09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Kıskandıran festivaller Ruhr Trienali’nin üçüncüsü başladı. 28 Eylül’e kadar sürecek uluslararası sanat festivalinde pek çok yapım yer alıyor Bu yıl, Ruhr Trienali (Ruhrtriennale) Heiner Goebbels’in artistik direktörlüğünde üçüncü senesini dolduruyor (20122014). 2002’de Gerard Mortier ile başlayan ve Jurgen Flimm, Willy Decker gibi iddialı isimlerle devam eden bu uluslararası sanat festivali, Ruhr 2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmalarıyla birlikte yayılma alanını daha da genişletebildiği olanaklara sahip olarak, 2012’de Heiner Goebbels’le çalışmaya başladı. Biz, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti olarak, geçtim yeni mekânlardan, AKM’nin kapısındaki kilidi bile açamazken, Ruhr Havzası’ndaki özel mekânlara dönüştürülen yeni mekânlar katıldı ve insanın gıptayla baktığı bir sanat maratonu aldı başını gidiyor. Bir yanda olanı yok etmeye çalışan bir zihniyet, öte yanda ise bunun tam tersi bir anlayışın açtığı kapılar… Hatırlarsanız, Heiner Goebbels’i Tiyatro Festivali ile tanıdık, “Prometheus” ve “Hashirigaki” ile. Daha sonra, getirmek için çok çaba sarf ettiğimiz “Strifter’s Dings” adlı müzikli tiyatrosu ise mekânsızlık nedeniyle gelememişti… Evet, bu yıl sonunda Heiner Goebbels yerini Hollandalı tiyatro ve opera yönetmeni Johan Films’e bırakıyor. 15 Ağustos’ta başlayan ve 28 Eylül’e kadar sürecek olan festivalde pek çok yapım yer alıyor. Müzik tiyatrosu, film, enstalasyon, dans, konser ve tiyatro, programın açılımlarından bazıları. Romeo Catelluci, Boris Nikitin, Gregor Schneider, Saburoa Teshigawara, Boris Charmatz gibi isimler yeni yapımlarıyla dikkat çekecekler kuşkusuz. Benim, çok görmek istediğim oyunlardan biriyse Samoa’lı performans sanatçısı ve koreograf Lemi Ponifasio’nun MAU Topluluğu ile yaptığı “I Am” (“Ben”)... 2012’de Ponifasio’nun devasa bir fabrikanın içinde Carl Orff’un “Prometheus” üstüne yapLouis Andriessen’in “De Materie” müzik tiyatrou Bu ülkede kültür ve sanatla su, Heiner Goebbels’in işi olmayan insanlar büyük bir Ensemble Modern Orkestrası eşliğinde, bu işgüzarlıkla tiyatronun önünü parkta yapılmış. İnsanın tıkamaya, tiyatro yaşamını aklına ister istemez Geparçalamaya, didiklemeye, zi Parkı, polis terörü, kıbastırmaya soyunurken, çağdaş yılan canlar, yakalanmayan katiller, verilmeyen toplumlarda yapılanlar insanı ve de bütün bunkıskandırıyor. Kıskandırıyor ama hesaplar lara rağmen kazanılan bir umutsuzluğa sürüklemiyor; çünkü seçim daha geliyor! Gladbeck’teki eski köbiliyorum ki, her şeye rağmen her mür madeni Zweckel’dekuşaktan sanatçımız, tiyatromuz, ki Maschinenhalle’de tiyatrocumuz yeni dalgalarla genç tiyatrocu Boris Nikitin’in sahnelediği yayılacaklar. opera performansı da bizdeki yok edilen, yok edilecek olan onca eski fabrikayı, tersaneleri, halka kapatılan tarihi garları, istasyonları getiriyor insanın aklına. Bu yılın geçen yıllardan gelen bir hoşluğu da yine doğrudan gençleri ve akademisyenleri içine alan “Festival Kampusu” (Festival Campus). Bu etkinliğe bu yıl İÜ Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü’nden bir doktora öğrencimiz de katılıyor. Üç yıldır yapılan diğer bir önemli etkinlik; “Çocukların Seçimi ve Ödülleri”. Biz, ortaöğretim çağında çocukların zihinlerini sanat dersleri ile beslemek yerine okullarda ibadethaneler açmaktan söz ederken, oralarda 12 ile 14 yaş arasında 70 çocuktan oluşan Festival Jürisi Ruhr Trienali’ni izleyecek, tartışacak ve de seçimlerini yapacak… Çocukların geleceklerini aydınlatacak ne kadar anlamlı bir yaklaşım… Bu ülkede kültür ve sanatla işi olmayan insanlar büyük bir işgüzarlıkla tiyatronun önünü tıkamaya, tiyatro yaşamını parçalamaya, didiklemeye, bastırmaya soyunurken, çağdaş toplumlarda yapılanlar insanı kıskandırıyor. Kıskandırıyor ama umutsuzluğa sürüklemiyor, çünkü biliyorum ki, her şeye rağmen her kuşaktan sanatçımız, tiyatromuz, tiyatrocumuz yeni dalgalarla yayılacaklar. Yayılmalarını sürdürecekler… ‘Gandi’yle Oscar almıştı İngiliz yönetmen ve oyuncu Richard Attenborough öldü u Sosyal adalete tutkuyla bağlı olan Attenborough, ırk ayırımına karşı mücadele vermişti. Kültür Servisi Ünlü İngiliz sinema yönetmeni, sinema ve tiyatro oyuncusu Richard Attenborough geçen pazar günü 90 yaşında hayata veda etti. 1982’de çektiği “Gandi” filmiyle En İyi Yönetmen ve En İyi Film Oscarlarını kazanan Attenborough’nun 91. doğum gününü kutlamasına günler kalmıştı. “Brighton Rock” ve “Büyük Kaçış” filmlerindeki rolleriyle tanınan, 1993’te “Jurassic Park”taki rolüyle uzun yıllar sonra beyazperdeye dönüş yapan Attenborough için Steven Spielberg, “Destansı filmi ‘Gandi’ ile dünyaya bir armağan vermişti. Çok sevgili dostumdu. Ona hayranlık duyanların oluşturduğu sonsuz sırada duranlar arasında ben de varım” dedi. Britanya Başbakanı David Cameron ise Attenborough’nun sinemanın en büyüklerinden biri olduğunu belirtti. “Gandi” filminde başrolü üstlenen Ben Kingsley, “Bana 20 yıllık hayalini hayata geçirmek gibi çok önemli bir görev vermişti. O bana sonuna kadar güvendi ben de ona güvendim ve onu çok sevdim” dedi. Umut hep var… Sanatçı ve mekân etkileşimi tığı besteye getirdiği yorumu izlemiş ve adeta büyülenmiştim. Eminim, bu yıl da yaratılış ve yıkım arasındaki hassas dengeyi işlediği belirtilen “I Am” çok tartışılacak bir eser olarak söz ettirecek adından... Kim bilir, belki bir mucize olur da buralara da yolu düşer Ponifasio’nun… Ruhr Trienali’ni önemli kılan özelliklerinden biri de Goebbels’in belirttiği gibi, sanatçılar ve mekânlar arasındaki güçlü etkileşim. Sanatçı, böylesi etkileşimlerin çalışmaları özgürleştirdiğinin ve de ödünsüz bir yaratım süreci sonunda ortaya çıkan yapımların yeni açılımlara da yol göstereceğinin altını çiziyor. İki yıl üst üste bu etkileşimi yaşadım. Bu yıl uzaktan izliyorum… Festivalin konserlerle, gösterilerle yer alacağı mekânlardan/alanlardan biri de Duisburg’daki Landschafts Parkı. Festival açılışı, kompozitör İşçi Partisi’nden yapılan açıklamada da “Attenborough, ülkemize ve sinema sanatına çok büyük katkılarda bulundu. Sosyal adalete ve İşçi Partisi’ne büyük bir tutkuyla bağlıydı. Güney Afrika’daki ırk ayırımına karşı kampanyalarda coşkuyla yer almıştı” denildi. Attenborough, 1987’de çektiği “Özgürlük Çığlığı” adlı filmde Güney Afrika’da öldürülen gazeteci Steve Biko’nun yaşamını anlatmış, Denzel Washington bu filmdeki rolüyle Oscar adayları arasına girmişti. Chelsea futbol takımının ateşli bir taraftarı olan Richard Attenborough, ünlü doğabilimci David Attenborough’nun kardeşiydi. Beyonce’ye dört ödül MTV Video Müzik gecesinde ‘Yılın Videosu’ ödülü Miley Cyrus’un Kültür Servisi MTV Video Müzik Ödülleri gecesinde, “Yılın Videosu” ödülü, “Wrecking Ball” adlı klibiyle Miley Cyrus’ın oldu. 6 dalda adaylığı bulunan ve sahnedeki performansıyla geceye damgasını vuran Beyonce ise Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü kocası rapçi JayZ’nin elinden alırken ayrıca yine JayZ ile kaydettiği “Drunk In Love” ile “En İyi İşbirliği”, “Pretty Hurts” ile “Sosyal Mesaj İçeren En İyi Video” ve “En İyi Sinematografi” ödüllerine değer görüldü. California Inglewood’daki Forum gösteri merkezinde düzenlenen törende, geçen yıl Robin Thicke ile yaptığı seksi dansla eleştiri alan Miley Cyrus bu yıl da plaketini almaya Jesse adında bir evsiz genç adamı sahneye göndererek gündeme geldi. Törene Cyrus ile birlikte giden ve sahneye çıkıp genç şarkıcının ödülünü onun adına alan 22 yaşındaki Jesse, “Bu ödülü ABD’de açlıktan kıvranan, ‘Sivas’ın yönetmeni Kaan Müjdeci, filmlerin gösteriminin kısıtlı kaldığını vurguladı ‘Türk sinemasının ayıbı’ MEHMET KESKİN u Müjdeci, Türk filmlerinin gösteriminin birkaç kişinin kararına bırakılmasından yakındı. Yönetmen, dövüş sahnelerindeki köpeklerin zarar görmediğini söyledi. Dünya prömiyeri 71. Venedik Film Festivali’nde yapılacak ve Altın Aslan için yarışacak olan Kaan Müjdeci’nin ilk uzun metrajlı filmi “Sivas”ın basın gösterimi gerçekleştirildi. Bir dövüş köpeği ile “erkekliğe” adım atmak üzere olan bir çocuğun hikâyesinin anlatıldığı filmde birkaç profesyonel oyuncu dışında tamamen Yozgat yerel halkı rol alıyor. Müjdeci, Türk filmlerinin gösteriminin birkaç kişinin kararına bırakıldığını belirterek bunun Türk sinemasının ayıbı olduğunu söyledi. Müjdeci, filmde dövüş sahnelerinde yer alan köpeklerin zarar görmediğini belirtti. Venedik Film Festivali’ne git mekten mutlu olduğunu söyleyen Müjdeci, ödül kazanmaktansa orada olmanın yeterli olduğunu belirtirken “Orada birçok usta yönetmen var. Kişisel olarak benim orada olmam yeterli” dedi. Filmin Antalya Film Festivali’ne gideceğini söyleyen Müjdeci çok fazla festivale katılmak istemediğini belirtti. “Bu film benim için bitmiştir” diyen Müjdeci, filmin salonlarda yer almasını istediğini belirterek “Bunun için de filmden anlamayan insanın karar vermesini istemiyorum. Üçbeş seçilmiş insanın izlemesindense Kartal’da, Yozgat’ta oturanın izlemesini isterim” dedi. Müjdeci, filmin gösterimiyle ilgili “Gösteremiyorlarsa bu benim değil göstermeyenlerin so runu. Türk sinemasının 100. yılında Nuri Bilge Ceylan’ın filmi 300 bin TL gişe yapıyorsa 600 bin yapmıyorsa, ki yaptırılabilir, yeterli sayıda salonda gösterime girmiyorsa, bu Ceylan’ın sorunu değil. Aynı şey benim filmimle de ilgili. Bu, Türk sinemasının 100. yılı diye reklamını yapanların sorunu ve ayıbı diye düşünüyorum” diye konuştu. Filmde fazla küfür kullanıldığı yönündeki eleştiriye karşı Müjdeci yerelde küfrün çok kullanıldığını belirtirken, senarist Önder Çakar “Kaan küfrü gerçeği yansıtmak, sorunu yansıtmak için yaptı. Kamera arkasında da toplumumuz böyle yaşıyor” diye konuştu. Film Neşet Ertaş’a ithaf edilirken filmde hayvanlara zarar vermemek için çok çaba harcadıklarını söyleyen yönetmen, filmden önce dövüş köpekleri ve sahipleriyle ilgili bir belgesel çektiğini ve veterinerlerle çalıştığını belirtti. Kaan Müjdeci yaşamını yitiren, korku içindeki 1.6 milyon genç evsiz adına kabul ediyorum” dedi. Kendisi adına ödülü kabul eden Jesse’nin konuşmasını izlerken gözyaşlarını tutamayan Miley Cyrus, bu evsiz genci bu tür insanlara yardım elini uzatan My Friend’s Place adlı vakfa yapılan yardımları çoğaltmak amacıyla davet ettiğini belirtti. Belgesel fotoğrafçısı Cem Ersavcı geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti ‘Gezi’yi fotoğrafladı Ersavcı, Gezi Direnişi’nin akıllarda kalan birçok fotoğrafının da sahibiydi. Kültür Servisi Belgesel fotoğrafçısı 32 yaşındaki Cem Ersavcı motosikletiyle geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Önceki gün Bursaİstanbul karayolunda meydana gelen kazada, Ersavcı ağır yaralanarak hava ambulansıyla Bursa Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Fotoğraf dünyasının başarılı isimlerinden Ersavcı, son olarak Kuzey Ormanları talanını fotoğraflıyordu. Ersavcı, Gezi Direnişi’nin akıllarda kalan birçok fotoğrafının da sahibiydi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle