24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 AĞUSTOS 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Erdoğan, AKP’lilerden kendisine yardımda bulunmalarını istedi ‘Bir lira da olsa bana bağış yapın’ İSTANBUL / KOCAELİ (Cumhuriyet) cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul ve Kocaeli’nde yurttaşlara seslendi. Erdoğan, Kocaeli’nde mitinge katılanlara kendisine bağış çağrısında bulunarak “Bankalara gidip desteklerinizi yatırdınız mı? Bir lira da, beş lira da, on lira da olsa… Mesele ben bu olayın içinde varım, bunu demek. Para filan miktarı önemli değil. Ama ben de varım, bu çok önemli” dedi. Seçim çalışmaları kapsamında dün önce Kocaeli’nde yurttaşlara seslenen Erdoğan, çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu’na yüklendi. “Senin her yerin profesör olsa ne yazar ya. Ben Çarkçı Kemal’i tanımıştım ama şimdi bir de çarkçı Ekmel çıktı. Çıkmış kendi aklında bize üslup dersi vermeye çalışıyor. Önce sen ahlak sahibi ol sen. Eğer o konuda bir tecrüben varsa, kapasiten varsa, git o dersi seni aday yapan Kılıçdaroğlu’na ve sabah akşam küfreden Bahçeli’ye ver” ifadelerini kullanan Erdoğan, CHP ve MHP’lilerden oy istedi. Alanda bulunanlara hesabına bağış yatırmaları için çağrıda bulunan Erdoğan, “Bankalara gidip desteklerinizi yatırdınız mı? Bir lira da, beş lira da, on lira da olsa… Mesele ben bu olayın içinde varım, bunu demek. Para filan miktarı önemli değil. Ama ben de varım; bu çok önemli” diye konuştu. Daha sonra İstanbul’a geçen Erdoğan Maltepe’de yurttaşlara seslendi. İsrail’in Filistin saldırını eleştirirken yine basını hedef alan Erdoğan, “Bizim oradaki Anadolu Ajansı büromuza iki kez saldırı yapıldı, gazeteciler yaralandı. Hiç dünyadan tepki var mı? Ey uluslararası basın, ey basın örgütleri neredesiniz? Türkiye’de, terör suçluları için ‘gazeteciler tutuklu’ diye ayağa kalkarsınız, Filistin’de ölen gazetecileri neden görmüyorsunuz” dedi. CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İnsanoğlu’nun 3 dil bilmesine tepki gösteren Erdoğan “Biz tercüman mı arıyoruz, yoksa ülkeyi yönetecek adam mı arıyoruz? Tercüman arıyorsak çok. Ben işte tercümanla yürütüyorum işi” diye konuştu. Erdoğan, Ekmeleddin İnsanoğlu’na yönelik eleştirilerini sürdürerek “Neymiş, babası merhum Akif’in arkadaşıymış. Baban çok muhterem bir insan da sana bir faydası yok” dedi. Erdoğan bu sözlerinin ardından İhsanoğlu’nun Edirnekapı Şehitliği’ni ziyareti sırasında İstiklal Marşı’nın dizelerini okuduktan sonra “Çanakkale Şehitleri şiirinden herhalde” ifadelerinin bulunduğu görüntüleri sinevizyonla alandakilere iki kere gösterdi. İhsanoğlu’nun dünyayı iyi tanıdığını anlatırken Çekoslavakya devlet başkanı ile arkadaş olduğunu söylediğini anımsatan Erdoğan, “Ya Ekmel, Çekoslovakya, diye bir devlet mi kaldı? Yarın da çıkıp Yugoslavya derse SSCB derse şaşırmayın. CHP genel müdürü, CHP genel başkanı milleti eğlendiriyordu, şimdi yanlarına bir kafadar daha buldular. Hisseli harikalar kampanyası” şeklinde konuştu. Erdoğan devletin içinde paralel devlet olamayacağını da belirterek “İnlerine gireceğiz dedim. Girdik mi? Daha bitmedi? Bu işin başı. Devam edecek. Daha çok çözülecek inşallah” dedi. Köşk’ün ‘Şekil Şartı’na Uyacaklar mı? Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası sürecinde alttan alta yürüyen bir başka tartışma da, adayların Çankaya’ya çıkmaları halinde cumhurbaşkanlarının “resmi tören giysisi” olan frakı giyip giymeyeceği meselesiydi. Bu fazla “Avrupai” giysiye son dönemdeki 2 cumhurbaşkanının, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül’ün çok sıcak bakmadıkları biliniyordu. Çünkü her ikisi de çok çok zorunlu olmadıkça tercihlerini fraktan yana koymamışlardı. Çankaya Köşkü için yarışan adayların bu konudaki tutumu da elbette merak konusu oldu. Sorunun ilk yöneltildiği isim olan Başbakan Tayyip Erdoğan, “Bizim geleneğimizde yok o, başkalarının geleneğinde var. Bunun bize kazandıracağı hiçbir şey yok” diyerek bu frak işine hiç de sıcak bakmadığını belirtmekle birlikte, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İngiltere Kraliçesi’nin davetine katılmak için zorunlu frak giymesini dikkate almış olmalı ki “Şekle takılan biri değilim elbet, olması gerekeni, olması gereken zamanda uygularım” diyerek “zorunlu hallerde” giyebileceğinin mesajını verdi. Aynı soruyu biz de muhalefet partilerinin adayları Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a da yönelttik. İhsanoğlu, devletin köklü geleneklerinin tartışılmasını çok doğru bulan bir isim değil. Bu nedenle de “frak” konusunu “detay” olarak nitelendirip “Tercihler üzerinden mesaj gönderilmez” demekle yetindi. Ancak bu konudaki en radikal çıkış, Çankaya’nın en genç adayı Selahattin Demirtaş’tan geldi. Demirtaş, “Bildiğim kadarıyla frak yasal zorunluluk değil, ben şahsen keten veya kot pantolonla çalışmayı yeğlerim” diyerek tercihini ortaya koydu. Vasiyetini açıkladı Erdoğan, “Öyle tahmin ediyorum ki bu Başbakan olarak İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz belki de son miting olacak. Bugün İstanbul’a veda etmiyorum. Allah takdir ederse doğduğum bu şehirde vefat etmek, hiç olmazsa bu şehre defnedilmek benim en büyük arzum ve en büyük vasiyetimdir” dedi. Otobüslerle binlerce kişinin taşındığı miting alanında fenalık geçiren bir kadın sahnenin önüne getirildi. Başbakan Erdoğan kadının elini tutarak teselli etti. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) ‘Tercüman mı arıyoruz?’ l Erdoğan’ın Maltepe mitinginden izlenimler... / ÖZLEM GÜVEMLİ Soma İçin Vekil Başına 287 TL 84 Krş. Bağış Soma’daki faciada 301 maden işçisinin hayatını kaybetmesi Türkiye’de büyük bir üzüntü yaratırken yaraların sarılması için sivil toplum örgütleri başta olmak üzere Soma’yla ilgili onlarca yardım kampanyası düzenlendi. Yalnızca Türkiye’de değil dünya madencilik tarihinin en büyük kayıplarından biri olan bu facia karşısında vatandaşlar Soma’da hayatını kaybeden ve yaralanan işçi ve işçi yakınlarının yanında olduğunu gösterdi. Soma faciasının ardından iktidar da muhalefet de geride kalanlara yardım sözleri verdi. Facianın sorumlularının hak ettikleri cezayı alacakları söylendi... Pek çok söz söylendi, bugüne kadar maalesef somut bir adım atılmadı. Öyle ki Somalı işçilerin haklarını düzenleyen tasarıya AKP’nin konuyla alakasız pek çok düzenlemeyi eklemesiyle “çuvala dönen torba yasa” görüşmeleri hâlâ sürüyor. Soma faciası siyasetin bir numaralı gündemi olmaktan yaklaşan cumhurbaşkanı seçimi nedeniyle düşerken facianın ardından TBMM bünyesinde başlatılan yardım kampanyası da geçen hafta sona erdi. TBMM bünyesinde 15 Mayıs 20 Temmuz tarihleri arasında 2 ay 5 gün süren yardım kampanyası kapsamında 28 bin 587 TL’si Meclis personelinin bağışlarından oluşmak üzere toplam 186 bin 900 TL toplandı. Bu para Somalı ailelere ulaştırılmak üzere ilgili hesaplara aktarıldı. Milletvekillerinin kampanyaya katkısı 158 bin 314 TL oldu. İktidar ya da muhalefet fark etmez, milletvekilleri kendi maaşlarının kamuoyunda haber olmasını her zaman tepkiyle karşılar, bu haberlerle millet nezdinde vekillerin itibarının düşürüldüğü görüşünü savunur. 550 sandalyenin olduğu parlamentoda kabaca bir hesap yaparsak; maaşları 12 bin TL’nin üzerinde olan bir milletvekili başına Soma’ya yaptığı yardımın ortalama “287 lira 84 kuruş” olması da insanı düşündürmüyor değil. Başka bir deyişle milletvekilleri aylık maaşlarının yüzde 2.3’ünü Soma yardımına ayırmış. Elbette bizim yaptığımız hesaplama “kampanyaya yapılan ortalama katkıyı” gösteriyor. 287 TL’nin çok çok üzerinde bağış yapan milletvekilleri de olabilir. Ancak milletin vekillerini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde ortaya çıkan bu tablo tek tek bütün milletvekillerini de ilgilendirmiyor değil. ‘İnanıyorum ki söz dinlersiniz’ Kamu olanakları kullanıldı: Maltepe sahilinde deniz doldurularak yapılan miting alanının siftahını cumhurbaşkanı adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün “Yeni Türkiye için İstanbul Mitingi” ile yaptı. İstanbul’un en büyük miting alanını doldurmak için kamunun bütün imkânları seferber edildi. Yurttaşlar, İETT ve özel halk otobüsleri ile Maltepe’ye taşındı. İETT tepki üzerine otobüslerin kiralandığını açıklayarak kendini savundu ama bu açıklama pek inandırıcı bulunmadı. Metro ve Marmaray’ı kullanarak Yenikapı’ya gelenler buradan otobüsler ve deniz motorları ile miting alanına götürüldü. Feshane, Eyüp, Haliç ve Üsküdar’dan da motor ve vapurlar çalıştı. Önce yas sonra dans: Hayatını kaybeden sanatçı Murat Göğebakan için önce Fatiha okuyan yurttaşlar daha sonra Göğebakan’ın başbakan için bestelediği “Uzun adam” şarkısı eşliğinde dans edip coştu. Havadan denetledi: Erdoğan alana 18.15 sıralarında helikopteriyle geldi. Ama gelmeden önce miting alanının üzerinde 23 tur atarak kitleyi denetledi. 3. köprünün güzergahını da helikopteri ile İstanbul’un üzerinde uçarken belirleyen Erdoğan’ın aklına başka bir çılgın proje geldi mi bilmiyoruz ama kitle Başbakan’ın gözüne girecek bir “bayrak şov” sergiledi. Prompter ile İstiklal Marşı: Erdoğan konuşmasına İstiklal Marşı’nın 10 kıtasını okuyarak başladı. Prompter’dan okumasına karşın Erdoğan bir iki yerde takıldı. Kitle konuşmanın 15. dakikasında alanı terk etmeye başladı. Önce sallamaktan bitap düştükleri bayrakları yere serip üzerine oturan kadınların büyük bölümü de çocuklarını alıp gitti. ‘Halka’ yakın ilgi: Erdoğan konuşması boyunca “halkıyla” yakından ilgilendi. Sahnenin önünde baygınlık geçiren bir kadın sedyeye alındı. Ancak sağlık ekiplerinin müdahalede bulunduğu çadıra götürülmedi. Önce sedye ile birlikte başbakanın bulunduğu sahneye doğru kaldırıldı. Başbakan da sedyede yatan kadının elini tutarak kadını teselli etti. Asıl halka teması ile mitingin sonunda oldu. Erdoğan ve eşi, sahneden mitinge katılanlara hediye olarak Erdoğan tişörtleri fırlatmaya başladı ve bu da sahne önünde izdihama neden oldu. Görevlilerin uyarılarına karşın herkes tişört kapmak için sahnenin önüne yığılınca başbakan mikrofonu eline alıp ikna edici bir konuşma yaptı. “İnanıyorum ki siz söz dinlersiniz. Geriye doğru gidin” dedi ama sözü pek dinlenmedi. Havada, karada, denizde trafik durdu: Mitingin ardından da geri dönüş çilesi başladı. Başbakanın “İstabul’da günlük hayat olumsuz etkileniyor trafik duruyor” diyerek Taksim’i mitinglere kapatmasını hatırlayarak tamamen durmuş trafiğin içinde bulduk kendimizi. Erdoğan’ın İzmit’teki mitingin ardından, Maltepe’ye Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ait deniz otobüsü ile gitme ihtimalini düşünen yetkililer yolcuları yolda bıraktı. Karamürsel’den İzmit’e gitmek üzere biletli yolcuları almak üzere gelen deniz otobüsü, “Başbakanlık talimatı geldi” denilerek yolcularını almadan İzmit’e döndü. Erdoğan konuşurken de Maltepe’de miting alanı üzerinde uçuş yasağı uygulandı. Tişört 5, balon 2 lira Saatlerce önceden miting alanına gelmeye başlayan Erdoğan taraftarları için esnaf da özel hazırlık yapmıştı. Erdoğan’ın fotoğraflarının olduğu tişörtler 5, AKP balonları 2 TL’den kapış kapış satıldı. 10 TL’ye satılan Erdoğan atkıları ve Filistin bayrakları ise çok rağbet görmedi. Kadınlar ve erkeklerin arasına miting meydanında bariyerler konuldu. Meydan haremselamlık oldu. Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı parlamentokulisi@gmail.com ‘Yeni padişah’ Dün işbaşı yaptım, daha ikinci günden içinizi karartmak istemem ama bugün dahil beş gün kaldı. Altıncı günün akşamı Türkiye’nin 12. cumhurbaşkanının kim olduğunu öğreneceğiz. “24 Ağustos’ta bunun ikinci turu var” filan demeyin. İkinci tura gerek kalmadan yarışın sonuçlanması olasılığı var. Hem de ciddi olarak var. Bunun anlamı ise 10 Ağustos akşamı Çankaya’da bir Recep Tayyip Erdoğan… Şu son cümleyi yazdım ve ardından “Anneeeee” dedim. Siz de deyin. Bizler Kenan Evren gibi seçilmiş (seçilmiş?) bir cumhurbaşkanı, Tansu Çiller gibi seçilmiş (seçilmiş?) bir başbakan gördük ama böylesini görmedik. Demokrasi kültürü bu kadar derin, hukuk kültürü daha da derin, üslubu en derin; kapı yoldaşı olduğum Can Dündar’ın başlayan dizisinin ilk yazısında bile görüldüğü üzere sütten çıkmış ak kaşıktan da ak bir cumhurbaşkanımız hiç olmadı. HHH Şimdi… Bu “mutlu son”a nasıl ulaşacağımız sorusunun cevabını kendinizde arayın, kendimizde arayalım… Eğer ağustos sıcağında keyif çattığı tatil beldesinde “Yav adam zaten birinci turda, olmazsa ikinci turda nasıl olsa seçilecek; şimdi tatili yarıda kesip, evin yolunu tutup sandık başına gitmenin ne âlemi var” diyen tembel yurttaşlardansanız… Eğer “İhsanoğlu bu yükü taşıyabileceğe benzemiyor; Selahattin Demirtaş güzel konuşuyor ama kazanması ihtimali yok. Ben oy kullanmayacağım” aymazlığının rehaveti içindeyseniz… Eğer “Paralel yapının polislerinin, savcılarının, yargıçlarının kuruların yanına yaşları da tıka basa doldurup hapislere tıktıklarını Tayyip Erdoğan özgürlüklerine kavuşturdu. Adam hatasını anladı işte” mavalını yutacak kadar safsanız… Eğer “Ne yani üç adaydan hangisi kazanırsa kazansın düzen mi değişecek, sistem mi sona erecek. Sandığa gitmek emperyalizmin Çalışkan Karıncayı Bile Kıskandırmak… oyununa gelmektir” gibisinden analizlere kafa yatıran keskin takımına kulak verenlerdenseniz… Eğer yurttaşın görevini sadece yakınmak, mızıldamak, sanal ortamda klavyeye yumulup içinizi rahatlatan “tweetler” atmakla sınırlayanlardansanız… Eğer alt kattaki, üst kattaki, bitişikteki, oturduğunuz sokaktaki, mahalledeki, semtteki, kasabadaki, kentteki seçmenlerle sıcak temas kurup vereceği oyun ülkenin geleceği için anlamını inatla, sabırla anlatmaya, ikna edinceye kadar çabalamaya üşenenlerdenseniz… Gözünüz aydın olsun, beş gün sonra Recep Tayyip Erdoğan adlı bir cumhurbaşkanınız olacak… HHH Cumhuriyet’ten bir önceki durağım T24’te birkaç kez yazdım. Yine yazacağım. Belki yarın, öbür gün, daha sonraki gün yine yazarım: İkinci tur çantada keklik değil. Saygın ve ehliyetlerini kanıtlamış kamuoyu araştırma kurumları altını kalın çiziyor ve sayıların, yüzde lerin soğuk diliyle konuşuyorlar: Erdoğan kıl payı da olsa ilk turda kazanabilir. Sakın, “Yav ilk turda olmazsa ikinci turda nasıl olsa…” diye başlayan o yılgın cümleyi kurmayın. Bir: İkinci tur çantada keklik değil, ama kaçınılmaz bir kader de değil. Obama’nın seçim sloganı bugünlerde tam da bizler için söylenmiş gibi: “Yes we can… Evet yapabiliriz, başarabiliriz…” İki: Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kalmasının bile demokratik değeri pek yüksek. Bir kere öyle bir sonuç AKP içinde ve dışında epey yaygın olan Tayyip Erdoğan büyüsünün bozulması demektir. Dahası o zatın burnunun iyice sürtülmesi, “Milli irade beni seçti, ben milli iradeyim” zırvasının iflah olmaz bir yara almasıdır… Üç:…. Üç müç yok… Gazeteyi katlayın bir kenara koyun; internetten okuyorsanız sağ üst köşedeki çarpı işaretini tıklayın ve kolları sıvayın. Alt ya da üst kattaki komşudan başlayın. Beş gün boyunca çalışkan karıncayı bile kıskandırın. Haydi… Haber Merkezi Alman Der Spiegel dergisi bugün çıkan yeni sayısında Erdoğan’ı kapağına taşıdı. Erdoğan’ın resmi ve ay yıldızla hazırlanan kapak Türkçe ve Almanca olarak “Der Staat Erdoğan Erdoğan Devleti” başlığıyla çıktı. Giriş yazısında şu ifadeler yer aldı: “Yeni padişah: Başbakan Erdoğan demokratik reformlarla çıktı yola, ancak eski dönemin seçkinleriyle ve Gezi Parkı direnişçileriyle mücadelesinde hükümdara dönüştü. Şimdi kendisini cumhurbaşkanı seçtirmek niyetinde. Despot mu olacak bu sefer de?” Bahçeli, adaylara ayrılan sürelere dikkat çekti AFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ayrımcılığı insanların doğum yerlerine kadar indirgediğini belirtti. Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı için partisinin CHP ile birlikte aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek istemek üzere Afyonkarahisar’daki MHP’li ilçe belediyelerini ziyaret etti. Çay ilçesinde de yurttaşlara seslenen Bahçeli, TRT’nin cumhurbaşkanı Eleştirince TRT kesti adaylarına eşit süre ayırmamasını eleştirdi. TRT’nin patronunun millet olduğunu belirten Devlet Bahçeli, “Ama sabahtan akşama kadar TRT Recep Tayyip Erdoğan propagandası yapar; 500 saati ona, 5 saati bir adaya, 7 saati diğer adaya ayırır ise burada millet artık patron olmaktan çıkmış, aday Erdoğan patron olmuş TRT ona hizmet ediyor demektir” diye konuştu. Bahçeli’nin bu sözlerinin hemen ardından konuşmayı canlı yayınlayan TRT haber kanalı yayını kesti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle