07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER Tutuklu sayısı 31 oldu CANAN COŞKUN İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli 114 polise “casusluk ve usulsüz dinleme” iddialarıyla yapılan ancak cemaate yakın isimleri hedef aldığı savunulan operasyon kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’ün de aralarında bulunduğu 11 kişi tutuklandı. Mahkeme, Atayün ile beraber tutuklanan 11 kişinin devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan tutuklanmasına karar verdi. Aralarında eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse ve Gafur Ataç’ın da aralarında bulunduğu 8 kişi haklarında yeterli delil olmasına karşın hâkimlikçe sorguları yapılmadığından, 30 kişi ise casusluk suçunu işlediklerine dair tutuklamayı gerektirir sorumluluk noktasında yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı. Operasyonda toplam 31 kişi tutuklanmış oldu. İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimi İslam Çiçek, savunmasını aldığı 32 şüpheli ve sorgu yapmadan dosya üzerinden işlem yaptığı 17 şüpheliyle ilgili önceki gece 21.00’de açıklayacağını duyurduğu kararını ancak gece yarısı açıklayabildi. Hâkim İslam Emniyet’teki cemaatçilere yönelik operasyonda Yurt Atayün ve 10 polis daha cezaevinde Başsavcı ve emniyet müdürüne suç duyurusu Tutuklanan polislerin avukatları, gözaltı sürecinden yaşanan hukuksuzluklar nedeniyle İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu ve İstanbul İl Emniyet Müdürü Selami Altınok’un da aralarında bulunduğu yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacak. Dün Conrad Otel’de basın toplantısı düzenleyen avukatlardan Kemal Şimşek, gözaltı süresinin 24 saati geçemeyeceğini belirterek “Müvekkillerimiz bu süre dolduktan sonra hâkim karşısına çıkarıldı. Bu hukuksuzluğu yapan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz” dedi. 17 Aralık’ta rüşvet operasyonunu yapan müvekkilleri hakkında “paralel safsatası” ile soruşturma başlatıldığını söyleyen Şimşek, “Gerek siyasi iktidar gerekse basında karalama ve linç kampanyası başladı. 8 aydır haksız suç isnatlarının ardından 22 Temmuz’da operasyon yapıldı. Bizzat siyasi iktidar tarafından yönlendirildi” diye konuştu. İHH Başkanı. Kararda, eski AKP milletvekili Faruk Koca’nın Kudüs Ordusu terör örgütü ile irtibatlı olup olmadığının tespiti ve bağlantılarının ortaya çıkarılması için kullandığı telefonların dinlendiği kaydedildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve özel kalemi Edip Ali Yavuz ile olan birtakım iletişimlerinin kayıt altına alındığının vurgulandığı kararda, bunlardan bir kısmının da tape dökümleri yapılmak sureti ile yazılı hale getirildiği belirtildi. Söz konusu iletişimlerin bir kısmının içeriklerinin devlet güvenliği açısından önem arz ettiği, bu kapsamda gizli kalması gerektiği düşünülen çok sayıda görüşmenin tapelerinin olduğu aktarıldı. Yurt Atayün Çiçek’in gece yarısı tüm şüphelilerin yüzüne karşı okuduğu 115 sayfalık sorgu zaptı ve kararında, Yurt Atayün, Erhan Körtek, Ensar Doğan, Aytekin Koçak, Ali Fuat Altıntaş, Abdulkadir Ağır, Yunusemre Uzunoğlu, Şahin Akdeniz, Serdar Bayraktutan, Muhammed Kaya ve Mehmet Örs’ün tutuklanmasına karar verildiğini bildirdi. İfadesi alınamayan şüpheli 17 polisin de aralarında bulunduğu 38 kişi ise serbest bırakıldı. Sorgulamayı yapan İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği, Atayün’ün de aralarında bulunduğu 11 şüphelinin tutuklanmasına gerekçe olarak, soruşturmaya çok sayıda siyasetçi, akademisyen, ga Dinlenen isimler zeteci, yazar, işadamları ve devlet kurumlarındaki görevliler, vakıf, dernek gibi kuruluşların başkan ve görevlilerinin dahil edilmesini gösterdi. Listedeki isimler arasında ise şu isimler yer aldı: Faruk Koca AKP eski milletvekili işadamı, Mustafa Varank Başbakan danışmanı, Sefer Turan Başbakanlık danışmanı, Ali Sarıkaya Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yardımcısı, Haydar Baş BTP Genel Başkanı, İbrahim Karagül Yenişafak Genel Yayın Yönetmeni, Mustafa İslamoğlu İlahiyatçı yazar, Adnan İnanç Hilal TV Genel Yayın Yönetmeni, Kemal Öztürk AA Yönetim Kurulu Başkanı Başbakan’ın eski basın danışmanı, Sıtkı Ayan Son Petrol’ün sahibi, Bülent Yıldırım Yapılan tape dökümlerinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın terör örgütü üyesi gibi gösterilerek kendisine “Emin” kod adı verildiği öne sürüldü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü ile yaptığı telefon görüşmesi ile televizyoncu Müge Anlı’nın da önce “silahlı örgüt üyesi” olarak sahte bir isimle daha sonra da “sokak satıcıları vasıtasıyla ilkokul önlerinde uyuşturucu sattıran bir çetenin üyesi” olarak dinlendiği öne sürüldü. Dinlemelerin kod adı verilerek yapıldığının aktarıldığı kararda, dinlemeler sonucu elde edilen verilerin içeriklerinin devlet güvenliği açsısından önem arzettiği ve gizli kalması gereken bilgiler olduğu vurgulandı. Kararda, bu bilgilerin temini ile siyasal ve askeri casusluk suçunun oluşacağı anlatılarak, şu ifadelere yer verildi: “Zira ülke başbakanının diğer ülke cumhurbaşkanları, başbakanları ile onlarca dakika görüşmelerinin dinlenmesi ve kayıt altına alınmasının tesadüf olamayacağı, bu dinlemelerin gerçek kişilerin kimliklerinin mahkemelerden saklanarak yargıyı yanılttıkları, eksik ve yanlış bilgi verilmek suretiyle yapılan dinlemeleri amaç dışı kullandıkları, bizzat dinlemeyi yapan kişilerin dinlemelerinin içeriği ve hangi amaç için kullanılacağı konusunda bilgilerinin olmayabileceği ancak sorumluluk noktasında rütbeli görevlilerin ham dinlemelerin hangi kısmının çıkarılıp hangi kısmının çıkarılmayacağına karar verdikleri, bu noktada içeriğine vakıf oldukları anlaşılmaktadır.” Tesadüf değil Operasyon süresince hak ihlallerini araştırmak için hem Emniyet hem de adliyede çaba gösteren CHP’li Mahmut Tanal, yaptığı basın açıklaması ile eleştirilere yanıt verdi. (Fotoğraf: AA KENAN IRTAK) İSİM YERİNE IMEI NUMARASI ‘Hâkimleri kandırarak dinlediler’ u İstanbul Emniyeti tarafından yapılan usulsüz dinlemelerde, dinlenen kişinin gerçek kimliğini hâkimden gizlemek amacıyla, dinleme istemlerine isim yerine IMEI numarası yazıldığı ortaya çıktı. Haber Merkezi İstanbul Emniyeti’nde 20082013 yılları arasında hukuk dışı telefon dinlemeleriyle ilgili hazırlanan müfettiş raporu, bir skandalı ortaya çıkardı. Emniyet’in “hâkimler kimin dinlendiğini anlamasın diye” telefonların IMEI numaraları üzerinden dinleme talebinde bulunduğu anlaşıldı. Emniyet’in bu yolla beş yılda 4 bin 891 telefon numarasını takip ettiğini anlaşılırken, işadamı Aydın Doğan, gazetemiz yazarı Prof. Dr. Mümtaz Soysal ve TOBB Başkanı Rıfat Hicarcıklıoğlu ve AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un sahte isimler kullanılarak dinlendiği belirlendi. Radikal gazetesinin haberine göre, A. Turgay Alpman ve Selim Kutkan tarafından hazırlan Ek Tevdi Raporu’nda, yürütülen araştırmalar kapsamında İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi’nin 2008 yılından bu yana aldığı bütün dinleme kararları taranarak, Excel dosyası haline getirildi. İlk bakışta, çok sayıda vatandaşa ait telefonun IMEI numarası üzerinden dinlendiği tespit edildi. Fiziki müdahale olmaksızın bir kişinin IMEI numarasının tespit edilemeyeceği belirtilen raporda, “Mahkeme kararlarının alındığı dönem itibarıyla mevcut istihbarat sorgulama programlarının kullanıldığı göz önünde tutulduğunda, kod adı verilerek gerçekleştirilen işlemlerin hâkimlerden gerçek kişinin kimliğini gizlemek suretiyle yargıyı yanıltma amacı güdüldüğü” iddia edildi. ‘Dünyaya rezil oldular’ İstanbul Haber Servisi Emniyet mensuplarına yönelik operasyonu yakından takip eden CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, operasyon sürecine ve kendisine yönelik eleştirilere tepki gösterdi. Tanal, “Ben burada hukukun peşindeyim, adaletin peşindeyim. Bugün üzerime yürüyen Emniyet mensupları, yarın yargılandıkları zaman onların da hakkı çiğnendiği zaman onların da yine hakkını savunmuş olacağım. Böyle ikiyüzlü bir olay olamaz” dedi. Mahkemenin verdiği kararı değerlendiren Tanal, Ergenekon, Balyoz, KCK gibi davaları da takip ettiğini, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi olarak insan haklarının ihlal edildiği her yerde bulunulması gerektiğini söyledi. 1215 yılında imzalanan Magna Carta sözleşmesinde kazanılan hakların 2014 yılında hâkim tarafından geri alındığını vurgulayan Tanal şöyle konuştu: “O sözleşmede diyor ki: ‘Bir kişi suçlanıyorsa, savunması alınmadan hüküm verilemez.’ 2014’te değerli meslektaşım hukukçu arkadaşım hem duruşmadan çıkarılıyor, hem polis tarafından hırpalanıyor, darp ediliyor. Aynı zamanda ‘Şüphelilerin ifadesine gerek yoktur’ diyor saat 21.00’e kadar mahkemenin yargıcı duruşmayı erteliyor. 1215’te haklar mücadelesinde alınan hak 2014’te hâkim tarafından geri alınmış durumdadır.” Avukatların duruşma hâkimine dilekçe vermesinin polis tarafından engellendiğini iddia eden Mahmut Tanal, “2014 yılında dünyaya rezil oldular. Biz bu hukuksuzlukların karşısında yılmayacağız, bıkmayacağız ülkenin neresinde olursa olsun, kim mağdur olursa olsun o mağdur ve mazlumun yanında olacağım” diye konuştu. Serbest bırakılan eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse, operasyonlar sırasında hukuk içinde kaldıklarını savundu. (Fotoğraf: AA) Serbest kalanlar tepkili Kararın açıklanmasından sonra serbest bırakılan polisler adliye önünde açıklama yaptı. Eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele müdürü Şube Müdürü Ömer Köse, “Ne yaptıysak hukuk içinde yaptık” dedi. Emniyet Amiri Gaffur Ataç ise “Yapılanlar kanuna uymuyor. Hakkımı helal etmiyorum. Bizim namaz kılmamız bile engellendi. Beklediğimiz asgari insani muameleydi” diye konuştu. Polis memuru Kazım Aksoy da Adnan Menderes’i örnek göstererek “Menderes, demokrasi mücadelesinde nasıl bir bedel ödedi, biz de rüşvet ve yolsuzluk mücadelesinde bedel ödememiz gerekiyordu. Onu ödedik” yorumunda bulundu. Emniyet Amiri Oğuzhan Ceylan da yaşadıklarını şöyle anlattı: “Tayinimin çıktığı Zonguldak Devrek’te ev tutmak için gittiğimde öğretmenevinden apar topar gözaltına alınıp, İstanbul’da o gurur duyduğum şubeme gittiğimde koluma kelepçe takmaları ve beni o nezarete atmaları çok ağırıma gitti. Benim için en utanç verici şey budur.” Şüphelilerin üzerlerine atılı devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve resmi belgede sahtecilik suçları yönünden emniyette rütbeli olduklarının ifade edildiği kararda, şüphelilerin uzun süre çalıştıkları, çok sayıda dinleme ve takip kararının altında imzalarının bulunduğu, dolayısı ile içeriklerinden haberdar olmamalarının mümkün olmadığı belirtildi. Böylece suç işledikleri yönünde kuvvetli suç şüphesi olduğunun belirtildiği kararda, tutuklama verilen suçlar için yasada öngörülen ceza miktarı, suçun nitelikli ve önemli suçlardan olduğu, devlet sırlarına karşı suçlardan sayıldığı, bu sebeple tutuklama nedeninin var olduğu kaydedildi. Söz konusu suçlar için kanunda düzenlenen cezanın alt ve üst miktarları göz önüne alındığında kaçma şüphelerinin bulunduğu, soruşturmanın devam ettiği, delillerin yok edilme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphelerinin bulunduğu kaydedildi. Hâkimlik, adli kontrol tedbiri uygulamasının bu aşamada soruşturmaya konu suçlara şüpheliler açısından yetersiz kalacağı kanaatine varıldığını kaydetti. olmama Haberdar olasılığı yok BOZDAĞ MEDYAYI SUÇLADI: IMEI numaraları üzerinden yapılan 20082009 yıllarında arttığı ve 2010 yılından itibaren azaldığı ifade edildi. Verilen şemaya göre, 2008’de 805, 2009’da 1231, 2010’da 933, 2011’de 828, 2012’de 814, 2013’te de 280 kişi IMEI numarası üzerinden dinlendi. Raporda, iletişime müdahale talep ve karar yazılarında gerçek isimler yerine yargıyı yanıltmaya yönelik, yanlış ve eksik isim bilgilerinin kullanıldığı, dinlemelerin aynı yöntemle defalarca uzatıldığı kaydedildi. Raporda, bu taleplerde imzası olan personelin, “taleplerin içeriğindeki bilgileri bildikleri halde gerçeğe aykırı belge düzenledikleri ve uzatma karara talepleri de dikkate alındığında gerçeğe aykırı belge düzenlemeye devam ettikleri” belirlendi. Raporda birçok önemli ismin bu yollarla uzun süre Ergenekon soruşturması kapsamında dinlendiği belirlendi. aykırı belge düzenlediler Gerçeğe Metris Cezaevi’ne götürüldüler Tutuklanan 11 polis, saat 03.00’da geniş güvenlik önlemleri altında Metris Cezaevi’ne götürüldü. Çevik kuvvet otobüsü içerisinde zırhlı ve sivil polis araçları eşliğinde cezaevine getirilen 11 kişiden bazılarının kendilerini bekleyen yakınlarına el salladığı görüldü. 22 Temmuz günü sahur vakti başlayan operasyonda 8 polis, “resmi belgede sahtecilik” ve “kişilerin arasındaki konuşmaların dinlenilmesi ve kayda alınması” suçlamasıyla dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’ın da olduğu 12 polis şefi de “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “Resmi belgede sahtecilik ve kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etme” suçlamalarından tutuklanmıştı. (Fotoğraf: AA) Fatma Şahin’den suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olduğu dönemde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile kriptolu ve özel telefonla yapılan görüşmelerin usulsüz şekilde dinlenilmesine ilişkin sorumluluğu olan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Şahin’in avukatı dilekçesini soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sundu. Kararda, sorgu sürecinde yaşanan sıkıntılara da yer verildi. Bir kısım şüphelilerin savunmaları alınmamış olsa da 4 günün üzerinde sürekli olarak sorgu yapıldığı, tüm iyi niyet çabalarına rağmen şüpheli avukatlarının savunma yaptırmama konusunda sorgu hâkimliğine direnç gösterdikleri iddia edildi. Avukatların sürekli taleplerde bulunduğu, reddedilmesine karşın bu taleplerin sonunun gelmediği kaydedildi. Kararda, sağlıklı ve güvenli sorgu ortamının kalmadığı aktarılarak, avukatların sorguyu gereksiz yere uzatmak için her türlü yolu denedikleri savunuldu. İlk iki gün bazı şüphelilerin birkaç savunma ile 20 sayfaya yakın ifade verdiği belirtildi. 49 şüpheliye 3’er avukat eklendiğinde toplamda 196 kişinin saatlerce dinlenmesi durumunda bir kısıtlama getirilemediği takdirde bu sorgunun günlerce uzayabileceğinin belirtildiği kararda, bunun savunma hakkının kısıtlanması değil, savunma hakkının kötüye kullanılması olabileceği ifade edildi. hakkının kötüye kullanılması Savunma Yanlı bir algı yönetimi var YOZGAT (AA) Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Emniyet’teki “paralel yapı” operasyonuna ilişkin, “Soruşturmanın usulsüz ve kanunsuz olduğu iddialarını güçlendirmek için bilerek ve isteyerek yanlı bir algı yönetimi yapıldığını bütün Türkiye gibi biz de takip ediyoruz” dedi. Bozdağ, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, operasyonda uzulsüzlükler yapıldığı yönündeki iddialara ilişkin, “Soruşturmaların nasıl olacağı bizim hukukumuzda açıktır. Ancak Türkiye’de maalesef medya çevreleri soruşturma üzerinden bir algı operasyonu yürütüyor. Bunu hep beraber görüyoruz. Gerçek olmayan bazı hususları gerçek gibi göstererek farklı olan bazı konuları çarpıtarak kamuoyunun gündemine getiriliyor ve soruşturmanın usulsüz ve kanunsuz olduğu iddialarını güçlendirmek için bilerek ve isteyerek yanlı bir algı yönetimi yapıldığını bütün Türkiye gibi biz de takip ediyoruz” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle