik” açıklaması da, Erdoğan’ın Emniyet ve Yargı içinde cemaat yapılanmasına ve yaptıklarına neden sessiz kaldığını, tezimizi doğrulayan bir açıklamasıdır... ‘Mezhep çatışmasına benzin taşıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın CHP ve HDP genel başkanlarını hedef alan sözlerini “nefret suçu” olarak nitelendirdi. Tanrıkulu, “Ortadoğu kanlı mezhep çatışmalarına sahne olurken Erdoğan her geçen gün mezhepçi söylemlerini artırarak yangına körükle gitmektedir. Siyasetçileri mezhepleri üzerinden hedef gösteren Erdoğan suç işlemekte ve kanlı mezhep çatışmasına benzin taşımaktadır” dedi. Tanrıkulu, Erdoğan’ın “Kılıçdaroğlu sen Alevi olabilirsin, bunu açık açık söyleyebilirsin. Ben de Sünniyim” sözlerine yazılı bir açıklamayla tepki gösterdi. Tanrıkulu, “Erdoğan’ın tutumu utanç vericidir, yüz kızartıcıdır, nefret suçudur. Erdoğan’ın mezhepçi söylemi, Irak ve Suriye’de sivilleri inançlarından dolayı vahşice katleden örgütlerinkiyle paraleldir. Erdoğan, ırkçı, mezhepçi, etnik kökenci söylemiyle Türkiye’nin en bölücü siyasetçisi haline gelmiştir” dedi. Cumhuriyet’e konuşan DBP İlçe Başkanı Arap, “Alana Bursa, Tekirdağ ve Sakarya plakalı araçlar getirilmişti. Bu aslında yaşanacakların habercisiydi. Camiden çıkanların tepki göstermesi ve bir kişinin kendisini mehdi ve peygamber ilan etmesinin ardından tepki gösteren mahalle sakinlerine İslami grup üyeleri ‘Tekbir’ getirerek saldırmışlar” dedi. Polisin saldıranları değil onlara tepki gösterenleri gözaltına aldığını söyleyen Arap şöyle devam etti: “Tartışmanın ardından ortaya hemen satır, sopa ve elektroşok aletlerinin çıkması burada organize bir durumun olduğunu gösteriyor. Son dönemde burada seçim çalışmalarımıza yönelik ciddi provokasyon girişimleri oluyor. Dün de (önceki gün) din adı altında bir saldırı ve provokasyon gerçekleştirildi. Yağmurun çok şiddetli yağması ile gerek saldırgan grup, gerekse mahalleli çabuk ayrıldı. Yoksa çok ciddi olaylar ve bir katliam yaşanabilirdi.” Gelenler ilçe dışından IŞİD’İN ELİNDEKİ REHİNELERİN SEÇİMDEN ÖNCE BIRAKILMASI İÇİN HAŞİMİ’NİN DEVREYE GİRDİĞİ İDDİA EDİLDİ Yağmur faciayı önledi Öncelik kadın ve çocuklar 46 Türk rehinenin arasında şimdi 10 aylık olan Ela da var. DUYGU GÜVENÇ atırla, sopayla elektro şok’la saldırı IŞİD yandaşı olduğu ileri sürülen grup, ellerinde satır, sopa ve elektroşok cihazları ile mahalleliye saldırdı. HDP seçim bürosu ile çevredeki araba ve işyerlerini de tahrip eden grup, 2’si ağır 8 kişiyi yarala S Mahalle sakinleri ise tedirgin olduklarını ve ilk kez böyle bir şeyle karşılaştıklarını söyledi. Yurttaşlar, “Mahallede Suriyeli çok sayıda kişi kalıyor. Bunlarla birlikte burada sarıklı ve uzun sakallı kişilerin sayısı giderek arttı. Son olayda da ilçe dışından gelenlerin olması burada bir provokasyon kuşkusu yaratıyor” dedi. Sarıklı sayısı arttı IŞİD taraftarları Şeker Bayramı’nda İstanbul Valiliği’nin izniyle Ömerli’de gerçekleştirdikleri piknikte “cihat” çağrısında bulunmuşlardı. l DBP EŞ GENEL BAŞKANLARI SALDIRILARA TEPKİ GÖSTERDİ ‘Provokasyona karşı sağduyulu olunmalı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DBP Eş Genel Başkanları Emine Ayna ve Kamuran Yüksek, cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın seçim kampanyası sürecinde yapılan saldırıların provokatif girişimler olduğunu bildirerek “Özellikle metropolde yaşayan halkımız, bu provokasyonların bilincinde olarak sağduyulu olmalı ve olası provokasyonlara karşı tedbirini almalıdır” uyarısını yaptı. Ayna ve Yüksek saldırılarla ilgili ortak açıklama yaptı. Açıklamada, Demirtaş’ın seçim kampanyası sürecinde HDP ve BDP’ye yönelik yoğunlaşan saldırıların altında faşist güçlerin ve İslamcı kesimlerin olduğu kaydedildi. Açıklamada, saldırıların başta Kürt halkı olmak üzere Alevi inancına mensup halkın iradesini kırmaya yönelik olduğu belirtildi. Açıklamada şunlar dile getirildi: “AKP ve onunla birlikte hareket eden karanlık güçlerin değirmenine su taşıyacak davranışlardan uzak durulmalıdır. Son süreçte PartiCephe tarafından Nurtepe’de özgür, demokratik, Alevi birliğinin Sayın Selahattin Demirtaş’ın seçim çalışması için açtıkları standın saldırıya uğraması ve ardından bu saldırıların Gazi, Sancaktepe, Sarıgazi gibi yerlere yayılması, tam bir provokatif girişimdir.” ANKARA Tahliye talimatı zamanında gitmediği için IŞİD tarafından Musul Başkonsolosluğu basılarak rehin alınan 46 Türk vatandaşı ile ilgili görüşme sürecinin hızlandığı ve önceliğin kadın ve çocuklarda olduğu öğrenildi. 10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, en azından kadın ve çocukların bırakılmaları için temasların hızlandığı belirtildi. Dışişleri’nin verdiği bilgiye göre IŞİD’in rehin aldığı 3 kadın ve 2 çocuk bulunuyor. MHP Milletvekili Sinan Oğan da kadın ve çocuklar için temasların arttığı duyumunu aldığını belirtti: “IŞİD’in iki kanadı var; bir dini, bir siyasi. IŞİD’in siyasi kanadının en tepesindeki isim Tarık Haşimi’dir. Ve bu kişi Türkiye’de. Ara ara Katar’a gitse de daha çok Türkiye’de kalıyor. Başbakan’ın isteğiyle bu vatandaş (Tarık Haşimi) seçimlerden önce rehinelerin bırakılması için şu an yoğun çaba gösteriyor. Kadın ve çocukların seçimlerden önce bırakılma ihtimali yüksek.” Eski Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan Tarık Haşimi için ‘terörist gruplarla bağlantısı olduğu’ gerekçesiyle Irak Başbakanı Nuri el Maliki tutuklama kararı çıkarmış, bunun üzerine 2012 yılında Haşimi Türkiye’ye sığınmıştı. 30 Temmuz 2012’de de hakkında çıkarılan kırmızı bültene karşı İçişleri Bakanlığı oturma izni vermişti. Haşimi’ye Türkiye’nin kapı açması BağdatAnkara arasındaki köprülerin atılmasına neden olmuştu. Dışişleri kaynakları, ne zaman serbest bırakılacakları konusunda asla tarih vermediklerini belirtirken, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, rehine krizinin hemen ardından yaptığı açıklamada Lübnan’da kaçırılan pilotların 71 gün sonra serbest bırakıldıklarını örnek vermişti. Diplomatik kaynaklar, 46 kişiyle irtibatı MİT’in kurduğunu belirtirken “Sıkı şekilde temaslar ilk günden beri devam ediyor. Şu an itibarıyla sağlıkla ilgili sıkıntıları olamadığını söyleyebilirim” bilgisini verdi. Yetkili, MİT’in yanı sıra Bağdat Büyükelçiliği’nin de çalışmalarına devam ettiğini belirtti. IŞİD’in Türkçe sesi ‘takva’ IŞİD, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki yapılanmasına yönelik iddialar devam ederken Türkçe bir internet sitesinden yayın yapıyor. http://www.takvahaber.net adlı siteden IŞİD’e dair son haberler paylaşılırken, sitenin künyesinde sahibi olarak “Ümmeti Muhammed (SAV)” ifadeleri yer alıyor. Sitede, IŞİD’in videoları ve halife ilan ettikleri Bağdadi’ye bağlılık törenlerinin görüntülerine de yer veriliyor. 2013’ten bu yana faaliyette olduğu belirtilen sitede rehine kriziyle ilgili paylaşılan tek haber ise Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın “Irak’taki bütün taraflarla görüşmelerimiz sürüyor. Belki yarın, öbür gün gelebilirler” açıklaması. İmam izne değil ÖSO’ya gitmiş Nurtepe’de gruplar birbirlerini suçladı ÇANAKKALE (DHA) Çanakkale’nin Bayramiç ilçesine bağlı Kaykılar köyü imamı 24 yaşındaki Tahsin Baykara ramazan ayı öncesinde köylülere izne ayrıldığını ve memleketi Adana’ya gideceğini söyledi. Bir ay sonra izinden dönmeyen ve memleketine de gitmediği anlaşılan Baykara’nın, Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) katıldığı belirtildi. Baykara’nın kız kardeşinin, daha önce birlikte görev yaptığı bir imamın eşini arayıp kardeşinin Suriye’de eğitim kampında olduğunu ve eğitimi tamamlanınca savaşa katılacağını söylediği öğrenildi. Gerginlik sürüyor ALİ AÇAR Nurtepe’de Halk Cephesi ve HDP arasında başlayan gerginliğin ardından önceki gün Gazi Mahallesi’nde vurulan ESP’ye yakın olan M.C’nin sağlık durumu ciddiyetini koruyor. M.C’nin dün yapılan ameliyatın ardından yoğun bakımda tedavisi sürüyor. Polis, dün İsmetpaşa Caddesi’nde TOMA ve Akrep diye tabir edilen zırhlı araçlarla yoğun güvenlik önlemi alarak grupların karşı karşıya gelmesini engellemeye çalıştı. HDP ve ESP, Halk Cephesi’ni saldırganlıkla suçlarken Halk Cephesi, HDP’yi “çeteleri sahiplenmekle” suçladı. Karşılıklı açıklamada gruplar birbirlerine halktan özür dileme çağrısı yaptı. ESP tarafından yapılan açıklamada Halk Cephesi’nin hesap vermesi istenerek “Partimiz, Halk Cephesi’nin Nurtepe’deki saldırısıyla başlayan olayların siyasi tarafıdır. Partimiz bu kör şiddet hareketlerinin içinde yer almayacaktır”denildi. HDP İstanbul İl Örgütü’nden yapılan açıklamada ise “Halk Cephesi, bu tutumuyla hangi devrimci değerleri koruduğunu kamuoyuna izah etmek zorundadır” ifadeleri yer aldı. Anadolu Alevi Hareketi, Gazi Mahallesi’nde yaptığı açıklama ile HDP ve bileşenlerinin çeteleri korumaktan vazgeçmesini istedi. Grup Şair Abay Kunanbay Lisesi önünde “Alevilere ölüm sloganlarıyla kurşun sıkan çeteler halka hesap verecek” yazılı pankart açtı. Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ile Savaş ve Kurtuluş Merkezi de kurumlarına yönelik yapılan saldırıyı kınadı. Gazi Mahallesi’ndeki merkezde yapılan açıklamada “Bu saldırı, mahalle insanlarımızı zehirleyen devlet destekli uyuşturucu çetelerinin önünü açıyor” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle