07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 2014 PAZARTESİ 4 HABERLER Demirtaş, Erdoğan’a ‘Ailenin tüm fertlerinin mal varlığını açıkla’ çağrısı yaptı ‘Bilal’de ne kadar var?’ SİBEL BAHÇETEPE Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlenen “Yeni Yaşam” mitinginde cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı “Başbakan mezhepçilik yapıyor; etnik kimliklerinizi, mezhepleri tartıştırarak en büyük bölücülüğü yapıyor” sözleriyle eleştirdi. Demirtaş “Açıkladığı mal varlığı resmi olarak kendine ait olanlar. Eşinde, oğlunda, damadında ne var bilmiyoruz? Bilal’de ne var bilmiyoruz, sıfırlayabildi mi, ne kaldı bilmiyoruz” diyerek yolsuzluk iddialarını anımsattı. Demirtaş, 1995’’te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın küçük yeğeninin kumbarasını seçim kampanyası için bağışlaması üzerine “Ayakkabı kutusu mu, çocuğun kumbarası mı daha değerli. İşte yaşamın özü bu” dedi. Selahattin Demirtaş, dün İstanbul’da Kadıköy İskele Meydanı’nda binlerce kişinin katıldığı “Yeni Yaşam” mitinginde konuştu. Geleneksel giysili kadınların rengârenk görünüm yarattığı alanda zılgıtlar, alkışlarla büyük coşkuyla karşılanan Demirtaş, “Her birimizin meydanlarda, alanlarda ayrı mücadele birikimlerinden oluşturduğu bütün pırıl pırıl tertemiz sayfaları birleştirmek için bu yola çıktık” dedi. Kalıcı barış ve demokrasi için bir arada duracaklarını kaydeden Demirtaş, “Tek adamda korku yarattınız. Panikleyen bir kişi var; Recep Tayyip Erdoğan. Çankaya hesabı bozuldu. Tek dil, tek ırk üzerine millet hesapları halkların ortak dayanışmasının oluşturduğu duvara çarptı” diye konuştu. Erdoğan’ın mezhepler üzerinden başlattığı tartışmayı da eleştiren Demirtaş, “Başbakan mezhepçilik yapıyor; etnik kimliklerinizi, mezhepleri tartıştırarak en büyük bölücülüğü yapıyor” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarında Erdoğan’ın devletin tüm olanaklarını kullandığını anlatan Demirtaş, “Yüzde 50’nin üzerinde oyum var diyorsan neden korkuyorsun” diye sordu. Demirtaş, Başbakan’ı televizyon programına davet ederek “Gel karşınızda objektif sorular soracak gazeteciler olsun, önceden hazırlanmasın sorular ve yanıtları. Biz de açık yüreklilikle sorulara yanıt verelim” dedi. “Sınıfa başkan seçerken bile tebeşir çalmasın diye dikkat ediyoruz” diyen Demirtaş, “Eşine, kızına, damadına ait olan ne kadar mal var bilmiyoruz. Bilal’de ne var bilmiyoruz, çocuk ne kadarını sıfırladı bilmiyoruz, nereye yatırdı bilmiyoruz, belki o da bilmiyordur” sözleriyle eleştirilerini sürdürdü. “Umudun adresi olduk” diyen Demirtaş, seçmen yurttaşlara “Oy verme kabininize girdiğinizde o 3 fotoğraftan yalnızca bir tanesi sizin gibidir. Yalnız birinin cebinde sizin kadar para vardır” diye seslendi. Başbakan Erdoğan’ın İsrail ile askeri anlaşmalarını iptal etmesi gerektiğini kaydeden Demirtaş, “İsrail ile askeri anlaşmaları iptal et. 12 askeri anlaşma var. Latin Amerika ülkeleri bile elçilerini geri çektiler. Cola’yı boykot ile İsrail mi çöker? Ciddi boykot ile bunu durdurun” dedi. Demirtaş konuşmasını, Suriye’nin Kürt bölgesi Rojava ve Kobane’de IŞİD militanlarına karşı savaşan halka selam göndererek tamamladı. Miting sonunda gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın küçük yeğeni, kumbarasındaki parayı seçim kampanyasına destek amacıyla Demirtaş’a hediye etti. Demirtaş ise “İşte yaşamın özü bu. Ayakkabı kutusu mu, çocuğun kumbarası mı daha değerli” dedi. TRT’ye mesaj ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı adayları dün TRT’de propaganda konuşması yaptı. Her adaya 15 dakika süre ayrılan programda, kura seçimine göre en son sırada konuşan Selahattin Demirtaş, adaylara eşit süre ayırmamasını eleştirdiği TRT’ye imalı bir mesaj vererek konuşmasına başladı. Demirtaş “TRT gibi tarafsız adaylara eşit yaklaşım sergileyen, hele hele bana karşı adalet örneğinin en muhteşemini sergileyen...” sözleriyle TRT’yi ‘övdü.’ Adaylar 9 Ağustos’ta yine TRT’de olacak. Kuraya göre ilk sırada Demirtaş, ikinci sırada İhsanoğlu, en sonda da Başbakan Erdoğan konuşmalarını yapacak. TRT’den İnsanlarla Kazlar Arasında Ne Fark Var? “Bu da nereden çıktı?” demezsiniz umarım. İnsanlarla hayvanlar arasındaki benzerlikler ve farklar üzerinde çok durulmuştur. Ünlü etologlar (hayvanbilimci) Konrad Lorenz, Edmond Morris ile ünlü primatolog (primatbilimci) Frans de Waal bu konuları ayrıntılı olarak incelemiştir. Kazlar konusunda Konrad Lorenz önemli bir buluşa tanık olmuştur. Kaz yavruları yumurtadan çıktıktan sonra dünya üzerinde ilk gördükleri hareketli nesnenin peşine takılmışlar, onu rehber bellemişlerdir. Korunma içgüdüsüne bağlı bu davranış, büyüyen kazlarda yer etmiş, böylece kazlar bu nesneye bağlanmışlardır. Konrad Lorenz’in arkasında yürüyen kaz sürüsüyle görüntüsü de bu olgunun kanıtı olmuştur. Konrad Lorenz, bu olguya “imprintentiondamgalama” adını vermiş, bağlanmış canlıda bu etkinin sürdüğünü göstermiştir. “İşte, ne olacak, kazlar böyleymiş” dememek gerekiyor. İnsanların kullandığı “kaz kafalı” deyimiyle “pek akıllı değil” anlamının aksine kazlar zeki hayvanlardır. İçgüdüleri güçlüdür. Öfkeleri ünlüdür. Sürü halinde gezerler. Tehdide karşı saldırganlaşırlar. Ama işte küçüklük dönemlerinde önlerinde yürüyen nesnenin arkasına takılıp yürürler. Şimdi durup düşünelim. Bebekliğini bitirip çocukluğa erişen, çocukluktan gençliğe, gençlikten erişkinliğe ulaşan kimi insanın davranışı aynı kazlar gibi birinin peşine akılsızca kapılıp gitmiyor mu? “Kaz adımı” yürüyüşleri ile ünlü Alman askerleri, Japon intihar pilotları, Vietnam’da “ne için savaştığını?” düşünmeyen Amerikan askerleri, ne yaptığını düşünmeden birinin peşine takılıp akla sığmaz işler yapan nice insan kazlardan farklı mıdır? İnsan önyargıları da bir tür “zihinsel damgalanma” değil midir? Eğer şöyle bir geriye çekilip düşünsek zihnimizde “yer etmiş kalıplar” bize saçma görünmez mi? Almanlar disiplinlidir. İngilizler soğuktur. Fransızlar duyguludur. İtalyanlar eğlencelidir. Türkler cesurdur. Bu kalıpyargılara biraz uzaktan bakarsak; sorgulamayan disiplinin yanlış olduğunu, soğuk davranışın mesafe koymaktan kaynaklandığını, duygulu olmanın arkasında yaşama sevincinin bulunduğunu, eğlenceli görünmenin belki de kaygıdan kaynaklandığını, cesur davranışın altında korkunun yattığını anlayabiliriz. İçgüdüsel davranışlarla yaşamak, hayvansal yanımızla hayatta kalma eğilimidir. Bu yanıyla kazlar, çok başarılı bir yaşam mücadelesi verirler. Elbette bu mücadele, kolay yem bulmak uğruna kafeslerde yaşayıp sofralarda yer alma kaderini değiştirmez. Aslında insanların da yıllarca uğraşıp eğitim görüp, bir işte çalışmak uğruna verdikleri mücadelenin, kendi kafesevlerinde, kendi ücretprimikramiyeunvan gibi yemlerle benzer kaderi paylaştığını düşünmek de olasıdır. Peki, insanlarla kazlar arasındaki farklar nedir? HHH İşte, insanlarla kazlar arasındaki fark da eğer varsa buradadır. İçgüdünün üzerine çıkıp, sosyal güdüleri de sorgulayıp, bilinçli düşünme düzeyine ulaşmak, insanları kazlardan farklı kılar. İçgüdüler; korunma, beslenme, çoğalma yoluyla hayatta kalmayı güdüler. Sosyal güdüler, sosyal statü ile, kariyerler, mutlu birliktelikler ile, istenen refah payıyla yaşam rekabetinde kazanmayı hedefler. Bilinç ise, “bütün bunların ne olduğunu?”, “bütün bunların neden olduğunu?”, “bütün bunların kimin, kimlerin işine yaradığını?”, “bütün bunların neresinde yer aldığını?”, sorgular, sorgulatır, yanıtlarını aratır. Onun için de Sokrates, “sorgulanmayan hayat, hayat değildir” demiştir. Onun için de, Descartes, “düşünüyorum, öyleyse varım” demiştir. Dünyanın kaderi, insanın bilinçlenmesiyle değişmiştir. Değişmeyen nedir? HHH Değişmeyen, insanı yürüyen kazlara çeviren sistemdir. Değiştirecek olan da “insanın aydınlık bilincidir”. Ampulü söndürün, Bilincin güneşi doğsun... HHH Bu hafta sonu Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Oyum Ekmeleddin İhsanoğlu’na... Başbakan mezhepçilik yapıyor Kalbimizi çaldın Demirtaş Demirtaş’ın Kadıköy İskele Meydanı’ndaki mitingi için polis geniş güvenlik önlemleri alırken mitinge binlerce kişi katıldı. HDK/HDP Kadın Meclisi Boğa heykeli önünden yürürken “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir” pankartı açtı. “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları atıldı. “Bir cumhurbaşkanı düşünün; Diyarbakırsporlu” ve “Bağlamadan önce kalbimizi çaldın Demirtaş” yazılı pankartlar taşındı. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR) l Demirtaş’ın Kadıköy mitinginden izlenimler... / AYDIN ENGİN Acitasyon ve Acı İstasyon Acaba bu gençler muhtar kayıtlarını kontrol ettiler mi, oy verecekleri sandığın nerede olduğunu vakitlice öğrendiler mi? Cevap “Evet”se yaşadı Demirtaş. Ama “Hayır” ise o gençler miting meydanının kuru kalabalığı oluverecekler. Şeytanı kulağımın dibinden def ettim; kalabalığın içinde hedefsiz dolanıyorum. Kürsüdeki mikrofondan bazan genç bir kadın, bazan bir delikanlı, bazan Türkçe, bazan Kürtçe; şarkı, türkü, halay, zılgıt eşliğinde kalabalığı coşturmaya çabalıyorlar. Bir sohbete kulak verdim. Şaşkın bir amca bıçkın görünüşlü bir delikanlıya sordu: Demirtaş gelmişdir? Yok dayı daha gelmedi. Bu konuşan ne ediyor ? O acitasyon yapıyor. Acı istasyonu sorarsan o saat 6’da Maltepe’de… Amca anlamadı. Ben anladım. Bıçkın delikanlıyla göz göze geldik. Kopuk pek sevimli sırıttı. “Nasıl oturttum lafı” dercesine göz kırptı… HHH Sadece ben değil, dolanırken rastladığım tanıdıklar da “Yav saat 4’te dediler, vaktinde geldik. Saat 5’i geçiyor. Nerde kaldı bu Demirtaş” diye mırıltıyla homurtu arası söylenirken bir de baktık ki Demirtaş sahnede yerini almış, konuşmaya başlamış. Yani öyle yeri göğe katan, konuşanın gırtlağını, dinleyenin kulağını patlatacak türden anonslar yapılmadı; “Şimdiiiiiii… Karşınızdaaaaaa… Halkımızın Cumhurbaşkanı adayıııııı…. Selahattiiiiiinnn… Demirrrrtaşşşş…” filan denmedi. HDP ve bileşenlerinin ortak adayı Selahattin Demirtaş konuşmasına başladı. Demirtaş’ı miting kürsüsünde ilk kez izliyorum. Onu bunu ite kaka kürsünün dibine kadar sokuldum; kontrol ettim. Hayır, “Prompter” dedikleri o cihazdan okumuyor, kâğıttan da okumuyor. Sohbet eder gibi konuşuyor. Bağırmıyor, kükremiyor… Alışkın kulaklarım yadırgıyor tabii. Çünkü az sonra Maltepe Meydanı’nda biri çıkacak ve… Anladınız !.. Konuşmanın ana ekseni yeni Türkiye’yi diğer iki adayın temsil etmediği üstüne kurulu. Bir ara “Diğer iki adaydan birini seçmek, kanser ile sıtma arasında bir tercih yapmaktır” deyiverdi. Ancak asıl vurgu Erdoğan’aydı. Örneğin konuşmanın sonuna doğru Gazze’de acı çeken Filistin halkını selamlarken “Biraz sonra, Maltepe meydanında biri kalkacak Israil’e lanetler yağdıracak. Bağırıp çağıracağına Israil’le imzalanmış tam 12 anlaşma var. Askeri, ticari anlaşmalar. Onları iptal et, olsun bitsin” dedi. Meydanda bu çıkış kahkaha ve alkışlarla karşılandı… Demirtaş’ın konuşmasının dikkat çeken bir başka vurgusu da Türkiye halklarının bütün renklerini kucaklamaya çabalaması; bir Kürt siyasetçi kimliğini geriye itmeyi tercih emesiydi. Nitekim konuşmasının hemen hemen en sonunu Türkiye’nin bütün etnik, dinsel ve cinsel renklerini kucaklama sözü vererek noktaladı. Miting meydanı gözlemleri seçim sonuçlarıyla ilgili sağlıklı, güvenilir sonuçlar vermez. Demirtaş’ın İstanbul mitingi ile ilgili söylenmesi gereken seçim sonucuyla ilgili değil. Bir siyasetçi olarak Selahattin Demirtaş çıraklık dönemini çoktan geride bırakmış; ustalığa epey yaklaşmış. Türkiye demokrasisi için bu bir kazanım olsa gerek… Demirtaş’ın konuşmasının dikkat çeken vurgusu bütün renkleri kucaklamaya çabalaması; bir Kürt siyasetçi kimliğini geriye itmeyi tercih emesiydi. Bugün pazar. Beni daha ilk günden işe yolladılar. Saat 16’da cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın, saat 18’de de büyük Türk büyüğü Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul mitingleri var. İlki Kadıköy İskele Meydanı’nda, öteki metro ile bir cigara içimi uzaktaki Maltepe Meydanı’nda… Beni deneyimli gazeteci kontenjanından Tayyip Erdoğan mitingini izlemeye yollarlar diye umuyordum. İşe “Paralel yapı” mı karıştı ne, “Demirtaş’ı izleyeceksin abi” deyiverdiler. Kader utansın. Öyle ya… Demirtaş sadece bağlama çalabiliyor. Oysa Tayyip abim obua, piyano, klarnet, org, arp, trombon, ut, cümbüş hatta “kanun” çalıyor. Sonra Demirtaş gençmiş. N’olmuş yani? Çankaya’ya atlet mi seçiyoruz? Hem Tayyip abim daha birkaç gün önce “Yalakaspor Enyalakaspor” maçında 15 dakika’da üç gol atmadı mı? 12 numaralı forma ona ne kadar yakıştı görmediniz mi? 12. cumhurbaşkanı forması da ona yakışacaktır. Hiç kuşkunuz olmasın… Neyse… HHH Meydan yükünü aldı. Hemen her köşesinde halay çekiliyor. Hem de kızlı erkekli. Benim kuşaktan, biraz daha gençlerinden o kadar çok tanıdık mitinge gelmiş ki selamlaşmaktan çalışmaya fırsat bulamıyorum. Ama ezici çoğunluk genç. Çok genç. Eh, bu kadar genç bir arada ise ortalığın bayram yerine dönmesi kaçınılmaz. Döndü de… İyi de o şenlik arasında şeytan kulağıma üfledi: l İhsanoğlu, Yunan basınına konuştu Kılıçdaroğlu, Antalya’da ‘sandığa gidin’ çağrısı yaptı ‘Ailem dindar ama ATİNA (AA) Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, siyasetin din, mezhep ve etnik köken üzerinden yapılmaması gerektiğini söyledi. İhsanoğlu, Atina’da yayımlanan Elefteros Tipos gazetesindeki demecinde, her insanın kendi inancına göre yaşamakta özgür olduğunu ve devletin vatandaşların yaşayacağı ortamı oluşturmakla yükümlü bulunduğunu ifade ederek “Cumhurbaşkanı siyasi lider değil, devletin lideridir” dedi. Cumhurbaşkanlığı adaylığını Türkiye’nin çeşitli siyasi kesimlerini temsil eden ve aralarında sanatçı ve diplomatların bulunduğu önemli şahsiyetlerin ısrarı üzerine kabul ettiğini belirten İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı’nı vatana bir görev olarak gördüğünü belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan farkının ne olduğuna ilişkin soruyu yanıtlayan İhsanoğlu, dindar bir aileden geldiğini ancak İslamcı bir politikacı olmadığını ve dinin politikadan ayrı tutulmasından yana olduğunu söyledi. İhsanoğlu, kadınların başlarının örtülmesiyle ilgili İslami yaşamın ne şekilde olduğuna ilişkin bir soru üzerine, “İslam dünyasında kadının yeri üzüntü yaratıyor. Bu durum, geri kalmışlığın sonucudur ve dinle ilgisi yoktur. Peygamberimizin döneminde kadınlar toplum içerisinde, savaşta ve ticarette faal idi. Ancak, 14 asır sonra bazı ülkelerde kadınların otomobil kullanma hakları bile yok” diye konuştu. Fethullah Gülen ile ilişkisi olup olmadığına ilişkin bir soruyu ise İhsanoğlu, “Hiçbir tarikata bağlı değilim, ne de bunların üyesiyim” şeklinde yanıtladı. İhsanoğlu, TürkYunan ilişkileriyle ilgili sorular üzerine de annesinin Rodos kökenli olduğunu ve adadaki servetini İtalyan işgali ve 2. Dünya Savaşı sırasında kaybettiğini anlattı. İslamcı değilim’ ‘Tek isteğim tarafsız bir cumhurbaşkanı olsun’ ANTALYA / HATAY (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Tek istediğim bayrağına sahip çıkan, geçmişi temiz olan, bütün vatandaşlarına eşit mesafede olan, tarafsız birisinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıdır. Bunu yaptığınız gün demokrasiyi güçlendirmiş olacağız” dedi. Kılıçdaroğlu, Konyaaltı Belediyesi’nin bu yıl 19’uncusunu düzenlediği Yaz Şenlikleri’ne katıldı, yağlı pehlivan güreşlerini izledi. Havayoluyla kente gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu, deniz seviyesinden 1450 metre yükseğe kurulu Feslikan Yaylası’ndaki şenlik alanına karayoluyla gitti. Şenlik alanına girişte yoğun ilgiyle karşılanan Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine değinerek “Görüşü, siyasi düşüncesi ne olursa olsun bütün yurttaşlarıma yaptığım bir ortak çağrı var; ayın 10’unda sandığa gidiniz ve oyunuzu kullanınız, demokrasiye katkıda bulununuz” diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı makamının çok önemli olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “O makam bayrağımızı, ülkemizi temsil eder. Şunu söylüyor şair; bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer CHP lideri Kılıçdaroğlu, pehlivanlarla ‘parmak tokası’ yaptı. (Fotoğraf: DHA) uğrunda ölen varsa vatandır. O zaman geliniz bayrağımızı yüceltecek olan bilge, dürüst, namuslu bir kişiyi cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtalım. İstediğim, geçmişi temiz olan, bütün vatandaşlarına eşit mesafede olan, tarafsız birisinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıdır. Demokrasiyi güçlendirmiş olacağız. Bir selam var onu size de aktarmak istiyorum, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun size selam ve saygıları var. Bunu aktarmayı da bir görev biliyorum.” Hatay’ın Uğur Mumcu Meydanı’nda da yurttaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın yalan üstüne kurguladığı siyasetle halkı bölmeye çalıştığını belirterek şöyle dedi: “Ne kadar bölmeye çalışsa da, bölünmeyeceğiz. Allahımız bir, peygamberimiz bir, kitabımız bir, ehlibeytimiz bir. Ortadoğu’da mezhep çatışması, etnik kimlik çatışması başlatan IŞİD halifeliğini orada ilan ederken, ülkemizde de halifelik ilan etmek isteyen birisi var.” Yurt Haberler Servisi AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, “MHP’nin, Devlet Bahçeli’nin getirdiği halini görüyor musunuz? Koskoca CHP’ye metres yaptı MHP’yi” dedi. AKP Karabük il teşkilatının programına katılan Soylu, CHP ve MHP’ye yönelik ilginç benzetmelerde bulundu. CHP’nin yapılan her şeye itiraz ettiğini ileri süren Soylu, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi de eleştirdi. Bahçeli’nin “MHP’yi CHP’nin metresi haline getirdiği” ifadesini kullanan Soylu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olacağını belirterek “1071’de Anadolu’ya giren Alparslan, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet Han, Abdülhamid Han, Abdülmecit Han, Adnan Menderes, Turgut Özal, Erbakan, ‘bu memlekette mağdurum, mazlumum’ diyen kim varsa o cumhurbaşkanı olacak” dedi. Soylu’ya göre MHP metres oldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle